2000’lerde İnternette Vakit Geçirenlerin Bildiği 11 Şey
Şimdikiler son teknoloji ile uçarak video izlerken biz, bir fotoğraf indirmek için önce annemizin telefonu bırakmasını bekliyorduk. İnternetin her pikseliyle kavga ettiğimiz o günler, bizleri dijital dünyanın çilekeş dervişlerine çevirdi desek yanlış olmaz herhalde. Ama işin ilginç kısmı, o dönemde internete bağlanmak bile bir heyecandı. Acaba bağlantı kopmadan yarım saat takılabilir miyim diye dua ettiğimiz bir çağdan geliyoruz. Şimdi gel de o yılları bir hatırlama... İşte 2000’lerin internetini yaşayıp da unutamayanların en iyi bildiği şeyler...
1. 56k modemin o huzur veren çevirmeli sesi.

Modemlerin şahı, sesine kurban olduğumuz bu arkadaşımızın ömrü de internet bağlantı hızlarının artmasıyla sona ermişti malum. İyi ki de sona ermiş zira bunun sağlayabildiği maksimum hız ile bilgisayarımıza bir wallpaper indirmemiz saatlerimizi alıyordu. ADSL öncesi karanlık döneme dair hatıralarımızı bir bir canlandırıyor sesi ve görüntüsüyle. Ve tabii ki bunun yanında eve gelen telefon faturasını babadan gizlemek için atılan taklaları da...
2. İletişimin en şiirsel hali olan MSN!
Birbirimizi titrettiğimiz o kadim zamanlardan bu zamanlara... Yalnız hala titreşim özelliğinin yerini hiçbir şey alamadı. Durum kısmına şarkı sözü yazmak, çevrimdışı olup tekrar online olarak ben buradayım mesajı vermek bizden sorulurdu. İlk aşklar, ilk duygusal sohbetler hep oradaydı. Karşı taraf çevrimiçi oldu mu kalp atışı hızlanır, bir şey yazacak mı acaba diye ekran gözlenirdi. Yazı fontunu pembe Comic Sans yaparsan aşkını ilan etmiş sayılırdın. O titreşimle uyanan bilgisayarlar, artık sadece hatıralarda.
3. Cool gözükmek için alınan şekilli mekilli nickler.
'SeLaM SHekeR kıSS, bu GeCe nAPıYoSUN?' yazan BuRock89 nickli evladımızın da, ona 'üff snne be slk .s .s' diye cevap veren MeRWEeEe_PReNCeSS nickli hanım kızımızın da temelde amaçladığı tek şey vardı: şekilli mekilli nickler alarak daha cool gözükmek. Günümüzde kullandığımız dilin ve seçtiğimiz nicklerin normalleştiğini görsek de o dönem mühendisinden doktoruna kadar herkes karizmatik nicklerin cazibesine kapılmıştı.
4. Videoların işkence yapar gibi saatlerce yüklenememesi.
Video izlemek o dönem adeta bir sabır testi gibiydi. Play tuşuna basarsın, sonra gidip tost yapar gelirsin, hala yükleniyor ibaresini görür çıldırırsın. YouTube yeni açılmıştı, videolar 144p’ydi ama o zaman bize sinema kalitesinde gelirdi. Yarım saniyelik donma bile kalbimize çarpıntı yapardı. Hele bir video yanlışlıkla autoplay olursa, annenin uyanma ihtimali %80’di. Şimdilerde reklam atla seçeneği bile bize külfet olarak geliyor. Nereden nereye yani!
5. mIRC efsanesi.

Genel internet serüvenimizde karşı cinsle iletişim kurmak için denediğimiz yolların yeri ayrı. Bunların ilklerinden olan IRC veya ICQ gibi chat kanalları ise bir dönemin gençliğini heder etmiştir resmen. Görüntünün veya sesin olmadığı bu kanallarda öyle yoğun bir trafik vardı ki bırakın karşı cinsle konuşmayı, herhangi bir konu üzerine sohbet edebilmek bile büyük emek istiyordu. 'darklord58', 'axi_anqel' gibi nicklerin gırla gittiği, 'slm, asl pls?' ile muhabbete başlamanın olmazsa olmaz sayıldığı bu kanallardaki en popüler oda adlarının 'ayva' ve 'zurna' olması ise ayrı enteresandı.
6. Bearshare/Limewire/Ares gibi paylaşım programları ile sabretmeyi öğrenmek.

Şimdi diyelim ki 56kbps bağlantınızın müthiş hızı ile nasıl bir çılgınlık yapabileceğinizi düşündünüz ve uzun uğraşlar sonunda bu programlardan birini bilgisayarınıza kurabildiniz. Aradığınız mp3, video veya programı indirmek için saatlerce hatta ve hatta bazen günlerce bilgisayarınıza umutsuz gözlerle baktınız. Nihayet 4mb'lık o dosyayı indirmeyi başarıp sevinçten çılgına döndünüz. Ne yazık ki, indirdiğiniz şeyin VİRÜS olduğunu görüp de bütün çabalarınızın boşa gitmesiyle hayatın ne kadar zalim olduğunu küçük yaşta anlamış bulunuyorsunuz, tebrik ederiz. Zira bu programların en bilinen özelliği, paylaşılan şeylerin çoğunun virüs olmasıydı.
7. Her türlü sohbetin döndüğü forum siteleri.

Forum sitelerinde her konunun altında imza olarak şiirler dönerdi. Herkesin kullanıcı adı sonuna “_xX” veya “_girl_07” eklenirdi, çünkü cool olmak bunu gerektirirdi. Kimi zaman saatlerce nick bulmaya çalışırdık. Kimi zaman da sen kimsin ya yeni gelmişsin foruma diyerek hoş geldin dayağı yerdi yeniler. O forumlar, sosyal medya öncesi mini evrenlerimizdi. Trollemeyi orada öğrendik ama çaktırmadan.
8. Winamp'ta bol bol liste yapmak.

Mp3 denince akla hemen onun adı gelir, tabii ki Winamp! Depeche Mode'un 'Enjoy The Silence' adlı şarkısını indirdim zannederken Serdar Ortaç'ın 'Kaç Kere Sever İnsan'ını indirdiğinizi fark etme ihtimaliniz hayli fazladır. Nice genç beyin, mecburiyetten Serdarcı olmuştur o zamanlarda. Ama Winamp'ın bir suçu yoktu bunda, onu çok sevdik biz. Oluşturduğumuz o güzel listeler hala hafızalarda...
9. Facebook'un Facebook olduğu yıllarda pokelamak veya pokelamamak.

Her daim yenilenen arayüzüyle Facebook hayatımıza bir çok şey katarken kendi verdiklerini de götürdü sayılır bir anlamda. İlkokul arkadaşlarımızı buluyoruz diye başlayan Facebook maceramız bir süre sonra bir yığın anlamsız aktiviteyle uğraştığımız garip bir şeye dönüştü. Chatleşmekten sonra pokelamak fiili girdi hayatımıza. Kimisi yine karşı cinsle tanışmak için kullandı Facebook'un bu özelliğini, kimisi de arkadaşını rahatsız etmek için. Poke'un yanında arkadaşlarınıza kebap, rakı, dansöz yollayıp felekten bir gece çalmalarını bile sağlayabildiğiniz enteresan dönemlerdi.
10. Bir sürü saçma ve korkunç isteği içeren e-posta zincirleri. "Kendini paylaşmazsan lanetlenirsin!"
“Bu e-postayı 12 kişiye göndermezsen yarın başına kötü bir şey gelecek” diye tehdit eden zincir mailler… Evet, o mailler! İçinde pembe bir kalp döner, sonunda gerçek aşk seni bulacak yazardı ama tabii önce 15 kişiye yollamamız gerekirdi. Yollamayıp başımıza gelen her kötü olayı ona bağlardık. Spam klasörü de o zamanlar bu kadar kibar değildi, gelen kutusu cehennemdi. Ama biz, sırf arkadaş üzülmesin diye o mailleri forwardlamayı görev bilirdik.
11. Başımızın tacı olan Yonja!

O zamanlar şimdiki gibi Bumble, Tinder yoktu. En güzel fotoğraflarımızı, hesap makinasından hallice bir çekim kalitesiyle özenle seçip buraya koyardık. Ne ünlüler geldi geçti bu siteden. Bebek Okan'ı hatırlayanlar, sizi şöyle alalım!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın