2025 Yılında Küresel Ticaretin Dönüşümü: Dilin, Kültürün ve Krizlerin Yeni Rolü
2025 yılına geldiğimizde dünya artık bir pazar değil; koca bir etkileşim ağı. Bugünün ticareti sadece alıp satmaktan ibaret değil, karşılıklı olarak birbirini anlamaktan, birlikte büyümekten geçiyor. Bir ürün artık sadece kaliteyle değil, anlatıldığı dille, sunulduğu hikâyeyle, ulaştığı coğrafyaya göre değer kazanıyor.
Üstelik dünyayı etkileyen krizler, göç hareketleri ve yapay zekânın yükselişi; iş yapış şekillerimizi yeniden şekillendiriyor. Şirketler sadece “ürünleri” değil, “kültürleri” de ihraç etmek zorunda kalıyor. Küreselleşme artık sadece ekonomik değil; duygusal ve anlatısal bir mesele hâline geldi.

- Ürünler Değil, Deneyimler Yarışıyor
2025’te ticaretin kuralları radikal biçimde değişti. McKinsey’in yeni “Ticaretin Geleceği” raporuna göre, dünya genelinde sınır ötesi dijital hizmet ihracatı 2020’ye göre %58 artış gösterdi. Bu, fiziksel ticaretin yavaş yavaş hizmet temelli ve bilgi odaklı bir yapıya evrildiğini gösteriyor.
Bir örnek: Hindistan merkezli bir yazılım firması, yalnızca uygulama geliştirmiyor; aynı zamanda bu uygulamaların farklı kültürlerde nasıl kullanılacağını simüle eden “kültürel kullanım testleri” de satıyor. Ürün kadar “bağlam” da satılıyor artık.
- Göç Dalgaları ve Belge Ekonomisi
2023-2024 yıllarında yaşanan çatışmalar ve ekonomik dalgalanmalar, tarihin en büyük ikinci göç hareketini tetikledi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre sadece 2024 yılında 42 milyon kişi yer değiştirdi. Bu, pasaportlardan sağlık raporlarına, akademik transkriptlerden aile birleşimi belgelerine kadar devasa bir resmi belge tercümesi hacmi yarattı.
Türkiye'de sadece geçen yıl noter onaylı tercüme talebi %42 arttı. İstanbul’daki bir tercüme bürosunun yöneticisi, “Eskiden çeviri bir ihtiyaçtı, şimdi acil durum çözümü” diyor. Bir İranlı doktorun, Norveç’e yerleşmek için sadece 3 gün içinde tıp diplomasını tercüme ettirip, denkliğini alıp başvurusunu yapması; belgenin artık hayatı değiştiren bir anahtar olduğunu kanıtlıyor.
Bu alanda hizmet veren Protranslate tercüme şirketi, özellikle Orta Doğu ve Avrupa’dan gelen taleplerle, günlük bazda binlerce sayfa resmi belgeyi onlarca dile çevirmeye devam ediyor. Türkiye’nin pek çok dilde hizmet ihracatı alanında önde gelen ülkelerden biri olduğuna değinen Protranslate kurucu ortağı ve genel müdürü Kerem Kalkancı, bölgede en çok mütercim tercümanlık mezunu veren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu ve bu mezunların yakında pek çok yeni açılacak yapay zeka ile değişen iş ortamında da very etiketleme, uzaktan çok dilli satış uzmanı, çok dilli dijital pazarlama yöneticisi gibi pozisyonlarda işe yerleşim fırsatı yakalaycağını belirtiyor.
- Dil Artık Sadece İletişim Değil, Strateji
Common Sense Advisory’nin 2025 raporunda, küresel tüketicilerin %76’sı, “kendi dilinde bilgi veren markalara daha çok güvendiğini” söylüyor. Bu, artık dilin bir “ayrıntı” değil, doğrudan “ikna aracı” olduğunu ortaya koyuyor.
Brezilya pazarına girmek isteyen bir Türk ayakkabı markası, Portekizce video içeriklerle ve lokal influencer'larla yaptığı kampanya sayesinde satışlarını %200 artırdı. Markanın yöneticisi, “Tercüme değil, temas ettik” diyerek bu başarının temelini özetliyor.

- Tercüme, Artık Sadece Metin Değil, Duygu da Aktarıyor
2025 itibarıyla şirketler sadece cümle çevirmiyor; anlam, duygu ve niyet de çeviriyor. Özellikle reklam ve pazarlama sektöründe, yaratıcı tercüme (transcreation) kavramı öne çıkıyor. Bir reklam sloganının ya da kampanya metninin hedef kitlede aynı duyguyu uyandırması, kelimesi kelimesine çevrilmesinden çok daha değerli hâle geldi. Örneğin, Japonya’da çocuklar için geliştirilen bir mobil uygulamanın Almanca versiyonu hazırlanırken, sadece metin değil, karakter isimlerinden ses efektlerine kadar her şey yeniden tasarlandı. Sonuç? Uygulama, Almanya'da da aynı sevimlilik ve güven hissini yaratmayı başardı.
- Küresel Erişim İçin Yerelleşme Şart
Tüm bu dönüşüm içinde “yerelleştirme” artık bir lüks değil, bir gereklilik. Yazılım geliştiricilerinden moda markalarına kadar her sektör, girdiği pazarda dilin ötesine geçip, kültürel kodlara dokunmak zorunda. İngiltere merkezli bir dijital eğitim firması, Orta Doğu pazarına girerken içeriklerini Arapça’ya çevirmekle kalmadı; görsel unsurları, simgeleri ve hatta renk paletlerini bölgeye uygun hâle getirdi. Küresel başarının anahtarı, evrensel görünmeye çalışmak değil; yerel hissedilmekten geçiyor. Türkiye’de bu dönüşüme liderlik eden firmalar, sadece tercüme değil, stratejik yerelleştirme danışmanlığı sunarak fark yaratıyor.
- Afrika: Sıradaki Dijital Kırılma Noktası
Birçok firmanın yönü artık Afrika’ya dönmüş durumda. Nijerya, Kenya ve Güney Afrika gibi ülkeler dijitalleşme açısından adeta patlama yaşıyor. Ancak bu pazarlara giriş, sadece İngilizce ile olmuyor. Nijerya’da Hausa ve Yoruba; Kenya’da Swahili bilmeden pazarlama yapmak neredeyse imkânsız.
Fransız bir enerji şirketi, Doğu Afrika’daki kampanyasında tercümeyi yerel köy öğretmenlerine yaptırarak “samimiyet” kazandı. Sonuç? Elektrikli ocak satışları %370 arttı. Bazen en doğru tercüme, teknolojiden değil insandan geliyor.

- Türkiye’nin Gücü: Genç, Yetenekli ve Dijital
Türkiye, artık sadece fiziki ihracatla değil, dijital yetkinliğiyle de dikkat çekiyor. TÜSİAD verilerine göre 2024’te Türkiye’nin yazılım ve dijital hizmet ihracatı 22 milyar dolara ulaştı. Bunların önemli kısmı, içerik üretimi, e-ticaret altyapısı ve tercüme gibi dil hizmetleriyle entegre projelerden oluşuyor.
İzmir merkezli bir startup, Latin Amerika’ya sunduğu e-öğrenme platformunda, Türkçe-İspanyolca lokalizasyon paketleriyle 8 ülkede aktif kullanıcıya ulaştı. Firmanın kurucusu şunu söylüyor: “Ders değil, köprü kuruyoruz.”
- Yapay Zekâ, Her Şeyi Değil, Bazı Şeyleri Kolaylaştırıyor
AI tercüme araçları 2025 itibarıyla günlük kullanımda yaygınlaşmış durumda. Ancak özellikle hukuki, tıbbi ve teknik tercümelerde insan eli hâlâ vazgeçilmez. Avrupa Birliği Veri Komisyonu, 2025 ilk çeyreğinde yayımladığı raporda, “otomatik tercümelerin %48’inin bağlam hatası içerdiğini” vurguluyor.
Bu da bizi, kaliteli insan çevirisinin hâlâ neden vazgeçilmez olduğuna getiriyor. Çünkü ticaret artık sadece rakam değil, güven meselesi.
- Sonuç: Anlamak, Anlatmak ve Adapte Olmak
2025’in dünyasında kazanmak isteyen şirketler yalnızca iyi ürün yapmakla yetinmiyor. Kültüre uyum sağlamak, farklı dillerde konuşmak, farklı hikâyelere saygı duymak gerekiyor. Dil, artık stratejik bir yatırım. Kültür, sadece farklılık değil, fırsat.
Ve bu yeni dünyada, Türkiye gibi çok dilli, çok kültürlü ve hızlı adapte olabilen ülkelerin eli güçlü. Özellikle genç nüfus, dijital okuryazarlık ve kültürel esneklik, Türkiye’yi globalleşmenin yeni başrollerinden biri yapmaya aday.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın