40 Bin Yıllık Sır Çözüldü: Dünyanın En Eski RNA’sı Yünlü Mamuttan Çıkarıldı
Sibirya’nın donmuş topraklarında genç bir mamutun binlerce yıl boyunca sakladığı sır, sonunda gün yüzüne çıktı. Bilim insanları, normalde saatler içinde yok olan RNA’yı 40 bin yıllık buzul bir bedenden çekip çıkarmayı başararak hem kendi beklentilerini hem de bilim dünyasının sınırlarını altüst etti.
Dünyanın en eski RNA’sı, tam 40 bin yıl buz gibi Sibirya’da takılı kalan genç yünlü mamut Yuka’dan çıkarıldı.

Bilim dünyası şu an resmen ağzı açık izliyor.
Normalde ölümden birkaç saat sonra yok olan RNA’yı bu kadar eski bir canlıdan çekip almak yıllardır imkansız olarak bilinen işlerden biriydi. Ama Stockholm Üniversitesi’nden ekip, Yuka’nın kas ve doku örneklerini özel yöntemlerle işleyip bu molekülleri başarıyla diziledi.
RNA analizleri, Yuka’nın son saniyelerinde kaslarının gerildiğini ve hücrelerinin yoğun stres altında olduğunu gösterdi.

Bu da yıllardır konuşulan ihtimali güçlendiriyor: Yuka büyük ihtimalle bir mağara aslanının saldırısıyla öldü.
DNA’nın veremediği bu “anlık biyoloji” bilgisi, RNA sayesinde ilk kez bu kadar net görüldü. Araştırmayı yöneten Emilio Mármol’un dediği gibi: “RNA bize ölüm anını anlatıyor”
“Dişi” diye bilinen Yuka aslında erkekmiş!
Bir diğer sürpriz ise yıllarca dış görünüşüne bakılarak dişi sanılan Yuka’nın hem DNA hem RNA analizlerinde Y kromozomu bulundu. Yani Yuka aslında erkek.
İlk değerlendirmenin neden yanlış yapıldığı net değil; anatomik bir yanılgı ya da gelişimsel bir farklılık ihtimali masada ama kanıt yok.
Bugüne kadar elde edilen en eski RNA verisi 14 bin yıllıktı.

Yuka’nınki bunu neredeyse üçe katlıyor.
RNA bu kadar dayanıksız bir molekül olduğu için donmuş koşullar dışında korunması zor. Ama Yuka’nın mükemmel şekilde muhafaza olmuş dokuları, bu engeli aşmayı sağladı.
Bu başarı sayesinde araştırmacılar artık başka yok olmuş türlerin de RNA’sına ulaşabilecek. Hatta bu hayvanların ölmeden önce grip benzeri RNA virüsleri taşıyıp taşımadığını bile anlamak mümkün hale gelebilir.
Bilim dünyası ne bekliyor?
Uzmanlar, bu yöntemin nesli tükenmiş birçok tür için yeni bir pencere açtığını söylüyor. Tazmanya kaplanı, dodo, moa ve mağara aslanı gibi soğuk bölgelerde yaşamış türler, sıradaki adaylar arasında.
Kısacası Yuka, 40 bin yıl donup kaldıktan sonra bile bilim insanlarına ölüm anının biyolojik kaydını sunarak tarihe yine adını yazdırdı.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın