Adil Maviş ile Hipnoz Üzerine
Merhaba sevgili okurlarım.. Yıllardır merak ettiğim bir konudur hipnoz. Bu konuyla ilgili Türkiye’de konuşabileceğim nadir insanlardan biri olan Adil hoca ile geçenlerde hoş bir sohbetimiz oldu. Kendisine hipnoza dair şahsi meraklarımı sorarken bu röportaj da kendiliğinden çıkıverdi.
Sohbet tadında röportajımıza başlamadan önce Adil Maviş hocayı kısaca size tanıtmak isterim;
Kendisi Gaziantep’te dünyaya geldi ve 12 yaşına kadar Almanya’da yaşadı ortaokulu Haydarpaşa Lisesi’nde, liseyi İzmir Suphi koyuncu Anadolu Lisesi’nde bitirdi. Hava kuvvetleri adına ODTÜ İngilizce öğretmenliği bölümünde okudu ve St clements üniversitesi psikoloji bölümünü birincilikle bitirdi. Kurucusu olduğu İstanbul Adil Maviş gelişim Akademisi’nde kurumsal ve bireysel danışmanlık faaliyetlerini yürütmekte.
Kendisinin hipnoz ve başarı üzerine pek çok kitabı bulunmakta.
Adil hocam öncelikle hipnozla tanışma hikayenizi anlatmanızı rica ediyorum.

Hipnozla tanışmam üniversite sınavına hazırlandım lise dönemlerinde oldu. Birkaç arkadaşımla birlikte kiraladığımız evde kalıyordum. Bu sırada Ege Üniversitesi diş Hekimliği Fakültesi’nde bitirmek üzere olan bir başka genç, tez konusu olarak diş hekimliğinde hipnozu seçmişti ve ben sayın Mehmet Ayvacı ile bu dönemde tanıştım. Tezinin konusu gereği, gerçekleştirdiği hipnoz seanslarını izleme fırsatım oldu. Şahit olduklarım akıl ile açıklanabilecek görüntüler değildi. Çok etkilendim. Konuyla ilgili yayınlanmış ve az kitap vardı. Bunları buldukça okurken bir yandan da böyle bir nimetten insanı kendi kendine nasıl yararlanabileceğiini düşünüyordum.
Birlikte kaldığım üniversite sınavlarına hazırlanan Ramazan K. Kendinin disiplin altına alamamak ve dikkatini derslerine verememekten şikayet ediyordu. Bir günde ortalama 1 saat bile ders çalışamıyordu. Kendisine hipnozla öğrenmeye ne dersin? Teklifini getirdiğimde tereddütsüz kabul etti. Ramazan, birkaç seans sonra dershane dışında ortalama günde 10 saat ders çalışmaya başlamıştı.
Liseyi doğu Anadolu’da okuyan ve ikinci defa sınava girecek olan Ramazan genel durumuna bakıldığında son tercihini kazanması bile şüpheli iken beş aylık yoğun çalışma temposu ile sonunda Hacettepe tıp fakültesine dereceye girerek kazandı. Bu tecrübeyi yaşamasaydım itiraf etmeliyim, bugün hipnoza kuşkuyla bakan binlerce kişiden biri olacaktım.
Hipnotize edilen bir kişi beş duygusu var olmayan şeyleri algılamaya veya var olan şeyleri algılamalanabiliyor. Acı duygusu tamamen kaldırılaabiliyor, bir şeyi yapma konusunda aşırı bir istek oluşturabiliyor, şartlandırıldığı hedeflere mıknatıs gibi kilitleniyordu. Bilinçaltına yüklenenler yapıldığında imkansız diye görünen şeylerin nasıl başarıla bildiğini o tarihlerde öğrendim ve o zamandan beri hipnoz nimetlerinden yararlanmanın yollarını geliştirdim.
Peki Adil hocam Hipnoz kısaca nedir Hipnoz’u nasıl tanımlarsınız?

Hipnoz, bir kişinin telkinler veya suni hareketlerle meydana getirilen bir ruh halidir. Başka bir değişle provoke edilmiş suni bir uykudur. Hipnoz kelimesi eski Yunancada uyku anlamına gelir ve hipnoza girmiş kişi, görüntüde uyuyan bir kişiye çok benzer ancak hipnoz, bir uyku hali olmayıp uyanıklık halidir. Hipnoz altındaki bir kişi de elektroansefalogramlar (beynin uyku dolu olup olmadığını en kesin şekilde bildiren cihaz) uyanıklık trakeleri verir.
Geçmişten günümüze hipnoz tarihini merak ediyorum. Öncelikle mitolojik olarak hipnozdan biraz bahsedebilir misiniz?
Yunan mitolojisine göre Hypnosis bir uyku tanrısı. Yorgun insanların üzerine, elindeki uzun borudan uyku getirici bir toz üfleyerek onların uyumasını sağlar.
Zaten 1800 kırklı senelerde bir İngiliz cerrah olan doktor Braid, hipnoz sırasında kişilerin dıştan görünümüyle sanki uyuyormuş gibi izlenim verilmesinden dolayı bu tabloya uyku tanrısı isminden esinlenerek hipnoz ismini vermiştir.
Daha sonraki yıllarda doktor Braid, bu tablonun aslında bir uyku olmadığını, hipnozdaki kişinin uyumadığını, her şeyi duyduğunu, anladığını, sorulara cevap verdiğini; hatta kendisine söylenenleri yargılayıp değerlendirdiğini fark ettikten sonra Hipnoz ismini doğru olmadığını belirterek bu isim yerine monoideizm ismini önermiş; ancak hipnoz ismi yerleşerek devam ede gelmiştir.
Bilim tarihinde hipnoz kendini nasıl bir yer etmiştir?
Hipnozun tarihçesi Milat’tan önce 5000 senesinde eski Mısır’a dek uzanır. Eski Mısır, Hindistan ve Çin’deki rahip ve şamanlardan başlayan hipnozun tarihinde Hipokrat, Newton, Pavlov, Freud ve Erikson’a dek bir çok pozitif bilim adamı ve hekimi; hipnozu merak etmiş, anlamaya çalışmış ve yorumlamıştır.
Tarihin çok eski Çağlar’dan bu yana hipnoz, hem mistik dini ayin ve törenlerde, hem hastalıkların iyileştirmesinde, hem de doğu kökenli bir çok yaşam felsefesinin içinde, dolaylı ya da doğrudan yerini almıştır.
Bir tedavi aracı olarak tıp alanına resmi ve bilimsel anlamda ilk kez girişi 1748 li yıllarda F. Anton Mesmer ile gerçekleşmiştir.
Mesmer, Viyana‘da tıp eğitimi görmüştü. Tıpkı, Ay’ın çekim yoluyla denizleri etkileyip met ve cezire neden olduğu gibi gezegenlerin de insan yaşamını etkilediğini inanıyordu. Doktora tezi ile, bu etkiyi kanıtlamayı amaçlamıştır. 1773 yılında kendisine gelen bir hastasını bilinen yollarla tedavi edemeyince Bir jezuit sahibi olan MaximilianHal‘ın mıknatısla ilgili deney ve düşüncelerini hatırladı. Bu gücün hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini düşündü ve hastasının bedeninde mıknatıslar dolaştırmaya başladı. Başarılı da oldu daha sonra bu metodu hastalarda kullanmayı sürdürdü.
Bir örnekte Freud’dan vermek gerekirse, hipnoza 19. yüzyılın bitiminde öğrenen Freud Vatanı Avustralya’da hipnozu hastalarında kullanmaya başlamıştır. Korkuların muhtemel sebepleri için bilinçaltına incelemek amacıyla hipnozu kullanan ilk kişidir. Hastalarının hepsinin bu yöntemi istekli olmadığını ve sonuçlarının kalıcı olmadığı sonuçlarıyla hareket ederek bu yöntemi yerini psikanaliz olarak bilinen serbest çağrışım ve rüya analizi içeren yaklaşımını geliştirdi.
Ülkemizde bilimsel anlamda ilk kez hipnoz kim kullanmıştır?

Bildiğimiz kadarıyla Dr. Hüsnü Öztürk Haydarpaşa numune Hastanesi’nde Sabiha Yaşar Hanım’a guatır ameliyatı yaparken hipnoz kullanmıştır. Sırayla; hasta, yürüyerek ameliyathaneye gelir, direkt metotla hipnoz uygulanır, gözleri açık ve konuşarak ameliyat olur, sonunda yürüyerek ameliyathaneyi terk ederken başarısından dolayı doktorun elini öper.
Aynı yıllarda doktora tezini hipnodonti adı altında veren Prof. Dr. Turan Cengiz bu konuda çalışmaları başlatan diğer bilim adamımızdır.
1979’da vefat eden operatör doktor Hüsnü İsmet Öztürk, bir çok hekime hipnozu öğretmiştir. Doktor hüsnü Öztürk, hipnoantezi ile; yani narkoz ilaçlar kullanmaksızın hipnoz aracılığıyla sağladığı anestezi ile bir çok ameliyat gerçekleştirmiştir.
Şimdiyse Türkiye’de hipnozdan profesyonelce faydalanan, ben dahil, değişik meslek gruplarından yaklaşık 250 kişi olduğu tahmin edilmektedir.
Bizlere hipnotistin uygulama aşamalarını kısaca aktarabilir misiniz?
Prosedür şu şekildedir;
Adayın hazırlanması
Telkin testleri
Transın meydana getirilmesi
Transın derinleştirilmesi
Gerekli fenomenlerin test edilmesi
Operasyon uygulanması veya gerekli telkinlerin verilmesi
Meydana getirilmiş anesteziler, felçler gibi fenomenlerin ortadan kaldırılması
Post hipnotik telkinlerin verilmesi
Süjenin dehipnotizasyonu
Uyanmanın tam olup olmadığının kontrolü
Kişinin tamamen özgür bırakılması
Sohbetimiz sırasında bana Hipnoz da üç önemli yöntemden bahsetmiştiniz kısaca bu yöntemleri aktarabilir misiniz?

Bu üç yöntem bakış, söz ve düşünceden oluşuyor.
Bakış, hipnotik etkilerin çok önemli bir yardımcısı ve bir çok ünlü hipnozcunun deneklerinde uykuyu oluşturabilmek için kullandıkları bir yöntemdir. Bakışın gerçek amacı, gözlerden çıkan manyetik etkileri düzenli, sürekli ve uzun süre devam ettirmektir.
Söz, hipnoz yapan kişi, bu yolla deneyin beynine sokmak istediği fikirleri yollar. Bu bir fikir ya da hareket olabilir. Telkinde göz önünde tutulacak iki şey vardır: sözlerin seçilmesi ve konuşma tarzı.
Düşünceye gelirsek, hipnotik deneylerde bakış ve söz kadar önemli olan diğer yöntem düşüncedir. Düşünce hipnozda arzu edilen bir olayın olması için o yöne doğru yönelmeyi ve ısrarla o nokta üzerinde tutulmayı ifade eder. İnsanın zihin gücünün devamlı olarak bir fikir ya da davranış üzerinde durması, yoğunlaşması ve bunu şiddetle arzu etmesi, diğer zihinlere etki ettiği, bugün deneylerle açıklanmış ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Hipnoza karşı doğrusu ben de çok önyargılıydım sizle tanışana kadar. Hipnozun gerçek olup olmadığı hakkında hep şüphelerim vardı. Şimdi size soruyorum hipnozda yaşananlar gerçekten ne kadar gerçek?
Hiçbir gerçek yoktur ki tam karşıtı da en az onun kadar gerçek olmasın. Bu açıdan bakıldığında her şey gerçektir. Gerçekler arasındaki fark, insanların bakış acılarıdır. Önemli olan hangi pencereden ve nasıl baktığınızdır. İnsanlar aynı ortamlarda, aynı şartlarda sahip etkilerde bile algılarına göre değişik tepkiler verir. Mesela, aynı şiddette bir iğne vurulacağını düşünelim muhtemel acının her insanda aynı olması gerektiği halde, kişinin algılama farklılığından dolayı tepkisi farklıdır. Bazıları hiç sesini çıkarmaz, kimi sadece inler, Bir diğeri bağırır. İşte burada, acı aynı olmasına rağmen tepkiler farklı olduğundan izleyenler kendi algılarına göre farklı acılar yaşadığı ve farklı şekilde acı çekildiği kanaatine varırlar.
Mesela, karşımızda hipnoz olabilecek on kişi olduğunu varsayalım. Birinci kişiyi uyutuyoruz. Uyandıktan sonra sağ eline bir ateş değdireceğimizi söyleyerek uyandırıyoruz. Tamamen uyandıktan sonra sağ eline herhangi bir şeydeğiyoruz. O anda denek, gerçek bir ateş değmiş gibi acıyla kıvranıyor. Yaşadıkları, hissettikleri gerçek bir ateşle sol elini yaktığımızda yaşayacakları ve hissedecekleri ile kesinlikle aynı olacaktır. Onun için sol elin gerçek dediğimiz ateşle yakılması veya sağ elinin hayali olarak yakılması arasında gerçeklik bakımından hiçbir fark olmayacaktır. Seyreden dokuz kişi için ise, algılamalar farklı olduğundan durum daha farklı değerlendirilecek ve hayali olarak kabul edecektir; ancak dokuz kişi de hipnotize edilip birinci kişinin yaşayacağı deney onlara da aynı şekilde telkin edilirse, hepsi birden birinci kişide olduğu gibi elinde yanma acısı hisseder. Bu durumda elleri gerçekten yanmış mıdır, yoksa yanma olayı sadece bir hayal midir?
Adil hocam peki herkes hipnoz olur mu?

Herkes bir şekilde etkilenir, ancak derin trans diyebileceğimiz düzeye herkes giremez. Bunun yanından 5-6 yaşlarından küçük, 60-70 yaşlarından büyük kişilerin hipnoz olması zordur.
Psikoz vakaları hipnoz olamaz.
Bunak, aptal, zihniyet yeterince gelişmemiş olan da hipnoz olamaz.
Sağırların, kendileriyle iletişim kurma ve onlara telkin verme güçlüğünden dolayı hipnozları çok değişik ve zor yöntemlerin dışında mümkün değildir.
Aşırı konsantrasyon zorluğu olanlar hipnoz olamazlar.
İstekli olmayan ve direnç gösterenler hipnoz olamazlar.
Gençler, çocuklar ve kadınlar erkeklere nazaran daha kolay hipnoz olur.
Hipnoz, hakkında yanlış önyargıları olan, dolayısıyla bazı korkularını yenemeyen kimseler hipnoza giremez.
Disiplin altına alınmış öğrencilerin daha kolay hipnoza girdiği tespit edilmiştir.
Peki hipnozdan çıkamama durumu var mıdır?
Hayır. Hipnotik transa girememek gibi bir durum olsa bile uykudan çıkamamak diye bir olgu yoktur. Bugüne dek böyle bir durum hiç olmadı. Kişinin eceli gelip ölmesi şeklinde bile bir tesadüfe rastlanmamıştır. Kaldı ki hipnotik uyku; bildiğimiz bir uyku değildir. Hipnozdan bilinç son derece açıktır. Kişi her şeyi bilir, duyar, hisseder, yargılar; hatta derin hipnoz da gözlerini açabilir ve görür. Ancak bazıları etki kaybolduktan sonra bunları hatırlamayabilir.
Hipnozun bilinen bir yan etkisi var mıdır?
Romatizma ilaçlarından, kortizonaya, sinir ilaçlarından psişik tedavide kullanılan preparatlara kadar her ilacın başta mide, karaciğer ve böbrek olmak üzere tüm organlara verdiği belli bir hasar söz konusudur; ancak hipnoz da böyle bir olaya rastlanmamıştır. Buna rağmen bu etkili aracın suistimale açık yönleri göz önünde bulundurulduğunda, bilen uzmanlar bu bilgileri öğrenmekten çekinmişlerdir.
Hipnoz alışkanlık yapar mı?
Hayır. Hipnoz bir ilaç değil, bir terapi şeklidir. Hayatı kolaylaştırır. Terk edilmesi ve uzun bir süre uygulanmaması belki faydalarının kalıcı davranışlara dönüşmesini engel olabilir. Bağımlılık yapması mümkün değildir.
Hocam son olarak merak ettiğim bir soruyu daha size yönlendirmek istiyorum. Hipnozla bir şeyler öğrenmek mümkün müdür?

Hipnoz öğrenme sürecini hızlandırır. Hayatınızda kalıcı yapmak istediğiniz değişimleri uygulayabilme fırsatı verir.
Okul, aile ve özel yaşamınızda yapıcı etkileşimler kurmanız yardımcı olur.
Duyarlılığınızı artırarak, davranış ve tutumlardaki titreşimleri sezinleyip yorumlamamanızı sağlar.
Seçeneklerinizi artırır, etki alanınızı genişleterek esnekliğe ulaşmanız da sizi destekler.
Çevrenize işbirliğine yönlendirip, bağlılık, coşku gibi duygular uyandırarak ışık açmanızı sağlar.
Duygu ve düşüncelerinizi yönlendirerek iç dünyanızın sahibi ve geleceğinizin mimari olmanıza yardımcı olur.
Bilinçaltına hareketlendirerek onun gücünü ve kaynaklarını kendi yararınıza kullanabilme imkanı sunar.
Bu keyifli sohbet ve röportaj için çok teşekkür ederim adil hocam.
Rica ederim.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

