Barbaros Hayrettin Paşa: Akdeniz’i Osmanlı’ya Mühürleyen Kızıl Sakalın Efsanesi
“Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur.” — Barbaros Hayrettin Paşa
Bir düşünün… Gökyüzü Akdeniz üzerinde mor bir perde gibi çökerken donanmanın ahşap direkleri rüzgârda gıcırdıyor. Dalgalar köpürerek kalyonlara çarpıyor. Ve önde, sakalları kızıl alev gibi parlayan bir adam; gözleri ufukta, zaferin izini sürüyor.
Bu, Barbaros Hayrettin Paşa’nın hikayesi. Osmanlı’yı bir kara imparatorluğundan deniz imparatorluğuna taşıyan kaptanın öyküsü.
Midilli’nin Çocukları: Denizin Çektiği Kardeşler

Barbaros Hayrettin Paşa, 1478’de Ege’de, Midilli Adası’nda doğdu. Babası Yakup Ağa eski bir sipahi, annesi Rum asıllı bir kadın.
Dört erkek kardeş; İshak, Oruç, Hızır ve İlyas. Çocuklukları, taş avlulu bir evde rüzgârda kuruyan ağlarla, tuz kokulu balıkçı tekneleriyle geçti.
Ama bu masum deniz köyü hayatı kısa sürdü. Korsanlar, Cenevizliler, Venedikliler… Akdeniz bir satranç tahtasıydı ve oyunun kuralları acımasızdı.
Korsanlıktan Devlete: Hızır ve Oruç’un Akdeniz’deki Yükselişi
Genç yaşta ticaret gemileri işleten kardeşler, Ceneviz korsanlarının saldırısına uğradılar. İlyas öldü, Oruç esir düştü.
Kurtulduktan sonra kardeşler kaderlerini değiştirmeye karar verdiler:
“Biz de korsan olacağız. Ama bizim korsanlığımız adaletli olacak.”
Kuzey Afrika kıyılarına yerleştiler. Önce Cerbe Adası’nı üs yaptılar. Gemiler yaptırdılar, mürettebat topladılar. Akınlar düzenleyip esirler kurtardılar, İspanyol ve Ceneviz gemilerini yağmaladılar.
Oruç Reis’in adı Akdeniz’de korku saldı. Ona “Baba Oruç” diyenler zamanla “Barbarossa” dedi. Ve o unvan, Oruç’un ölümünden sonra Hızır’a geçti.
Osmanlı Himayesi: Bir Devlet Kurmak ve Sadakat Yemini

Oruç Reis 1518’de İspanyollarla savaşırken şehit düşünce Cezayir’in yükü Hızır’a kaldı.
Avrupa’nın topyekûn saldırısı altındaki Kuzey Afrika’yı korumak için Hızır Reis bir karar verdi:
“Bu toprakları Osmanlı’ya vereceğim. Osmanlı’nın sancağı altında kurtuluruz.”
Kanuni Sultan Süleyman’a elçiler gönderdi. Cezayir, resmen Osmanlı toprağı ilan edildi. Hızır Reis artık bir Osmanlı Beylerbeyi’ydi.
Kaptan-ı Derya: Bir İmparatorluğun Donanmasını Kurmak
Kanuni, Hızır Reis’in dehasını gördü ve ona en yüksek rütbeyi verdi:
Kaptan-ı Derya. Osmanlı Donanması’nın mutlak başkomutanı.
İstanbul’a geldi. Tersane-i Amire’yi modernleştirdi. Yeni kalyonlar, hafif ve hızlı kadırgalar inşa ettirdi. Mürettebat eğitti. Akdeniz’e korku salan bir filo yarattı.
Bir korsan kaptanı artık bir devlet amiraliydi. Ama ruhundaki ateş sönmemişti.
Preveze Destanı: Akdeniz’i Osmanlı Gölüne Çevirmek

1538’de Papa’nın çağrısıyla büyük bir Haçlı Donanması toplandı. Andrea Doria komutasında Ceneviz, Venedik, İspanyol, Papalık gemileri…
Sayısal üstünlük onlardaydı. Ama Barbaros Hayrettin Paşa’nın elinde denizleri okuyan bir zeka vardı.
Preveze açıklarında kalyonların direkleri rüzgârla eğilirken, Hayrettin Paşa bağırdı:
“Allahuekber! Hücum edin!”
Osmanlı donanması hilal taktiğiyle Haçlı donanmasını sardı. Top atışları, kılıç sesleri, gemilerin yanışı… Gün sonunda Haçlı donanması bozguna uğramıştı.
Akdeniz artık Osmanlı’nın gölüydü.
Avrupa’yı Titreten Akınlar
Barbaros bununla yetinmedi. Napoli, Sardinya, Kalabriya… İtalya’nın sahillerini yaktı geçti. Halk panik içinde kaçtı.
Ama bu sadece yağma değildi. Avrupa’nın Osmanlı’ya boyun eğmesini sağlamak için bir stratejiydi. “Savaş diplomasisinin” en eski hali.
Kanuni’nin mektuplarında ona yazdığı söz dikkat çekicidir:
“Hayr-ül Din. Din-i Mübin’in hayrıdır.”
İşte o yüzden Barbaros’un adı Hayrettin Paşa oldu.
Diplomasi ve Donanma: Kanuni’nin Akdeniz Siyasetinde Başrol
Barbaros sadece bir savaşçı değildi. Akdeniz’de Osmanlı’ya bağlı korsanları örgütledi.
Fransa Kralı I. François’ya destek verip Habsburg İmparatoru Şarlken’i köşeye sıkıştırdı.
Osmanlı donanması Fransa’ya yardım için Tulon’a gitti. Akdeniz’de Osmanlı-Fransız ittifakı kuruldu. Bu, Avrupa diplomasisinin dengelerini değiştirdi.
İstanbul’a Dönüş ve Emeklilik

Zaferlerden sonra Barbaros İstanbul’a döndü. Beşiktaş’ta bir yalı yaptırdı. Kanuni’nin divanına katıldı, denizcilikle ilgili tavsiyeler verdi.
Artık yaşlanmıştı ama ateşi sönmemişti. Gözleri hep ufukta, gemilerde, denizlerdeydi.
1546’da İstanbul’da öldü. Cenazesi Beşiktaş’taki türbesine gömüldü.
Bugün bile Donanma Komutanlığı onun huzuruna çıkarak sefere çıkar.
Barbaros Acımasız mı Adaletli mi?
Avrupalılar onu “barbar” olarak tanıtırken, Osmanlı kaynakları “adaletli bir korsan” der.
Esir aldığı Avrupalı denizcileri köle pazarına satardı ama fidye ödeyenleri serbest bırakırdı. Müslüman esirleri kurtarır, Osmanlı’ya getirirdi.
Korsanlık onun için sadece ganimet değil, bir stratejiydi.
Önemli Sözleri ve Denizcilik Felsefesi
“Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur.”
Bir Osmanlı denizcilik doktrini inşa etti. Sadece savaş gemileri değil, tersaneler, haritalar, denizciler yetiştirdi.
Bugün bile Tersane-i Amire onun vizyonunun bir mirasıdır.
• Avrupa denizcilik tarihinde “Barbarossa” korkunç bir isimdir.
• Osmanlı tarihinde ise imparatorluğu küresel güç yapan komutandır.
• Akdeniz’de Osmanlı egemenliği 16. yüzyıl boyunca onun kurduğu sistemle devam etti.
İstanbul’da Bir Anıt, Gönüllerde Bir Efsane

Beşiktaş’ta türbesi dalga seslerini dinler. Yanında Deniz Müzesi yükselir. Her yıl onun anısına törenler yapılır.
Osmanlı Donanması’nda “Barbaros’un Ruhu” diye bir gelenek vardır. Komutanlar sefere çıkarken onun adını anar.
Denizciler için bir idol, devlet adamları için bir strateji üstadı.
Barbaros’un Gölgesi Akdeniz’de Hâlâ Dolaşıyor

Dalgalar kayalara çarparken onun sesi duyulur sanki:
“Hücum edin!”
Kaptanlar rotayı çizerken onun haritaları hâlâ açılır.
Barbaros Hayrettin Paşa, denizin üstüne adını yazdırmış bir kahraman. Bir imparatorluğa yeni bir cephe açan, Osmanlı’yı karadan denize taşıyan büyük deha.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!