Bir Kişiyi İşe Almak İçin 1 Milyar Dolar Teklif Eder misiniz?
Galatasaray’ın Osimhen’e ödediği 75 milyon Euro, Türkiye için tarihi bir rekor. Ama bu rakam, günümüzdeki transfer çılgınlığının yanında mütevazı kalıyor. Çünkü artık “transfer”in anlamı değişti. Futbol sahalarından teknoloji laboratuvarlarına taşındı. Ve karşımızda şu soru: Bir kişi için 1 milyar dolar öder misiniz?
Bir kişiyi işe almak için 1 milyar dolar verir miydiniz? On yıl önce bu soru bir bilim kurgu filminin repliği gibi dururken, bugün Wall Street Journal’ın sayfalarında, teknoloji devlerinin yönetim katlarında fısıldanan bir gerçeğe dönüştü. Bir yanda yapay zekanın (AI) milyonları işsiz bırakacağı endişesiyle kaynayan bir dünya, diğer yanda ise tek bir bireyin yeteneği için adeta Monopoly parası gibi saçılan yüz milyonlar, hatta milyarlarca dolarlar...
Bu baş döndürücü tezatlık, kariyerinin başındaki her gencin zihninde dev bir soru işareti yaratıyor: Bu yeni oyunun kuralları ne? Ben bu oyunun neresindeyim?
Mark Zuckerberg’in OpenAI’nin baş araştırmacısı Mark Chen’e 1 milyar dolarlık teklifini yaptı. Bu teklif sadece retorik değildi. Wall Street Journal’ın aktardığına göre, Meta CEO’su gerçekten de bir kişiyi işe almak için milyar dolarları konuşuyordu. Ve bu konuşma yapılırken, aynı Zuckerberg başka bir hamle yapıyordu: 28 yaşındaki Alexandr Wang’ın Scale AI şirketini 14 milyar dolara satın alarak onu da bünyesine katıyordu.
Yeni Altın Çağ
Bu astronomik rakamlar karşısında, gençlerin aklına gelen ilk soru şu: “Ben de bu trenin içinde olabilir miyim?” Kıt AI yetenek arzı ve bunlara olan büyük talep, maaş paketlerini yukarı itiyor ve teknoloji şirketlerini işe alma kurallarını yeniden yazmaya zorluyor.
Veriler çarpıcı: Top AI/ML bilimcileri ve araştırmacıları artık geleneksel teknik rollerinkinden çok daha yüksek ücret paketleri alıyor. Alex Wang’a verilen 14.3 milyar dolarlık teklif, Vinicius Junior’ın reddettiği 1.1 milyar doları bile gölgede bırakıyor.
Peki, Mark Zuckerberg neden kâr etmeyen bir şirket ve onun 28 yaşındaki lideri için bu serveti gözden çıkardı? Çünkü yapay zeka alanında savaş, yetenek savaşıdır. Bu, 'kazanan her şeyi alır' prensibiyle işleyen bir piyasa.
Alexandr Wang gibi bir deha, sadece bir çalışan değil; geleceğin trilyon dolarlık pazarlarını şekillendirecek stratejik bir silahtır. Onu transfer etmek, rakibinizin o silahı kullanmasını engellemek ve geleceğin teknolojik haritasında bir kıta fethetmektir. Bu, geleneksel işe alım metriklerinin iflas ettiği, potansiyelin performanstan daha değerli olduğu yeni bir çağdır.
Ancak burada kritik bir noktayı görmezden gelemeyiz: Bu transferlerin gerçekleştiği dünyada, McDonald’s CFO’su Bloomberg’e şirketinin müşterilerinin çoğunun artık kahvaltı yapacak parası olmadığını söylüyor. Dünyanın en büyük fast-food zincirine gelen bu rapor, yalıtılmış bir anekdot değil… İşçilerin aç karnına işe gittiği gerçeğinin somut göstergesidir.
Ve işsizlik artıyor, ancak bunun nedeni yapay zeka değil. Yapay zekaya maruz kalan bir meslekteyseniz, işsizlik oranınız, maruz kalmayan işçilerinkinden önemli ölçüde daha düşüktür.
Milyarlık teklifler ve kahvaltı yapamayan çalışanlar: Bu iki durum, aynı gezegene ait değilmiş gibi duruyor:
Değerin, nüfusun çok küçük bir kesiminin elinde toplandığı bir yapı. Bu kesim, yapay zeka gibi dönüştürücü teknolojileri yaratma, yönetme ve yönlendirme yeteneğine sahip olanlardan oluşuyor. Onlar için teklifler milyar dolarlarla ölçülüyor.
Rutin, tekrar eden ve algoritmalar tarafından kolayca otomatize edilebilen işleri yapan milyonlarca insan. Onlar için ise gelecek, işsizlik, gelir adaletsizliği ve temel ihtiyaçları karşılayamama endişesi demek.
Bu durum, bir teknoloji balonu olmaktan öte, ekonomik ve sosyal yapının temelden sarsıldığının bir işaretidir. Soru artık 'balon patlayacak mı?' değil, 'bu yeni yapıda ayakta kalmayı nasıl başaracağız?' olmalıdır.
Tarih Tekerrür mü Ediyor?

Tarih, büyük dönüşüm dönemlerinde benzer öyküler anlatır. 1849 California Altın Çılgınlığı’nda milyonlarca kişi servete koşarken, asıl zengin olanlar altın arayanlar değil kürek satanlardı. Levi Strauss kot pantolonuyla, John Studebaker el arabasıyla, Samuel Brannan malzemeci dükkanıyla servet yaptılar.
Aynı hikaye Sanayi Devrimi’nde de yaşandı. Steam çağında herkes fabrika sahibi olmaya odaklanırken, asıl kazananlar demiryolu şirketleri, çelik üreticileri ve finans kurumları oldu. İnternet patlamasında da benzer: Çoğu dot-com şirketi battı, ama Amazon ve Google gibi altyapı sağlayıcılar ayakta kaldı.
Bugün de benzer bir dönüşüm yaşıyoruz. Herkes “AI uzmanı” olup milyar dolarlık teklifler almaya odaklanırken, belki de asıl fırsat başka yerde.
Peki AI çağının “kürek satıcıları” kimler olacak?
Gençler İçin İki Senaryo

Kariyer planlanan gençler bugün iki radikal senaryo arasında kalıyor:
Yapay zeka alanında uzmanlaşan az sayıda kişi, milyar dolarlık teklifler alıyor. Bu senaryo gerçek: Bazı teknoloji şirketleri, pahalı AI yeteneklerini finanse etmek için ekiplerini kesintiye uğratıyor. Bu durumda gençlerin stratejisi net: AI, makine öğrenmesi, veri bilimi ve benzeri alanlarda derinleşmek.
Yapay zeka, kariyer merdivenini yeniden şekillendiriyor, giriş seviyesi rolleri risk altına alırken küresel yetenek havuzlarını genişletiyor. Bu senaryo da gerçek: Yapay zekanın rutin görevleri otomatikleştirmesi nedeniyle milyonlarca işçinin işinden olması muhtemel.
UNICEF’in U-Report platformunda, 14-35 yaş arası 330,000 gençten toplanan verilere göre, gençler AI’nin etkisi, bu hızla gelişen geleceğe hazırlıklıları ve yarınkı iş gücünü tanımlayacağına inandıkları beceriler hakkında düşüncelerini paylaştı.
Sonuçlar dikkat çekici: PwC’nin 2024 Küresel İşgücü Umudu ve Korkuları anketi, genç işçilerin AI’yi benimsermeye istekli olduğunu ortaya koyuyor. Ancak AI’ye direnenler, gelecek 6 yılda talep gören işlerde çalışma konusunda başarısız olacak.
Pratik Öneriler
Sadece teknik beceriler yeterli değil. 2025’te işverenler, AI’yi sadece işe alım sürecini otomatikleştirmek için değil, aday deneyimini iyileştirmek için kullanacak. Bu da insan odaklı becerilerin önemini artırıyor.
Yapay Zeka, genç istihdam programlarını dönüştürme potansiyeline sahip. Gençler AI’yi rakip olarak değil, güç çarpanı olarak görmeyi öğrenmeli.
Gençlerin geleceğin iş gücünde başarılı olması için onları şimdi AI’ye hazırlamamız gerekiyor. Bu hazırlık sadece teknik eğitim değil, adaptasyon yeteneği geliştirmek anlamına geliyor.
Herkes AI geliştirmeye odaklanırken, AI’nin ihtiyaç duyduğu altyapıyı sağlayanlar kazanabilir.
Veri temizleme ve etiketleme önemli. Çünkü, AI’nin hammaddesi olan kaliteli veri esas olacak.
AI eğitimi ve danışmanlığı her zaman başvurulacak kariyer alanları olacak. Şirketlerin AI’yi anlamasını sağlamak ve onları daha yetkin kılmaz da cazibesini koruyacak.
AI güvenliği ve etik en büyük tartışma alanlarının başında geliyor. Avrupa Birliği regülasyonlarına rağmen, yasal düzenleme ihtiyacı artamaya devam ediyor.
AI-insan arayüzü tasarımının nereye varacağı tahmin bile edilemiyor. Teknolojiyi kullanılabilir kılmak önemli bir iş alanı. Bu arada hatırlatalım: Sam Altman, AI ve insan beyni ile entegre çalışabilecek bir girişime ortak oldu.
Futbolcular nasıl kendilerini marka yapıp transfer değerlerini artırıyorsa, gençler de benzer stratejiler uygulayabilir: Projelerini, başarılarını, öğrendiklerini görünür kıl… Sektördeki doğru insanlarla bağlantı kur… Geleneksel bir kural olan, “etrafındaki en yakın beş arkadaşının ortalamasısın” kuralı, burada da geçerli… Herkesin yaptığını yapmak yerine, kendine özgü bir alan oluştur… Sadece ne bildiğini değil, nasıl düşündüğünü de göster…
Geleceğin Fırsatları

Evet, Mark Zuckerberg milyar dolarlık transferler konuşurken, milyonlarca insan kahvaltı parası bulamıyor. Bu paradoks hem tarihte yaşandı, hem de gençlerin bugün karşılaştığı gerçeklik.
Sanayi Devrimi’nde de benzer durum vardı: Fabrika sahipleri servet yaparken işçiler yoksullaşıyordu. Ama sonuçta yeni iş kolları doğdu, yaşam standartları yükseldi. AI devrimi de benzer bir süreç yaşatabilir. Tabii ki doğru stratejilerle yaklaşılırsa.
Hızlı AI gelişmeleri birçok işi ortadan kaldırmakla tehdit ediyor, ancak tarih bize şunu öğretiyor: Asıl kazananlar trenin önünde koşanlar değil, doğru vagonun içinde olanlardır.
Galatasaray 75 milyon Euro’yu Osimhen’e transfer etmeyi başardı çünkü onun değerini gördü ve stratejik bir yatırım yaptı. Gençler de kendilerini bu şekilde düşünmeli: Bir yatırım projesi olarak. Ve belki de en önemlisi, California’daki altın arayıcıları gibi kalabalığa katılmak yerine, Samuel Brannan gibi “kürek satmayı” tercih etmeli.
Gençler için son soru şu: Bu yeni oyunda sadece piyon mu olacaksınız, yoksa oyunun kurallarını anlayan ve kendi stratejisini çizen bir oyuncu mu?
Cevabınız, kariyerinizin ve belki de geleceğinizin rotasını belirleyecek…
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!