Bir Konser, Bir Film ve Bir Dehanın Peşinde 30 Yıl
1993 yılının Ekim ayı.
Yazarlığının yanı sıra müzik bilgisine de hayran olduğum Kürşat Başar beni aradı ve “Keith Jarrett konserine gelmek ister misin?” diye sordu. Bu ismi ilk kez duyurdum… Aklımdan “o kim?” “ne tür müzik yapıyor?” gibi çok sayıda soru geçti duraksadığım saniyeler içinde… “Tabii” dedim. “Tabii gelirim”.
Bir hafta sonra Cemal Reşit Rey’de izleyeceğimiz konser öncesi ismini ilk kez duyduğum bu müzisyene dair bilgi sahibi olmam ve daha önce hiç duymadığımı belli etmemem gerekiyordu.

Oturma odasındaki kütüphanede tüm ağırlığı ile duran Meydan Larousse’un (12 cildin her birinin 1000 sayfa civarında olduğunu düşünürseniz nasıl bir ağırlıktan bahsettiğimi gözünüzün önüne getirebilirsiniz…) K ve J harflerini içeren cildini indirdim. Aklıma gelen tek kaynak buydu çünkü… Aradığım bir müzisyendi… Adı “Keith ”ti, soyadı “Jar” ile başlıyordu… Onlarca madde taradıktan sonra buldum: “Keith Jarrett”. İçerik oldukça kısaydı ama bana ihtiyacım olan ip uçlarını vermişti. Amerikalı, caz müzisyeni, doğaçlama, solo konserler veriyor, trio ile de çalıyor. Rahat bir nefes aldım. Kürşat’la konser öncesi yemek için buluştuğumuzda sorularım hazırdı “doğaçlama mı yapacak?” “solo mu?”…
31 Ekim 1993. O gün benim için neredeyse takıntıya dönüşecek bir deha ile tanışacağımı, onu sahnede izlemek için kimi zaman binlerce kilometre yol yapacağımı, yüksek lisansa giderken yanıma alabildiğim on CD’den üçünün onun solo konser kayıtları olacağını, otuz yılı aşkın süredir her hafta mutlaka en az bir albümünü baştan sona dinleyeceğimi bilmiyordum tabii.
Yerimiz beş ya da altıncı sırada, piyanonun tam karşısındaydı. Keith Jarrett alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. Bizlerle göz teması bile kurmadan piyanonun başına oturdu ve daha önce hiç çalınmamış ve bir daha da asla çalınmayacak eserine başladı. İlk 10-15 dakika boyunca bildiğim kategoriden birine oturtmaya çalıştım duyduğum müziği. Klasik? Caz? Folk? Sonra bıraktım… Onun büyülü, tanımlanması mümkün olmayan dünyasına bıraktım kendimi.
Sanki bir portal açılmış ve başka bir boyuta geçmişti. Salon yoktu, ışıklar yoktu, biz yoktuk. Yalnızca o ve piyanosu vardı. Yerinden kalkıyor, tellere dokunuyor, inlemeye, homurtuya benzer sesler çıkarıyordu. Bizse bu büyüyü bozmamak için öksürmeye, sandalyede kıpırdamaya korkarak izliyorduk.

Keith Jarrett!in efsanevi 1975 Köln Konseri’nin hikayesini anlatan Köln 75’i (2025) İstanbul Film Festivali’nde izlerken işte o akşama döndüm. Film Vera Brandes’in benim Keith Jarrett’I ilk kez sahnede izlediğim yaşlarda ECM kaydı tüm zamanların en çok satan solo piyano albümü olan konseri neredeyse tek başına nasıl organize ettiğini, 1,432 koltuğun tamamını nasıl sattığını anlatıyordu.
Jarrett’ın sekiz saat bir araba yolculuğu sonrasında, belinde dayanılmaz bir ağrı ile konserin gerçekleşeceği Köln Opera’sına varıp sahnede beklediği Bösendorfer Imperial yerine akordu bozuk, pedallarından biri çalışmayan bir prova piyanosu bulunca “ben çalmıyorum” demesinin ve konsere birkaç saat kala Vera’nın bir mucize gerçekleştirmesinin hikayesini anlatan film boyunca konserden tek bir nota bile duymuyoruz. Yönetmen Ido Fluk’ın değimiyle “konseri değil, iskelenin kurulmasını izliyoruz”, “Michelangelo’nun Vatikan’daki Sistina Şapeli'nin tavanına sanat tarihinin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen eserini yapabilmesi için inşa edilen iskelenin hikayesi izler gibi….”
Bu ikonik konser ve efsane kaydı Keith Jarrett’ın ve sağ kolu, yapımcısı ECM’in kurucusu Manfred Eicher’ın da favorilerinden biri değil. Hatta mümkün olsa kayıtlarını yok etmeyi deneyeceklerini, Paris Konseri (1988) ve Viyana Konseri (1991) varken neden Köln Konseri’nin bu derece sevildiğini anlamlandırmakta zorlandıklarını bile ifade ettiler birkaç kez…
Benim içinse dijital arşivime eklemeden CD’lerini hep yanımda taşıdığım üç solo albümü La Scala (1995)—özellikle de 14:00-44.00 dakikalar, Paris Konseri ve Köln Konseri. Bir de Belonging (1975) ve My Song (1977)…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!