onedio
article/comments
article/share
Haberler
Bukalemun mu, Şekil Değiştirici mi?

etiket Bukalemun mu, Şekil Değiştirici mi?

Zack Kass’ın ilhamıyla, meseleyi Türkiye toprağına, bizim iklimimize, bizim hayata bakışımıza göre yeniden düşünelim. Zira burada, bu coğrafyada, uyum yalnızca bir beceriden ziyade kimi zaman bir hayatta kalma sanatına dönüşür. Lakin her sanat gibi, nasıl icra edildiği mühimdir. Renk değiştirip özü koruyan “Bukalemun” mu olacağız, yoksa biçim değiştirip mayayı bozan “Şekil Değiştirici” mi?

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

İki arketip beliriyor zihnimizde renk mi, maya mı?

Bukalemun: Özü koruyarak uyum

  • Bukalemunlar, nerede olursa olsun kim olduklarını  unutmadan duruşlarını korurlar. Dillerini, tonlarını, üsluplarını ortama göre ayarlarlar fakat içlerindeki pusula sapmaz. İyi dinler, doğru anlar, ölçülü esnerler. Mayası sağlam dediklerimiz onlardır. Aralarında kalınca insan ferahlar. Bilir ki, ne kadar rüzgâr esse de esas yönleri değişmez.

Şekil değiştirici: Biçim uğruna kendinden vazgeçmek

  • Şekil Değiştiriciler ise uyumla büyümeyi karıştırırlar. Bugün başka, yarın bambaşkadırlar. Yalnızca dilleri değil, iskeletleri de değişir. Onay nereden geliyorsa oraya meylederler. Bütüne hizmet edecek bir esneklikten değil, bir sonraki alkışa ulaşmak için her şeyi feda eden bir esneklikten söz ederiz. Yakınında olunca insanı tedirgin eden de budur. Neye evet  dedilerse, yarın ona hayır demeleri  için yalnızca rüzgârın yönü gerekir.

Türkiye’de sahne

Türkiye’de sahne

Toplantı odasında eleştiri nezaketle paylaşıldığında bir kurum ileri gider. Lakin yalnızca krizi atlatan, her şeye tamam diyen makbul sayıldığında, Bukalemunların sesi kısılırken, Şekil Değiştiriciler ise hızla yükselir.

Mahallede, yüzüne gülüp arkandan başka konuşanla, yüzüne sakin sakin gerçeği söyleyen arasında ince bir çizgi vardır. Biz o çizgiyi edep ile yalın cesaret arasına çekmeyi öğrenmek zorundayız.

Ailede ve okulda çocuğa “Bana uy, dünyaya değil.” dediğimizde onu körleştiririz. “Dünyaya uy ama özünü koru.” dediğimizde ise irfan yolunu açarız.

Kamu ve özel sektörde “Fırtınada ayakta kaldı.”yı tek başarı ölçütü yaptıkça, kararlılık sınavında dökülenleri fark etmeyiz. Oysa kurumlar sadece bugün değil, yarının omurgası için de seçim yapar.

Bizim kültürümüzün kıymetli iki mirası mevcut. Merhamet ve feraset. Merhamet, dili yumuşatırken feraset, özü korur. Bukalemunluk, merhametle feraseti birleştirir. “Karşındakini anla, kendini satma.” Şekil Değiştiricilik ise feraseti tüketerek geriye yalnızca anlık rahatlık kalmasına sebep olur. 

 “Eğri oturup doğru konuşalım.” Dürüstlükle, nezaketle, çekinmeden.

 “Renk değiştirelim ama mayamızı bozmayalım.” Dil ve yöntem esner, omurga esnemez.

 “Hızlı sonuç değil, uzun itibar.” Hızın bedeli bazen çok ağırdır.

Her gün küçük tercihlerle ya Bukalemun ya da Şekil Değiştirici oluruz. Üslubumuzu değiştirirken vicdanımızı değiştirmiyorsak doğru yoldayız. Türkiye’nin yarınında, fırtınada esneyen ama kökünden kopmayan insanlara ihtiyaç var. Renkler değişsin, canlı değişmesin. Zira büyüme, biçim değiştirmek değildir, özün sınırlarını genişletmektir.

Züleyha Ekici

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam