Canan Yolaç ile Takı Tasarımcılığın Gizemli Dünyası
İç mimar ve takı tasarımcısı Canan Yolaç'ın masalsı dünyasını tanımak için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik……
İç mimar ve takı tasarımcısı Canan Yolaç ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbette, markasının arkasındaki ilham kaynaklarından, tasarımlarının hikaye anlatıcısı yönüne, renklerin ifade ettiği anlamlardan, takı ve iç mimarlık arasındaki derin bağa kadar uzanan masalsı dünyasına konuk olduk. Buyrun Canan Yolaç'ı daha iyi tanıyalım...
Sizi Canan Yolaç Stamboul markasını kurmaya iten en büyük motivasyon neydi?

Moda sürekli değişiyor ama stil kalıcıdır. Takının sadece görünümü tamamlayan bir aksesuar değil, kişiliğimizin dış dünyaya açılan bir yansıması olduğuna inanıyorum. Markanızı kurarken, insanların kendilerini özel hissetmelerini, değerlerini ve özgünlüklerini hatırlamalarını istedim. Her bir tasarımımın bir hikaye anlatmasını ve hayatın her anında onlara eşlik etmesini hedefledim. Bu yolda farklı koleksiyonlarda farklı hikâyeler ve tarzlar yakalamaya çalıştım: Mystery koleksiyonu gizemli ve zamansız bir tasarım anlayışını öne çıkarırken, Ottoman koleksiyonu tarih ve kültürden ilham alan detaylarla klasik bir zarafeti sunuyor. Red Carpet ise özel günlerde ve davetlerde başrol olabilecek, gösterişli ve sofistike parçaları bir araya getiriyor. Her koleksiyon, kullanıcıya farklı bir hikâye ve deneyim sunmayı amaçlıyor.

Tasarınlarınızın “hikaye anlatıcısı” olmasından bahsediyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Evet, çünkü her takı aslında bir sembol, bir mesaj taşıyor. Kimi zaman sevgiye giden yolu, kimi zaman içimizdeki gücü, kimi zaman da özgünlüğümüzü simgeliyor. İnsanların o parçaya baktıklarında kendilerinden bir şey bulmaları, hatta kendi hikayelerini ona yüklemeleri benim için çok değerli.
Takılarınızda renklerin güçlü bir şekilde dahil olduğunu görüyoruz. Renkler sizin için ne ifade ediyor?
Hayat gibi renkler de uyum ve zıtlığı bir arada barındırıyor. Onlar sadece görsel değil, duygusal da bir dil taşıyor. Renkler bize enerji, motivasyon veriyor. Takılarımın sadece stil değil, ruhla da buluşmasını istedim.
Mystery koleksiyonunuzun öne çıkan özelliği nedir?

Mystery, sahip olduğumuz sonsuz sevgiyi, gücü ve muhteşemliği hatırlatıyor. Her bir parça, gizemli bir anahtar gibi düşünülmeli. İstanbul’un geleneksel dokusunda, ince el işçiliğiyle üretildi. Bence İstanbul’un ruhu, bu koleksiyonun gizemli ve çok katmanlı yapısında hissediliyor. Aynı zamanda zamansız bir tasarım anlayışıyla kurgulandığı için, bugün olduğu kadar yıllar sonra da aynı duyguyu ve değeri taşıyacak
Markanızda hem kadınlara hem erkeklere hitap etmeniz dikkat çekici. Bu kararı nasıl aldınız?

Takı, yalnızca kadınların değil erkeklerin de kendilerini ifade ettiği bir alan. Erkeklerin seçtiği bir broş ya da kol düğmesi, onların kişiliği hakkında çok şey anlatıyor. Ben de koleksiyonlarımda kadınlara olduğu kadar erkeklere de kendilerini ifade edebilecekleri özel parçalar sunmak istedim.
Markanızın felsefesini tek cümleyle özetleyecek olsanız, bu ne olurdu?

“Takılar yalnızca stilin değil, aynı zamanda ruhumuzun ve hikâyemizin de yansımasıdır.”
Markanızın hayranlarına ve yeni keşfedecek olanlara ne söylemek istersiniz?
Unutmayın, hepiniz değerlisiniz ve hepiniz muhteşemsiniz. Yaşam bir karnaval ve bu karnavalın yıldızı sizsiniz. Parlamak size en çok yakışan özelliğiniz, takılarım da bu ışıltıyı desteklemek için var.

Tasarım dünyanız sadece takılarla sınırlı değil; Canan Yolaç imzalı projelerinizde de masalsı dokusu ve özgün estetiğiyle dikkat çekiyor. Bu tasarım anlayışınızın ardındaki yaklaşımı bizimle paylaşır mısınız?
Benim için iç mimarlık, hayalleri gerçeğe dönüştürme sanatı. Masalsı bir atmosfer yaratırken aslında mekâna ruhunu veriyorum. İnsanların kendilerini hem estetik hem de duygusal olarak iyi hissedecekleri bir dünya kurmaya çalışıyorum. Her projede kişinin yaşam tarzı ve beklentilerini merkeze alıyor, kendi vizyonumla harmanlayarak hem işlevsel hem de estetik açıdan dengeli mekânlar yaratıyorum. Böylece ortaya çıkan her tasarım, sahibine özel ve benim dokunuşumu taşıyan özgün bir hikâyeye dönüşüyor.
Takı tasarımı ile iç mimarlık arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

Aslında ikisinin de özü aynı: yaşamı güzelleştirmek ve kimlik katmak. Mücevher kişisel bir alanı tamamlıyor, iç mimarlık ise yaşadığımız, çalıştığımız, paylaştığımız alanları. Her iki disiplin de zarif bir denge kurmakla ilgili. Takıda küçük detaylarla bir dünyayı anlatırken, mimaride ise o dünyanın içine girmenizi sağlıyorum. İkisi birbirini besleyen, aynı hayal gücünün iki farklı yansıması diyebilirim.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!