Deniz, Doğa ve Gelecek: AB’nin Turizmde Başlattığı Yeşil Dönüşüm
21 Ekim 2025’te Brüksel’de açıklanan Avrupa Birliği’nin ilk turizm stratejisi, sadece bir plan değil; tüm kıtanın geleceğe bakışını değiştirecek bir dönüşüm manifestosu.
“Artık mesele sadece seyahat etmek değil, nasıl seyahat ettiğimiz.”
Pandemi sonrası dünya, iklim krizinin ağırlığıyla birlikte turizmi yeniden düşünmek zorunda kaldı. Kitle turizminin sınırlarına gelindi; aşırı turizm, çevresel tahribat ve kültürel aşınma artık göz ardı edilemiyor. Avrupa Birliği de bu tabloya yanıt veriyor: ilk kez bir “Avrupa Turizm Stratejisi” yayımlayarak. Ve merkezinde tek bir kelime var: Sürdürülebilirlik.
Yeni Stratejinin Kalbinde: Sürdürülebilirlik, Dayanıklılık ve Katılım

“Turizm sadece bir sektör değildir; kültür, doğa ve insan arasında kurulmuş bir köprüdür.”
— Apostolos Tzitzikostas, AB Ulaştırma ve Turizmden Sorumlu Üye
AB Komisyonu’nun açıkladığı bu strateji, Avrupa turizmini sadece ekonomik bir faaliyet olarak değil, ekolojik ve kültürel bir değer zinciri olarak konumlandırıyor.
Amaç: Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakırken turizmin büyümesini sürdürmek.
Stratejinin Beş Ana Sütunu

Avrupa Yeşil Dönüşüme Gidiyor

Yeni strateji, sadece “turist sayısını” değil, gezegenin sağlığını merkeze alıyor.
Öne çıkan başlıklar:
• Aşırı turizme karşı ziyaretçi yönetimi,
• Yeşil ulaşım ve karbon nötr seyahat modelleri,
• Kıyı ekosistemlerinin korunması,
• Yerel gastronomi ve agro-turizmin desteklenmesi.
Bu çerçevede “Transition Pathway for Tourism” ve “Sustainable EU Tourism – Shaping the Tourism of Tomorrow” gibi programlar, Avrupa’daki şehirler için ortak dönüşüm rehberi oluşturuyor.
Peki Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?

Türkiye, Avrupa’nın en çok ziyaret ettiği ülkelerden biri.
Bu nedenle Brüksel’in başlattığı dönüşüm, Türkiye’nin turizm modelini de doğrudan etkileyecek.
Yeni standartlar;
• Karbon ayak izi yönetimi,
• Kültürel mirasın korunması,
• Yeşil otel sertifikaları,
• Yerel üretici zincirlerinin güçlendirilmesi
gibi alanlarda Avrupa ile uyumlu politikaları zorunlu kılacak.
Bu durum hem bir meydan okuma, hem de büyük bir fırsat anlamına geliyor:
Çünkü Türkiye’nin kültürel zenginliği ve coğrafi çeşitliliği, sürdürülebilir turizmin yeni çağında en büyük avantajı olabilir.
“Geleceğin seyahati, gezegenle uyum içinde bir yolculuktur.”
Bu strateji, turizmi yeniden tanımlıyor:
Artık ekonomik büyüme kadar etik bir sorumluluk da taşıyor.
AB, 2026 yazına kadar sürecek bir istişare süreciyle tüm paydaşları katkı vermeye davet ediyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!