Detoksa Giden Yol: Adım Adım Sağlıklı Yaşam
Detoksa giden yolda hayatımızı düzenlememiz çok önemlidir. Bazen aklımız estiğinde, “Hadi bugün detoks yapalım” diyerek hareket etmeyi düşünebiliriz. Oysa detoks böyle spontane bir eylem değildir. Önce bir hazırlığı ve kendine göre bir zamanı, bir dönemi hatta hangi organı veya sistemi temizleyeceksek, onunla ilgili mevsimi ve beslenme formatı vardır.
Fakat daha önemlisi; bu arınma sürecine giden yolda, hayatımızı nasıl daha iyi hale getirebiliriz?

Yapabiliyorsak tabi ki, organik gıdalar tercih etmek çok değerli bir adımdır. Organik ürünler, kozmetikten giysiye kadar her alanda, en doğru seçenektir. Mümkün olduğunca paketli, işlenmiş veya genetiği değiştirilmiş ürünlerden uzak durmak önemlidir.
Bir kısmımız şunu düşünebilir: “Organik gıda fiyatları biraz yüksek, bazı ürünler yüksek fiyatlı”.
Aslında her birimiz paketli gıdalara o kadar büyük paralar ödüyoruzdur ki, doğal ürünleri kendi kaynaklarımızdan da temin etmek mümkündür. En basitinden kendi yapacaklarımızla başlayabiliriz: Birçoğumuzun köyleri, doğal ürünler üreten akrabaları, semt pazarları veya semt marketinde daha iyi tarım ürünleri satan bölümleri aracılığıyla doğal ürünlere erişim mümkündür. Bunun için; gidin, konuşun, öğrenin, araştırın. Öncelikle kendimize özen göstermek çok önemlidir. Bir kere adım attıktan sonra yardımlar gelecektir.
Örneğin; çocuğunuzun paketli gıdalar yemesini önleyemediğinizde, evde hazırlıklar yapıp, mutlaka çantasına kendi elinizle hazırladığınız doğru ürünleri ve takviyeleri koyabilirsiniz.
Asitli, boyalı, faydasız içecekleri düşünün; emin olun ki, vücut üzerindeki olumsuz etkilerini anlatmaya vakit yetmez.

Yani o kadar verdikleri zararları vardır. Bugün birçok araştırmacı şu bilgiyi not düşüyor: “Eğer fırsatım olsaydı şekeri eczanelerde sadece zehir olarak satardım” diyor. Her birimiz çocukluğumuzda şekerlere alıştırılarak geldik ve bugün de bunun devam ettiğini görüyoruz. Bedendeki bu alışkanlığın, duyguda ve zihinde de çeşitli zararlar yarattığını gördük.
Şekerin bedene öyle bir zarar verme sistemi var ki; araştırmalar, şekerin özellikle kanser hücrelerinin en kıymetli gıdası olduğunu gösteriyor. Küçük yaşlardan itibaren, çocuklarda bile yapılan analizlerde pankreaslarında çok büyük problemler olduğunu görüyoruz. Bugün şeker hastalığı çok daha erken yaşlarda görülüyor. Eskiden 60-70’li yaşlardayken, şimdi 30-50’li yaşlar arasında görülüyor. Rafine edilmiş şekerler, özellikle mısır şurubundan yapılanlar bunun sebepleri arasında yer alıyor. Birçok tatlı üretimi yapan yerler, daha uygun fiyatlı olduğu için bu yolu tercih ediyor. Üretimlerinde, tankerlerle mısır şurubu kullanılıyor.
Bunun dışında yağ konusuna geldiğimizde, hücre zarlarımız yağlardan oluşur. Eğer bu yağların kalitesi iyi değilse, başta damar sağlığı olmak üzere tüm hücre zarlarımızda problemler meydana gelir ki, bu bedenimize enerji giriş-çıkış kapıları gibidir. Başta kilo problemleri olmak üzere karaciğer yağlanmaları ve vücuttaki toksin birikimlerinin en temel sebepleri, bu rafine edilmiş şeker ve kalitesiz yağlardır.
Ekmeğe gelince; buğday ve ekmek binlerce yıldır atalarımızın ve neslimizin en kıymetli besinlerinden biri olarak, bizi topraklayan, tok tutan ve besleyen önemli bir gıda olmuştur.

Ancak günümüzde buğdaya uygulanan çeşitli işlemler nedeniyle, buğdayın protein yapıları zenginleştirilirken, içlerindeki gluten yapıları bozulmuştur. Bu gluten, çocuklar dahil herkese zarar vermektedir. Günümüzde çok fazla kişinin gluten alerjisi vardır. Gluten, önce ince bağırsakları, sonra tüm bağırsak sisteminin içini yapışkan bir madde ile kaplayarak bağışıklık sistemimizi ve doğal floramızı yok etmektedir. Ve bu yapışkan madde -gluten- iç organlara bir kere yerleştikten sonra, artık beden her türlü rahatsızlığa karşı daha zayıf hale gelmekte, bağışıklık sistemi zayıflamakta, hatta organlara saldıran bir beden sistemi ortaya çıkmaktadır.
Türk göbeği olarak adlandırılan bu durum da çoğu zaman gluten kaynaklıdır. Çözüm olarak, Anadolu’nun, siyez, kara buğday, kavılca, çavdar gibi buğday çeşitlerini, yerinden uygun fiyatlı olarak alabilir, hamur işlerinizi bu unlarla yapabilirsiniz. Aslında doğru ekmeğin, doğru unun, özellikle doğru tuzun -rafine edilmemiş, kristalleşmiş, doğal kaya tuzu- kullanımı önemlidir. Doğru beslenmenin yanı sıra, bol miktarda su içmek hayati önem taşır.
Su içmek, su içmek, su içmek!
Çünkü doğru tuzu kullanmadığımızda yeterli su alma ihtiyacımız ortaya çıkar. Temizliğin özü su ile yapılır. Onun için, günlük kilo başına yaklaşık 40 ml su içmek gerekir. İçtiğimiz suya çok az bir miktarda kristal tuzlardan ekleyerek mineralleştirmek, bir yerde serum yapıp kullanarak faydalı hale getirebilirsiniz.
Öncelikle, doğru beslenmek ve su içmek bir geçiş sürecidir ve aslında bu şekilde arınmaya hazır hâle geliriz. Arınmanın, detoksu yapmanın takibinde, bedeni temiz tutmamız da önemlidir. Yani karaciğerin veya safra kesesinin taşlarını, topraklarını bir kerede dökmek ve temizlemek kısa vadede bir çözümdür; uzun vadede ise bu hazırlıkların devamlı olması çok önemlidir.
Sağlıcakla kalın.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!