Dezenformasyon Toplumu Nasıl Şekillendiriyor?
Dijital çağın hızı, bilgiyi özgürleştirirken aynı zamanda bir sis perdesi örmeye başladı: Dezenformasyon. Her gün sosyal medya akışlarımızda, haber başlıklarımızda ve sohbet gruplarımızda dolaşan bu kasıtlı yalanlar, sadece bireysel kararlarımızı değil, toplumların kaderini de şekillendiriyor. Seçimlerden çatışmalara, ulusal güvenlikten kişisel güven duygusuna kadar uzanan bu tehdit, modern iletişimin en büyük paradoksunu temsil ediyor. Peki, bu kaosun ortasında gerçeği nasıl ayıklayacağız? Dezenformasyonun kökenlerini, yayılma dinamiklerini ve mücadele yollarını irdeleyen bu röportajda, Doç. Dr. Burcu Zeybek'in keskin bakış açısıyla dijital dünyanın gri alanlarına ışık tutuyoruz. İletişim uzmanı olarak Zeybek, sadece sorunları teşhis etmekle kalmıyor; medya okuryazarlığından yapay zekâya, etik algoritmalardan bireysel sorgulamaya uzanan bir yol haritası çiziyor. Bu sohbet, dezenformasyonun sadece bir 'haber sorunu' olmadığını, aynı zamanda bir toplum sağlığı meselesi olduğunu hatırlatarak bizi eleştirel düşünmenin gücüne davet ediyor. Hazır mısınız, gerçeğin peşine düşmeye?
+ Dezenformasyon, modern iletişim çağında neden bu kadar yaygın bir sorun haline geldi? Sosyal medya ve dijital platformların bu süreçteki rolü nedir?

- Dezenformasyon dijital iletişim çağının en yaygın sorunlarından biri haline geldi. Günümüzde en çok seçim, çatışma ve savaş dönemlerinde yayılan dezenformasyon hakikat algısına olumsuz etki etmektedir. Dijital platformlar bu haberlerin hızlıca yayılımını kolaylaştırır. Bu da bir çok olumsuzluğa yol açmakta. Gerçeği sahte haberlerden filtrelemeye çalışan gazetecileri engelleyip, o ülke vatandaşının bilgiye olan güvenine zarar verir. Ayrıca ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit edebilir. Sadece propaganda yaymayıp, insanlar ve kuruluşlar için siber güvenlik sorunlarını da gündeme getirir.
+ Dezenformasyonun bireyler ve toplum üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkileri nelerdir? Bu etkiler iletişim süreçlerini nasıl şekillendiriyor?
- Dezenformasyon yanlış ya da doğru olmayan bir haberin bilerek yayılmasıdır. Kasıtlı olarak yanlış haberin yayılmasıyla insanlar arasında gerilim yaratılmaya çalışılır. İnsanların rencide edilmesi ve küçümsenip aşağılanması amacı ile yapılan propaganda ile benzerlikler gösterir. Dezenformasyonda bilginin yanlış olduğu bilinmektedir. Ancak buna rağmen yanlış bilgi kasıtlı bir şekilde yayılmaktadır. Burada amaç kişi ve kurumların küçük düşürülmesi ya da halkın kaosa sürüklenmesidir.
+ Dezenformasyonun tespitinde iletişim uzmanlarının oynayabileceği roller nelerdir? Akademik perspektiften bu konuda ne tür çalışmalar yapılabilir?
- İletişim uzmanları, bilgiyi yalnızca doğru mu, yanlış mı” diye değil, nasıl ve neden bu şekilde sunulmuş diye incelemesi beklenir. Çünkü bir haberin nasıl anlatıldığı algıyı doğrudan etkiler.
Örneğin:
- Bir haber “korku” duygusunu tetikleyerek paylaşımları artırabilir.
- Bir liderin açıklaması, duygusal bir çerçeveye oturtularak manipülatif hale gelebilir.
Dezenformasyonun tespitinde teyit/ doğrulama sitelerinden yardım alınabilir belki ancak; topluma bilgiyi sorgulama alışkanlığı kazandırmak da gerekir. Bu ancak eğitim altyapısı ile mümkündür. Yani mevzuya biraz toplumsal sorumluluk alanından bakmak gerekir.
+ Türkiye’de dezenformasyonun yayılma dinamikleri, küresel örneklere kıyasla ne gibi farklılıklar gösteriyor? Kültürel veya yerel faktörler bu süreçte nasıl bir rol oynuyor?

- Türkiye’de dezenformasyonun yayılma biçimi hem siyasi kutuplaşma hem de sosyal medyanın etkisiyle yakından ilgilidir. Özellikle X, Whatsapp ve Telegram gruplarında çok hızlıca yayılır. Ayrıca Türkiye’de geleneksel medyaya olan güvensizlik insanları sosyal medyadaki içerikleri tüketmeye daha çok yönlendirmektedir. Ancak daha denetimsiz bir alan olduğundan risk faktörü açısından farklılıklar gösterir. Dezenformasyon örneğin ABD’DE genellikle “Bot hesaplar” ve yabancı müdahaleler (örneğin Rusya kaynaklı sahte hesaplar) ile yayılır. Ancak güçlü fact-check (doğrulama) kurumları vardır; yanlış bilgi hızla tespit edilebilmektedir. Avrupa’da ise göç, iklim krizi, savaş gibi konularda dezenformasyon yaygındır. Medya-okuryazarlığı dersine eğitim müfredatlarında yer verirler. Dezenformasyonun Rusya’da bir “strateji” olarak kullanıldığını görmekteyiz. Üstelik hem kendi vatandaşlarına hem de başka ülkelere yönelik kontrollü bir bilgi akışı sağlarlar.
+ Dezenformasyonla mücadelede medya okuryazarlığının önemi nedir? Bu konuda eğitim sistemine nasıl bir sorumluluk düşüyor
- Eğitim sistemi, sadece bilgi aktaran yapılar değil, iletişimsel etik üreten ekosistemler olmalıdır. Medya okuryazarlığı dersleri, hâlâ birçok ülkede “seçmeli” düzeyde kalırken; dezenformasyon çağında bu dersin, temel ve zorunlu bir ders haline gelmesi gerekir.
Eğitim sistemi şu üç eksende sorumluluk taşır:
Öğrencilere sadece “haber nasıl yapılır” değil, “haber nasıl manipüle edilir” de öğretilmelidir. Kritik okuma, kaynak analizi ve algoritmik farkındalık dersleri, medya okuryazarlığının özünü oluşturmalıdır.
Eğitimciler, “doğru bilgi” aktarımının ötesinde, iletişim etiği ve dijital davranış normları üzerine rehberlik etmelidir.Bu, özellikle sosyal medyada yanlış bilginin “duygusal bulaşma” yoluyla yayılmasını azaltır.
Haber doğrulama laboratuvarları, medya analiz atölyeleri ve simülasyon tabanlı dezenformasyon oyunları, öğrenciyi pasif alıcıdan aktif sorgulayıcıya dönüştürür.
+ Dezenformasyonla mücadelede teknoloji tabanlı çözümler (örneğin, yapay zeka veya doğrulama platformları) ne kadar etkili? Bu çözümlerin sınırları nelerdir?
- YZ, doğal dil işleme (NLP) sayesinde haberlerin veya paylaşımların dilini analiz edebilirHaberin içeriğini güvenilir kaynaklarla otomatik olarak karşılaştırır. Örneğin Google’ın “Fact Check Tools” aracı veya Türkçe için geliştirilen “Teyit Asistanı” benzeri sistemler, “Bu iddia daha önce hangi kaynaklarda, hangi doğrulukla yer almış?” diye arama yapabilmektedir. Ayrıca deepfake videoların tespitinde görüntüdeki ışık, gölge, yüz hareketleri arasındaki tutarsızlıkları analiz edebilmektedir.
YZ, bir bilginin hangi hesaplardan ve ne hızla yayıldığını analiz edebilmektedir. Bu aynı zamanda dezenformasyon ağlarını belirlemede önemlidir.
Hangi hesaplar aynı anda benzer içerikleri paylaşıyor?
Bu hesapların “bot” olma ihtimali nedir?
İçerik hangi ülkelerden yayılıyor? Gibi.
+ Dezenformasyonun etik boyutları hakkında ne düşünüyorsunuz? İletişim profesyonelleri bu konuda nasıl bir sorumluluk taşımalı?

- Dezenformasyon, yani kasıtlı olarak yanlış veya çarpıtılmış bilgi yayma eylemi, toplumsal güveni zedeler ve kamuoyunu manipüle eder. Bu yüzden hem bireylerin medya okuryazarlığı gelişmeli hem de iletişim uzmanları ve kurumlar doğrulama mekanizmalarını güçlendirmelidir. Ancak şunu unutmamak gerekir: Dezenformasyonun panzehiri sadece bilgi değil, eleştirel düşünmedir.
+ Dezenformasyon kampanyalarının hedef kitlesini manipüle etme yöntemleri nelerdir? Bu yöntemlere karşı bireylerin kendilerini koruması için neler yapması gerekir?
- Bu yöntemler aşağıdaki gibidir:
Manipülasyon: Doğru bilginin ya da görüntünün aldatma maksadıyla manipüle edilmesidir. Hem içerik hem de görsel manipülasyona kolayca uğrayabilir.
Çarpıtma: Bir hikâye kurgulamak için enformasyonun çarpıtılarak kullanılması ve paylaşılması şeklinde tanımlanabilir.
Hatalı ilişkilendirme: Bir olayı/olguyu gösterdiği ya da açıkladığı iddiasıyla ilişkilendirilen fotoğraf, video veya haber başlığının farklı bir olaya ait olduğu durumları anlatmaktadır.
Uydurma: Okuyanlar/izleyenleri kandırmak ve zarar vermek maksadıyla oluşturulan yeni içeriğin büsbütün yanlış olması olarak tanımlanmaktadır.
Taklit: Bir insanın veya kurumun taklidini yaparak bilgiye gerçeklik maskesinin takıldığı veya bilginin gerçekmiş gibi gösterildiği durumları ifade eden yöntemdir.
Bağlamdan koparma: Doğru bilginin, içinde bulunan olaylar, durumlar veya ilişkiler örgüsünden kopartılarak farklı biçimde anlatıldığı/gösterildiği durumlarda karşımıza çıkan yanlış bilgi yayma yöntemidir.
Propaganda: Sahte içerikli haberlerin kamuoyunun algılarını ve karar verme süreçlerini ciddi oranda etkileyebilmektedir. Özellikle sosyal medya ortamında enformasyon ve kaynağının belirsizleşmesi doğruluğun ve gerçekliğin kaybolmasına ve sahte haberlerin propaganda kapsamında kullanılarak dezenformasyonun siyasal tahakkümlerin meşru bir aracına dönüşmesine neden olmaktadır.
Masa başı haber üretimi: Hazırlanan masa başı içerikler dijital mecraların filtre ve algoritmaları vasıtasıyla internet siteleri, bloglar veya sosyal medya platformlarında bot hesaplar üzerinden sözde yansızlık/ tarafsızlık emaresi altında dolaşıma sokulabilmekte ve bilhassa partizan örgütlerin ya da sempatizanların desteğiyle sosyal medya kullanıcılarından ciddi etkileşimler alabilmektedirler. Okuyucu/ izleyici/ kullanıcılar bu süreçte ağırlıkla kendi politik görüşleriyle paralel kaynaklara ve kanaat önderlerinin desteklediği ya da onay verdiği haberlere yönelmekte ve bu haberlere daha fazla inanma eğilimi göstermektedirler.
Parodi ve hiciv: Genel olarak haber formatına benzer biçimde, eğlence, iğneleme ve dalga geçme maksatlı yazılan metinleri veya görsellere işaret eden yöntemdir. İngilizcede “news satire” olarak ifade edilen hiciv haberler genel anlamıyla okuyucu/kullanıcıları eğlendirmek amacıyla üretilen ve bir gerçekliği olmayan mizahi haberler ya da metinler olarak tanımlanmaktadırlar (Teyit, 2019). Parodi ise yaşanmış ya da halihazırda var olan bir gerçekliğin ironi ve komedi içerecek şekilde yeniden yaratılması ya da taklit edilmesi durumudur.
Haber formunda sunulan reklamlar: İnternet haber medyası içinde gerçek haber gibi sunulan reklam içerikli metin, fotoğraf ve videolar üreterek “clickbait” ya da “tık haberciliği” kapsamında habercilik eylemi reklamcılığa indirgenmiştir.. Bu haber formunda gerçek haber adı altında ticari kaygılar sebebiyle tıklamaya teşvik eden haber mantığında paketlenmiş başlıklar ile fotoğraflar ve videolar yer almaktadır. Ayrıca benzer haber biçimleri siyasi manipülasyona sebebiyet verecek şekilde de üretilmekte hatalı bağlantı ve yanıltıcı içerik taşıması nedeniyle sahte haber türü olarak kabul edilmektedir
+ Gelecekte dezenformasyonla mücadelede iletişim alanındaki trendler neler olabilir? Sizce bu alanda ne tür yenilikler veya yaklaşımlar öne çıkacak?

- Gelecekte dezenformasyonla mücadelede, yalnızca bilgi doğrulama değil, anlam üretimi ve çerçeveleme süreçlerinin çözümlemesine kayacağı kanaatindeyim. Bu bağlamda etik algoritmalar, dijital medya okuryazarlığı ve insan–makine iş birliğine dayalı iletişim modelleri, disiplinin yeni araştırma eksenlerini oluşturacaktır.
Dezenformasyonun dijital labirentinde yolumuzu bulmak, yalnızca teknolojik araçlarla değil, kolektif bir iradeyle mümkün. Doç. Dr. Burcu Zeybek'in bu röportajda vurguladığı gibi, yanlış bilginin psikolojik yaraları, sosyolojik gerilimleri ve etik ihlalleri, bireyleri pasif tüketicilerden aktif sorgulayıcılara dönüştürme zorunluluğunu dayatıyor. Türkiye'den küresel örneklere uzanan bu analiz, sosyal medyanın denetimsiz hızını, bot hesapların sinsiliğini ve manipülasyonun duygusal tuzaklarını gözler önüne sererken, umut verici bir ufuk çiziyor: Medya okuryazarlığının zorunlu bir eğitim taşına dönüşmesi, yapay zekânın doğrulama kalkanı olarak evrilmesi ve iletişim profesyonellerinin etik pusulası haline gelmesi. Zeybek'in sözleriyle, dezenformasyonun panzehiri 'sadece bilgi değil, eleştirel düşünmedir.” Bu röportaj, bizi şu soruya bırakarak veda ediyor: Dijital çağın kaosunda, gerçeği koruma sorumluluğunu kime emanet edeceğiz?
Cevap, her birimizde saklı – yeter ki sorgulamaktan vazgeçmeyelim.
Röportaj için Doç. Dr. Burcu Zeybek’e teşekkür ederim.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!