onedio
article/comments
article/share
Haberler
Erken Çocuklukta Bağlanma Stilleri ve Ebeveynlere Öneriler

etiket Erken Çocuklukta Bağlanma Stilleri ve Ebeveynlere Öneriler

Bağlanma, anne ile bebeği arasında gelişen ve kurulan bir iletişim ve etkileşim örüntüsüdür. Ruhen ve bedenen sağlıklı bireylerin yetişebilmesi için annenin bebeği ile doğum öncesinden başlayan ve doğum sonrası da devam eden uygun bağlanma oluşturması ve sürdürmesi beklenirken, aynı şekilde bebeğin de annesi ile uygun ve güvenli bağlanma kurması gerekmektedir.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Bebeklik döneminde erken bağlanma içsel bir çalışma modeli görevi görmektedir.

Bebeklik döneminde erken bağlanma içsel bir çalışma modeli görevi görmektedir.

Bebeklerin bakımı sırasında yaşanan olumlu – olumsuz davranışlar içsel çalışma modelini etkilemektedir. Örneğin: bebek ona bakım verenin ona karşı olumlu davranması karşısında sevildiğini, negatif bir tutumla karşılandığında değersiz hisseder. ve diğer kişilerin de güvensiz olduğu sonucuna inanır. (Schofield ve Beek 2014). Ainsworth ve arkadaşları (1978) ‘Yabancı Durum’ deneyinde çocuğun anne ile yakınlık ve ayrılma durumu ile yabancıya gösterdiği tepkilerini gözlemleyerek bağlanma türlerini 3 aşamalı (güvenli, kaçınan, kararsız) olarak oluşturmuşlardır. Solomon ve arkadaşları (1986) dördüncü Bağlanma türü olan karışık bağlanma türünü eklemişlerdir. 

Güvenli bağlanma, anne - baba ve çocuk arasındaki olumlu dinamikleri temsil etmektedir. Bu olumlu davranışlar çocuğun ailesi tarafından sevildiğini, anlaşıldığını ve değerli olduğunu, sınırların çizildiği güvenli ortamda yetişmesi ile ilişkilidir. Sağlıklı ortamda yetişen çocuklar kendilerine ve etrafındaki diğer kişilere karşı tutarlı ve sağlıklı ilişkiler kurarlar. Sosyal hayatlarında, ilişkilerinde ve aldıkları kararlarda daha bilinçli adımlar atarlar. Çocukluk ve yetişkinlik döneminde çevresi ile ilişkilerinde empati, yüksek düzeyde olgunluk, öfke davranışını kontrol altına alabildikleri görülmektedir (Leblanc ve ark 2017). Görüldüğü üzere güvenli bağlanma sadece çocukluk dönemimizi etkilememektedir, çocukluk dönemimizde zihinsel bir şema oluşturarak yaşamımız boyunca davranışlarımızı olumlu ya da olumsuz olarak etkilemektedir (Ainsworth 1979, Bowlby 1979).

Bowlby’e göre bağlanma sadece bebeklik veya okul çağı için geçerli değil.

Bowlby’e göre bağlanma sadece bebeklik veya okul çağı için geçerli değil.

Sosyal ilişkilerimizi, iş hayatımızı kısacası bütün yaşamımızı etkilediği gibi hayattan tat alma, şekillendiren bir yol haritası olarak tanımlamıştır (Çağdaş, 2002).  

Kaygılı ya da kararsız bağlanan çocuklar ise çevrelerini korkuyla keşfetmesi anlamına gelmektedir. Bunun nedeni  bebeklik dönemlerinde anneleri ya da bakıcıları tarafından bazen duyarlı, bazen duyarsız, aşırı ilgi ve ilgisiz davranışlara maruz kalmaları ile bağlantılıdır. (Mikulincer ve Shaver 2016). Kararsız bağlanan bebekler güvenli bağlanmaya sahip olamadıkları için çocukluk dönemlerinde sürekli annelerinin nerede olduklarıyla ilgilenirler ve keşif yapamazlar. Yapılan bir çalışmada bir grup laboratuvar ortamında gözlemlenmiştir. Anneleri odada iken oyuncaklarla hemen hemen hiç ilgilenmemişler, anneleri odadan ayrılınca çok üzülmüşler ve yüksek sesle ağlamaya başlamışalrdır, anneleri geri döndüğünde bile bebekler çok kolay sakinleşmedikleri gözlemlenmiştir. Cassidy ve Berlin'in (1994) araştırma sonuçlarına göre, düşük annelik becerisine sahip annelerin çocukları kaygılı/kararsız bağlanma türüne sahip olabilecekleri yönündedir. 

Kaçıngan bağlanan çocuklar genel olarak önemsenmediklerini düşünürler. Bebeklik döneminde ailesi tarafından duygusal ihtiyaçlarının tam olarak karşılanmaması bu çocukların kaçıngan ve kayıtsız bağlanma stili geliştirmesine neden olabilmektedir. Duygusal ihtiyaçlarının karşılanmayacağını, sevilmediklerini ve önemsiz hissederek büyümeye devam edeceklerini kabul etmeyi öğrenmişlerdir (Fraley ve ark 1998). Ainsworth ve ark (1978), kaçıngan bağlanma sitiline sahip çocukların annelerinden ayrıldıklarında sıkıntı yaşamadıklarını bulmuşlardır. Anne döndüğünde ise çocuklar, göz temasından kaçınma eğilimi göstermişlerdir (Ainsworth 1979, Bowlby 1979). Yetişkinler olarak, bu tür bireyler duygu ve hislerini eşleriyle paylaşamadıkları için yakın ilişkilerinde zorluk yaşayabilirler ve bir ilişkinin sona ermesi onlar için herhangi bir sıkıntıya neden olmayabilir (Bartholomew ve Horowitz 1991).

Düzensiz bağlanan çocuklar ise genellikle yoğun öfke ve sinirli davranışlar gösterirler zor ilişkileri vardır. (Mikulincer 22 ve Shaver 2007)

Düzensiz bağlanan çocuklar ise genellikle yoğun öfke ve sinirli davranışlar gösterirler zor ilişkileri vardır. (Mikulincer 22 ve Shaver 2007)

Genel olarak yetişkinlik dönemlerinde yakın ilişkilerden kaçınma eğilimi duygularını kontrol etmekte zorlandıkları görülmektedir ( Fonagy ve ark 1996). Bir çocuk, tutarlı ve duyarlı bakım olanağından yoksun kaldığında ya da ona bakım veren kişi tarafından kötü muameleye uğradığında, ihmal edildiğinde veya travma geçirdiğinde, düzensiz bir bağlanma geliştirebilir. Bu bir çocuğun korkulu ve çekingen olmasına neden olabilmektedir. Davranışları düzensiz ve kafası sürekli karışık olacaktır. Dağınık şemaları ve tutarsız duygu deneyimlerinden dolayı saldırgan davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu çocuklar ihmal edilseler de bağlanma eğilimi devam etmektedir. çünkü bu bebeklik döneminde yaşadığı yoksunluk içsel doğasını etkilemesinden kaynaklanmaktadır. (Prior ve Glaser 2006). 

Bağlanmanın oluşmasında etkili olan süreçler arasında, anne-babanın birbirleri ile olan ilişkileri, sağlık durumları, ebeveynlerin çocuğuna olan sorumlulukları (ilgi, sevgi, eğitim), ailedeki ilişki örüntüleri (anne-baba, anne-çocuk, baba-çocuk, anne-baba-çocuk) sosyo-kültürel etkenler,  kültürel değerler,  cinsiyet rolleri, eğitim kişilik özellikleri,  doğum öncesindeki ve sonrasındaki süreçler,  nörolojik ve hormonal işlevler, genetik aktarım, mizaç özellikleri, motor ve bilişsel etkinlikler,  aile sistemi, ebeveynlik rollerinin benimsenmesi, anne ve babanın çocukluk hikayeleri, kendi anne-babaları ile olan bağlanma ilişkileri, gelişim düzeyleri etkili olmaktadır.

Sonuç olarak bebeklik döneminde gelişen bağlanma stilleri, bireyin duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimi üzerinde uzun vadeli etkiler yaratır.

Sonuç olarak bebeklik döneminde gelişen bağlanma stilleri, bireyin duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimi üzerinde uzun vadeli etkiler yaratır.

Güvenli bağlanma geliştiren çocuklar, ileriki yaşamlarında daha sağlıklı ilişkiler kurma, stresle başa çıkma ve benlik saygısını koruma konusunda avantajlıdır. Buna karşılık, güvensiz bağlanma stilleri (kaçıngan, kaygılı, düzensiz) ilerleyen yaşlarda psikolojik sorunlara, ilişkisel zorluklara ve davranış problemlerine yol açabilir. Bu nedenler, ebeveyn – çocuk etkileşiminin niteliği, çocuğun sağlıklı bir kişilik ve sosyal yapı geliştirmesi açısından kritik öneme sahiptir. Ebeveynlerin çocukları arasında güvenli bağlanmanın gelişmesi oldukça önemlidir. Ebeveynlerin çocukları ile bebeklik döneminde kaliteli zaman geçirmesi, çocuğuna birey gibi davranması, ağladığında çocuğun duygularını anlaması, çocuğunu dinlemesi en önemlisi çocuğuna değerli olduğunu hissettirmesi gerekmektedir. Güvenli bağlanma sağlanamadığında, kişilerin yaşamlarında sağlık sorunları da (riskli ergen davranışları vb.) görülebilmektedir.

Kaynakça

Ainsworth MS, 1979. Infant- mother attachment. American Psychologist, 34,10, 932-937. Bowlby J, 1979. The bowlby-ainsworth attachment theory. Behavioral and Brain Sciences, 2,4, 637- 638.

Bartholomew K, Horowitz LM, 1991. Attachment styles among young adults. A test of a four category model. J. Pers. Soc. Psychol. 61,226–244

Fonagy P, Target M, 1996. Playing with reality: I. Theory of mind and the normal development of psychic reality. International Journal of Psycho-Analysis, 77, 217-233.

Leblanc, É Dégeilh, F Daneault, V Beauchamp MH, Bernier A, 2017. Attachment security in infancy: A preliminary study of prospective links to brain morphometry in late childhood. Frontiers in Psychology, 8

Mikulincer M, Shaver PR, 2016. Attachment in Adulthood: Structure, Dynamics, and Change. Guilford Press. (p. 312-315).

Prior V, Glaser D, 2006. Understanding attachment and attachment disorders: Theory, evidence and practice. London : Jessica Kingsley.

Schofield G, Beek M, 2014. Promoting attachment and resilience: A guide for foster carers and adopters on using The Secure Base Model: BAAF.

Cihan TAŞ

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam