onedio
article/comments
article/share
Haberler
Gülümseyerek Direnen Adamdı Adnan

etiket Gülümseyerek Direnen Adamdı Adnan

Bahar, bazı insanlara erken gelir.

Doğanın her şeyden habersiz coşkusuyla açtığı çiçekler vardır. Katırtırnakları mesela… Yol kenarlarında dimdik duran ne rüzgâra eğilen ne de gölgeden korkan çiçekler…  Hayatın kayalıklarında kök salmış bir katırtırnağı gibiydi; rüzgârlar onu eğse de sarı çiçeklerini asla dökmedi. Adnan, işte onlardan biriydi. Yalnızca doğduğu toprağın değil, bu toprakların ezilmiş yüzünün simgelerinden biriydi. Şimdi, her 1 Mayıs’ta o katırtırnaklarının arasında dolaştığını hissediyor insan. Sessizce, omuz omuza.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Adnan Polat’ın hayatı, bir destan gibi değil de sanki içli bir türkü gibi yaşandı. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman başkaldıran, ama her zaman sahici.

Adnan Polat’ın hayatı, bir destan gibi değil de sanki içli bir türkü gibi yaşandı. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman başkaldıran, ama her zaman sahici.

1956 yılında, Artvin’in Şavşat ilçesinde, gülümseyen bir anneyle suskun bir babanın altı çocuğundan biri olarak doğdu. Çocukluğu, toprağın dilinden anlayanların arasında, bir köy sabahında harman yerinde başladı. Fakirliğin adı o zaman konmamıştı ama sofradaki ekmek sayısı belliydi. Annesinin elleriyle yaptığı mısır ekmeğini bölüşmekle öğrendi kardeşliği. Henüz yedi yaşındayken, ağabey gibi sorumluluk, baba gibi ciddiyet, çocuk gibi umut taşıdı yüreğinde.

Ama yoksulluğun öğrettikleri, okul kitaplarında yazmazdı. O da bildiğini yaptı: Umutla dolu bir hayatın peşine düştü. İstanbul’un gri sokaklarına indiğinde cebinde sadece annesinin duası vardı. Önce garsonluk yaptı. Sonra inşaatta… Bilmediği işlerdi, ama öğrenmesi gerekiyordu. Çünkü o, “öğrenmek” kelimesini sadece okul duvarlarına hapsetmiyordu. Hayatın her alanı onun için bir okuldu. O yüzden çatı ustalığı da yaptı, cam toplayıcılığı da… Her işi yaparken gözleri hep birilerini arardı: Kendisi gibi tırnaklarıyla tutunmaya çalışan gençleri.

İşte o gençlerle kurdu yol arkadaşlığını. Adını koyamadıkları bir inançtı bu: Bir gün her şeyin daha adil olabileceğine dair. Henüz otuzlarında olmadan, insanların kaderini değiştirebileceklerine inanan bir kuşağın parçasıydı Adnan. Ve inandı. Çok inandı. O inancın uğruna yollara düştü, bildiriler dağıttı, gözaltına alındı, yine yazdı, sustu ama vazgeçmedi.

Sonra bir gece, 12 Eylül geldi.

Öyle bir geceydi ki, umutların sesi kesildi, dostların yüzü duvarlara çizildi.

Öyle bir geceydi ki, umutların sesi kesildi, dostların yüzü duvarlara çizildi.

Gözaltına alındı Adnan. Askerdeydi o sırada. Birliğine kadar geldi arama kararı. “Kaçmadım” dedi. “Buradayım.” Onlar ise anlamadılar. Anlamak istemediler. Günlerce işkence gördü. Kolunu kırdılar. Ama o ne bir arkadaşını söyledi ne bir kelimeyle inancını sattı. Sessizliğinde bir onur vardı. Ve işte o sessizlik, bugün hâlâ kulaklarımızda yankılanan en gür çığlık belki de.

Sonra hayat devam etti. Adnan sustu, ama geri çekilmedi.

Askerden sonra iş buldu, evlendi. Babaydı artık. Ama içinde hâlâ o mücadeleci çocuk yaşıyordu. Cam fabrikasında çalıştı, sonra tencere sattı, hurdacılık yaptı. Her işte onur buldu. Her işte emek gördü. Her işte insanı aradı.

Ama en çok da “birlikte başarmaya” inandı. Kooperatif kurdu. Düşük gelirli arkadaşlarına ev yaptırdı. Sokakta oynayan çocuklar için spor kulübü kurdu. Drama eğitmenliği yaptı, tiyatro gösterileri düzenledi. Gençlere umut, çocuklara oyun, yaşlılara dostluk sundu. Semtine, mahallesine sadece binalar değil, hayaller de inşa etti. Çünkü o, yaşarken bile anıydı. İnsanlar onu anlatırken, önce gözlerinin içi parlıyordu, sonra gözlerinin kenarı buğulanıyordu.

Adnan’ın hayatı, bir mücadele kronolojisi değil, bir insanlık masalıydı. Belki politik bir ajanda yazmadı, ama her adımı, her sözü, her davranışı bir duruştu. Sessiz, içli, ama asla geri çekilmeyen bir duruş…

Sonra hastalık geldi. Önce sesi gitti. Ardından ciğerleri… Ama gülümsemesi gitmedi. Gözlerindeki sevgi eksilmedi. Son güne kadar dostlarını düşündü, çocuklarına hikâyeler anlattı. Gönlündeki türkü sustu ama rüyalarımıza karıştı.

Sonra o gün geldi.

1 Mayıs 2016…

1 Mayıs 2016…

O, her yıl olduğu gibi yine sabah erken kalktı. Karanfilini aldı eline. Taksim'e gidecekti.

O sadece bir çiçek bırakmak isterdi meydana. Her yıl yaptığı gibi. Her yıl yürüdüğü gibi. Ama bu kez yürüyemedi. Bu kez sonsuzluğa yürüdü. Baharın tam ortasında, emeğin ve alın terinin en çok konuşulduğu bir günde, sessizce göçtü. Ardından şu sözleri bıraktı:

Bugün Mayıs’ın ilk günü,

Sokağa çıkın çocuklar…”

Bugün bir çiçek açarsa bir kaldırımın kenarında, bilin ki Adnan’dır o. Bugün bir çocuk oyun oynarken kahkahasında bir güç varsa, bilin ki onun öğrettiklerindendir. Ve bugün bir emekçinin alnındaki ter, bir anne yüreğindeki sabır, bir arkadaşın içindeki özlemse, bilin ki Adnan Polat hâlâ aramızdadır.

Bu yüzden bugün, hepimiz için bir bayram değil yalnızca. Bugün, bir dostun yokluğuna dokunan, bir insanın sonsuz varlığına adanmış bir anmadır.

Bugün Mayıs’ın ilk günü.

Bugün Mayıs’ın ilk günü.

Eşi Nebahat, oğlu Uğraş ve kızı Ezgi, her yıl 1 Mayıs sabahı, babalarının siyah-beyaz fotoğrafının önüne taze bir karanfil dalı bırakır. Kurumuş olanı ise sakince alır, bir defterin arasına yerleştirirler. O defter, Adnan’ın şiirlerinin toplandığı bir miras sandığıdır. Karanfil solsa da onların yüreklerindeki kökler hiç kurumaz. Ölüm yıl dönümüne dek bekler gibi görünen o solgun çiçek, aslında bir sonraki şafağın habercisidir. Çünkü bilirler ki Adnan, Taksim’e yürüyen ayak seslerinde, kavganın nefesinde ve her açılan karanfilde yeniden doğar.

Küçük bir hatırlatma:

Her 1 Mayıs sabahı, Taksim’de bir çocuk, elindeki kırmızı karanfili taşa bırakır. Çiçek, Adnan’ın fotoğrafının önünde kurur… Ama kökleri, bir sonraki yılın filizine gebe kalır.

Yattığın yerde huzur içinde uyu Adnan… 

“Hiçbir şafak, bu kadar yakın olmamıştı güneşe…” Adnan Polat | 1 Mayıs 2016

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
7
4
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam