Hakikate Uyanmak: Yansımanı Fark Et, Yanılsamadan Özgürleş
Işığın ve görselliğin illüzyonları bazen algılarımızı yanıltabilir. Oysa yansımalarımızı gerçekten hayat aynasında okumayı öğrenirsek ve seyrettiklerimizin ne anlama geldiğini, kendimizle olan ilişkisini, hatta bizden bir parça -kendimiz olduğunu- görüp anlayabilirsek, işte o zaman yansımaların yanıltmasından korunabiliriz ve özgürleşebiliriz.
Gelin bakalım, nasıl bir sistem uygulamamız gerekiyor?
Her birimizin algıları, dışarıdan verilen çeşitli impulselerle ve beynimizin eğitim sistemleri, inanç mekanizmaları, inanç sistemleri, öğrenmişlikler ve ezberlerin hayatımızdaki çeşitli rutin algılama sistemleriyle gerçekleşmektedir.

Yani öğrendiğimiz ve algıladığımız bir şekile göre beyin onu görsel bir hale getirip, bize sanki gerçekmiş gibi verebilecek bir mekanizmaya sahiptir. Biz ne kadar “Evet, bu böyledir” diye görsek de aslında o gördüğümüz olan değil; beynimizin algıladığıdır. Zaman ve mekân dediğimiz şey ve eşya, bu sebeple ışığın çeşitli yanılsamalarını taşıyarak bize yansır. Ve biz eğer gerçekten gördüklerimizi ve seyrettiklerimizi hayatın alfabesini görerek “Bu dışarıda bana ne anlatıyor?” diye sorduğumuzda, bana ne anlattığını görebildikçe, o gördüğümün kendimdeki parçası ile buluşturdukça, işte o zaman bir taraftan kendimizi okumaya; kendimizi okudukça dışarıdaki olayın sebebini, sonucunu, geliş yerini ve bize olan hizmetini görmeye başlarız.
Bu sayede, bugüne kadarki kanılarımız bizi kandıramaz hale gelirken, o kanılara yeniden bakıp algı oyunlarının üzerine çıkarak bambaşka bir perspektifle, bambaşka bir açıyla görebilme hakkına sahip olduğumuzu hatırlarız ve dönüştürebiliriz, dönüşebiliriz. Bu şekilde hayatın çeşitli kandırmacaları, bizim gerçekliğimiz ve gerçekten o anda yeniden bakışımız ve olayı doğru bir şekilde okuyabilme yeteneğimiz sayesinde de, farklı, yepyeni bir gerçeklik haline dönüşür. Yani geçmiş realitemiz, gerçekliğimiz artık hakikate doğru ilerlemeye başlar.
Bunun en temel noktası, kendimizi hayat aynasında bizden yansıyarak, aslında bizi bize anlatan bu dünya hayatında; doğru tanımlarla, doğru tanımalarla kendimizi tanımaktır. Kendimizi tanıdığımız için hayatı ve kâinatı bilen duruma taşınırız.
Belki anlatırken basamaklar biraz emek istiyor gibi gelse de, aslında çok sade ve net bir konudur.

Asırlardan beri birçok tapınakta, birçok mabette anlatılan, işlenen ve bize o günlerden bugüne mesajı yollanan bir konudur ki onun adı: “Kendini Bil”.
Kendini bilen, bu illüzyonlara uyanarak yepyeni bir bakış açısıyla hayatını gören, değerlendiren ve değerlendirdiği için de geleceğiyle ilgili hangi tasarımları, neleri isteyeceğini bilerek, fark ederek, neyi bırakması ve neyi alması gerektiğini görerek, o görüş anı ile birlikte, aslında kendisi için faydalı olanla; buluştuğunda kendisine huzur, tat verecek olan ve tatlarla buluşacak daha güzel, hoş, şuurlandıran ve ilerleten bir hayatın içerisine an be an doğabiliriz ve doğalım.
Öyleyse gelin, dışarının; dışarısı dediğimiz bu görsel şölenin gerçeğini içeriden bilen olalım. İçeriden bildikçe dışarıyla içerinin birliğini görelim, buluşturalım ve buluşan olalım.
Her birimize hakikati güzelliklerle ve kolaylıkla görebilmenin yolları açılsın, nasip olsun.
Teşekkür ederim. Sevgilerimle.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

