Kainat'ın İmzası Ressam Akın Ekici'nin Tablolarında
Nedir bu “Kainat’ın imzası”? Detaylara başlamadan önce gelin birlikte ressam Akın Ekici’yi biraz tanıyalım.
Akın Ekici, ressam Prof. Devrim Erbil’in öneri ve değerlendirmeleri doğrultusunda Türk resim sanatında kendi yolunu çizmiş, gelenekseli çağdaşla harmanlayan ve bu sentezle özgün bir sanatsal ifade geliştiren kıymetli bir sanatçıdır. Kendisi bu yolculukta bizi sonsuz fraktalların renkli dünyasında büyüleyici bir gezintiye çıkarır. İlle de fraktallar ile geleneksel motifler ve yerel dokuları modern ve evrensel bir perspektifle yoğurarak eserlerine taşıyan Ekici, kendine özgü olarak geliştirdiği spatula tekniği ile çok katmanlı ve çok renkli kalın boya kullanımıyla, resimlerinde derinliği ve canlılığı yansıtan soyut eserler üretmektedir.

Gerek yurtiçi ve gerekse yurtdışında pek çok grupta, karma sergide ve sanat fuarlarında yer alan Akın Ekici şimdiye değin İstanbul, İzmir, Ankara, Moğolistan, Gürcistan ve ABD’de olmak üzere on iki kişisel sergi gerçekleştirmiştir. Ekici aynı zamanda dünyaca ünlü ressamların eserlerinin bulunduğu Moğolistan Milli Modern Sanatlar Galerisi Daimî Sergi Koleksiyonu'na eseri kabul edilen ilk Türk ressam olma gururunu bizlere yaşatmıştır. BERSAV Bergama Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 2021 yılı Sanat Ödülüne, 2022 yılına ise, İstanbul Sanat Kültür Derneği, Bahçeşehir Üniversitesi ve Artshop Yayıncılık tarafından Dünya Sanat Günü Onur Ödülü’ne layık görülerek başarılarını bir üst noktaya taşımıştır.
Şimdi gelelim onu alanında eşsiz yapan imzaya;
Gelin ilkin en önceye gidelim…
Her şeyin o ilk hareketle başladığı noktaya gidelim!
Hiçliğin içinde bir hiçlik nur olmaya karar verdi. Nur ışık oldu, büyüdü, hareketlendi ve form oluşturdu. Mana böylece katılaştı ve maddeye döndü, yeni formlar oluşmayı sürdürdü. Zaman içinde yıldızlar, kuasarlar, kara delikler, dağlar, denizler, çiçekler, böcekler, ciğerimize nefes olan hava, damarlarımızda dolanan kan vs. ortaya çıktı.
Birbirinden farklı maddeler lakin bir o kadar da aynı…
Aynılık
Her birinde aynı sanatçı, aynı imza!
Fraktallar!
Peki, nedir bu fraktallar?
Aslında sen ne olduğunu çok iyi biliyorsun.
Seni sen yapan DNA’da, atomaltı parçacıklarda, doğada kısacası her an her yerde. Bir nevi Kainat’nın imzası.

Estetiğin matematiksel kodu.
Altın oranın hayat bulmuş hali.
Bu sebepten, insan esasen içi içe geçmiş düşüncelerden, duygulardan, eylemlerden, farklı kişilik yapılarından oluşmuş fraktallardan meydana gelen bir varlıktır. İç içe, farklı ama bir o kadar da aynı…
Atomdan, hatta atom altı parçacıklardan kâinata kadar her şey belli bir matematik ölçüsünde tasarlanmıştır. Bu tasarım; kimi zaman yaygın olarak kullanılan matematik ve fizik formülleri ile açıklanırken bazen de hali hazırdaki bilgi ve tecrübe bu durumu tanımlamaya yetmez. Fraktallar, büyükten küçüğe birbirine benzeyen birçok geometrik şeklin oluşturduğu, sonsuzluğa doğru giden, kompleks ve göz kamaştırıcı şekillerdir. Kendine benzer bir cisimde cismi oluşturan parçalar ya da bileşenler cismin bütününe benzer. Düzensiz ayrıntılar ya da desenler giderek küçülen ölçeklerde yinelenir ve tümüyle soyut nesnelerde sonsuza değin sürebilir; öyle ki, her parçanın her bir parçası büyütüldüğünde, yine cismin bütününe benzer.
Güzel bir örnek vereyim mi? Kendi soğuk lakin izledikçe içimizi ısıtan Kar taneleri…

Her biri eşsiz, birine benzemeyen, şekilleri ise tıpkı doğadaki diğer eserler gibi farklı, ama özü aynı; su. Şifayla kodlanan suda ise yine fraktal deseni!
Doğadaki birçok örnek de fraktal geometrinin izlerini taşır. Örneğin, birçok bitki ve ağaç türü fraktal benzerliklere sahiptir. Eğrelti otları, brokoli, karnabahar, şimşek, elektrik, coğrafi arazi ve nehir sistemleri, bulutlar, kristaller ve çok daha fazlası…
Bir ağacın dalları, dalların ufak dalları, yapraklar ve hatta damar yapısı, kabuklu deniz canlıları, ağaç kozalağı…
Benzer şekilde, dağların kontürleri, nehir ağları ve bulutların şekillerinde de hep fraktallar. Kaotik bir dünya, farklılıklar ama hep aynı matematik!
Tam burada Benoit Mandelbrot’un sözü aklıma gelir,
“Fraktallar, kaosun altında gizlenmiş düzeni keşfetmemizi sağlar.”
Fraktallar, bir nevi matematiğin ve doğanın karmaşıklığının birleşimini temsil eder. Bu görsel ve matematiksel yapılar, hem bilim hem de sanat dünyasında sonsuz ilham kaynağı olmaya devam eder.
Canlılardaki dolaşım ve solunum sistemi bile fraktaldır.

Bu örneklerin yakından incelenmesi ile her bir parçanın bütünün bir kopyası olduğu kolaylıkla görülebilir.
Misal, Alan Turing bu matematiksel keşfin öncülerindendir. Turing bir süre sonra yaptığı matematiksel keşifte yapıyı meydana getiren eleman ile yapının kendisi arasında bir ilişki olduğunu görür. Bir yıldızı meydana getiren atom, atomun etrafında dönen elektronlar ile yıldızın etrafında dönen gezegenler ve aralarındaki benzerlikler gibi… Aynı şekilde insanı meydana getiren hücre ve hücreyi meydana getiren bileşenler ile insan arasında da bir benzerlik vardır.
Galileo Galilei,
“Evrenin dili, matematiğin diliyle yazılmıştır. Bu dilin harfleri üçgenler, çemberler ve öteki geometrik biçimlerdir”
demiştir.
Evet, hülasa matematik kurallar çerçevesine hareket eden doğa, kendi içinde birbirinin işine karışmayan olaylar dizisi üretmekte ve birbirinin işine müdahale etmeyen canlıları barındırmaktadır. Tıpkı farklı düşüncelere ve bu düşünceler neticesinde ortaya çıkan hareketlere yani farklılıklara saygı göstermek gibi...
Huzuru, mutluluğu, anlayışı, sevgiyi, başarıyı ve nihayetinde tekamülü de sağlayan bu bakış açısı değil miydi zaten?
Kaos ile düzeni birbirine bağlayan bir şekil!
Yin ile yangı, iyiyle kötüyü, düzenle düzensizliği, dünya ile öte alemi, aşk ile nefreti, geçmiş ile geleceği saran sarmalayan…
İşte bu tam manasıyla Kainat’ın imzası!
Usta ressam dahiyane bir fikirle bu imzayı kendi imzasıyla birlikte tablolarına nakşediyor.

Zamanın fraktalında, zamanın kusursuz döngüsünde, ve 30. Doğu Meridyeninin yani döngünün başladığı yerde resim ve sanat koleksiyonu sergisindeyiz.
Müthiş zihin Prof. Dr. Uğur Batı’nın küratörlüğünde gerçekleşecek olan sergide birbirinden eşsiz sanatçıların eserleri de sergiyi süsleyecek.
Hat sanatçısı: İsmail Hakkı Gurbetçi
Batik sanatçısı: Mine Aydoğan
Seramik sanatçısı: Esra Uyman
Baskı üstadı: Hayrettin Susam
Renk mütehassısı: Gülen Turan
Sergi ile ilgili bilgileri heyecanla sizlerle paylaşıyor, zaman ve mekanın muhteşem döngüsünde görüşmek üzere diyorum.

Sergi açılış tarihi: 02 Mayıs 2025/Saat: 15:00
Sergi tarih aralığı: 02 Mayıs-25 Mayıs 2025
Yer: Seka Sanat İhtisas Merkezi/Kocaeli
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!