onedio
article/comments
article/share
Haberler
Sessizlik de Bir Mesajdır: Markalar Sadece Ürün Değil, Duruş da Satar

etiket Sessizlik de Bir Mesajdır: Markalar Sadece Ürün Değil, Duruş da Satar

Türkiye’de gündem öyle hızlı değişiyor ki… Dün döviz, bugün siyaset, yarın toplumsal bir mesele. Böyle zamanlarda gözler markalara çevriliyor: “Ne diyecekler?”

Neden diye soranlara hemen cevap vereyim: Bilinçli tüketici artık sadece ürüne, fiyata, kalitesine bakmıyor. Markanın duruşuna, hatta sosyal medyadaki ses tınısına bile bakıyor. Hele ki herkesin cebinde bir sosyal kanal varken sessiz kalmak, Stranger Things’in Upside Down evreninde kaybolmaya benziyor: “ben görünmüyorum” sanıyorsun ama aslında herkes seni izliyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Sessizlik Tarafsızlık mı, Yoksa Kayıtsızlık mı?

Sessizlik Tarafsızlık mı, Yoksa Kayıtsızlık mı?

Markaların en büyük yanılgısı şu: “Konuşmazsam tarafsız kalırım.”

Oysa günümüzde sessizlik çoğu zaman kayıtsızlık olarak algılanıyor.

Bunu futbol taraftarlığından da biliyoruz. Derbi maçında hakem skandal bir karar verdiğinde kulüp yönetimi açıklama yapmazsa taraftar ne der? “Bizim kulüp suskun, demek ki umursamıyor.” Yani sessizlik taraftar için de müşteri için de “tarafsızlık” değil, “kayıtsızlık” olarak okunuyor.

Kriz Zamanları: Markaların Karakter Testi

  • Dünya’dan Örnek: #BlackLivesMatter 

ABD’de George Floyd protestoları sırasında birçok global marka #BlackLivesMatter hareketine destek verdi. Nike, “For Once, Don’t Do It” sloganıyla tarihî bir kampanya yayınladı; Apple ve Google bağışlarla duruşunu gösterdi.

Sessiz kalan markalar ise Squid Game’de kırmızı ışıkta kıpırdayan yarışmacılar gibi tek tek elendi. Özellikle Z kuşağı gözünde “duyarsız” etiketi, yıllarca yapacakları reklamlardan daha güçlü kaldı.

Çevre ve Sürdürülebilirlik Vakaları

H&M, Zara gibi fast-fashion devleri uzun süredir çevre konusunda baskı altında. Bazıları “daha yeşil üretim” vaatleriyle gündeme gelirken, bazıları da greenwashing (yalancı çevrecilik) suçlamalarıyla eleştirildi.

Tüketici artık sadece etiket fiyatına değil, “sen gerçekten bu dünyayı önemsiyor musun?” sorusuna yanıt arıyor. Bu, Don’t Look Up filmindeki gibi: herkes göğe bakıp felaketi görürken markanın “bizim koleksiyon harika” demesi, izleyicide sahicilik yaratmıyor.

Futbol Kulüpleri ve Duruş

Futbol Kulüpleri ve Duruş

Futbol kulüpleri de aslında birer marka. Taraftar, kulübün sahadaki performansını seviyor ama asıl bağ, kulübün duruşuyla kuruluyor. Mesela tribünde adalet için pankart açıldığında yönetim destek vermediğinde taraftarın güveni sarsılıyor. Tıpkı tüketicinin, kriz anında sessiz kalan markaya sırt çevirmesi gibi.

Influencer Kültürü

Influencer Kültürü

Influencer’lar da aslında kişisel bir marka. Ve takipçiler artık şunu çok net görüyor: “Bu kişi gerçekten içten mi, yoksa reklam için mi konuşuyor?”

Bir influencer deprem zamanı “bağış linki” paylaşırken samimi bulunabiliyor; ama aynı kişi bir gün sonra lüks tatilde “şu çantayı alın” diyorsa büyük tepki çekiyor. Yani bireysel markalarda bile sessizlik ya da yanlış zamanlama, toplumsal hafızaya işleniyor.

Ürün + Değer = Sadakat

Ürün + Değer = Sadakat

Artık kahve sadece kafein değil, bir etik duruş.

  • Starbucks’ı seçenler, adil ticareti önemsediği için seçiyor.

  • Patagonia’dan mont alanlar, “çevreyi koruyor” hissiyle satın alıyor.

  • Türkiye’de yerel markalardan alışveriş yapan birçok tüketici, sadece ürün değil, aynı zamanda dayanışma satın alıyor.

Tıpkı bir YouTuber’ı izlerken sadece içerik değil, samimiyet aramamız gibi. Yani sadakat, artık ürün kalitesinden çok, markanın değerleriyle kuruluyor.

Sosyal Medya Çağında Sessizliğin Yankısı

Bir markanın sessiz kalması, boşluk yaratmıyor; tam tersine sosyal medyada yankılanıyor:

  • “Neden konuşmadılar?”

  • “Bu konuda neden yoklar?”

  • “Bir duruşları yok mu?”

Sessizlik bazen Netflix’te yeni sezonu bir türlü gelmeyen dizi gibi hissettiriyor: seyirci sabırsız, merakta ve öfkeli. Yani “yokluk” bile kendi başına bir imaj yaratıyor.

Sonuç: Marka = Ürün + Duruş

Krizler zamanla unutulabilir. Ama insanların hafızasında kimin nerede durduğu, kimin yanında olduğu silinmiyor.

Bugünkü imtihan net:

  • Sadece ürün mü satıyorsun, yoksa değer de mi satıyorsun?

Çünkü toplum artık çok net görüyor: Marka yalnızca ürün değil, aynı zamanda duruştur. Tıpkı sahadaki kulüp, Netflix’teki karakter ya da Instagram’daki influencer gibi: gerçekten kim olduğun ortaya çıkıyor.

LinkedIn

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü lisans mezunu olan Anıl Paksoy, Halkla İlişkiler Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Kariyeri boyunca eğitim, sağlık, finans, endüstriyel üretim ve hizmet sektörlerinde yöneticilik pozisyonlarında görev almış geniş bir deneyime sahiptir. İletişim ve marka stratejisi konularında, farklı sektörlerde yürüttüğü projelerle kurumlara stratejik değer katmıştır. Ayrıca iletişim ve pazarlama ajanslarında marka konumlandırma, kurumsal iletişim ve pazarlama yönetimi alanlarında önemli çalışmalara imza atmış iletişim ve marka stratejistidir.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam