Tribünlerde Küfür Etmek de Böyle Demek…
Yaz sıcağına aldırmadan içtiğim sıcak kahveme Selçuk Şirin’in Bakışımızı Değiştirecek 10 Deney’i eşlik ediyor. Sürü psikolojisi, mahalle baskısı, herkesle iyi geçinme bedelini ödemek hakkında düşünüp duruyorum.
Hemen birlikte düşünelim.

Herkesle geçinmek:
Önemlidir.
Gerekirse çatışırım, gruptan bile çıkarım.
Karar alınıyor mu veriliyor mu diye sormaya bayılan ben, şimdi sizi de tarafınızı seçmeye davet ediyorum.
Kararlarımda:
Ben çok mantıklıyımdır.
Önsezilerimi dinlerim.
Kitapta itaat konusu demini aldıkça insanların birbirleriyle ne hallere girdiklerini de uzun uzun düşündüm. Kişilere kendi hallerindeyken baktığımız kadar, aynı kişilerin gruplar içinde nasıl tiplere dönüştükleri konusunda anılarım beni yokladı.
Kimileri kendi doğrusunu daima ifade edecek,
Kimileri “ağzımızın tadı kaçmasın” diyecek,
Kimileri doğruyu bildiği halde grubun ahengi bozulmasın diye sürüklenecek.
Kendimize layık yerlerde durmak nasıl da güç veriyor insana. Belki o zaman duruşumuzu tarif etme çabası yerini sadece özgün bir duruşa bırakabilecek.
Geçen hafta Beşiktaş-Fenerbahçe basketbol maçına gittim çok uzun zaman sonra.

Tesis çevresinde yürürken parklardan geçerken coşkuyla küfür eden insanları sanki ilk kez görüyormuşum gibi şaşırdım yine.
Normalde kendi hallerindeyken o kelimeleri ağızlarına almayı kendilerine yakıştıramayacak kişiler bile birlikteyken amansızca küfür ederek kendilerini ifade ediyorlar.
Bir Beşiktaşlı olarak zeki ve küfürsüz tezahürat hareketinin de yine Beşiktaş tribünlerinden filizlenmesi hayalimi usanmadan saklı tutuyorum. Vallahi buna değeriz.
Peki bunca insanın taraftarlık kavramına dair otoritesi ne ve neye itaat ediyorlar?
Bu ağız dolusu cinsiyet ayrımcılığı içeren sözleri, neşeyle, sokak ortasında, utanmadan, bağırarak söyleme motivasyonları ne?
“Şiddetin bir ortam meselesi olduğunu kavramamız, şiddetin azaltılmasında da kilit bir öneme sahip. Eğer kadınlara yönelik şiddetin, çocuklara yönelik şiddetin, hayvanlara yönelik şiddetin, akran zorbalığının, trafik magandalığının ve işyerindeki mobingin azaltılmasını istiyorsak, meseleye insan psikolojisinden değil, bu ortamları düzenleyen toplumsal sözleşmelerden başlamamız gerekir.” diyor Selçuk Şirin.
Toplumsal sözleşmemizde “itaat ve gücün gereğini yerine getirmek” gözle görünmeyen bir motivasyon kaynağıysa tribün kültürü denilen ve tüm şiddet içeren ifadeleri toplum nazarında meşrulaştıran bu hal de itaat mi?
Tribünlerde küfür etmek de böyle demek.
Kendimize yakıştırdığımız toplum sözleşmeleri hayalimle.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!