Yeni Yıl, Eski Ezberler mi?
Yeni eğitim-öğretim yılı başlıyor. Yine törenlerde aynı sözler, aynı vaatler, aynı cümleler...
Ama sınıfa giren öğretmen için gerçek bambaşka.
Sınıfta kalabalık, kaynakta eksiklik, sistemde karmaşa…
Yine de tüm bu yükün ortasında en güçlü duran, öğrencinin gözlerine bakıp umut veren kişi hep öğretmen oluyor.
Her ne kadar son yıllarda Fakir Baykurt’un çizdiği o onurlu profilin uzağına düşmek zorunda kalsa da:
“Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez; öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir.”
Eğitimin temel direği…

Oysa yıllardır aynı ezberi dinliyoruz.
“Eğitimin önemi”, “geleceğe yatırım”, “öğretmen baş tacı” ...
Söz çok ama sahici destek az. Öğretmene güvenmek yerine sürekli dayatılan projeler, değişen müfredatlar ve bitmeyen performans ölçümleriyle meslek, adeta bir sabır sınavına dönüşüyor.
Öğretmen, her yeni düzenlemede yeniden sınanıyor; kendi sesinden çok, başkalarının talimatlarıyla yön bulmaya zorlanıyor. Bu yüzden de mesleğinde derinleşemiyor.
Ezber bozma zamanı geldi de geçiyor.
Öğretmeni sadece alkışlayan değil, dinleyen; yalnızca görev yükleyen değil, güvenen; hesap soran değil, yol açan bir anlayış gerek. Çünkü eğitim, politik şovların değil; sınıfta ter döken öğretmenin omuzlarında yükseliyor.
Öğretmenin emeğini görmek, karar süreçlerine onu katmak; öğrencinin yarınını da güçlendirmek demektir. Üstelik bunu yapmak, sandığımız kadar zor da değil.
Artık ezber bozma zamanı gelmedi mi?
Yeni yıl, öğretmene açılan alanla başlasın.

Yeni yıl başlarken dileğimiz şu:
Öğretmenler ezberlenmiş kalıpların içinde yalnız bırakılmasın.
Onların yaratıcılığına, özgürlüğüne ve emeğine gerçekten alan açılsın. Çünkü öğretmeni desteklemek, geleceği desteklemektir. Ve ancak bu şekilde, yeni yıl gerçekten “yeni” olabilir: Umut veren, ilham veren, değişim getiren bir başlangıç hâline dönüşebilir.
Ne dersiniz?
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!