Zayıf Rakibe Karşı Buruk Zafer
Bazı teknik direktörler için hedefe ulaşmak yeterlidir; sahada oynanan futbolun kalitesi ise ikinci plandadır. Ole Gunnar Solskjaer de bu anlayıştaki isimlerden biri. Transfermarkt verilerine göre, rakibimiz St. Patrick’s’in piyasa değeri yaklaşık 4 milyon Euro. Beşiktaş’ın değeri ise 155 milyon Euro. Sadece Orkun’un yıllık maaşı bile bu takımın toplam değerinin yüzde 40 fazlasına denk geliyor. Böyle bir rakibe karşı iki gol geriye düşmek, ardından geri dönüp kazanmak elbette değerli… Ancak böylesine zayıf bir takımdan iki gol birden yemek Beşiktaş’a yakışmıyor.
Geçen haftaki maçın ilk yarısında bambaşka bir Beşiktaş vardı.

İkinci yarıda skorun verdiği rahatlıkla oyun rölantiye alınmıştı. Ne var ki ikinci maçtaki görüntü, geleceğe dair umutlarımızı epey azalttı.
İstatistikler de durumu net biçimde ortaya koyuyor: Beşiktaş’ın 7, St. Patrick’s’in ise 2 isabetli şutu var. Bu iki şut da gol olmuş. Topla oynama oranı %70’e %30 Beşiktaş lehine. Pas sayısında 673’e 278 üstünlüğümüz var; isabetli pas oranımız %91, rakibin ise %79. Bu tablo, rakibin tüm maç boyunca defansta bekleyip Beşiktaş’ın hatasını kolladığını gösteriyor. Üstelik neredeyse bunda başarılı oluyorlardı.
Stoper Sorunu Alarm Veriyor

St. Patrick’s’ten iki gol yemek, Beşiktaş’ın en zayıf halkasının defans, özellikle de stoper bölgesi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Transfer tartışmalarında oklar genellikle Svensson’a çevrildi; oysa esas sorun stoperlerde. Geçen sezondan bu yana bu bölge yüzünden sayısız gol yedik. Bu mevki güçlendirilmeden ligde başarı hayal olur.
Stoper eksikliğinin yanı sıra hâlâ kanat oyuncusu açığımız var. Mustafa’nın oyuna girer girmez sakatlanması ise Abraham’a mutlaka bir yedek gerektiğini ortaya koydu. Bu kadar eksik varken Solskjaer’i topun ağzına koymak adil değil.
Futbol kulüplerinde yönetimler genelde kötü sonuçların faturasını teknik direktöre keser. Takıma gerekli takviyeler yapılmaz, ilk 6-7 haftada olumsuz sonuçlar gelirse yönetim ilk fırsatta teknik ekibin görevine son verir. Bu da bir sezonun daha boşa gitmesi demektir. Ben şahsen bu sezona da heyecan duymadan giriyorum. Allah sonumuzu hayır etsin.
Tribünler Neden Boştu?
Maçı televizyondan izledim. Tribünlerin büyük ölçüde boş olduğunu görünce önce “Taraftar nasıl olsa turu geçtik, gelmemiştir” diye düşündüm. Sonra bilet fiyatlarını görünce gerçek sebebi anladım.
Bu fiyat politikası bana göre yanlış. Yüksek fiyatla az seyirci yerine, düşük fiyatla dolu tribünlerden aynı geliri elde etmek mümkün. Üstelik dolu tribün, sahadaki takıma gerçek anlamda destek olur. Mevcut fiyat politikası, tribünlerde “taraftar” yerine “müşteri” görmemize yol açar ki bu, Beşiktaş’ın ruhunu zedeler.
Kim bilir… Belki de istenen tam olarak budur!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!