onedio

Hilal Kaplan Haberleri

Hilal Kaplan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Hilal Kaplan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Orman ve Su İşleri Bakanı, Konya havzasının ‘hidrolojik kuraklığa’ girdiğini açıkladı. Peki madem iş bu noktaya varacaktı, Konya’da neden bol su tüketen ‘sulu tarım’ yapılıp durdu?Kuraklık sınırındaki bir yerde susuz tarıma ağırlık verilmesi, fazla su istemeyen ürünler yetiştirilmesi gerekirken… Son 10 yılda Konya Kapalı Havzası’nda sulu tarım alanlarının yüzeyi yüzde 40 arttı. Bölgenin yeraltı suları, derin kuyular vasıtasıyla sulu tarımda kullanıldı.Anadolu, susuz tarımı, buğdayı ve koyunuyla 10 bin yıl kendi kendine yetti. Peki biz ne yaptık? Son 30 yıldır suladık da suladık, yeraltı sularını çok aşağılara çektik. 10 bin yıllık dengeyle oynamaya başladık.Sulu tarımın nerede biteceği belli değil. Buna dair bir planımız da yok. Dünya sürdürülebilir küçülmeye giderken, biz sürdürülemez büyümeye gidiyoruz. Ancak unutmamalı ki hazıra dağ dayanmaz.Bunu görüp önlemimizi alalım. Aksi halde 20 yıla bu ‘tatlı hayat’ sona erecek.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Cuma günkü yazımda “bölgenin iki yükselen gücü” olarak tanımladığım PKK ile IŞİD’i karşılaştırdığım için epey tepki aldım, hakaretlere maruz kaldım. 4-5 sene önce (çözüm süreciyle birlikte çok şükür belli bir rahatlama var) PKK’yı anlamaya yönelik olarak yazıp söylediklerimize gösterilen tepkilere benziyorlardı. Özellikle Şengal’de Ezidi azınlığa yönelik saldırılardan hareketle IŞİD’i anlamaya çalışmanın anlamsız, gereksiz olduğunu, hatta IŞİD’in ekmeğine yağ sürmek anlamına geldiğini söyleyenler oldu.
'Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersleri Kaldırılsın' Kampanyası Başlatıldı
Aralarında Atilla Yayla, Gülay Göktürk, Bekir Berat Özipek, Yusuf Kaplan, Ceren Kenar gibi isimlerin bulunduğu bir grup, 'Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi' dersinin kaldırılması için imza kampanyası başlattı. İmza kampanyası duyurusunda, “Bizler, geçmişiyle daha barışık, daha üretken, yaratıcı, demokratik ve özgürlükçü bireylerden oluşan bir toplum için, zorunlu temel eğitimde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin kaldırılmasını ve yerine İmparatorluktan Cumhuriyete Yakın Tarih Dersi şeklindeki özgün bir formatla, nesnel içerikli bir dünya ve yakın dönem ülke tarihi dersinin konmasını istiyoruz” denildi.Yeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplan ’ın “Devletin tarih dersi” başlıklı bugünkü (14 Eylül 2014) yazısında “Eski Türkiye'de bu alandaki tartışmasız hegemoni Kemalist tarih anlayışına aitti. İnkılap tarihi dersleri de Kemalist özneler yetiştirmeyi mümkün kılan en önemli araçtı. Ancak bugün Dersim Katliamı sebebiyle özür, 1915 sebebiyle taziye yayınlayan yeni bir devlet aklı var. Bunun tarih derslerine de yansıma vakti gelmedi mi?” dedi.Kaplan’ın “Devletin tarih dersi” başlıklı yazısı ve imza kampanyası şöyle:Eğitim sisteminin, devletin vatandaşı(nı) şekillendiren ve 'uyumlu özneler' haline getiren ideolojik aygıtlardan birisi olduğu doğrudur. Bu minvalde devlet, eğitimi sadece 'vasıflı insan' yetiştirmek için vermez, kurduğu sisteme uygun vasıflara sahip insan yetiştirmek için verir. Tarih de mevzubahis özneyi kuran başat unsurdur. Nasıl ki bir kişinin geçmişi, onun kimliğini belirleyici en önemli etkendir; tarih de bir milleti inşa eden en önemli alandır.'Eski Türkiye'de bu alandaki tartışmasız hegemoni Kemalist tarih anlayışına aitti. İnkılap tarihi dersleri de Kemalist özneler yetiştirmeyi mümkün kılan en önemli araçtı. Ancak bugün Dersim Katliamı sebebiyle özür, 1915 sebebiyle taziye yayınlayan yeni bir devlet aklı var. Bunun tarih derslerine de yansıma vakti gelmedi mi?Aşağıda bu doğrultuda hazırlanmış olan bir imza kampanyasının metnini bulacaksınız. Gerçi işin gelişmiş demokrasilerde farklı olduğu tezine katılmamakla birlikte dikkatinize sunuyorum. Zira Türkiye'nin eğitim sisteminin ülkenin reform hızına yetişmesinin gerekliliği hususunda hemfikirim:“Zorunlu Temel Eğitimde “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi” Dersi Kaldırılsın Özgün, Nesnel Dünya ve Yakın Dönem Ülke Tarihi OkutulsunTürkiye’deki mevcut milli eğitim sisteminde ders kitaplarının içerikleri, Milli Eğitim Temel Yasası (1739 sayılı yasa) dikkate alınarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından belirlenir. Milli Eğitim Temel Yasasında, ders kitaplarının içeriklerinin hazırlanmasında, tüm eğitim etkinliklerinde olduğu gibi, Atatürk İlke ve İnkılâpları ile Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk Milliyetçiliğinin temel alınması gerektiği belirtilir. Çocuklardan Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, şapka inkılâbı, harf inkılâbı vb. inkılâplarla bağ kurmasını istemek, özgür bireyleri bir asır önce yaşanan bir olağanüstü hal vizyonuna saplamaktan başka bir şey değildir. Aynı zamanda özgürlükçü eğitim pedagojisiyle de bağdaşmayan bu kısır beklenti doğrultusunda verilmekte olan Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersi, tek etnik kimliği öne çıkardığı ve bu etnik kimliğin lütfuyla elde edilmiş bir özgürlük kurgusu yaptığı için geçmişe haksızlık ederken geleceği kurabilecek bir vizyon da geliştirememektedir. Bu dersin üslubu ve bu derse ait ders kitaplarının çoğulculuğu tehlikeli gören yaklaşımı, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik eğitim anlayışıyla taban tabana zıttır.Yazının devamı için tıklayınızT24
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Önce şu kurumlara ve meslek gruplarına bir göz atın:BDDK, RTÜK, SPK, EPDK, Kamu İhale Kurulu, Rekabet Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu.Bu dokuz kuruluşun tamamı, “üst kurul” diye bildiğimiz kuruluşlar.Bir grup daha var:O da başta Maliye olmak üzere; bütün bakanlıkların müfettişleri, iç denetçileri, kontrolörleri ile Dışişleri meslek memurları ve konsolosluk ihtisas memurlarını, Hazine Sigorta Denetleme uzmanlarını, TBMM yasama uzmanlarını kapsıyor.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Önceki gün Küçükçekmece’deki Garip Dede Türbesi’nde bir Alevi dedesi ile görüştüm.Çocuğunu ilk gün okula yollamış. Din dersinde hoca sınıfa girer girmez, “ İyi günler öğretmenim ” diyen çocukların sözünü düzeltmiş:Bundan böyle “ Hayırlı günler ” demelerini tembihlemiş.Sonra da Sübhaneke duasını öğretmeye girişmiş.“İlk derse girdi ama bundan sonra hiçbir din dersine girmeyecek” dedi dede…Kişisel bir tasarruf mu?Değil, kitlesel bir karar bu…Aleviler, Sünnilik eğitimine karşı demokratik mücadeleye hazırlanıyor.“Bedeli ne olursa olsun ”, dayatmaya direnecek, zorunlu din derslerine girmeyecekler.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bir orkestra şefi gibi çalışarak 2 Ekim 2014 tezkeresinde hükümetin Meclis’ten Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı ABD’nin öncülüğünde kurulan cepheye askeri harekât dâhil katılma yetkisi alması için ağırlığını koymuştu.Tezkere 98’e karşı 298 oyla kabul edildi. Bu yetki ve sorumluluk artık Başbakan Ahmet Davutoğlu’nda.Cumhurbaşkanı Erdoğan ise sonuçtan o kadar emindi ki daha sabah saatlerinde oylamanın hemen arkasında Çankaya’da bir güvenlik toplantısı çağrısında bulunmuştu.Bu toplantıda, Meclis’ten alınan yetki çerçevesinde yapılacaklar belirlendi dersek, yanıltıcı olur.Bu toplantıda, Meclis yetkisi çerçevesinde hedeflenenler belirlendi demek daha doğru.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
“Her şey dahil” paket turlar gibi; takvimi ve içeriği ile “önden yüklemeli kanunlar” dönemine girdik.Artık böyle:Çıkarılması planlanan yeni bir kanunu;o çalışmayı yapması gereken hükümetin başbakanı, bakanları veya ilgili kurumları değil; Meclis’te kabul edildikten sonra, imza için önüne gelecek Cumhurbaşkanı anons ediyor.Daha tasarı bile değilken Köşk imzası atılmış bu kanunun, sokaklara sıkıyönetim getirecek olması ise “agorafobi” olarak bilinen açık alan korkusunun, siyasi iktidar versiyonuna işaret ediyor.Benden duymuş olmayın; hep kapalı alanda olun istiyorlar.“Ya benim olursun, ya kara toprağın” misali; evde, okulda ya da işyerinde değilseniz, iki seçenek bırakıyorlar size:Ya cezaevinde olmalısınız ya da AVM’de.
10 Saatlik Akil İnsanlar Toplantısı
Başbakan Davutoğlu'nun Âkil İnsanlar Heyeti'yle toplantısında heyet üyeleri, Öcalan'ın mesajlarının doğrudan kamuoyuna iletilmesinin sağlanmasını istedi; Davutoğlu ise 'Kamu düzeni sağlanmadan, normalleşme olmadan Âkil İnsanlar Heyeti'nin Öcalan'la görüşmesi mümkün olmaz' dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kürt sorununa çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde biraraya geldiği Âkil İnsanlar Heyeti'yle toplantısı saat 12.30'da başladı, bittiğinde saat 23.00'e yaklaşmıştı. Heyet üyelerinin dile getirdiği konuların başında, Abdullah Öcalan'ın görüşlerinin aracılar üzerinden değil de doğrudan doğruya, süzgeçten geçirilmeden kamuoyuna iletilmesinin sağlaması geldi. Bazı üyeler Akil İnsanlar Heyeti'nin İmralı'ya gitmesini önerdi.'Öcalan’ın mesajlarının doğrudan ulaştırılması konusunda hükümetin yaklaşımı nedir?' sorusuna Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun verdiği yanıtı çıkışta toplantı katılımcılarından Fuat Keyman gazetecilere şöyle aktardı:'Şu anda kamu düzeni sağlanmadan belli bir normalleşme sağlanmadan bu tür konularda adımlar atılmayacağı vurgulandı. Eğer kamu düzeni sağlanırsa normalleşme olursa Âkil İnsanlar Grubu'nun farklı oluşumlar içinde çözüme katkı verecekleri bu tür toplantıları tekrar yapacakları söylendi. Ama şu anda direkt temasların olmayacağı vurgulandı. Kamu düzeni sağlanmadan, normalleşme sağlanmadan Âkil İnsanlar Grubu olarak da İmralı ile görüşme gibi konularda devletin bu konudaki iradesinde bir zayıflama gibi görüleceği için şu anda mümkün görünmüyor.'Keyman, bugüne kadar olduğu süreçteki esas aktörlerin görüşmelere devam edeceğini söyledi. Keyman, 'Çözüm sürecinde hükümetin iradesi devam ediyor. Fakat kamu düzeninin sağlanması, 6-7 Ekim olaylarının önemi, bu tür olayların olmaması kamu düzeninin sağlanmasının önemi de vurgulandı. Burada kamu düzeni dendiği zaman devlet otoritesi olmadığı kamu düzeninden; sokaklarda esnafın, insanların kahvelerde şehirlerde güvenliği ile ilgili bir anlayış olduğu' ifadesini kullandı.Can Paker: Hükümet'in görüşü önce kamu düzeni'Çok açık konuşuldu. Tabii ki Akil İnsanların hepsi aynı fikirde değil. Herkes sürecin başarılı olmasını sonuca gelmesini istiyor. Toplantılar yapacağız yine bu bir sivil inisiyatif olacağı için herkesin gelmesini bekleyeceğiz. Bütün siyasi aktörler ile tabii ki Abdullah Öcalan ile de konuşmalı. Ancak Başbakan'ın hükümetin görüşü önce kamu düzeninin sağlanması, üçüncü göz olarak ifade ediyorlar. Ama şu an bizden bekledikleri bireysel olarak objektif fikirlerimizi paylaşmak. Çalışma tarzı da tartışıldı ancak hükümet bu konuda hiçbir adım atmayacak kamu düzeni sağlanana kadar. Yakın bir tarihte toplantı görünmüyor. Anladığım kadarıyla hükümet önce saldırıların önlenmesi, kamu düzenin sağlanması ondan sonra barış görüşmesi... Akil İnsanlar görevini bitirmiş bir şey. Biz aslında tecrübe kazanmış insanlarız. Toplumun sürece katılması akil insanlarla sınırlı kalamaz. Kamu düzeninin sağlanmasından kasıt ise çatışma ve saldırganlık olmaması, 6-7 Ekim olaylarının bir daha akla gelmemesi.'Sürecin sacayaklarıToplantının başında da konuşan Davutoğlu sürecin üç sacayağını açıkladı. 'Birincisi çözüm süreci her halükarda devam ediyor. İkincisi çözüm süreci kamu düzeninin alternatifi değildir. Üçüncü ve en önemli mesele konjonktürel değildir' dedi.Kaynak: Al Jazeera
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Cumhuriyet bugün 91 yaşında ve yeni bir cumhurbaşkanı var. Tayyip Erdoğan’ın bilinen kimliği ve özelliği ile cumhuriyetin 91. yaşında doğrudan halk oyu ile cumhurbaşkanı seçilebilmiş olması, bir yönüyle yandaşlarının vurguladığı haliyle “Yeni Türkiye” yi ifade ediyor.“Yeni Cumhurbaşkanı” nın belli ki üzerinde önceden düşünülmüş, tasarlanmış ve özel bir önem verdiği belli olan “simgesel davranışları” na bakılırsa, gerçekten de, “Yeni Türkiye” den söz edilebilir bir döneme girilmiş olduğu söylenebilir.Nedir bunlar?
'Hitler Atatürk Hayranıydı' Denilen Kitapta Ne Anlatılıyor?
Adolf Hitler’in Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu hayranlığa dair belge ve iddiaları derleyen yeni bir kitap yayımlandı. Stefan Ihrig’in kaleme alığı ‘ Nazilerin Hayalindeki Atatürk (Atatürk in the Nazi Imagination) ‘ isimli kitapta, Hitler’in 1’inci Dünya Savaşı sonrasında Atatürk’ün Anadolu’da verdiği mücadeleden ve bazı politikalarından ilham aldığına dair tezler sıralanıyor.Kitapta, ‘ çaresiz ve perişan haldeki ‘ Almanya’nın gözünde, Türkiye’de yaşananların ‘ milliyetçi bir hayalin gerçekleşmesi ‘ olarak algılandığı belirtiliyor; tarihsel bir perspektiften, savaş sonrası ‘ küllerinden doğmak isteyen ‘ Almanların, kurtuluş mücadelesini kazanan bir Türkiye’ye nasıl baktığı anlatılıyor.Yıldıray Oğur ve Hilal Kaplan’ın da gündemindeHarvard Üniversitesi Yayınları tarafından 27 Kasım 2014’te yayımlanan kitap, hükümete yakın yazarlar tarafından da adeta altın madeni muamelesi gördü. Türkiye gazetesinden Yıldıray Oğur iki gündür köşesini bu kitaba ayırırken, bugün Yeni Şafak’tan Hilal Kaplan da aynı konuyu ele aldı. İki yazar da, Hitler’in Atatürk hayranlığını ‘ Atatürk’ün suçuymuş ‘ gibi lanse ederek dillerine doladı.Amerikan haber sitesi Daily Beast’in derlemesine göre, kitapta öne çıkan belge ve iddialar arasında şunlar yer alıyor:‘Hitler ve Goebbels kişisel olarak hayrandı’Hitler, iktidara yükselirken İtalyan diktatör Benito Mussolini’yi değil, Atatürk’ü örnek aldı. Öyle ki, Türkiye’yi kendisinin ‘ parlayan yıldız ‘ı olarak görüyordu.Naziler, ‘Türk Ulusal Hareketi’ni model aldı; Hitler ve propaganda bakanı Joseph Goebbels Atatürk’e kişisel hayranlık besliyordu.1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanlar, özellikle de ülkedeki muhafazakar kesimler, Paris Barış Konferansı’nda kendilerine adil davranılmadığına, hatta bürokratlar ve Berlin’deki azınlıklar tarafından ihanete uğradıklarına inanıyordu. 1’inci Dünya Savaşı’nda kendileri gibi yenilgiye uğrayan Türklerinse, Sevr Anlaşması’ndan sonra ‘ küllerinden doğması ‘, Almanları derinden etkiledi.Ihrig bu konuda şu ifadeleri kullanıyor: ” Çaresiz ve perişan haldeki Almanya’nın gözünde, bu durum milliyetçi bir hayalin gerçek olması ya da daha ziyade bir tür aşırı ulusal bir pornografiydi.’ ‘‘Aşk hikayesi’ yaşanıyorduAlman gazeteleri 29 Haziran 1919’da, Paris’te imzalanan ve toprak kaybedip devasa bir tazminat ödemek zorunda bırakan Versay Barış Anlaşması’nı manşetlerine taşımıştı. Sadece iki gün sonraysa, Daily Beast’in deyimiyle, ‘ Mustafa Kemal Paşa’yla bir aşk hikayesi ‘ başladı. Türkiye, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’na dair haberler gazete manşetlerine yükseldi.