onedio

iklim değişikliği Haberleri

iklim değişikliği ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. iklim değişikliği ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Denizleri Kurtarmak: Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen Deniz Projelerini Anlattı
İklim krizinden doğal varlıkların korunmasına, cinsiyet eşitliğinden eğitimde fırsat eşitliğine tüm bu sorunlarla mücadele etmek üzere yapılanlar bir çatı kavram olarak sürdürülebilirlik altında ele alınıyor. Ancak zaman içerisinde sürdürülebilirliğin arkasına sığınarak yapılan işlerle kavramın içinin boşaldığını, anlamını yitirdiğini gördük. Dolayısıyla esas sorunlarla mücadeleye de zarar verdiğini düşünmeye başladık. Aslında her vatandaşın, her kurumsal vatandaşın sorumluluk üstlenmesi gereken; tek bir kişi ya da kurumun mutlak bir çözüm üretmesinin mümkün olmadığı bu konularda tüm tarafların katılımı, el birliği, dayanışması ve gönül vererek çalışması çok önemli. Biz de bu konularda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Ancak bunu belirli kavramlar altında anlatmak yerine konuyu çok geniş anlamda ilerlemenin, kalkınmanın sürekliliğinin doğayla iç içe olması ve doğayı gözetmesi olarak ele almayı tercih ediyorum.
“Beyşehir Gölü Vefat Etti, Tüm Türkiye’nin Başı Sağ Olsun”
Konya ve Isparta sınırlarında yer alan Beyşehir Gölü'nde su seviyesi ciddi şekilde azaldı. Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hasan Kurt, gölde yaşanan durumu 'Söyleyeceğimiz tek bir şey var, Beyşehir Gölü vefat etmiştir. Tüm Türkiye’nin başı sağ olsun. Şu an bulunduğumuz yerin su seviyesi oldukça yüksekti ve burada daha önce 300 metre geride çekim yapmıştık. Şu an bazı yerlerde 1500 metreye kadar su çekilmiş durumda, yürü yürü bitmiyor. Bu alanlar kara parçası haline gelmiş vaziyette. Artık suya ulaşılamayacak derece çekildi' sözleriyle özetledi.
Paris İklim Anlaşması Nedir, Amaçları Nelerdir? Paris İklim Anlaşması İmzalayıcıları Kimdir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamada, Paris İklim Anlaşması’nın meclisin gündemine geleceğini duyurdu. Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır. Peki, Paris İklim Anlaşması maddeleri nelerdir? Paris İklim Anlaşması imzalayıcıları kimlerdir? İşte Türkiye’nin de yakın zamanda imzalayacağı Paris İklim Anlaşması hakkında tüm bilgiler…
İlk Yok Oluşun Sorumlusu Yanardağlar
Avustralya'da antik yanardağ patlamalarının geçmişini inceleyen bilim insanları, Dünya'daki ilk kitlesel yok oluşun 510 milyon yıl önce yaşanan patlamalar sonucu gerçekleştiğini belirledi. Bilim insanları dünya tarihindeki ilk kitlesel yok oluşun tarihini belirledi. Volkanik Kalkarindji bölgesinde radyoaktif tarihleme yöntemleri gerçekleştiren araştırmacılar, canlıların kitlesel ölümüne neden olan yanardağ patlamalarının 510 milyon yıl önce gerçekleştiğini belirledi.Geology dergisinde yayımlanan araştırmada, Curtin Üniversitesi'nden Fred Jourdan'ın başını çektiği araştırma ekibi Kuzey ve Batı Avustralya'da toplam 2 milyon kilometrekare alana yayılan antik lav oluşumunu inceledi. Radyoaktif tarihleme yöntemleri, 510-511 milyon yıl önce Kambriya döneminde yaşanan ve çok hücreli canlıların ilk kitlesel ölümüne tanık olan dönemde, Kalkarindji'da büyük volkanik faaliyetler yaşandığını ortaya koydu. Böylece, Kalkarindji bölgesinde yaşanan volkanik faaliyetlerin neden olduğu iklim değişikliğiyle ilk kitlesel ölüm arasında bağlantı kuruldu. Dr. Jourdan, 'Dünya üzerindeki canlıların yüzde 50'sini yok eden bu değişim, iklim değişikliği ve okyanuslardaki oksijenin azalmasıyla bağlantılıydı. Ancak bu değişimlerin nedeni kesin olarak bilinmiyordu' ifadesini kullandı. Jourdan, 'Kambryia dönemindeki kitlesel ölümle Kalkarindji'deki volkanik patlamaların aynı zamanda gerçekleştiğini ortaya çıkarmakla kalmadıklarını, aynı zamanda gereken kanıtı da bulduklarını' söyledi. Bölgedeki volkanik kayalarda sülfür dioksitin azaldığının anlaşılması, patlamalarda atmosefere sülfür yayıldığını ortaya koydu. Yanardağlar iklim değişikliğini harekete geçirebiliyor Jourdan, yanardağlarının bahsettikleri kitlesel ölüm kadar büyük etkileri olabileceğine dair, Filipinler'deki Pinabuto yanardağının 1991'de patlamasını örnek verdi. Atmosfere çok büyük miktarda sülfür dioksit saçan yanardağ, birkaç yıl sonra ortalama küresel hava sıcaklığının bir derecenin yaklaşık 10'da 1'i kadar artmasına neden olmuştu. Araştırmacılar, Pinabuto'nun tek başına yaptığı etki göz önüne alındığında, Batı Avustralya kadar bir alandaki patlamaların kitlesel ölüme yol açabileceğini belirtti. Jourdon, son 550 milyon yıl içinde yaşanan volkanik patlamalar ile iklim değişiklikleri arasındaki bağlantıyı çok titiz bir şekilde incelediklerini ve yaptıkları hesabın sadece 20 milyarda 1 ihtimalle tesadüf olabileceğine dikkat çekti. Volkanik patlamaların birçok canlı türü için kısa sürede adapte olması zor şartlar doğurduğunu belirten Jourdan, bu nedenle canlıların ölümden kaçamadığını belirtti. Araştırmacılar, yanardağların atmosfere saçacağı büyük orandaki gazların okyanus, iklim ve ekosistemler üzerindeki etkisini anlamak için geçmişin daha iyi incelenmesi gerektiğini ifade etti. Al Jazeera
Tesla Patentlerini Paylaşıma Açtı
Dünyanın önde gelen elektrikli otomobil üreticilerinden Tesla, patentlerinin tümünü paylaşıma açtığını duyurarak açık kaynaklı bir firma haline geldi. Tesla'nın bu hamleyle giderek güçlenen elektrikli araç piyasasında işbirliği planladığı düşünülüyor.Teknoloji milyarderi Elon Musk'ın sahibi olduğu Tesla Motors, sahibi olduğu yüzlerce patenti açık kaynaklı hale getirdiğini duyurdu. Musk, firmanın web sitesinden yaptığı açıklamada, 'Artık firmamızın teknolojisini kullanmak isteyenlere telif hakkı davaları açmayacağız' ifadesini kullandı. Tesla Motors'un patentlerini rakiplerine ve elektrikli araç piyasasına girmek isteyen tüm firmalara açması, küresel otomotiv piyasasında benzinli araç üretimine olan ilginin azalmasına hızlandırabilir. Ayrıca, Tesla'nın elektrikli otomobil alanındaki faaliyetlerini artıran BMW ile de uzun süreli bir ortaklık kurabileceği öne sürülüyor. Küçük elektrikli otomobili i3'ü satışa sunan ve hibrit i8'in üzerinde çalışan BMW'nin, oldukça hafif karbon fiber mateyal teknolojisinin patentini Tesla ile paylaşması bekleniyor. BMW, Tesla'nın patent açıklamasından kısa bir süre önce California merkezli şirket ile görüştüklerini doğrulamış ancak görüşmeler hakkında detay vermemişti. Tesla Model S ile ABD'de büyük başarı yakalayan ve geçtiğimiz hafta İngiltere piyasasına da giren Tesla Motors, buna rağmen son derece yüksek bütçeli otomobilleriyle otomotiv sektöründe yer edinmekte çok zorlanıyor. BMW ortaklığının yanı sıra, Musk'ın asıl amacının insanların ilgisini elektrikli araçlara çekmek olduğu öne çıkıyor. Musk katıldığı bir konferansta, 'insanların iklim değişikliği ve küresel ısınma ile bağlantılı değişimlere fazla dikkat etmediğini ve gerçekten bir şeyler yapmaları gerektiğini' söylemişti. Musk, patentlerini açık kaynaklı hale getirerek bir risk almadıklarını da belirtti. En önemli hususun sürekli yenilik yapmak olduğunu belirten Musk, 'Tesla'nın eski patentlerini yenileriyle değersiz kılacağını ve teknolojisinin sınırlarını sürekli zorlamaya devam edeceğini' ifade etti. Tesla Motors, 2015 yılında Model X adlı elektrikli otomobilini piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Al Jazeera
Avrupa'nın Çevreyi En Çok Kirleten 30 Santrali
Avrupa’nın En Kirli 30’u adlı rapor ile Avrupa Birliği enerji sektöründeki sera gazı salınımının en yüksek olduğu 30 enerji santralinin listesi açıklandı. 2013 verilerini temel alan raporun oluşumunda İklim Hareketi Ağı, Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Avrupa Çevre Bürosu gibi birçok organizasyon bulunuyor. Listenin başında Polonya’nın Belchatow kömür yakıtlı enerji santrali bulunurken ikinci ve üçüncü sırada Almanya’nın kuzeyinde bulunan iki santral yer alıyor. Rapora göre, Avrupa Birliği uzun zamandır iklim değişikliği ile mücadelede lider olarak görülse de son yıllarda kömür santrallerindeki emisyonlar artış gösteriyor. 1990’lı yıllar ile kıyaslandığında kömürden enerji üretiminde anlamlı bir düşüş gözlense de son yıllarda Avrupa enerji sektöründe kömür tüketiminde artış görülüyor. Ekonomik faktörlerin, artan gaz fiyatlarının, düşük kömür ve düşük karbon fiyatlarının etkisi birliğin iklim politikalarında esnemeye neden olurken 2009’dan beri elektriğin kömürden elde edilmesinde artışı beraberinde getiriyor. Petrol ya da gaza oranla görece düşük kömür fiyatları nedeniyle Avrupa’daki kömür yakıtlı santraller tam kapasite ya da tam kapasiteye yakın çalışıyor. Avrupa’da ayrıca büyük miktarlarda kömür ihracatı da yapılıyor, özellikle enerji üreticilerinin kömür yerine kaya gazına geçtiği ABD’den. Rapor yazarları son yıllarda Avrupa’nın kömür yakıtlı enerji santrallerindeki emisyon yükselişini yeni santrallerin eklenmesinden değil varolanların tam kapasite çalıştırılmasına bağlıyor. Bu santrallerin bazılarının aşamalı olarak üretiminin durdurulması planlanmasına rağmen tam kapasite çalışmaya devam ediyor. Almanya ve İngiltere kirlilikte başı çekiyor Almanya ve İngiltere her ne kadar kendilerini Avrupa’nın iklim şampiyonu olarak ilan etse de listede her iki ülkenin yüzlerce ton seragazı salımı yapan 9’ar santrali bulunuyor. Listedeki en büyük kirlilik yaratan ilk 5 santralden 4’ü Almanya’da. Kömürün gerçek maliyeti ‘En Kirli 30′ raporuna göre, kömür yakıtlı enerji santralleri tek başına en büyük sera gazı salınımı kaynağıdır. Kömür en kirli yakıt ve dünyadaki kömür revervleri potansiyel olarak en büyük C02 kaynağını oluşturmaktadır. Kömür yakıtlı santraller dünya enerji üretimini %40’ını oluştursa da enerji sektöründeki sera gazı salınımlarının %70’inden fazlasından sorumlu. Kömürün yarattığı kirliliğin insan sağlığına ve çevreye negatif etkisi vardır. Kardiyovasküler ve solunum hastalıkları başta akciğer kanseri Avrupa’da önde gelen kronik rahatsızlıklar olmakla beraber bu hastalıkların tedavisi ise sağlık harcamalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Tüm bu hastalık gruplarının hava kirliliği ile ve özellikle havadaki partikül parça miktarı ile açık bir bağlantısı vardır. Rapora göre kömürden elde edilen elektriğe ödenen fiyat iklime, havaya ve insan sağlığına yönelik yarattığı zararı karşılayamıyor. Azot oksit ve sülfür dioksit benzeri kirletenler nedenli hastalıkların Avrupa’ya yıllık maliyeti 26-71 milyar Avro’dur. En kirli 30 santral listesindeki santraller, enerji sektörünün sağlık maliyetlerinin %20’sine neden olurken tüm endüstri kollarındaki sağlık maliyetlerinin %14’ünü oluşturmaktadır. Avrupanın iklim hedefleri tehlikede Araştırma, eğer Avrupa 2030’a kadar emisyonlarını 1990 seviyesinin %40 altına indirme planını gerçekleştirmek istiyorsa bu santrallerin kapatılmasının hayati önemde olduğunu belirtiyor. Ancak, kısa vadeli ekonomik hedeflerin iklim değişikliğinin kontrolünün uzun dönemli hedeflerinin önüne geçtiği aşikardır. Raporun sonucunda da belirtildiği gibi; “Avrupa’nın enerji ve iklim politikasındaki gelişmeler kömür santrallerini teşvik edip sürelerini uzatırken Avrupa’nın kendi iklim hedefleri ile çelişki yaratmaktadır” (Yeşil Gazete)
Kitlesel Yok Oluş Süreci Başlamış Olabilir
Bilim insanları Dünya'nın tanık olacağı altıncı kitlesel ölüm sürecinin başlamış olabileceğini belirtti. Bitki ve hayvan türlerindeki hızlı azalmanın kitlesel ölüme işaret edebileceği ifade edildi. Dünya bugüne kadar beş defa tanık olduğu ve yeryüzündeki tüm bitki ve hayvan türlerinin sonunu getiren kitlesel yok oluşa yeniden tanık olabilir. Uluslararası bir araştırma ekibi, dünyanın altıncı kitlesel ölüm sürecinin başlangıcında yer aldığını düşünüyor. Science dergisinde yayımlanan araştırmada, 1500 yılından bu yana karada yaşayan 320'den fazla omurgalı hayvanın yok olduğuna dikkat çeken bilim insanları, omurgalı hayvan türlerinin yüzde 25 azaldığını belirtti. Araştırmada kabuklular, solucanlar, kelebekler ve daha birçok omurgasız canlı türünün sayılarının da azaldığına dikkat çekildi. ABD'nin Stanford Üniversitesi'nden Biyolog Rodolfo Dirzo, 65 milyon yıl önce dünyaya hükmeden dinozorlarla birlikte kitlesel ölüme neden olan meteor çarpmasının aksine, altıncı kitlesel ölümün insan kaynaklı olacağını vurguladı. Nature dergisinde Mart 2011'de yayımlanan ve fosil kayıtlarıyla modern gözlemlere dayanan eski bir araştırma, yeni kitlesel yok oluşun 300 ila 2000 yıl arasında yaşanabileceğini öngörmüştü. Hayvanların nesli hızla tükeniyor Bilim insanları, hayvan türlerinin üçte birinin yok olma tehlikesi yaşadığını ve başta filler, gergedanlar ve kutup ayıları olmak üzere büyük hayvanların en fazla risk altında olduğunu belirtti. Zebra, zürafa ve fil gibi hayvanların arınması halinde toprakların yabani otlar ve kemirgenlerle dolacağını belirten araştırmacılar, bu durumun insanlar için çok ağır sonuçlar doğuracağını belirtti. Kemirgenlerin istila edeceği bir dünya, salgınların da kısa sürede tüm insanlığa bulaşmasına neden olabilir. Araştırmanın başında yer alan Biyolog Dirzo, 'bitki örtüsünün azalması çok ciddi sonuçlara yol açan bir döngü başlatabilir' ifadesini kullandı. Araştırmalar, son 50 yıl içinde insan nüfusu iki katına çıkarken, omurgasız hayvanların oranının yüzde 45 azaldığını gösterdi. Bu azalmanın en büyük nedenleri, iklim değişikliği ve yaşam alanlarının daralması. Duke Üniversitesi'nden Biyolog Stuart Primm'in mayıs ayında yaptığı araştırma, insan etkisi nedeniyle hayvanların yok olma hızının neredeyse 1000 kat arttığına işaret etmişti. Dirzo, altıncı kitlesel ölümü yavaşlatmanın birlikte çalışma gerektirecek uzun bir zaman alacağını ifade ederek, hayvanlara ait temel yaşam alanlarının korunması gerektiğini belirtti. Kaynak: Al Jazeera
İklim Değişikliği İltica Gerekçesi
Yeni Zelanda, iklim değişikliği gerekçesiyle ülkeye iltica başvurusu yapan bir ailenin gerekçesini dikkate alarak bir ilke imza attı. Büyük Okyanus'un ortasında bulunan Tuvalu Adası'ndan Sigeo Alesana, eşi ve üç ile beş yaşlarındaki iki çocukları ile birlikte Yeni Zelanda'ya iltica başvurusu yapmıştı. Ailenin avukatı Carole Curtis'in verdiği bilgilere göre, aile Yeni Zelanda'da oturum hakkı kazandı. Göç mahkemesi, çocukların yaşlarından dolayı iklim değişikliğinin sonuçlarına bağlı olarak bir doğal afetle karşılaşma riskinin büyük olduğuna dikkat çekti. Ayrıca kararda ailenin yakınlarının da ülkede yaşadığı vurgulandı. 2013 yılında Kiribatili bir ailenin iklim değişikliğini gerekçe göstererek yaptığı iltica başvurusu reddedilmişti. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), iklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesi nedeniye Kiribati, Maldivler, Marshall Adaları ve Tuvalu gibi ada devletlerinin varlığının tehlikede olduğu uyarısında bulunmuştu. © Deutsche Welle Türkçe
'Böcekburger' Ekim'de Süpermarketlerde!
Belçikalı bir gıda firması, değişik tatlar denemekten hoşlanan, farklılık peşindeki tüketicilere yeni bir seçenek sunuyor: Böcekburger.Damhert adlı firmanın böceklerden ürettiği hamburger, şinitzel ve nuggetlar, Ekim ayı başında Belçika'daki süpermarketlerde satışa sunulacak.Gerekli izinlerin alınması halinde böcekburger Belçika ile aynı anda Hollanda'da da tüketicilere ulaştırılacak.Şirket sözcüsü, hamburger şinitzel ve nuggetların manda böceği larvalarından üretildiğini söylüyor.İsmi birçok kişiye itici gelse de, sözcüye göre ürünlerde böceği hatırlatacak bir görüntü yok.Sözcü, görünüm olarak, piyasadaki hamburger ve şinitzelden fark olmadığını belirtiyor, 'Normal et görünümünde' diyor.Böceklerden yapılan ürünleri deneyenler de tadından memnun. Böcekburger, şinitzel ve nuggetlerin, ceviz ve fındığı andıran bir tada sahip olduğunu söylüyorlar.Böcekten üretilen gıdalar, süpermarketlerdeki vejetaryen ürünlere göre biraz daha pahalı olacak.Firma sözcüsüne göre böcek yemek garip değil. Böcekler, dünyada 2 milyar insanın günlük yiyeceği arasında.Sözcü, et yerine böcek yeme kavramının Avrupa'da da giderek yaygınlaştığına işaret ediyor.Üretici firmaya göre, böcekler normal ete göre daha kolay ve daha fazla üretilebiliyor.Birleşmiş Milletler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Örgütü (FAO) de, gıda kıtlığı, iklim değişikliği ve nüfus artışına karşı çözüm olarak 2003 yılından bu yana böcek yemeyi teşvik ediyor.Böceklerin, vitamin, protein, mineraller ve lif açısından zengin olduğu belirtiliyor.Belçika, manda böceği, un kurdu ve cırcır böceğinin gıda olarak tüketimine onay veriyor.Belçika'nın Gent şehrinde de bir süre önce sadece böceklerden yapılan yiyeceklerin satıldığı bir restoran açılmıştı.BBC Türkçe