onedio

İletişim Başkanlığı Haberleri

İletişim Başkanlığı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İletişim Başkanlığı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Mahkeme 'Yasak Kararı Yok' Gerekçesiyle TBB'nin Twitter Başvurusunu Reddetti
Türkiye Barolar Birliği'nin Twitter yasağıyla ilgili nöbetçi mahkemeye yaptığı başvuruya 'Yargı tarafından alınmış yasak kararı yok.' yanıtı geldi. Türkiye Barolar Birliği'nin Twitter yasağı konusunda nöbetçi mahkemeye yaptığı başvuruya yanıt geldi. Mahkeme, TBB'nin 'yasak kaldırılsın' başvurusuna 'yargı tarafından alınmış bir yasak kararı yok' diyerek, ret yanıtı verdi. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu yaptığı açıklamada, nöbetçi mahkemenin Twitter'in yasaklanmasına ilişkin herhangi bir yargı kararı bulunmaması nedeniyle, yaptıkları başvuruyu reddettiklerini açıkladı. TİB'E BAŞVURACAKLAR 'Twitter'ın kapatılması kararı yargı kararı değil, idari karardır' diyen Feyzioğlu, TBB olarak yasağın kalkması için şimdi de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) başvuracaklarını açıkladı. Son Dakika
İşte Twitter'ın Kapatılmasına Gerekçe Gösterilen Hesaplar
TİB tarafından Twitter'ın erişime engellenmesine gerekçe gösterilen hesaplar ve açılan kapatma davaları hakaret gerekçesine dayandırılıyor T24 TİB tarafından erişime engellenen Twitter için dört farklı koruma tedbiri kararı yer alıyor. TİB’in internet sitesinden yapılan açıklamada, üçü mahkeme kararı olmak üzere dört ayrı karar üzerine Twitter'a erişimin engellendiği bilgisini veriyor. İçerikleri aktarılmayan kararlardan sonuncusu için TİB, 'Bu internet sitesi (twitter.com) hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın (TMK 10. maddesi ile görevli) 20/03/2014 tarih ve sayılı kararına istinaden, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından koruma tedbiri uygulanmaktadır' diyor. Söz konusu mahkemelerden verilen kararlar, kapatmanın hakaret suçlarından olduğunu gösteriyor. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı: Öyle bir talep veya karar yok Yazılı açıklama yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yazılı ve görsel basında Twitter’a erişimin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararı doğrultusunda yasaklandığının ifade edildiğini belirtti. Twitter’ın ana internet sayfasında da ‘İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın (TMK’nun 10. maddesiyle görevli) 20.03.2014 sayılı kararı’ şeklinde bir ibarenin yazılı olduğunu belirten başsavcılık, “Anılan engellemeyle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep olunmuş veya alınmış herhangi bir karar mevcut değildir” denildi. Başvurulardan biri Binali Yıldırım'dan Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, avukatları aracılığıyla İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi'ne 18 Mart'ta başvurdu. Binali Yıldırım, Twitter'daki 'Hırsıza oy yok' Twitter hesabının engellenmesini talep etti. Mahkeme aynı gün bu talebi haklı buldu ve söz konusu hesabın engellenmesi için kararı, en geç dört saat içerisinde uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne gönderdi. İşte o Twitter hesabı
"Tweet Mweet Anlamam Ben Bu İşlerden"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,ın Konuşmasından satır başları İstanbul Türkiye’nin özetidir. Bu ne manzara? Bugün Türkiye bizi izliyor. Tüm dünya İstanbul’u izliyor. Tüm mazlumları, mağdurları, yolda kalmışları, garipleri, öksüzleri sizi izliyor. Kahire’de oyları çalınmış kardeşlerim sizi izliyor. Şam’da kurşunların bombaların altında yaşayan açlıkla sefaletle imtihan edilen, belki de yavrusunun başında ağıtlar yakan ciğeri parçalanmış anneler sizi izliyor. Bağdat’ta barışa susayan gönüller İstanbul’u izliyor. Karabağ’da toprakları çiğnenen Azeri kardeşlerim sizleri izliyor. Mogadişu bugün İstanbul’u izliyor. 'KILIÇDAROĞLU BAK BU MONTAJI NASIL YAPTIK' Varsın birileri montaj desin. Kılıçdaroğlu bak bu montajı nasıl yaptık? Güzel mi, beğendin mi? Bir montaj da sen yap böyle. Varsın birileri montaj desin, taşıma desin. Bu muhteşem coşkuyu küçümsesin. Ama bilesin ki İstanbul, Gazze’nin yetimleri Ramallah’ın öksüzleri sizi izliyor. Kabe’nin etrafında tavafta olanlar size dua ediyor. Diyorlar ki 30’unun akşamında müjde bekliyoruz. 'ONLAR AHLAKİ OLMAYAN ŞEYLERİ İZLİYOR' Telefon, sürekli soruyorlar İstanbul nasıl. Gelirken aynı şeye muhatap oldum. İstanbul sen her an dildesin, kulaktasın, gözlerdesin. İzleniyorsun İstanbul. Ama Pensilvanya’nın izlediği gibi değil. Onlar mahremleri izliyor. Ahlaki olmayan şeyleri izliyor. Ama burası güzellikleri izliyor. Ülkemin aydınlık yarınlarını izliyor. Mahzun, boynu bükük Kudüs bugün sizleri izliyor. “Biz, kısık sesleriz minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım. Ya çağır şurada bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım. Mahyasızdır minareler göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım. Bize güç ver... Cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım. Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım. Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız, Ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım.” Amin sonsuz kere amin. Bugün bir kez daha tarih yazıyorsun İstanbul. Bugün bir kez daha tuzakları oyunları bozuyorsun İstanbul. 'RAHŞAN AFFIYLA KURTARDIN' Millet oynanan oyunu görüyor. Millet sınırsız basiretiyle Türkiye üzerindeki kirli oyunu, tuzağı görüyor. 94’te İstanbul’a aday olduğumda, kimse kazanacağımıza ihtimal vermiyordu. Kimden aldık belediyeyi CHP’den. Yolsuzlukların belediyesi CHP. Kılıçdaroğlu sen bu işleri anlamazsın. Seni zaten SSK’dan tanıyoruz. SSK’daki yolsuzluklarınla tanıyoruz. Rahşan affıyla kurtardın işi yırttın. SSK hastanelerinde çektiğimiz çileleri biz biliriz. Az önce Kocaeli’nde yaşlı bir amca illa sahneye sahneye dedi. Getirin dedim, geldi. Ne dedi biliyor musunuz? İki kere beni hastanede rehin tuttular beni dedi rehin. Nice rehin tutulanlar oldu. Geldiğimde ilk verdiğim talimat şuydu. Bundan böyle hastanelerin kapısından kimseyi döndürmeyeceksiniz ve asla rehin tutmak gibi bir şey duymayacağım. Duyduğum zaman başhekimlere kesin ikazımdır, kesinlikle ilişkilerini keseriz. İstanbul’un seçkinleri kaymak takımı böyle bir sonuç beklemiyordu. İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı. Çünkü CHP demek kirlilik demektir. Yolsuzluk demektir, çöp demektir. CHP demek susuzluk demektir. Ey İstanbul o zaman Ümraniye’nin belediyesi de CHP’liydi. Ümraniye çöplüğünde vahşi depolama vardı, o çöplük patladı 39 kişiye maalesef mezar oldu. gençler bunu bilmeyebilir, geziciler bunu bilmeyebilir. Ah ah, çevreci ha, ne çevrecisi ya? 39 kişi orada maalesef öldü. CHP’li belediye vardı. Bunun hesabını soran oldu mu? Nerde o medya? Yandaş medya nerede? sordular mı bunun hesabını? Sormazlar, işlerine gelmez. Niye? Paslaşıyorlardı, dayanışma içerisindeydiler. Onları onlar getirdiler. Ama tarih hesap soruyor şimdi. Diyor ki ey CHP o 39 vatandaşımızın hesabını ver. Kılıçdaroğlu sen bunların hesabını ver. Ama bunlarda o yüz yok. Geldi İstanbul’a büyükşehir başkan adayı oldu Kılıçdaroğlu. Ben de merak ettim nerede oturuyor diye. Dediler ki Kağıthane’de. Nerede oturuyorsunuz diye, Kağıttepe’de oturuyorum demiş. Ve seçim günü geldi oyunu kullanamadı. Yahu bunun eline üç koyun verin kaybedip gelir. İnanın bundan bir şey olmaz. Şimdi biliyorsunuz pozlar veriyordu, klasör. Yolsuzluk klasörü. Tabi böyle şeylerin olacağını da zannetmiyordu. Baykal genel başkan o da yanında. Klasörün sırtında ne yazıyor yolsuzluk. Kimin klasörü bu? Şu anda büyükşehir adayı olarak gösterdiler zatın. Ne yaptılar onu? Partiden ihraç ettiler hırsız ya. O ihraç ettikleri kişiyi şimdi getirdiler büyükşehir adayı yaptılar. Peki bu nasıl iş? Ben söylemiyorum klasörü sen hazırladın, şimdi de kalkıyorsun o adamı aday yapıyorsun. Niye? Malzeme yok ellerinde malzeme. Kimi koysunlar? Bunlar felç olmuş felç. Ama biz gümbür gümbür geldik, yine gümbür gümbür geliyoruz. Biz İstanbul’a, ülkemize, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yine hizmetkar olarak yolumuza devam edeceğiz. İstanbul’daki seçkinler elitler, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan seçileceğine inanmıyorlardı. Milleti dahi kontrol ettiklerini, milletin aklını çeldiklerini zannediyorlardı. Milletim onlara ağır bir ders verdi. şimdi ne diyorum biliyor musun? 30 Mart’ta sadece onlara değil, hani bu telefonları dinleyenler var ya, Pensilvanya var ya, en önemli dersi ona vereceğiz. 'BUNLAR BİZİM HELALİMİZİ YEDİLER' Bunların dershanelerine gidenler varsa yavrularımızı lütfen oralardan alın. Milli Eğitim Bakanlığı olarak hafta sonlarında takviye kurslarını biz ücretsiz olarak vereceğiz. Yıllarca bunlar bizi sömürdüler ya. Sülük gibi sömürdüler. Ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emer. Bunlar bizim helalimizi yediler ya. Sadaka dediler yediler, zekat dediler yediler, kurbanlık koyun dediler yediler, adak dediler yediler. Ah kardeşlerim ha, benim sevgili peygamberime, kendi televizyonunda miraçtan iniyor kamyonete bindiriyor. Ve bu senaryoları da o onaylıyor biliyor musun? Yahu sen hoca mısın senarist misin? Nesin? İyi niyetimizin kurbanı olduk. Başörtülü kızlarımızın, yahu üniversiteye giderken başlarını açmaları noktasında fetva veriyor beyefendi. Niye? Çünkü 28 Şubatçı generaller onu istediler. Ya sen nasıl hocasın be. Ama 28 şubat öncesi öyle demiyor. Akşam başka sabah başka. Şu andaki yandaş medya var ya muhtar bile olamaz dediler. Muhtar bile olamaz dedikleri kişi 11 yıldır aralıksız Türkiye’de başbakan oldu. Bu milletin iradesini çalamazsınız. Biz önce halkın sonra hakkın iradesine boyun eğdik. Benim meselem milletimin hak meselesidir. Benim meselem milletimin hukuk meselesidir. Biz hukuku çiğnemeye karşı dik duruyoruz. Yargı darbesi yapmak isteyenlere karşı dik duruyoruz. Milli iradenin çalınmasına karşı dimdik duruyoruz. Müslüman olmayanlara da hizmet etmek bizim görevimiz. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister ateist olsun. Bizim görevimiz alanında hepsi var. Bizim iktidarımız ayrımcılığın iktidarı olmayacaktır. Epey zamandır bir şarkı tutturdular. Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Sevsinler sizi. Nereden ibaret? Doğru bunlar öyle alıştılar. Ama böyle değil. Biz sandıksız bir demokrasiyi asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Sen Şişli’de ne yaptın ya? İstanbul’a ne yapacaksın. Bunların böyle bir imkanı gücü yok. Geçenlerde bizim Taksim Yenikapı hattındaki, yeni yapılan köprü var ya, o köprüyü yıkacakmış. Ya bu CHP yıkmakla mükellef, yapmakla değil. İstanbul’da ulaşım sıkıntısı var. İkinci tüp geçidi yapacağız. Kılıçdaroğlu onu da yıkarsınız olur mu? Ama iktidara gelemeyeceğine göre sen artık aracınla gezersin. 'TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA' Bak Kanal İstanbul dedik, adam Kanal İstanbul’dan rahatsız. Biraz kendinize gelin. Şu ülkede bir dikili ağacınız yok. Sadece yakarsınız yıkarsınız başka işiniz yok. Ondan sonra da tencere tava hep aynı hava. Adı da ne? Demokrasi özgürlük. Tencere tavayla özgürlük olur mu? Ancak huzursuzluk olur. Bakıyorsunuz şimdi bazı bu zihniyette olan, sokaklarda yollarda çirkin hareketler yapma… 12 yıl boyunca hırsızların art niyetlilerin farklı hesaplar içinde olanların bu davaya sızmaması için hep hassasiyet içinde olduk. 'UYDURMA BİR PASAPORTLA KAÇTIN GİTTİN' Pensilvanya beddua seansları yapıyor. Varsınlar etsinler ya. Hiç önemli değil. Bumerang gibi onları vurur. Kötü söz sahibinindir. Bitmedi. Şimdi geçenlerde baktım bir şey daha düşmüş. Ne diyor? O uzun bize çok hainlik etti diyor. Şu hale bak, ya sen ne biçim hocaefendisin ya. Ya sen bu noktada eğer dürüstsen 99’da bu ülkeden niye kaçıp gittin? 15 yıldır kaçaksın. Uydurma bir pasaportla kaçtın gittin. İlkokul mezunu ve öbür taraftan da maalesef hak etmediği halde bir pasaportla kaçış. Şimdi soruyorum diyorlar ki inzivaya çekiliyor. TWEET MWEET ANLAMAM BEN BU İŞLERDEN Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıklarız diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorla “CUMHURBAŞKANIMIZIN KANAATİ FARKLI OLABİLİR” Şimdi ne diyorlar? Özgürlük elden gidiyor. Kusura bakmasınlar, bak şu Tayyip Erdoğan, kim ne derse desin bizim mahremimizi, görüşmelerimizi, konuşmalarımızı dinleyen ve dinletenlere karşı sonuna kadar mücadelesini verecektir. Özgürlük adı altında kimse bizim mahremimize giremez. Kim olursa olsun. Cumhurbaşkanımızın kanaati farklı olabilir. Beni dinleyecek, bakanları dinleyecek. Yahu bırakın tüm insanları dinleyecek. Beni dinleyemezsin, yok böyle bir şey. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam, bu montaj, dublaj, uydurma şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz. Böyle bir hakları olmadığı halde bunlar bizi dinliyorlar. Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıkları diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorlar. MİT müsteşarımı tutuklayıp süreci bozmak istediler. Benim Anadolu’daki Trakya'daki kardeşimin gözünden bile sakındığı 20 yaşındaki evladı o dağlarda şehit olmuş bunların umurunda mı? Yozgat'taki kardeşimin Samsun'daki Kastamonu'daki kardeşimin ocağına ateş düşmüş bunların umurunda mı? Babaların ciğeri dağlanmış bu Pensilvanya'nın umurunda mı? Ya Mavi Marmara vuruluyor Pensilvanya'nın gözünde yaş yok. Tam aksine o başkalarının yanında yer alıyor. Bu Aydın Doğan'ın bu Pensilvanya'nın onların medyasının umurunda mı? ‘NE KOMADA ÖLEN ÇOCUK, NE DE BURAK YAVRUMUZ’ Ne İstanbul'da, ne komada ölen çocuk, ne de sokakta vurulan gencecik Burak yavrumuz bunların asla umurunda değil. Bunlar nebbaş nebbaş. Bunlar mezarlık soyguncusu. Cumhuriyet
Muhsin Yazıcıoğlu'nun Hayatını Kaybedişinin 5. Yılı
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki beş kişinin öldüğü helikopter kazasıyla ilgili, hem Meclis Komisyonu hem de Devlet Denetleme Kurulu rapor hazırladı. Her iki raporda da 'adli soruşturmaya' işaret edildi. Raporlarda uçuş bilgilerini gösteren elektronik cihazların enkazda bulunamamasına dikkat çekiliyor. Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu 25 Mart 2009 günü seçim çalışmaları kapsamında Kahramanmaraş’tan helikopterle Yozgat’a hareket etti. Yazıcıoğlu ve beraberindeki beş kişiyle havalanan helikopter ile bir süre sonra bağlantı kesildi. Helikopterin enkazına ise 27 Mart 2009’da ulaşıldı. Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili iddialar üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde aynı yıl içinde bir araştırma komisyonu kuruldu. Ancak ' Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu'nun nihai raporu' bu komisyonun çalışma süresi tamamlandıktan sonra Meclis’e ulaştı. Bunun üzerine kaza raporuyla ilgili gerekli incelemeler yapılamadığı gerekçesiyle ikinci kez Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen Meclis Araştırma Komisyonu raporuna Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) “muhalefet şerhi” koydu. Muhalefeti tatmin etmeyen Meclis raporunda “pilotaj hatasına” işaret edilirken uçuş bilgilerini kaydetme özelliğine sahip iki adet elektronik cihazın enkazda bulunamadığı belirtildi. İşte 2011 tarihli Meclis raporundan satır başları Enkazda bulunamayan cihazlar “Söz konusu cihazların marka ve modellerine ilişkin tespit, kazada hayatını kaybeden gazeteci İsmail Güneş’in çektiği fotoğraflar ve enkazdan alınan görüntüler üzerinden yapılmıştır. Uçuş sırasında mevcut olan ancak daha sonra bulunamayan her iki cihaz kullanıcı tarafından kayıt fonksiyonu aktif hale getirilmişse en güncel uçuş bilgilerini (konum ve zaman) kayıt edebilme özelliğine sahiptir. Cihazlar bulunmuş olsalardı helikopterin izlediği gerçek rota ve zaman bilgilerine ulaşmak mümkün olabilecekti.” ‘Pilot uçuşta ısrarcı oldu’ Meclis raporunda pilotun kuleden uçuş güzergâhı üzerindeki genel hava durumuna ilişkin bilgiyi almadığı belirtildi; “Hava aracının 25.03.2009 tarihinde yapmış olduğu uçuşundaki teknik donanımının yetersiz olduğu, pilotun tüm bu olumsuzluklara rağmen dönmeyi ya da iniş yapmayı düşünmeden uçuşta ısrarcı olduğu anlaşılmıştır” denildi. ‘Dışarıdan bir müdahale yok’ Meclis Araştırma Komisyonu, raporda “Helikoptere dışardan bir müdahale olmadığı” görüşüne de yer verdi: “Elde edilen bilgi ve belgeler ile bilgisine başvurulan kişilerin ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde helikopter gövdesi, elektronik cihazlar ve transmisyon ekipmanı üzerinde dışarıdan herhangi bir şekilde müdahale yapıldığı izlenimini verecek bir bulguya rastlanmadığı sonucuna varılmıştır.” ‘Zaman kaybedildi’ Raporda ayrıca arama kurtarma çalışmaları sırasında ‘yanlış değerlendirme’ yapıldığı ve cep telefonu sinyallerinden faydalanılarak elde edilen alan dışında arama yapılmasının zaman kaybına yol açtığı belirtildi ve “Bu, yanlış değerlendirmenin açık örneğidir” ifadesi kullanıldı. ‘İstihbari bilginin kaynağı ne?’ Meclis kazadan sonra kamuoyuna yansıyan “Helikopterin enkazına ulaşıldı, Muhsin Yazıcıoğlu ve diğer kazazedeler yaralı olarak Göksun Devlet Hastanesi’ne intikal ettirilmekteler” şeklindeki istihbari bilginin kaynağını da tespit edemedi: “Bu bilgi, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici kaynak gösterilmek suretiyle kamuoyu ile paylaşılmıştır. Teyide muhtaç olan bu istihbari bilginin ne şekilde elde edildiği konusunda yetkililerin komisyonumuza vermiş oldukları bilgiler arasında belirsizlik ve tutarsızlıklar mevcuttur. Kazanın oluşumunun daha iyi anlaşılabilmesi ve tam olarak aydınlatılabilmesi, kapsamlı olarak yürütülecek adli ve idari bir soruşturma sonucunda mümkün olacaktır.“ CHP ve MHP rapora karşı görüş yazdı CHP ve MHP, Meclis'in raporunu eksik bularak muhalefet şerhi yazdı. CHP “İlgililerin komisyona arama ve kurtarma çalışmaları sırasında birtakım çalışmaların eksik ve yanlış yapıldığı görüşünü dile getirmesine rağmen bunların rapora yansıtılmadığını” savundu. MHP de “Kaza Soruşturma Kurulu’nun yetkili olmasına karşın uzman kişilerden oluşturulmadığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın yayınladığı kaza-kırım raporunda tahmine dayalı bilgilere yer verildiğini” belirtti. DDK: Kaza nedenleri Savcılık tarafından araştırılmalı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatı üzerine Devlet Denetleme Kurulu (DDK) da BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili bir rapor hazırladı. 21 Ocak 2011 tarihinde, soruşturmanın gizliliği gerekçe gösterilerek, raporun bir bölümü Cumhurbaşkanlığı internet sitesine konuldu. Bu raporda ise kazanın, pilotun 'yön kaybı' nedeniyle yaşanmış olabileceği ihtimaline yer verildi. Ancak DDK, Cumhuriyet Savcılığı'nca araştırılması gereken şüpheli noktaları da sıraladı: 'Helikopter enkazından, helikopterin kaza öncesine ilişkin irtifa, güzergâh gibi, kaza nedeninin belirlenmesine yardımcı olabilecek ilâve uçuş bilgilerini sağlayabileceği değerlendirilen cihazların kaza mahallinden yok olması / çalınması, Pilot ve yolcuların kanlarında sebebi açıklanamayan yüksek oranlarda karbonmonoksit gazı bulunması ile adli tıp uygulamalarındaki bazı düzensizlikler ve pilotun sağlık durumu hakkında tespit edilen yeni bilgiler, Arama kurtarma faaliyetlerinde yaşanan bilgi kirliliği ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından üretilen tek bilimsel veri çerçevesinde belirlenen kaza yerine ilişkin koordinatlarda hiç aramama yapılmamasına ilişkin ciddi ihmal ve eksiklikler birlikte düşünüldüğünde söz konusu hususların mutlaka Cumhuriyet Savcılığı’nca araştırılması gerekir.' Soruşturma dosyası Maraş'ta Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından dosyalar farklı mahkemelere dağıtıldı. Bu kapsamda, Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin soruşturma dosyası Malatya'dan Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'na 20 Mart 2014 tarihinde ulaştı. Savcılık soruşturması sürüyor. (Kaynak: Al Jazeera)
Türkiye'de YouTube'un Beklenen Sonu
Twitter’ın ardından popüler video paylaşım sitesi Youtube’a erişim durduruldu. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) yeni değişikliklerle yürürlüğe giren internet 5651 nolu yasaya dayanarak siteye 'idari tedbir' konduğunu belirtti. TİB’in açıklamasında geçen ay değiştirilen internet yasasına atfen “5651 sayılı kanun uyarınca yapılan teknik inceleme ve hukuki değerlendirmeler sonucunda bu internet sitesi hakkındaki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın 27.03.2014 tarih ve 490.05.01.2014,-48125 sayılı kararına istinaden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından idari tedbir uygulanmaktadır” ifadesi yer aldı. Dışişleri Bakanlığı'ndan, TİB'e gönderilen yazıda, sosyal paylaşım sitesi Youtube'deki bazı içeriklerin ulusal güvenliğe birinci derece tehdit oluşturduğu, bu nedenle bu adreslere erişimin derhal engellenmesinin önem taşıdığı belirtildi. 2007'de de kapatılmıştı Youtube Türkiye'de en son Mart 2007 ile Temmuz 2010 arasında Atatürk'e hakaret içeren videolar nedeniyle kapalı kalmıştı. Kararın İngilizcesi de siteye kondu. 17 Aralık sonrası Youtube'a Başbakan'a, ailesine, bakanlara ve iş adamlarına ait olduğu iddia edilen ses kayıtları konuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hafta içinde katıldığı bir televizyon programında Twitter’a erişim engelini savunurken, “Bu işin arkasında Youtube var” demişti. En son bugün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da bulunduğu çok gizli bir toplantıya ait olduğu iddia edilen ses kayıtları Youtube’a konuldu. Görüşmede devlet mahremiyeti içeren konuşmalar yer alıyor. Kaynak: Al Jazeera
TİB Yasakladı, RedHack Hackledi
Önce Twitter, ardından da Youtube'a erişimin engellenmesine karar veren Telekominikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) bir tepki de Redhack isimli hacker grubundan geldi. Redhack, twitter hesabından, 'Sen herşeyi hesaplarken, herşeyin ana koordinatörünü unuttun. Yasaklanan, yasaklanır..' tweet'iyle TİB'i hacklediğini duyurdu. Gece geç saatlerde hacklenen siteye sabah saatlerinde erişim tekrar normale döndü.DHA
YouTube Yasağı Kalktı
Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, 'Youtube' ile ilgili 27 Mart 2014'te aldığı tüm yayına erişim engeli kararını kaldırırken 15 video üzerindeki erişim engelini kaldırmadı. Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, 27 Mart 2014 tarihli kararla 'Youtube' adlı internet sitesindeki kapanması istenen linklere ve ilgili internet sitesi tarafından bildirilen süre içerisinde gereğinin yerine getirilmemesi durumunda tüm yayına erişimin engellenmesine karar vermişti. Mahkeme, Türkiye Barolar Birliğinin bu karara itirazı üzerine, 27 Mart 2014 tarihli kararındaki 'tüm yayına erişimin engellenmesi' kararını kaldırdı. Mahkeme, 15 linkle ilgili yayın yasağının devamına karar verdi. Kararın gerekçesi Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi'nin 'youtube' yasağının kaldırılmasına ilişkin kararının gerekçesinde, 'Tüm bir siteye yönelik erişimin engellenmesi şeklinde, bahsi geçen siteye erişimin tamamen engellenmesini öngören ve sınırları belirsiz bir yasaklama kararı getiren mahkememiz kararının, demokratik toplumların en temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturduğu kanaatine varılmıştır' denildi. Kararda, Anayasa Mahkemesi'nin 2 Nisan 2014 tarihli kararında, ifade özgürlüğünün, sadece 'düşünce ve kanaate sahip olma' özgürlüğünü değil aynı zamanda sahip olunan 'düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma', buna bağlı olarak 'haber veya görüş alma ve verme' özgürlüklerini de kapsadığnın belirtildiği aktarıldı. Kararda, bu çerçevede, ifade özgürlüğünün, bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması, bunları tek başına veya başkalarıyla çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına geldiği ifade edildi. 'İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temellerinden' İfade özgürlüğünün, demokratik toplumun temellerinden biri olduğu, toplumun gelişmesi ve bireyin kendini gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer aldığı vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi: 'Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü mutlak ve sınırsız değildir. Bu bağlamda düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü kullanılırken bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve davranışlardan kaçınılması gerekir. Nitekim Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinin koruma altına aldığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti Anayasa'nın 13. maddesine uygun olarak, bu maddelerde belirtilen sebeplerle sınırlandırılabilir.' 'İnternet, hak ve özgürlüklerin kullanılması için önemli' Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Handyside/Birleşik Krallık davasına da atıf yapılan kararda, Anayasa Mahkemesi'nin 'twitter' ile ilgili kararında ifade edildiği gibi, internetin modern demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir araçsal değere sahip bulunduğu vurgulandı. Bu nedenle internet ve sosyal medya araçları konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların yanı sıra mahkemelerin de çok hassas davranmaları gerektiğine işaret edilen kararda, şu tespitler yapıldı: 'Anayasamızın 13. maddesine göre, temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar ancak kanunla yapılabilir ve demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunulamayacağı dikkate alındığında, mahkememiz tarafından içerikleri sakıncalı görülen internet adreslerinin URL bazında, bunun mümkün olmaması halinde tüm bir siteye yönelik erişimin engellenmesi şeklinde, bahsi geçen siteye erişimin tamamen engellenmesini öngören ve sınırları belirsiz bir yasaklama kararı getiren mahkememiz kararının, demokratik toplumları n en temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturduğu kanaatine varılmıştır. Bahse konu içerikler nedeniyle 'youtubecom' isimli internet sitesine erişimin engellenmesi yalnızca bu engellemeye dayanak gösterilen ve URL bazlı verilen kararla mümkün iken, 'youtube.com' isimli internet sitesine tamamen erişimin engellenmesinin, 'youtube.com' ağından yararlanan tüm kullanıcıların ifade özgürlüğüne yönelik ağır müdahale niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Ülkemizde milyonlarca kullanıcısı olan bir video paylaşım sitesine erişimin engellenmesinin bu kullanıcıların Anayasa'nın 26. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne müdahale olduğu, bir başka deyişle erişimin engellenmesi yönündeki sınırlamanın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin kriterlere aykırılık oluşturduğu, özel hayatın korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi sağlamadığı, bu suretle mahkememiz kararının 'youtube.com' isimli internet sitesine erişimin tamamen engellenmesine ilişkin kısmının, Anayasamız ve AİHS ile güvence altına alınan ifade ve haberleşme hürriyetini kısıtlayabilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.' Kararda, Anayasa'nın 153/6 maddesindeki, 'Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yütütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesi'nin 2 Nisan 2014 tarihli kararı göz önünde bulundurularak itirazın kabul edimesi gerektiği vurgulandı. Mahkeme kararının TİB'e ulaştırılmasının ardından YouTube'a erişimin sağlanması bekleniyor. Başbakan Tayyip Erdoğan 25 Mart'ta yaptığı bir açıklamada, Twitter'e erişimin engellenmesini değerlendirirken, 'O zaman yasaklara uysunlar biz de yasağı kaldıralım. Twitter dediğiniz olay nedir? Bir şirket. Bu olayın arkasında aslında Youtube var. Youtube'un avukatlarıyla çalışıyorlar' demiş ve arkasından 27 Mart'ta TİB, YouTube'a erişimi engellemişti. CNN Türk
Türkiye Twitter'daki İstenmeyen İçerikleri 5 Saniyede Böyle Silecek
Geçtiğimiz aylarda dev sosyal blog Twitter’ın mahkeme kararlarına rağmen yasal olmayan içerikleri silmemesinden dolayı Türkiye’de kapanması büyük tepkilere yol açmış daha sonra devlet ve Twitter’ın anlaşması ile geri açılmıştı. Hükümet şimdi de Twitter üzerinden yapılan yasa dışı paylaşımlara çözüm bulmak için başka yöntemler üzerinde çalışıyor. Türkiye’nin alacağı yazılım ile Twitter üzerinden paylaşılan yasadışı fotoğraf, görüntü ve bilgileri hemen silinebilecek. İçişleri Bakanlığının alımını yapacağı NetClean isimli yazılımla, çocuk pornosu, illegal fotoğraf ve terör içerikli paylaşımlarının tweet atıldıktan beş saniye sonra otomatik olarak silinmesi hedefleniyor. Türk mahkemelerinin verdiği kararları uygulamadığı için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından erişime engellenen Twitter, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararla yeniden erişime açılmıştı. Ancak halen Twitter ile görüşmeler sürdürülüyor. Yapılan araştırmalar sonunda Twitter'daki istenmeyen ve hakkında mahkeme kararı bulunan içerikleri engellemenin yolunun bulunduğu söyleniyor. Twitter'da girilen anahtar kelimelerle bulunacak olan çocuk pornosu gibi illegal linkleri anında silecek olan yazılımın fiyatı ise 40 milyon euro.teknolojioku
Medyanın 3 Ayı: 186 Gazeteci İşten Atıldı
23 gazeteci Temmuz’a hapiste girdi.Nisan-Haziran 2014 döneminde TMK'dan 15 yeni dava açıldı; Başbakana hakaretten 38 kişi toplam 2 ay 15 gün hapis ve 277 bin 400 TL para cezasına mahkum oldu. 54 haberciye saldırıldı. AİHM’in cezası 160 bin TL oldu. Nisan-Mayıs Haziran 2014 dönemine 186 gazeteci gerekçeli, gerekçesiz, istifaya zorlanarak işten çıkarıldı. Medyanın sahiplik yapısı başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete editoryal bağımsızlığa müdahale imkanını giderek arttırıyor. Geçen yıl aynı dönemde 65 gazeteci işten çıkarılmıştı. 2013 Temmuzundan 2014 Haziran sonuna kadar da 384 gazeteci gerekçeli, gerekçesiz, istifaya zorlanarak işten çıkarıldı. Yeni çıkarılan MİT ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı yasalarıyla Terörle Mücadele Kanunu bütün ağırlığıyla habercilik pratiklerinin üzerine çöktü. 23 gazeteci Temmuz 2014’e hapiste girdi. 54 haberci, yerel gazete ve internet sitesi fiili saldırıya uğradı. Haberciye / medyaya saldırılarda cezasızlık da hükmünü sürdürüyor. Türkiye, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü Günü ve ilk sansürsüz gazetelerin yayımlanmasının 106. yılına böyle giriyor. BİA Medya Gözlem raporu Nisan-Mayıs-Haziran dönemini “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “gözaltılar”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “AİHM” ve “RTÜK” başlıklarıyla sunuyor. 23 gazeteci ve 14 dağıtımcı Temmuz 2014’e cezaevinde girdi. Gazetecilerin 14’ü ve 14 dağıtımcının tamamı Kürt medyasından; TMK ile TCK kapsamında “örgüt” bağlantılı olarak hapiste. Geçen yıl aynı dönemde, 66 gazeteci ve 27 dağıtımcı hapisteydi. 23 gazeteciden 14’ü 'Kürdistan Topluluklar Birliği-Türkiye' (KCK), 'PKK' ve 'DYG'; diğerleri de 'Marksist Leninist Komünist Partisi' (MLKP); 'Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi' (DHKP-C); 'Direniş Hareketi', ‘Türkiye Komünist Emek Partisi/Leninist’ (TKEP/L); İBDA-C davalarından hapiste. Bir karikatürist Adnan Oktar’a hakaretten, bir gazeteci de “casusluk” iddiasıyla hapiste. 23 gazeteciden 18’i hükümlü, 5’inin davası sürüyor. Nisan ayından beri Özgür Gündem gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Reyhan Çapan ve haftalık Demokratik Ulus gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Arafat Dayan hakkında, TMK’nın 6/2 veya 7/2 maddelerine muhalefetten 15 yeni dava açıldı. Üç ayda 54 gazeteci, bir yerel gazete, bir İnternet haber sitesi fiili saldırıya, bir gazeteci sözlü saldırıya uğradı; beş gazeteci ve bir gazete de tehdit edildi. Ocak-Mart 2014 döneminde 34 gazeteci, bir gazete, bir ajans ve bir İnternet sitesine yönelik en az 40 fiili saldırı yaşanmıştı. 2013’ün, Gezi direnişine de denk gelen aynı döneminde 91 haberci fiili ve sözlü saldırıya uğramış ve 3’ü de tehdit edilmişti. “Gezi”nin yoğun yaşandığı 27 Mayıs-30 Eylül 2013 döneminde 153 gazeteciyi yaralayan ve 39’unu gözaltına alan güvenlik güçleriyle ilgili hiç bir işlem yapılmadı. Üç ayda bir köşe yazarı ve bir karikatürist toplam 1 yıl 5 ay 20 gün hapse mahkum oldu. Bir yazar ve bir öğrenci toplam 8 bin 740 TL para cezası aldı. 2013’ün aynı döneminde ceza toplamı, 1 yıl 2 ay hapis ve 13 bin 500 TL idi. Başbakan Erdoğan'a “hakaret ve kişilik haklarına saldırmak”tan 38 kişi toplam 2 ay 15 gün hapis ve 277 bin 400 TL para cezasına mahkum edildi. Geçen yıl aynı dönemde, Aydınlık gazetesi karikatür yoluyla Başbakana hakaret edildiği gerekçesiyle 30 bin TL tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Mahkemler bianet dahil 15 haber sitesine URL bazlı erişim engeli getirdi. Bir arkadaşlık sitesi erişime kapatıldı. IŞİD’in Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nda 49 kişiyi kaçırmasıyla ilgili yayın yasağı konuldu. “Maraş Katliamı” tablosu sergiden kaldırıldı; iki gazete mühürlendi. Bir gazetecinin Soma’ya girişi yasaklandı. Gazeteci Nedim Şener’in kitabının reklam afişine sansür geldi. Üç ayda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10. maddesini ihlal ve bu dosyalarda adil yargılama yapmadığı tespitiyle 5 gazeteci, 2 akademisyen ve hapiste Kürtçe yasağından mağdur olan 4 tutukluya toplam 55 bin 259 avro (yaklaşık 159 bin 200 TL) maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Geçen yılın aynı döneminde AİHM iki tutuklu gazetecinin “özgürlük hakkı”nın ihlalinden Türkiye’yi 29 bin 223 TL ödemeye mahkum etmişti. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan-Haziran 2014 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 28 uyarı, 133 para cezası; radyo kuruluşlarına 3 uyarı, 3 de para cezası verdi (EÖ). Bu yayın Avrupa Birliği'nin desteğiyle üretilmiştir. Burada dile getirilen görüşler Osservatorio Balcani e Caucaso ve paydaşlarına ait olup hiç bir biçimde Avrupa Birliği'nin resmi görüşleri olarak değerlendirilemez. Proje sayfası için: Avrupalı Gazeteciler için Güvenlik Ağı. İtalya, Güneydoğu Avrupa ve Türkiye'de Basın Özgürlüğü için Uluslararası Destek Ağı. Bianet