onedio

Kağıthane Haberleri

Kağıthane ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kağıthane ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

"Tweet Mweet Anlamam Ben Bu İşlerden"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,ın Konuşmasından satır başları İstanbul Türkiye’nin özetidir. Bu ne manzara? Bugün Türkiye bizi izliyor. Tüm dünya İstanbul’u izliyor. Tüm mazlumları, mağdurları, yolda kalmışları, garipleri, öksüzleri sizi izliyor. Kahire’de oyları çalınmış kardeşlerim sizi izliyor. Şam’da kurşunların bombaların altında yaşayan açlıkla sefaletle imtihan edilen, belki de yavrusunun başında ağıtlar yakan ciğeri parçalanmış anneler sizi izliyor. Bağdat’ta barışa susayan gönüller İstanbul’u izliyor. Karabağ’da toprakları çiğnenen Azeri kardeşlerim sizleri izliyor. Mogadişu bugün İstanbul’u izliyor. 'KILIÇDAROĞLU BAK BU MONTAJI NASIL YAPTIK' Varsın birileri montaj desin. Kılıçdaroğlu bak bu montajı nasıl yaptık? Güzel mi, beğendin mi? Bir montaj da sen yap böyle. Varsın birileri montaj desin, taşıma desin. Bu muhteşem coşkuyu küçümsesin. Ama bilesin ki İstanbul, Gazze’nin yetimleri Ramallah’ın öksüzleri sizi izliyor. Kabe’nin etrafında tavafta olanlar size dua ediyor. Diyorlar ki 30’unun akşamında müjde bekliyoruz. 'ONLAR AHLAKİ OLMAYAN ŞEYLERİ İZLİYOR' Telefon, sürekli soruyorlar İstanbul nasıl. Gelirken aynı şeye muhatap oldum. İstanbul sen her an dildesin, kulaktasın, gözlerdesin. İzleniyorsun İstanbul. Ama Pensilvanya’nın izlediği gibi değil. Onlar mahremleri izliyor. Ahlaki olmayan şeyleri izliyor. Ama burası güzellikleri izliyor. Ülkemin aydınlık yarınlarını izliyor. Mahzun, boynu bükük Kudüs bugün sizleri izliyor. “Biz, kısık sesleriz minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım. Ya çağır şurada bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım. Mahyasızdır minareler göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım. Bize güç ver... Cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım. Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım. Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız, Ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım.” Amin sonsuz kere amin. Bugün bir kez daha tarih yazıyorsun İstanbul. Bugün bir kez daha tuzakları oyunları bozuyorsun İstanbul. 'RAHŞAN AFFIYLA KURTARDIN' Millet oynanan oyunu görüyor. Millet sınırsız basiretiyle Türkiye üzerindeki kirli oyunu, tuzağı görüyor. 94’te İstanbul’a aday olduğumda, kimse kazanacağımıza ihtimal vermiyordu. Kimden aldık belediyeyi CHP’den. Yolsuzlukların belediyesi CHP. Kılıçdaroğlu sen bu işleri anlamazsın. Seni zaten SSK’dan tanıyoruz. SSK’daki yolsuzluklarınla tanıyoruz. Rahşan affıyla kurtardın işi yırttın. SSK hastanelerinde çektiğimiz çileleri biz biliriz. Az önce Kocaeli’nde yaşlı bir amca illa sahneye sahneye dedi. Getirin dedim, geldi. Ne dedi biliyor musunuz? İki kere beni hastanede rehin tuttular beni dedi rehin. Nice rehin tutulanlar oldu. Geldiğimde ilk verdiğim talimat şuydu. Bundan böyle hastanelerin kapısından kimseyi döndürmeyeceksiniz ve asla rehin tutmak gibi bir şey duymayacağım. Duyduğum zaman başhekimlere kesin ikazımdır, kesinlikle ilişkilerini keseriz. İstanbul’un seçkinleri kaymak takımı böyle bir sonuç beklemiyordu. İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı. Çünkü CHP demek kirlilik demektir. Yolsuzluk demektir, çöp demektir. CHP demek susuzluk demektir. Ey İstanbul o zaman Ümraniye’nin belediyesi de CHP’liydi. Ümraniye çöplüğünde vahşi depolama vardı, o çöplük patladı 39 kişiye maalesef mezar oldu. gençler bunu bilmeyebilir, geziciler bunu bilmeyebilir. Ah ah, çevreci ha, ne çevrecisi ya? 39 kişi orada maalesef öldü. CHP’li belediye vardı. Bunun hesabını soran oldu mu? Nerde o medya? Yandaş medya nerede? sordular mı bunun hesabını? Sormazlar, işlerine gelmez. Niye? Paslaşıyorlardı, dayanışma içerisindeydiler. Onları onlar getirdiler. Ama tarih hesap soruyor şimdi. Diyor ki ey CHP o 39 vatandaşımızın hesabını ver. Kılıçdaroğlu sen bunların hesabını ver. Ama bunlarda o yüz yok. Geldi İstanbul’a büyükşehir başkan adayı oldu Kılıçdaroğlu. Ben de merak ettim nerede oturuyor diye. Dediler ki Kağıthane’de. Nerede oturuyorsunuz diye, Kağıttepe’de oturuyorum demiş. Ve seçim günü geldi oyunu kullanamadı. Yahu bunun eline üç koyun verin kaybedip gelir. İnanın bundan bir şey olmaz. Şimdi biliyorsunuz pozlar veriyordu, klasör. Yolsuzluk klasörü. Tabi böyle şeylerin olacağını da zannetmiyordu. Baykal genel başkan o da yanında. Klasörün sırtında ne yazıyor yolsuzluk. Kimin klasörü bu? Şu anda büyükşehir adayı olarak gösterdiler zatın. Ne yaptılar onu? Partiden ihraç ettiler hırsız ya. O ihraç ettikleri kişiyi şimdi getirdiler büyükşehir adayı yaptılar. Peki bu nasıl iş? Ben söylemiyorum klasörü sen hazırladın, şimdi de kalkıyorsun o adamı aday yapıyorsun. Niye? Malzeme yok ellerinde malzeme. Kimi koysunlar? Bunlar felç olmuş felç. Ama biz gümbür gümbür geldik, yine gümbür gümbür geliyoruz. Biz İstanbul’a, ülkemize, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yine hizmetkar olarak yolumuza devam edeceğiz. İstanbul’daki seçkinler elitler, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan seçileceğine inanmıyorlardı. Milleti dahi kontrol ettiklerini, milletin aklını çeldiklerini zannediyorlardı. Milletim onlara ağır bir ders verdi. şimdi ne diyorum biliyor musun? 30 Mart’ta sadece onlara değil, hani bu telefonları dinleyenler var ya, Pensilvanya var ya, en önemli dersi ona vereceğiz. 'BUNLAR BİZİM HELALİMİZİ YEDİLER' Bunların dershanelerine gidenler varsa yavrularımızı lütfen oralardan alın. Milli Eğitim Bakanlığı olarak hafta sonlarında takviye kurslarını biz ücretsiz olarak vereceğiz. Yıllarca bunlar bizi sömürdüler ya. Sülük gibi sömürdüler. Ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emer. Bunlar bizim helalimizi yediler ya. Sadaka dediler yediler, zekat dediler yediler, kurbanlık koyun dediler yediler, adak dediler yediler. Ah kardeşlerim ha, benim sevgili peygamberime, kendi televizyonunda miraçtan iniyor kamyonete bindiriyor. Ve bu senaryoları da o onaylıyor biliyor musun? Yahu sen hoca mısın senarist misin? Nesin? İyi niyetimizin kurbanı olduk. Başörtülü kızlarımızın, yahu üniversiteye giderken başlarını açmaları noktasında fetva veriyor beyefendi. Niye? Çünkü 28 Şubatçı generaller onu istediler. Ya sen nasıl hocasın be. Ama 28 şubat öncesi öyle demiyor. Akşam başka sabah başka. Şu andaki yandaş medya var ya muhtar bile olamaz dediler. Muhtar bile olamaz dedikleri kişi 11 yıldır aralıksız Türkiye’de başbakan oldu. Bu milletin iradesini çalamazsınız. Biz önce halkın sonra hakkın iradesine boyun eğdik. Benim meselem milletimin hak meselesidir. Benim meselem milletimin hukuk meselesidir. Biz hukuku çiğnemeye karşı dik duruyoruz. Yargı darbesi yapmak isteyenlere karşı dik duruyoruz. Milli iradenin çalınmasına karşı dimdik duruyoruz. Müslüman olmayanlara da hizmet etmek bizim görevimiz. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister ateist olsun. Bizim görevimiz alanında hepsi var. Bizim iktidarımız ayrımcılığın iktidarı olmayacaktır. Epey zamandır bir şarkı tutturdular. Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Sevsinler sizi. Nereden ibaret? Doğru bunlar öyle alıştılar. Ama böyle değil. Biz sandıksız bir demokrasiyi asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Sen Şişli’de ne yaptın ya? İstanbul’a ne yapacaksın. Bunların böyle bir imkanı gücü yok. Geçenlerde bizim Taksim Yenikapı hattındaki, yeni yapılan köprü var ya, o köprüyü yıkacakmış. Ya bu CHP yıkmakla mükellef, yapmakla değil. İstanbul’da ulaşım sıkıntısı var. İkinci tüp geçidi yapacağız. Kılıçdaroğlu onu da yıkarsınız olur mu? Ama iktidara gelemeyeceğine göre sen artık aracınla gezersin. 'TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA' Bak Kanal İstanbul dedik, adam Kanal İstanbul’dan rahatsız. Biraz kendinize gelin. Şu ülkede bir dikili ağacınız yok. Sadece yakarsınız yıkarsınız başka işiniz yok. Ondan sonra da tencere tava hep aynı hava. Adı da ne? Demokrasi özgürlük. Tencere tavayla özgürlük olur mu? Ancak huzursuzluk olur. Bakıyorsunuz şimdi bazı bu zihniyette olan, sokaklarda yollarda çirkin hareketler yapma… 12 yıl boyunca hırsızların art niyetlilerin farklı hesaplar içinde olanların bu davaya sızmaması için hep hassasiyet içinde olduk. 'UYDURMA BİR PASAPORTLA KAÇTIN GİTTİN' Pensilvanya beddua seansları yapıyor. Varsınlar etsinler ya. Hiç önemli değil. Bumerang gibi onları vurur. Kötü söz sahibinindir. Bitmedi. Şimdi geçenlerde baktım bir şey daha düşmüş. Ne diyor? O uzun bize çok hainlik etti diyor. Şu hale bak, ya sen ne biçim hocaefendisin ya. Ya sen bu noktada eğer dürüstsen 99’da bu ülkeden niye kaçıp gittin? 15 yıldır kaçaksın. Uydurma bir pasaportla kaçtın gittin. İlkokul mezunu ve öbür taraftan da maalesef hak etmediği halde bir pasaportla kaçış. Şimdi soruyorum diyorlar ki inzivaya çekiliyor. TWEET MWEET ANLAMAM BEN BU İŞLERDEN Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıklarız diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorla “CUMHURBAŞKANIMIZIN KANAATİ FARKLI OLABİLİR” Şimdi ne diyorlar? Özgürlük elden gidiyor. Kusura bakmasınlar, bak şu Tayyip Erdoğan, kim ne derse desin bizim mahremimizi, görüşmelerimizi, konuşmalarımızı dinleyen ve dinletenlere karşı sonuna kadar mücadelesini verecektir. Özgürlük adı altında kimse bizim mahremimize giremez. Kim olursa olsun. Cumhurbaşkanımızın kanaati farklı olabilir. Beni dinleyecek, bakanları dinleyecek. Yahu bırakın tüm insanları dinleyecek. Beni dinleyemezsin, yok böyle bir şey. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam, bu montaj, dublaj, uydurma şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz. Böyle bir hakları olmadığı halde bunlar bizi dinliyorlar. Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıkları diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorlar. MİT müsteşarımı tutuklayıp süreci bozmak istediler. Benim Anadolu’daki Trakya'daki kardeşimin gözünden bile sakındığı 20 yaşındaki evladı o dağlarda şehit olmuş bunların umurunda mı? Yozgat'taki kardeşimin Samsun'daki Kastamonu'daki kardeşimin ocağına ateş düşmüş bunların umurunda mı? Babaların ciğeri dağlanmış bu Pensilvanya'nın umurunda mı? Ya Mavi Marmara vuruluyor Pensilvanya'nın gözünde yaş yok. Tam aksine o başkalarının yanında yer alıyor. Bu Aydın Doğan'ın bu Pensilvanya'nın onların medyasının umurunda mı? ‘NE KOMADA ÖLEN ÇOCUK, NE DE BURAK YAVRUMUZ’ Ne İstanbul'da, ne komada ölen çocuk, ne de sokakta vurulan gencecik Burak yavrumuz bunların asla umurunda değil. Bunlar nebbaş nebbaş. Bunlar mezarlık soyguncusu. Cumhuriyet
Türk Polis Teşkilatı'nın Kuruluşunun 169. Yılı
Emniyet Genel Müdürlüğü , rütbeleri polis memurluğundan başlayıp emniyet genel müdürlüğüne kadar uzanan, tüm il ve ilçelerde örgütlenmiş, kırsalda görevini askeri polis olan jandarmaya bırakmış, kentte ise görevi kendisi yöneten iç güvenlikten sorumlu devlet teşkilatıdır. 1845 tarihinde temeli atılmıştır.Merkez teşkilatı bünyesinde Ana Komuta Kontrol, Strateji Geliştirme, Arşiv, Asayiş, Bilgi İşlem, Dış İlişkiler, Eğitim, Güvenlik, Haberleşme, Havacılık, İdari ve Mali işler, İkmal-Bakım, İnşaat-Emlak, İnterpol, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize suçlarla mücadele, Koruma, Kriminal, Özel Harekat, Personel, Sağlık İşleri, Sivil Savunma, Sosyal Hizmetler, Teftiş Kurulu, Terörle Mücadele Harekat, Trafik Eğitim ve Araştırma, Trafik ve Denetleme, Yabancılar Hudut İltica Daireleri vardır. Taşra teşkilatını ise, il emniyet müdürlükleri ve ilçe emniyet amirlikleri oluşturur. Genel müdürlük, üst kurum ve yönetim bakımından İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Kurumun yapılanması iki şekilde olmuştur. Birincisi Merkez Teşkilatı ve ikincisi ise Taşra Teşkilatı'dır.Merkez Teşkilatı,Daire Başkanlıkları şeklinde yapılanmıştır.Taşra Teşkilatı ise 81 ilde İl Emniyet Müdürlükleri olarak faaliyet yürütmektedir. Merkez Teşkilatı'ndaki daire başkanlıklarının bazıları direkt olarak emniyet genel müdürüne bağlı olmak ile birlikte diğerleri ise 5 adet emniyet genel müdür yardımcısına bağlı olarak hizmet vermektedir. Taşra teşkilatında ise illerin başında il emniyet müdürü bulunmakta ve ildeki bütün birimler il emniyet müdürüne bağlı olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, belediye teşkilatlanması tamamlanmış olan il, ilçe ve beldelerde güvenlik, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sağlanmakta; daha küçük birimlerin ve yapılaşmaya açılmamış alanların güvenliği ise Jandarma Genel Komutanlığı tarafından sağlanmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve 81 ilde teşkilatlanmış olup konularına göre uzmanlaşmış alt birimlere ayrılmıştır. Suç türlerinin değişken olması neticesi polis teşkilatında da bu değişen suç ile mücadele edebilmek için her geçen gün yeni uzmanlık birimleri oluşturulmaktadır. Türk Polisinin Hizmetiçi Eğitimleri Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından, Hizmetöncesi eğitimi ise Polis Koleji, Polis Akademisi, Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) ve Polis Meslek Yüksek Okulları tarafından verilmektedir. Polis Akademisinde eğitim lisans seviyesinde olup mezunlar komiser yardımcısı rütbesi ile göreve başlar. Polis Koleji ise lise seviyesinde bir eğitim kurumu olup, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne öğrenci yetiştirmekten mesuldür. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde çeşitli alanlarda lisans eğitimi almış olanlar 6 aylık mesleki eğitim ile polis memuru olarak göreve başlarlar. Polis Meslek Yüksek Okullarında ise eğitim 2 yıllık önlisans seviyesinde olup mezunlar polis memuru rütbesiyle göreve başlamaktadırlar. İnsanların hak ve özgürlüklerinin güven altında bulundurulması gereklidir. Günümüzde devletler, toplumda huzuru ve düzeni sağlama, insanların can ve mal güvenliğini koruma, yasa hakimiyetini sağlamak istemektedirler. Bunun için yasalara ve yasaları uygulayacak bir kuvvete gerek vardır. Türkiye sınırları içerisinde bu görevi yürüten teşkilatlardan biri, Polis Teşkilatıdır. Kulluk Neferi Karakol Bekleyen Yeniçeri Keçeli Yeniçeri Neferi Odabaşı Yeniçeri Kışlası Amiri Kulluk Bayrakdarı Emniyet Amiri Baş Falakacı Sadaret Ceza Amiri Vezir Baş Tebdili Sarıazamın Hususi Ziyaretlerinde Maiyet Amiri Kuloğlu Baş Cuhadarı Belediye Tahsildarları Amiri Baş Kılavuz Alaylarda Yol Açan Çavuşların Amiri Cellât İdam Hükümlerini İnfaza Memur Cellât başı Cellâtların Amiri Subaşı Şehrin İnzibat Amiri Asesbaşı Yeniçeri Ocağı İnzibat Amiri Böcek Başı Gizli Polis Amiri Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir. Eski Türkler'de kamu düzen ve güvenliği işleri Subaşı'lar tarafından belli yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir. Bu yasalarda, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Eski Türklerde Polis Teşkilatı bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere askeri teşkilat içinde yer almış ve Askeri özellikler göstermiştir. Osman Bey Karahisarı ele geçirdiği zaman, kentin yönetimini oğlu Orhan Bey'e vermiş ve onun yanına arkadaşı olan Gündüz Alp'i de Subaşı olarak tayin etmiştir. Bu kişi bugünkü anlamda ilk Polis Amiridir. Subaşılar barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini de sağlamışlardır. Savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdir. Osmanlı'da Polis Teşkilatı, Askeri Teşkilat kadrosu içinde yer almış, askeri amirler aynı zamanda Polis Amiri olarak da görev yapmışlardır. Devlet ve ordu teşkilatı zamanla büyümüş Padişahlar bütün yönetsel, askeri ve bunlarla birlikte ülkede kamu düzen ve güvenliğinin sağlanması işlerini, devlet ricali ve halk karşısında kendilerini temsil eden sadrazamlar vasıtasıyla yürütmüşlerdir. Bu nedenle sadrazamlar, bu görevler için özel memurlar, tebdil çuhadarlar kullanmışlardır. Emniyet makamları; Sadrazam, Yeniçeri ağası, Falakacı, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptanpaşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşılar, Kadı ve Böcekcibaşından oluşmuştur. En büyük sorumlu olan Yeniçeri Ağası, suç işleyenleri Falakacılara dövdürmüş ve hapsettirmiştir. Falakacılar, Yeniçeri Ağasının emri altında, falaka taşıyan acemi oğlanlardan oluşmuştur. Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu'nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdür, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastebanos'un, kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Böcekçibaşılar ise, suçluları izleme ve yakalama işleriyle uğraşmışlardır. Ayrıca Başkent'de sadrazamın, illerde de valilerin emrinde 'Baştebdil' adı verilen İstihbarat Şefi çalışmıştır. Bu dönemde 'Kadı'lar da polis görevi yapmaya devam etmiş, Sadrazam ve Yeniçeri Ağası'ndan sonra, Adli, İdari ve Yerel Yönetim işleri yanında, İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp Kadılıkları, polisiyle işleri, özellikle ahlak zabıtasına ait işlerin yürütülmesinde polis amiri olarak görev yapmışlardır. Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutulmuş, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti görmüşlerdir. İkinci Meşrutiyet ilanı ile 1908 yılında Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmış ve 1909 yılında çıkarılan 'İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun' ile sonra artık yaşaması imkânsız olan Zaptiye Nezareti kaldırılarak, yerine Dahiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli 'Emniyet Umumiye Müdürlüğü' ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur. General Ali Galip Pasiner, Emniyet Umumiye Müdürlüğü'ne 12 Ağustos 1909 tarihinde tayin edilmiştir. Aynı yıl içinde Avrupa memleketlerinin polis işlerine dair bir inceleme seyahati yapmış ve polisin teşkilatının bu günkü esasını oluşturmuştur 1913 tarihli Polis Nizamnamesi, İkinci Meşrutiyet devrinin koşullarına ve zamanın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış ve bu Nizamname ile polisin örgütlenmesi, görev ve yetkileri, personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer tüm özlük işleri, soruşturma, yargılama, istifa, tayin, izin cezalandırma işleri, levazım işleri, polis karakolları ve görevleri, polisin kıyafeti ve davranış biçimleri yeniden düzenlenmiştir. Mondros Mütarekesi'nin yapıldığı 1918 tarihinden, Mili Polis Teşkilatının kurulduğu 1920 tarihine kadar, bütün yurtta Osmanlı Devletinin Polisi olarak hizmet etmiştir. 24 Haziran 1920 tarihinden, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi'nin kaldırıldığı 24 şubat 1923 tarihine kadar geçen sürede ise polis teşkilatı ikilemiş, birisi merkezi İstanbul'da ve Osmanlı Devletine tabi olarak Kurtuluş Savaşı boyunca ve gittikçe daralmışolan bir bölgede ve yalnızca İstanbul'da, diğeri ise, merkezi Ankara'da hızla genişlemiş olan bir bölgede, İstanbul hariç Misak-ı Milli ile çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermiştir. 24 Haziran 1920 de Milli Hükümetin Emniyeti Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı ile emniyet, seyrisefer, memurin şubelerinden ve 6 kişilik Teftiş Kurulundan oluşan küçük bir kadro ile çalışmaya başlamıştır. Ankara'da Milli Hükümetin Emniye-i Umumiyesi Erzurum Milletvekili Durak Bey tarafından 1920 de teşkilatlandırılmaya başlanmış, aynı yıl içinde A. Naci Bey, 1923 yılında Halit Bey Emniyet Genel Müdürü olarak görev almışlardır. AKKM Dairesi Başkanlığı Arşiv Dairesi Başkanlığı Asayiş Dairesi Başkanlığı Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı Güvenlik Dairesi Başkanlığı Haberleşme Dairesi Başkanlığı Havacılık Dairesi Başkanlığı Hukuk Müşavirliği İdari Mali İşler Dairesi Başkanlığı İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı İnşaat Emlak Dairesi Başkanlığı İnterpol Dairesi Başkanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Kriminal Polis Labaratuvarları Dairesi Başkanlığı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı Personel Dairesi Başkanlığı Saglık İşleri Dairesi Başkanlığı Sivil Savunma Uzmanlığı Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı Tanık Koruma Dairesi Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Terörle Mücadele Harekat Dairesi Başkanlığı Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı Trafik Planlama ve Destek Dairesi Başkanlığı Trafik Uygulama ve Denetleme Dairesi Başkanlığı Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Dairesi Başkanlığı Genel emniyet ve asayişin sağlanmasına yönelik hizmetlerin ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesini sağlamak, Asayiş suçundan toplumun nasıl korunacağı hakkında halkın bilgilendirilmesi, çocukların ve gençlerin suça yönelmelerini ve suçta kullanılmalarını önleyici tedbirlerin alınması hizmetlerini yürütmek, Asayiş suçları hakkındaki bilgi ve istatistikleri değerlendirmek, suç analizi yapmak veya yaptırmak ve bunları değerlendirerek asayiş suçlarının önlenmesi için suçla mücadele yöntemlerini belirlemek, taşra teşkilatının çalışmalarına yön vermek ve toplumun her zaman için Türk polisine güvenmesini sağlamaktır. Bu görevlerin uygulama sahası, ilgili yönetmelik uyarınca il ve ilçe belediye sınırlarının içidir.Deniz Polisi Liman sahalarında, körfezlerde ve iç sularda görevli polis gücüdür. Denizlerdeki adli ve idari işlerden emniyet adına sorumlu birimdir. Aynı zamanda Polis Kurbağa Adamlarda bu birime bağlıdır. Polis Kurbağa Adamlar denizlerde, göllerde nehirlerdeki arama kurtarma faaliyetlerini yürütür. İki çeşittir: Yunuslar ve Şahinler. Yunuslar daha çok asayişle ilgili konulara müdahil olmakla birlikte, genelde toplu gezerler ve bir motosiklete iki kişi binerler. Öndeki öncü, arkada oturan artçı diye adlandırılır. Artçı elinde silah taşır. Kıyafetleri kırmızı siyah ve beyaz renklerden oluşmaktadır. Armalarında başında kep bulunan bir yunus balığı figürü yer alır. Şahinler ise Yunusların aksine motosiklete genelde tek binerler ve tek motor halinde devriye gezerler. Bölgelerindeki trafik aksamalarına ve yoğunluklarına ayrıca trafik kazalarına bakarlar. Bu görevlerinin yanı sıra normal polislik görevlerini de (asayiş) sağlamakla yükümlüdürler. Şahinler genelde eskort ve yol açma hizmetlerinde kullanılmakla birlikte olaylara hızlı müdahaleleri ve sempatik polis tavırlarıyla insanlara daha yakın görünmektedirler. Şahinlerin kıyafeti fosforlu sarıdan yeşile dönmüş ayrıca lacivert ve beyaz da bulunmaktadır. Armalarında bir pençesinde şimşek gagasında da zeytin dalı bulunan şahin figürü yer almaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığı 19 Ekim 1981 tarihinde, Fransız yapımı 18 adet SA-318C Alouette marka, keşif ve gözetleme helikopterleriyle kurulmuştur. Havacılık Daire Başkanlığının görevleri asayiş ve kaçakçılıkla mücadele hizmetlerinde yardımcı olmanın dışında, terör örgütlerinin ve bölücü eşkıyanın yakalanması için özel harekat timlerinin ve malzemelerinin havadan nakli ve bu amaçla da özel hareket timleriyle müşterek eğitim yapılması, ayrıca karayolları üzerinde trafik kontrolü, V.I.P.'nin havadan taşınması, hasta ve yaralıların havadan nakli, belli noktalar arası kurye hizmeti gibi hizmetleri yapmakla birlikte, personelinin uçuş ve bakım konularında eğitimi ve tabii afetlerde de halkımıza havadan yardım malzemesi taşınmasıdır. Havacılık Dairesi Başkanlığı kuruluşundan bu yana geçen zaman içinde birçok konuda önemli mesafe kaydetmiştir. Kuruluş yıllarında bünyesinde emniyet hizmetleri sınıfı uçucu pilot yok iken, günümüzde emniyet hizmetleri sınıfı pilot sayısı 43, Emniyet hizmetleri sınıfı bakım yöneticisi ve uçuş ekibi sayısı 49'a ulaşmıştır. 18 adet SA-318C Alouette marka helikopteri ile kurulan Havacılık Dairesi Başkanlığı, 1989 yılında Fransa'dan satın alınan 4 adet 1981 model Puma ve 1991 yılında ABD'den satın alınan biri V.I.P. dizaynlı 5 adet UH-60 Blackhawk helikopterleri ile mevcut helikopter filosunu güçlendirerek, Başbakanlık V.I.P. ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde teşkilatımızın hizmetlerinin daha aktif olmasını sağlamıştır. Polisin çocuklara yönelik olarak yürüteceği hizmetler konusunda ve ayrıca 0-18 yaş grubu çocukların gelişim özellikleri, davranış bilimleri, mülakat teknikleri, iletişim becerisi ve en önemlisi topluma kazandırma gibi konularda özel eğitim almış bir polis birimidir. 1924 yılında Emniyet Umumiye Müdür Muavinliğine bağlı olarak devletin genel güvenliğine yönelen her türlü tehdit ve yıkıcı faaliyetlerle mücadeleyi yürütmek üzere kurulmuş olan 1.Şube ile başlamıştır. Birinci Şube, 04.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 9’uncu maddesiyle Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde Yıkıcı Faaliyetler Şubesine dönüştürülmüştür. Ülke güvenliğini tehdit eden yıkıcı faaliyetlerin 1971’li yıllardan itibaren silahlı eylemlere dönüşmesi ve terörün yoğunlaşması üzerine, terörle mücadelenin etkili şekilde sürdürülebilmesi ve koordine edilmesi amacıyla, Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde bulunan Yıkıcı Faaliyetler Şubesi, 1986 yılında “Terörle Mücadele ve Harekat Dairesi Başkanlığı” adıyla yeni bir yapıya kavuşturulur. Küreselleşen sorunlar sadece bir ulus-devletin sınırları içinde güvenlik sağlamayı imkânsız hale getirmiştir. Suçlular sınır aşan suçlar işlemekte, bir ülkede suç işleyip, diğer ülkelere kaçmaktadırlar. Bazen de suçun kaynağı başka bir ülke olabilmektedir. Suçun uluslararasılaşması polisliğin de uluslararasılaşmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. İstenilen düzeyde olmasa da İnterpol ve Europol uluslararası polislikte işbirliğine iyi birer örnektir. Dünya polisliği ile karıştırılmamalıdır. Dünya polisliği ulusları aşan bir yapılanma idealini ifade eder. Çevik Kuvvet , kanunlar çerçevesinde yapılan toplantı, gösteri ve yürüyüşlerde düzeni sağlaması, katılımcıları koruması ve gerektiğinde toplumsal olaylara müdahale etmesi amacıyla Emniyet Teşkilatı bünyesinde oluşturulan polis birimidir. 1965'te Toplum Polisi olarak Adana, İstanbul, Ankara, Zonguldak ve İzmir'de teşkil edilmiş ve halk arasında (giydikleri yeşil kıyafet ve beyaz miğferden ötürü) 'Fruko' olarak tanınmıştır.1982'de Toplum Polisi yerine Çevik Kuvvet kuruldu ve giydikleri korunma giysileri sebebiyle kamuoyunda daha çok robokop ( ingilizce: robocop ) adıyla tanınırlar. Özel Harekat , terorizm ve kaçakçılık gibi yasadışı olayların yerleşkelerine yapılan ani baskın görevlerinde yer alır.Olağanüstü durumlara hazırlıklıdırlar.Üstün eğitim ve tehçizata sahiptirler.. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bulunan rütbe dereceleri ve işaretleri Askeri statüyle görevli kolluk kuvvetleri Kolluk Yetkisini Kullanan Kamu Görevlileri Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürleri
Haliç'e 66 Tane Yüzer İskele Yapılacak
İBB Ayvansaray, Fener, Eyüp, Sütlüce, Hasköy gibi tarihi vapur iskelelerine ek olarak Haliç'in farklı noktalarına yüzer iskelelerin inşası için 30 Haziran 2014 tarihinde ihale düzenleyecek. Halen 7'si kapalı 14 tarihi iskelenin bulunduğu Haliç'e 66 tane yüzer iskele için ihale açılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yapım İşleri Müdürlüğü'nün açtığı ihale şartnamesine göre Haliç'e yanaşacak tekneler için eni 3, boyu ise 10 metre ebadında 66 adet platform alınacak. Ancak her bir iskele için bu platformlardan kaç tane kullanılacağı şartnamede belirtilmemiş durumda. Toplam uzunluğu 660 metreyi bulacak iskeleler, yer tesliminden itibaren 150 günde tamamlanmış olacak. Radikal’de yer alan habere göre, ihale kapsamında 3 adet çok amaçlı ofis binası, 10 adet çelik geçiş köprüsü, 2 adet 12 metrekarelik güvenlik kabini de yapılacak. Beyoğlu ve Eyüp sınırlarında kalan Haliç'te tekne ve kayıklar Fener, Hasköy, Kasımpaşa, Ayvansaray ve Eyüp kıyılarındaki iskelelere bağlanıyor. Yüzer iskeleler Tarabya’da (fotoğrafta) da kullanılıyor. Yeni Şafak’ın haberine göre “Tarabya ve İstinye’de yat, tekne ve kayıkların düzensiz şekilde kıyılara bağlanmasının ve deniz kirliliğinin önüne geçmek için inşa edilen tekneparkların bir benzeri şimdi de Haliç’te hayata geçirilecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yapım İşleri Müdürlüğü’nün açtığı ihale uyarınca, Eyüp ve Beyoğlu kıyılarında iskeleler yer alacak. Haliç genelinde toplam uzunluğu 660 metreyi bulacak iskeleler yer tesliminden itibaren 150 günde tamamlanmış olacak.” Haberde “Yerel seçimler öncesi Eyüplülere tarihi görünümlü kayık sözü veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın mini marinalar vaadini gerçekleştirmesiyle Haliç’te kayık sayısında önemli bir artışın yaşanması bekleniyor. Haliç’te halen tekne ve kayıklar, Fener, Hasköy, Kasımpaşa, Ayvansaray ve Eyüp kıyılarındaki alanlara bağlanıyor” denildi. Haliç’in çeşitli yerlerine yüzer iskele yapılması için 30 Haziran 2014 tarihinde bir ihale yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yapım İşleri Müdürlüğü’nün açtığı ihale uyarınca, Eyüp ve Beyoğlu kıyılarında iskeleler yer alacak. Haliç genelinde toplam uzunluğu 660 metreyi bulacak iskeleler yer tesliminden itibaren 150 günde tamamlanmış olacak. Tekneler için eni 3 metre boyu ise 10 metre ebadında 66 adet yüzer iskele alınacak. Haliç’te halen tekne ve kayıklar, Fener, Hasköy, Kasımpaşa, Ayvansaray ve Eyüp kıyılarındaki alanlara bağlanıyor. Yurt Gazetesi’nden Mehmet Demirkaya’nın haberine göre yeni duba iskelerle dolacak Haliç’te halen 14 iskele var. Ancak bunların sadece 7’si hizmet veriyor. Hizmete en son kapatılan ise Hasköy İskelesi’ydi. Hasköy İskelesi , Haliç’in en çok yolcusu olan iskelelerinden biri olmasına karşın, 1995 yılında, eski Galata Köprüsü’nün, Ayvansaray ile Hasköy arasına yerleştirilmesinin ardından kapatıldı. Zira köprünün Hasköy ayağı, tam da bu iskelenin bitişiğine yerleştirilmişti. Köprünün dibinde, vapurların yanaşma olanağı kalmadığı için kapatılan iskele, bugün artık suların ortasında adeta bir şamandıra gibi duruyor. “Bugün gerek Boğaz’da, gerekse Haliç’te, birçok iskele bakım ve onarım bekliyor. Haliç’teki iskelelerin bugünkü durumu şöyle. Haliç’in dünkü ve bugünkü iskeleleri: Eminönü İskelesi : Eskiden Galata Köprüsü’ndeyken sonraları köprü ayağının dibine alındı. Bugün Zindan Hanı‘nın hemen arkasında yer alıyor. Yemiş İskelesi : Eskiden sebze- meyve halinin kıyısında yer alan bu iskele, bugün ortada yok. Cibali İskelesi : İşçi iskelesiydi, B. Dalan dönemi haliç kıyılarının talan edilmesi sonucu yok edildi. Ayakapı iskelesi : 1970 yıllarda hizmet veren iskele cibali iskelesine yakınlığı nedeniyle ve çevresindeki odun iskelesi, kalafat çekekleri gerekçe gösterilerek kapatıldı. Camialtı İskelesi : Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri’nde çalışan işçilerin iskelesi olarak yıllarca hizmet verdikten sonra, 90’lı yılların ortasında kapatıldı. Fener İskelesi : 2011 yılında, bir yıl sonra hizmete girecek diye pankart asılarak onarıma alındı ,Bu gerekçeyle hizmet dışı bırakılan Fener iskelesi 2014 haziran ayında hala kapalı, ne zaman hizmete gireceği meçhul, Hiçbir onarım yapılmadı, bakımsızlıktan adeta çürüdü. Balat İskelesi : Hizmete kapalı, 90’lı yılların başında, Haliç’teki dip dolgusu yoğunlaşınca, vapurlar Balat’tan öteye gidemez olmuş ve bu iskele son iskele olarak hizmet vermişti. 2005 yılında tepeden tırnağa yenilenerek hizmete giren Balat iskelesi bir ay sonra akşam 11.00 sıralarında bilinmeyen şekilde yanmaya başladı. İskeleye 250 metre mesafedeki Balat İtfaiye müfrezesi yarım saat yangın yerine gelmedi, gözlerinin önünde yanan iskeleye neden müdahale etmediniz diye sorduğumuzda, emir almamız gerekiyordu, merkezden ihbar gelmedi dediler. Yangının hemen akabinde yerinde özel deniz taksi ana iskelesi olarak kullanılıyor, Tescilli anıt eserin ne zaman yapılacağı meçhul. Hasköy İskelesi : 1995 yılında kapatıldı . Bugün bir harabe durumunda. Ayvansaray İskelesi : 1967 yılında yolcu yetersizliğinden kapatılan iskele, 80’li yıllarda yeniden hizmete açıldı . Haliç’in en en bakımsız iskelesiydi, ancak bugün onarılmış durumda ve hizmet veriyor. Halıcıoğlu İskelesi : Yıllar önce kapatıldı. Bugün ortada yok. Sütlüce İskelesi : Uzun yıllar boyunca kapalı duran bu iskele 1980’li yıllarda yeniden açıldı . Haliç’in en güzel iskelelerinden biri. Yolcusu yok denecek kadar az. Defterdar İskelesi : İşçi semti olan Defterdar’ın iskelesi de Haliç’teki fabrika yıkımları sonrasında kapatıldı. Eyüp İskelesi : Haliç’in en ünlü iskelesi. 1991 yılında, Haliç’teki dip dolgusu yüzünden vapurların hareket olanağı kalmadığı için bu iskele kapatılmıştı . Ancak Haliç’teki temizlik çalışmaları ile derinleşen su seviyesi sayesinde 1998 yılında yeniden hizmete açıldı. Bugün Haliç’in en son iskelesi olarak faaliyet veriyor. Kağıthane İskelesi : Kağıthane deresinin Haliç’e döküldüğü yerdeydi. Ancak uzun yıllar önce, iskelenin olduğu bölge dip dolgusuyla kara halini aldı ve iskele kapandı  T24
İstanbul'a İkinci Marmaray Geliyor
İstanbul'a ikinci Marmaray geliyor. İncirli-Söğütlüçeşme arasında yapılacak 28 km'lik metro hattı, Boğaz'ın altından geçerek iki kıtayı birbirine bağlayacak. Hattın etüt çalışmaları 2015'te tamamlanacak. İstanbul'un en önemli ulaşım projesi olarak hayata geçirilen Marmaray'ın benzeri yapılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından projelendirilen yeni metro hattı için düğmeye basıldı.  Sabah gazetesinin haberine göre, İncirli-Söğütlüçeşme arasında yapılacak 28 kilometrelik hattın, istasyon, ray sistemi ve fizibilite projesi için çalışmalara başlanıyor. Metrobüsün hattının altından geçecek proje, Kuruçeşme-Beylerbeyi'ni deniz altından tünelle birbirine bağlayacak. Proje 2023 yılına kadar tamamlanacak. METROBÜSÜN YERİNİ ALACAK Yeni hat Kadıköy, Üsküdar, Beşiktaş, Kağıthane, Beyoğlu, Eyüp, Zeytinburnu, Güngören ve Bahçelievler'den geçerek İncirli'de son bulacak. Hat üzerinde 15 istasyon bulunacak. Proje, birçok metro ulaşım ağını birbirine entegre edecek. 1.5 SAATLİK MESAFE YARIM SAATE DÜŞECEK İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu bölgede kurulacak olan hattın, 1.5 saatlik mesafeyi yarım saate düşürmesi bekleniyor. İBB Planlama Müdürlüğü tarafından ihaleye çıkarılan yeni projenin hat bazlı ulaşım etütleri, istasyon yerlerinin tespiti, istasyon ön projeleri, işletme senaryolarının belirlenmesi, seçilen güzergâhın imar plan tadilatlarının hazırlanması, mali ve ekonomik fizibilite etütleri için çalışmalar yürütülecek. Etüt çalışmaları, bir yıl boyunca devam edecek. 2015'te metro tesisi ve istasyonlara ilişkin yaklaşık maliyet çıkarılacak. Mevcut ve gelecekteki ulaşım yapısı ile özellikleri, yolculuk talepleri, hattın açılışı için öngörülen yıl, planlanan sistem performansı ve muhtemel maliyetler belirlenecek. Etüt çalışmaları tamamlandıktan sonra yapım ihalesi için takvim belirlenecek. Yeni projenin hizmete girmesiyle metrobüs by-pass edilecek. YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılması planlanan proje, Bakırköy Beylikdüzü, 3'üncü Havalimanı, Tekstilkent, Başakşehir, Hacıosman, Üsküdar-Çekmeköy, Kadıköy-Kartal ve Marmaray hatlarını birbirine bağlayacak. İstanbul'un en fazla yolcu taşıma kapasiteli hatlarından biri olacak.  Kaynak: Sabah
Nurtepe'de HDP-Halk Cephesi Kavgası
Nurtepe’de Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim standının kaldırılmasını istedikleri iddiasıyla, Halk Cephesi üyeleriyle HDP’liler arasında dün akşam başlayan gerginlik bugün de devam etti.Nurtepe Sokullu Caddesi üzerinde toplanan bir grup Halk Cephesi üyesi, HDP’lilerin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim standını kaldırmak istemesi üzerine gerginlik yaşandı. Gece bir grup caddede bekledi. Kavga gün içinde de zaman zaman sürdü. Taşlı sopalı kavgayı önlemek üzere olay yerine 14.00 sıralarında çok sayıda polis sevk edildi. TOMA ve akrep tabir edilen zırhlı polis araçlarıyla olayların yaşandığı caddeye giren polis, grupları dağıtmak için tazyikli su ve gaz bombası kullandı. Atılan gazlardan mahalleli de etkilendi. Sokağa çıkan bir kadın 60 yaşındaki annesinin gazdan etkilendiğini söyleyerek 112 acil servisten telefonla yardım istedi. Olaylar devam ederken polisin mahalledeki bekleyişi sürüyor. HDP KONULA İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI YAYINLADI Öte yandan HDP İstanbul il örgütü ise konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada 'İstanbul Nurtepe’de Salı gecesi yaşanan ve bugün de diğer mahallelere taşınarak sürdürülmeye çalışılan gerginlik partimiz açısından kabul edilebilir değildir. HDP, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesini sürdürmektedir. Bu mücadelede herkes için demokrasi talebimiz, aynı zamanda herkesin özgürce siyaset yapması hedeflidir. HDP, hiçbir mekanda ve alanda siyaset yasaklarının olmadığı bir Türkiye özlemine sahiptir. Özgür Demokratik Alevi Derneği’nin standına yapılan engelleme ve saldırı bu anlamda kabul edilebilir değildir. Alevi toplumunun eşit yurttaş olma talepleri, siyasi iktidara ve egemen anlayışa karşı sürdürülen demokrasi ve özgürlük mücadelesinin son derece önemli bir parçasıdır. Bu anlamda HDP ve bileşenlerini, farklı halklar ve inanç grupları ile karşı karşıya getirmek, bir düşmanlaşma yaratma doğrultusundaki girişimler kabul edilebilir değildir. HDP, barış ve kardeşlik, demokrasi ve özgürlük mücadelesini hiçbir kışkırtmaya yol vermeksizin sürdürecektir. Bugün Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşanacak her tür gerginlik egemen güçlere yarayacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin son aşamasında, herhangi bir provokatif ortamın oluşmasına yol açmamak için, halkımızı, demokrasi ve barış güçlerini sağduyuya davet ediyoruz.'denildi. DEMİRTAŞ'IN GAZİ MAHALLESİ PROGRAMI İPTAL HDP İstanbul Basın Komisyonu'ndan bugün yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş'ın saat 14.30'da Gazi Cemevi'ni ziyaret edeceği belirtildi. Ancak kısa bir süre sonra programın iptal edildiği duyuruldu. İptal açıklamasında , 'Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın 30 Temmuz tarihinde 14:30'da Gazi Cem Evi'ne gerçekleştireceği ziyaret bir önceki programının tamamlanamamış olması sebebiyle ileriki bir tarihe ertelenmiştir. Yeni tarih ve saat ile ilgili tarafımızdan bilgi verilecektir' denildi. Mustafa ÖZDABAK-Ümit TÜRK/İSTANBUL, (DHA)
O Otobüs Şoförü Konuştu: 'Tüm Gücümle Frene Bastım Ama Araç Durmuyordu'
Kabataş kazasına neden olan otobüsün şoförü Eyüp Er, kaza sonrası ilk kez konuştu. Şoför Er, 'İskele önünde insanlar olsaydı aracı denize uçuracaktım.' dedi. İstanbul Kabataş’ta 1 sürücü, 5 yolcu ve 13 yayanın yaralandığı kazaya neden olan otobüsün sürücüsü Eyüp Er, Milliyet’ten Mert İnan'a konuştu. Torunu Ege’ye sarılarak, yaşadığı şoku atlatmaya çalışan Er, yaşanan talihsiz kazanın ayrıntılarını anlatırken zaman zaman gözleri doldu. 'GECELERİ UYUYAMAZ OLDUM' İETT’de 18 yıl otobüs kullandıktan sonra emekli olan ve 3 yıldır Otobüs A.Ş’de çalışan 54 yaşındaki Er, “Psikolojik destek alacağım. Her gece yaralanan insanlar için dua ediyorum. Tek dileğim yaralı kardeşlerimin bir an önce sağlıklarına kavuşması. Evden çıkacak durumda değilim. Hangi insan böylesi bir kazaya neden olmak ister. Çok üzgünüm. Kendimi, 20 yıllık meslek hayatımda ilk kez insanların yaralandığı bir kazanın içinde buldum. Evlat ve Torun sahibiyim. Bir can bile incinsin istemem. Geceleri uyuyamaz oldum. Tam uykuya dalar gibi oluyorum, aklıma kaza anı ve yaralı kardeşlerim geliyor. Bu kez gözlerim açılıyor. İçime sıkıntılar doluyor. Herkesten çok özür diliyorum. İçimde yaşadığım acıyı tahmin bile edemezsiniz” dedi. 'ARAÇ AMBELEYE KALKTI' Kaza anını anlatan Eyüp Er, şunları söyledi: “Bizim meslekte sabit bir hatta çalışmazsınız. Kısa zaman aralıklarıyla güzergâhlarımız değiştirilir. 63 Kabataş-Kağıthane hattındaki ilk iş günümde böyle bir olay yaşandı. Kazaya karışan otobüs 2013 modeldi. İlk iş günümden 3-4 gün önce başka bir hattan getirildiğini öğrendim. Aracın periyodik bakımlarının yapıldığını biliyorum. Zaten garanti süresi bile dolmamış olması gerekir. Ancak bu tür elektronik donanımlı otobüslerde milyonda bir bile olsa beyin sistemi beklenmedik şekilde devreye geçebiliyor. Araç beyin dediğimiz elektronik aksamdaki arızadan dolayı sürücünün inisiyatifi dışında hareket etmeye başlıyor. Başıma gelen daha önce de başka arkadaşlarımızın başına geldi. Arkadaşlar arasında buna ‘araç ambeleye kalktı’ deriz.” 'İSKELEDE İNSAN OLSA ARACI DENİZE UÇURACAKTIM' “Duraktan kalkmaya hazırlanırken, ben daha gaza basmadan araç hareket etmeye başladı. 10 metre önümdeki trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçen onlarca insan vardı. Frenler taş kesmişti. Tüm gücümle frenlere bastım ama araç durmuyordu. İnsanları ezmemek için boşluk bulduğum yere direksiyonu kırdım. Aklımdaki tek düşünce kimseye zarar vermeden, direksiyon hakimiyetini yitirmeden bir yere çarparak durabilmekti. Bunlar anlık, saniyeler içinde gelişen hadiseler. Şayet tek elimle, el freni, imdat kolu veya vites tuşlarına basmaya kalksam direksiyon hakimiyetini kaybedip trafik ışıklarındaki 10-15 kişiyi ezmek zorunda kalacaktım. Direksiyonu kırmamış olsam çok büyük bir felakat yaşanırdı. BUDO iskelesindeki boşluğu görünce araya daldım. Şayet Adalar iskelesinin önünde insanlar olsaydı aracı denize uçururdum. Direksiyonu kırdığım boşlukta insanlar bulunmuyordu. Frenlere bütün gücümle asıldım ancak frenler taş kesti. Araç durmuyordu. Karşıma çıkan kapı ve taksiye çarpmak zorunda kalınca, insanlar yaralandı ve taksinin altında kalan kardeşlerim oldu.” 'ONLAR İYİ OLSUN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUM' “Çok üzgünüm. Büfeye vurup durduktan sonra aracın içinde sıkıştım. Büfenin demiri alnıma giriyordu. O anlarda bile kimsenin zarar görmemiş olmasını diliyordum. Oğlum, sürekli yaralıların aileleriyle görüşüyor. Şişli Etfal’de tedavisi devam eden Kübra’nın durumunun iyi gittiği yönünde bilgi aldık. Okmeydanı Hastanesi’nde yatan Elif Balkeser’in durumunun ciddiyetini koruduğunu öğrendim. Elif Hanım için endişeliyim. Hayattaki tek dileğim yaralı insanların sağlıklarına kavuşması. Onlar iyi olsun başka hiçbir şey istemiyorum. İyileştiklerinde ben de kendilerini ziyaret ederek, helallik almak istiyorum. Ancak şu aşamada ailelerin karşısına çıkacak gücü bulamıyorum. Kübra Dere için kan bağışı yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz.” 'SOKAĞA ADIM ATACAK HALİM YOK' “Mahkemenin atayacağı bilirkişi dışında aile olarak İTÜ’den bilirkişi talep edeceğiz. Psikoteknik testlerim, sürücü belgelerim eksiksiz. Tazminat davası açılması durumunda ne yapacağımı da bilmiyorum. Mesleğe geri döneceğimi sanmıyorum. Mesleğe dönmeyi bırakın, sokağa adım atacak halim yok. Bu dava sürecek. Yargı önüne çıkacağım. İnsanlar sadece kasıtlı olmadığımı, teknik sorundan dolayı aracın durmadığını bilsinler. Ben direksiyonu, anlık refleks ile en boş gördüğüm yere kırdım. Araç durmuyordu. Düz gitmiş olsam trafik ışıklarındaki 10-15 kişiyi ezmek zorunda kalırdım.”haberler.com
Parkta Bonzai İçen Genç Hayatını Kaybetti
Kağıthane Ayazma Parkı’nda bonzai içtiği iddia edilen 23 yaşındaki genç hayatını kaybetti. Gencin ölümünü haber alan nişanlısı ve ailesi olay yerinde sinir krizi geçirdiOlay, saat 09.30 sıralarında Kağıthane Ayazma Parkı’nda meydana geldi. İddiaya göre, 23 yaşındaki Nail Dalkoparan dün akşam saatlerinde parka gelerek bonzai içti. Bir süre sonra parkta yastık ve yorganla uyuyan genci, sabah saatlerinden yoldan geçen bir vatandaş gördü. Gencin hareketsiz bir şekilde yattığını gören vatandaş durumu polis ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve ambulans ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri gencin yattığı kamelyayı güvenlik şeridiyle kapattı. Sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerin ardından gencin öldüğünü belirledi. Gencin öldüğünü haber alan ailesi ve yakınları olay yerinde gelerek sinir krizi geçirdi. Gencin cesedinin karşısında çocuklarla birlikte oturan yakınları uzun süre gözyaşı döktü. Polis ekiplerinin ihbarı üzerine olay yeri inceleme ekipleri olay yerine geldi. Bir süre sonra haberi alan baba ağlayarak olay yerine geldi. Oğlunun cesedini görmek istediğini söyleyen acılı baba oğlunu gördükten sonra güçlükle banka oturtuldu. Acılı baba oturduğu yerde bir süre feryat etti. Gencin yakınları acılı babayı güçlükle sakinleştirdi. İHA
İstanbul'da Tapulu Otopark Dönemi Başlıyor
İstanbul'da tapulu otopark dönemi başlıyor. İstanbul sokaklarındaki yol üstüne park etmenin önüne geçmek için 'Apart Park Projesi' geliştirildi. Proje 5 ilçede başlıyor. Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Sancaktepe ve Kağıthane’de yapılacak apart parklarda sokak sakinlerine otopark hissesi verilmesi planlanıyor.Dar alanlarda çok sayıda aracın parklanmasına imkan sağlayan teknolojik otopark çözümleri ile var olan kapasitesini her geçen gün artıran İSPARK, şimdi de Apart Park Projesi ile otopark sorununa çözüm üretmeyi hedefliyor. Proje ile ilgili otopark alanında yeni bir dönemin başlayacağını ifade eden İSPARK Genel Müdürü Mehmet Çevik, 'Apart parklar özellikle otopark anlamında yetersiz semtlerde alternatif bir çözüm olacak. Kısıtlı alanlarda birçok aracın park etmesine  imkân sağlayacak proje, son teknoloji ile vatandaşların hizmetine sunulacak. Proje sayesinde yol üstü park etmenin de önüne geçilecek' dedi.Ulaşım master planı verilerine göre yeterli park alanı olmayan semtlerde şehrin dokusuna uygun mekanik sistemler kullanılarak imal edilmiş 50 metrekarelik bir alanda 20 aracın park etmesine imkan sağlayan teknolojik otoparklar apart park olarak adlandırılıyor. Proje ile yol üstüne park etmiş araçlar apart parklara çekilerek, sokaklar temiz ve düzenli bir görünüme kavuşacak ve trafik probleminin çözümüne katkı sağlanacak. Kısıtlı alanlarda maksimum aracın parklanmasını sağlayan, teknolojik imkanlardan faydalanarak personel ihtiyacını da minimize eden sistem ile araçlar asansöre bırakıldıktan sonra otomatik olarak boş raflara yerleştirilecek.İSTANBUL KART VE BİSİKLET YOLLARI SİSTEME ENTEGRE EDİLECEKSistemin kullanımını kolaylaştırmak amacıyla apart parkların İstanbul Kart ile entegrasyonu da sağlanacak ve araç sahipleri ödemelerini İstanbul Kart ile yapabilecek. Ayrıca apart park kurulan bölgelerde bisiklet yolları düzenlemesi yapılarak, alternatif ulaşım aracı bisikletin de etkin ve güvenli bir şekilde kullanılmasının önü açılacak.Yapılacak olan apart parklarda öncelikli olarak sokak sakinlerinin hissesi bulunacak. Bu hisse sokakta ev satın alan kişiye devredilebilecek ve istenildiğinde başka birine satılabilecek. Apart parkta hissesi bulunan kullanıcılardan aylık bir bedel alınarak, işletmenin teknik personel, elektrik ve bakım onarım gibi giderleri karşılanacak. Ayrıca projeye uygun bölgelerde arsa sahipleri kendi arsalarında apart park kurulmasını istemesi halinde yatırımlarını kamu destekli gerçekleştirebilecek.TGRT
Kağıthane'de İnşaatta Göçük, İnşaat Sahibi Toprak Altında Kaldı
Kağıthane'de bir inşaatta çalışma sırasında meydana gelen göçükte inşaatın müteahhitliğini yapan baba ve oğul göçük altında kaldı.Kağıthane Yeşilce Mahallesi Destek Sokak üzerinde saat 18.00 sıralarında bir inşaatta göçük meydana geldi. Şantiye alanını  kontrol için gezmeye gelen inşaat sahipleri baba Muzaffer Aratile oğlu Hüseyin Arat iş makinelerinin çalıştığı sırada meydana gelen toprak kayması sonucu göçük altında kaldı.Baba Muzaffer Arat çevredeki vatandaşlar tarafından kurtarılırken oğlu Hüseyin Arat torak altında kaldı. Olay yerine gelen itfaiye ve sağlık ekipleri yaklaşık bir saat süren çalışmaların ardından Hüseyin Arat'ı yaralı olarak göçük altından çıkardı. Arat, daha sonra Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi.T24