onedio

Kalben Haberleri

Kalben ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kalben ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

‘Hiçbir İktidarın Dili Olamayız’
Ekranların Behzat Ç’si Erdal Beşikçioğlu, bugünlerde “Bir Delinin Hatıra Defteri” ile İstanbul’da. Oyundan sonra, merdivenlerde göründüğünde, delikanlının biri önüne atılıyor: ‘Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Abi sen nasıl bir adamsın ya!’Üsküdar Stüdyo Sahne, oyunu bekleyen insanlarla tıklım tıklım. Bazıları şanslı. Satışa sunulduğunda dakikalar içinde tükenen biletlerden alabilmiş. 2008’den beri bu böyle. Diğerleri bir ihtimal, sahnede boş yer kalmasını dileyerek bekliyor. Onların sayısı da hiç az değil.Oyun başlıyor. Yaklaşık 1.5 saatlik, tek perdelik, tek kişilik bir oyun. Tiyatro sanatçısının enstrümanı bedenidir derler. Sahnedeki oyuncu bu ifadenin saf karşılığı. Hareketli vincin üzerinde, Gogol’ün “Bir Delinin Hatıra Defteri” eserini, alın teri sahneye yağarken, tek an soluğu kesilmeden oynuyor.Kalabalık da nefesini tutmuş, 7. sınıf memur Poprişçin’i sistemin nasıl delirttiğini izliyor. Oyun bitince alkış kıyamet.Ama aradan yarım saat geçmesine rağmen kimsenin Stüdyo Sahne’den ayrılacağı yok. Sanatçının yanlarına gelmesini bekliyorlar. Alkışlamak yetmemiş, bir kez de yüz yüze teşekkür etme hevesindeler.Merdivenlerde göründüğünde, delikanlının biri, sanatçının önüne atılıyor. Hayranlık ve içtenlikle “Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Abi sen nasıl bi adamsın ya!” diyor.Gence gülümseyip göz kırpan o abi, Erdal Beşikçioğlu. Bu kez Behzat Ç. değil, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun turnedeki oyuncusu olarak seyircilerin arasında.Tüm bunlar olup biterken, kapıda, Devlet Tiyatroları’nı lağvedecek, hükümetin Türkiye Sanat Kurumu Yasa Tasarısı Taslağı’na karşı imza kampanyası var.‘Sistem değişmediği sürece…’‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ klasik bir eser. Ama bugünleri de çok iyi anlatıyor değil mi?Sistemler değişmediği sürece dertler de değişmiyor. Dertler değişmediği zaman, bilmem kaç tarihinde yazılmış bir oyunun bugünde karşılığını bulabiliyorsunuz. Zaten edebiyat böyle bir şey. Şimdi bir de yaşadığımız hikâyeyle, Gogol’ün anlattığı hikâye arasında paralellik kurulunca...‘Gençler sorguluyor’Aslında metaforlarla yüklü ağır bir hiciv. Oyuna gençlerin ilgisi de muazzam. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?Gençler her şeyi araştırıyor, sorguluyor. İnternet, kitabın yerini almış durumda, okumaya ön ayak oluyor. Biz biraz daha romantik insanlar olduğumuz için, elimizdeki kitapla, onun yazarı tarafından var edilip elle tutulur bir hale geldikten sonraki durumuyla ilgileniyoruz.Ama gençler bilgi açlığına düştükleri için, neredeyse bütün dünyadaki bilgileri emiyorlar. Biz onların yaşlarındayken tek kanal televizyonumuz vardı, üzerinde dantel örtülü. Onlar ceplerindeki telefonlarla her şeye ulaşabiliyorlar. Her ne kadar engellenmeye çalışılsa da bir yolu bulunup o bilgiye ulaşıyor.‘Senaryo inandırıcı değil’Engel demişken, konu mecburen internet yasaklarına geliyor…Başbakan “Bundan 10 yıl önce SSK’de kuyruktaydınız” diyor. 10 yıl önce benim 226 KB’lik bir bilgisayarım vardı. Şimdi dünya bambaşka bir teknolojiye ulaştı. Devletin işletilmesine talip olan bir iktidarın zaten bu değişimin gereğini yapması gerekiyor. Bu çok normal, yapmazsa ayıp.Ama bunun yanında Twitter’ı kapatmaya çalışıyor. Bu hareket çok gülünç. Bir de diyorlar ki yargı gereği kapatmak zorunda kaldık. Böyle bir bahane olabilir mi?Bu senaryoyu kimse beğenmiyor. İnandırıcı bulmuyor. İnandırıcı bulmayınca da bu filmin gişesi olmaz.‘Tedavi görmeli…’Geçende Türk Tabipleri Birliği, Başbakan’ın ruh sağlığından endişe duyduğunu açıkladı. Siz 6 yıla yakın zamandır, sahnede “deli”yi canlandıran biri olarak, nasıl buluyorsunuz ruh halini?3 yıl boyunca Behzat Ç. gibi bir karakteri canlandırdım. 3 yıl boyunca sabahtan gece yarılarına kadar bir rolle beraber yaşamak zorunda kaldım. Her şeyi aynı şekilde kodladığınızda, bir süre sonra kendinizi öyle zannetmeye başlıyorsunuz. Bu büyük bir hastalıktır.On yıllık bir iktidar süresince, hikâyenin böyle geliştiğini düşünürsek, birtakım ruhsal değişiklikler çok normaldir. O da insan. Ama bunun kişi tarafından fark edilip tedavisinin yapılması gerekiyor.Bazen insanlar devlet işletmesine geldiklerini unutabilir. Bunun hatırlatılması gerekiyor. Devlet başka bir şey. Onun işletmesine gelen siyasi iktidarlar başka.Hizmeti görmezden gelmek…Yıllardır biletleri yok satan bir oyunun kahramanı, bir devlet sanatçısı olarak, TÜSAK tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?TÜSAK büyük bir saçmalık. İngiltere sistemi diyorlar, ama dünyada en fazla DVD’nin satıldığı ülke İngiltere’dir. Eğitim seviyesi o kadar yukarıda ki. Ben Diyarbakır’da mecburi görevimi yaptığım zaman, Güneydoğu’daki kasabalara, köylere gidiyorduk. Sahneleri yoktu, yemekhanelerde masaları yan yana koyup sahne haline getiriyorduk. Şimdi sistem böyleyken, Devlet Tiyatroları’nın yaptığı hizmeti görmezden gelmek korkunç. Bir de aranızda çalışmayan adamlar var diyorlar.‘TÜSAK büyük bir yalan’‘Bankamatik sanatçıları’ söylemi...Evet, ama o bankamatik sanatçılarını biz yaratmadık. Devlet Tiyatroları kurulduğundan bugüne kadarki hükümetlerin kayırmalarıyla gelen birtakım arkadaşlar eğer oradaysa, bu kurumun problemi değildir. Siyasi iktidar Devlet Tiyatrosu’nun üzerinde hâkimiyet kurduğu sürece bankamatik sanatçıları maalesef oluşacaktır.Siz siyasi iktidarlar olarak elinizi ayağınızı çekeceksiniz ki biz kendi kıstasımızda, kendi entelektüel seviyemizdeki insanlarla beraber sorunlarımızı çözelim.Bir kere olsun tiyatroya gelmemiş bir insanın tiyatronun sıkıntılarını bilmesi mümkün değildir. O yüzden TÜSAK büyük bir yalan, kandırmaca ve umarım bu konuda halk desteğini bizden esirgemez.Sadece bizim için değil, Shakespeare çok önemli bir laf söylemiş: “Bir tek bilgili dost bilgisiz bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için.” Halkın desteği bunun için gerekli. Güneydoğu için, Doğu Karadeniz için, İç Anadolu için... En azından herkese soru sormasını öğretebilmemiz için gerekli.‘İçeride de oynarım…’İşin bir de repertuvar boyutu var. Malum, genel ahlak kriteri vb. Diyelim “Bir Delinin Hatıra Defteri” uygun bulunmadı, ne yaparsınız?Bedenim kaldırabildiği ölçüde, kendi imkânlarımızla oynarız. Yasaklarlar, ben yine oynamaya devam ederim. Suç işledin derlerse içeride de oynarım. Çünkü benim başka derdim yok.Bir kavram kargaşası var. Bunu yaratan da hükümetin lideri. Sanatçının tanımının yeniden yapılması gerekiyor. Değersizleştirmeye çalıştığı ölçüde hepimizi aynı kefenin içine koyuyor. Bizi niye basitleştiriyorsun? Niye değersizleştiriyorsun? Öyle kolay yetişen insanlar değiliz biz.Geçenlerde çok üzüldüm. Bunları söylediğimiz için ateist olduk biz. Benim nüfus kâğıdımda İslam yazıyor kardeşim! O değerlendirdiğin kitle içindeyim, ama ateist değilim. Bir başbakana bunun için dava açabilir miyim diye çok düşündüm. Belki şimdi burada söylemek bile yeterli: Ben ateist değilim. O senin söylediğin standartlardayım, nüfus kâğıdımda da İslam yazıyor.‘Tiyatroda ısınalım…’Devlet sanatçıları, özel tiyatrolardakiler gibi, kendini halka teslim edemez mi? Bu da bir alternatif olamaz mı?Oyuncular iyiyse tabii ki seyirciyle buluşmaya devam edecekler. Ama bizim amacımız seyircilere 50 lira karşılığında bu işi sunmak değil. Bizim amacımız 5 liraya, 10 liraya sunmak. Kısıtlı bütçesi olan bir insanın evde yakacak odunu yoksa bu gece tiyatroda ısınalım diyebilmesini sağlamak.İkinci Dünya Savaşı sırasında bu yapıldı zaten. Almanya bombalanırken Alman tiyatroları doluydu. Toplu halde ısınabildikleri için... Kalben, ruhen, zihnen ısınmak manasında da söylüyorum bunu.‘Mesleğim gereği…’ Bir tarafta TÜSAK tartışması varken, Ankara’daki Devlet Tiyatroları arazisindeki talan yaşandı. Siz oradaki manzarayı gördünüz, manzara nasıldı?O olay çok korkunç. Bir devlet kurumunun özel bir şirkete karşı yalnız bırakılması korkunç. Teamüllere aykırı. Biz devletin kurumuyuz ve devlet ayakta kaldığı sürece biz de üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmakla mükellefiz.Biz hiçbir siyasi iktidarın dili ya da söylemi olamayız. Ben buna inanıyorum, bu inancımı da insan gibi sonuna kadar söylemeye, anlatmaya çalışacağım. Çünkü benim mesleğim bunu gerektiriyor.‘Baba, ben bu ülkeden…’Erdal Beşikçioğlu’yla sohbet ederken, “Geçen gün çok önemli bir şey oldu” diyerek anlatmaya başlıyor. O çok önemli şey, Berkin Elvan’ın ölümünün ardından, 13 yaşındaki kızının eve gelip “Baba, ben bu ülkeden nefret ediyorum” demesi.Sonrasını yine ondan dinleyelim:Kızımla 3 yaşından beri Anıtkabir’e gideriz. Orada olmak, o hikâyeleri anlatmak, Cumhuriyetin ne manaya geldiğini anlatmak...Bütün gelişim sürecinde böyle bir ortamda büyümüş bir genç kız adayı okuldan gelip “Baba, ben bu ülkeden nefret ediyorum” dedi. Neden kızım diye sorduğumda yanıtı “Bu ülkenin başbakanı çocukları öldürüyor” oldu.Bu noktadan sonra beni ilgilendiren ne ayakkabı kutusu, ne yolsuzluklar, ne başka bir şey. 13 yaşında bir kız çocuğu, kalbiyle, ruhuyla hareket edip hayatı sorgulamaya başladığında böyle bir örnekle karşılaşıyor. Bu reva mıdır?Bir çocuk ölmüş. Allah rahmet eylesin demek çok mu zor? Bir ölümü siyasi rant haline getirmek bu kadar basit mi?Benim ailemin içine böyle hastalıklı bir düşünce düşmüşse o zaman ben bir baba olarak sorgulamaya başlarım. Bunu yapmaya bu devlette yaşayan hiç kimsenin hakkı yok. Başbakan’ın bile.Aslı Uluşahin / Cumhuriyet
Melo'dan Fenerbahçeli Futbolcular İçin Şok Sözler
Galatasaray'ın hırçın futbolcusu Felipe Melo gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte Brezilyalı futbolcunun açıklamaları: Roberto Mancini’nin orta sahadaki vazgeçilmezi oldunuz. Bunun sebebi sizin de İtalyan futbolunun mantalitesine yakın olmanız mı? Hangi mantaliteye yakın olduğumun bir önemi yok. Gerçek futbolun ne demek olduğunu bilen hatta futboldan biraz anlayan zaten beni seçer. Çalıştığınız diğer hocalarla kıyaslarsanız Mancini hakkında neler söylersiniz? Kendini İngiltere ve İtalya’da kanıtlamış çok başarılı bir antrenör. Kıyaslama yapmamı isterseniz, yapamam. Çünkü her hoca çalıştırdığı futbolculara kendi taktik ve tekniklerini empoze etmek ister. Hepsinin yöntemi farklı. Formasını giydiğim her takımın hocasının kariyerime ayrı ayrı katkıları oldu. Ancak Türkiye için konuşmak gerekirse Fatih Terim benim için özel bir isim. Türkiye’deki kariyerimi beraber inşa ettik. Gelelim Fenerbahçeli Mehmet Topuz’a... Şampiyonluk kutlamalarına kangal cinsi bir köpek getirdi. Size bir mesaj mı göndermek istedi acaba? Bir futbolcu sahadaki oyunuyla anılmalı. İyi bir futbolcu olduğuma inanıyorum. Kendimi maç esnasında ispat ediyorum. Saha dışında şahsıma yapılmaya çalışılan hakaretler de umurumda değil. Hele ki Fenerbahçeli futbolcuların n’aptıkları beni hiç ilgilendirmiyor. Onları kendi hallerine bırakıyorum. (Sohbet boyunca sakin olan Melo bu cümleleri bir hayli hararetli kurdu.) MELO'DAN FENERBAHÇE SORUSUNA İLGİNÇ CEVAP Brezilyalıların, Dünya Kupası için inşa edilen stat ve harcanan para için yaptığı protestolar hakkında ne düşünüyorsunuz? -Brezilya’da futbolun ne kadar önemli olduğu bilinen bir gerçek. Ancak sağlık ve eğitim koşulları bu kadar kötüyken, insanlar sokakta aç dolaşırken bir stat için bu kadar çok para harcanması halkı isyan ettiriyor. Haklılar. Bu protestolarla uluslararası medyada seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Türkiye’deki bütün özel günlere, bayramlara ve toplumsal olaylara karşı çok duyarlısınız. İtalya ya da İspanya’dayken de böyle miydiniz? İtalya ve İspanya’da özel günler bu kadar önemsenmiyor. Ayrıca Türkler de tıpkı Brezilyalılar gibi birbirlerine çok bağlı. Bu sebepten Türk halkına çok bağlandım. Kendimi onlardan biri gibi hissediyorum. Madem bu kadar özümsediniz neden 3 senedir Türkçe öğrenmiyorsunuz? Çünkü 30 yaşıma gelmeme rağmen İngilizce’yi bile öğrenemedim. Hem kalben aynı duyguları hissetmek, aynı dili konuşmaktan daha önemli. Eşinizi her maç tribünde görüyoruz. Bu nasıl bir aşk? 10 senedir beraberiz. Roberta’yla tanıştığımda çok gençtim ve zor durumdaydım. Evlendikten sonra her şeyi beraber yaptık. Tek bir vücut olduk. Sizi gece gezmelerinde göremememizin sebebi ne? Gece çıkmayı seviyorum ama profesyonel bir futbolcuyum. Haftada 3 kez maç yaptığımız zamanlar oluyor. Uykumu alamazsam eğer antrenmanlarda ve maçlarda başarılı olamam. Ama önümüzdeki haftalarda yaz tatili için Amerika’ya gideceğim. Oradaki gece kulüplerinde beni bol bol görebilirsiniz. Türkiye’de müsait olduğunuz gecelerde ne yapıyorsunuz peki? Evde güzel bir yemek ve şarap eşliğinde ailemle vakit geçiriyorum. Çocuklarımla oynuyorum. Çocuk demişken, 30 yaşındasınız ve 4 çocuğunuz var. Büyük ve mutlu bir aileyiz. Ama artık durmanın vakti geldi. Bundan sonra evimde bir bebek olacaksa o torunum olacak. Oğlunuz Davi de Galatasaray’ın altyapısında oynuyor. Onun futbol kariyerine dair hayalleriniz neler? Çok iyi bir futbolcu olmasını istiyorum. Çok para kazansın bana da para versin. Ne de olsa babasıyım. Onu ben yetiştirdim. (Gülüyor) Gözlük modelleri tasarlayıp, o gözlüklere adınızı verme fikri kimden çıktı? Eşim Roberta’nın tasarıma olan merakı, bu işe girme konusunda beni yüreklendirdi. Daha sonra da Prestij Optik’ten Hakan Fındıkoğlu ile tanıştık ve Felipe Melo gözlüklerini üretmeye karar verdik. Modelleri siz mi tasarladınız yoksa yardım aldınız mı? Gözlüklerin tasarımını Roberta ve Hakan yaptı. Ben de onlara modellik yapıyorum. Adımı ve bedenimi kullanıyorlar yani. (Gülüyor) Bundan önce de sizin adınıza telefon kılıfları ve tişörtler üretildi. Onların tasarımlarını kim yapmıştı? O ürünlerde benim de katkım oldu. Roberta ve diğer tasarımcı arkadaşlarla birlikte ekip olarak çalışmıştık. Galatasaray taraftarları için özel bir şeyler tasarlamak ister misiniz? Şimdilik başlangıç noktasındayım. Onlar için özel şeyler tasarlamayı çok isterim. Ancak adım adım ilerlemek lazım.Peki David Beckham ve Cristiano Ronaldo gibi erkek iç çamaşırı tasarlamayı düşünür müsünüz? Bu konuda düşünmeme bile gerek yok. Vücuduma güveniyorum. Ben de onlar kadar seksiyim. Olmaması için bir sebep yok. Üzerlerinde de pitbull resimleri olur. Kesinlikle, ilk kullanacağım figür o olacak.habertürk
Günün Fotoğrafı
40.000 kereden fazla paylaşılan Günün Fotoğrafı galerimiz için yeni başlık açtık.Eski günün fotoğraflarını görmek için; http://onedio.com/haber/gunun-fotografi-164194 ve http://onedio.com/haber/gunun-fotografi-43470 adreslerini ziyaret edebilirsiniz.
İstanbullu'nun Müzikal Anlamda En Güzel 11 Komşusu
Dünyanın her yerinde müzikseverleri bir araya getiren Sofar Sounds hareketinin İstanbul ayağı gelecek ay 1. senesini doldurmuş olacak. Konserler her ay farklı evlerin oturma odalarında gerçekleşiyor. Organizatöründen teknik ekibine, ev sahiplerinden müzisyenlere kadar herkes gönüllü bu projede!Şimdi o güzel komşularımıza ve misafirlerine selam verelim birlikte.
Bahçeli'den Bu Fotoğrafa Büyük Tepki
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün toplanan ve Atatürk resmi asılmadığı için eleştirilerin hedefinde olan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen MGK toplantısı ile ilgili sert eleştirilerde bulundu.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni yıl mesajında, 'Cizre'deki hain ve kanlı kamplaşmayı karanlık ellerin provokasyonu veya paralel yapılanmanın tezgahı olarak tevil ve izah edenler, aslında Türkiye'ye en büyük hüsranı yaşatan aciz ve teslimiyetçi zihniyettir. Ne acıdır ki, kaçak ve karanlık sarayda Atatürk resmini asmadan toplanan MGK'nın gerçek ve hakiki gündemi sanaldır, millet ve devlet menfaatiyle asla bağdaşmamaktadır. Beklentimiz ve dileğimiz; 2015 yılında geçmişteki yanlış politikaların ve hatalı uygulamaların bir daha tekrarlanmaması, Türk milletinin tavizkar ve terör sevdalısı iktidardan kurtulmasıdır' ifadelerine yer verdi.Bahçeli'nin yeni yıl mesajı şöyle; '2014 yılının bitmesine, yepyeni bir senenin başlamasına yalnızca saatler kalmıştır. Türk milleti ve insanlık zorluklar içinde geçen bir yılı geride bırakmıştır. 2014; tarihte eşine ve benzerine az rastlanır olayların vasat bulduğu bir yıl olarak akıllarda kalmıştır. Takvim yapraklarının 2015'i göstermesine az bir süre kala geçmiş gün ve ayların etraflıca muhasebesini yapmak, geleceğe dönük umutları yeni baştan güncellemek zannediyorum en akılcı yoldur. Türkiye 2014 yılında yerinde saymak şöyle dursun, gerilemiş, gerginliklere hapsolmuş ve önünü görememenin ağır sancılarını yaşamıştır. Önceki yılların fevkinde olacak şekilde, 2014 yılında adalet susmuş, hukuk yerlerde sürünmüş, insaf ve vicdan rafa kalkmıştır. İşbirliği kanalları tıkanmış, uzlaşma ve diyalog yolları kapanmıştır. Ahlaki ilkeler, demokratik teamüller, milli ve manevi değerler 17-25 Aralık failleri, rüşvet ve yolsuzluk zanlıları tarafından ötelenmiş, ölümcül operasyonlara tabi tutulmuştur. 2014 yılı; hırsızların, soygun çetelerinin, haram kadrolarının, devlet hazinesini yağmalayan, milli kaynakları zimmetine geçiren suç şebekelerinin taarruz, tahrik ve tertibine sahne olmuştur. Ne yazık ki, yetim malına el uzatan, fakir fukara hakkına göz koyan gayri milli ve gayri ahlaki zihniyet, 2014 yılını zehir etmiş, her değere, her emanete savaş açmıştır.''Bu itibarla Türkiye'miz 2014 yılında hiç olmadığı, hiç görülmediği kadar yorulmuş ve hırpalanmıştır. Geride kalan aylar göstermiştir ki, ülkemiz çok kötü bir yönetimin baskı ve şantajı altında kıvranmıştır. AKP Hükümeti, milletimizle gönül ve mensubiyet bağını tamamıyla koparmıştır. Milli irade; haksızlığın, hukuksuzluğun, ilkesizliğin ve usulsüzlüğün kılıfı, saklandığı kisvesi haline getirilmiştir. 2014'de AKP'nin kirli çamaşırları, karanlık ilişkileri, kapalı devre sürdürdüğü irtibatları birer birer açığa ve ortaya çıkmıştır. Yolsuzluk batağına saplanan, yozlaşma çukuruna düşen Hükümet, doğruları çarpıtmak, adalet mekanizmasını çürütmek için inkar ve yalan yoluna başvurmuştur. Rüşvetçiler korumaya alınmış, kaçakçılar, kasacılar, kutucular, vurguncular, yüzdeciler, havuzcular güvenceye kavuşturulmuştur. 2014'de adalet kaybetmiş, ahlaksızlık kazanmıştır. Yolsuzluk şantiyesinin başında duran, organize soygunu sevk ve idare eden saray müdavimleri milletimizin güvenini kötüye kullanmış, hukuki süreçlere 'darbe yapılıyor' iftirasıyla kara çalmıştır. Esasen darbe hukuk insanlarına yapılmıştır. Gerçek darbe emniyet güçlerini, milli beka ve demokrasiyi hedeflemiştir. Millet evlatları bir yanda yırtık ayakkabı giyip sefalet ve mağduriyet yaşarken, diğer yanda saraylar yaptırıp içine doluşanlar haksızlığın sembolü, vicdansızlığın numunesi olmuşlardır.''Rüşvet yolsuzluk yapanlar hesap verecek''Başta Soma ve Ermenek olmak üzere, bir dilim ekmek uğruna yerin metrelerce altında hayatını kaybeden kardeşlerimizin acısını yüreğinde duymayan, yasını kalben tutmayan kim varsa; kolay yoldan kazanmanın, çalarak servet elde etmenin peşine takılmıştır. Çalışmadan zenginleşmeyi, tasarruf etmeden kalkınmayı, yatırım yapmadan büyümeyi, sürekli borçlanarak refah içinde yaşamayı, dahası yolsuzluklara alışmayı kurumsallaştıran bir siyaset anlayışının bedelini gelecek nesiller ağır bir biçimde ödeyecektir. Bu yakın tehlikenin önlenmesi, Türkiye'nin adalet rayına tekrar oturması 2015 yılında mutlaka sağlanmalı, rüşvet ve yolsuzluk çamuruna bulaşanlar adil ve bağımsız yargı önünde kesinlikle hesap vermelidir. Diğer yandan, 2014 yılı bölücü terörün zirveye tırmandığı, ihanet sürecinin ve melanet müzakerelerin hız kazandığı kayıp bir dönem olarak hafızalarda kalacaktır. Hükümet PKK'ya ve bölücü çevrelere Türkiye'yi ikram etmek, milli varlığımızı ve kardeşliğimizi peşkeş çekmek için işbirlikçilerle beraber kuyruğa girmiştir.''Atatürk resmi olmadan toplanan MGK...''Şu anda Türkiye, çok ciddi risk ve tehditlerle boğuşmaktadır. Milli güvenliğimiz aşırı tehlikelerle karşı karşıyadır. Süreç ihaneti PKK'yı umutlandırmış, bölücülere ve bölücülüğe moral vermiş, motivasyon sağlamıştır. Cizre'de çıkan olaylar, PKK ile Hüda-Par arasındaki kanlı çatışma ülkemizin ne hallere düşürüldüğünün, egemenlik haklarımızın nasıl çiğnendiğinin çok açık delili olmuştur. 'Kandil'e nanik yapılıyor' diyen çürümüş iktidar mensupları, Türkiye'nin çıkarları yerine PKK'nın hain emellerini savunacak kadar milli ahlak ve ruhtan uzaklaşmışlardır. Tıpkı Ayn el Arap bahanesiyle Ekim ayının ilk haftasında çıkarılan vahşet manzaraları gibi, Cizre ve hatta Silopi'de de terör kapkara yüzünü bir kez daha göstermiştir. Buna rağmen AKP Hükümeti vatan topraklarındaki terörist hesaplaşmasını sadece izlemekle, uzaktan uzağa seyretmekle yetinmiştir. Türkiye ateşe verilirken, Hükümet kısır gündemlerin, sonu olmayan hezeyanların, vahim nitelikli akıl tutulmalarının girdabına düşmüştür. Cizre'deki hain ve kanlı kamplaşmayı karanlık ellerin provokasyonu veya paralel yapılanmanın tezgahı olarak tevil ve izah edenler, aslında Türkiye'ye en büyük hüsranı yaşatan aciz ve teslimiyetçi zihniyettir. Ne acıdır ki, kaçak ve karanlık sarayda Atatürk resmini asmadan toplanan MGK'nın gerçek ve hakiki gündemi sanaldır, millet ve devlet menfaatiyle asla bağdaşmamaktadır.''Beklentimiz ve dileğimiz; 2015 yılında geçmişteki yanlış politikaların ve hatalı uygulamaların bir daha tekrarlanmaması, Türk milletinin tavizkar ve terör sevdalısı iktidardan kurtulmasıdır. Çözülme ve çöküşe neden olan sorunlardan arınabilmenin tek çaresi şüphesiz milletimizin azim ve kararında ki sarsılmaz isabete bağlı olacaktır. Bu çerçevede Türk milletinin muhteşem mazisinde göstermiş olduğu asil mücadelesinin bir benzerini 2015'de de ortaya koyacağına ve bunu onurlu tercihiyle tekrarlayacağına yürekten inanıyorum. Yeni yılda ve daha nice yıllarda büyük milletimizin gücüne inanarak, ümidimizi canlı tutarak, karamsarlığa kapılmadan, yorulmadan, kardeşlik hukukuna sadık kalarak medeniyetimizi hak ettiği mevkilere çıkaracağımızdan kimse kuşku duymamalıdır. Yeni ümitler ve yeni beklentilerle girilen yeni yılda öncelikle temennim ülkemiz ve tüm dünyada huzurun, sevginin ve hoşgörünün egemen olmasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimin, Türk-İslam aleminin yeni yılını tebrik ediyor, Cenab-ı Allah'tan huzur ve esenlik içinde geçecek bir sene diliyorum.'DHA
Bahçeli: 'Türkiye'nin Baharını Çoktan Kışa Çevirdiler'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından açıklamalarda bulundu.Bahçeli'nin mesajları şöyle:'Doğa yeşilleniyor, umutlar baharla çiçekleniyor. Mektupçu Agâh ne hoş, ne hisli, ne manalı söylemiş: 'Bahar, ağaçların gelinlik mevsimidir.' Bahar doğanın renk renk yayılan düğünü, solan ve çoraklaşan toprağın sökülen düğümüdür. Bahar uyanış ve diriliştir. Sonbahar ağaçların göç mevsimi, kış ise sükût dönemidir. Peki, huzur göçerse, şeref ve haysiyet gömülürse hal nice ve nasıl olacaktır? Güzel bir davranış, doğru bir söz petekten damla damla sızan bala benzer. Dürüst ve samimi bir mizaç ruha lezzet katar, yüreğe heyecan verir. Sahte, sanal, yalancı ve yapmacık yüzlerin milliliği, millilik istismarı söğüt ağacından meyve ummak kadar abestir, zaman ve emek israfıdır. Toprak çölleşirse çare sudur. Çimenler-çayırlar kurursa çözüm yine sudur. İrade kuruyup milli duygu ve aidiyet çatlarsa deva yoktur. Hz. Mevlana; 'Gülün dibindeki toprak gül kokarö der. Ya rüşvetin, ihanetin, rezilliğin duldasında boylu boyunca uzanıp yatanlar ne kokar?' Yeni Türkiye sözleşmesi yapıyorlar, yeni yargı stratejisiyle göz boyuyorlar. Geziyorlar, yiyorlar, içiyorlar, haramdan harcıyorlar. Malum çevreler aldatıyor, saptırıyor, ahlaktan sapıyor; insaniyet, hamiyet ve adalet inkarıyla yozlaşmanın dipsiz kuyusuna iniyorlar. Millilik edebiyatı yapan yurtsuzlar Oslo-Kandil-İmralı arasında mekik dokuyorlar, yeni ihanet seferleri için gece gündüz mil topluyorlar. Milliliğin görkemli bahçesinde dal olamayanlar terörün ve bölücülüğün pis kokan koruluğuna bekçi durmaya özeniyorlar. Vah zavallılar! Merhum A.Nihat Asya demiş ki; 'Vazoyla saksının farkını sen söyleme, çiçeklerden sor.' Kim milli, kim müptezel bırakalım da millet söylesin. Dil ile söylenen kalben tasdik edilmezse, kalben haykırılan insanı halden hale sokamazsa her söz boş olacak, her ifade riyayla anılacaktır. Bıktırırcasına konuşanlar, garezle dolup taşanlar, harıl harıl dolaşanlar, dolandıranlar Türkiye’nin baharını çoktan kışa çevirdiler. Bunlar, bir bakıyorsunuz sülalesiyle uçakta, bir bakıyorsunuz efradı ve yalakalarıyla bisiklet üzerinde. Millet düşüyor, bunlar biniyor. Yetkilerini çiğneyip hukuku karartanlar, helali öğütüp haramı yüceltenler millet kesesinden seyahati marifet ve kabiliyet sayıyorlar. Derler ki; 'Yol, kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir. Ve kendi yolunu bulamayan, bütün yolları boşuna yürür.' Evliya Çelebi 'Seyahat Ya Resûlullah' dedikten sonra 51 yıl boyunca gezip dolaştı. Doğuya, batıya, güneye, kuzeye gitti, yedi iklimi tanıdı. Geriye muazzam bir eser ve hatıra demeti bıraktı. Havalardan inmeyen, yabancı diyarlardan gelmeyen 17-25 rumuzlu kişi millete ne kazandırdı? Gulliver desek itiraz edecektir; Marco Polo’ya özeniyor desek karşı çıkacaktır; İbn-i Batuta’yı örnek alıyor desek ilgim yok diyecektir. Kendisini ve yedi sülalesini gezdiren, uçuran, gün aşırı konuşup sinirleri bozan bu seyyah durmayı ve susmayı ne zaman deneyecektir? Altın kaçakçıları heveslenmesin, fakat söz gümüşse sükût altındır. Taş yerinde ağırdır. Ağır taşı ne yel alacak ne de sel kaldıracaktır. Cesaret ve gayretle bozgun kervanı dağıtılacaktır. Dua ve destekle kötü kalpliler, kandan ve menfaatten beslenenler yenilecektir. Umuda az kaldı, hilalin aydınlığına ramak kaldı; Yarabbi bize milletimizin zafer günlerini müyesser eyle, himmetini üzerimizden esirgeme.'DHA
Cavcav: "Gönlümden Galatasaray'ın Şampiyon Olması Geçer Ama Beşiktaş Daha Avantajlı"
Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav, Kulüpler Birliği Vakfı toplantısında alınan Süper Lig AŞ kurulma kararının kulüp temsilcileri tarafından olumlu karşılandığını belirterek, iki takım temsilcisinin katılmayışının toplantıya 'halel' getirmediğini söyledi.İlhan Cavcav yaptığı açıklamada Fenerbahçe'nin her zaman olduğu gibi Kulüpler Birliği Vakfı toplantısına katılmadığını, Trabzonspor'un da idari olarak temsil edilmediğini dile getirerek, 'Diğer bütün kulüpler oradaydı. Kulüpler Birliği Vakfı gibi 18 kişinin olduğu bir toplulukta, iki arkadaşımızın katılmaması toplantıya herhangi bir halel getirmedi. Sayın Göksel Gümüşdağ'ın teşebbüsüyle, Avrupa'da olduğu gibi yayın haklarının tamamen federasyon kanalıyla değil, Kulüpler Birliği Vakfı kanalıyla satışının arzı görüşüldü. Bu karar da arkadaşlar arasında olumlu karşılandı' diye konuştu.Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ'ın Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören ile görüştükten sonra, 7 Nisan'da büyük ihtimalle Ankara'da yapılacak toplantıda konuyu detaylandıracağını ifade eden Cavcav, şöyle devam etti:'Kulüpler Birliği Vakfı, dernekler yasasına göre kurulmuş bir topluluk olduğu için, ayrı bir şirket kurulacak. Kulüpler Birliği Vakfı'ndaki herkesin de buna ortak olması gerekecek. Büyük kulüplerin ne alacağı ve taksimin nasıl yapılacağı tartışılıyor. Özellikle bazı kulüplerimizin her zaman olduğu gibi bu konuda feryat etmelerine karşın, bunun da hal çaresinin olduğunu düşünüyorum. Lig 18 takımlı olduğuna göre, taksimin puana göre yapılması gerektiğine inanıyorum. Ancak gerek İngiltere gerekse de Almanya'da nasıl taksim yapılıyor, onunla ilgili Sayın Gümüşdağ İngiltere'ye giderek görüşmeler yapacak. Bununla ilgili vakıf içinde de bir komisyon kurulması kararına varıldı. Bu arkadaşlarımızın yapacağı temaslar neticesinde bir karar verme durumuna geleceğiz. Böyle bir şeyin olması TFF'nin de yükünü azaltacak. Toplantıda, TFF'nin özellikle kendi işleriyle uğraşması doğru olur kanaati oluştu'Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşülecekCavcav, konunun karar alınmadan önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na da sunulacağını söyledi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sporu seven ve futbola büyük hizmet vermek isteyen birisi olduğunu vurgulayan Cavcav, 'Kendilerine 'böyle yaptık' demek olmazdı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızdan randevu alarak, bu durumu kendilerine iletip onlara da durumu arz etme kararı aldık' ifadelerini kullandı.Futbolun Türkiye'de çok önemli bir sektör olduğunun altını çizen tecrübeli başkan, '2017'ye kadar Digiturk ile bir mukavelemiz olsa da TRT'nin ve özel kuruluşların da büyük rağbet edeceği kanaatine hakimiz. İngiltere'de yayın haklarıyla ilgili büyük paralardan bahsediliyor. Burada da bu gelirin artmasının söz konusu olacağını düşünüyoruz. Senelerce bu işe gönül vermiş bir Digiturk var ve Türk futboluna büyük hizmetleri oldu. Digiturk patronlarına ve çalışanlarına, bir spor adamı olarak şükran duyuyorum. Seneliğini 6,5-7 milyon liraya sattığımız günleri çok iyi hatırlayan bir insanım. Dolayısıyla iş yapan bir firmanın da mutlaka para kazanması gerekir' şeklinde konuştu.Yeni kararla birlikte rekabetin oluşacağı ve kulüp şartlarının iyileşeceğine olan inancını dile getiren Cavcav, şunları söyledi:'Şartlarımızın biraz daha iyileşeceği kanaati diğer arkadaşlarımızda da hakim. Fenerbahçe'nin 'havuzdan ayrılırız' tavrını ya da basına çıkıp şunları yapacağım demesini 'şaşırmış' insanların hareketlerine benzetiyorum. Burası bir havuz ve hukuken kurulmuş. Diyelim havuzun içinden ayrıldın, hangi kulübümüz olursa olsun, yarın benimle oynamayacak mısın? Ben seninle maçımı naklen yayınlattırmam. Ben gittim Fenerbahçe Stadı'nda ya da Galatasaray Stadı'nda oynadım. Televizyon bana yayın hakkı veriyorsa, diğer kulüp de buna uymuyorsa, o zaman 'çıkmıyorum sahaya' derim. Kaos olur. Ben 37, Sayın Aziz Yıldırım 17 sene kulüp başkanlığı görevinde bulunmuş. Gazeteden okudum, Galatasaray maçında hasılatlarının 5 milyon olduğu ifade ediliyor. Ben olmasam, o olmasa 4 büyük kulübün olması da mümkün değil. Bu itibarla böyle beyanatlarla ikilik yaratmak doğru değil. Büyüklük Allah'a mahsus ancak 4 büyük takımımızın da Türkiye liglerinde büyük olduğunu kabul etmemek riyakarlık olur'Şampiyonluk yarışıGençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav, Spor Toto Süper Lig'de yaşanan şampiyonluk yarışının kendilerini ilgilendirmediğini vurgulayarak, Fenerbahçe karşısına da galibiyet için çıkacaklarını belirtti.Genç bir kadroya sahip olduklarını ve teknik direktör değişikliğinin ardından iyi bir futbol sergilediklerine dikkati çeken Cavcav, 'Fenerbahçe karşısında da son 2-3 maçtaki oynadığımız futbolu tekrarlarız diye düşünüyorum. Bu futbolla da Fenerbahçe'den mutlak suretle puan alacağımıza kalben inanıyorum. Sporcu arkadaşlarıma da çok güveniyorum. Çok düzgün bir sporcu kadromuz var. Hepsi takımlarının formasını seven insanlar. Futbolda yenmek de yenilmek de onurlu, şerefli bir iş. Biz sahaya çıkıp Fenerbahçe ile oynuyoruz diye değil, herhangi bir kulüple oynuyormuş gibi galip gelmeye çalışacağız' değerlendirmesinde bulundu.Cavcav, ligde 11 hafta kaldığını ve toplamda 33 puanın alınabileceğini hatırlatarak, 'Ben Galatasaraylıyım ve Galatasaray'ı severim. Çünkü benim amcam Galatasaray'da futbol oynadı. Tabii ki gönlümde Galatasaray'ın şampiyon olması yatar ama Beşiktaş daha avantajlı gözüküyor. Fenerbahçe daha sonra geliyor' diye konuştu.TRT Spor
"Türkiye'de 26 Stat Yapılıyor, 25 Tanesi Devlet Parası ile Yapılıyor"
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, yapımı devam eden Vodafone Arena ilgili çok önemli açıklamalar yaptı.Siyah beyazlı kulübün yeni stadında yapımı tamamlanan ilk locadan taraftarlara seslenen Orman, BJK TV'ye yaptığı açıklamada inşaatın son durumunu anlattı.'BU CESARETİ BEN GÖSTERDİM'Fenerbahçe ve Galatasaray'la aralarında mali olarak fark olduğunu belirten Fikret Orman 'İki ezeli rakibimize göre gelir farkımız var. Stadı yapmadan rekabet etme şansımız çok azalıyor. Stadı yıkmak büyük bir riskti. Siyasi problemler de vardı. Tevazu yapmayacağım, bu cesareti ancak ben gösterebilirdim.' diye konuştu.Stadın inşasının hızla devam ettiğini söyeleyen Fikret Orman, 'Geçen sene 29 Aralık'ta ilk temelimizi attık. 10.5 ayda da bu noktaya gelebildik. Daha da hızlı gelebilirdik ama şartlar, imkanlar, finansmanlar sonucunda bu noktaya geldik. Allah nasip ederse de 29 Aralık'da stadın kaba inşaatını çıkacağız. Biz hiç durmadık, burası bitecek.' ifadelerini kullandı.Orman ayrıca 'Geldiğimizde borç çok, yatırım yoktu. Mayıs ayında borçlarımız rakiplerimizden az, gelirlerimiz onlardan çok olacak.' ifadelerini de sözlerine ekledi.Vodafone Arena'nın çatısına da başlayacaklarını açıklayan başkan Orman 'Çatıya 15 gün içereisinde başlıyoruz. Ardından hızımız daha da artacaktır.' dedi.Fikret Orman, locaların büyük bir kısmının satıldığını söylerken '146 loca var, 122 tanesi için satış konusunda sözleşme yaptık. Elimizde 24 tane locamız kaldı. Statta bir yılbaşı partisi vermeyi planlıyoruz. Orada loca satışları daha da artacaktır. Sezon sonunda da Şampiyonluk hakkımız olursa burada turu atmak istiyoruz' diye konuştu.'ANKARA VE KONYA'DA OYNAYABİLİRİZ'Stat arayışların ezeli rakiplerinden destek görmediklerini hatırlatan Fikret Orman 'Centinmenlik açısında bütün kulüpler adında tarihi bir şans kaçtı. Geçti artık. Bundan sonra bunları konuşmak aramızdaki dostlukları parçalar.' dedi.Beşiktaş Kulübü Başkanı, kalan maçları için de 'İlk yarıda içeride 4, ikinci yarıda ise 8 maçımız kaldı. Kasımpaşa maçında taraftarın ilgisini görmek istiyorum. Ona göre Trabzonspor ve Galatasaray maçlarını nerede oynayacığımıza bakacağız. Ankara 19 Mayıs veya Yeni Konya Stadı'nda da oynayabiliriz.' ifadelerini kullandı.'TÜRK FUTBOLUNA BEŞİKTAŞ MODELİ...'Türk futbolunun son durumu hakkında da konuşan Orman şu ifadeleri kullandı:'Türk futbolu Beşiktaşla beraber model olarak yukarı çıkabilir. Mali imkansızlıklardan gelip neler yapılabileceğini gösteriyoruz. Yerli oyuncu ruhu olması lazım. Biz buna yatırım yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. 7 tane milli oyuncumuz var. Türk futbolu tekrar eski noktasına gelir. Ama kötüyü örnek yapmamak lazım.'Bu sezon şampiyon olacaklarını iddia eden Fikret Orman 'Buna kalben inanıyorum. Yeter ki taraftarlarımız destek olsunlar. Bu çocuklar pırıl pırıl çocuklar. Biz kendi işimizi yaparız rahat olsunlar, bu stat bitecek.' diyerek sözlerini noktaladı.Ligtv
Boykot Sonrası İptaller Gelmeye Başlamıştı: Ünlü İsimler 'Muse' Grubuna Çağrıda Bulundu
Dünyaca ünlü müzik grubu Muse'un Türkiye'de konser vereceği haberinin yayılmasının ardından konserin organizatörü DBL Entertainment için sosyal medyada boykot çağrısı başlatıldı. Boykot listesinde yer aldığını gören pek çok kişi konsere gitmekten vazgeçtiğini söyleyerek organizatörün planladığı diğer konserler için de sanatçılara tweetler atıldı. Etkinliklerin birer birer iptal olmasının ardından Türk sanatçılar Muse grubuna çağrıda bulundu.
Orjinal Türkçe Müzik Nerde Diyenlerin Dinlemesi Gereken 6 Grup
Şimdi tabi biliyorsunuz, uzun zamandır Türkçe müzik böyle sıkıcı bir hal aldı. Hep aynı adamlar aynı şarkılar falan, öyle bü bü bü etrafta dolanan incik cıncık şeyler. Lakin siz değerli okurlarım için takip edilesi 3-5 tane grup yazacağım. Tabi bunları bilenler biliyor lakin, benim çevremde bu grupları bilen çok olmayınca, üstümde bir sorumluluk hissedip bu adamları biraz daha yayma misyonunu edindim. Neyse lafı uzatmadan konuya geçiyorum.