onedio

Öğretmen Haberleri

Öğretmen ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Öğretmen ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Ayşe Tatile Çıktı Filminde Adnan Menderes’i Oynayacak Ünlü İsim Belli Oldu
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıldönümüne özel, Ayşe Tatile Çıktı filminin çekileceği duyurulmuştu. Lacivert Medya’nın imza attığı film, 1957-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkının yaşadıklarını anlatacak. Ünlü isimlerin buluşacağı projede Adnan Menderes’i oynayacak oyuncu da belli oldu. Detayları Birsen Altuntaş aktardı.Gelin birlikte habere geçelim!Kaynak: Birsen Altuntaş
İngilizce Öğrenmenin Yeni Yolu: ChatGPT’yi Öğretmene Dönüştürmek Bu Görselle Mümkün
Dil öğrenmek istiyor ama nereden başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Ya da B1 seviyesine ulaşmak için size özel bir yol haritasına mı ihtiyacınız var? Artık ChatGPT ile bu mümkün. Tek yapmanız gereken, özel olarak hazırlanmış bu İngilizce öğrenme planı görselini yüklemek ve “Uygula” demek. Sonrası tam anlamıyla bir İngilizce öğretmeniyle çalışmak gibi ilerliyor. Seviyenizi analiz ediyor, günlük görevler veriyor, hatalarınızı düzeltiyor, hatta yazdığınız kompozisyonlara geri bildirim bile yapıyor.Kaynak
Fragmanı İlk Günden 26 Milyon Kez İzlenmişti: Weapons Filmi Beyaz Perdede İzleyiciyle Buluştu!
Weapons filmi, vizyona girişinde gişelerde güçlü bir başlangıç yaptı. Üstelik ön gösterim hasılatıyla popüler korku yapımlarını geride bırakmayı başardı. Bu güçlü başlangıç, özellikle korku ve gizem türü izleyicilerinden yoğun ilgi gördüğünü kanıtladı ve yapımın yılın en çok konuşulan korku filmlerinden biri olacağı beklentisini güçlendirdi. İlgilileri bilir ki filmin fragmanı yayınladığı ilk gün 26 milyon kez izlenmişti. Uzun süredir vizyona girecek filmler için bu rakamlarla karşılaşmıyorken Weapons umut vadetti. Gelin detaylara geçelim!
Sinop'ta İşsiz Öğretmen Canına Kıydı
Sinop’ta işsiz öğretmen 35 yaşındaki Gamze Filiz Arslan, dün evde bulunan av tüfeğiyle yaşamına son verdi. Bir süre İstanbul’da özel bir dershanede kimya öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra işsiz kalarak memleketi Sinop’a gelen Gamze Filiz Arslan, evde bulunan av tüfeğini çenesinin altına dayayıp ateş ederek canına kıydı. Silah sesi üzerine odaya giren aile fertleri Arslan’ın kanlar içerisinde yerde görünce durumu hemen sağlık ekiplerine bildirdi. Eve gelen ekipler, Arslan’ın öldüğü belirledi. İntiharla ilgili soruşturma devam ederken, genç öğretmenin cansız bedeni, otopsi için Sinop Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. DHA
Baba Bingöl'den Oğlunun Sözlerine Tepki
Yavuz Bingöl, Ahmet Hakan'a verdiği röportajda 'Tayyip Bey'in annesine küfredildi, o da Berkin'in annesini yuhalattı. Bu çok insani' deyince çok tepki çekti. Tepki gösterenlerden biri de Yavuz Bingöl'ün babası Yılmaz Bingöl. Baba Bingöl, ''Keşke ben de Alzheimer olsaydım da bunları görmeseydim'' diyor.İzmir'de yaşayan Yılmaz Bingöl, 'Oğlum adına Berkin'in ailesinden özür dilerim' diyerek başladı söze... Sonra da oğluna tepkisini dile getirdi...Yavuz düşünmeden konuşuyorÜç-dört gündür uyuyamıyoruz. Yavuz'un toplumda büyük antipati uyandıran, gerçek Atatürkçüleri, devrimcileri ve biz Alevi kitlesini üzen bu davranışlarını tasvip etmiyoruz. Yavuz'u benden daha iyi tanıyan olmaz. Büyük oğlum Yavuz düşünmeden konuşuyor. Ancak eleştirilerin linç edilme haline dönüşmesi de beni üzer.Yavruma yazık, psikolojisi bozukYıllardır gelip gitmiyor. Geçinemiyoruz. Ama evladımdır. Yavruma yazık, psikolojisi bozuk. Yavuz toplumun sanatçısıydı. Artık kasetleri kırılıyor. 30 yıllık emeğini 3 günde heba etti. İnsanın en büyük düşmanı kendisi.Yavrum gaf yapıyor(Yavuz Bingöl'ün 'Babam, Alevi olduğumuz anlaşılmasın diye benim ismimi Yavuz, kardeşimin ismini de Oğuz koydu demesi) Bu bir yalandır. Zavallı yavrum gaf yapıyor. Ben harp okulundan ayrılıp, öğretmen okulunun yatılı kısmındaydım ve Yavuz'un doğduğu gece orada bulunamadım. Ağabey İstanbul'daydı. Kamil ismini düşünüyorlar. Doğumu yaptıran doktorun ismi Yavuz'muş. 'Babası Yılmaz ile uyumlu olur' diye bu adı önermiş. Biz geçmişteki olaylara takıntılı insanlar değiliz.Atadan, dededen CHP'liyizBiz atadan, dededen CHP'liyiz. Kılıçdaroğlu'nun adaylığında Yavuz onun için geceli gündüzlü çalıştı. Belki siyasette kendine bir yer edinmeyi istemiş olabilir. Ama bu konuda onun adına konuşmayayım.Yavuz İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, ücretsiz veya düşük ücretler karşılığında CHP'li belediyelerin yanında olmuştur. Şimdi nasıl böyle oldu, anlamıyorum. Yavuz şaşkın. Tezcanlı olmasına, düşünmeden hareket eden yapısına bağlıyorum. Yavuz özünde iyi bir insandır.Keşke ben de Alzheimer olsaydımAnnesi rahatsız (Alzheimer) olduğu için gıyabında konuşmayı doğru bulmuyorum. Keşke ben de Alzheimer olsaydım da bunları görmeseydim.Kardeşi de Yavuz'dan şikayetçiDiğer oğlum Oğuz Almanya'da yaşıyor. Geçen ekimde onun evinde misafir oldum. Oğuz da Yavuz'dan çok şikayetçi. Zannedildi ki biz Yavuz'dan para istiyoruz, o da bize bakmıyor. Hayır. Para gönderse ben kabul etmem. Benim için 'kumar oynuyor' denilmiş. Ben kumar bilmem. Kahvehaneye bile gitmem. Üç-dört yıldır Yavuz ile görüşmüyorduk. Kanser olmama rağmen... Geçen mart ayında Yavuz bana telefon etti. 'Baba yanımda kız arkadaşım var. Sizinle tanışmak istiyor' dedi. 'Kapımız açık' dedim. Geldiler, bir akşam bende kaldıar. Yavuz'un bana maddi yardımı üçer, beşer bin lira olmak üzere toplamda 30 bin lirayı geçmez. Benim askerliğinden itibaren ona harcamalarım, verdiğini karşılar.Yavuz'un dik durmasını isterdimBen bu iktidarın anti demokratik uygulamaları karşısında Yavuz'un dik durmasını isterdim. Solcu olup da sağın nimetlerinden faydalanmak için sağa geçen, yalakalık yapan, mevki makam kapan, milyarları kazanan insanların yolunda yer almamalıdır.'''' Yavuz'un adına özür dilerim''Sözcü Gazetesi'ne konuşan Yılmaz Bingöl, Berkin Elvan'ın ailesinden özür dilediğini belirterek, ''Berkin Elvan, İsmail Korkmaz ve diğerleri... Hepsi evladım. Berkin ve annesine yapılan muameleye karşı dururum. Yavuz'un adına onlardan yüz defa özür diliyorum. Yavuz'un villaları vs. var. Gözü daha başka yerlerde... Yükselmek istiyor. Belki de yönünü siyasette makam mevki edinme rotasına yöneltmiş olabilir. Geçen yaz telefonda Yavuz'a 'Oğlum, Gezi'de insanlara zulmeden, gençleri öldüren, kör eden bir anlayışla nasıl yan yana olursun? Onların yanına nasıl gidersin? Onlarla nasıl türkü söylersin' diye sordum. Bana 'Peki baba ben milletvekili olursam ne yapacaksın? Evlatlıktan ret mi edeceksin' ifadelerini kullandı.CNN Türk
Gürakan: MEB Yasası Eğitimin Siyasallaşmasıdır
Türk Eğitim Sen Hatay 2 nolu Şuse Sekreteri Yaşar Gürakan yazılı bir açıklama yaparak hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Dersaneler Yasası ile Milli Eğitim Bakanlığındaki müsteşarlar hariç tüm üst düzey kadroların değiştirilmesine ve müdür atamalarının Valilerin yetkisine bırakılmasının amaçlandığını belirtti. Gürakan açıklamasında; “Liyakatli, ehil okul müdür ve müdür yardımcıları devri son bulacak, torpili olanın sırtı yere gelmeyecek, yandaşlar padişah olacaktır. Bu madde ile birlikte 100 bin okul yöneticisinin görevi sona erdirilecektir. Bu durumda akıllara “AKP kendi devletini mi kurmaktadır?” sorusu gelmektedir” dedi.Türk Eğitim Sen Hatay 2 Nolu Şube Sekreteri Yaşar Gürakan yaptığı yazılı açıklamada; “Hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Dershane Yasa Tasarısı eğitim camiasında bomba etkisi yarattı. Her zaman olduğu gibi yine ka palı kapılar ardında hazırlanan bu tasarıda sendikamızın asla kabul edemeyeceği hususlar yer almaktadır. TBMM’ye sevk edilen yasa tasarısında dershanelerin kapatılmasının yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’nın Müsteşar hariç tüm üst düzey yönetiminin değişmesi de yer almaktadır. Daha önce de Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Teşkilat Yasası çıkararak, Bakanlık Merkez Teşkilatını yerle yeksan etmişti. Şimdi de Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda yeni bir hamle yapmıştır. Demek ki Ömer Dinçer’in Teşkilat Yasası, hükümet nazarında istenen etkiyi sağlamadı ve yeterli sayıda adam kayırılmadı ki, bununla ilgili bir düzenlemeye gidilmesi gündeme geldi. Peki bu ne demektir? Tasarının bu şekliyle yasalaşması halinde Milli Eğitim Bakan -lığı’na ard arda davalar açılacaktır. Zira bu, kazanılmış haklara vurulmuş bir darbedir. Bu, devletteki istikrarın zedelenmesidir. Bu, MEB’in hafızasının yok edilmesi demektir. Değişen bürokratların yerine kimler getirilecektir? Bu kişiler hangi vasıflara sahip olacaktır? Kariyer ve liyakat ilkeleri yine yerle yeksan mı edilecektir? Sırf yandaş diye iş bil-meyen bürokratlar ordusu mu Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönetecektir? Yasa tasarısında dikkat çeken bir başka husus da 4 yıl ve üzeri sürelerle okul müdür ve yardımcısı olanların, bu görevlerinin ‘hiçbir işleme gerek kalmaksızın’ sona ereceğidir. Bilindiği gibi okul müdür yardımcıları yazılı sınav, okul müdürleri de yazılı ve sözlü sınav sonucuna göre atanmaktaydı. Ayrıca 5 yıl aynı okulda bulunun okul müdür ve müdür yardımcıları rotasyona tabi tutulmaktaydı. Yasa tasarısında “Okul ve kurum müdürleri, İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcı-ları ise Okul kurum veya okul müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz” denilmektedir. Yani bu şu anlama gelmektedir: Okul müdür ve müdür yardımcıları bun dan sonra sınav sonuçlarına göre görevlendirilmeyecektir. Okul müdürleri İl Milli Eğitim Müdürlüğünün, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları da okul/kurum müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi ile Vali tarafından 4 yıllığına görevlendirilecektir. Burada da okul müdür ve müdür yardımcılarının kaderi İl Milli Eğitim Müdürlerinin ve Valilerin yani Hükümetin iki dudağı arasında olacaktır. Kendilerine biat edenler, yandaşlar, torpilliler okul müdür ve müdür yardımcısı olarak 4 yılın ardından bir 4 yıl daha görev yapacak, ancak Hükümetin emir kulu olmayanların görevlerine son verilecektir. Böylece liyakatli, ehil okul müdür ve müdür yardımcıları devri son bulacak, torpili olanın sırtı yere gelmeyecek, yandaşlar padişah olacaktır. Bu madde ile birlikte 100 bin okul yöneticisinin görevi sona erdirilecektir. Bu durumda akıllara “ AKP kendi de -vletini mi kurmaktadır? ” sorusu gelmektedir. Bu insanların sosyal statülerini bir kanunla, bir kalemde nasıl ellerinden alabilir-siniz? Ne yazık ki üst yönetimlere, iktidara biat eden yönetici profili gelmektedir. Bu minvalde Türk Eğitim-Sen, genel olarak olumsuz bulduğu bu rezalet yasa tasarısını protesto edecektir. Gerekirse 800 bin öğretmen ile birlikte her türlü eylemi meşru göreceğiz. ‘Bakan koltuğu’ bundan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya çivi gibi batacaktır. Bakan ve Müsteşar o koltuklarda rahat oturamayacak, sınırsız yetki ile Bakanlıkta istediği gibi at koşturamayacaktır. Hükümet bilmelidir ki; Milli Eğitim Bakanlığı kimsenin tekelinde değildir. Bakanlık ve Hükümet istişare yapmadan, kapalı kapılar ardında alelacele kanun ve yönetmelikler çıkaramaz. MEB’i, tüm eğitim çalışanları ile birlikte yönetemiyorsanız, o koltukları da bir an önce bırakmalısınız” dedi. Haber okunma sayısı: 317
"Öğretmeniyle Yatan Oğlumla Gurur Duydum"
İskoçya'da 35 yaşındaki edebiyat öğretmeniyle cinsel ilişki yaşayan 16 yaşındaki Gary Ralston'ın babası, oğlunun öğretmenini tavlamış olmasıyla 'gurur duyduğunu' söyleyerek şoke etti. 42 yaşındaki Richard Ralston bir sabah öğretmen Bernadette Smith’i oğlunun yatak odasında bulduğunu, kadının geceyi orada geçirmiş olmasına şaşırsa da kızmadığını ve ona bir fincan çay isteyip istemediğini sorduğunu söyledi. Ralston, “Bu oğlumun hayatı ve onun kararları. O 16 yaşında ve İskoçya yasaları uyarınca kendi kararlarını verebilecek bir yetişkin” dedi. Daily Mail gazetesine verdiği röportajda, oğlu yaşananları itiraf ettiğinde şaşırdığını söyleyen Ralston, “Oğlum çok bebek yüzlü. Yaşından büyük falan göstermiyor. Bana öğretmeniyle ilişkisi olduğunu söylediğinde ‘Böyle bir kadın sana neden baksın ki oğlum?’ diye sordum. Ama işin doğrusu biraz da gurur duydum” dedi. Evli ve üç çocuk annesi Mith, Gary Ralston’ın annesinin olayı fark ederek okula haber vermesi ile işinden atıldı ve yargılandı. Mahkeme olay sırasında Gary’nin reşit olması nedeniyle öğretmene hapis cezası yerine iki yıl gözetim cezası verdi.ensonhaber.com
Atatürk'ün Eğitim Üzerine Söylediği Sözler
Atatürk’ün Eğitim Üzerine Söylediği SözlerBir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.Öğretmenler her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutan bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır.Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.Milli Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz…Milli Eğitim’in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir.En önemli ve verimli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur.Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.Milli eğitimde süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır.Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır.Milli eğitim ışığının memleketin en derin köşelerine kadar ulaşmasına, yayılmasına özellikle dikkat ediyoruz.Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur.En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır.Yeni nesil, en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.Şimdiye kadar uygulanan eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin geri kalmasında en önemli etken olduğu kanısındayım. Onun için bir milli eğitim programından söz ederken, eski devrin boş inançlarından ve yaratılışımızla hiç ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden tamamen uzak, milli karakterimiz ve milli tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü milli dehamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir.Eğer Cumhurbaşkanı olmasam, Eğitim Bakanlığı’nı almak isterdim.İlim ve fen çalışmalarının merkezi okuldur. Bundan dolayı okul lazımdır. Okul adını hep beraber hürmetle, saygıyla analım.Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari inkılâplar sizin, sayın öğretmenler, sizin sosyal ve fikri inkılâptaki başarılarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister.Türkiye’nin birkaç seneye sığdırdığı askerî, siyasî, idarî inkılâplar çok büyük, çok mühimdir. Bu inkılâplar, sayın öğretmenler, sizin; toplumsal ve fikrî inkılâptaki muvaffakiyetlerinizle desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet,sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister!Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.Memleketi ilim, irfan, ekonomi ve bayındırlık alanlarında da yükseltmek, milletimizin her hususta çok verimli olan kabiliyetlerini geliştirmek, gelecek nesillere sağlam, değişmez ve olumlu bir karakter vermek lazımdır. Bu kutsal amaçlar elde etmek için mücadeleye atılanların arasında öğretmenler en önemli ve en hassas yeri almaktadır.Öğretmenlik ömür boyu sürecek bir öğrenciliktir.Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz… Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal yaşamda bizzat faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlarına sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da ayni öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz.Öğretmenler; yeni nesli Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır.Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir…Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmendir.Okullarda öğretim vazifesinin güvenilir ellere teslimini, memleket evladının, o vazifeyi kendine hem bir meslek, hem bir ideal sayacak üstün saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, derece derece ilerlemeye ve her halde refah sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir. Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en fedakâr ve saygıdeğer unsurlarıdır.İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve fenni versin, fakat o kadar pratik bir şekilde versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun.Bir yandan bilgisizliği ortadan kaldırmaya uğraşırken, bir yandan da memleket evladını toplumsal ve ekonomik hayatta aktif şekilde etkili ve verimli kılabilmek için zorunlu olan ilk bilgileri, uygulamalı bir biçimde vermek metodu eğitimimizin temelini oluşturmalıdır.Öğretmenler her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutan bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır.Milli Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir.Milletimizin siyasî, toplumsal hayatında, milletimizin fikrî terbiyesinde rehberimiz ilim ve teknik olacaktır. Mektep sayesinde, mektebin vereceği ilim ve teknik sayesindedir ki Türk Milleti, Türk sanatı, ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı, bütün güzelliğiyle gelişir.Yeni nesil, en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile olan bağlarımızı kopartamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş, çağdaş bir millet olarak medeniyet düzeyinin de üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.
Bebeğini Ölüme Terk Eden Öğretmen İlk Kez Hakim Karşısına Çıktı
Kocaeli'nde 2 aylık bebeğini ölüme terk ettiği iddia edilen öğretmen, bebeğini emenat ettiğini söylediği kişiyle mahkemede yüzleşti. 'Bebeği ona emanet ettim' diyen kadın gözyaşlarına boğuldu Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde, geçen yıl Ekim ayında 2 aylık bebeğini evde yalnız bırakıp 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde Hatay'daki ailesinin yanına giderek bebeğinin ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan 35 yaşındaki Seçil Müge D.(Doğanay)'ın ilk duruşması bugün Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Tutuklu yargılanan Seçil Müge D. savunmasında bebeği arkadaşına emanet ettiğini ve bebeği kendisinin öldürmediğini iddia etti. Gölcük İlçesi'nde 20 Ekim 2013'te Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi'nde polis memurlarının Cumhuriyet Savcısını arayarak hastaneye ölü bir bebeğin getirildiğini söylemesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, daha sonra 'Berk' adı verilen bebeğin açlık ve susuzluk nedeniyle öldüğü tespit edilmişti. Gölcük'teki Rheınland Pfalz İlkokulu'nda sınıf öğretmenliği yapan Seçil Müge D.nin, bebeğin babası olduğu tespit edilen Tayyar A. (Ataş) ile olan ilişkisinden dünyaya geldiği anlaşılmıştı. Kurban Bayramı tatili öncesinde anne Seçil Müğe D. bebeği evde yanlız bırakarak 9 günlüğüne Adana'ya yakınlarının yanına tatile gitmiş, bebek ise açlık ve susuzluktan ölmüştü. Yakınları da almadığı için bebek Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi morgunda tutulmuş, daha sonra deprem kurbanlarının toprağa verildiği 17 Ağustos Mezarlığı'nda defnedilmişti. 'TECAVÜZE UĞRADIM' İzmit 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bebeğini ölüme terk eden öğretmen anne Seçil Müge Doğanay ilk kez hakim huzuruna çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Hülya Yazar'ın bu duruşmada, duruşmaya müdahil olarak katılma talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Duruşmaya getirilen tutuklu sanık Seçil Müge Doğanay'in savunması alındı. Gözyaşları içersinde savunma yapan ve bebeğin babası olan T.A.'nın tecavüze uğradığını iddia eden Seçil Müge D., 'Tayyar A. ile tanıştıktan sonra evlenme kararı aldık. Benden nüfus kağıdımı ve evlenmek için evrakları istedi. Tanışmak amacıyla Adana'ya ailesinin yanına çağırdı. Orada bana zorla tecavüz etti. Orada iki hafta kaldıktan sonra evime döndüm. Hamile olduğumu söylediğimde ise bebeği aldırmamı söyleyerek tehditlerde bulundu. Bu süreçte korkularım nedeniyle geceleri uyayamadım.' diye konuştu. 'BEBEĞİ ARKADAŞIMA EMANET ETMİŞTİM' Bebeği arkadaşı Metin Şancı'ya emanet ettiğini ve öleceğinin aklına gelmediğini söyleyen Doğanay konuşmasına söyle devam etti: 'Doğumdan sonra, beyninde tümör oluştuğunu öğrendiğim annemin yanına gitmeye karar verdim. Bebeği de yakın arkadaşım olan Metin Şancı'ya emanet ettim. Herhangi bir sorunda beni aramasını söyledim. Ailemin yanında kaldığım süre içersinde beni aramayınca ben de herhangi bir sorun olmadığını düşündüm.' 'YILIK İZİN VE DOĞUM İZNİ KULLANMADIM' Olayın duyulmaması için yıllık izin ve doğum izinlerini kullanmadığını söyleyen Seçil Müge D., 'Yasak ilişkiden dolayı doğum olacağı için bunu çevremdekilere hissettirmemek amacıyla yıllık izin ve doğum izni kullanmadım. O ağrılarla okula gittim ve yüzden çok acılar çektim. Bebek doğduktan sonra da evden okula giderken bebeği kuaför olan arkadaşım Nurhayat Şahin'e emanet ediyordum. ' dedi. MAHKEME SALONUNDA GÖZYAŞLARINA BOĞULDU Bebeği aldırmak için Gölcük'te özel bir hastaneye gittiğini söyleyen Seçil Müge D. savunmasına şöyle devam etti: 'Gölcük'te özel bir hastanede bebeği aldırmak istemiştim. Büyüdüğünü ve alamayacaklarını söylediler. Daha sonra Metin Şancı arkadaşımdan doktor bulmasını istedim. İzmit'te bulduğu özel hastanedeki bir doktor bebeğin 2.5 aylıktan büyük olduğunu ve kürtajın öldürmekle eşdeğer olacağını söyleyerek bebeği alamayacaklarını söylediler. ' Seçil Müge D. bunları anlatırken sık sık duruşma salonunda gözyaşlarına boğuldu. 'BANA BEBEĞİNE BAKMAMI SÖYLEMEDİ' Tanık olarak dinlenen ve bebeği ne bakması için kendisini aramadığını söyleyen Metin Şancı ise 'Erzincan'da 2003 yılında tanıştım. Kendisiyle sohbet edip sıkıntılarımızı paylaşıyorduk. Kendisi doğum yaptığını ve benden doktor ve bakıcı bulmamı istedi. Fakat sürekli sorunları nedeniyle kendisiyle görüşmeyi kestim. Doğumdan sonra bebeğini evde bırakıp gittiğinde bana bebeğine bakmamı söylemedi. Zaten evinin anahtarını da bana vermemiştir. diye konuştu. Ergün AYAZ/ İZMİT Milliyet
TEOG Maratonu Başladı
Yaklaşık 1 milyon 280 bin 8. sınıf öğrencisi Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında, ikinci dönem ortak sınavlarının ilk oturumuna girdi. Ortaokul 8. sınıf öğrencileri, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) kapsamında ikinci dönem ortak sınavlarının ilk oturumuna girdi. Öğrenciler bugün Türkçe, matematik, din kültürü ve ahlâk bilgisi derslerinden testleri yanıtladı.Ortak sınavlar Türkiye saatiyle 09.00, 10.10 ve 11.20'de başladı ve aynı anda yapıldı. Her ders için çoktan seçmeli 20 soru soruldu ve her teste 40'ar dakika süre tanındı. Üç test arasında da 30'ar dakika dinlenme süresi verildi. Değerlendirmede yanlış cevap sayısı, doğru cevap sayısını etkilemeyecek.