Bir Piyonla Başlayan Yolculuk: Kübra Öztürk Örenli’nin Satranç Hikayesi
Satranç, sadece taşların tahtada hareket ettiği bir oyun değil; sabrın, stratejinin ve zekânın iç içe geçtiği bir yaşam biçimi. Küçük yaşlarda başlayan bir merakın, büyük bir tutkuya dönüşmesinin en güzel örneklerinden biri de Kübra Öztürk Örenli’nin hikâyesi. Ankara’nın bir mahallesinde açılan mütevazı bir satranç kursunda başlayan bu yolculuk, onu Avrupa’nın zirvesine taşıdı.Henüz 7 yaşında satrançla tanışan Örenli, azmi, disiplini ve kararlılığıyla kısa sürede Türkiye’nin ve Avrupa’nın en önemli kadın satranç sporcularından biri olmayı başardı. Üst üste kazandığı iki Avrupa Şampiyonluğu ve dünya dereceleriyle yalnızca kendi adını değil, Türk satrancının da tarihini yazdı.Ancak onun hikâyesi sadece başarılarla değil, mücadeleyle de dolu. Kadın sporcu olmanın zorluklarına, annelik sürecine ve sporda kadınların eşit temsili için verdiği mücadeleye samimiyetle değinen Kübra Öztürk Örenli, bu röportajda hem bir sporcu hem de bir anne olarak yaşadıklarını içtenlikle paylaşıyor.Bu söyleşi, satrancın bir spordan çok daha fazlası olduğunu; kararlılıkla, sabırla ve inançla yürüyen bir kadının hikâyesinin, pek çok gence ilham vereceğini gösteriyor.Görsel Kaynağı: Kübra Öztürk Örenli