Gündelik yaşantımızdaki her dalgalanmanın temelindedir, psikoloji.İnsan yaşamı belirli normlar ve ideal kalıplar arasına sıkıştırılmış bir kavramdır der, psikoloji. Psikolojik anlamda edindiğiniz yetiler de sizin bu yaşamdan aldığınız hazzı belirler.İşte bizler farkında olmasakta gündelik yaşantımıza yön veren 23 psikolojik gerçek!
Eğer maksadınız tüketiciye seksi ve sofistike hissettirmekse, yeşil logo biraz yanlış olabilir...Zihnimizin algılarının en açık olduğu noktalardan biri, renkler. Markalar da bir parça bu zaafımızdan tabii ki faydalanıyor; ve vermek istedikleri ana mesaj için en büyük zaafımızı, renkleri kullanıyor.Kanadalı Colourfast tarafından oluşturulan ve Entrepreneur tarafından haberleştirilen şahane bir infografiği sizler için Türkçeleştirdik ve logo renklerinin zihnimizde yarattığı algıya baktık.
Şu hayatta geçinebilmek için zamanımızın çoğunu çalışarak geçiriyoruz. Şanslı olanlar iş yerlerinde mutlu, gül gibi geçinip gidiyor. Fakat birçok kişi insanı çileden çıkartan patronlarla yaşamak zorunda kalıyor. İstifa etmek her zaman o kadar kolay değil, mecburen katlanıyor insan. Bazen öyle bir an geliyor ki, o patronun suratına haykırarak söylemek istediklerimiz oluyor. Okurken siniriniz çıksın, biraz rahatlayın :)
Carl Gustav Jung.Freud ile birlikte psikanalitik kuramının öncülerinden. Analitik psikoloji kuramının ise kurucusu.Freud'la tanışmasından sonra hayata bakış açısını değiştiren, bir süre yola onunla devam eden; fakat Freud'un teorilerine karşı sergilediği eleştirel bakış sonrası yollarını ayırıp, kendi fikir ve yargılarının peşinden giden, arketip denilen olgunun yaratıcısı, bilinç, bilinçdışı ve rüyalar üzerine oldukça keskin ve net tespitleri olan ve terapilerinde her insanın eşsiz olduğunu söyleyen bir psikolog.Carl Gustav Jung.
İnsan psikolojisi o kadar karışık ki, onu anlamak için her geçen gün araştırmalar yapılıyor ve elde edilen sonuçlara göre de bu dipsiz kuyu keşfedilmeye çalışılıyor. Karşınızdaki insanı ikna etmek ya da bir insan tarafından ikna edilmek. İkna etme kavramı üzerine bilimin söyleyeceği birkaç şey var…
Anksiyete bozukluğu ya da kaygı bozukluğu kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen çeşitli korku, kaygı veya anksiyete bozukluklarına verilen genel kapsamlı bir addır. Bu tür bozuklukların toplumun % 18'ini etkilediğine inanılmaktadır.
Kadıköy Yeldeğirmeni'nde kartopu tartışması sonrası çıkan kavgada bıçaklanarak öldürülen gazeteci Nuh Köklü cinayetine ilişkin Serkan Azizoğlu'nun 'Kasten adam öldürmek', Nazım Coşanar'ın ise 'Kasten adam öldürmeye yardım etmek' suçundan yargılanmasına devam edildi. Hakim, Azizoğlu'nun tutukluluk halinin devam etmesine karar verirken, duruşma 20 Ocak 2016 tarihine ertelendi.
Köpeklerin salgıları üzerine yapılan bir araştırma sonrası elde edilen sonuçlar, döneminin yenilmez denilen Alman tanklarını perişan etmek için kullanılıp, koca bir savaşın seyrini değiştirebilir mi?Deneyin sahibi İvan Pavlov. Fizyoloji ve psikoloji alanındaki çalışmaları ile ve Pavlov’un Köpeği olarak bilinen ünlü deneyi ile tanınıyor. Yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü de kazanan Pavlov’un, dün -14 Eylül 1849- doğum günü idi.Klasik koşullanma üzerine yaptığı deneylerden bahsetmek için ne güzel bir gün..
'İkna etmenin de bilimi mi olurmuş canım’ demeyin hiç. Elbette olur.. İnsanoğlu bir karar verme mekanizmasına sahiptir ve ‘Science of Persuasion’ a göre de bunun 6 temel yolu var. İnsan psikolojisi bu kadar karışıkken, bilimin bu konuda bir yorum getirmemesini beklemiyordunuz, değil mi?
İnsan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı olan psikoloji ile edebiyat arasında bir ilişki söz konusudur. Bu ilişkilerden sadece bir bölümü, modern romanların çoğunda gördüğümüz psikolojik temayı ve psikolojik roman türünü ortaya çıkarmaktadır.
National Geographic ekibinin, insan davranışlarını araştırma sırasında yaptıkları sosyal deneylerin başında 'Sürü Psikolojisi Deneyleri' gelir. Belki daha önce bir kaçına şahit olmuşsunuzdur. Bu defa bir göz sağlığı merkezinde yaşanan sosyal deney gerçekten ilginç.
Erzurum'da mahkeme, cinsel istismar mağduru 12 yaşındaki kızın psikolojisinin 'tedavi sonucu düzeldiği' gerekçesiyle 49 yaşındaki zanlının cezasını 12.5 yıldan 2.5 yıla düşürdü.Tutuksuz yargılanan C.U., 22 Şubat 2012 günü görülen karar duruşmasında 'ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı' suçundan 12.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve yurt dışına çıkış yasağı konuldu.Milliyet'te yer alan habere göre, Yargıtay 14'üncü Ceza Dairesi verilen kararı bozdu. Yargıtay, cinsel istismar eylemine ilişkin olarak mağdurenin beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda 2 Kasım 2010 ve 13 Ocak 2012 günü alınan raporlarda, E.A.'nın tedavi sonucu şikayetlerinde kısmi düzelme olduğuna işaret edildi. Kararı bozup yeniden yerel mahkemeye gönderen Yargıtay'ın istemi üzerine yeniden rapor aldırıldı.Bu kez Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurulu E.A.'nın ruh sağlığının bozulmayıp, etkilendiğini bildirdi. Bunun üzerine 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi kararı C.U.'yu 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü'nün bu yılüçüncüsünü düzenlediği ''Psikoloji Günleri'', 20-21 Şubat 2015 tarihlerindeüniversitemizin Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleşti. 3.Psikoloji Günleri'nealanında uzman 12 konuşmacı ve 500'e yakın misafir katıldı. Teması ''travma''olan bu Psikoloji Günleri'nde uzman konuşmacılarla ülkemizde yaşanan songelişmeleri tartışma fırsatı elde edildi. Türk Psikologlar Derneği'nin Soma'daçalışan ekibinden isimlerle Soma faciasının konuşulduğu panel, en ilgiyledinlenen ve belki de doğru bilinen yanlış şeylerin öğrenilerek en çok şaşırılanoturumlardan biri oldu. Yine geçtiğimiz günlerde haberini aldığımız ve bizleribüyük bir kedere boğan Özgecan Aslan da iki gün boyunca konuşulan konulararasındaydı. Bu 3. Psikoloji Günleri de, Özgecan Aslan'a ve katledilmiş bütünkadınlara,artık kadına şiddetin ve seksist söylemin hakim olmadığı bir dünyadayaşamak temennisiyle ithaf edildi.Bu yazıyı, İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü Yönetim KuruluÜyeleri, her bir oturumdan akıllarında kalanları kendi yorumlarını da kataraksizlerle paylaşmak için hazırladılar.
İnsanların mutlaka arkadaşlarına, eski sevgililerine 'psikopat' dediğini duymuşsunuzdur. Benzer şekilde, dengesiz davranan bir komşumuzu 'şizofren' olmakla itham edebiliriz. Bunlar, çok yaygın kullanılan 'sıfatlar' haline gelmiştir. Günümüzde psikolojik rahatsızlıklar, özellikle Hollywood filmlerinin çarpık algısı nedeniyle, 'sıradan' ve hatta 'havalı' olgular olarak lanse edilmektedir. Bu durum, gerçekten bu hastalıklardan muzdarip olan insanların küçümsenmesine neden olmakta ve yaşamı güçleştiren bazı kritik durumlara dikkat çekilmesini zorlaştırmaktadır. Psikolojik hastalıkların isimlerini yanlış kullanmak, sürekli gribe yakalanıp yatağa düşen birini 'Off, tam bir kanser hastası, sürekli yatakta.' diyerek tanımlamaya benzemektedir.Bu hastalıklara sahip olan insanlar, hasta olduklarının farkına bile varmadan, tehlikeli sonuçların doğmasına neden olabilirler. Hele ki psikolojik rahatsızlıkların birçoğunun, genellikle bireyin hasta olduğunun farkına varmamasıyla karakterize edildiği düşünülecek olursa, dilimizde hatalı bir şekilde yer etmeye başlayan teknik terimlerin temizlenmesi ve düzgün kullanılmasının önemi daha da anlaşılacaktır. Bu yazımızda, onlardan 4 tanesinin (psikopat, manyak, OCD ve şizofren) gerçekte ne olduğuna değinecek ve doğru kullanımlarını anlatacağız.Ancak öncelikle, 'psikolojik rahatsızlık/hastalık' ne demek, onu öğrenelim: 'Bir insanın sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürmesine engel olan, sapkın, rahatsızlık verici ve sorun yaratıcı düşünce, duygu ve davranış kalıpları.' Burada dikkat edilmesi gereken nokta, 'sapkın' kavramının oldukça geniş olması ve sınırlandırmanın güç olabilmesidir. Genellikle 'toplumsal ve bireysel normallere aykırı davranma' olarak tanımlanır. Örneğin, seri katiller sapkındırlar. Ancak dahiler ve olimpiyatçılar da öyle... İşte bu nedenle, tanım bir bütün olarak ele alınmalıdır: bu sapkınlığın bireye ya da etrafındakilere rahatsızlık vermesi, sorunlar doğurması ve daha önemlisi, sağlıklı işleyişe engel olması gerekmektedir. Örneğin, bir topluluk karşısında konuşmaktan heyecan duyarak telaşa kapılmak son derece normal kabul edilmektedir. Ancak herhangi bir insanla etkileşime geçmekten endişelenmek ve bundan doğan telaş nedeniyle sürekli olarak kendinizi eve kapatmak, normal değildir ve bir psikolojik hastalığa işaret eder. Şimdi, 4 temel hastalık üzerinden giderek bunu anlayalım:
Bu yazıyı okuyacakları ikiye ayırabiliriz; bu maddelerde sevdikleri insanlardan izler görecek olanlar ve kendi yansımalarıyla karşılaşacak olanlar.Depresyon genelde görülmez, fark edilmez veya teşhis edilmez. Gizli depresyondan muzdarip insanlar, kendi iç dünyalarıyla başa çıkabilen ve yaşadığı zorlukları pek belli etmeyen insanlardır. Bunun en yakınları bile farkında olmayabilir ve teşhis hiçbir zaman konulmayabilir. Problem şu ki, biz kişinin çektiği zorlukların kocaman bir yara gibi ortada olduğunu düşünürüz, oysaki bunlar çoğu zaman çok dikkatli bakmadıkça kendini belli etmez.
Renklerin insanlar üzerindeki etkisi çok uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Renklerin insanlar üzerinde dikkat çekme, kan dolaşımını hızlandırma, uyarılmışlık düzeyini artırma, sakinleştirme, konsantrasyonu artırma gibi bir.ok etkisi mevcut. Ayrıca renk seçimleri de insanların kişilikleri hakkında bize ipuçları verebiliyor. Bu videoda Uzman Psikolog Beyhan BUDAK renklerin psikolojisi ve insanları üzerindeki etkilerini anlatıyor.