onedio

Sudan Haberleri

Sudan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Sudan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Nasıl Kaptırdık? Amsterdam Sokak Kedileri İçin Özel Merdivenler İnşa Etmeye Başladı
Amsterdam’ın ikonik kanalları güzel olduğu kadar tehlikeli de olabiliyor. Son altı ayda 19 kedinin boğularak hayatını kaybetmesi, şehirde hayvan hakları savunucularını harekete geçirdi. Kent yetkilileri, bu trajedilere son vermek amacıyla kanallara minik tahta merdivenler yerleştirme kararı aldı. Hem basit hem etkili bu çözümle, suya düşen kedilerin karaya ulaşması sağlanacak.Kaynak
Suda Doğum Hakkında Bilmedikleriniz
Suda doğum , son zamanlarda insanların bu konudaki bilgilerinin artışı ile beraber popülerliği arttırmış bir yöntemdir. Bu yöntem için ilaç kullanmaya ya da suni sancı yöntemlerine gerek kalmamaktadır. Suda doğum un tercih edilme sebeplerinin arasında sezaryen oranını düşürmesi de gelmektedir. Ayrıca önceleri çoğunlukla ev ortamında mümkün olan bu teknik artık hastanelerde suda doğum havuzlarının bulunmasıyla beraber tercih edilmesi daha kolay bir yöntem olmuştur. Ayrıca kadınların doğum esnasında çektikleri acıları azalttığı söylenen bu yöntem kadınlar için muhteşem bir tercih olmaktadır.Nasıl gerçekleşir?Annenin sancılarının başlaması ile birlikte başlar. Özel bir kıyafet giydirilen anne yaklaşık 36-38 derece su bulunan havuza girer. Suyun ısısı ve temizliği son derece önemlidir. Bebek kesesindeki sıvı kan yada idrarla kirlenen su belirli aralıklarla değiştirilmelidir. Su ısısının 36-38 dereceler arasında kalmasına da dikkat edilmelidir. Doğum sırasında herhangi bir anestezi yada suni sancı uygulamalarına gerek yoktur. Bu anne ve bebek sağlığı için önemli bir artıdır. Sıcak suyun gevşetici etkisi sayesinde anne ve bebek yakından takip edilir. Bu sırada bebeğin kalp atışları da sürekli izlenmektedir. Suda doğum ile ilgili korkulan bebeğin kafasının küvete çarpması yada nefes alamaması gibi çekinceler son derece yersizdir. Bebeğiz zaten anne karnında sıvı bir ortamda yaşadığını unutmamalıyız. Bebeğin nefes alması gereken zaman ise kordonu kesildikten sonradır bu işlem yapılırken de bebeğin kafası sudan çıkmış durumda olacaktır.
Dinka Halkının Günlük Yaşamını Gösteren 17 Büyüleyici Fotoğraf
Güney Sudan'da yaşayan Dinka halkının fotoğrafları Carol Beckwith ve Angela Fisher adlı fotoğrafçılar tarafından çekilmiştir.Dinkalar, Sudan'ın güneyinde, Nil havzasının orta kesimindeki bataklıklarla çevrili savan bölgesinde yaşarlar.  Bin ile otuz bin kişi arasında değişen, çok sayıda bağımsız grup oluştururlar. Bu gruplar bölge, dil ve kültür temelinde kümelere ayrılır. En çok bilinen gruplar Acarlar, Alibler, Borlar, Rekler ve Melvallardır.Başlıca uğraşları hayvancılık olan Dinkalar, ekimden nisana değin süren kurak mevsimde sığır sürülerini nehir kıyısındaki otlaklara götürürler. Yiyecek ürünlerinin, özellikle mısırın yetiştiği yağmurlu mevsimde, savan ormanlarındaki asıl yerleşimlerine geri dönerler.Dinkalar gururlu, bağımsız ve savaşçı bir halktır. Oğlanların çocukluktan erkekliğe geçişleri gelenekselleşmiş törenlerle kutlanır. Bu törenlerde aynı yaştaki çok sayıda oğlan, birlikte birçok güç sınamasından geçer. Daha sonra, süt sağma işini ömür boyu bırakarak çocukluktan ve erkeklerin hizmetkarı olmaktan çıktıklarını gösterirler.
Sziget Festivali'ne Gidenlerin Yaşadığı 25 Muhteşem Deneyim
1993'ten bu yana Budapeşte'de gerçekleşen ve  Avrupa'nın en büyük kültür, sanat ve müzik festivallerinden olan Sziget Festivali, geçen hafta tam 415.000 festivalciye yine muhteşem deneyimler yaşattı. Zar zor 25 maddeye indirmeyi başardığımız 'Özgürlük Adası' ritüellerine göz atınca 10-17 Ağustos 2015'te gerçekleşecek festival için hazırlıklarınıza şimdiden başlayacaksınız; BAŞLAMALISINIZ!
Başucumuzdan Kitapları Eksik Etmememizin 21 Nedeni
Hayattan kitabı çıkarın geri neyi kalır ki? Sanırız, Anna Quindlen'in 'Kitaplar uçaktır ve tren ve yol. Onlar gidilecek yerdir ve yolculuk. Kitaplar evdir.'  sözü bizim yapmak istediğimiz şeyi tam olarak özetliyor. Kitaplar her şeydir, siz ne isterseniz o'dur.
Bakanlık Açıkladı: Bu Ürünler Sağlığı Hiçe Sayıyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 33 gıda işletmesinin 42 parti üründe taklit ve tağşiş yaptığını tespit etti. Etten süte, kahveden, baharata bir dizi üründe taklit ve tağşiş yapıldığı belirlendi. Et ürünlerinde, at eti tespit edilirken, baharatta sudan boyası bulundu.Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, taklit ve tağşiş yaptığı anlaşılan 33 gıda işletmesi ve 42 parti ürününü teşhir etti. Taklit ve tağşiş yapılan ürünler arasında aromalı içecekler, baharatlar, bal, çikolata, enerji içeceği, et ürünleri, kahve, süt ürünleri ve takviye edici gıdalar bulunuyor. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre yapılan resmi kontroller sonucunda, laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten veya ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti veya seri numaraları teşhir edildi. Taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen et, süt ve bal ürünlerini kapsayan 29 parti ürün için üretici firmalar hakkında 5996 sayılı Kanun kapsamında 13 bin 304 TL idari para cezası uygulanarak; bu ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verildi. ÜRÜNLER PİYASADAN TOPLATILDI Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten veya satan firmaları açıklayan Bakanlık, bu grupta yer alan kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş ürünlerle ilgili olarak laboratuvar analizleri neticesinde içeriğinde ilaç etken maddesi veya Sudan boyası tespit edilen 13 parti ürün (takviye edici gıda, çikolata, kahve, enerji içeceği, aromalı içecek ve baharat) açıkladı. Bu ürünler ise, masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatıldı. Ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verildi. Ayrıca söz konusu ürünleri üreten veya piyasaya arz edenler hakkında kamunun sağlığına karşı suçlar kapsamında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu. KAHVE DİYE İLAÇ İÇİRMİŞLER, BAHARAT DİYE ZEHİR YEDİRMİŞLER Laboratuvar sonucu ile kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten veya satan taklit ve tağşiş yaptığı belirlenen ürünler şöyle: Kahve İzmir Buca'da faaliyet gösteren Sepe Natural Organik Ürünler Sanayi'nin 'Kriko' markalı ginseng aromalı çözünebilir kahve karışımında ilaç etkin maddesi 'thio sildenafil' tespit edildi. Baharat Kilis Musabeyli'de faaliyet gösteren Reis Onbaşı Pul Biber Fabrikası'nda üretilen 'Hasacı' markalı toz kırmızı biberde 'Sudan Boyası' tespit edildi. Takviye Edici Gıdalar İstanbul Sultanbeyli'de faaliyet gösteren Gülsa Kozmetik Gıda'nın 'Q7' markalı big bull ürününde ilaç etkin maddesi 'sildenafil', Konya Kaatay'da faaliyet gösteren Çehre Gıda'nın 'Angels Champion Set+18' markalı bitkisel gıda takviyesi bayan kapsülünde ve bitkisel gıda takviyesinde ilaç etkin maddesi 'sildenafil', İstanbul Esenler'de faaliyet gösteren MS İlaç Pazarlamanın 'Q7' markalı Gıda Takviyesi'nde ilaç etkin maddesi 'sibutramine', Mersin'de faaliyet gösteren Veysi Topuz'un 'Themra' markalı epimedyumlu bitkisel karışımlı macununda ilaç etkin maddesi 'sildenafil' belirlendi. Aromalı İçecekler Balıkesir Bandırma'da faaliyet gösteren YES Gaz.'ın '48 Hours' markalı limon aromolu gazoz içeceğinde ilaç etkin maddesi 'sildenafil', İzmir Çiğli'de faaliyet gösteren İntima Gıda Medikal'in 'Lovera' markalı ginsengli meyva aromalı içeceğinde ilaç etkin maddesi 'verdanafil', 'Sessq' markalı ginsengli bitki karışımlı tutti frutti aromolu içeceğinde ilaç etkin maddesi 'sildenafil' tespit edildi. Enerji İçeceği Balıkesir Bandırma'da faaliyet gösteren YES Gaz. Bas'ın 'Uçan ayı 7/24 Premium Qualitiy' markalı 'energy drinki'nde ilaç etkin maddesi 'sildenafil' belirlendi. Çikolata Konya Karatay'da Çehre Gıda Kozmetik'in 'Energetic Man markalı 'chocolate'ında, 'Max 72' markalı performans artırıcı enerji yüklü çikolatasında ilaç etkin maddesi 'sildenafil' belirlendi. Bal İstanbul Bahçelievler'de faaliyet gösteren Tuana Bitkisel Ürünler Kozmetik Gıda'nın 'Birbey' markalı doğal petekli çiçek balında, Ankara Kazan'da faaliyet gösteren Tadaban Gıda'nın 'Starmax' markalı süçme çiçek balında, Denizli'de faaliyet gösteren Mustafa Başol'un süzme çiçek ve çam balında, İstanbul Esenyurt'ta faaliyet gösteren İstanbul Gıda'nın 'Ilgaz' markalı süzme çiçek balında taklbalda protein ve ham bal delta C13 değerleri arasındaki fark, balda protein ve ham bal delta C13 değerlerinden hesaplan C4 şekerleri oranları gibi belirlemeler yapıldı. MANTIDA AT ETİ, İÇLİ KÖFTEDE EŞEK ETİ YEDİRMİŞLER Laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yaptığı kesinleşen işlemler ve ürünleri şöyle: Et ürünleri: İstanbul Arnavutköy'de faaliyet gösteren Gerçek Tarım'ın mantı içi malzemesi (dana Eti), at Eti tespit edildi. İstanbul Avcılar'da faaliyet gösteren Okta Usta Gıda'nın 'Oktay Usta' markalı mini kıymalı içli köftede tek tırnaklı Eti tespiti yapıldı. İzmir Bornova'da faaliyet gösteren Kardeşler Döner-Mustafa Koçyiğit'in cağ kebabında (kuzu Eti) kanatlı Eti tespit edildi. Kırklareli Lüleburgaz'da faaliyet gösteren Erdinç Köse Et ve Et Mamulleri'nin 'Erdinç Köse' markalı ısıl işlem görmüş sucuğunda tükrük bezi belirledi. İstanbul Esenyurt'ta faaliyet gösteren Güner Hipermarket'in dana kıymasında kanatlı Eti tespit edildi. İstanbul Esenyurt'ta faaliyet gösteren Diltat Gıda'nın 'Can-Et' markalı kuzu saç kavurması ile dana kıymasında kanatlı Eti tespiti yapıldı. İstanbul Zeytinburnu'nda faaliyet gösteren Lezzetim Sucuk Dolum ve İmalatı'nın 'Lezzetim' markalı çiğ sucuk iç malzemesinde (dana Eti) sakatat tespit edildi. Konya Akşehir'de Ak Pınar Gıda Süt'ün 'Dört-Er' markalı ısıl işlem görmüş sana sucuğunda (acılı) kanatlı Eti tespiti yapıldı. YOĞURT VE PEYNİRDE BİTKİSEL YAĞ Süt Ürünleri İzmir'de faaliyet gösteren Aydoğan Süt Mamulleri'nin 'Aymer Süt' markalı kaymaksız paströrize yağlı homojenize yoğurdunda jelatin, bitkisel yağ ve hayvansal iç yağ tespit edildi. İzmir'de faaliyet gösteren Aydoğan Süt Mamulleri'nin 'Yopey' markalı kaymaklı ve kaymaksız yoğurdunda jelatin ve bitkisel yağ tespiti yapıldı. İzmir'de faaliyet gösteren Uzun Yaman Kantincilik'in yoğurdun da bitkisel yağ ve jelatin tespit edildi. Çorum'da faaliyet gösteren Yörem Süt Ürünleri Gıda'nın 'Halis' markalı tam yağlı pastörize homojenize yoğurdunda bitkisel yağ ve jelatin tespiti yapıldı. İzmir'de faaliyet gösteren Arıkan Süt Ürünleri'nin 'Arıkan' markalı tava yoğurdunda bitkisel yağ ve jelatin tespit edildi. Konya'da faaliyet gösteren Sütkon Gıda'nın 'Demircizade' markalı yağlı eritme peynirinde bitkisel yağ tespiti yapıldı. Konya'da faaliyet gösteren Hikmet Kaya Gıda'nın 'Sağlık' markalı eritme peynirinde bitkisel yağ tespit edildi. İzmir'de faaliyet gösteren Beyaz Süt ve Tarım Ürünleri'nin 'Beyazca' markalı eritme peyniri ile tereyağında bitkisel yağ tespiti yapıldı. Trabzon'da faaliyet gösteren Yavuz Gıda-Fazlı'nın 'Turabozan' markalı tereyağında bitkisel yağ tespit edildi. Erzurum'da faaliyet gösteren Yavuz Adal Süt Ürünleri'nin 'Er Daphan Ovası' markalı tereyağında bitkisel yağ tespit edildi. Ankara'da faaliyet gösteren Şen Kardeşler Süt Ürünleri'nin 'Çiftlik İskender' markalı tereyağında bitkisel yağ tespiti yapıldı. Ankara'da faaliyet gösteren Danacı Mandıra'nın 'Danacı' markalı Vakfıkebir Tereyağında bitkisel yağ tespit edildi.
Burçlara Göre Tatil Rehberi
Tatillerinizi unutulmaz bir anıya dönüştürmek istiyorsanız, önce burcunuza göre hazırlanan bu tatil rehberi yazısını okuyun. Bazı yerler aklınızı başınızdan alıyor, kendinizi evinizdeymiş gibi huzurlu hissediyorsunuz. Bazı yerlerle ise yıldızınız bir türlü barışmıyor. Bunun en büyük sebebi, gittiğiniz beldeyle burcunuzun uyum içinde olması ya da olmaması…
Ara Güler: 'Bütün Patronları Dövmek Lazım!'
Nezih Tavlaş'ın büyük emekle hazırladığı, “Foto Muhabiri Ara Güler'in Hayat Hikâyesi” adlı kitap raflarda. Türkiye'nin ve dünyanın seksen yıllık tarihine tanıklık niteliği de taşıyan kitapta Tavlaş, okurları savaşlar, darbeler, medeniyetler ve faciaların ensesinden düşmemiş Ara Güler'le bir yolculuğa çıkarıyor. Ülkelerinin ve dünyanın kaderine pek çok alanda damga vuran insanları konuşturan ve fotoğraflayan Güler'in karşılaştığı inanılmaz öyküleri de akıcı bir üslupla sunuyor. Ustanın tanık olduğu olayları kronolojik bir sırayla anlatan kitabın sonunda Güler'le yapılan bir söyleşi ve aile albümünden fotoğraflar da yer alıyor. Nezih Tavlaş yıllara yayılan çalışması yetkin bir yol hikâyesi niteliği de taşıyor değil mi?Evet ve benim hayatımı anlatmak kolay iş değil. Nezih Tavlaş, çok iyi çalışan, dokümantasyon toplamasını iyi bilen ve onu derleyip gelecek asrın dokümantasyonu olarak bırakabilen ender yazarlardan biri. Yirmi sekiz defa röportaj yaptı benimle. Sonra arşivlerde helâk oldu. Neden? Benim bütün hayatımı toplamak için. İşin ciddiyetini gayet iyi anlamış. Bu, bir yakın tarih kitabı aynı zamanda. Bir tane daha çıkacak, asistanım hazırlıyor. O daha derinlere, başka ayrıntılara gidecek. Bu, ana çalışma oldu.Ağzında gümüş kaşıkla doğmuş, köklü ailelere sahip, hali vakti gayet yerinde bir anne babanın oğlusunuz. Şımarık ya da züppe olmadınız. Emekçi yaşam sürdünüz.Olmadım tabii. Ne olacağım. İllet olurum züppelere.“HAYATIM OKUMAKLA GEÇTİ”Oysa çok kolay bunun tam tersi de olabilirdi, öyle olanaklara sahiptiniz.Tabii, şimdi Büyükada'da oturuyorsun, Suadiye'de oturuyorsun görüyorsun hepsi zengin piçleri. Derinlikleri olmayan tipler. Acayip, manâsız bir dünya. Adam yerine bile koymadım hiçbirini. Bir de solcu takımdandım ben. Sonra hayatım okumakla geçti.Tam bir tutku olmuş okumak.Tabii ya, kaç kamyon kitap okudum. Klasikleri ezbere bilirdim ve lisede talebeydim daha. O zaman Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel dünya klasiklerini tercüme ettirmişti. Çoğunu okudum. Doğu edebiyatından birtakım kitapları okumamışımdır. Ama sadece batı edebiyatını değil felsefesini de okudum. Ben çok roman okumam. Ben bana bir şey öğretecek kitabı okurum.Öyküler yazmaya yine çok genç yaşlarda başlamışsınız ama.1946'da Mahkûm'u yazdım, haber Akşam Postası'nda, yayımladılar. İçinde olmadığım bir dünyayı yazmak istedim. Öyle başladım. Millet o yaşlarda sevgilisini yazar ben dünyaya bakardım.“DOKUZ PİYES YAZDIM, BİRİ HARİÇ HEPSİNİ ATTIM”Yirmi yaşındayken Bir Garip Yılbaşı Gecesi adlı tek perdelik bir oyun yazıyorsunuz.Dokuz taneden kalandır o. Öbürleri bir şeye benzemiyordu, çok amatördü, attım gitti. Amatör hislerini profesyonel gibi ortaya atmayacaksın. Ayıp olur sanata. 1950'de “Dünya Edebiyatı” yarışması oldu. Bunu Yeni İstanbul gazetesi ile New York Herald Tribune gazetesi düzenledi. Oraya yolladım hikâyemi ve üçüncü oldum. Türkiye'den Samim Kocagöz birinci, Necdet Öktem ikinci oldu, üçüncü de ben oldum.Takma bir isimle (Ali İhsan Akgün) katıldınız yarışmaya.Ermeniyim diye yaptım onu. Kazandıktan sonra açıkladım adımı.Öykülere devam ettiniz sonrasında da: “Karganın Dönüşü”, “Levrekler”, “Tepeden İnen Adam”, “Köpükteki Sinekler”, “Bir Tuhaf Vuruşlar”...San ve Surp Pırgiç dergilerine yolladım. Ermenice de yazdım, Carakayt'da yayımlandı. Gene yazıyorum. Yazmaktan vazgeçemem.“SAHNENİN ARKASI DOĞRUSUDUR TİYATRODA”Oyun yazmakla kalmıyor sahneliyorsunuz da.Sanat birbirinin içinde. Mesela bir müzik edebiyattan ayrı olamaz. Hepsi sanat, bütün. O zamanlar benim mektebin, Pangaltı Lisesi'nden Yetişenler Derneği'nin profesyonel tiyatro büyüklüğünde bir tiyatrosu vardı. Eugene O'Neill'ın bazı piyeslerini sahneye koydum orada, rejisörlüğünü yaptım. Babamın da arkadaşı olan Muhsin Ertuğrul tiyatro kursları açmıştı, oraya gittim. Mücap Ofluoğlu ve Gülriz Sururi'yle okuduk. O zaman dünyadan çok güzel piyesler oynardı, umumiyetle de Shakespeare piyesleri. Hepsini izledim. Ama sahnenin arkasından izledim. Çünkü sahnenin arkası doğrusudur tiyatroda.Amacınız aktör olmak falan değil.Değil, rejisör olmak. Kaldı ki tiyatroda yer göstericilik de yaptım, her yerinde çalıştım. Tennessee Williams gelmişti, röportaj yaptım, “Nasıl başladın tiyatroya?” diye sordum. Dedi ki “Tiyatroya başlanmaz, tiyatrocu olunur.” Bu benim kulağımdan hiç gitmedi. O zaman sadece tiyatro vardı benim hayatımda. Rejisör olmak vardı.O dünyayı hazırlayan olmakla ilgili olduğunuzu ifade ediyorsunuz kitapta da.Evet. Fotoğrafta da öyle hareket ederim. O heyecanı duymam lazım. O atmosferi anlamam, tanımam lazım.“İLK ÇEKTİĞİM FOTOĞRAF ATATÜRK HEYKELİNİ KIRAN TİCANİLERDİ”Röportaj yaptığınız isimlerle görüşmek çok az foto muhabirine nasip olmuştur.Görüşmek ne, 100 metre yanına yaklaşamazsın heriflere. Acayiptir yani. Referanslarım çok iyiydi, birbirinden meşhur fotoğraflar çekmiştim. O sayede görüşebildim. Bir de vazgeçmem, uğraşırım.Basında ilk çektiğiniz fotoğraflar hangisiydi?Ticaniler vardı, bir tarikat. Atatürk'ün Gümüşsuyu'ndaki heykelini kırmışlardı. Onu çektim. İlk odur.Yeni İstanbul Gazetesi'nde muhabirken gitmediğiniz iş yok.Yazıişleri ne varsa yollardı beni. Sergilere gittim, maçlara gittim. Adam kesmişler gittim. Protestolara gittim. Hareket ve hız vardı.Üstesinden de gayet iyi geliyordunuz.Geliyordum çünkü acemilik denen şey bende hiç olmadı. Çünkü o güne kadar hep yazmıştım. Ama durmuyordum yine okuyordum. Camera ve Leica Photography dergilerini hiç kaçırmazdım.'EFSANELERLE ÇALIŞTIM'Bir de “Ne kadar enayi röportaj varsa yapmışımdır” ifadeniz var.Enayi tabii. Ne röportajlar yaptırdılar bana. Yok bilmem ne “Mutlu Evlilikler”, efendim “Futbolcu Metin'in Hayatı” falan. Bana ne ulan. En evvela geldim Yeni İstanbul, sonra yedeksubaylık sonra kısa süre Hürriyet ve sonra da Hayat mecmuasına girdim. Sonra Hayat mecmuasındaki Hilmi Şahin beyefendi patronu dövdü, kafasına rolleiflex fırlattı. İyi de etti! Türkiye'deki bütün patronları dövmek lazım! (gülüyoruz) Ben de Şevket Rado'yu dövdüm ta Vilayet'e kadar evire çevire. Kimse de tutmuyor, o kadar sevmiyorlar herifi, milletin de canına minnetti yani. Kitapta vardır. Çok sonradan barıştık ama kerhen işte. Ben çıktım Hayat'tan. Ama ben zaten o ara Paris Match'ın muhabiriyim. Stern, Time Life, Sunday Times'a da çekiyorum. Dünyanın en büyük gazetelerine, efsanelerine çalışıyorum. Hayat mecmuası ya da Hürriyet olsa kaç yazar yani. Gerçi onlara sorsan kendilerini dünyanın hâkimi sanırlardı.“RÖPORTAJLARIMDA ARKADAŞ OLMAMIŞSAK ÇEKMEM”Fotoğraflarınızın başarısında çektiğiniz kişileri ve yerleri iyi tanımanızın etkisi büyük kuşkusuz.Öyle, röportajlarımda arkadaş olamamışsam çekmem. Picasso'nun resmini çekmişsem Picasso arkadaşım oldu da ondan çektim. Bir sevgi, bir bağ, bir ışık lazım bana. Huyunu, dünyasını, ruhunu bileceğim. Atmosferini adamakıllı bileceğim.Sabahattin Eyüboğlu sizi yetiştirenlerden biri.Öyle. Klasik tabloların kitaplardan röprodüksiyonlarını yaptım ona, derslerinde kullandı. Büyük adamlardır bunlar. Türk hükumeti Sabahattin Eyüboğlu'nu öyle gücendirdi ki öldü adam. Kahrından gitti. Çok yazıktır. Bu adamlar bir daha gelmez, kendileri gibi hıyarlar gelir fakat onlar gelmez, anladın mı?Fotoğrafını çektiğiniz herkese de bayılmıyorsunuz öte yandan.Yok be, ne bayılması... (gülüyoruz)“DÖRT KERE HARBE GİTTİM, BOMBALAR DİBİMDE PATLADI!”“Foto muhabiri dünyanın görsel kaydını tutan insandır” diyorsunuz. Hazır yakalamışız sizi soralım, ya başka?Bir kere foto muhabirliği denen halt benimle başladı. Eskiden foto muhabiri yoktu ki fotoğrafçı vardı. Fotoğraf çekmek başka bir şey, foto muhabiri olmak başka. Fotoğraf çekmek demek bir manzarayı, bir şeyi çekmek, varsa içinden bir şey çıkarmak falan filandır. Halbuki foto muhabirliği olayın kendisini çeken şeydir ve bunlar sonradan tarihe mal olur. Muhakkak tarihe geçer. Biz yirminci asrın foto muhabirleri, kameramanları görsel tarihi yazarız. Yazarların yazdığı tarih gibi uydurma değil. Gerçeği görür, yazar ve belgeleriz.Kamplara girdiniz, cephelerde de fotoğrafla savaştınız bir yerde. Hikâyenin kendisi olmuşsunuz.Ne diyorsun, dört kere harbe gittim, dört... Filistin, Filipinler, Etiyopya, Sudan. Gerillalarla konuştum, yazdım, çektim. Bombalar dibimde patladı!“BAZI ENAYİLER SAVAŞI KAHRAMANLIK SANIYOR”Korktunuz ama kaçmadınız.Nasıl korkmam? Kaçmadım ama zaten istesen de kaçamazsın ki. Nereye kaçacaksın, neyle kaçacaksın?Her taraf kurşun, bomba, duman havadan karadan. Ben vazgeçtim döneceğim de bakalım. O anda vururlar seni. Hadi oradan kaçabildim diyelim, cepheden dönmem için 900 kilometre yol almam lazım. Sudan mesela, çöl yolu. Yürüyemezsin, susuzluğa, açlığa nasıl dayanacaksın? Vasıta yok. Tek vasıta askerlerin mal veya cephane taşıyan kamyonları. Tayyareler de onları bombalayıp duruyor. Binersen de sağ kalamazsın yani. Her şey tehlikedir, gittin mi bunu bileceksin. Dünyada harp kadar iğrenç bir şey yok. Dünyanın her yerinde kendini kahraman zanneden enayiler var. Savaşı bir halt, kahramanlık sanırlar. Savaş dünyanın en aşağılık şeyi.İşimin eriyim, askeriyim diyorsunuz kitapta da.Öyle tabii. Yoksa Ara Güler yoktu yahu. Yaptığım her işi ciddiye aldım. Gece gündüz çalıştım. Süründüğüm de çok oldu ama değdi. Başka türlüsünü yapamazdım.“PAMUK TARLALARINDA IRGATLIK YAPTIM, GAZETECİLİK BUDUR!”Cumhuriyet'te yazı dizisi olarak yayımlanan “Can Pazarı” röportajı film gibi.Fikret Otyam yaptı röportajı, fotoğrafları da ben çekeceğim ama başıma gelmeyen kalmadı. Pişmiş tavuk daha mutlu yani. Pamuk tarlalarında ırgatlık yaptım. Geliyorlar böyle adamları seçip topluyorlar, bindiriyorlar kamyonlara, yallah! Fikret bir kamyona ben başka bir kamyona düştüm. O Çukurova'nın bir yerine gitti, ben başka bir yerine. Birbirini ara ki bulasın. Herkesin döşeği falan var bende eski püskü bir kıyafet hariç bir şey yok. Nerede yatacaksın? Akrebi var, yılanı var berbat. Oradaki çalışmayı çektim bol bol. İşçi oldum, pamuk topladım bir hafta. Yevmiyemi aldım, ben gidiyorum dedim. Asfalt yolda iki buçuk saat yürüdüm. O kılıktaki adamı kimse de almıyor arabasına. Nihayet birisi aldı da gittim. Fikret'le buluştuktan sonra orada başka bir yer bulduk. Bir de baktık ki bir yüzbaşı doğudan elli kişiyi aileleriyle getirmiş pamuk toplamaya. Pamuk açmamış, o yüzden orada bekletiyor onları. Çoluk çocuk aç, parasız. Sonra da toz olmuş yüzbaşı. Fikret'le iki tane araba aldık, ekmek, peynir falan doldurduk. Götürüp ailelere verdik. Ama o kadar açlardı ki harp çıktı. Böyle sahneler de gördük. Hepsini çektim. Gazetecilik budur, dünyaya şahit olmaktır! Biz dünyayı yazıyoruz. Biz patronlar gibi Allah'ın cezası herifler değiliz.Çetin Altan ile dayak da yediniz.Akşam Gazetesine “Al İşte İstanbul” adlı bir yazı dizisi hazırlayacağız. Üç hafta gecekondu mahallelerini gezdik, çektik. Bir yerde kadınlar vay nasıl çekersiniz falan diye kızdı anladın mı? İkna edemedik. Kocalarıyla birlikte saldırdılar. Zor kaçtık ama iyi dayak yedik.Orhan Kemal'le Harbiye'ye kadar yürümüştük. Sonra Taksim Sineması'nın karşısında Eftalupos kahvesini yıkmaya başladılar. Orada da Mehmet Cemal'le gördük olanları. Babamın eczanesi de orada, bir şey olmadı ona. Ama bir baktım elini kesen babamın dükkanına gelip tedavi oluyor. Dacat Güler Ecza Deposu'ydu adı. Anlamamışlar bizim Ermeni olduğumuzu.Nâzım Hikmet fotoğraflarınızı neden yaktınız?Kitabını bulundurmak bile tehlikeliydi. Mecbur kaldım. İçim de yandı.“ROMANTİK REALİZMİN BAŞLANGICIYIM”Yakın dostunuz Henri Cartier Bresson denilince ilk aklınıza gelen?Realist fotoğrafın başlangıcı. Ben de romantik realizmin başlangıcıyım.Hangi ışığı daha çok seversiniz?Bütün ışıkları ama pek fazla puslu resim çekmedim mesela.Obje ve doğa çekmiyorsunuz.Yaşamı çekerim. Ben insanın derdiyle uğraşan adamım. İnsanın hayatını ve dertlerini çekerim.Doğu'yu çekmeyi seviyorsunuz.Doğu'da daha çok iş var çünkü. Pozisyon var, yaşam var, dert var. Batı'da ne var, keyifleri yerinde evi var, arabası var, parası var. Neyini çekeceğim?Afrodisias'ın Keşfi olayı... Sayenizde farkına varılan büyük işlerinizden biri.Beni Kemer Barajı'na gönderdiler. Yolu kaybetti dangalak şoför. (gülüyoruz) Gece kaldık bir yerde. Bir baktık, yerde sütun başları falan. Ertesi gün de orada kaldım, fotoğraflar çektim. Sonra anladı millet Afrodisias ne müthiş bir şeymiş. Nuh'un Gemisi ve Nemrut Dağı çalışmalarım da böyle ses getirmiştir.“ŞARLO VE SARTRE'I ÇEKEMEDİM, İÇİMDE UKDE”Kimi çekememek içinizde ukde kaldı?Şarlo (Charlie Chaplin) ve Sartre (Jean Paul). Chaplin'e mektup yazdım, yanıt gelmedi. Evine gittim, karısıyla konuştum. Herif yukarıda ama inmedi aşağıya. Felçti, öyle resmi çekilsin istemedi adam. Einstein (Albert) ölmüştü zaten. Ama şükür ki Picasso'yu (Pablo) çektim hatta Picasso resmimi bile yaptı. Chagall'ı (Marc), Aragon'u (Louis), Dali'yi (Salvador) çektim. Dali canıma okudu yahu! Tartakladı herif beni. Herkesi tartaklardı zaten. Ama ben vazgeçmedim, vazgeçmem! Foto muhabiri vazgeçmeyen adamdır.Leica, alamet-i farikanız gibi elbet ama sahip olduğunuz ilk makine hangisiydi?İlki Rolleicord II'ydi. Babam, ayrıca çocukken 35 mm'lik Ernemann Kinox III almıştı bana. Okulda, evde film gösterimleri yaptım onunla.Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki