onedio

suriyeliler Haberleri

suriyeliler ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. suriyeliler ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Suriye ile Türkiye'nin Aslında Ne Kadar Benzer Olduğunu Gösteren 20 Şey
Zaten aylardır gergin olan ilişkilerimiz seçim öncesinde Suriye uçağını düşürmemizle birlikte iyice gerildi. Türkiye'nin teröristlere destek olduğunu iddia eden Suriye yetkililerine, 'hava sahamıza girersen bedelini ödersin' diye cevap verdik. Peki gazetelerin Türkiye ile Suriye'nin silahlı kuvvetlerini karşılaştırdığı şu günlerde neden Suriye ile savaşmamamız gerektiğini hiç düşündünüz mü?  Savaşın başlı başına yıkım ve felaketten başka bir şey getirmediği gerçeğinin yanında komşumuz Suriye ile neden savaşmamalıyız sorusuna cevap niteliğinde 20 benzerliği sizler için hazırladık.
Vali Mutlu'dan 'Suriyeli Dilenci' Açıklaması
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, kentte dilencilik yapan ve sokaklarda yaşayan Suriyeli sığınmacılar ile ilgili olarak, 'Çok kısa sürede ciddi ve yeni bir uygulama başlatacağız' dedi. İl Koordinasyon Kurulu 2014 Yılı 2'nci Dönem Toplantısı, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun başkanlığında yapıldı. İstanbul Valiliği'nin Vatan Caddesi'nde bulunan Ek Hizmet Binası'nda gerçekleştirilen toplantıya, İstanbul'daki bazı ilçelerin kaymakamları, kamu kurum ve kuruluşlarının birinci derecedeki yetkilileri ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sanayi ve ticaret odaları, ilgili derneklerin temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Vali Mutlu, İstanbul'da devam etmekte olan 1.026 yatırım projesi olduğunu söyledi. 2014 yılı için çok ciddi bir ödenek olduğunun altını çizen Mutlu, '8 milyar 829 milyon hem genel bütçe hem de yerel yönetimler itibariyle önemli bir kaynak var. Bizim hedefimiz, bu kaynağın İstanbullulara yatırıma dönüştürülebilmesidir. Bunun süratle tamamlanabilmesi için bürokrasimizin iyi bir takip içinde olması gerekiyor. Halen ihalesi tamamlanmadığı için çalışmalara başlanmayan pek çok projemiz var. Hem başlanmamış olanların süratle başlatılması hem de mevcutların ödeneklerinin kullanılma oranlarının yükseltilerek elimizdeki ödeneklerin yatırıma dönüştürülebilmesi, kurum yöneticisi olarak bizlerin diğer pek çok önemli işlerimizin yanı sıra önemli işlerimizden biridir' diye konuştu. İstanbul'da 2014 yılında yapımı devam etmekte olan yatırımların görüşüldüğü toplantıda, ilgili kamu kurum ve kuruluşların yetkilileri çalışmalar hakkında bilgiler verdi. SURİYELİ SIĞINMACILAR Vali Hüseyin Avni Mutlu, toplantının sonunda sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine söz vererek, sorularını yanıtladı. Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Levent Küçük, İstanbul'da yaşayan Suriyeli sığınmacıların sorunlarına dikkat çekerek, Vali Mutlu'ya, 'İstanbul'da her geçen gün artan bir Suriyeli sığınmacı sorunu var. Çeşitli şehirlerde bir takım olumsuzluklar yaşanıyor. Dilencilik yapan, viyadük altlarında yaşayan Suriyeli sığınmacıların barınmaları için tedbir almak adına toplama kampları düşünülüyor mu?' şeklinde bir soru yöneltti. 'İSTANBUL'DA 67 BİN SURİYELİ MİSAFİRİMİZ VAR' Vali Mutlu, şu yanıtı verdi: 'Bugün ülkemizde statüleri itibariyle sığınmacı, geçici sığınmacı gibi sıfatları kullanmadığımız ve oldukça kalabalık bir Suriyeli misafirimiz var. Biz, bunların İstanbul'da nerede oturduklarını, nasıl geçindiklerini, eğitim durumlarını, bunun gibi pek çok farklı bilgiyi elimizdeki envanterlerimizde kayıt altına aldık. Şu anda İstanbul'da 67 bin Suriyeli misafirimiz var. Bu rakamın üzerine çıkma ihtimali yok. Son üç ay içerisinde adeta bu rakama sabitlendi.' 'ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DAHA İYİ NETİCELER ALACAĞIMIZ BİR ÇALIŞMA BAŞLATACAĞIZ' İstanbul'da özellikle mali durumu daha iyi, mesleği olan ve kendi ayakları üzerinde durabilen Suriyelilerin daha fazla olduğunu söyleyen Mutlu, şöyle devam etti: 'İstanbul'da orta halli, eğitim seviyesi biraz daha yüksek bir kesim var. Ancak tamamı böyle değil. Özellikle hepimizi üzen ve meşgul eden ve sokakta dilenmek suretiyle geçimini temin etmeye çalışan, şehrin meydanlarında, yollarında, çok farklı mekanlarda karşımıza çıkan tablolar var. Dilencilik ile ilgili mevzuatımızda, zabıta ekipleri dilencilikle mücadele eder ve buna müsaade etmez. Fakat öyle bir tablo var ki, hem Sultanahmet'te olsun hem Taksim Meydanı'nda olsun bir takım uygulamalar var. Buna rağmen bunun çok da fazla önüne geçilemediğini hep birlikte görüyoruz. Biz sokakta kalanlar için geçtiğimiz kış itibariyle biri Tuzla, diğeri Pendik olmak üzere iki tane misafirhane oluşturduk. 700 civarında misafiri 5-6 ay kadar orada muhafaza ettik. Bunlardan 500'den fazlasını geçtiğimiz ay itibariyle kendi rızalarıyla Şanlıurfa'ya gönderdik. Geri kalanları da İstanbul'da ev tutmak itibariyle kaldı. 'Kendi rızası olmayanların kamplara gönderilmesi' konusunda bir mevzuat düzenlemesi üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki günlerde bu konuda çok daha iyi neticeler alabileceğimiz bir çalışmayı başlatmış olacağız.' 'BAZI SURİYELİLER, DİLENCİLİK YAPAN SURİYELİLERDEN RAHATSIZ' İstanbul'daki Suriyeli vatandaşların sorunları için kendileriyle çalışan Suriyeli temsilcilerin de bu durumdan rahatsızlık duyduklarını dile getirdiklerini aktaran Mutlu, 'Bu durumdan sadece İstanbullular değil, İstanbul'da kalan Suriyeliler de rahatsız oluyor. Suriyeli temsilciler bizlere gelerek, 'Bunlar bizim buradaki Suriyeli misafir olma imajımızı zedeliyorlar. Bu imaj bütün Suriyelileri olumsuz etkiliyor' diyorlar. Dolayısıyla bu konu ile ilgili değerlendirmeler yapılıyor. Çok kısa sürede ciddi ve yeni bir uygulama başlatacağız' diye konuştu. Enver ALAS / İstanbul DHA
"Türkiye'de 5 Binden Fazla Kişi IŞİD'e Katıldı"
CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, internetten cihat sitelerine ve sosyal medya ağlarına girerek kandırılan 5 bini aşkın kişinin Suriye'ye geçerek, terör örgütü Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) saflarına katıldığını iddia etti. Devletin bunları engelleyerek kontrol altına alması gerektiğini savunan Şeker, 'IŞİD denilen örgüte Türkiye'den katılan adam sayısı 5 binden fazla. Devlet bunu bilmiyor mu? Bir devletin istihbaratı ne iş yapar? Bu adamlar internetten haberleşiyorlar ve bu insanlar buradan ailelerden koparak Suriye'ye gidiyorlar' dedi. CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, Suriyeliler ile Türk vatandaşları arasında başlayan gerginlikler üzerine açıklama yaptı. Şeker, en büyük sorunun Suriyeli'lerin istediklerini gibi işyeri açabildiklerini, vergi gibi zorunlu ödemeleri yapmadıklarından oluşan haksız rekabetin esnafı sıkıntıya soktuğunu ifade ederek şöyle konuştu; 'Baştan beri söylüyoruz; böyle bir politikasız, isteyenin geldiği bir ülke olamaz. Ben bunu TBMM'de de gündeme getirdim. Terörü, bombayı, eroin, esrar, hastalık ithal edersiniz ve bunların hepsi oldu. Şimdi en büyük sıkıntı; çevre illerde ve Gaziantep'te yaşayan Suriyeliler ile Gaziantepli vatandaşlar arasında gerginlik başladı. Bunun da nedeni şu; anlatılanlara göre Suriyeliler rahat işyerleri açıyor ve denetlenmiyor. Bizim esnafımız ise işyeri açtığında SGK ve vergiler ödüyoruz, zabıta, polis bizi denetliyor ve sıkıntılar bu. Suriyeliler de, çok rahat işyeri açtığından ve vergi, SGK gibi maliyetleri olmadığı için ucuz iş yaptığından bir husumet başlamış.' 'DEVLETİN ÇÖZÜM BULMASI LAZIM' Suriyeliler ile Türk vatandaşları arasında yaşanan sorunla ilgili devletin biran önce çözüm bulması gerektiğini savunan Mehmet Şeker, şunları söyledi: 'Kent içinde yaşama uyum sağlayamayan Suriyeli'lere yönelik tepki, esnafın durumu, yükseler kiralar gibi nedenleri üst üste koyunca gerginlik kendiliğinden oluşmaya başlıyor. Bu gerginlik bir yerde, birilerinin de provokasyonuyla ortaya bu sonuçlar çıkıyor. Bu hiç tasvip etmediğimiz doğru olmayan bir hareket. Çünkü bunlar bizim misafirimiz, komşumuz. Her ne şekilde yanlış bile yapsalar, bunu mazur görmek zorundayız. Onlara destek olmamız gerekiyor. Ama devletin de buna bir çözüm bulması lazım.' IŞİD'E KATILIM ÇOK FAZLA IŞİD'e Türkiye'den katılımın da çok fazla olduğunu ve bu noktada da devletin görevini yapması gerektiğini söyleyen Mehmet Şeker, şunları kaydetti: 'IŞİD denilen örgüte Türkiye'den katılan adam sayısı 5 binden fazla. Devlet bunu bilmiyor mu? Bir devletin istihbaratı ne iş yapar? Bu adamlar internetten haberleşiyorlar ve bu insanlar buradan ailelerden koparak Suriye'ye gidiyorlar. Orada bu terör örgütlerine katılıp cihat için savaşıyorlar. Kimisi de hayatını kaybediyor. Peki devletin görevi bunları engellemek değil mi? Devlet, devletliğini yapıp bu görevini üstlenip en azında burada olanları kontrol altına alması lazım. Kimin ne iş yaptığını, nereye gittiğini nereden geldiğini denetim altına alması lazım.' DHA
Misafir Ettiğimiz Suriyelilerin Yaşam Koşullarına Dair 30 Fotoğraf
'Suriyeliler misafirlerimiz', 'Tabii ki onları misafir edeceğiz', 'Misafirlerimize iyi davranın', 'misafirlerimize sahip çıkın', vs. Bu sözler Türkiye'ye sığınan Suriyeli sığınmacılar için devlet erkanın en tepesinde sarf edilen sözler. Peki gerçekten Suriyeliler Türk misafirperverliğini görüyor mu? Misafirlerimize iyi davranmak ama nasıl?
10 Soruda ‘Suriyeli Mülteciler’ Meselesi
Suriye’deki savaş ortamı, yaklaşık 5 milyon Suriyeliyi evinden ederken, dünyanın en büyük mülteci gruplarından birisi haline gelen Suriyelilerin en çok göç ettiği ülkelerin başında Türkiye geliyor. ‘Açık kapı politikası’ ile Suriyeli mültecilerin gelmesi için sınırları açan Türkiye, son dönemde bu insanlara karşı yoğunlaşan gösteriler ve saldırılara sahne oluyor. Agos gazetesinden Emre Can Dağlıoğlu ‘Suriyeli mülteciler’ meselesi hakkında en çok merak edilenleri, Bahçeşehir Araştırma Yöntemleri Koordinatörlüğü’nden Doç. Selçuk Şirin, MÜLTECİ-DER İdari Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban, Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Destek Projeleri Koordinatörü Hakan Ataman, göçmen hukuku uzmanı Avukat Taner Kılıç, Avustralya Bond Üniversitesi’nden Suriyeli göçmenler üzerine çalışan Doç. Lisa Khalid, mülteci kampları üzerine araştırmalarıyla tanınan Dr. Bilge Şentepe ve çatışma çözümleri uzmanı Ali Zeynel Gökpınar’a sordu.  Kaynak: Agos
Mudanya Belediyesi Suriyelileri İlçe Dışına Attı, 'Haberi' Facebook'ta Paylaştı
Bursa’nın Mudanya ilçesinde kalan, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu onlarca Suriyeli, zabıta ekiplerince toplanarak, zorla ilçe dışına çıkarıldı. “Vatandaşlardan gelen şikayetler nedeniyle Suriyelilerin ilçe dışına çıkartıldığını” Mudanya Belediyesi, olayı “Suriyeliler Mudanya’dan gönderildi” başlığıyla haberleştirerek, internet sitesinde ve Facebook’ta yayınladı. Mudanya Belediyesi’nin Facebook sayfasında haberin altına yapılan ayrımcı yorumlar da dikkat çekti. Mudanya Belediyesi zabıta ekipleri 25 Temmuz’da ilçede kalan, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu onlarca Suriyeliyi araçlara bindirerek ilçe dışına attı. Mudanya Belediyesi’nden yapılan açıklamada, Suriyelilerin ilçe sakinlerinin şikayetleri üzerine ilçe dışına gönderildiği belirtildi. Mudanya Belediyesi’nin internet sitesinde yer alan haberde şu ifadelere yer verildi: Mudanya ve Güzelyalı Mahallesi’nde son zamanlarda sayıları sürekli artan, Suriye'deki iç savaştan kaçarak ülkemize sığınan Suriyeliler, Mudanya Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekiplerince ilçe dışına gönderildi. Özellikle, Güzelyalı sahili kordon boyunda yerlere serdikleri yataklara gelişi güzel olarak yatan Suriyeliler, Güzelyalı Mahallesi Kent Meydanı’nda bulunan yeşil alan ve parklarda yatıp kalkıyor, vatandaşların verdikleri yemekleri yiyor, verdikleri giyecekleri giyiyorlardı. Suriyeli vatandaşların sayılarının her geçen gün artması ve küçük yaştaki çocuklarının sokaklarda araçları durdurarak dilenmeye başlaması ve kamuya ait mallara zarar vermeleri şikayetleri yoğunlaştırdı. Suriyeliler konusunda ilçede artan şikayetler üzerine Mudanya Belediyesi Zabıta Müdürlüğü harekete geçerek, denetimler sonucunda Suriyelilerin Mudanya dışına gönderildiği belirtildi. Son iki aydır Mudanya ve Güzelyalı Mahallesi’ni kendilerine mesken tutan Suriyeliler hakkında vatandaşlar, 'Dilenerek insanların dini ve iyi niyetli duygularını istismar ediyorlardı buda bizleri rahatsız ediyordu, Mudanya Belediye Zabıta Müdürlüğü ekiplerinin Suriyelileri şehir dışında çıkarması iyi oldu. Keşke ülkelerinde iç savaş olmasaydı da kendi yurtlarından evlerinden bu kadar uzaklaşmasalardı' dediler. Mudanya Belediye Zabıta Müdürlüğü'nün bu yönde ki çalışmalarının aralıksız olarak süreceği belirtiliyor. Aynı görüntülerin Mudanya Belediye sarayı karşısında bulunan İsmet İnönü bulvarında da yaşandığı ve ilçe halkının yoğun şikayetleri karşısında zabıta müdürlüğü ekiplerince Suriyeliler ilçe dışına çıkarılmaya başlandı. Mudanya Belediyesi’nin Facebook sayfasında bu haberin altına yapılan yorumlar da tepki çekti. Habere yorum yapan Facebook kullanıcılarından bazıları, Mudanya'dan atılan Suriyelilerin Bursa'da yaşayanları rahatsız edeceğini öne sürerek, mültecilerin il sınırları dışına çıkarılmasını talep etti. T 24
Ekmeleddin İhsanoğlu: 'Toplumun Tekrar Huzur İçerisinde Yaşamasını İstiyoruz'
Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, 'Biz toplumumuzun tekrar huzur içerisinde yaşamasını istiyoruz. Biz, halkımızdan huzur, güvenlik içerisinde yaşamasını, gerginlikten, korkudan kurtulmasını istiyoruz' dedi.HATAY Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, 'Biz toplumumuzun tekrar huzur içerisinde yaşamasını istiyoruz. Biz, halkımızdan huzur, güvenlik içerisinde yaşamasını, gerginlikten, korkudan kurtulmasını istiyoruz' dedi. İhsanoğlu, Hatay Büyükşehir Belediyesi Hat-Mek Sosyal Tesisleri'nde sivil toplum örgütleri ve muhtarlarla bir araya geldiği toplantıda, Hatay'a gelmekten çok mutlu olduğunu söyledi. Hatay'ın birkaç yıldan bu yana huzursuzluk içerisinde yaşadığını ifade eden İhsanoğlu, kentin, Türkiye'nin komşularıyla en güzel ilişkiyi kuran, hem coğrafi konumu, tarihi kökleri, demografik yapısı, ticareti, kültürü açısından komşularıyla en güzel münasebeti gerçekleştiren bir vilayet olduğunu kaydetti. Bugün Halep'e, Şam'a gidilemediğini belirten İhsanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Sınırları kaldırdık ama yerine kevgir gibi bir şey yaptık. Sınırlar kevgir haline dönüştü. Sınırdan insanlar, ticaret, hizmet gitmiyor, teröristler gidip geliyor. Onların kullanımında. Böyle bir duruma düşmek ne kadar acı bir şey. Niye bu noktaya geldik biz. Hangi dahiyane siyasetin eseridir bu. Biz bu komşularımızla asırlar boyu yaşadık. Bu komşularla ilelebet yaşayacağız. Niye bu hale geldik, kim bu hataların ve felaketin sorumlusu? Sizler misiniz, Suriye halkı mı? Hayır, yanlış siyasettir. Biz artık bunların sona ermesini istiyoruz. Sınırların toplumları dağıtan, düşman yapan değil. Biz toplumumuzun tekrar huzur içerisinde yaşamasını istiyoruz. Biz, halkımızdan huzur, güvenlik içerisinde yaşamasını, gerginlikten, korkudan kurtulmasını istiyoruz. Bunu bütün halkımız istiyor.' İhsanoğlu, Türkiye'de ekmeği büyütmek istediklerini ifade ederek, şunları söyledi: 'Bu şerefli yolculuğa çıkarken biz dedik ki sevgi, saygı, birlik ve dirlik ekmek için yola çıkıyoruz. Biz de diyoruz ki bu ekmek bizim refahımızın, huzurumuzun, birliğimizin, dirliğimizin sembolüdür, onu büyütmemiz, yüceltmemiz lazım. Onu paylaşmaya hazırız. Biz o ekmeği büyüttük mü daha çok paylaşırız. Sırf kendi aramızda paylaşarak değil, komşularımızla dostlarımızla paylaşırız ama biz bu ekmeği paylaşırken toprağımızı asla paylaşmayız, kimseyle paylaşamayız. Biz her şeyden önce vatanımızın birliğini, beraberliğini korumamız lazım. Bu ötekileştirme, gruplaşma, cepheleştirme, başkalarıyla alay etme huyumuzdan vazgeçmeliyiz. Nerede görülmüş ki bir iktidar, bir siyasi anlayış kendine oy verenler vatanperver, oy vermeyenler hain. Böyle bir şey olur mu? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmuş değildir. Böyle ülkeyi ikiye bölmek. 1970'li yıllarda bazı gençler arasındaki sağ sol kavgasını yaşamış bir nesil olarak şimdi görüyoruz ki Türkiye'de tehlike daha büyük. Çünkü kutuplaşma gençler arasında değil. Sağcı, solcu, komünist, faşist gibi değil, çok daha tehlikeli. Bütün vatanı dolaşıyoruz. Millet gerilmiş. Nereye gideceğimizi, ne olacağımızı bilmiyorlar. Onun için şurada diyeceğiz ki yeter artık kutuplaşmaya. Biz bir ve beraber olmak istiyoruz. Türkiye topyekun yaşamak istiyor, eskisi gibi yaşamak istiyor. Yeter artık diyor Türkiye, yeter artık.' IŞİD tehlikesi İhsanoğlu, başörtüsü meselesine de değinerek, bu kavganın çok şükür bittiğini eskiden kızlara 'Sıkma baş', şimdi de bazı gençlere 'Çapulcu' denildiğini, ne kızlara 'Sıkma baş', ne de gençlere 'Çapulcu' denilmemesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin içeride huzuru yakalamak isterken çok büyük bir tehlike karşısında olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, 'Terörist çeteler kol geziyor. Bize halk 'Biz geceleri IŞİD tehlikesinden korkuyoruz' diyor. Biz de diyoruz ki 'korkmayın'. Bu vatanın savunucusu olan ordumuz var, kolluk güçlerimiz var. Bunlar bizi koruyacaktır fakat vatandaşın gönlüne bir şüphe düştü. Başka yerde bayraklar indiriliyor, kimse bir şey yapmıyor. Birçok terörist hadisesinin üstü örtülüyor. Ne olduğu, kim yaptığı belli değil. Türkiye'nin buna tahammülü yok kardeşlerim' diye konuştu. Türkiye'deki Suriyeliler Hatay'da çok büyük bir sıkıntının olduğunu, bunu da bildiğini belirten İhsanoğlu, kentte 100 binin üzerinde Suriyeli'nin mülteci, göçmen ve ziyaretçi halinde olduğunu ifade etti. İhsanoğlu, Suriye'yi tanıdığını ve Suriyelilerin Arap dünyasında bize en yakın insanlar olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: 'Hem düşünce, kültür, sosyal anlayış bakımından. Şimdi bunlardan Türkiye'ye sığınan 1 milyon insan var. Bu insanlara gelin dendi, bunlar geldiler. Bir kısmı zorlandı geldi, sonra bizim yetkililerimiz, büyüklerimiz 'Gelin tüm Suriye gelsin', peki bu da güzel. Peki sen hazırlığını yaptın mı? Hatay'da benim bildiğim kadarıyla 4 çadır kent, bir konteyner kent var. Bunlar huzur içerisinde yaşıyor. Çünkü ben Kilis'teki benzer konteyner kenti gezdim. Sokaklarda Hatay'da 100 bin, tüm Türkiye'de 1 milyon var. Bu insanlar ne yapsın. Bir de kendimizi onların yerine koyalım. Ben onlara çok acıyorum. Onlar bazen kanunsuzluk yapıyorlar, kabul edilmez bir şey ama mazur görün. Kabahat bunlarda değil, onları buraya getirenlerde, bunları sokakta bırakanlarda. Bunların bir an önce ülkelerine, çadır kentlere, onurlu bir hayata gitmesi lazım. Bu devletin birinci görevi. Bunlara gelin gelin diyenlerin sorumluluğu altındadır.' Dış politikayı eleştiren İhsanoğlu, bunun çevrilmesi için Ortadoğu'da güven ve işbirliği anlayışının tesis edilmesi gerektiğini, bunun bir anda olmayacağını ama bir yerden başlamak gerektiğini, tekrar güven ortamının sağlanması, yaraların sarılması ve problemleri çözmek gerektiğini söyledi. İhsanoğlu, Türkiye'nin artık 10 Ağustos'ta 'dur demesi', oyunu bu işleri çözecek birisine vermesi gerektiğini, göreve kendisinin talip olduğunu ve destek beklediğini kaydetti. 'Bütün partilere eşit mesafede, bir aile reisine ihtiyaç var' Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, 'Bütün partilere eşit mesafede, bütün siyasi görüşlere saygılı, 76 milyon insanı kucaklayan ve sen Sünni'sin, Alevi'sin demeyen birisi olmalı. Bir aile reisine ihtiyaç var. Dünyanın her yerinde bu böyle' dedi. İhsanoğlu, Hatay Büyükşehir Belediyesi Hat-Mek Sosyal Tesisleri'nde sivil toplum örgütü temsilcileriyle ve muhtarlarla bir araya geldiği toplantının ardından basın mensuplarının sorunlarını yanıtladı. Bir gazetecinin, konuşmalarını kısık sesle yapmasının bir tercih mi yoksa bir teknolojik sorundan mı kaynaklandığıyla ilgili soruyu İhsanoğlu, Kur'an-ı Kerim'den örnekler vererek, şöyle yanıtladı: 'Bu yarışa başlarken dedim ki, Cumhurbaşkanlığı makamına ulaşmak için yapılan bir yarıştır. Peki Cumhurbaşkanı seçilecek olan insanlar birbirlerine nasıl hitap etmelidir? Yani devletimizin, milletimizin en yüksek makamına gidecek olan insanlar nasıl konuşmalıdır? Böyle mahalle kavgası yapar gibi mi konuşmalıdır? Bu Türk terbiyesine, örf ve adetlerine, devlet geleneklerine yakışan bir şey midir? Peki diyelim ki Türklük frekansı bazıları için rahatsızlık sebebi oluyor. Ben size Hucurat suresini hatırlatırım. Surede, 'Cenab-ı Allah hiçbir kişi veya zümre bir diğer kişi ve zümreyi alaya alıp hor görmesinler. Belki diğerleri berikilerden daha değerli olabilir. Başkalarını hor görmeyin, alay etmeyin' diyor. 'Asla birbirimizin itibarını düşürmeyiniz. Düşürmek için karalamayınız ve kötü lakaplar takmayınız, bu tür alışkanlıklarından vazgeçmeyenler ise zalim olanlardır' diyor. Bunu Cenab-ı Allah söylüyor. Bunu kime söylüyor, iman edenlere. Biz de Allah'a şükür iman ediyoruz. Cenab-ı Allah'ın bu sözlerine karşılık bana birileri lakap takmış. Hani biz çok dindardık? Hani biz dini imanı kimseye bırakmıyorduk? Çok ayıp ya, çok ayıp. Bu yarışı bütün dünya takip ediyor. Bu bir mahalle kavgası değil. Böyle bir ikinci örnek var mı? Cumhurbaşkanı adayı birilerine lakap takıyor. Her gün bir şey uyduruyor, çok tuhaf. Dün de 'çarkçı' demiş bana. Bütün çarkçı kardeşlerime saygım sonsuzdur. Ben çarkçılık nedir fazla bilmem çünkü gemim yok gemicilikte yapmadım, yapmıyorum ama şu memlekette şu dünyada çarkçılık yapan birçok insan var ve onlar helal para kazanıyorlar. Haram para değil. Helal para kazanan insanlara, çarkçı da olsa saygılı olmak lazım.' İhsanoğlu, seçim çalışmaları kapsamında miting yapmamasıyla ilgili soruya ise 'Biz şimdi mitingden geldik. Yarın da mitinglerimiz var. Şimdi Samandağ'daydık. 10 binin üzerinde insan vardı. Yani bundan daha daha iyi miting olabilir mi ama bizim insanları mitinglere davet edeceğimiz otobüslerimiz yok. Biz buraya halkımızın verdiği 9 bin lira ile geliyoruz. Sonra onlar mazlum oluyorlar, biz gaddar oluyoruz. Onlar masum oluyor, biz zalim oluyoruz ama ben size zalimin ne olduğunu Hucurat suresinde okudum. Herhalde bu yeterlidir' diye yanıtladı. Cumhurbaşkanı adaylığı 'Bir dönem yol arkadaşı olduğunuz insanla şu anda rakipsiniz, sizi bu insanlardan ayıran şey neydi' yönündeki soruyu da İhsanoğlu, şöyle cevapladı: 'AK Parti yola çıktığı zaman Türkiye'de bir talep vardı. Türkiye'deki siyasi hayat sıkıntılar geçirmişti ve halkın yeni bir nefese ihtiyacı vardı. Türkiye'de her zaman oluşan koalisyonların bir tanesi de AK Parti'nin içerisinde oluştu. Orada dindar ve muhafazakar kesimin yanında milliyetçi liberal kesim de vardı. Laiklik hassasiyeti olan kesimler vardı ve farklı fikir ve düşünceye sahip insanlar vardı. Bu rahmetli Özal döneminde de oldu. Demokrat Parti kurulurken aynı şey oldu. Adalet Partisi kurulurken aynı şey oldu. AK Parti kurulurken de aynı şey oldu fakat 12 sene içerisinde AK Parti'nin kurucularının hiçbirisi kalmadı ki. Hepsi gitti. O koalisyonda bulunan insanların hepsi dağıldı ki bugünkü bu manzarayı görüyoruz. Bugünkü manzara milletin bölünmesine yol açan manzaradır. Nefret, kin ve kutuplaşma üzerine kurulu bir siyaset. Şimdi Türkiye Cumhurbaşkanı seçerken, yüzde 50 bana oy versin gerisi önemli değil, diyemez. Çünkü bir siyasi iktidarın başı değil, bu devletin başıdır. Devletin başının taraf olmaması lazım. Siyasi tercihi olmaması lazım. Siyasetin üzerinde olması lazım. Siyasi programla gelip biz şunu şunu uygulayacağız dememesi lazım. Bütün partilere eşit mesafede, bütün siyasi görüşlere saygılı, 76 milyon insanı kucaklayan ve 'Sen Sünnisin, Alevisin' demeyen birisi olmalı. Bir aile reisine ihtiyaç var. Dünyanın her yerinde bu böyle. Yani devlet başkanlarının illa bir siyasi parti içinden gelmeleri şart değildir. Belki Türkiye'nin bir dönemi bu şekilde oldu ama bundan sonra hele bu şartlarda o kadar nefret ve ayrıştırma sürecinden sonra Türkiye'nin bunu kaldıracağını zannetmiyorum.' Kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul etmesini sağlayan şeyin iki partinin tarihi uzlaşması olduğunu belirten İhsanoğlu, 'Yani CHP ve MHP uzlaşarak bir isim üzerinde anlaşmasalardı, ben elbette kabul etmezdim. İşin enteresan tarafı bu anlaşma 14 Haziran'da ilan edildikten sonra bu sayı 13 partiye yükseldi ama bu da birilerine göre proje oldu. Kimin projesi, bu halkın projesi. Evet bu bir proje ama milletin projesi' dedi. Barış süreci İhsanoğlu, barış sürecinin, Kürt sorununu çözüp çözemeyeceğiyle ilgili soru üzerine, 'Elbette hepimiz barıştan yanayız. Biz bu konuda çok büyük sıkıntı çektik. Evlatlarımızı kaybettik. Böyle kapalı kapılar arkasında olmaz. Elbette böyle başlar ama sonunda meclise gelir. Meclisin kabul etmesi lazım, milli mutabakatın olması lazım. İki taraf arasında siyasi hesaplar, seçim hesapları 'Bana oy verin, ben size şunu vereyim' derseniz bu memleketi çok büyük tehlikeye sokar. Bu barış, istikrarlı, sürdürülebilir barış olmaz, dikiş atar. Bu hayır getirmez şer getirir. Onun için siyasi hesaplarla barış yapılmaz, yapılmaması lazım. Herkesin bu konuda dikkatli olması lazım' diye konuştu. Toplantının ardından İhsanoğlu, kendisine sunulan Hatay'a özgü künefenin şerbetini kendisi döktü. 'Ben, bir partinin adayı değilim. 12 partinin destek verdiği bir adayım' Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, 'Ben, bir partinin adayı değilim. İki partinin adayı değilim. 12 partinin destek verdiği bir adayım. Ben, milletin adayıyım. Bunu görmek istemeyenler varsın görmesinler. Biz onlara bir şey demeyeceğiz' dedi. İhsanoğlu, seçim çalışmaları çerçevesinde Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde halka hitaben yaptığı konuşmada, halkın her yerde değişim, adalet, hakkaniyet, birlik, beraberlik, bütünlük sembolü ve aile reisi istediğini belirtti. Gittikleri her yerde büyük bir ilgi ve coşkuyla karşılandıklarını ifade eden İhsanoğlu, şöyle devam etti: 'Halk, ayrışma, zıtlaşma, kendisine tepeden bakan, alay eden, onu küçümseyen, yarısını kabul eden, yarısını reddeden insan istemiyor. Ben bir partinin adayı değilim. İki partinin adayı değilim. 12 partinin destek verdiği bir adayım. Ben, milletin adayıyım. Bunu görmek istemeyenler varsın görmesinler. Biz onlara bir şey demeyeceğiz. Biz önümüzdeki pazar günü gideceğiz, mührümüzü basacağız. Pusuladaki en sağdaki köşeye basacağız. O zaman cevabımızı vereceğiz.' Konuşması sırasında bir vatandaşın elinde bulunan ve üzerinde 'Oyunu Ekmeleddin'e ver adaletsizliği tekmele' yazılı pankartı okuyan İhsanoğlu, 'Biz de öyle diyoruz. Başka bir şey demiyoruz. Hiç kimseye gıybet etmek istemiyoruz. Bizim ahlakımız bu değil. Onun için biz diyoruz ki pazar günü gideceğiz. Oyumuzu Ekmel'e vereceğiz. Bu iş bu kadar. Ben size hizmet etmek için, milletime hizmet etmek için bu yola çıktım. Ben görev peşinde, mevki peşinde değilim, bir hizmet peşindeyim. Ben adaletin peşindeyim. Kanun hakimiyetinin, hukukun üstünlüğü peşindeyim' diye konuştu. İhsanoğlu, fikir, inanç, ifade ve teşebbüs hürriyetinin ülkede sağlam kurulmadığı zaman orada diktatörlük ve totaliter rejim olacağını belirterek, bunları yaşamamak için Türkiye'yi yeniden inşa etmek istediklerini söyledi. Hatay'ın asırlar boyu farklı inançlardaki insanların, değişik yerlerden gelen insanların binlerce sene bir arada yaşadığı bir toplum olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, laiklik ve demokrasi prensiplerinin toplumun çimentosu ve güveni olduğunu belirtti. İhsanoğlu, Türkiye'nin artık korkudan, gerginlikten, endişeden kurtulmak ve komşularıyla iyi geçinmek istediğini dile getirdi. Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin onurlu bir hayat yaşamaları için devletin çadırlar kurması gerektiğinin altını çizen İhsanoğlu, şunları kaydetti: 'Konteyner kentlerde 15 bin kişi var ama Hatay'da 100 bin kişi var. O yüz bin kişi ne yapsın zavallılar. Devlet bunlara el uzatmalı. Bunları kötü yollara sevk etmemelidir. Benim sizden ricam misafir kardeşlerimize biraz tahammül gösterin. Ben seçildiğim takdirde inşallah ilk yapacağım işlerden bir tanesi budur. Onlara destek vereceğim ve yardımcı olacağım. Bunları hep beraber yapmamız lazım. Bu kevgire dönüşen sınırlarımızda giren çıkanın haddi hesabı yok. Teröristin birisi giriyor birisi çıkıyor. Bunlara terörist dahi denmiyormuş yasakmış buralarda. Bütün dünya bunlara terörist diyor. Ben de terörist diyorum.' İhsanoğlu, kendisinin bu mukaddes yolculuğunda bir iş, şöhret talebinde olmadığını, tüm gücüyle ve tecrübesiyle vatanına hizmet etmek istediğini belirtti. Daha sonra Reyhanlı'ya giderek 11 Mayıs 2013 tarihinde yaşanan bombalı eylemde hayatını kaybedenler için yaptırılan 11 Mayıs Şehitler Anıtı'nı ziyaret eden İhsanoğlu, vatandaşlarla sohbet etti.AA
'Türkiye'deki Suriyeliler Ülkelerine Geri Dönecek'
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, 'Sen Akif'in o muhteşem eseri İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende' dedi.Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar. Bunların hiçbirisi halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediler ki. Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. Hasretle, muhabbetle selamladığı Malatyalıların düşmana korku, dostlara, kardeşlerine umut verdiğini dile getiren Erdoğan, “Allahına kurban Malatya. Malatya dimdik gururla Battalgazi’nin, Hamido’nun, Turgut Özal’ın hatırasına sahip çıkıyor” ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, 6 Mart 2014'te Malatya’da bir miting düzenlediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Malatya ne yaptı? Kendisine yakışanı yaptı. Malatya CHP’ye de MHP’ye de topuna birden ders verdi. Malatya, Pensilvanya çetesine, ihanet çetesine ders verdi. Yüzde 62 oy oranıyla Malatya, 30 Mart’ta bir kez daha AK Parti dedi.” Erdoğan, mitinge biraz geç geldiği ve vatandaşları sıcakta bekletiği için helallik istedi. Malatya'nın, 81 vilayet içinde Rize, Şanlıurfa ve Konya’dan sonra AK Parti’ye en çok oy veren dördüncü şehir olduğunu bildiren Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçiminde Malatya’dan birincilik beklediğini söyledi. Çok çalışılması halinde Malatya’nın birinciliği alacağına işaret eden Erdoğan, “Onların ablaları var, bizim ablalarımız 30 Mart’ta onlara dersi verdi, inanıyorum şimdi daha farklı ders verecek. Bir yarın var bir de cumartesi çalışacağız, derslerini vereceğiz. Onların abileri varmış, bizim abilerimiz burada, bizim abilerimiz daha güçlü, daha azimli, daha kararlı, evvelallah daha çok çalışıyoruz, pazar günü onlara gereken dersi veriyor muyuz, gençlerimiz veriyor muyuz” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2007 halk oylamasında Malatya’dan yüzde 82, 2010 halk oylamasında ise yüzde 75 ‘evet’ oyu çıktığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnanıyorum ki 10 Ağustos’ta CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimiz de bizi tercih edecek, MHP’ye gönül vermiş, diğer partilerden kardeşlerimiz de bizi tercih edecek. 10 Ağustos’ta rekora hazır mıyız, Malatya? Sandığa gidiyor muyuz Malatya? Yeni Türkiye’ye ‘evet’ mi, güçlü Türkiye’ye ‘evet’ mi, öncü Türkiye’ye ‘evet’ mi, milletin adayına ‘evet’ mi? Kim o aday?” Vatandaşların adını söylemesi üzerine de Erdoğan, “Sizin Allahınıza kurban, maşallah, süphanallah, barekaallah. Malatya’da bu iş tamam, Malatya kararını vermiş, verdiğiniz karar hayırlı olsun 10 Ağustos seçimi ülkemiz, milletimiz, Malatya için hayırlara vesile olsun” ifadelerini kullandı. 'Cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” Malatya’nın evladı Turgut Özal’ın, 1989'a kadar başbakan olarak ülkesine, milletine çok hayırlı hizmetlerde bulunduğunu ve 1989'da Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Görevi tamamlamasına ömrü vefa etmedi. 1993 yılının 17 Nisan günü ruhunu Rahman’a teslim etti, Allah ondan razı olsun, cennetiyle müşerref kılsın. Farklı bir başbakan, cumhurbaşkanıydı. Başbakanlıkta milletin hizmetkarıydı, cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” dedi. “CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi' Erdoğan, o dönem muhalefetteki Süleyman Demirel ile SHP’nin, Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesine karşı çıktığını, onu seçtirmemek için ne gerekirse yaptığını ve dönemin SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal’ın, Özal’a “diktatör, sivil diktatör, tek adam olma heveslisi. Özal’ı Çankaya’dan onursuzca dindiririz” dediğini anımsatarak, şunları kaydetti: “Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi. Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Menderes’e de aynen onu söylemiştir. 2007’de 10. Cumhurbaşkanının görev süresi dolunca Meclis’te hazırlıklarımıza başladık. Merhum Özal nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Sayın Demirel, Sayın Sezer nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Ama işte bu CHP zihniyeti, darbeci vesayet aşığı zihniyet karşımıza çıktı. ‘Size cumhurbaşkanı seçtirmeyiz’ dediler. 367 gibi bir garabeti öne sürdüler, arkalarına da mahkemeleri aldılar. Meclis’i yani milli iradeyi çiğnemek istediler. Biz ne yaptık? Hemen halka gittik, bir yandan genel seçim yaptık, yüzde 47 ile seçimi kazandık, güven oyu aldık. Bir yandan da hemen Anayasa’yı değiştirmek kararı verdik, yine halka gittik, bu referandumdan da yüzde 69 oy oranıyla çıktık. Ne vardı bu referandumda? Cumhurbaşkanını bundan böyle millet seçecek. Millet ne dedi? ‘Evet’ dedi. İşte şimdi yüzde 69’un bugün inşallah pazar günü ilk oylamasını yapıyoruz.' 'Demokrasinin tokadı farklıdır' 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar' diye soran Erdoğan, bu partilerin halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediğini söyledi. Erdoğan, 'Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar. Demokrasinin tokadı farklıdır, bunu inşallah gösterelim, bunu ortaya tam manasıyla inşallah koyalım” diye konuştu. '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız. Ne yaptın orada? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çünkü çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da çarkçı Ekmel olur' dedi. Tarihte ilk kez 10 Ağustos'ta sandık başına gidileceğini ve doğrudan cumhurbaşkanının seçileceğini kaydeden Erdoğan, eski tartışmalara son verileceğini, darbeci ve vesayetçi sistemin artık devre dışı bırakılacağını belirtti. Erdoğan, tehditle, silah zoruyla, korkutarak cumhurbaşkanı seçme dönemlerinin artık geride bırakıldığına işaret ederek, 'Sandığa gidiyor, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı kim olacak? Onu bizzat millet olarak siz belirliyorsunuz' ifadesini kullandı. Erdoğan, mitinge katılanlara reklam filmini izleyip izlemediklerini sorduktan sonra şunları söyledi: 'Ne oluyor o reklam filminde? Millet sahibi olduğu o yıldızı, forsu ehline teslim ediyor. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, hem 16 Türk devletini, hem de o devletin sahibi olan milleti temsil ediyor. İşte 10 Ağustos'ta inşallah devlet ile millet kucaklaşıyor. Bu MHP ne yaptı biliyor musunuz? YSK'ya şikayette bulundu. Neden biliyor musunuz? Bu reklam filminde ezan varmış. Bu reklam filminde seccade varmış. Bu reklam filminde namaz kılan bir Anadolu kadını teyzemiz varmış ve 6'ya 4 oy çokluğu ile YSK bu reklam filmlerinin o bölümlerini çıkarma kararı verdi. Ne yapalım. Biz de yargı dedik. O kısımları çıkardık. Diğer kısmı ile yola devam ediyoruz. Bunlar ne yaparsa yapsın. İstiklal Marşı'ndan 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' bunu çıkarmaya muktedirler mi? Mesele bitti. İstedikleri kadar bu yollara başvursunlar. Ne olacak.' Muhalefetin seçtiği adayın İstiklal Marşı'nı bilmediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: 'Ne diyor? Çanakkale şehitleri diyor. Vah vah vah. Mehmet Akif, merhum babasının arkadaşı olabilir. Fakat sen Akif'in muhteşem eseri, İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan, ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende. Profesörmüş. Profesör olsan ne yazar. Sen ki, Malatya'dan şu dersi alamamışsın. Malatya sana şimdi bir ders veriyor. Hazır mıyız? 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda / Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Ey Ekmel, bak Malatya sana o dörtlüğü okudu. Fakat bu, Çanakkale Şehitlerinden değil ha. Bu İstiklal Marşı'nda.' Erdoğan İstiklal Marşı'ndan bihaber olana cumhurbaşkanlığı makamının teslim edilemeyeceğine vurgu yaparak, 'Benim MHP'ye gönül veren kardeşlerim. Eliniz bu adama nasıl gidecek de oy verecek. Benim CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim. Eliniz nasıl gidip de bu adama oy verecek? Vermeyecekler değil mi? Vermeyecekler inşallah' dedi. Kendisinin sözlerinden dolayı MHP'li ve CHP'li kardeşlerinin gocunmayacaklarını belirten Erdoğan, 'Çünkü buradaki ortak payda farklı. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Şimdi CHP ile MHP'nin yönetimi birleşti. Arada artık fark kalmadı. CHP de böyleydi, o da ezandan rahatsız oluyordu. Ezanın aslından rahatsız olup Türkçeleştiriyordu. Camilerden rahatsız olup cami yıkıyordu. Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesinden rahatsız oluyordu. Başörtüsünden rahatsız oluyordu. İşte MHP yönetimi de artık aynı çizgiye geldi ama MHP tabanı bundan çok rahatsız. MHP tabanı partilerinin CHP'ye vagon yapılmasından rahatsız' diye konuştu. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün MHP'ye talimatlar verdiğini söyleyerek, 'Ne diyor? 'Sokağa çıkın' diyor. 'MHP daha görünür olsun' diyor. 'Ortak adayla daha fazla görünün' diyor. Hale bak, CHP'nin genel müdürü MHP'ye talimatlar veriyor. Ey Bahçeli sana da yazıklar olsun. MHP'li kardeşlerime bu muameleyi layık gördüğün için sana da yazıklar olsun. Fakat ben biliyorum MHP'li kardeşlerim buna itiraz edecekler. Hem MHP'li hem de CHP'li kardeşlerim 10 Ağustos'ta partilerinin yönetimine gereken cevabı verecekler' ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı'nı bilmeyene MHP'li ve CHP'lilerin kalkıp oy vermelerinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, İhsanoğlu'nun 'Şiirle uğraşmayalım. Daha ciddi meseleler var' sözlerini anımsattı. Erdoğan, 'Ey monşer, o sıradan bir şiir değil, İstiklal Marşı. O, bu milletin bağımsızlık marşı. Şiir deyip geçiştirmeye çalıştığın o mısralar, bu milletin gönlüne yazılmış kitabedir. Senin hayatında ciddi olarak yaptığın ne var?' diye sordu. Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu 8 yıllığına İslam Konferansı Örgütü'nün başına göndermekle yanlış yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: 'Ne yaptın orada, ne? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, Cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Kendisi defaatle... Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da Çarkçı Ekmel olur. Suudi Arabistanlılar bize 'Söyleyin de istifa etsin, çekilsin. Şunu alın, yerine başka bir Türk'ü verin' dedi. Dedik ki, 'Seçimler geldi, almak mümkün değil.' Çok ısrar ettiler. Kendisi bizzat bana ne dedi biliyor musunuz? 'Siz benim arkamda durmuyorsunuz' dedi. 'Yav, istemiyorlar seni' dedik. 'İstenmediğin yerde neden duruyorsun' dedik. Bu kadar ısrarcı olma. Tabii koltuk bunlara tatlı, tatlı. Dolar da var. Kolay kolay bırakılır mı?' diye konuştu. 'Saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında, 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' dediğini belirterek, 'Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik, 'Şimdi çıkmış, monşer aklıyla bize üslup dersi vermeye kalkıyor. Sen git üslup dersini önce Pensilvanya'daki o hocana ver. Ağzını açtığında bela okuyan, lanet okuyan Pensilvanya'daki hocana edep dersi ver' ifadelerini kullandı. 'Ey monşer, sen git önce ağzından çıkanı kulağı duymayan, edepten, terbiyeden nasibini almamış, milletin adayına edepsizce hakaret eden CHP genel müdürüne üslup dersi ver. Ey monşer, sen eğer üslup dersi vereceksen git, sabah akşam ağzından küfür saçılan MHP Genel Başkanına üslup dersi ver' diyen Erdoğan, bunların dengelerinin artık tamamen bozulduğunu söyledi. Pensilvanya'nın dengesinin bozulduğunu, ağzından çıkanı artık kulağının duymadığını dile getiren Erdoğan, 'Kendi ülkesine, kendi ülkesinin devletine, hükümetine, milletine en ağır bedduaları ediyor ama bir kez olsun Gazze diyemiyor, bir kez olsun İsrail diyemiyor. Diyemez, derse, efendileri ipini çeker' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, 'Ramazanda ne diyorlardı? 'İtikafta' diyorlardı. İtikaftan çıkmış akla, izana, vicdana, edebe sığmayacak beddualar ediyor. İtikaftan çıkan beddua eder mi? Gelip Malatya'da değil de Pensilvanya'da niye itikafa giriyorsun? Gaziantep'te niye girmiyorsun da Pensilvanya'da giriyorsun? İstanbul'da niye değil de Pensilvanya? Bursa değil de niye Pensilvanya? Konya değil de niye Pensilvanya? Rabbim kimseye kıblesini şaşırtmasın. Rabbim kimseyi zelil etmesin' dedi. 'Şirazesi dağıldı' 'CHP genel müdürünün zaten şirazesi dağıldı, ne söylediğini bilmiyor. MHP Genel Başkanı zaten bildiğiniz gibi. Bunların ortak adayı monşerin de artık dengesi bozuldu, sigortalar arttı' ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Kılıçdaroğlu, önceki gün bir televizyona çıkmış 'AK Parti kitlesinin sorgulama yeteneği yok' diyor. 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' diyor. Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun. Karşılıklı oturmuşlar, hem seçmene hakaret ediyor hem Müslümanlara hakaret ediyorlar. Siz bu kafayla devam edin. 'Bidon kafalı' dediniz, 'göbeğini kaşıyan adam' dediniz, 'sorgulamayan kitle' diyorsunuz şimdi. 'Müslüman' diyerek aşağılamaya devam edin. Bu millet sizi bunun için hiçbir zaman iktidara getirmeyecek.' Erdoğan, 10 Ağustos'un Türkiye için büyük bir değişimin tarihi olacağını, eski Türkiye'nin kapılarının kapanacağını, yeni Türkiye'nin kapılarının ardına kadar açılacağını vurguladı. '10 Ağustos artık bu eski kafalı muhalefetin de kendisini yenileyeceği, yenilemek zorunda kalacağı bir tarih olacaktır' diyen Erdoğan, muhalefetin ürettiği kutuplaşmaları, korku siyasetini, ayrımcılığı, ırkçılığı, yaşam tarzları ve etnik kökenler üzerinden istismar siyasetini eski Türkiye'de bırakacaklarını dile getirdi. Türkü ile Kürtü ile Arapı ile Lazı ile Çerkezi ile Gürcüsü ile Romanı ile Pomakı ile Boşnakı ile yaratılanı yaratandan ötürü seveceklerini anlatan Erdoğan, 'Onun için tek millet, tek millet. Ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tek bayrak. Üç, tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa doğuda da güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak' diye konuştu. Vatanın üzerinde kimsenin operasyon yapamayacağına işaret eden Erdoğan, 'Yaptığı anda demir yumruğumuzu karşısında görürler. Dördüncüsü, tek devlet. Devlet içinde devlet yok. Paralel devlet, avucunu yalayacaksın. Ne dedik, 'İnlerine girilecek' Girilmeye başladı mı? Başladı. Yeterli mi? Değil. Durmak yok yola devam. Bunlara aynı şekilde gerekli olan dersi vereceğiz' ifadelerini kullandı. 'İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız' 'Burada, Malatya'da, kahraman diyarı, yiğitlerin, mert insanların şehri Malatya'da bir önemli hususa dikkatlerinizi çekiyorum' diyen Erdoğan, 7 Temmuz'da, bir ramazan günü, İsrail'in Gazze'ye karşı bir operasyon başlattığını hatırlattı. Ramazanın kendileri için çok acılı geçtiğini anlatan Erdoğan, Kadir Gecesi'ni kederli ihya ettiklerini, Ramazan Bayramı'nda katliamın devam ettiğini, bayramı buruk yaşadıklarını belirtti. Önceki gün başlayan ateşkese kadar Filistin'de, Gazze'de 2 bin kadar kişinin şehit edildiğini, 10 bine yakın kişinin yaralandığını, 350 binden fazla Gazzeli'nin evlerini terk etmek zorunda bırakıldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: 'Rabbim onlara da sabır versin, tahammül gücü versin. Bu tarafa geldiğimizde yanı başımızda, Suriye aynı şekilde ramazanı ve bayramı yine acılarla yaşadı. Yine yanı başımızda Irak, ramazanı ve bayramı kanlı geçirdi. Yaptığımız her mitingde, Türkiye'nin tek yürek olduğunu, Türkiye'nin tek yürek halinde dimdik Irak halkının, Suriyeli mazlumların, Gazzeli kardeşlerinin yanında durduğunu gördük. Erzurum, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Diyarbakır, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Şanlıurfa aynı şekilde, İstanbul aynı şekilde. Şimdi Gaziantep'e gidiyoruz. İnanıyorum ki orada da manzara muhteşem olacak. Yarın Kayseri, ardından Ankara, ertesi gün Konya. İnşallah manzara aynı şekilde olacak. 81 vilayet, tek yürek halinde mazlumların yanında duruyoruz.' Erdoğan, vatandaşlara 'Sizin şu dik duruşunuz inanın düşmana korku salıyor. Dostlarımızın, kardeşlerimizin yüreklerini ferahlatıyor. İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız. Şu Malatya'da, şu meydanda nasıl ki biz biriz, diriyiz, beraberiz, kardeşiz, hep birlikte Türkiye'yiz. Ebediyen Rabbim bizi bir ve beraber kılsın. Siz burada durduğunuz müddetçe inşallah Filistin'in bayrağı yere düşmeyecek. Siz burada böyle dimdik durduğunuz müddetçe inşallah İslam coğrafyasının umudu hiç sönmeyecek' diye seslendi. 'Gençlik bizim her şeyimiz' Toprağın ve bayrağın asla yerde sürünmeyeceğini ve hep birlikte sahip çıkacaklarını belirten Erdoğan, gençlerin üzerinde önemli bir görev olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin seçilme yaşını 30'dan 25'e indirdiklerini hatırlatarak, MHP'nin bir milletvekilinin sağa soluna iki tane genç aldığını belirterek, 'Meclise çoluk çocuğu mu göndereceğiz' diyor. Ben de diyorum ki, 'Gençlik bizim her şeyimiz'. Şimdi de 25 değil seçme seçilme yaşını 18'e indireceğiz. Niye? 10'u aşkın Avrupa Birliği üyesi ülkede oluyor da benim ülkemde niye olmasın? Biz ki; 21 yaşında bir karanlık çağı kapatıp, aydınlık çağı açan Fatih Sultan Mehmet'in torunlarıyız. Bizim gençlerimize bu saygısızlığı yapan MHP yönetimine gençler, pazar günü ders vermeye hazır mıyız? Onun için çok çalışacağız. Biz, umudumuz olan gençlikten çok şey bekliyoruz' diye konuştu. 'Kalbinizden buğz edeceksiniz' İsrail'in bütün dünyada mahalle baskısı oluşturduğuna ve şımarıkça hareket ettiğine değinen Erdoğan, İsrail'in hukuk, insan hakları tanımadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, televizyon ya da gazetenin, gazetecinin İsrail'in yaptığı soykırımı eleştirdiği zaman hemen linç edildiğini dile getirdi. İnsanların şehit olduğunu, bebeklerin masum bedelleri görüp, içlerinden isyan ettiklerini ama korkudan bu durumu dile getiremediklerini vurgulayan Erdoğan, 'Biz getiriyoruz, bu can bu tende oldukça getirmeye devam edeceğiz. 3 şey var ya elinizle düzelteceksiniz bir yanlışı gördüğünüz zaman ya dilinizle düzelteceksiniz ona da gücünüz yetmiyorsa evet, kalbinizden buğz edeceksiniz ki bu, imanın en zayıf derecesidir. Biz, bu 3'ünden bir tanesini yapalım, inancımızın gereği bu. Tarih boyunca bu millet, Hint Yarımadası'na zulüm var diye donanma gönderen bir millet. Öyle bir ecdadın torunlarıyız' değerlendirmesinde bulundu. 'Doğan Grubu, Radikal gazetesi isim veriyorum açık' Başbakan Erdoğan, Türkiye'de bir kısım medyanın, işverenlerin, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin üzerinde mahalle baskısı olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Doğan Grubu, isim veriyorum açık. Radikal gazetesi ne diyor; 'İsrail saldırı altında'. Ey Doğan Grubu, İsrail mi saldırı altında Gazze mi saldırı altında. İsrail'den kaç kişi öldü bir say bakalım, fosfor bombalarını gönderen 500-600 ton bombayı Gazze'ye yağdıran kim? Tanklarla, toplarla Gazze'ye giren kim? Gazze yerle bir edildi, bu kadar insan öldürülüyor bunu sen hangi ruhla, vicdanla bu şekilde yazabiliyorsun, bu başlığı atabiliyorsun. Tayyip Erdoğan'a 'sert' diyenler bundan dolayı 'sert' diyor. Hakkı söyleyince sert oluyorsun, evet eğer bu sözlerim sertlikse sert olmaya devam edeceğim. Çünkü biz, Akif'in Asım'ın nesliyiz. 'Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.' Biz buyuz ister beğenirler, ister beğenmezler. Biz, halkımızın beğenmesini, hakkın beğenmesini istiyoruz. Rabbim bizden razı olsun yeter.' 'Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden?' Erdoğan, İsrail'in Gazze'de bir ayda 10 gazeteciyi katlettiğini, medya kuruluşların ofisleri, koordinatları verildiği halde hedef yapılıp bombalandığını kaydederek, şunları söyledi: 'Dünyadan bir tepki duydunuz mu? Uluslararası basın kuruluşlarından bir tepki duydunuz mu? Türkiye'de polis öldürmekten, bekçi öldürmekten, hırsızlıktan, terörden hükümlü kişileri, gazeteci olarak dünyaya gösteren o basın kuruluşlarından İsrail'e bir tek tepki duydunuz mu? Sabah, akşam Türkiye ile uğraştılar. 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diye yaygara kopardılar. 'Türkiye'den fazla gazeteci tutuklu, 100'den fazla tutuklu' diye yalan söylediler. Filistin'de 10 gazeteci öldü, bu örgütten ses çıkmadı, çıkmıyor. CHP'nin genel müdürü de bu örgütün sözcülüğünü yapıyor. Gidiyor dünyaya kendi ülkesini şikayet ediyor. Şimdi Filistin'de 10 gazeteci öldürüldü, ey Kılıçdaroğlu söyle bakalım, tek kınama var mı, tek değerlendirme var mı? Ey Bahçeli söyle bakalım var mı? Bizim için kimin ne dediği önemli değil bizim ne dediğimiz, ne düşündüğümüz önemli. Hiç kimse bize gündem dayatamaz, hiç kimse benim ülkeme istikamet çizemez. Biz tarih boyunca hakkı söyledik, hakkın mücadelesini verdik. Şu anda da hakkı söylemeye, hak için mücadeleye devam edeceğiz. Eski Türkiye geride kaldı, boynunu büken, her şeye rıza gösteren, gündemi belirlenen, özür dileyen Türkiye geride kaldı.' Türkiye'nin ekonomide de güçlü bir devlet olduğuna işaret eden Erdoğan, milli gelirin 820 milyar dolar, devletin borçlanma faizinin yüzde 9,3, enflasyonun yüzde 9,1 olduğunu ve Merkez Bankasının kasasında da 133 milyar dolar olduğunu belirterek, 'Bu gerçekler ortada çıkmış Ekmel anlatıyor. Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden? Diyor ki, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla falan ben uğraşacak değilim ki' diyor' ifadelerini kullandı. 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık' Erdoğan, Malatya mitinginde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla filan ben uğraşacak değilim ki' dediğini anımsatarak 'Eyvah. Monşer ya onların böyle bir derdi yok' ifadesini kullandı. Göreve geldikleri tarihe kadar 79 senede Türkiye'de 6 bin 100 kilometre yol yapıldığını kaydeden Erdoğan, 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Zaten fazla lafa hacet yok ki. Şurada Malatya Havalimanı'ndan şu şehre gelirken mevcut yol zaten... Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' diye konuştu. Erdoğan, '(Malatya'yı büyükşehir yapacağız) dedik. Yaptık mı? Ahmet kardeşimi de tebrik ediyorum. Şu anda güzel bir performans gösteriyor. Maşallah havalimanından buraya gelirken yollar pırıl pırıl. İnşallah daha da güzel olacak. Modern bir şehir Malatya. Daha da güzel olacak' değerlendirmesinde bulundu. '10 Ağustos bizi daha da güçlü yapacak, Türkiye'nin gücüne güç katacak. 10 Ağustos 81 vilayetimizin, elbette Malatya'nın da gücüne güç katacak' diyen Erdoğan, şunları söyledi: '12 yılda Malatya'ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 9 katrilyon yatırım yaptık. Ulaştırma haberleşmede 2 katrilyon, toplu konutta bir katrilyon, eğitimde 700 trilyon, orman ve su işlerinde 930 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 615 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 450 trilyon, enerjide 345 trilyon yatırım yaptık. Sağlık alanında Türkiye'de ne kadar büyük işler başardığımızı biliyorsunuz. İstediğin hastaneye gidiyor musun? Eskiden ölümüzü rehine alıyorlardı, ölümüzü. Öyle mi? Artık böyle bir şey var mı? Bitti. Artık istediğimiz eczaneden ilacımızı alıyor muyuz? Ey Ekmel, bunlardan haberin var mı senin? Monşerlerin bu işlerden haberi olmaz.' 'Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürlüğü dönemine de değinen Erdoğan, 'Hali gördünüz değil mi? Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' dedi. Gazeteci Savaş Ay'ın o dönemde hazırladığı programı anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Savaş Ay ne güzel yakalamış, Allah rahmet etsin. Ne diyor genel müdür? Sen yönetmiyor musun burayı? Ne bu hal?' diyor. Aman yarabbim sağlam gir, oradan hasta çıkarsın. Ama şimdi hastanelerimizin haline bak. Aynen öyle. Orada hala sırıtıyor bir de. Orada yavrunun sol kolunu kesmişler, 'Tabii ki bu iyi değil' diyor. 'İyi değil' diyor. Hale bak. Gözün yaşlansın ya bir kol gitti, 3 yaşında çocuk. Ruh yok, ruh. Biz sağlıkta yeni bir sayfa açtık. Seksen ilimiz gibi Malatya da bundan faydalandı. Malatya'yı sağlık tesisleriyle donattık. Hastanelerimizi modern teknolojiyle buluşturduk. Önce Malatya'ya 640 yataklı bölge hastanesini kazandırarak, sağlıkta bir merkez konumuna yükselttik. Tamam mı? Oldu mu? Bitmedi ama. Bu bölge hastanemize 2 ihtisas alanında 300 yataklı bir ek blok daha yapıyor, hastanemizi büyüterek bir şehir hastanesi haline getiriyoruz.' İktidara geldikleri döneme kadar Malatya'da 36 kilometrelik bölünmüş yol yapıldığını bildiren Erdoğan, 'Biz ne yaptık 12 yılda? 277 kilometre. Biz buyuz' diye konuştu. Malatya çevre yoluyla ilgili kamulaştırma ve altyapı çalışmalarının sürdüğünü aktaran Erdoğan, 'Anlatacak çok şeylerimiz var. Ama yoğun çalışıyoruz. O makama, bu kardeşinizi gönderirseniz, bilesiniz ki yarım kalan eserler tamamlanacaktır. Yeni eserlerle yeni projelerle biz hizmete devam edeceğiz. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik' ifadesini kullandı. Yoksul çocuklara özel okul imkanı Malatya'dan tüm öğrencilere ve velilere bir müjdeyi açıklamak istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz daha önce çıkardığımız bir yasayla ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin özel okullarda okumaları için destek imkanı getirmiştik. Bununla ilgili hazırlıklar tamamlandı. Anneler, babalar bu çok önemli. Çok önemli bu. 2014-2015 eğitim öğretim döneminden başlayarak ihtiyaç sahibi öğrencilerimize katkı verecek, özel okullarda okumalarını temin edeceğiz. Böylece hem özel okulları teşvik ediyoruz hem de yoksul çocukların da özel okul imkanından faydalanmalarını sağlıyoruz. Devlet olarak biz, bu yıl okul öncesi eğitimde 50 bin öğrenciye yıllık 2 bin 500 lira özel okul desteği vereceğiz. 50 bin öğrencimize yıllık 3 bin lira özel ilkokulda okuma desteği vereceğiz. 75 bin öğrencimize yıllık 3 bin 500 lira özel ortaokulda okuma desteği vereceğiz. Yine 75 bin öğrencimize özel lise için 3 bin 500 lira destek vereceğiz. Öğrencilerimiz için, velilerimiz için eğitimde başlattığımız bu yeni adımın da hayırlı olmasını diliyorum.' Erdoğan, 'Pazar'a kadar durmak yok. Yoğun çalışacağız, gayret edeceğiz. Sandıkları patlatmaya var mıyız? Maşallah. Gönlümdeki özel yerini, pazar günü de inanıyorum ki Malatya aynen koruyacak. İnşallah büyük yatırımlarla Malatyamızı daha farklı yere taşıyacağız' dedi. Başbakan Erdoğan, '2023 Türkiyesini hep beraber hazırlayacağız. Şundan hiçbir endişeniz olmasın: Biz bu yolu beraber yürüdük. 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik. Gideceğiz' diye konuştu. 'Çatı değil, çakı gibi aday' Mitinge, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit, Malatya ve çevre illerin AK Partili milletvekilleri ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır katıldı. Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan ile vatandaşlara, üzerinde Erdoğan logosu bulunan tişörtlerden dağıttı. Miting alanındaki 'Çatı değil, çakı gibi aday' pankartı dikkati çekti. AA
Hamallar Sopalarla Suriyelileri Kovaladı
Şanlıurfa'da, Sebze Hali'nde çalışan hamallar daha düşük ücrete çalışarak işsiz kalmalarına neden olduğunu iddia ettikleri Suriyeli hamalları sopalarla kovaladı. Halde yaşanan gerginlik, polisin hamalları engellemesiyle sona erdi. Şanlıurfa’da, Sebze Hali'nde çalışan hamallar daha düşük ücrete çalışarak işsiz kalmalarına neden olduğunu iddia ettikleri Suriyeli hamalları sopalarla kovaladı. Halde yaşanan gerginlik, polisin hamalları engellemesiyle sona erdi. Olay, öğle saatlerinde Paşabağı Mahallesi'nde bulunan Sebze Hali'nde meydana geldi. İddiaya göre, bir gün önce ucuz çalışma konusunda tartışan Türk vatandaşlar ile Suriyeli hamallar arasında aynı gerekçeyle tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışmanın gerginliğe dönüşmesi üzerine bir grup hamal, ellerine aldıkları sopalar ile Suriyelileri kovalamaya başladı. Kovalamacayı gören esnafının durumu bildirmesi üzerine çok sayıda polis ekibi, zırhlı araçlarla hale sevk edildi. Hale gelen polis, elinde sopa ile işyerlerinde Suriyeli hamal arayan vatandaşları engelledi. Polisin, önlediği gerginliğin ardından ellerindeki sopalar alınan grup bu kez tepkisini dile getirmek için Valiliğe yürümek istedi. Polis, bu girişimi de engelledi ve aralarında temsilci seçmeleri halinde yetkililer ile temas kurmalarını sağlayacaklarının sözünü verdi. Kalabalık bunun üzerine dağılırken, polis ekipleri zırhlı araçlarla Sebze Hali ve çevresinde önlem aldı. Suriyelilerin ucuza çalıştığını ve kendilerinin eve ekmek götüremez hale geldiğini ifade eden Şanlıurfalı hamallar, 'Biz artık korkumuzda burada çalışamıyoruz. Gece çalışan arkadaşlarımızı Suriyeliler tehdit edip işlerini düşük ücretle ellerinden alıyor. Ucuz çalıştıkları için evimize ekmek götüremiyoruz. Yetkililerin biran önce bu soruna çözüm bulmasını istiyoruz. Aksi takdirde burada olaylar büyür' dedi. DHA