onedio

Virüs Haberleri

Virüs ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Virüs ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bir Çiftçi Şap Hastalığına Yakalanan Büyükbaş Hayvanının Öncesi ve Sonraki Halini Paylaştı
Hayvancılık, oldukça zorlu mesleklerden biri. Yalnızca fiziksel güç ve disiplin gerektiren bir iş değil, aynı zamanda sabır ve sorumluluk da gerektiriyor. Hayvanların beslenmesinden barınma koşullarına, hastalıklarının takibinden doğum süreçlerine kadar her aşama özen istiyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan yoğun tempo, hava şartlarının zorluğu ve ekonomik dalgalanmalar işi daha da güçleştiriyor. Ancak tüm bu yorgunluğun içinde, hayvanlarla kurulan bağ en değerli motivasyon kaynağı. İşin en zorlu kısmı ise hastalıklar. Hayvancılıkla uğraşan bir adam, şap hastalığına yakalanan büyükbaş hayvanının hastalıktan önceki ve sonraki halini paylaştı.
Ev Temizliğini Çok Kolaylaştıran 10 Teknoloji
Ev temizliği çoğu zaman yorucu ve zaman alıcı olabilir ama teknolojinin sunduğu pratik çözümlerle artık işler çok daha kolay! Günümüzün akıllı ev aletleri sayesinde toz almak, silmek, havayı temiz tutmak ya da banyoyu hijyenik hale getirmek neredeyse zahmetsiz. Temizlik yaparken hem zaman kazanmak hem de daha etkili sonuçlar almak istiyorsan, bu teknolojik yardımcılarla tanışmanın tam zamanı!O zaman seni içeriğimize alalım👇🏻
Buzuldan Dev Virüs Çıktı
Sibirya’da buzulların içinde keşfedilen 30 bin yaşındaki virüs, şimdiye dek bulunanların en büyüğü. Buzulların erimesiyle, daha fazla ‘uyuyan’ virüsün ortaya çıkmasından endişe ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilim Akademisi Dergisi (PNAS), Sibirya buzullarında hacim olarak dünyanın en büyük virüsünün bulunduğunu açıkladı. Devasa boyuna rağmen bu virüs insana zarar vermiyor. Keşfi gerçekleştiren Fransız ve Rus araştırmacılar, 1.5 mikrometrelik (1000 mikrometre = 1 milimetre) devasa boyutu ve kavanoza benzeyen şekli nedeniyle Antik Yunanca'da 'büyük kavanoz' anlamına gelen Pithovirus ismini verdi. Yapısal olarak Pandora virüsüne benzediği açıklanan Pithovirus, tek hücreli (amip) canlıların olduğu bir kaba konarak gözlendi. Virüs, kısa sürede amiplere bulaştı. 30 bin yıl buzlar arasında bekleyen virüsün hayatta kalması, küresel ısınmayla eriyen buzullardan çıkabilecek başka virüslerin tehlikeli olma ihtimalini düşünen araştırmacıları endişelendiriyor. Virüsler, canlıların hücrelerine çeşitli yollarla girerek kendilerini sınırsız sayıda yeniden üreten ve girdiği hücreyi yok eden varlıklar. Kendi başlarına kaldıklarındaysa tamamen hareketsizler. Bu nedenle ‘canlı’ sayılmıyorlar. Kaynak PNAS
Çocuklarda Öpücük Hastalığı
Çocuğunuzdaki halsizlik, boğaz ağrısı, bademcik büyümesi ve ateşin nedeni kimi zaman yetişkinler tarafından sık sık öpülmesinden kaynaklanıyor olabilir. Çocukları günlerce yatağa düşürebilen bu rahatsızlık bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak pek çok ciddi hastalığa da davetiye çıkarabilir. Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Özlen Kaya Çardak, öpücük hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Halk arasında öpücük hastalığı olarak bilinen enfeksiyon EBV (Epstein-Barr virus) adlı virüse bağlı olarak gelişmektedir. İnsandan insana tükürük yolu ile bulaşma olduğu için öpücük hastalığı olarak bilinmektedir. Tıbbi adı “İnfeksiyöz mononükleoz” dur. Öpücük hastalığının kuluçka dönemi yaklaşık 40 gündür ama küçük çocuklarda bu süre 15-20 güne kadar kısalabilmektedir. Bu virüs bulaşan kişilerde hastalık tablosunun oluşması o kişinin bağışıklık sistemi ile ilgilidir. Bazı kişilerde virüs bulaşmış olsa bile bağışıklık sistemi iyi çalışıyorsa hastalığın klinik bulguları gözlenmemektedir. Hastalık küçük çocuklarda (2 yaş altında) hiç belirti vermeden de geçirilebilmektedir. Sıradan bir üst solunum yolu enfeksiyonu ile karışabilir Öpücük hastalığı bulaşan kişilerin ağız ve boğaz salgılarında çoğalan virüs diğer insanlara öpüşme yoluyla geçmektedir. Kan ve kan ürünleri yoluyla da bulaşmalar olabilir. Nadiren hasta kişilerin tükürüğü ile bulaşmış bardak, çatal, kaşık gibi şeylerden de bulaşmalar olabilir. Virüs bulaşan kişilerin ilk 2 hafta şikayetleri olmaz. Bu virüs tükürük bezleri ve ağız içi lenf dokusunda çoğalır. Daha sonra kana karışan virüs ile birlikte şikayetler başlar. İlk belirtiler sıradan bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibidir. Halsizlik, boğaz ağrısı, ateş ve boyun lenf bezlerinde büyümeler gözlenir. Bademcikler büyür, boğaz kızarır. Hastaların %30′unda bademcik üzerinde yaygın beyaz renkte iltihap gözle görülebilir. %50 hastada dalak büyümesi, %20 hastada karaciğer büyümesi muayene ile saptanabilir. Yüz ve dudaklarda ödem görülebilir. Antibiyotik tedavisi işe yaramıyor Bazı hastalarda tüm vücutta döküntü de gelişir. Ateş çok yüksek olur ve sıradan bir boğaz enfeksiyonuna göre uzun sürer. 7-8 gün yüksek ateş devam (39-39,5) edebilir. Hastalık etkeni bir virüs olduğu için antibiyotik tedavisi burada etkisizdir ve kişi antibiyotik kullansa bile ateşin düşmemesi ve boğaz bulguları öpücük hastalığını akla getirir. Bu hastalığın klinik bulguları “Beta” mikrobuna bağlı boğaz enfeksiyonu ile karışabilir. Bu nedenle ayırt etmek için boğaz kültürü alınmalı beta enfeksiyonu bulunamazsa öpücük hastalığı incelemeleri yapılmalıdır. Nadir de olsa böbrek ve kalp yetmezliği, sarılık, artrit ( eklem iltihabı), kansızlık, hepatit, menenjit ve dalak yırtılması gibi çok ciddi klinik tablolar oluşabilmektedir. Hastalık ile ilişkili halsizlik durumu aylarca sürebilir. Vakit kaybetmeden doktora başvurulmalı Hastalığın tanısı tipik klinik bulgular ile konulur. Laboratuvar testlerinde lökosit artışı gözlenir. Bu lökositlerin bir kısmı öpücük hastalığına özgü özel lenfositlerdir (atipik lenfositler). Kesin tanı için kan tahlillerinde bu virüse karşı oluşan antikorlar ölçülebilir. Bu antikor testleri hastalığın daha önceden geçirilmiş olduğunu veya o anda geçirilmekte olduğunu kesin olarak saptayabilir. Ateşli dönemde ateş düşürücü ilaçlar kullanılır. Yatak istirahati şarttır. Özellikle dalak büyümesi olan hastalarda dalağın yırtılma riski olması nedeniyle yatak istirahati çok önemlidir. Dalak hassasiyet kazandığı için spor faaliyetleri esnasında kolayca yırtılabilir. Anti viral ilaçların öpücük hastalığında etkinliği kesin olarak saptanamamıştır. Öpücük hastalığı bulaşıcı bir hastalık olduğu için bu tanı konan çocuklar okuldan en az 15 gün uzak tutulmalıdır. Şüpheli vakalar bardak, çatal bıçak gibi yemek malzemelerini başkaları ile paylaşmamalıdır. Takibinde dalak büyümesi olanlar dalak normale küçülene kadar spor faaliyetlerinden uzak kalmalıdır.
Fethullah Gülen’den Seçim Sonuçlarına İlk Tepki
Türkiye yerel seçim sonuçlarını tartıştığı sırada, Fethullah Gülen’in resmi twitter hesabından oldukça manidar paylaşımlar yapıldı. “@FGulencomTR” adlı adresten yapılan paylaşımlarda; dünyanın dört bir yanından Cemaatçilerin “ ben örgüt üyesi, virüs, ajan değilim ” mesajları yayınlandı.Odatv.com
Heartbleed Nedir? Heartbleed'den Korunma
Son günlerde teknoloji aleminde en çok konuşulan konuların başında gelen ve web sitelerinden tutun da televizyon kanallarına kadar namı yayılmış olan Heartbleed'i duymuş olduğunuzu tahmin ediyorum. En kötü ihtimalle Facebook, Twitter veya farklı web siteleri üzerinde yer alan haber akışları arasında gözünüze kırmızı, içi boş ve üzerinden kan damlayan bir kalp sembolü gördüyseniz, interneti yerinden oynatan güvenlik açığından kısmen de olsa haberdarsınız diyebilirim.Eminim ki kullanmakta olduğunuz birçok web servisi tarafından son günlerde şifrenizi değiştirmeniz yönünde uyarıldığınız e-posta, mesaj veya bildirimler almışsınızdır. Peki Yahoo, Facebook ve daha birçok dünya devinin web siteleri üzerinde yer alan kullanıcı hesaplarının güvenliğini bile tehlikeye sokan ve internet alemini bir anda tamamen kolları altına alan bir güvenlik açığı olan Heartbleed nedir? Heartbleed açığına mağruz kalıp kalmadığınızı nasıl öğrenirsiniz? Bu yazımda sizlere Heartbleed'in ne olduğundan ve bu konuda neler yapabileceğinizden bahsetmeye çalışacağım.Heartbleed Nedir?Heartbleed internet üzerinde yer alan tüm web sitelerinin neredeyse üçte ikisinden fazlası üzerinde yer alan verileri şifrelemek için kullanılan bir şifremele kütüphanesi olan OpenSSL hizmetini etkileyen bir hatadır. Eğer şimdiye kadar web tarayıcınız üzerinde asma bir kilit logosu gördüyseniz veya bir web sayfasını https: protokolünü kullanarak ziyaret ettiyseniz OpenSSL'e az da olsa aşina olduğunuzu söyleyebilirim.Ortaya çıkan Heartbleed açığı, sunucuların RAM bellekleri üzerinde yer alan ve sözde şifrelenmiş olduğu söylenen verilerin tamamını açığa çıkarmaktadır ve herhangi bir kişi buraya kolayca ulaşarak tüm internet trafiğini kolayca izleme şansına sahip olabilmektedir.Son zamanlarda Heartbleed açığından yararlanan herhangi biri, sunucular üzerine iletilen tüm şifrelenmiş veriyi deşifre edilmiş bir şekilde görüntüleyebileceği gibi, bahsedilen tüm veri trafiğini ele geçirme şansına da sahiptir.Peki Heartbleed Açığı Büyük Bir Problem mi?İnternet üzerinde yer alan sitelerin neredeyse üçte ikisinin OpenSSL protokolünü kullandığı düşünüldüğü zaman, Heartbleed'in oldukça büyük bir sorun teşkil edebileceği bir gerçektir. Ancak bu noktada bilinmesi gereken en önemli şey Heartbleed'in bir virüs veya zararlı yazılım olmadığıdır. Ayrıca Heartbleed tarafından etkilenmiş olan bir web sitesi üzerinden herhangi bir şekilde önemli bir veri çalınmamış da olabilir. Yaklaşık 2012 yılından beri OpenSSL protokolü üzerinde böyle bir açık olduğunu göz önüne alır ve şimdiye kadar kimsenin bu açığı farketmemiş olduğunu düşünürsek, sanırım içiniz biraz olsun rahatlayacaktır. Gerçi bu açık daha önce art niyetli biri tarafından keşfedildiyse, bundan yararlanıldıysa gerçekten büyük bir sıkıntı var demektir.Birçok kullanıcıya ait kişisel bilgilerin ve şifrelerin, bu açık nedeniyle herhangi birinin eline geçebileceği ve geçmiş olduğu gerçeği söz konusuyken, Heartbleed'in önemsiz bir sorun olduğunu söylemek gerçekten zor. Sonuç olarak kullanıcılara ait şifreler, e-posta adresleri, kullanıcı adları, iletişim bilgileri, kredi kartı numaraları, banka hesap numaraları ve çok daha fazlası Heartbleed açığından yararlanarak OpenSSL protokolü içerisine sızmayı başarmış olan kişilerin elinde olabilir. Yani Heartbleed açığı gerçekten büyük bir problem yaratmaktadır.Heartbleed Açığından Etkilenip Etkilenmediğinizi Nasıl Anlarsınız?İnternet üzerinde yer alan her servisin bu açıktan etkilenmiş olduğunu söyleyemem ama daha sonra üzülmektense şimdiden güvenliği ele almanız çok daha mantıklı olacaktır. Bu nedenle Heartbleed açığından etkilenip etkilenmediğinizi öğrenebileceğiniz araçlardan yardım almanızda fayda vardır. Aşağıda yer alan servisler yardımıyla hangi web servislerinin veya sitelerinin Heartbleed açığından etkilendiğini görüntüleyebilirsiniz.Filippo Heartbleed Testi:Bu Heartbleed testi yardımıyla, açıktan etkilenip etkilenmediğini merak ettiğiniz web siteleri üzerine yaklaşık 80 bayt boyutunda bir biçimlendirilmiş veri göndererek herhangi bir açık olup olmadığını test etmektedir. Başka bir deyişle, siteye saldıran sanal bir bilgisayar korsanı gibi davranarak, Heartbleed açığı olup olmadığını kontrol eder.LastPass Heartbleed Testi:Popüler şifre/parola yönetim servisi olan LastPass ekibi tarafından hazırlanan Heartbleed testi sayesinde de bu açıktan etkilenmiş olduğunu düşündüğünüz web sitelerini ve servislerini kontrol edebilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey açıktan etkilenip etkilenmediğini merak ettiğiniz web sitesinin adresini ilgili alana yazarak sorgulamak ve sonuçlara ulaşmaktır.Google Chrome için Chrome Bleed Eklentisi:Google Chrome kullanıcılarının Heartbleed açığından etkilenen web sitelerini ve web servislerini belirleyebilmeleri için geliştirilen bir eklenti olan ChromeBleed yardımıyla da ziyaret ettiğiniz siteler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Eğer bir Google Chrome kullanıcısıysanız ve çevrimiçi güvenliğinize önem veriyorsanız ChromeBleed'i denemenizi öneririm.Heartbleed Açığından Etkilendiyseniz Neler Yapmalısınız?Eğer az önce sizlere önermiş olduğum araçlar yardımıyla kontrol ettiğiniz siteler arasında Heartbleed açığından etkilenmiş olduğunu belirlediğiniz siteler yer alıyorsa, bir karar vermek zorunda olduğunuz bir gerçek. Bu noktada yapmanız gereken ilk şey, açıktan etkilenmiş olan web sitesi veya servisleri üzerinde kullanmakta olduğunuz kullanıcı hesabınıza ait şifreyi değiştirmek olmalı. Ama bu noktada şöyle de bir gerçek söz konusu; eğer Heartbleed açığından etkilenen web sitesi veya servis hala bu açığı kapatmak için bir şey yapmadıysa, şifrenizi değiştirseniz de tekrar ele geçirilebilir.Heartbleed daha önce de belirttiğim gibi basit bir veritabanı sızıntısı değildir. Bu nedenle şifrenizi değiştirmek tek başına çözüm olmayacaktır. Şifrenizi değiştirmeden önce web sitesi veya servisi üzerindeki açığın kapatılmış olması gerekmektedir. Google gibi birçok büyük web sitesi veya web servisi bu açıktan etkilenmiş olsa da şu an her birinin bu açığa karşı önlem aldıklarını söyleyebilirim. İşte bu yüzden Google, Facebook, Yahoo ve daha birçok web sitesi veya servisi üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri yenilemeniz, olası bir veri hırsızlığına karşı sizleri koruyacaktır.Eğer şimdiye kadar hangi büyük sitelerin veya servislerin bu açıktan etkilendiklerini ve hangilerinin bu açığı kapattıklarını görmek isterseniz Github ve Mashable siteleri üzerinde yayınlanan listelere göz atabilirsiniz. Bu sayede kullanmakta olduğunuz hangi servisler veya web siteleri üzerinde yer alan kullanıcı hesaplarınıza ait şifreleri değiştirmeniz gerektiğini öğrenebilirsiniz.Sizlere sunmuş olduğum iki liste üzerinde yer alan siteleri ve servisleri kontrol ederek, daha önceden bu açıktan etkilenmiş olduğu halde şu an Heartbleed açığını kapatmış olanları görebilir ve bu siteler üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri değiştirmenin güvenli olduğunu bilebilirsiniz.Güçlü Parolalar/Şifreler Kullanmaya Özen Gösterin:Eğer Heartbleed açığını arkanızda bıraktığınızı düşünüyorsanız, bu noktada dikkat etmeniz gereken tek şey güçlü bir şifre/parola kullanmaya özen göstermek olmalıdır. Sonuç olarak çevrimiçi hesaplarınızı korumanın en iyi ve güvenilir yolu, kendi belirleyeceğiniz ve sadece sizin tarafınızdan bilinen şifreler/parolalar olacaktır. Bu yüzden belirli zaman aralıklarıyla farklı web siteleri ve servisler üzerinde kullanmakta olduğunuz şifreleri yenilemekte fayda vardır.Ayrıca iki adımlı doğrulama sistemini kullanan web siteleri veya servisleri üzerinde yer alan bu özellikten yararlanıyorsanız, büyük bir ihtimalle Heartbleed açığı sizi etkilemeyecektir. İşte bu yüzden iki adımlı doğrulama sistemine sahip olan servisler ve web siteleri üzerinde bu özelliği aktif hale getirmeniz sizin yararınıza olacaktır. Güvenliği elden bırakmak istemiyorsanız, sahip olduğunuz tüm araçları en etkili şekilde kullanmanızı öneririm.Tüm bunların dışında çevrimiçi güvenliğinize önem veriyorsanız, yapmanız gereken şeylerden bir tanesi de güçlü parolalar oluşturan ve farklı kullanıcı hesapları için bunları yönetmenize olanak sağlayan şifre/parola yönetim programlarından yararlanmak olmalıdır. Bahsetmiş olduğum programlar ve araçlar yardımıyla farklı kullanıcı hesaplarınız için güçlü şifreler oluşturabilir ve oluşturmuş olduğunuz şifreleri tek tek aklınızda tutmak zorunda kalmazsınız. Çünkü kullanmakta olduğunuz şifre yönetim uygulamaları tüm bu işlemleri sizin için güvenli bir şekilde gerçekleştirecektir.Sonuç:Heartbleed dünya üzerindeki tüm internet kullanıcılarını etkileyen ciddi bir güvenlik sorunu olmasına karşın, internet kullanıcıları olarak bu konuda yapabileceğimiz pek bir şey olmadığını söyleyebilirim. Bu güvenlik açığına karşı ilk adımı atacak olanlar ise bu açıktan etkilenen web sitelerinin ve servislerinin sunucu yöneticileri olacaktır. Ardından yazımda bahsetmiş olduğum adımları uygulayarak biz internet kullanıcıları da kendimizi güvende hissetmek adına kullanıcı hesaplarımıza ait şifrelerimizi değiştirme yoluna başvurabiliriz.Heartbleed açığıyla birlikte ortaya çıkan en acı gerçek ise, internet ortamında yer alan kişisel bilgilerimizin veya verilerimizin güvenliğinin asla garanti olmadığı oldu.
İşte Parayı Ağzınıza Götürmemenizin Nedeni
Konu kirli paralar: Bilimadamları para üzerinde yaşayan şaşırtıcı sayıda mikrop keşfetti. New York Üniversitesi'ndeki (NYU) Kirli Para Projesi'nde görevli araştırmacılar dolar üzerinde yaptıkları DNS çalışmasında paranın üzerinde yüzlerce çeşit bakteri buldular. NYU araştırmacıları 1 dolarlık banknot üzerinde yaptıkları genetik materyal analizinde, toplam 3 bin çeşit bakteri keşfetti. Bu sayı örneklerin mikroskop altında incelendiği daha önceki çalışmalarda ortaya çıkan sayıdan oldukça fazla. Yine de bu miktar insan dışı DNA'ların ancak yüzde 20'sini kapsıyor. Araştırmacılar, buna neden olarak genetik veri bankalarında bu kadar çok mikroorganizmanın kategori altına alınmamasını gösteriyor. Bol miktarda tanımlanan türlerden biri akneye neden olan bakteriler oldu. Tanımlanan diğer bakteriler ise ülser, zatürre, gıda zehirlenmesi ve stafilokok enfeksiyonları gibi rahatsızlıklara neden oluyor. Hatta bazıları antibiyotik direncinden sorumlu genler taşıyor. NYU Genom ve Sistemler Biyolojisi Merkezi'nden genom sıralama sorumlusu Jane Carlton yaptığı yorumda, 'Bu gerçekten bizleri şaşırttı. Gerçekten de paranın üzerinde üreyen mikroplar bulduk' dedi. Henüz yayınlanmamış bu araştırma uluslararası bir sorun olan kirli para sorununu bir kez daha hatırlattı. Rupiden euroya kağıt paralar dünyada en fazla el değiştiren maddelerden birisi. Hijyenistler uzun zamandan bu yana bunun bir salgının kaynağı olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. 23 ülke için özel banknotlar yapan Innovia Security Müdürü Philippe Etienne yorumunda, 'Vücut sıcaklığındaki bir cüzdan bakteri üretme kabı gibi.' dedi. Bazı para uzmanları merkez bankalarının ve devlet hazinelerinin mikrobiyolojiden çok paranın sahtesinin yapılabilirliği ve sağlamlığı konusunda endişe duyduklarına dikkat çekiyor. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 150 milyar dolar yeni banknot tedavüle giriyor. Yarı keten karışımından yapılmış bir ABD doları 21 aydan daha kısa bir süre sağlamlığını koruyabiliyor. ABD merkez bankası bu yıl toplam nominal değeri 297,1 milyar dolar olan 7,8 milyar banknot yapmak için 826,7 milyon dolar harcadı. Paranın sağlamlığını daha da uzatmak için Kanada'dan Butan Krallığı'na kadar bir çok ülke esnek plastik polimer zardan banknot basıyor. Yen para birimlerindeki maddelerin kamu sağlığına etkisini araştıran Avustralya Ballarat Üniversitesi, 10 ülkedeki süpermarketlerden, restoran ve kafeteryalardan aldıkları kağıt paraları test ettiler. Foodborne Pathogens and Disease dergisinde yayınlanan 2010 yılındaki araştırmada her ne kadar bakteri seviyesi ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de polimerden yapılmış paraların üzerindeki bakteri sayısı ketenden yapılmış paraların üzerindeki bakteri sayısından az çıktı. Etienne konuyla ilgili yorumunda, 'Polimerden yapılmış parada önemli olan bu paranın emici özellik taşımaması. Bunun da temizlik açısından yararları var.' dedi. Diğer araştırmacılar da yedi farklı para üzerindeki bakterilerin büyümeleri araştırdı. Antimicrobial Resistance and Infection Control'de yayınlanan araştırma sonucunda bazı mikropların plastik banknotlar üzerinde daha uzun yaşadıkları keşfedildi. İnsan dokunuşu ise sorun yaratıyor. Bakteriler derideki mum tortusundan ve tedavüldeki kağıt paradaki yağdan besleniyor. Araştırmacılar ayrıca kağıt para üzerinde lifli yüzey de keşfetti. Hindistan, Hollanda ve ABD'deki araştırmacı gruplar geleneksel hücre kültürü teknikleri kullanılarak kağıt para üzerindeki bakterilerin yaklaşık 93'ünü izole etmeyi başardı. Londra'daki Queen Mary Üniversitesi'nde görevli mikrobiyologlar 2012'de test ettikleri İngiliz banknotlarının yüzde 6'sında kalın klozetteki miktara eşdeğer bağırsakta enfeksiyona neden e.coli bakterisi buldu. NYU'daki araştırmacılar hücreleri izole ederek mikroskop altında çalışmak yerine yüksek hızlı gen sıralaması ve bilgisayar destekli veri analistleri yaptığından daha fazla türü tanımladı. Deneyde Manhattan'da ismi açıklanmayan bir bankadan geçen yıl alınan 80 adet bir dolarlık banknotlar üzerindeki DNA'lar analiz edildi. Toplamda bu dolarlar 1,2 milyar DNA seğmendi içeriyor. Tüm genetik verileri tutmak için 320 gigabaytlık dijital depo alını kullanıldı. DNA'lar New York'un olduğu gibi çeşit çeşit idi. Bu DNA'ların yarısı insanlara ait çıktı. Araştırmacılar bakteri, virüs, mantar, bitki patojenleri buldular. Hatta şarbon ve difterinin oldukça küçük izlerini buldular. Paraların üzerinde at, köpek ve dahası beyaz gergedan DNA'sı da bulundu. ROBERT LEE HOTZwsj.com.tr