onedio

zeytinburnu Haberleri

zeytinburnu ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. zeytinburnu ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Yüzde 40-50 Prim Yapacak 10 Proje
Emlak alım satımında ‘kazanç’ odaklı düşünenler için İstanbul’daki konut projelerinde inşaatın başlangıcı ile anahtar teslimi arasındaki kazanç oranları tahminini emlakguncel.com.tr yayın yönetmeni Mehmet Canıtatlı sizler içinaraştırdı. *GÜL YAPI, LİV YAPI, KALE GRUP – KALE KENT : YÜZDE 50Kale Kent, gayrimenkul sektöründe 40 yıllık deneyimi ile binlerce aileyi ev sahibi  yapan Gül İnşaat ve Liv Yapı, 3S Kale ortaklığı ile Beylikdüzü’nde inşa ediliyor. 100 bin metrekare alan üzerinde 250 milyon dolar yatırımla iki etaptan oluşacak projenin yüzde 40′ı satılırken, lansmandan bu yana yatırımcısına yüzde 20 kazandırdı. Gül İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Metin Gül, “Yatırımcıların KALEKENT projemize gösterdikleri ilgiden çok memnunuz. Daireleri 2015 yılında her şeyiyle tamamlayarak sahiplerine teslim ederken yatırımcıya en az yüzde 50 pirim kazandıracağız” dedi.WEB: http://www.kalekent.com.tr/ *GÜL YAPI , ÇEBİ İNŞAAT -GÜLPARK YAŞAM: YÜZDE 50Kale Kent projesiyle Beylikdüzü’nde ağırlıklı olarak geniş ailelere hitap eden şirket bu defa “Gül Park Yaşam” adlı projesini Esenyurt’taki 35 bin metrekarelik arazisi üzerinde hayata geçirdi. Aralık ayında lansmanı yapılan ve 6 blok ve 564 daireden oluşan projenin yatırım bedeli 200 milyon lira. Bir ayda dairelerin yüzde 20′sinin sahiplerini bulduğu projenin teslimdeki prim değeri konusunda Gül Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gül,” Projemizi 2015 yılının sonlarında teslim etmeyi planlanıyoruz. Teslimdeki primi ise yüzde 50′leri bulacaktır” açıklamasında bulunmuştu.WEB: http://gulparkyasam.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL PARK GÜNEŞLİ : YÜZDE 50Nurol GYO imzalı Nurol Park Güneşli yatırımcılarının yüzünü ilk günden güldürdü. Projede daire satın alanlar sadece iki ayda yüzde 40′a varan oranda kazançlı çıktı. Şimdi bu oran neredeyse yüzde 50 seviyesinde. Lokasyonun cazipliğine dikkat çeken Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç, günde yüzde 1 prim getirdi’ demişti. Eva Gayrimenkul’ün raporuna göre Basın Ekspres’in son yıllarda İstanbul’da en hızlı gelişen 3 bölgeden birisi. Son 1 yılda bölgede yüzde 40-45’lik bir değer artışı var. Musa Aykaç, bölgedeki metrekare fiyatlarının da birkaç yılda 5500-6000 lira arasına oturmasını beklediklerini ifade ediyor. 2.900 liradan lansmana çıkılan Nurol Park’taki konutların metrekare birim fiyatında Şubat 2014 itibariyle 4.500- 5.000 lira aralığında.WEB: http://www.nurolpark.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL LİFE ASLANTEPE : YÜZDE 40Nurol GYO, ‘Hayatı Kendine Yaşa’ sloganıyla İstanbul’un son dönemlerde yıldızı parlayan merkezi Seyrantepe’de Nurol Life Aslantepe projesini hayata geçirdi. Türk Telekom Arena Stadı’na komşu olan arazi üzerinde yükselen Nurol Life, konut ve ofislerden meydana gelecek bir proje olarak Yük. Mimar Hakan Kıran tarafından tasarlandı. Nurol Life’da her ihtiyaca ve zevke uygun metrekarelerde toplam 502 konut yer alıyor. Dairelerin beşte biri ise kısa sürede sahiplerini buldu. Aykaç, “Bölge çok iyi gelişiyor ve yeni yatırımlar yapılıyor. Sadabad Deresi ıslah ediliyor. Nurol Life’tan alanlar dolar bazında yüzde 35-40 prim yapabilir” dedi.WEB: http://www.nurollife.com/ *ARTAŞ, MESA,KANTUR- AKDAŞ, ÖZTAŞ – TEMA PARK: YÜZDE 40Artaş İnşaat, Mesa Mesken, Kantur-Akdaş, Öztaş ortaklığında inşa edilen karma projede, Temmuz 2013′te konutların satış lansmanı gerçekleştirilmişti. Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, projenin yüzde 35-40 oranında prim yapacağını açıklamıştı.1 milyon 500 bin metrekare arsa üzerinde iki milyar dolarlık yatırımla yükselen projede 1+1′den 4+1′e her tipte daire alıcılarını bekliyor. Daireler Haziran 2015′te teslim edilecek. Projenin şu anda geldiği prim oranı ise yüzde 20′ler seviyesinde. 3.614 konutluk projede bugüne kadar satılan daire sayısı ise 800′ü buldu. Üç ayrı tipteki örnek daire de sunuma açıldı.WEB: http://temaistanbul.com/tr *ARTAŞ GRUP , AYDINLI GRUP, KELEŞOĞLU İNŞAAT – VADİSTANBUL: YÜZDE 40Evyap ’ın Maslak Ayazağa’daki arazisi üzerinde inşa edilen projenin 1111 dairelik ilk etabında teslim süreci yaklaşıyor. Bulvar, Bahçe ve Teras etaplarından oluşan projede satışa çıkan tüm daire tipleri ilgi görüyor. Projenin ilk etabı Kasım 2014′te teslim edilecek. En ucuz daire fiyatı ise 500 bin lira seviyesinden başlıyor. 6 Aralık 2012′de ilk satışı yapılan aynı büyüklükteki daireler ise 352 bin liradan alıcı bulmuştu. Projenin ortaklarından ARTAŞ iNŞAAT’ın Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, ilk etabındaki kazanç oranının yüzde 40, cirohedeflerini 2 milyar dolar, projenin tümünün bitiş tarihini ise 2016 sonu olarak açıklamıştı. Bu arada projenin Bulvar etabında da satış süreci başladı.WEB: www.vadistanbul.com *FUZUL GRUP – OLİMPA PARK: YÜZDE 45Fuzul Grup’un Başkan Yardımcısı Eyüp Akbal, 2013′ün son haftalarında satışına başlanan Olimpia Park’ın metrekaresinin 3.500 lira olduğunu açıklamış ve orta vadede bu rakamın 5 bin lirayı göreceği mesajını vermişti. Fuzul Grup, Başakşehir’deki referans yatırımlarıyla tanınıyor. Referansları arasında bölgedeki tek alışveriş merkezi olan Olimpa AVM ile Olimpa Rezidans bulunuyor. Olimpa Park; konut, rezidans, AVM ve çarşıyı tek konseptte buluşturacak.WEB: http://www.olimpapark.com/ *TİMUR GAYRİMENKUL – NEF MERTER 12 : YÜZDE 45 – 50NEF markasıyla tanınan Timur Holding nerede bir proje geliştirse, hem söz konusu o lokasyona değer katıyor, hem de yatırımcısının yüzünü güldürüyor. Bunun örneklerini tüm NEF’lerde görmek mümkün. Küçümsenemeyecek oranda ön talep alan projenin lansman günlerinde alınan bir dairenin teslim sürecinde en az yüzde 45-50 kazandırması söz konusu. Merter’in merkez lokasyonlara yakınlığı ve dönüşen Zeytinburnu’ndaki markalı projelere komşu olması nedeniyle projenin yüzde 50’nin üzerindeki oranlarda prim yapmaması için hiçbir neden yok. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, bu gerçeği mütevazi bir şekilde rahatlıkla dile getiriyor.WEB: http://www.nefmerter12.com/ *SARAYLI GRUP- GREENİST: YÜZDE 50Saraylı Grup imzasıyla Brillant’ın Güneşli’deki eski fabrika arazisine yapılan 174 daire ve otelden oluşan Greenist’te daireler 50 ile 80 metrekare büyüklüğünde olup kat bahçelerine sahip. Ticari alanların yer almadığı projede, insanların rahat rahat  evlerinin balkonunda da dinlenmeleri amaçlanıyor. Metrekaresi 3 bin 770 liradan satışa çıkan projenin metrekaresi şu anda 4 bin 300′ler seviyesinde. Proje bittiğinde yüzde 50′nin üzerinde bir prim beklentisi var.WEB : http://www.greenist.com.tr/ *AVRUPA KONUTLARI TEM 2 : YÜZDE 40 – 45Artaş İnşaat’ın markalı konut projesi Avrupa Konutları TEM 2, 2013 sonbaharında satışa sunulmuştu.3.400’ün üzerinde talebin alındığı projede 3 blokta 414 konut ve 34 ticari ünite bulunuyor. Lansman günlerinde daire fiyatları 343 bin liradan başlıyordu. 2014’ün sonunda gerçekleştirilecek teslimlerde dairelerin yüzde 50 oranında prim yapması ön görülüyor. Güncel fiyat başlangıcı ise 2+1 tipi daireler için 523 bin, 3+1 tipi dairelerde 577, 4+1 tipi dairelerde ise 777 bin şeklinde belirlendi.WEB: http://www.avrupakonutlari.com/ Mehmet Canıtatlı – emlakguncel.com.tr
Sanatçı Hasan Hüseyin Demirel Hayatını Kaybetti
Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören sanatçı Hasan Hüseyin Demirel hayatını kaybetti.  Demirel için yarın Zeytinburnu'ndaki Eriklibaba Cemevi'nde tören düzenlenecek. Sanatçı en son 22 Şubat'ta Facebook profilinden 'aşk için ölme vaktidir.. hoşçakalın arkadaşlar...' yazmıştı. Görsel: Seyhun Sertan
Bakanlık Açıkladı: Bu Ürünler Sağlığı Hiçe Sayıyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 33 gıda işletmesinin 42 parti üründe taklit ve tağşiş yaptığını tespit etti. Etten süte, kahveden, baharata bir dizi üründe taklit ve tağşiş yapıldığı belirlendi. Et ürünlerinde, at eti tespit edilirken, baharatta sudan boyası bulundu.Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, taklit ve tağşiş yaptığı anlaşılan 33 gıda işletmesi ve 42 parti ürününü teşhir etti. Taklit ve tağşiş yapılan ürünler arasında aromalı içecekler, baharatlar, bal, çikolata, enerji içeceği, et ürünleri, kahve, süt ürünleri ve takviye edici gıdalar bulunuyor. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre yapılan resmi kontroller sonucunda, laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten veya ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti veya seri numaraları teşhir edildi. Taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen et, süt ve bal ürünlerini kapsayan 29 parti ürün için üretici firmalar hakkında 5996 sayılı Kanun kapsamında 13 bin 304 TL idari para cezası uygulanarak; bu ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verildi. ÜRÜNLER PİYASADAN TOPLATILDI Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten veya satan firmaları açıklayan Bakanlık, bu grupta yer alan kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş ürünlerle ilgili olarak laboratuvar analizleri neticesinde içeriğinde ilaç etken maddesi veya Sudan boyası tespit edilen 13 parti ürün (takviye edici gıda, çikolata, kahve, enerji içeceği, aromalı içecek ve baharat) açıkladı. Bu ürünler ise, masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatıldı. Ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verildi. Ayrıca söz konusu ürünleri üreten veya piyasaya arz edenler hakkında kamunun sağlığına karşı suçlar kapsamında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu. KAHVE DİYE İLAÇ İÇİRMİŞLER, BAHARAT DİYE ZEHİR YEDİRMİŞLER Laboratuvar sonucu ile kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten veya satan taklit ve tağşiş yaptığı belirlenen ürünler şöyle: Kahve İzmir Buca'da faaliyet gösteren Sepe Natural Organik Ürünler Sanayi'nin 'Kriko' markalı ginseng aromalı çözünebilir kahve karışımında ilaç etkin maddesi 'thio sildenafil' tespit edildi. Baharat Kilis Musabeyli'de faaliyet gösteren Reis Onbaşı Pul Biber Fabrikası'nda üretilen 'Hasacı' markalı toz kırmızı biberde 'Sudan Boyası' tespit edildi. Takviye Edici Gıdalar İstanbul Sultanbeyli'de faaliyet gösteren Gülsa Kozmetik Gıda'nın 'Q7' markalı big bull ürününde ilaç etkin maddesi 'sildenafil', Konya Kaatay'da faaliyet gösteren Çehre Gıda'nın 'Angels Champion Set+18' markalı bitkisel gıda takviyesi bayan kapsülünde ve bitkisel gıda takviyesinde ilaç etkin maddesi 'sildenafil', İstanbul Esenler'de faaliyet gösteren MS İlaç Pazarlamanın 'Q7' markalı Gıda Takviyesi'nde ilaç etkin maddesi 'sibutramine', Mersin'de faaliyet gösteren Veysi Topuz'un 'Themra' markalı epimedyumlu bitkisel karışımlı macununda ilaç etkin maddesi 'sildenafil' belirlendi. Aromalı İçecekler Balıkesir Bandırma'da faaliyet gösteren YES Gaz.'ın '48 Hours' markalı limon aromolu gazoz içeceğinde ilaç etkin maddesi 'sildenafil', İzmir Çiğli'de faaliyet gösteren İntima Gıda Medikal'in 'Lovera' markalı ginsengli meyva aromalı içeceğinde ilaç etkin maddesi 'verdanafil', 'Sessq' markalı ginsengli bitki karışımlı tutti frutti aromolu içeceğinde ilaç etkin maddesi 'sildenafil' tespit edildi. Enerji İçeceği Balıkesir Bandırma'da faaliyet gösteren YES Gaz. Bas'ın 'Uçan ayı 7/24 Premium Qualitiy' markalı 'energy drinki'nde ilaç etkin maddesi 'sildenafil' belirlendi. Çikolata Konya Karatay'da Çehre Gıda Kozmetik'in 'Energetic Man markalı 'chocolate'ında, 'Max 72' markalı performans artırıcı enerji yüklü çikolatasında ilaç etkin maddesi 'sildenafil' belirlendi. Bal İstanbul Bahçelievler'de faaliyet gösteren Tuana Bitkisel Ürünler Kozmetik Gıda'nın 'Birbey' markalı doğal petekli çiçek balında, Ankara Kazan'da faaliyet gösteren Tadaban Gıda'nın 'Starmax' markalı süçme çiçek balında, Denizli'de faaliyet gösteren Mustafa Başol'un süzme çiçek ve çam balında, İstanbul Esenyurt'ta faaliyet gösteren İstanbul Gıda'nın 'Ilgaz' markalı süzme çiçek balında taklbalda protein ve ham bal delta C13 değerleri arasındaki fark, balda protein ve ham bal delta C13 değerlerinden hesaplan C4 şekerleri oranları gibi belirlemeler yapıldı. MANTIDA AT ETİ, İÇLİ KÖFTEDE EŞEK ETİ YEDİRMİŞLER Laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yaptığı kesinleşen işlemler ve ürünleri şöyle: Et ürünleri: İstanbul Arnavutköy'de faaliyet gösteren Gerçek Tarım'ın mantı içi malzemesi (dana Eti), at Eti tespit edildi. İstanbul Avcılar'da faaliyet gösteren Okta Usta Gıda'nın 'Oktay Usta' markalı mini kıymalı içli köftede tek tırnaklı Eti tespiti yapıldı. İzmir Bornova'da faaliyet gösteren Kardeşler Döner-Mustafa Koçyiğit'in cağ kebabında (kuzu Eti) kanatlı Eti tespit edildi. Kırklareli Lüleburgaz'da faaliyet gösteren Erdinç Köse Et ve Et Mamulleri'nin 'Erdinç Köse' markalı ısıl işlem görmüş sucuğunda tükrük bezi belirledi. İstanbul Esenyurt'ta faaliyet gösteren Güner Hipermarket'in dana kıymasında kanatlı Eti tespit edildi. İstanbul Esenyurt'ta faaliyet gösteren Diltat Gıda'nın 'Can-Et' markalı kuzu saç kavurması ile dana kıymasında kanatlı Eti tespiti yapıldı. İstanbul Zeytinburnu'nda faaliyet gösteren Lezzetim Sucuk Dolum ve İmalatı'nın 'Lezzetim' markalı çiğ sucuk iç malzemesinde (dana Eti) sakatat tespit edildi. Konya Akşehir'de Ak Pınar Gıda Süt'ün 'Dört-Er' markalı ısıl işlem görmüş sana sucuğunda (acılı) kanatlı Eti tespiti yapıldı. YOĞURT VE PEYNİRDE BİTKİSEL YAĞ Süt Ürünleri İzmir'de faaliyet gösteren Aydoğan Süt Mamulleri'nin 'Aymer Süt' markalı kaymaksız paströrize yağlı homojenize yoğurdunda jelatin, bitkisel yağ ve hayvansal iç yağ tespit edildi. İzmir'de faaliyet gösteren Aydoğan Süt Mamulleri'nin 'Yopey' markalı kaymaklı ve kaymaksız yoğurdunda jelatin ve bitkisel yağ tespiti yapıldı. İzmir'de faaliyet gösteren Uzun Yaman Kantincilik'in yoğurdun da bitkisel yağ ve jelatin tespit edildi. Çorum'da faaliyet gösteren Yörem Süt Ürünleri Gıda'nın 'Halis' markalı tam yağlı pastörize homojenize yoğurdunda bitkisel yağ ve jelatin tespiti yapıldı. İzmir'de faaliyet gösteren Arıkan Süt Ürünleri'nin 'Arıkan' markalı tava yoğurdunda bitkisel yağ ve jelatin tespit edildi. Konya'da faaliyet gösteren Sütkon Gıda'nın 'Demircizade' markalı yağlı eritme peynirinde bitkisel yağ tespiti yapıldı. Konya'da faaliyet gösteren Hikmet Kaya Gıda'nın 'Sağlık' markalı eritme peynirinde bitkisel yağ tespit edildi. İzmir'de faaliyet gösteren Beyaz Süt ve Tarım Ürünleri'nin 'Beyazca' markalı eritme peyniri ile tereyağında bitkisel yağ tespiti yapıldı. Trabzon'da faaliyet gösteren Yavuz Gıda-Fazlı'nın 'Turabozan' markalı tereyağında bitkisel yağ tespit edildi. Erzurum'da faaliyet gösteren Yavuz Adal Süt Ürünleri'nin 'Er Daphan Ovası' markalı tereyağında bitkisel yağ tespit edildi. Ankara'da faaliyet gösteren Şen Kardeşler Süt Ürünleri'nin 'Çiftlik İskender' markalı tereyağında bitkisel yağ tespiti yapıldı. Ankara'da faaliyet gösteren Danacı Mandıra'nın 'Danacı' markalı Vakfıkebir Tereyağında bitkisel yağ tespit edildi.
Hırsız Hayvanlar Oscar Ödülleri Kazananı 25 Hayvan
Onedio olarak hayvanlar alemi hakkında şu güne kadar binbir çeşit içerik paylaştık. Gün oldu şirin kediler, gün oldu zalım köpekler, hatta gün oldu Afrika'nın balta girmemiş ormanlarından babundur makaktır lemurdur zilyon çeşit mahlukatı sizlere tanıttık. Bu sefer özel bir dosya ile sizlerle buluşuyor ve şerefini iki dilim ekmek, bir avuç mama için satan hırsız hayvanlara ödüllerini dağıtıyoruz;
Zeytinburnu'ndaki Patlamada Ölü ve Yaralıların İsimleri Belli Oldu
Zeytinburnu'nda Beştelsiz Mahallesi'nde 4 katlı binada meydana gelen patlamada ölen 3 kişinin ve 8 yaralının isimleri belli oldu. Enkazdan ilk olarak çıkan cesedin Uğur Çokgülenler’e ait olduğu belirlendi. İkinci çıkarılan cesedin ise kayıp olarak ailesinin de hastanelerde aradığı ancak bulamadığı Kader Kılıç'a (22) ait olduğu, patlamadan yaklaşık 11 saat sonra 22.50 sıralarında çıkarılan cesedin ise 23 yaşındaki Eda Can adlı kadına ait olduğu öğrenildi. Patlamada yaralanan vatandaşların isimlerinin ise Faruk Kontuva, Ayhan Işık, Serdar Topuz, Abdullah Kocasakal, Abbas Borucu, Yunus Pazarcıklıel, Aybüke Şevkal ve binadan atlayan hamile Ayşe Akıllı (28) olduğu belirtildi. Kurtarma çalışmaları sırasında dumandan etkilenerek yaralanan itfaiye erinin isminin ise Oktay Akçay olduğu öğrenildi. Çağatay KENARLI- Uzay KESMEN / İSTANBUL DHA
İstanbul'a İkinci Marmaray Geliyor
İstanbul'a ikinci Marmaray geliyor. İncirli-Söğütlüçeşme arasında yapılacak 28 km'lik metro hattı, Boğaz'ın altından geçerek iki kıtayı birbirine bağlayacak. Hattın etüt çalışmaları 2015'te tamamlanacak. İstanbul'un en önemli ulaşım projesi olarak hayata geçirilen Marmaray'ın benzeri yapılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından projelendirilen yeni metro hattı için düğmeye basıldı.  Sabah gazetesinin haberine göre, İncirli-Söğütlüçeşme arasında yapılacak 28 kilometrelik hattın, istasyon, ray sistemi ve fizibilite projesi için çalışmalara başlanıyor. Metrobüsün hattının altından geçecek proje, Kuruçeşme-Beylerbeyi'ni deniz altından tünelle birbirine bağlayacak. Proje 2023 yılına kadar tamamlanacak. METROBÜSÜN YERİNİ ALACAK Yeni hat Kadıköy, Üsküdar, Beşiktaş, Kağıthane, Beyoğlu, Eyüp, Zeytinburnu, Güngören ve Bahçelievler'den geçerek İncirli'de son bulacak. Hat üzerinde 15 istasyon bulunacak. Proje, birçok metro ulaşım ağını birbirine entegre edecek. 1.5 SAATLİK MESAFE YARIM SAATE DÜŞECEK İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu bölgede kurulacak olan hattın, 1.5 saatlik mesafeyi yarım saate düşürmesi bekleniyor. İBB Planlama Müdürlüğü tarafından ihaleye çıkarılan yeni projenin hat bazlı ulaşım etütleri, istasyon yerlerinin tespiti, istasyon ön projeleri, işletme senaryolarının belirlenmesi, seçilen güzergâhın imar plan tadilatlarının hazırlanması, mali ve ekonomik fizibilite etütleri için çalışmalar yürütülecek. Etüt çalışmaları, bir yıl boyunca devam edecek. 2015'te metro tesisi ve istasyonlara ilişkin yaklaşık maliyet çıkarılacak. Mevcut ve gelecekteki ulaşım yapısı ile özellikleri, yolculuk talepleri, hattın açılışı için öngörülen yıl, planlanan sistem performansı ve muhtemel maliyetler belirlenecek. Etüt çalışmaları tamamlandıktan sonra yapım ihalesi için takvim belirlenecek. Yeni projenin hizmete girmesiyle metrobüs by-pass edilecek. YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılması planlanan proje, Bakırköy Beylikdüzü, 3'üncü Havalimanı, Tekstilkent, Başakşehir, Hacıosman, Üsküdar-Çekmeköy, Kadıköy-Kartal ve Marmaray hatlarını birbirine bağlayacak. İstanbul'un en fazla yolcu taşıma kapasiteli hatlarından biri olacak.  Kaynak: Sabah
"Erdoğan'ın Mavi Marmara'nın Gidişinden Haberi Yoktu"
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay , Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkan ve İsrailli askerlerin baskınına uğrayan Mavi Marmara gemisi hakkında, “Mavi Marmara Olayı olduğunda, Başbakan’la birlikte Brezilya’daydık. Haberler geldiğinde, Başbakan hiç mutlu olmadı, geminin gidişine öfkelendi. Kontrolsüz, devlet sorumluluğu taşımayan bir hareket olduğu konusunda nitelemeler yaptı” dedi. Günay, Başbakan Erdoğan’ın, İstanbul’un siluetini bozan Zeytinburnu’ndaki 16/9 kulelerinden haberi olduğunu söyleyerek, “2011 Seçimleri’nin hemen ardından, İstanbul Yedikule’deki kulelerle ilgili -‘Küstüm Kuleleri’ diyorum ben onlara Başbakan, ‘Yaptıklarından haberim yok’ demişti. Oysa ben bu konuyu on kez kendisiyle tartıştım” ifadelerini kullandı. Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesi ile başlayan Gezi Parkı Direnişi için Günay, “ABD’ye gitmeden önce de Gezi’yle ilgili, ‘İstedikleri kadar itiraz etsinler. Ben söylüyorsam yapılır’ tavrı içindeydi. Fakat bunu kabul etmeyen toplum ayaklandı. Yurtdışından da morali bozuk gelince, ‘ayağının altından iktidar ve Türkiye kayıyor’ hissine kapıldı” dedi. Bugün gazetesinden Fatih Vural ’a konuşan Ertuğrul Günay bakanlığı döneminde yaşananları anlattı. Vural’ın “Ertuğrul Günay: Cemaat'in evrenselliği Erdoğan'a uymadı” başlığıyla yayımlanan (27 Temmuz 2014) röportajı şöyle: 2007-2013 yılları arasında, Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapan Ertuğrul Günay, Ortadoğu eksenli, bölgesel vizyonu olan Başbakan Erdoğan’ın, Cemaat’in evrensel vizyonunu kaldıramadığı için çatışmaya girdiğini söylüyor. Ertuğrul Günay, “Akif, ‘Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı’ der. Bu teceddüt ve yenileşme çizgisi yok, Erdoğan’da. Dünyevi saltanat çizgisi var! Emevi saltanatının anlayışıdır, bu” diyor. 17 Aralık ve 25 Aralık’ın sonuçlarından korunmak için Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmek zorunda olduğunu düşünüyorsunuz. Emniyet mensuplarına yapılan operasyon da bunun sonucu mu? Uzunca bir süredir Sayın Erdoğan’ın iktidara ve güce mahkûm olduğunu düşünüyorum. Hukuktan ve toplumsal olaylardan biraz anlayan her vicdan sahibi, ortadaki suçu, zaman aşımı ve yargı kararıyla gündemden düşürmek ihtiyacıyla hareket edildiğini görüyor. Başbakanlık sürdürülebilir; ama Cumhurbaşkanlığı daha dokunulmaz, belirleyici bir model. Erdoğan’ın kafasındaki Cumhurbaşkanlığı modeli, Anayasayı da zorlayan bir model. Bunu sadece partisine değil, kendisine, ailesine ve yakın çevresine gelecek olan hukuki tehlikelerden korumak için de yapıyor. İktidar için son dönemde gündem daha da bunaltıcı. 2 aya yakındır, 39 diplomatımız, İslam’ı kullanan bir vahşet örgütünün elinde. Musul Konsolosluğumuz bu çetenin karargâhı haline geldi. Gazze ateş altında, İsrail’le ticari ilişkileri kesemeyeceklerini Başbakan Yardımcısı itiraf ediyor. Bundan 2 ay önce, 300’den fazla insanımız gerçek sayıyı Allah biliyor maden kazasında öldü. Onlar için hiçbir iyileştirme Meclis’ten geçirilmedi; ama ihmalleri olan işadamlarını korumak için AK Parti inanılmaz gayret içinde. 17 ve 25 Aralık’ta, sorumluluğu kabul ederek istifa ettirdiğiniz dört bakanla ilgili komisyon, fezlekeler Meclis’e gelmedi; gelince okunmayıp iade edildi; komisyon kuruldu, üye vermediniz; komisyon çalıştırılmıyor. Delillerin paylaşılmasından korktuğunuz bir yolsuzluk soruşturması var. Hukuka o kadar müdahale ettiniz ki, bundan sonra tapu gibi mahkeme kararı bile alsanız, milletin vicdanında beraat etmeyeceksiniz! Bütün bunları üst üste koyunca, bir gündem değiştirme ihtiyacı var. O ihtiyaçla, yolsuzluk operasyonunda savcıların emriyle görev yapmış olan emniyet mensuplarını, sabaha karşı, yaka paça ediyorsunuz. 25 Aralık’tan beri bir darbe var, Türkiye’de! Ama o darbe, hukuka, emniyete, devletin kurum ve kurallarına karşı yapıldı! Ortada bilgiler, belgeler, deliller, kasalar, paralar, kutular, tapeler var. AK Parti içindeki çok sayıda insanın, 17 ve 25 Aralık’taki iddiaların doğruluğuna inandıklarını çok yakından biliyorum. İnandıklarını neden yüksek sesle dile getirmiyorlar? Çünkü 12 yıllık iktidar bir işletmeye dönmüş vaziyette. Nasıl bir işletme bu? Milletvekilleri tekrar milletvekili olmak istiyor. O milletvekillerinin yakınındaki insanlar, elde ettikleri pozisyonları korumak istiyor. Ayrıca siyasetçilerin kamudan sağladığı imkânların çok daha fazlasını alabileceği mekanizmalar kuruldu. İhaleler belli bir merkezden kontrol ediliyor. “Kupon arazi” sözünü öğrendi, Türkiye! Bakanlığınız döneminde, kupon arazilerden haberdar mıydınız? Başbakanın telaffuzları nedeniyle, bir ölçüde haberdar olmaya başlamıştık, 2011 Seçimleri ve sonrasında. Nasıl haberdar oldunuz? 2011 Seçimleri’nin hemen ardından, İstanbul Yedikule’deki kulelerle ilgili -‘Küstüm Kuleleri’ diyorum ben onlara Başbakan, “Yaptıklarından haberim yok” demişti. Oysa ben bu konuyu on kez kendisiyle tartıştım. Yani bize yalan söyledi… Bu sözcüğü kullanmam; ama doğru söylemediğini biliyorum! Hem dilimle, hem kalbimle bunu iki cihanda da tekrar ederim. O olaydan sonra, biraz daha içeriden bakınca, özel arazilerin Başbakan tarafından yakından takip edildiğini gördüm. Örneğin, metruk olarak gördüğüm, belediyelerin de yıllardır kullanmadığı yerler, turizme tahsis için istediğimizde bize verilmedi. Bir yatırımcıya açık ihaleyle dahi teklif edilmediğini; ama bunun değerlendirilmesi gerektiğini söylediğim zaman, “Oraya bakıyoruz, talip arıyoruz” denildiğini gördüm. Nerelerdi, bahsettiğiniz yerler? Örneğin Atatürk Havalimanı’ndan Eminönü’ne giderken, Yedikule civarında, belediyenin depo olarak kullandığı, deniz kıyısındaki araziler… Bunların Başbakan tarafından bizzat takip edildiğini gördüm. 2012’de kamuyla ilgili bütün taşınmazların kiraları ve satışları ya da uzun süreli tahsisleri, Başbakanın imzasına geldi! Orada, Başbakanın bütün bunları bir merkezde topladığını gördüm. Bunları gördükten sonra itiraz etmediniz mi? Bazı saf yürekli bakanlar, Bakanlar Kurulu’nda bunları gündeme getirdik. Ne dedi size? Başbakan ısrarla böyle olması gerektiğini savundu. Havuz medyası mekanizmasının kökünün, bütün imzaların Başbakanda toplanmasında yattığını bu olaylar çıktığında anladık. Havuzun varlığından haberdar değildiniz? Hayır, o zaman bilmiyorduk. Ama Başbakan bütün imzaları kendisinde toplayarak, o önemli kupon arazilerin tahsisinde bazı mükellefiyetler getirmiş, o işleri alması gereken kişilere. Böylece bir kanalda toplamaya başlamış, sistemi kurmuş. Başbakan şimdi “Cemaat beni aldatmış” diyor ya, aslında aldanan varsa, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iyi şeyler yapacağına inanan bizleriz! Ne kadar süre aldandınız? 2012 yılında bir başka senaryonun yazıldığını gördük. O yıl, Başbakanla, resmî toplantılar dışında bir diyaloğumuz kalmadı. O toplantılar da soğuk ve gergin geçiyordu. 2013’ün başında görevim sona erdi. Ama ondan önce birkaç kez, bazı bakan arkadaşlarıma, “Hayırlı bir eşikte bu işi bırakmak istiyorum” demiştim. Ama Başbakan benden önce davrandı. (Gülüyor) Gitmemekte neden direndiniz? Başladığım işler vardı. 2011 Seçimleri’ne girmeyebilirdim. Ama o seçimler sırasında ben, Gaziantep’te Zeugma Müzesi’ni açabildim. Van’da, Diyarbakır’da, Urfa’da, Hatay’da, Afyon’da, Uşak’ta halen takip ettiğim müze ve kültür merkezi inşaatlarımız var. Yüzüstü kalacak kaygısı taşıyorum. Nitekim de kaldı. Ben onları 2013’te bitirmeyi düşünüyordum; 2014 bitiyor, birçoğunun akıbeti meçhul. Bir de takip edip engel olmaya çalıştığım şeyler vardı. Mesela? İstanbul’da tarihi siluetin korunmasına dair çok sayıda talimatım var. Orada bir layüsellik, keyfilik olacağını hissetmeye başladığım için direnebildiğim kadar direndim. Cumhurbaşkanı, ben görevden alınmadan 8 ay önce, iyi tanıdığınız bir gazeteciye “Ertuğrul Bey’in aleyhinde çok çalışıyorlar” demişti. “Biliyorum, ben” dedim. Yaptığımız işlerle bize büyük bir özgüven gelmişti. Bakanlıkta, “Siz bir 10 sene daha gidersiniz” havası vardı. Genel müdürüme, müsteşarıma “İstanbul’daki rant lobisi, bizim canımızı okuyacak” demiştim. Makam meraklısı olsam, birçoğunu tenzih ederim; ama beni gördüklerinde hak veren, dışarıda susan arkadaşlarım gibi susar, işlerime bakardım. 4 bin eser getirdim Türkiye’ye. Bakanlıktan ayrıldığımda doruktaydım. Kulelere, silueti bozan inşaatlara, sit alanlarına yapılan müdahalelere susar, koltuğumda oturmaya devam ederdim. Ama bugünkü suçlamalar içinde ben de hak ettiğim payı alırdım! Mesela, ayrıldıktan 5 ay sonra Gezi Parkı Olayları başladı. Ben, Gezi Parkı’na bakanken itiraz ettim. Başbakan’la son kavgamız da Gezi Parkı’yla ilgiliydi. Başbakan’ın Gezi Parkı projesinin başlangıcı nedir? 2012’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte, bizim dışımızda bir proje çalışması yürütüyordu. Ama kaçınılmaz olarak bizim kurullarımıza gelecekti. Geldi ve kurulumuz reddetti. Ben de ret kararını destekledim. Çünkü malzeme analizi yok, binanın alanda izleri kalmamış, üzerinde 80-90 yıllık bir ağaçlık oluşmuş, binanın krokisi yok. Üç tane fotoğraf var. Üstelik de Osmanlı geleneksel mimarisinde hiçbir yere oturmayan bir yapı. Bununla İstanbul’daki son yeşil alanı da yok edeceksin. Bakanlar Kurulu’nda Başbakan’la bu konuyu şiddetle tartıştık. Ertesi hafta benim bakanlığım bitti! Ben ayrıldım, Başbakan’ın baskısıyla kurul kararı yeniden görüşüldü ve kabul edildi. Ama 4 ay sonra ağaç kesmeye başladıklarında Türkiye ayağa kalktı! O mağlubiyet, Başbakan üzerinde ne tür etkiler yarattı? O mağlubiyet, ilginç bir konjonktürde oldu. Kamuoyundan bunu sakladı; ama ABD’den kötü dönmüştü. ABD’ye gitmeden önce de Gezi’yle ilgili, “İstedikleri kadar itiraz etsinler. Ben söylüyorsam yapılır” tavrı içindeydi. Fakat bunu kabul etmeyen toplum ayaklandı. Yurtdışından da morali bozuk gelince, ‘ayağının altından iktidar ve Türkiye kayıyor’ hissine kapıldı. Partide de bir panik havası oluştu mu? Kendisinde oldu. Zaten üçüncü seçimden sonra partideki bütün mekanizmalar işlemez hale geldi. Sadece Erdoğan’ın dediklerini yapanlar, etkili ve belirleyiciydi. O isimler, havuzla ilişkisi olanlar mı? Havuzun parçaları ya da havuza katkı yapmış isimler… Arkasından Mısır olayı çıkınca, psikolojisi daha da bozuldu Başbakan’ın. İnsanları sokağa dökerek bir anlamda, “Bana ve iktidarıma bir sokak hareketi başlatırsanız, sokağa daha büyük güçler dökerim” tehdidini yaptı. 17 ve 25 Aralık’taki yolsuzluk tartışmasında da mızrağın çuvala girmediği anlaşıldı. Düşmanı, ‘dış mihrak’ ve ‘faiz lobisi’nden, Cemaat’e nasıl evirdi? Her şey, dershanelerle başladı deniyor; ama her şey, 2010’da Sayın Erdoğan’ın Ortadoğu lideri olma hayali kurmasıyla başladı. 2011 Seçimleri’nde yüzde 49’u yakalayınca, içeride yeterli zemini bulduğunu hissetti. Dışarıda da hazırlıklı geziler yapılıyordu. İsrail ve destekçilerine yönelik söylemlerinden sonra, kendisine, “Size AB kapıları zaten kapandı; ama Arap sokaklarında çok etkili olabilirsiniz” denildi. O da buna inandı. İnandıran kim? Ben bu konuda Ahmet Davutoğlu’nun çok olumsuz etkileri olduğunu düşünüyorum. O halka içinde başka danışmanlar da var. Ali Bulaç, yaptığımız röportajda, bunların yeni İttihatçılar olduğunu söyledi. İttihatçılık, yeni bir ruhla Osmanlıyı ayağa kaldırma düşüncesiydi. Osmanlının erken mahvına sebep oldu. İttihatçılarla belki dünya görüşleri bağdaşmıyor; ama hayalleri bağdaşıyor. Röportajınızı okudum ve Ali Bulaç’la birebir aynı düşünüyorum. Burada, Cemaat’le bakış açısının farkı da ortaya çıktı. Nasıl? Ben, Hocaefendi ile 1994’te bir kez el sıkıştım. Bütün hukukum gıyabidir. Ama özellikle bakanlığım sırasında dışarıdaki okulların kalitesini görünce, bunun hayra vesile olduğuna inandım. Batının bu coğrafyada Robert Kolej’le, Galatasaray Lisesi’yle yüzyıllar önce yaptığını, gecikmiş biçimde şimdi biz yapıyoruz. Cemaat’in bakışı, Müslümanlığı ve Türklüğü, eğitim yoluyla anlatmaya çalışmak ve bunu evrensel kılmaya çalışmak. Hâlbuki Erdoğan’ın vizyonu evrensel değil, bölgesel. Burada kaçınılmaz bir çatışma var. Bütün ilişkinizi Arap coğrafyasıyla kurmaya kalkarsanız, dünya üzerinde yapacaklarınızı sınırlarsınız. Yani Cemaat’in suçu, siyasal İslamcı, ümmetçi olmaması mıydı? Bence öyle! Bunu son günlerde daha fazla düşünmeye başladım. Bediüzzaman üzerine yaptığımı yeni okumalarda da, bu işin eğitimle, dünyanın bugününden kopmadan yapılması gerektiğini fark ettim. Tarihi geriye doğru değil, ileriye doğru sürdürmeye çalışmak... Akif, “Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” der. Bu teceddüt ve yenileşme çizgisi yok, Erdoğan’da. Dünyevi saltanat çizgisi var! O saltanatın parayla mı geleceğine inandı? Emevi saltanatının anlayışıdır, bu. Egemenliğinizi bu dünyada kurduğunuz zaman, ahireti de satın aldığınızı düşünüyorsunuz! Mavi Marmara olayı da bölgesel ile global olanın çatışması mıydı? O tartışmada, gerçek, dışarıya yeteri kadar yansımadı. Mavi Marmara Olayı olduğunda, Başbakan’la birlikte Brezilya’daydık. Haberler geldiğinde, Başbakan hiç mutlu olmadı, geminin gidişine öfkelendi. Kontrolsüz, devlet sorumluluğu taşımayan bir hareket olduğu konusunda nitelemeler yaptı. Kendisinden izin alınmış mıydı? Zannetmiyorum; ama içeriye ve dışarıya karşı, orada yurttaşlarımız öldüğü için savunmak zorunda kaldık. O günlerdeki bir sözüm, Fethullah Gülen’e bir cevap gibi algılandı. Dedim ki, “Dışarıdan bakınca belki öyle gözüküyor” Bunu söylerken kastınız neydi? “Biz de içeride bunun sıkıntısını yaşıyoruz; ama siz onu oradan fark etmiyorsunuz” demekti. Biz de aynı sıkıntıyı yaşıyorduk; ama yurttaşlarımız öldüğü için dışarı yansıtamıyorduk. Başbakan aslında paylaşmadığı bir düşünceyi paylaşır gibi yaptı. Bunun toplumda karşılığı olduğunu görünce de o söylemi devam ettirdi. Ahmet Davutoğlu’yla dengelerin değiştiğini söylediniz. Deniz Zeyrek de olası Başbakan adayının Davutoğlu olduğunu yazdı… Zannetmiyorum. Çok büyük bir talihsizlik olur. Dış politikada geldiğimiz nokta, bir iflas tablosu. ‘Komşularımızla sıfır sorun’, bence güzel bir hayaldi. Bunun turizmde de, ticarette de ekmeğini yedik. Ama sonra vazgeçildi. Suriye’nin çıkmaz sokak olduğu belliydi. Bakanlar Kurulu’nda iki buçuk yıl önce Suriye uyarısı yaptım. Ne dediniz? “Burası Baas’ın kurulduğu yerdir. Sanmayın ki Baas’ı Sünni ve Şii Araplar kurmuştur. Bu bir Arap milliyetçiliği hareketidir. Karşınızda beklenmedik çevreleri bulacaksınız. Yönetimin çok garip ittifakları olduğunu göreceksiniz. Kaldı ki bir muhalefet yok. Suriye, Arap coğrafyası içinde istihbarat anlamında en sağlam kökleri olan devlettir. Dışarıdan adam taşıyarak onu yıkamazsınız” uyarısı yaptım. Karşılığı? Başbakan, “Sen kendini üzme, 6 ay içinde bitecek bu iş” dedi. Sayın Davutoğlu, vadeyi kısalttı. “6 ay sürmez efendim” dedi. Türkiye elini ateşe sokmadan, bu coğrafyada ağırlığını sürdürebilirdi. Hatırlayın, Türkiye, Suriye-İsrail arasında bir dönem hakemlik yapabiliyordu, bu ona itibar getiriyordu. Batının bu coğrafyayla ilgili mutlaka fikir danıştığı konumdaydı, Türkiye. Şimdi kimse Türkiye’nin fikrini sormuyor. Kendimizi tecrit ettik. Türkiye’nin Başbakanı bir buçuk yıldır Gazze’ye gidemiyor. Alay konusu oldu. Konuşabileceğimiz bir muhatabımız kalmadı. Varsa yoksa Katar Emiri! Bu, değerli yalnızlık falan değil: tecrit edilmişlik. Dolmabahçe’nin altına AVM yapmaya kalktılar. Başbakan önce bana yakındı. Demirören iki gazete alınca, “Bunları karşımıza mı alacağız?” demeye başladı. Sonra bana birisi dedi ki, “Yahu bırak burası stadyum kalsın. Yarın, senden sonra burayı alırlar, kupon arazi diye. Gökdelen yaparlar.” İlk projeyi geriletmekle tarihi bir hizmet yaptım.T24
Erdoğan'ı Dolandırıcı Sandı ve Telefonu Suratına Kapattı
Dargın baba-kızı barıştırmak isteyen Erdoğan, baba Mahmut Tahiroğlu'nu aradı. Kendini tanıtan Erdoğan'a 'Dalga geçmeyin' diye yanıt veren baba, arkadaşlarının 'Kontör dolandırıcısıdır' uyarısı ile telefonu Başbakan'ın yüzüne kapadı.  Akşam gazetesinin haberine göre, dargın baba ile kızı barıştırmak için Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan devreye girdi. Olay şöyle gerçekleşti: Özbek asıllı Mahmut Tahiroğlu, Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi’nde okuyan Erkan Özcan ile kızı Fevziye'nin okul biter bitmez evlenmelerine karşı çıktı. Kızının Özbek geleneklerine göre evlenmesini isteyen baba, düğüne bile gitmedi. Babasıyla barışmak isteyen Fevziye, AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu ile iletişime geçti. Soylu vasıtasıyla Erdoğan'a iletilen olay sonrası Erdoğan da harekete geçerek dargın babanın iletişim bilgilerini aldı. 'Dolandırıcıdır' diyerek telefonu kapattı Habere göre Erdoğan günler sonra dargın babayı aradı. 'Ben Başbakan Recep Tayyip Erdoğan' diyen sese 'Dalga geçmeyin' diye yanıt veren baba, arkadaşlarının 'Kontör dolandırıcısıdır' tepkisiyle telefonu Başbakan'ın yüzüne kapadı.  Tahiroğlu'nu inandıramayan Erdoğan, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'ı arayıp durumu anlattı.Tahiroğlu’nun evine giden Başkan Aydın, 'Artık bu küskünlüğe bir son verin' dedi. Aydın, Tahiroğlu’nun torununun fotoğraflarını çıkarıp 'Bak bu güzel çocuk senin torunun. Dedesini tanımak, elini öpmek istiyor' deyince Tahiroğlu da yelkenleri suya indirdi. Baba, kızı ile barıştı. Belediye Başkanı Aydın, telefonla bu durumu Erdoğan'a bildirdi. Erdoğan telefonda, 'Barışmanın gerçekleşmesi beni çok mutlu etti' dedi.CNN Türk
İstanbul'un En Bilindik, İlginç İlçe ve Semt İsimleri Nereden Geliyor?
Arnavutköy semti, sahil yolunda Kuruçeşme ve Bebek arasında kalmaktadır. Karşısında Kandilli ve Vaniköy bulunmaktadır. Arnavutköy'ün en eski adı Hestai'dir. Bizans döneminde Promotu ve Anaplus olarak da bilinirdi. Fatih Sultan Mehmet'in Arnavutluk ve Epir'e egemen olduktan sonra, 1486 yılında getirilen Arnavutların buraya yerleştirilmesinden dolayı bölge Arnavutköy adını almıştır.