onedio

anksiyete Haberleri

anksiyete ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. anksiyete ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Tamamlanmamışlığın Cazibesi: Mükemmeliyetçilik Paradoksu
Murakami,  Sahilde Kafka adlı eserinde; “Franz Schubert’in D Major Sonatı son derece zordur. Dört perdeyi sıralı olarak, bütünlüğü sağlamak niyetiyle çalıp başarılı olabilen yoktur. Çünkü parçanın kendisi tamamlanmış değildir. Bir tür tamamlanmamışlık barındıran eserler, o tamamlanmamışlıklarından ötürü güçlü bir cazibe yaratırlar. Üstün nitelikli tamamlanmamışlık konsantrasyon yeteneğimizi artırır. İnsan yeteneğinin sınırlarını hissedilebilir kılar. Bu da mükemmelliğin, aslında eksikliklerin üst üste yığılmasıyla ortaya çıktığını keşfettirir.” der. Seanslarda danışanlarıma geleceğe dair hedeflerini, yaşamlarını anlamlı kılacak unsurları sorduğumda genelde aldığım cevaplar “mutlu olmak”, “başarılı olmak” ile özetleyebileceğim cevaplar oluyor. Duygularımızın son derece değişken olduğunu düşünürsek mutluluk duygusunun hedef halini alması “şimdi” içindeki olumsuz anları seçerek hep “daha iyi” olanı hedeflememize sebep olur.“Daha iyi” nin bir sınırı yoktur ve geleceğe dair bir kavramı ifade eder. Hep daha iyisini hedefliyor olmanın dozunu kaçırdığımızda her zaman peşinde olduğumuz ancak ulaşamadığımız bir ütopya halini alır. Bu da motivasyon eksikliğine sebep olarak yapmayı istediğimiz şeylere başlamamıza ya da devam ettirmemize engel olur. Davranışa dönüştüremediğimiz zihnimizde dönüp duran hayaller yetersizlik inancını artırır.
Takıntılı İnsanlardan mısınız?
Obsesiflik bir kişilik özelliğidir ve bu özelliklerin bir kişide bulunması anormallik sayılmaz. İleri düzeye taşınması ruh hastalığı sayılabilse de ufak tefek takıntılı davranışlar hemen hemen hepimizin hayatında yer almaktadır.
Aşırı Kafein Tüketiminin Size Yapabileceği 19 Korkunç Şey
Artık ülkemizde de güne sıcacık koca bir bardak kahve ile başlayanların sayısı hiç de azımsanmayacak kadar. Ancak her şeyde olduğu gibi aşırı kafein tüketiminde de büyük riskler mevcut. Sabah içtiğiniz kahvenin, öğlen tükettiğiniz kolanın vücudunuza verdiği zarar tahminlerinizin ötesinde olabilir. İşte aşırı kafein tüketiminin size yapabilecekleri.
Taurin Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Vücutta sentezlenen bu temel olmayan amino asit, diğer amino asitlerin yapı bloğudur. Taurin (taurine) kalp dokula­rında, iskelet kaslarında ve merkezi sinir sisteminde bol miktarda bulunur. Yağların sindiriminde, yağda çözünen vi­taminlerin emilmesinde ve serum kolesterol seviyelerinin kontrolünde ihtiyaç duyulur. Ayrıca beyin üzerinde koruyu­cu bir etkisi vardır. Faydaları Kalp işlevini kuvvetlendirir. Görüşü desteklemeye ve kassal bozulmayı önlemeye yardımcı olur. Anksiyete (kaygı) ve epilepsinin tedavisine yardım eder. Doğal Kaynaklar Yumurta, balık, et, süt...haber kaynağı:724saglik.org/vitamin-ve-mineraller
Size Uygun Cilt Diyeti Hangisi?
Cildin pırıl pırıl ve sağlıklı görünmesini sağlamak için artık tüm dünyada “Cilt diyeti” adı verilen geniş bir program uygulanıyor. Program, cildin analizleri yapıldıktan sonra bakım, klinik uygulamalar, beslenme ve egzersiz ile birlikte oluşturulan, cildi sorunlarından arındırıp güzelleştirmeye yarayan teşhis, tedavi ve korumayı içeriyor. Cilt diyetinin faydalarına değinen Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nihat Dik’e göre her cilt tipinin ayrı bir cilt diyeti olmalıdır. “Cildin sağlıklı ve güzel görünümü cilt diyeti ile yani beslenme, bakım ve egzersizle birlikte elde edilebilir. Bu doğrultuda alın, boyun, çene ve yanak bölgesine düzenli olarak yapılacak egzersizler de cilt sorunlarında hayli önemlidir. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta cilt diyeti her cilt tipine göre farklılık gösterir, tek tip gerçekleştirilemez. Herşeyden önce cilt tipinin belirlenerek nasıl bir cilt diyeti yapılacağının saptanması gerekir” diyen Dr. Nihat Dik, hangi cilt tipinin nasıl bir cilt diyeti uygulayacağını anlattı. Yağlı Ciltler Yağlı cildi olanlar, rafine şeker ve karbonhidratlardan, kızartmalardan, kuruyemişlerden uzak durmalıdır. Bol bol havuç, yeşilçay, glisemik indeksi düşürülmüş, kan şekeri üzerinde olumlu etkisi olan kepekli tahıllar tüketebilirler. Kahverengi makarna, yulaf, bol tahıllı un gibi… Düzenli meşrubat, reçel, jöle, dondurulmuş tatlı, kurabiye, kek, yağlı etler, pastırma, sucuk, tavuğun derisinin tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Bunların yerine Turunçgiller, kayısı, havuç, ıspanak gibi A vitamininden zengin gıdalar tüketilmelidir. Somon, uskumru, ton balığı gibi soğuk su balıkları da tercih edilebilir. Yağlı ciltlerin beslenmeyle birlikte cilt bakımları da önem taşımaktadır. Yağlı cilt sorunu yaşayanların yağ düzeylerini kontrol etmek için yardımcı olan yağsız cilt ürünleri kullandığından emin olması gerekir. Cilt her gün Sabah ve akşam köpük veya temizleme jeli ile mutlaka temizlemeli. Ayda bir siyah nokta temizliği yaptırılmalı. Fondöten ve pudra kullanmamaya özen göstermeli. Bunların yerine renkli nemlendiriciler tercih edilebilir. Yağlı ciltlerin nemlendirici kremleri de tamamen yağsız olmalı. Günlük nemlendirici için hyalüronik asit solüsyonu ya da oligopeptit ve kök hücreden zengin serum kullanmaları iyi olur. Haftada 1-2 kez asitli petlerle cildin peeling yapılarak temizlenmesi, tıkalı gözenekleri açmaya yardımcı olacak, sivilce ve akne oluşumunu önleyecektir. A vitamini mezoterapisi de bu cilt tiplerinde yüz güldürücü sonuçlar verebilmektedir. Çay ağacı maskesi de yapılabilir. Güneş koruyucuda da yağsız olanları tercih etmeliler. Kuru Ciltler Kuru ciltler, cildin nemlenmesinde faydalı olan salatalık, balık, kereviz, ceviz, fındık, kuru kayısı gibi gıdalar tüketmelidir. Bol su içmek ve taze meyve, sebze tüketmeye özen gösterilmelidir. Cildi kuru olanlar temizleme jeli ve köpük kullanmamalı. Çünkü bu cildi daha çok kurutur. Temizleme sütü ve losyonu tercih olarak önem taşımaktadır. Ayrıca aşırı sıcak ortamlardan ve güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılmalı. Mümkünse spot ışık altında ve bilgisayar karşısında güneş koruyucu kullanılmalı. Gün içinde serum, akşamları da onarıcı yüksek nemlendiricili kremler tercih edilmeli. 5 dakika buhar banyosundan hemen sonra soğuk su ile cilt yıkanmalı. Cilt nemli iken yani cildi kurulamadan nemlendirici ya da serum sürülmeli. Hyalüronik asitli veya seramid içeren kremler kullanılmalı. Bununla birlikte mineral yağlar ve vazelin de cildin banyo sırasında emdiği suyu tutmaya yardımcı olur. Akneli Ciltler Özellikle aknelerin aktif olduğu dönemde fast food, kola, baharat, yağlı gıdalar, sigara, kafein, kuruyemiş, çikolata ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı. A vitamininden ve özellikle beta karotenden zengin gıdalar diyete eklenmeli. Örneğin; havuç, turuncu sebzeler, meyveler, bal kabağı, kayısı, domates gibi. Yağlı ve akneli bir cildi olanlarda bol su tüketimi cilt diyetinin ilk kuralıdır. Akne soru yaşayanların stresi de kontrol altında tutmalarında fayda vardır. Çünkü stres hormonları akne, rosacea, sedef gibi mevcut cilt hastalıklarının alevlenmesine neden olabilir. Stres veya anksiyete zamanlarında bu şikayetler de kötüleşme eğilimindedir. Bu tür dönemlerde yürüyüş, meditasyon, yoga yapmak iyi gelecektir. Rutin cilt bakımı ihmal edilmemelidir. Akneler azaltılırken akne eğilimli ciltler ve yaşlanan cilde onarıma uygun nemlendiriciler seçilmeli. Salisilik asit içeren temizleyiciler ile yıkayarak gözeneklerin temizlenmesi ve cilde nazik bir peeling uygulanması doğru olacaktır.
Sigara Ruh Sağlığını Etkiliyor
Günümüzde zararları herkes tarafından bilinen sigaranın, dünya sağlık örgütü verilerine göre her üç yetişkinden biri tarafından tercih edildiği görülüyor. Araştırmalardan alınan verilere göre başlaması ilkokul seviyelerine kadar düşen sigara, gelecek nesillerin sağlık problemi olmaya da devam ediyor. Devlet organizasyonlarıyla veya sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirilen sigarayla savaşta genelde sigaranın fiziksel ve biyolojik etkilerinden bahsedilir. Fakat sigaranın vücudumuza verdiği zararların yanı sıra psikolojik etkileri de ciddi boyutlara ulaşıyor. Sigara bağımlılığından kurtulmak için tek bir ilaç veya kısa vadeli bir tedavi yöntemi yok. Bu yüzden uzmanlar sigara bağımlılığını uzun süreli bir hastalığa benzetiyorlar. Genellikle tek denemede istikrarlı olunamayan siraga bırakma, uzun vadeli ve zor bir süreç. Üzerine tezler yazılan, araştırmalar yapılan ve neden tercih sebebi olduğu anlaşılmaya çalışılan sigara bağımlılığı, çeşitli ruhsal problemlerle ilişkilendirilebilir. Yapılan araştırmalarda sigara bağımlılığının yaygın olarak, panik atak, sosyal fobi, travmaya bağlı stres, anksiyete bozukluğu ve psikotik bozukluklar gibi durumlarda görüldüğü saptanmıştır. Örneğin, en önemli psikiyatrik bozukluklardan birisi olan şizofrenide hastaların %70’i aynı zamanda sigara bağımlısıdır. Bunun nedeni ise sigaranın kullanılan ilaçların yan etkilerini azaltması olarak açıklanabilir....
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Kişinin, ekstrem bir travmatik olaya maruz kalmasının ardından oluşan uzun dönemli bir problemdir. -Başka bir türde şiddet içeren suça maruz kalmak, -Terorist elinde rehin tutulmak, -Doğal veya insan eliyle gerçekleşmiş felaketler(trafik kazası, deprem, sel, yangın, vb.). -Savaşta uzun süre siperde ya da bombardıman altında kalmak. Çoğu kez travmatik olaydan birkaç saat, birkaç gün, daha seyrek olarak da birkaç hafta, birkaç ay sonra ortaya çıkar. Kişinin stres yaratan bu durumlara tepkisi; aşırı telaş ve kaygı, korku, aciz kalma duygusu veya dehşettir. Normalde aldırış edilmeyecek uyaranlara karşı aşırı derecede duyarlıdır ve en küçük uyaranlarla irkilme tepkisi gösterir. Yoğun korku ve travmayla ilişkilendirilen uyarandan kaçınmanın ötesinde tipik semptom, travmatik olayı ısrarcı şekilde tekrar tekrar yaşamak örneğin; travmaya dair anıların sürekli akla gelmesi ve rahatsızlık veren rüyalar, tepkisizlik, yavaş tepki verme veya duygusuzluktur. Bu kişilerde sıklıkla kişilerarası ilşkilerde ilgi azalması ve duygusal uyuşukluk olur. Dikkatin belli bir konuda tutulması güç olabilir. Yönelimde bozukluk yoktur, çok ağır durumlarda şaşkınlık, zihin karışıklığı ve yönelim bozukluğu olabilir. Korku ve bunaltıya yönelik bütün fizik ve fizyolojik belirtiler vardır. Ayrıca, travmatik olay düşlerde sık sık yinelendiğinden uyku çok bozulur. Hatta bu düşleri görmemek için kişi bilinçli olarak uykusunu önlemeye çalışır. Travma sonrası stres bozukluğunda travmatik olayın ortak özellikleri şunlardır:1. Acı veren darbenin çok ağır oluşu,2. Stresin daha önceden kestirilemeyen, beklenmedik nitelikte oluşu,3. Bireyin olay karşısında denetim gücünün olmayışı ya da kalmayışı(çaresizlik),4. Çevre desteklerinin yetersizliği.Bu tür ağır stres olaylarında rahatsızlığın neden ve nasıl bir düzenekle ortaya çıktığı, neden bütün insanlarda görülmediği henüz açıklanmamıştır. Araştırmalar nörobiyolojik alana yoğunlaşmış görünmektedir. Son zamanlarda çocuklukta yaşanmış olan travmatik olayların(cinsel ya da başka yönlerden) travma sonrası stres bozukluğuna bir yatkınlık hazırlayabileceğini bildiren yayınlar da görülmektedir.Travma-sonrası-stres bozukluğu (Post-travmatik stres bozukluğu) uyum bozukluğundan ayrılmalıdır. Uyum bozukluğu tanısı, radikal bir strese verilen tepki eğer travma-sonrası-stres bozukluğu tanı kriterlerinin tümüne uymuyorsa örneğin bir tecavüzden sonra yaşanan yoğun korku ve çaresizlik hissetme ancak travma ile ilişkilendirilen uyarandan kaçınmaya dair semptomun olmaması ya da travma sonrası stres bozukluğu semptom paterninin oluşması sözkonusu olmasına rağmen stres yaratan durumun radikal olmadığı durumlarda konulur örneğin; işten kovulmak, bir sınavda başarısız olmak.TEDAVİ1. Önce danışanın ağır kaygısını yatıştırmak ve uykusunu düzene sokmak gerekir. Kısa süreli olmak koşulu ile kaygı giderici ilaçlar kullanılmaktadır.2. Danışanı rahatlatacak, gevşetecek, korku ve endişelerini azaltacak psikoterapotik yaklaşım zorunludur.3.Danışanda organik bir engel yoksa en kısa zamanda işine, görevine dönmesinin veya başka uğraşlara yönelmesinin yararları büyüktür. Bu yönde sürekli olarak desteklenmelidir.4. Kronikleşme görülen danışanlarda uzun süre psikoterapi gerekli olabilir.Kaynaklar:Öztürk, M.O.(1997): Ruh sağlığı ve hastalıkları. Hekimler yayın birliği, 7. basım, Ankara.Roth, W.T., Yalom, İ.D.(Ed.) : Anksiyete terapisi. çev. Bengü Büyükdere, Prestij Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 2012.
Panik Atak Hastalığı
Son dönemde herkes panik ataklı! Hastalık giderek artıyor ve tıp tam olarak nedenini çözemiyor. Prof. Dr. Sedat Özkan, “Panik 10 dakikada doruğa ulaşıyor, hasta saatler sürdüğünü ve öleceğini düşünüyor” diyor Yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleriyle gelen panik atak, günümüz insanının en büyük sağlık sorunlarından biri… Prof. Dr. Sedat Özkan, hastalığı şöyle özetledi: “Duygu ve düşünceler birbirini tetikler ve panik başlar. Bazı insanlar paniğin yarattığı acıyı, ameliyat ve kanserden daha zor buluyor.” İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Özkan, panik atak bozukluğu hakkında merak edilen soruları yanıtladı. ATAK ANİDEN BAŞLIYOR Panik atak hastalık mı, yoksa bir kuruntu mu? Panik atak; psikiyatrik bozukluklardan kaygı ve anksiyete bozuklukları içinde ele alınan bir hastalıktır. Günümüzde hastalığın görülme sıklığı gittikçe artıyor. Tıp dünyası, bir asrı aşkın süredir hâlâ hastalığın şifresini çözmek için araştırma yapıyor. Panik atak, başka ruhsal hastalıklarla benzeşir mi? Panik atak; aniden başlayan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Atak birden başlar ve genellikle 10 dakikada ya da daha kısa süre içinde doruğa ulaşır. Oysa insanlar bu süreyi “Saatler boyu” diye tanımlarlar. Çoğu zaman bu duyguya, bir tehlikenin yaklaştığı, kötü bir şeyler olacağı duygusu ve kaçma isteği eşlik eder. Hastalar çoğu zaman, bu nöbetlere ‘kriz’ adını verir. ÇARESİZLİK YARATIR Panik atak yaşayan hastalar ne hissediyor? Hastalar, genellikle korkularını çok yoğun olarak tanımlarlar. “Öleceğimi hissettim”, “Kontrolümü kaybettim”, “Kalp krizi ya da felç geçirdiğimi düşündüm” derler. Tüm bu belirtiler kişide endişe, dehşet, tedirginlik, gerginlik, sinirlilik ve çaresizlik gibi duyguların yaşanmasına neden olur. Hemen hemen herkesin yaşamında paniklediği ve heyecanlandığı anlar olur. Peki, ne zaman hastalıktan endişe duymalı? Kaygı, her insan tarafından yaşanan bir duygu ve yaşamın sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyor. Dozundayken son derece sağlıklı olan bir duygu olan kaygı, eğer kişinin yaşamını, ilişkilerini ve işlevselliğini olumsuz yönde etkiliyorsa bu durum panik atağı işaret ediyor. NELER HİSSEDERLER? Ölmek üzereyim. “Kalp krizi geçiriyorum. Aklımı yitirmek üzereyim. Kendimden geçmek üzereyim. Nefes almam mümkün olmayacak. İnme inecek, felç olabilirim. Kontrolümü kaybediyorum. Tansiyonum çok yükseldi ve beyin kanaması geçirmek üzereyim. ENDİŞEYLE ÇOĞALAN BELİRTİLER Çarpıntı Kalp atış hızının artması Terleme Titreme Nefes darlığı ya da boğulduğunu hissetme Soluğun kesilmesi Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi Bulantı ya da karın ağrısı Baş dönmesi Sersemlik hissi Düşecekmiş ve bayılacakmış gibi olma hali Gerçek dışılık algısı, benliğinden ayrılmış olma Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu Ölüm korkusu Uyuşma ya da karıncalanma hissi Üşüme, ürperme ya da aşırı derecede oluşan ateş basması.