onedio

antarktika Haberleri

antarktika ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. antarktika ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Zamanın Başladığı Ana Ait İzlere Ulaşıldı
Gökbilimciler, Albert Eintein'ın Evren'in oluşumu hakkındaki teorisini doğrulayan çok önemli bir keşfe imza atarak, Büyük Patlama'nın ardından oluşan yerçekimsel dalgaları tespit etmeyi başardı.Bilim dünyası, Higgs Bozonu'nun keşfedilmesinin ardından en önemli gelişmeye tanık oldu. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Profesör John Kovac'ın başını çektiği araştırma ekibi, Antarktika'daki Bicep2 teleskobunu kullanarak 'Evren'in oluşumunda ortaya çıkan yankıları tespit etti. Büyük Patlama'nın ardından gelen 'Evren'in ilk genişleme sürecine ait olan dalgalara ait yankılanmalar, Einstein'ın teorilerini de doğruladı. Bilgisayar modelleri, 'Evren'in göz açıp kapayıncaya kadar 100 trilyon trilyon kat (.0000000000000000000000000000000001) genişlediğini ortaya koymuştu. Einstein'ın yaklaşık 100 yıl önce öne sürdüğü Genel Görelilik Kuramı'nda, yerçekimsel dalgaların Büyük Patlama'da ortaya çıktığı ve 'Evren'in genişlemesiyle güçlendikleri savunulmuştu. Bugüne kadar kesin delillerle doğrulanamayan görelilik kuramı, yıllar sonra Güney Kutbu'nda çözümlendi. 25 milyon dolarlık Bicep2 teleskobuyla ulaşılan 13.8 milyar yıllık yankılar, aynı zamanda 'Evren'in en eski 'radyasyon fosillerini' temsil ediyor. Araştırmada yer alan Minnesota Üniversitesi'nden Clem Pryke, 'Samanlıkta iğne bulmaya çalışırken bir levye bulduk' ifadesini kullandı. Pryke, 'Evren'in genişleyerek büyüdüğüne ait en büyük delili bulduk. Bulgular, Büyük Patlama'da bir araya gelen temel kuvvetlerin, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda yapılan deneylerde ortaya çıkan enerjinin 10 trilyonlarca katını temsil ettiğini gösteriyor' bilgisini verdi. Işın parçacıklarını okudu Bilim insanları, Bicep2 ile elde edilen bulgunun öncesinde, ‘uzayın kumaşını’ ışıktan bile hızlı yırtarak 'Evren'i şiddetle sarsan patlamanın milyarlarca ışık yılı uzunluğunda yerçekimsel dalgalar oluşturduğunu düşünüyordu. 'Evren'in genişlemesiyle ortaya çıkan olağanüstü güç, tıpkı depremlerde okyanusların yüzeyinde suların titremesi gibi uzay-zamanı sarsmaya başladı. Bicep2, elde ettiği izlerle, görelilik kuramına ait en önemli delili buldu. Yerçekimsel dalgaları doğrudan göremeyen teleskop, Evren’in henüz 400 bin yaşında ve sadece sıcak bir plazma topu halinde olduğu dönemden Dünya’ya ulaşan ışınlardaki fotonları taradı. Uzay boşluğunda ilerledikleri süre içinde yerçekimsel dalgaların etkisiyle sıkışan ve belli yönlerde kutuplaşan ışınların ortaya koyduğu kozmik izler, 13.8 milyar yıl öncesinin fosillerine ulaşılmasını sağladı. Büyük Patlama'dan gelen telegraf Johns Hopkins Üniversitesi'nden fizikçi Marc Kamionkowski, araştırma ekibiyle basına yaptığı açıklamada, 'Kozmolojideki eksik halkayı bulduk... Varlığından çok emin değildik ama 20 yıl süren araştırmalar sonuç verdi' ifadesini kullandı. Yerçekimsel dalgalar, uzayda ilerledikçe sıkıştıkları için arkalarında mikrodalga boyutunda iz bırakıyor. Işın dalgaları gibi kutuplanmaları, bilim insanlarına kutuplanma sinyallerini tespit etmelerini de sağlıyor. Bulguları çok titiz bir şekilde değerlendireceklerini belirtem Kamionkowski, 'Eğer sonuçlar birbirlerini tutarsa, Büyük Patlama'nın bize yerçekimsel dalgalar olarak işlenmiş, gökte ise mikrodalga izi olarak yansıyan telegrafına ulaşacağız. Gelecek yıllarda bu mesajın bize neler anlattığını daha iyi anlayacağız' dedi. Kaynak: Nature
Güneş Tutulacak Ama Biz Göremeyeceğiz...
15 Nisan’daki ‘Kanlı ay tutulması’ndan sonra bu kez de 29 Nisan’da halkalı güneş tutulması olacak.Ancak bu tutulma Türkiye’den izlenemeyecek. Yalnızca Antarktika’da çok küçük bölgede halkalı tutulma olarak gerçekleşecek. Bölgeye ulaşmanın da çok zor olduğunu belirten TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi uzmanları, bu sebeple büyük olasılıkla bu tutulmayı kimsenin izleyemeyeceğini söyledi. Zaman
15 Karşılaştırmalı Fotoğraf ile Küresel Isınmanın Çarpıcı Sonuçları
İklim değişikliği farklı şekillerde gezegenin her köşesini etkileyen bir felaket olarak karşımızda duruyor.  Isınmanın sonucu olarak buzulların geri dönüşü olmayacak şekilde yıllar içinde yok olması ve deniz seviyesinin yükselmesi bu yüzyılın sonunda etkilerini fazlasıyla hissettirecek. Bilim adamlarına göre 21. yüzyılın sonunda deniz seviyesi en az 4 metre daha yükselecek.Çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için lütfen daha duyarlı olalım.
Milenyum Hangi Basit Gerçekleri Değiştirdi?
Milenyumla birlikte gelişen teknolojinin de yardımıyla oldukça hızlı ve verimli bir ‘ keşifler çağına ‘ girildi. Business Insider, milenyumla birlikte değişen yedi basit gerçeği derledi. Bilim dünyasını karıştıran hesaplama hatasından coğrafya müfredatına eklenen yeni okyanusa, ideal beslenme düzeninden koyu dindarların uykusunu kaçıran Tanrı Parçacığı’nın keşfine kadar bu yedi gerçek şöyle: Artık beş okyanusumuz var Coğrafya derslerinden bildiğimiz Pasifik (Büyük), Atlas, Hint ve Kuzey Buz Denizi okyanuslarının yanına bir de Antarktika Okyanusu eklendi. Güney Okyanusu olarak da anılan bu okyanus, Uluslararası Hidrografi Örgütü tarafından 2000 yılında tanımlandı. Arjantin, bu oylamada bölgenin ayrı bir okyanus olarak tanımlanmasına karşı çıkmıştı. Okyanus, adından da anlaşılacağı üzere Antarktika kıtasını çevreliyor ve Pasifik, Atlas ve Hint okyanuslarının güney bölümlerini birleştiriyor. İdeal beslenmeyi artık piramit değil, tabak temsil ediyor Tabanında tahılların, ardından sebze-meyve ve et ürünlerinin geldiği o ünlü piramit 2005 yılından itibaren yerini temsili bir yemek tabağına bıraktı. Yeni ideal yemek düzeninde, her şey porsiyonlarla belirleniyor. Buna göre, tabağınızın yarısı meyve ve sebzeyle dolu olmalı. Beyin hücreleri geliştirebildiğimizi keşfettik 1980′lerin sonuna kadar bilgi transferini sağlayan nöronların çoğalamadığı düşünülüyordu. 1990′larda yapılan bazı araştırmalar, beynin kendi kök hücre rezervinden bazı hücreleri tamir edebildiğini gösterdi. 2013 yılında ise, yaşamını yitirmiş insanların beynini inceleyen biliminsanları, olması gerektiğinden daha genç hücrelerin bulunduğunu tespit etti. Bu bulgu, yeni nöronların üretilebildiğine yoruldu. Suyun hücrelerde nasıl taşındığını nihayet anladık Modern bilim, suyun hücre zarları arasında nasıl bu kadar hızlı dolaşabildiğini açıklamakta yetersiz kalıyordu. Ancak 2003′te Peter Agre ve Roderick MacKinnon, akuaporin adı verilen protein kanallarını keşfetti. Keşfiyle sahiplerine Nobel kazandıran bu kanallar, suyun hücrelere geçişini sağlıyor. Proton bildiğimizden daha küçük çıktı Biliminsanları 2013 yılına kadar protonun yarıçapı konusunda kendilerinden oldukça emindi. Ancak, 2013 yılında protonun yarıçapının düşündüğümüzden yüzde 4 daha küçük olduğu saptandı. Fark kulağa küçük gelse de, bilim dünyasını tam bir karmaşaya sürükledi. Çünkü protonun yarıçapına dayanarak yapılan ölçümler atom fiziğinin temelini oluşturduğundan, birçok hesap şaşabilir. Brontozorlar artık bir dinozor değil, aslında hiç olmadı Dev, otobur Brontozorlar aslında iki biliminsanının çekişmesinden doğdu. Meslektaşı Edward Drinker Cope ile kanıt yarışına giren Othniel Charles Marsh, 1877′de başsız bir apatozor iskeleti buldu. Bunu otçul Camarasaurus’a ait bir başla tamamlayan Marsh, buna brontozor adını verdi. Hatta bu iskelet Carnegie Müzesi’nde sergilendi. 1903′te hata fark edildi, ancak müze, 1979′a kadar iskeleti değiştirmedi. Tanrı Parçacığı artık bir gerçek Higgs Bozonu adıyla bilinen Tanrı Parçacığı, 14 Mart 2013′e kadar teoride vardı. Ancak bu tarihte, Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’nden (CERN) yapılan duyuruda biliminsanları Higgs Bozonu’nu bulduklarını açıkladı. Maddeye kütle kazandıran Tanrı Parçacığı, evrenin oluşumuna dair en güvenilir kanıtı sunuyor. Biliminsanları, 1960 yılından bu yana bu parçacığı kanıtlamak için ter döküyordu.Diken