onedio

Ekşisözlük Haberleri

Ekşisözlük ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Ekşisözlük ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türkiye'de İnternet 21 Yaşında, Youtube Partiye Davetli Değil!
Türkiye'de bugün hanelerin yarısına ulaşan internet, başta iletişim olmak üzere bireysel ve iş hayatında en temel ihtiyaçları karşılayan teknoloji konumunda. Türkiye'de ilk kez 12 Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlanan internet, geride kalan 21 yılda hızıyla beraber eriştiği insan sayısını kat kat artırdı. Dünyanın sosyal medya kanallarını en çok kullanan ülkelerinden biri olan Türkiye, e-ticaret rakamları ve online oyun performansıyla da interneti her alanda yaşamına dahil etmiş durumda. İlk günden bugüne uzanan tarihçeye bakıldığında, Türkiye'nin internetin gelişimini en iyi takip eden ülkelerden biri olduğu da gözler önüne seriliyor. Türkiye'ye internetin adım atması, 80'li yıllardaki yavaş ama büyük çaba gerektiren gelişmelerin arkasından geldi. IBM'in ilk PC'yi (kişisel bilgisayar) sunduğu 1981'in ardından, 1983 yılında internetin atası kabul edilen ilk paket anahtarlama ağı ARPANET TCP/IP protokolu kullanmaya başladı. İnternete bağlı tüm cihazlara ad koyan Domain Name System (DNS) ve .com, .net gibi internet adlarının hayata geçmesinden iki yıl sonra, ARPANET, ilk internet omurga ağı ABD Ulusal Bilim Derneği Ağı'na (NSFNet) dönüştürüldü. World Wide Web (W3), 1990'da sahneye çıktı ve Tim Berners Lee tarafından açılan ilk web sitesi, W3'ün ne olduğunu anlatan ilk online sayfa olarak belirdi. İlk bağlantı 1993 yılında yapıldı Türkiye'nin ilk internet ağı projesi, 1991 yılında ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından başlatıldı. İlk internet bağlantısı ise 12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'na ait yönlendiriciler ve PTT'den sağlanan 64 Kbps kapasiteli kiralık hat kullanılarak gerçekleştirildi ve NSFNet ile bağlantı kuruldu. Türkiye'de üniversitelerin başını çektiği internet, ODTÜ'nün ardından 1994-96 yılları arasında Bilkent, Boğaziçi, Ege ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde de hayata geçti. ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi'nin temsil ettiği ilk Türkçe içerikli sayfaları, 90'lı yılların sonunda hayata geçen Ekşisözlük ve Mynet gibi siteler takip etti. Dial-up modemlerle başladı Bilgisayarların dial-up modemine uzanan ek bir telefon kablosuyla yapılan ilk ve oldukça zahmetli internet bağlantıları, Türkiye'de internet servis sağlayıcılarının (ISS) hızla arttığı 2000'lere doğru yerini telefon hattı üzerinden bağlantı, yani ADSL'ye bıraktı. Türkiye’nin ilk ISS firması Turnet, 1996 yılında üç ticari hat üzerinden hizmete başladı. 1997’ye gelindiğinde, ISS sayısı 80’i geçmişti. Jeff Bezos'un 1994'te kurduğu Amazon e-ticaretin hızla temellerini atarken, sırasıyla 1995 ve 1998'de kurulan Yahoo ve Google, W3'ü sadece URL çubuğuna bağlı olmaktan kurtardı. 1995’te Mirc ve 1996 yılında sunulan ICQ, sosyal ağların öncesindeki mesajlaşma ortamları olarak belirdi. Bir yıl sonra, Türkiye’de internete bağlı bilgisayar sayısı 30 bine, kullanıcı sayısı 250 bine ulaştı. İlk büyük müzik dosyası paylaşım platformu olan Napster, 1999 yılında hayata geçti. Patent hakları ve internet hukuku hakkında sonu gelmeyen tartışmaları başlatan platform, bir yıl sonra yasaklandı. ‘Hepimizi birer dünya vatandaşı olduk’ Küresel internet kullanıcısının 360 milyona, tescil edilen alan adı sayısının da 10 bine dayandığı 2000 yılı, aynı zamanda NASDAQ borsasının büyük değer kaybı yaşadığı Dot-Com balonuna sahne oldu. İnternete yatırım yapan firmaların büyük yara almasına rağmen, sanal sektör hızla büyümeye devam etti. Türkiye’de .com.tr uzantılı alan adı sayısı, 200 bini geride bıraktı. Aynı yıllarda, Türkiye’nin ilk e-ticaret devleri, Gittigidiyor ve Sahibinden.com hayata geçti. Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformlarından biri olan Sanalpazar’ın kurucusu Cem Kesici, internetin hayatımıza kazandırdıklarını şu şekilde özetledi: İnternet, bir iletişim aracı olarak, arkadaşlar, akrabalar, ortak ilgi ve inanç alanları olan bireyler arasındaki iletişimi ve paylaşımı ölçülemeyecek kadar büyük bir oranda geliştirdi. Giderek de mektup, telefon, TV gibi araçları da içine alarak temel iletişim platformuna dönüşüyor. Öte yandan internet, artan paylaşım olanağının bir sonucu olarak, bireysel yaratıcılığı geliştirdi. Bir ticaret aracı olarak emlak, otomobil ve tüketim ürünlerinin satıcılarına ve alıcılarına, ülkenin her yerinden, her yerine erişim sağladı. Ülkenin herhangi bir noktasındaki herhangi bir bireye, dünyadaki her türlü fikre, ürüne, inanca, topluluğa erişme ve dünya vatandaşı olma imkanı getirdi. Blog kültürünü teşvik eden WordPress'in sunulduğu 2003'te genişbant internet kullanıcısı sadece 18 bin olan Türkiye, Facebook, Pirate Bay, YouTube'un kurulduğu yıllarda giderek güçlendi, Twitter ve Tumblr'ın sürdürdüğü olgunlaşma çağında hızla büyüdü. 2011'e gelindiğinde, genişbant internet kullanıcısı 590 kat artarak 11 milyona ulaşmıştı. Yasak tartışmaları İnternet tarihinde çalkantılı döneme 2008’deki YouTube'a erişim engeli ile giren Türkiye, 2.5 sene boyunca alternatif yollardan video portalına bağlanmaya devam etti. Erişim yasağının nedeni olarak, Atatürk’e hakaret içeren videoların paylaşılması gösterildi. İnternetle ilgili en yoğun yasak tartışmaları ise, yeni yasal düzenlemelerin Şubat 2014’te hayata geçmesi ile başladı. İlk olarak Twitter, 22 Mart gecesi erişime kapatılırken, YouTube, 27 Mart tarihinde Türkiye'de ikinci kez yasaklandı. Ancak erişim engelinin ilk gününde Twitter'da, bir saatte atılan tweet sayısı 1.2 milyona ulaşarak rekor kırıldı, kullanıcı sayısı 2 milyon arttı. Twitter, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla iki hafta sonra tekrar erişime açılırken, YouTube için erişim engelini kaldıran kararın hayata geçmesi bekleniyor. Küresel çevrimiçi insan sayısı, 2013'te 2.4 milyar insana ulaştı. Aynı yıl Facebook, Twitter ve Tumblr'ın eriştiği kullanıcı sayısı ise sırasıyla 1 milyar 190 milyon, 645 milyon ve 300 milyon. 35 milyona yaklaşan aktif internet kullanıcılarının yüzde 94'ü (32.7 milyon) Facebook üyesi olan, Twitter'daki aktif kullanıcı sayısı ise 9.6 milyona ulaşan Türkiye, dünyanın en çevrimiçi ülkelerinden biri. Hızla gelişen internet altyapısı sayesinde, bir gün Türkiye'de herkes dünyanın dört bir yanındaki insanlarla bağlantı kurabilecek. Bu noktada, Facebook ve Google'ın yürüttüğü 'bedava internet' projelerinin başarısı da büyük önem taşıyor. PwC Türkiye Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri Burak Sadıç, Türkiye’de internetin 21’inci yaşında yasakları aşarak, daha güvenli ve verimli bir internet arayışına girilmesi gerektiğini ifade etti: 'Bu yıldönümü benim için özel bir önem taşıyor. Çünkü 1993 yılında Türkiye'de internetin doğduğu ODTÜ'de öğrenciydim ve hem öğrencilik hayatım, hem de iş hayatım internetin gelişimi ile beraber şekillendi. En başta sadece üniversite ortamlarında kullanılan internet zaman içinde finans dünyası başta olmak üzere iş dünyasına ve daha sonra da evlere kadar geldi. Son dönemde ise internet artık herkesin yanında taşıdığı akıllı telefonlar ve tabletler yardımı ile her zaman ve her yerde erişilebilir hale geldi. Herkesin, her yerde hızlı internete bağlanabilmesi sayesinde iletişim çok kolaylaştı ve bu hem iş hayatımızı hem de özel hayatımızı fazlasıyla değiştirdi. Ülke gündeminde yer alan çeşitli kısıtlamalarla ilgili tartışmaların en kısa zamanda sona erip, interneti nasıl daha verimli ve güvenli bir şekilde kullanıp ülkemizi daha ileri taşıyabileceğimizle ilgili tartışmalara bırakması ise en büyük temennim.” Türkiye'de internet tehdit olarak görülüyor Bilişim hukuku avukatı Gökhan Ahi ise Türkiye'de internetin tehdit olarak görüldüğünü ifade ediyor. Al Jazeera'ya açıklamalarda bulunan Ahi şunları söyledi: 'İnternet, dünyadaki birçok kavramı kökünden değiştirdi ve değiştirmeye devam edecek. İnternetin dönüştürücü ve değiştirici etkisini daha fazla ön plana çıkarmak ve fırsatlara yol vermek, tüm devletlerin öncelikli planları arasında yer almalı. İnternet, bir taraftan fırsat olarak algılanırken diğer yanda hep bir tehdit olarak görülüyor. Türkiye maalesef interneti daha çok tehdit olarak algılayan ülkelerden. Kısa zamanda bu algının kırılmasını ümit ediyor ve internetin 21. yaşını büyük bir sevinçle karşılıyorum. ' Türkiye hakkında kısa internet istatistikleri TÜİK'in Ocak - Mart 2013 verilerine göre, 16 - 74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla yüzde 49.9 ve yüzde 48.9. Aynı dönem ve yaş grubunda internet kullanan bireylerin arasında düzenli internet kullanım oranı ise yüzde 91.6. İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı yüzde 24.1. Nisan 2013 itibariyle Türkiye genelinde hanelerin yüzde 49.1’i internete bağlıyken, hanelerin yüzde 46.5’inde genişbant internet erişim imkânı bulunuyor. Ocak - Mart 2013 verilerine göre, internet en çok online haber, gazete ya da dergi okumak (yüzde 75.6) ve sosyal ağlara girmek için (yüzde 73.2) kullanılıyor. Türkiye'de her 18 online oyuncudan 4'ü League of Legends (LOL) oynuyor. Facebook'ta en çok oynanan ilk 10 oyunun Haziran 2013 itibariyle toplam oyuncu sayısı 18 milyon 492 bin. Al Jazeera
Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Distopya Kurgusu
Distopya, kara-kötücül bir gelecek planlama demektir ve ütopyanın tam tersi bir anlama sahiptir. Bu türün, ilk ortaya çıkış yılı 1868'dir (John Stuart Mill tarafından). 20. Yüzyıl ise distopyanın şahlanış dönemidir; en yetkin örneklerini de bu zaman diliminde vermiştir. Sinemadan, edebiyata; tiyatrodan televizyon dizilerine, çizgi romanlara kadar birçok yerde örneğini görmek mümkün olan bu türün, insanın sınırlarını zorlama, farkındalık yaratma gibi çok önemli özellikleri vardır, sürükleyiciliği ise cabası. Kaynak İşte ilk 10 distopya:
Ekmeleddin İhsanoğlu Tartışmasında En Çok Sorulan 10 Soruya 10 Cevap
Ekşisözlük yazarı delikan76 çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu tartışmasında hepimizin kafasına takılan sorulara cevaplar vermiş.  Bakalım neler demiş: '24 saattir inceliyorum, okuyorum, geziyorum, tam da olması gerekenler oluyor gibi. Bu bir Ekmeleddin Bey seçimi kazanır sinyali değil, bir gaz da değil ama CHP ve başta kendi seçmeni olarak kitleyi anlama, paradigmayı çözme açısından önemli.  Klasik argümanları tek tek değerlendirerek analizimizi yapalım:'
Ekşisözlük Yazarından İhsanoğlu’na: 'Ben Ateistim Beni de Sevecek misiniz?'
Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu buluşmayı Twitter hesabından 'Ekşi Sözlük'ten gençlerimizle bir araya geldik. Değerli soruları için hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum' mesajı ve bir fotoğrafla duyurdu. Buluşma sırasında “Ben ateistim. Cumhurbaşkanı olduğunuzda beni de sevecek misiniz?' diye soran ekşisözlük yazarına İhsanoğlu “Dinde zorlama yoktur. İnandığın dine kimse karışamaz. Önemli olan sen başkalarını zorluyor musun?” şeklinde cevap verdi. Hürriyet’te yer alan habere göre, toplantıdan sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre, İhsanoğlu'nun en çok altını çizdiği mesaj, 'Ben partiler üstü adayım' mesajı oldu.   ‘Dinde zorlama yoktur’ İhsanoğlu'na kadın haklarından, mahkum haklarına, din özgürlüğüne kadar pek çok soru soruldu. 'Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde herkesi kucaklayacağını' söyleyen İhsanoğlu'na sorulan en ilginç sorulardan biri ise 'Ben ateistim. Cumhurbaşkanı olduğunuzda beni de sevecek misiniz?' oldu. Soruyu sorana, 'Sen benim kızım olsaydın ne yapacaktım ben seninle' diye hitap eden İhsanoğlu, ardından soruya 'Dinde zorlama yoktur. İnandığın dine kimse karışamaz. İster inanır, ister inanmazsın. Önemli olan sen başkalarını zorluyor musun?' yanıtını verdi. Ekşisözlük'teki İhsanoğlu profili Peki EkşiSözlük'te Ekmeleddin İhsanoğlu'nun nasıl bir profili var? Buluştuğu gençlerin de aralarında olduğu yazarlar kendisi hakkında neler yazmışlar? İhsanoğlu konusundaki ilk yorumlar, yıllar öncesinde İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği'ne seçildiği dönemde yazılmış.  Bu döneme ait çok az sayıdaki yorumda, EkşiSözlük yazarları İhsanoğlu'nun akademisyen kimliğine atıf yapmışlar. İşte bunlardan birkaçı; Bilim tarihcisi, Prof.Dr. Kişilik olarak 'ismiyle özdeş' nadir insanlardandır. Osmanlı biliminin tarihsel gelişimi ve yapısı konusunda yetkin insandır. Siyasi konulardaki görüşlerine eleştiri hakkım saklı olmakla birlikte, Ekmeleddin hoca, sevdiğim ve saygı duyduğum bir insandır. Bilim tarihine ilgimi (ilgili olan herkesi) hep teşvik etmiştir. Uluslararası bilim tarihi ansiklopedilerinde 'Osmanlı bilimi'nin özel bir madde olarak yer almasını sağlamıştır (örnek: encyclopaedia of the history of science, technology, and medicine in non-western cultures, selin, helaine (ed.)). İhsanoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın başında olduğu dönemde özellikle bir konuda eleştiri almış... Sudan Lideri El Beşir'i koruyan açıklaması konusunda...'İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Uluslararası Ceza Mahkemesi`nin (UCM) Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir hakkında tutuklama kararı almasını derin bir hayal kırıklığı ile karşıladığını ve mantık dışı bu kararı reddettiğini söyledi.' Normaldir söylemiştir, şaşırılacak bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Bu konulardaki bu tavır bir tek kendisinin değil. Zaten asıl gerçekdışı olan katile ''katil'' demesini beklemektir. Sen dünyaya normal gözlerle baksan şaşırmalara doyamazsın ya neyse. Devam et mantık dışı demeye. Üç yüz bin insan. Aday oldu, yorumlar patladı Cumhurbaşkanlığı için adı geçmeden önce Ekşisözlük'te adı sadece iki sayfada anılan İhsanoğlu, adaylığı ortaya çıkar çıkmaz adeta 'yorum patlaması' yaşamış; Şu anda Ekşisözlük İhsanoğlu'na ilişkin yorumları içeren 309 sayfa var ve her geçen gün artıyor: 'İlginç bir kafa. İslam bilmem ne işbirliğinin başındaymış galiba. Bugün 9 yıllık görev süresinin bitimi nedeniyle ht gazetesine verdiği röportaja bir gözattım. Nerdeyse tek bir islami referans yok. Varsa yoksa demokrasi, Batı. İslam için en büyük tehdit radikallermiş, bu Frankenstein'ı bitirmek için canla başla çalışılmalıymış. Bunun için Marshall planı gibi uzun vadeli bir plan lazımmış. Vay be adam bu görevi baktıktan sonra ABD Başkanlığı için aday olacak sanki' İhsanoğlu'nun adaylığının kesinleşmesinden sonra ise yorumlarda ağırlık, AKP'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan ile karşılaştırmaya kaymış. Bu yorumlarda İhsanoğlu'na oy vereceğini söyleyen de var, 'mecburiyet' diyen de, 'Erdoğan karşısında hiç şansı yok' yorumu yapan da var. 'Yeni cumhurbaşkanı aday adayı, ulusalcılar ve Kemalistler korktu sanırım. Tayyipçiler onlardan daha çok korkmuş olabilir ama' 'Mecbur oy vereceğimiz kişi. kendisinin kariyeri falan tartışılmaz da toplumdaki popülaritesine göre ikimiz girsek seçime, oylarımız yakın çıkar. RTE gibi bir figürün önüne Ekmeleddin İhsanoğlu? CHP hiç akıllanmayacak galiba.. Aday olursa islami kesimden de oy alabilecek önemli bir isim, ancak kamuoyunda fazla tanınmıyor olması nedeniyle aday yapılmasını ve aday olursa seçimleri kazanmasını bayağı zor görüyorum. Hele ki Erdoğan gibi karşısında çok tanınan bir aday olunca. Gerçi o da artık çok yıprandı ama İhsanoğlu'nu Türkiye'de islami camia da dahil olmak üzere kaç kişi tanır merak ediyorum. Yine de Türkiye gibi bir ülkede ne olacağı önceden asla kestirilemez ve İhsanoğlu adı çatı aday olarak pekala düşünülebilir. Kılıçdaroğlu'nun da iktidar için ne kadar hevesli ve inatçı bir isim olduğu bu hamlesiyle bir kez daha görüldü CHP/MHP kombosundan beklediğim gibi emekli bir memur/bürokrat adaydır Sadece ismi yüzünden bile kazanma ihtimali düşük olan eski diplomat Yazdığı kitap sayısı çok büyük ihtimalle Tayyip'in okuduğu kitap sayısından fazladır. ‘Dört büyüklere bomba transfer hediye etsin’ Ekşisözlük'te, İhsanoğlu ile görüşme hakkında herhangi bir yorum yok. Ancak yazarlar arasında kendisine seçimi kazandıracak 'parlak fikirler' önerenler bile olmuş; Hesabında biriken paralar ile dört büyüklere ilaç olacak birer tane bomba transfer hediye etmek suretiyle ipi göğüsleyeceğini umduğum cumhurbaşkanı adayı. Ekşisözlük'te İhsanoğlu hakkındaki yorumların gelişimini özetleyen yorum ise şu: ''KPSS güncel bilgilerden CHP cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar gelmiştir.'' T24
Fenerbahçe, ‘Volkan ile Maden İşçisi Arasındaki 7 Fark’ Haberini Beğenmedi
Hürriyet’in ‘ Volkan ile maden işçisi arasındaki 7 fark ‘ başlıklı haberine Fenerbahçe Spor Kulübü’nden sert bir yanıt geldi: ‘ Bu nasıl gazetecilik?’Fenerbahçeli oyuncu Volkan Demirel’den yola çıkarak futbolcularla maden işçileri arasındaki farkların konu alındığı haber sosyal medya ve ekşisözlük’te tartışma yaratmıştı.Fenerbahçe Kulübü’nden yapılan açıklamadaysa, “Bazı sosyolojik sorunları ve yaşanan kayıpları, milli takımın kalecisi ve kaptanımızla bağdaştırarak oyuncumuzu kamuoyu önünde hedef gösterme çabası son derece ahlaksız ve haince bir yaklaşımdır” ifadeleri kullanıldı.‘Algı yönetimi’Fenerbahçe Kulübü bunun bir ‘ algı yönetimi çabası ‘ olduğunu savunurken, açıklamada “Hürriyet gazetesinin sütunlarında yer bulmasını manidar bulmakla birlikte, bahse konu gazetenin bu yaklaşımını Fenerbahçe Camiası ve kamuoyunun takdirine bırakıyor, her türlü hukuki girişimde bulunacağımızı deklare ediyoruz” denildi.Ekşisözlük ve sosyal medyada bazı kesimler haberi sert bir dille eleştirirken, haberi İngiliz spor basının tarzına benzeterek Avrupa standartlarında bulup beğendiğini söyleyenler de var.Diken
Türkiye'de Yeraltı Edebiyatını Sevdiren 10 Yazar
Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat. Sert, aykırı, eleştirel, çoğunlukla gerçekle hayalin ince çizgisinde varolmaya çalışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıradışılığın, küfrün dışa vurumudur. Kökleri yeteri kadar eşelendiğinde Marquis de Sade'e (1740-1814) kadar varılabilir. Sade, yazdıkları ile 'başkalarına acı çektirmekten hoşlanma' olarak adlandırılan 'Sadizm'in fikir babası olmuştur. Erotizm ve şiddetle ilgili kitapları yaşadığı dönemde epey yadırganmış hapse atılmıştır. Ancak yazdıkları başka yazarlara ilham kaynağı olmuştur. Birçok edebiyat kalıbını hiçe sayan yeraltı edebiyatı, Charles Bukowski'yi (1920-1994) tanımamıza neden olmuştur. 'Factotum', 'Kasabanın En Güzel Kadını' (The Most Beautiful Woman in Town), 'Pulp', 'Postane'(Post Office) eserlerinden sadece birkaçı. Özellikle de 'Factotum' yazarı daha iyi tanımamıza yardımcı olmakta. Bukowski, hayatının bir dönemini Henry Chinaski olarak ortaya sermekte çünkü. Yazar kitabında; çeşitli serseriliklerini, sürekli iş değiştirmesini ve kadınlarla olan ilişkilerini anlatırken kendisinin de bir yeraltı kahramanı olabileceğinin sinyallerini vermektedir. Son yıllarda daha hızlı gelişme kaydeden edebiyat, Chuck Palahniuk'un 'Dövüş Kulübü' (Fight Club) adlı eserinden 1999 yılında sinemaya taşmıştır ve hayran kitlesini arttırmıştır. Türkiye'de de yeraltı edebiyatına okurlar tarafında büyük ilgi gösterilmekte. Genel olarak 20 - 40 yaşları arasında bulunan kitlelerce saygı gören yeraltı edebiyatına katkıda bulunan çok önemli eserler yazılmıştır. Türk insanına yer altı edebiyatını sevdiren en önemli isimlere bu yazıda yer vereceğiz.
Hapishanede Kadın Katillerinin ve Tecavüzcülerinin Başına Gelenleri Anlatan Bu Yazıyı Okumalısınız
Zarri nickli Ekşisözlük yazarının kaleme aldığı bu yazı adaletin eninde sonunda nasıl tecelli ettiğini gösterir nitelikte. Münevver'in katili Cem Garipoğlu'nun neden kendini astığını da bu yazıyı okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız. Yazının kritik bölümünü aşağıda paylaşıyoruz...Özgecan, kahreden bir cinayete kurban gitmiş genç kızımız. çağ üniversitesinde psikoloji bölümü öğrencisi. vahşi bir biçimde katledildiği ilçe'de, yani tarsus'ta büyüdüm. bunlar yeni yetme bebeler, ben ağa babalarını tanırım. bu bölgenin insanı ikiye ayrılıyor: ülkücüler ile diğerleri. diğerleri millettir, ülkücüler ise çete. çete üyesi olmadan arkadaş bile edinemezsin bu ilçede. çete dediğim şeyin resmiyeti yok. ya ideolojik ya da mahalleden bağ kurmuş olmak gerek. fatih gökçe adlı şahıs fotoğraflarında bozkurt işareti yaparak poz kesmiş. yani ülkücü. suphi altındöken de kuyumculuk ile uğraşan bir aileye mensup. onlar da ülkücü. burada kimseyi zan altında bırakmak gibi bir niyetim yok ama çocuğunu yetiştirmeyi bilmiyorsan sen de batacaksın yerin dibine. bu işler böyle. 2008 yılında alındı bunların ağabeyleri. davanın konusu çetecilik. ağabeyleri dediğim kaplama müebbet yedi. cezayı veren merci: adana ağır ceza (öym). dava hala sürüyor, yargıtayda. bu süreçte ne oldu? önce tarsus c tipi kapalı cezaevinde yattılar. sonra kürkçüler, osmaniye, nevşehir, erzurum... şimdi onlardan bu soyu kuruyasıcalara geçiyorum. bunlar da tarsus c tipi'ne alınacaklar. dava adana ağır ceza mahkemesine gönderilecek. dava 'canavarca hisle cinayet işlemek' ile açılacak. kısa bir süre sonra adana kürkçüler cezaevine nakledilecekler. böylelerini, uyuşturucuyu, çeteyi oraya gönderirler; yani cehenneme. dedim ya, bunlar yeni yetme bebeler. mapus damını ağalık yapabilecekleri bir yer sanıyorlar. bu yüzden belde silahla geziyor, öldürmekte beis görmüyorlar. işte bunların ağababaları, yani en 'erkek'leri o cezaevinde, aile görüşlerinde hüngür hüngür ağlıyordu. öyle bir şiddet, öyle bir dehşet var ki orada, tutuklular nakil olmak için bin takla atıyor da nakletmiyorlar. etseler de ya nevşehir ya erzurum. yani sürgün yerleri. o da ruhunu öldürüp seni bitkiye çevirdikten sonra.merhumenin akrabaları, tanıdıkları okuyorsa ilk basamak için müsterih olsunlar. öyle koğuşa bavulu bırakıp yataklarına geçmiyorlar. gördüm, biliyorum. önce karşılama salonuna alınacaklar. kapalı, kulaktan ırak bir mekan. 10-15 görevli ölmeyecekleri şekilde dövecek bunları önce. sonra sürüyerek avluya alacaklar. soyunun diyecekler. çömeltip, domaltıp onurlarını sikecekler önce. sonra vücut taraması yapacaklar. yani makatına bile bakacaklar. işlem bitince koğuşlarına alacaklar. önce izole bir koğuşa alınırlar, sonra normale. normal deyince burada yatanlar, etkili olanlar çoluk çocuk değil. tecavüzcü, çocuk ve kadın katili (namus davası addettikleri kavram dışında) ancak hanımlık yapar.ilk altı ay yerde yatacaklar. altlarında sadece bir battaniye olacak. kaidedir bu. içerisi nemli, soğuk ciğeri delip geçiyor. hızla kilo kaybediyorsun, gözlerinin altı yeşile çalıyor. her gece maltayı siliyorsun kısa saplı paspas ile. durur ya da kalkarsan dayak yiyorsun. hani ışıklar kapanınca gözlerini kapıyorsun ya karanlığa, bu gün de ölmedim anne diyorsun hani. o an malta'dan çığlıkları gelen adamlar böyleleri işte. sabahlara kadar canı sıkılan her memur dövüyor bunları. duymuyor kimse, bilmiyor. kimse anlatamıyor. morluklar vücut içinde. görüşlerde gardiyanlar cirit atıyor. tek bir şey söyle, öldürürler seni. basit, intihar etti derler. çok oldu hani, ondan söylüyorum.bıçaklamışlar önce. sonra ormanlık alanda yakmışlar. vücudunun bir kısmı yanmış, tanınmaz hale gelmiş. acımadan bıçaklamış kahpeler. o bıçağı gardaş, validenin amına sokacaklar. şöyle karşısına dikip ananın amından bahsederken tükürük saçan ağzıyla gardiyan, öldürseler keşke beni diyeceksin. bir hamle ölmek için saldırırsın. öldürmezler seni. beklete beklete döverler. ruhunu sikerler. günebakan çiçeği oluverirsin iki ay içinde. sonra koğuşunda kalkmış bütün yarakları indirmek olur işin.özgecan kızımızın mekanı cennet olsun. katilleri 'burada allah yok' yazılı kapıdan içeri girerken bin defa kapanacaklar özgecan'ın ayaklarına. af dileyecekler. ama geri akmayacak zaman. hatta hiç akmayacak.katillerinden biri olan suphi altındöken yakalanmamış daha. ama yakalanır, kimse korumaz senin gibi kahpeyi. elleriyle teslim edecekler seni. üstelik olay henüz aydınlanmadı. olur ya, burayı okursun koğuş orospusu. iyi oku bak bu satırları: bileklerini kes oğlum, söyleyeyim sana. vallahi orada fırsat bulursan barsaklarınla boğarsın kendini. müebbet alacaksın, benden iyi biliyorsun. sizi koğuş oğlanı yapacaklar, demedi deme. öldür kendini. ağabeyleri de (tanırsın sen) a..'yi de gördüm. o a.., beni öldürün diye çığlık atıyordu maltada. ağabeyleri çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordu. ortama hakimim yani, ayıktın? mersin ceza evinde mehdi kızıl, silifke'de silvanlı mehmet.öldürmek diyenlere, ölsünler isteyenlere. siz bu canilerin kurtuluşunu mu istiyorsunuz? tezgah kurulu, siz duymuyorsunuz çığlıkları. öldürmek, öldürtmek, idam etmek kolay, kestirme yol. kurtuluş o. belinde silah taşıyıp alemin bitirimi olmak isterken adanalı hırsızın, gaspçının, cononun, çetecinin her gece üç posta bu parlaklara kaydığını düşünürsen, şahısların ölmemesi gerektiğini sen de onaylarsın.allah annesine babasına sabır versin. gönüllerini ferahlatsın, acılarını dindirsin. ne kadar üzüldüğümü tarif edemem. ne kadar kahrolduğumu anlatamam. senaryo ne olursa olsun, olay nasıl gelişirse gelişsin cezaları hafiflemeyecek. tek kurtuluşları af olacaktır ki o zaman da iş kızın ailesindedir. ben derilerini yüzerdim, allah kimseye vermesin böyle bir mükellefiyet, böyle bir acı.dileğim, sonunuz çevrenizdeki kahpelere örnek olur.
Elektrik Kesintisinin Sebebi Türkiye - İran Geriliminin Ardından İran'ın Doğalgazı Kesmesi mi?
Türkiye genelinde yaşanan büyük elektrik kesintisinin sebebi ile ilgili hala net bir açıklama yapılmamışken, çeşitli teoriler internette dolaşmaya başladı bile. Bunlardan en dikkat çekici olanı Ekşisözlük yazarı 'Senin beni sevebilme ihtimaline sicayim'nın İran iddiası oldu. Yemen'deki zıtlaşma, notalar vs derken İran bize sattığı doğalgazın vanasını kapattığını iddia eden yazarın entrysinin dikkat çekici noktaları şöyle: --------------------------------------elektrik iletimi bilindiği gibi enterkonnekte sistem üzerinden yapılır. enterkonnekte sistem dev bir yol ağı gibi düşünülebilir, bazı kavşak noktalarında olası problemler gerçekleşse bile enerji başka rotalar üzerinden hedefine ulaşacak şekilde tasarlanır. özellikle çok önemli tesislerin**** alternatifli besleme hatları olmasına dikkat edilir. sizce herhangi bir yerde meydana gelen lokal arızadan dolayı böylesine dev bir sistemin çökmesi mümkün mü? elbette değil, o yüzden adını enterkonnekte sistem koyup, 7/24 çalışması için kılcallarına kadar ayırıyor ve alternatif rotalardan besleme hatları çekiyoruz ya. peki bu durum neden olabilir?1) bir grup insan en büyük üretim tesislerine eşzamanlı sabotaj düzenler. aynı anda atatürk, keban gibi barajlar ve büyük üretim tesisleri devreden çıkar. böyle bir şey olsaydı şimdiye dek kokusu çıkardı, fakat olmadı. o yüzden pas geçiyorum.2) iran doğalgaz vanalarını kapatır. yemen'deki karşılıklı atarlanma, tayyar'ın inişli çıkışlı olayları sebebiyle, iran doğalgaz satış sözleşmesinde bulundurduğu acts of god şerhinden doğacak mücbir sebebi devreye sokar (önceden yapmışlığı var birkaç kez) ve enerji ihtiyacımızın büyük yoğunluğunu karşıladığımız doğalgaz çevrimli enerji santralleri devreden çıkar. enterkonnekte sistem bir anda yüzde kırktan fazla yükü kaybettiği an ne olur biliyor musunuz?vücudunuzdan kanın yarıdan fazlasının atıldığını düşünün. kalan kan vücudun işlevini devam ettirebilir mi? hayır. elektrikte de gerilim düşümü ve trafoların çevrimleri yapamayacak olması dolayısıyla -eğer teiaş hızlı müdahale edip kalan enerjiyi yüksek öncelikli yerlere kanalize etmezse- kalan enerji tüm sisteme dağılacak ve enterkonnekteyi çökertecektir. ki bence olan da tam olarak budur.oha, ne bilgiye açmışsınız. dur o zaman, devamını getireyim:türkiye'de yıllardır 'her ile doğalgaz verilmemesi' ve 'termik santralların kullanılmaya devam edilmesi' rant yahut bilgisizlikten değil, devletin bilerek ve ısrarla devam ettirdiği bir stratejiydi. doğalgaz, devletin elinde olmayan bir kaynaktı ve buna olan bağımlılığın artması uzun vadede, herhangi bir ihtilafta şimdi yaşadığımız gibi sorunlara sebebiyet verebilecekti. peki akp ne yaptı? iktidara geldiğinden bu yana doğalgaz elektrik santrallerinde korkunç sayıda bir artış yaşattı. bu yetmedi; 12 yeni ile doğalgaz verdi. elbette, hizmettir falandır ama; bu noktaya geldiğimizde, birileri vanayı kapattığında o doğalgaz tesisatları var ya, boru olarak döşenirler adama. kimseyi korkutmak istemem, ama ben böyle olabileceğini, doğalgazsız kaldığımız anda tüm türkiye'de elektrik gideceğini geçen sene içinde birkaç entry'de ima ettiğimde beni linç etmişlerdi bazı arkadaşlar. elektrik ne zaman gelir? ne zaman iran (ve belki rusya) vanaları açar, o zaman gelir. ya da epdk bulgaristan'dan ekstra ve yüklü elektrik alımını ayarlayabilirse, o zaman. ki bulgaristan tek başına bu kadar büyük bir şebekeyi besleyemeyecektir. o yüzden saat vermek zor.beş sene önce bu durumun nelere sebep olabileceğini anlattığım entry:(bkz: türkiye'nin enerji sorunu)winter is here.