onedio

Endonezya Haberleri

Endonezya ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Endonezya ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Dünyanın En Pahalı 10 Yiyeceği: Bu Yemeklerin Tadına Bakmak Cesaret İster!
Dünya mutfağı, sadece lezzetleriyle değil, bazı yiyeceklerin şaşırtıcı fiyatlarıyla da ağızları açık bırakıyor. Kimisi son derece nadir bulunuyor kimisi ise üretimi yıllar alan zahmetli süreçler gerektiriyor. Kobe etini daha önce duymuş muydunuz? Ya da Kopi Luwak kahvesini? Gelin, dünyanın en pahalı 10 yiyeceğini ve arkasındaki ilginç hikayeleri birlikte keşfedelim.
Arjantin'den Sonra Tehlike Çanları Türkiye İçin De Çalıyor!
Arjantin İflasta İlk domino taşı düştü mü?CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Arjantin'in iflasının ardından iki ülke arasındaki ekonomik benzerlikleri ortaya koyarak ekonomi yönetimini ve AKP iktidarını uyardı. bu iflasın domino etkisi yapabileceğine işaret eden Umut Oran, 'Türkiye’nin artık yeni bir ekonomi hikâyesine ihtiyacı var. Bu hikâyenin içinde tasarruf olmalı, yatırım olmalı, kalkınma olmalı, cari açıkla, işsizlikle, eşitsizlikle mücadele olmalı. Bu hikâye işi, aşı, sosyal barışı anlatmalı. AKP’nin ve Erdoğan’ın hikâyesi ise artık eskidi, yolsuzluk batağına saplandı, kurucu yol arkadaşları bile terk ediyor kendisini. Türkiye’nin yeni bir iktidara yeni bir hikâyeye yeni bir ekonomi programına ihtiyacı var' dedi CHP'li Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle:  Vadesi gelen dış borcunu ödeyemediği için Standard and Poor’s tarafından iflası ilan edilen Arjantin’in durumu, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişen ekonomiler için yeni bir krizin habercisi niteliğinde... Fed’in geçen yıl para musluklarını kısmasının ardından siyasette ortaya çıkan çalkantıların da etkisiyle ülke riski en fazla artan ekonomilerden biri olan Türkiye; Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Güney Afrika ile birlikte en kırılgan 5 ülke arasında sayılırken, sıralamada Arjantin bu “kırılgan 5’li”den sonra geliyordu. Şimdi, tehlike çanlarının çaldığı bu ülkelere yönelik yatırım iştahı gerileyecek, küresel kreditörler ülke tahvillerine daha ihtiyatlı yaklaşacak, risk puanları yükselecek bu ülkelerin borçlanma imkânları zorlaşacaktır. Bu sürecin en hafif maliyeti bile gelişen ülkelerin borçlanma maliyetlerinde aşırı yükselme olacaktır. Türkiye’nin temel makroekonomik göstergeleri, dış borcunda temerrüde düşerek iflas eden Arjantin’den daha sıkıntılı bir tablo ortaya koyuyor. Türkiye’nin borçluluk düzeyi de cari açığı da bu ülkenin kat kat üzerinde bulunuyor. Arjantin’de yüzde 28 olan toplam dış borcun milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 47’ye ulaşıyor. 2013 yılında Arjantin’de milli gelirin sadece yüzde 0.9’u düzeyinde bulunan cari açık Türkiye’de yüzde 8’e yaklaştı. Kırılgan ekonomilerin başında gelen Türkiye’de bankalar ve gösterge faiz üzerinde baskı oluşacaktır.  İyimser senaryoda Türkiye dış borçlarını çevirmeye devam etse bile Erdoğan’ın emirle düşürmeye kalktığı faizleri aksine daha da yükseltmek zorunda kalacak, dış sermaye girişindeki kıtlaşma nedeniyle döviz daha da pahalanacak, “yüksek faiz-pahalı döviz”de yeni bir üst platoya geçilecektir. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla siyasete endekslendiği bu günlerde Arjantin’den gelen iflas haberi sürpriz olmadığı gibi kayıtsız kalabileceğimiz bir durum da değildir. Özellikle 2008 sonrasında dünyada yaşanan likidite bolluğunda hovardaca borçlanan gelişen ülkeler, şimdi Fed’in likiditeyi kısması ile sıkıntılı bir döneme girmiştir. Bu ülkelerin başında gelen Türkiye için de saadet zinciri her an kopabilir. Yüksek borçluluğu ve aşırı dış kaynağa bağımlı yapısı nedeniyle Türkiye’nin de her an benzer bir durum yaşaması riski bulunmaktadır!   Hükümet, Erdoğan’ın kişisel ikbal hesaplarına yoğunlaşmayı bırakıp, kriz tehlikesine odaklanmalıdır. Ekonomiden sorumlu bakanlar yakalarına Erdoğan rozetini takacaklarına ilgili kurumlarla birlikte hemen kriz riskine karşı seferber olmalı, en üst düzeyde koordinasyon içinde toplanarak durum değerlendirilmeli ve gereken acil önlemleri almalıdır. Türkiye ekonomisinin kırılganlığı giderilerek krizlere karşı dayanıklı hale getirilmesi için orta ve uzun vadeli yapısal reformları konuşmanın zamanı çoktan gelmiştir. Türkiye gibi borçluluk oranı yüksek ve aşırı dış kaynağa bağımlı ekonomilerden biri olan Arjantin’in temerrüde düşerek dış borçlarını çeviremez hale gelmesi nedeniyle “iflas”ı, domino etkisiyle gelişen ülkelere yayılma riski taşıyor. Şimdi tehlike çanları özellikle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu “kırılgan 5’li” için çalıyor. Fed’in geçen yıl parasal sıkılaştırma kararı ile küresel para musluklarını kısmasının ardından iç siyasette ortaya çıkan çalkantıların da etkisiyle ülke riski en fazla artan ekonomilerin başında gelen Türkiye; Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Güney Afrika ile birlikte en kırılgan 5 ülke arasında sayılırken, sıralamada Arjantin bu “kırılgan 5’li”den sonra geliyordu. ARJANTİN’İN İFLASI Arjantin hükümeti, ülkenin tahvillerine yatırım yapan bir grup yatırımcıyla uzlaşma sağlayıp faiz geri ödemelerinde yüzde 70'e varan indirim ve vadenin uzatılması gibi kolaylıklar sağlasa da “Akbabalar” olarak adlandırılan bir grup spekülatif yatırım fonu ülkeyle uzlaşmaya yanaşmadı. Vadesi gelen 1.3 milyar dolarlık tahvilin geri ödenmesini isteyen kreditörlerle uzun süredir devam eden müzakerelerin ardından Arjantin tahvillerini elinde tutan fonlar ABD’de mahkemeye başvurdu. Mahkeme, verdiği süre içinde tarafların uzlaşamaması nedeniyle Arjantin’in yükümlü olduğu borcu ödemesi gerektiğine hükmetti. Arjantin, 1.3 milyar dolarlık borcun geri ödenemeyeceğini duyurarak iflas bayrağını çekti. Yani Latin Amerika’nın en büyük ikinci ekonomisi iflas etti. Tıpkı Türkiye gibi 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşayan Arjantin, o zaman da iflas ilan etmiş ve o dönem yaklaşık 100 milyar dolar civarında olan dış borç ödemelerini durdurmuştu. 2003 yılında iktidara gelen Nestor Kirchner hükümeti kreditörlerin yüzde 93’ü ile yaptığı pazarlıkla, borçların ortalama yüzde 65 oranında indirime gidilmesi ve 2005 ve 2010 yıllarında toplu ödemeler yapılması konusunda anlaşmıştı. Anlaşma dışında kalan yüzde 7’lik kesim ise o tarihten itibaren hukuksal mücadele başlatmıştı. Türkiye’yi AKP’nin yönettiği 2003 yılından bu yana Arjantin’i de Kirchner hükümetleri yönetiyor. Önceki Devlet Başkanı Nestor Kirchner’in eşi yeni Devlet Başkanı Cristina Kirchner’in açıklamalarına göre Arjantin o tarihten bu yana 173 milyar dolar dış borç ödedi. IMF verilerine göre de Arjantin, son on yılda yüzde 73 oranında ödemeyle dünyanın en fazla borç ödeyen ülkesi oldu. Buna göre “akbaba” fonuna 1.3 milyar dolarlık borcu da kolaylıkla ödeyebilecek durumda olmakla birlikte Arjantin’in bu tutarın tamamını ödemesi durumunda borç yapılandırılmasına girmeyen ancak geçtiğimiz aylarda özel bir anlaşma yapan yüzde 7’lik kesimin itiraz etmesi Arjantin’in ödemesi gereken miktarı 15 milyar dolara çıkaracak. Buna 2005 ve 2010’daki yapılandırmalara giren yüzde 93 de eklenirse Arjantin toplam 120 milyar dolarlık ek borç yükü altına girme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Arjantin’in borç yapılandırma anlaşması 2015 yılında sona eriyor. Arjantin, bu tarihten itibaren kreditörlerin herhangi bir kısmına borcunu tamamen öderse yapılandırma sırasında affedilen borçları ödeme riskiyle karşı karşıya kalmayacak. TEMERRÜT NEDİR? Temerrüt, borçlunun borçlandığı kişiye verdiği taahhütleri yerine getirememesi, ödemelerin gecikmesi anlamına geliyor. Borçlarını geri ödeyemeyecek duruma gelen ülkeler için de “temerrüde düşme” kavramı kullanılıyor. Bu durumda ülke uluslararası piyasalardan borçlanamaz hale gelebiliyor. Bu süreçte ülkede sert devalüasyonlar yaşanabiliyor, şirket iflasları, kitlesel işten çıkarmalar, kamu çalışanlarının maaşlarının ödenememesine kadar varan bir dizi kriz patlak verebiliyor. DOMİNO ETKİSİ OLABİLİR… Fed’in küresel likidite bolluğunu sonlandıracak nitelikteki karar ve operasyonlarıyla dünyada yeni bir finansal iklime geçildi. Yüksek enflasyon ve yüksek dış açığı bulunan ekonomiler, yeni küresel iklimin kırılgan ekonomileri olarak tanımlanıyor. Türkiye, Hindistan, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika’nın oluşturduğu kırılgan 5’liye Arjantin, Rusya ve Şili de eklenerek kırılgan ülke sayısını 8’e çıkaranlar da olmuştu. Krizin ilk patlak verdiği ekonomi, ise kendi özel koşulları ile de bağlantılı biçimde Arjantin oldu. Hedge fonlara ödemeyi yap(a)madığı için Standard and Poor’s tarafından iflas ettiği kabul edilen Arjantin’in durumu, finansal dengeleri zaten bıçak sırtındaki Türkiye gibi gelişen ülkelere yayılacak yeni bir krizi tetikleyebilir. Yani Arjantin, sırayla düşecek domino taşlarının ilki olabilir. Şimdi, tehlike çanları diğer gelişen ülkeler için çalıyor. İzleyen süreçte genelde gelişen ülkelere ve özellikle de kalan 7 kırılgan ülkeye yönelik yatırım iştahı gerileyecek, küresel kreditörler bu ülke tahvillerine ihtiyatlı yaklaşacak, risk puanları yükselecek bu ülkelerin borçlanma imkanları zorlaşacaktır. Bu sürecin en hafif maliyeti bile gelişen ülkelerin borçlanma maliyetlerinde aşırı yükselme şeklinde olacaktır. TÜRKİYE’NİN DURUMU ARJANTİN’DEN İYİ DEĞİL   Türkiye’nin temel makroekonomik göstergeleri, temerrüde düşerek iflas bayrağını çeken Arjantin’den ve kırılgan ülkelerden daha sıkıntılı bir tablo ortaya koyuyor. Merkezi yönetim borcunun milli gelire oranı 2013’te Arjantin’de yüzde 47, Türkiye’de yüzde 36 düzeyinde gerçekleşmekle birlikte asıl borçluluğu özel sektör kaynaklı olan Türkiye toplam borçluluk düzeyinde Arjantin’i çok geride bırakıyor. Böyle bir konjonktürde ise borçta özel sektör-kamu ayrımı değil, toplam borçluluk düzeyi önem taşıyor. Bu yılın ilk çeyrek verilerine göre Arjantin’in toplam 137 milyar dolarlık dış borcuna karşılık Türkiye’nin kamu ve özel toplam 388 milyar dolar dış borcu bulunuyor. Arjantin’de yüzde 28 olan toplam dış borcun milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 47’ye ulaşıyor. Üstelik bu gelişmeyle kırılganlığı daha da artacak olan Türkiye’nin önümüzdeki bir yıl içinde kamu ve özel sektör olarak toplam 165 milyar dolarlık dış borcu çevirmesi gerekiyor. Türkiye’nin cari açığı da Arjantin’in kat kat üzerinde bulunuyor. 2013’te Türkiye’de 65 milyar dolar olan cari açık Arjantin’de sadece 4.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Arjantin’de milli gelirin sadece yüzde 0.9’u düzeyinde bulunan cari açık Türkiye’de yüzde 8’e yaklaştı. Arjantin, büyümesinin yüzde 55’ini özel tüketimle sağlarken bu oran Türkiye’de yüzde 70-75 aralığında seyrediyor. Bu da ulusal tasarruflara yansıyor. Arjantin’de yüzde 22’lerde bulunan tasarrufların milli gelire oranı Türkiye’de oran yüzde 13 dolayında kalıyor. Enflasyonda ve faizde de Arjantin’le benzer durumda olan Türkiye’nin bu ülkeye göre belki de tek avantajı uluslararası rezervleri… Arjantin’de 30 milyar doları bulmayan rezervler Türkiye’de 110 milyar doların üzerinde bulunuyor.   TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?   Gözlerin gelişen ülkelere çevrildiği yeni süreçte kırılgan ekonomilerin başında gelen Türkiye’de bankalar ve gösterge faiz üzerinde baskı oluşacaktır. Türkiye’nin Arjantin’le aynı duruma düşmesi şeklindeki kötümser senaryoyu düşünmek dahi istemeyiz. Ancak iyimser senaryoda Türkiye dış borçlarını çevirmeye devam etse bile, Erdoğan’ın emirle düşürmeye kalktığı faizleri, aksine daha da yükseltmek zorunda kalacaktır. Dış sermaye girişindeki kıtlaşma nedeniyle döviz daha da pahalanacak, zaten bu yıla damgasını vuran “yüksek faiz-pahalı döviz”de yeni bir üst platoya daha geçilecektir. Bu da maalesef ekonomide yavaşlama, piyasalarda daralma, reel sektörde ve bankacılık kesimi üzerinde sıkıntıların artması, şirketlerin mali yapılarının bozulması, iflaslar ve işsizlikte patlama demektir. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla siyasete endekslendiği bu günlerde Arjantin’den gelen iflas haberi sürpriz olmadığı gibi kayıtsız kalabileceğimiz bir durum da değildir. Özellikle 2008 sonrasında dünyada yaşanan likidite bolluğunda hovardaca borçlanan gelişen ülkeler, şimdi Fed’in likiditeyi kısması ile sıkıntılı bir döneme girmiştir. Bu ülkelerin başında gelen Türkiye için de saadet zinciri her an kopabilir. Yüksek borçluluğu ve aşırı dış kaynağa bağımlı yapısı nedeniyle Türkiye’nin de her an Arjantin’le benzer bir durum yaşama riski bulunmaktadır.     YENİ BİR EKONOMİ HİKAYESİNE İHTİYAÇ VAR!   Türkiye’nin artık yeni bir ekonomi hikâyesine ihtiyacı var. Bu hikâyenin içinde tasarruf olmalı, yatırım olmalı, kalkınma olmalı, cari açıkla, işsizlikle, eşitsizlikle mücadele olmalı.  Bu hikâye işi, aşı, sosyal barışı anlatmalı. AKP’nin ve Erdoğan’ın hikâyesi ise artık eskidi, yolsuzluk batağına saplandı, kurucu yol arkadaşları bile terk ediyor kendisini. Türkiye’nin yeni bir iktidara yeni bir hikâyeye yeni bir ekonomi programına ihtiyacı var. Erdoğan kriz teğet geçer havasında, ülkeyi değil kendi ikbalini düşünüyor. AKP ekonomi yönetimi ise yakalarına Erdoğan rozeti takmakla meşgul. Ekonomi yönetimi 3 maymunu oynuyor; yaklaşan krizi görmüyor, duymuyor, sesini çıkarmıyor! Bakanların yakalarındaki Erdoğan rozetini çıkarıp, akıllarını başlarına toplamaları ve ekonominin gerçek gündem ve önceliklerine odaklanmaları gerekmektedir. Ekonomi ile ilgili tüm kurumlar kriz riskine karşı seferber olmalı, en üst düzeyde koordinasyon içinde toplanarak durum değerlendirilmeli ve gereken acil önlemleri almalıdır. Türkiye ekonomisinin kırılganlığı giderilerek krizlere karşı dayanıklı hale getirilmesine yönelik orta ve uzun vadeli yapısal reformları konuşmanın zamanı çoktan gelmiştir.
İşte Türkiye'nin Google'dan Çıkarmasını İstediği İçerikler
Türkiye'de yetkililer, Twitter ardından YouTube'a erişimin engellemesine en büyük neden olarak mahkemelerin kararlarının bu sitelerce uygulanmamasını neden gösteriyor. Mahkemelerin bazı içeriklerin kaldırılmasını istediği teknoloji şirketleri içerisinde yalnızca bu iki şirket bulunmuyor. Dünyanın en büyük internet arama motorundan da bazı içeriklerin kaldırılması isteniyor. Diğer teknoloji ve iletişim şirketleri gibi Google 'da yalnızca Türkiye değil tüm dünyada hükümet yetkililerinden ve mahkemelerden bazı içeriklerin kaldırılması ya da gözden geçirilmesi yönünde taleplerle karşılaşıyor. Google yayınladığı raporda Ocak-Haziran 2013 arasında ülke ülke hangi içeriklerin kaldırılmasının istendiğine ve bu isteklere nasıl yanıt verdiğine de yer veriyor. Hükümetlerin istekleri ise çeşitli nedenlere dayanıyor. Örneğin bazı hükümetler iftira iddiası ile içeriklerin çıkarılmasını isterken bazıları da nefret söylemi ya da yaşça sakıncalı içerikler nedeniyle bu taleplerde bulunuyor. Raporda Türkiye'nin de bu dönem içerisinde hangi içeriklerin kaldırılmasını istediği ve bu isteklerin karşılanıp karşılanmadığına da yer veriliyor. Raporda Türkiye'nin talepleri ve verilen yanıtlar şu şekilde dile getiriliyor: Bir politikacı ve seks skandalları hakkında bilgilere bağlantı veren tüm arama sonuçlarının kaldırılmasına yönelik bir mahkeme emri aldık. Söz konusu arama sonuçlarını kaldırmadık. Bir devlet kurumundan, Kürt partisi ve Kürt eylemcileri hakkında bilgi içeren bir blog'un yanı sıra Kürdistan haritasını gösteren bir Google+ profil resminin kaldırılmasına yönelik iki talep aldık. Söz konusu blog'u veya profil resmini kaldırmadık. Bir devlet savcısının işlerinin kalitesini eleştirerek iftirada bulunduğu iddia edilen bir blog'un kaldırılmasına yönelik olarak üçüncü bir tarafa yönlendirilen bir mahkeme emri aldık. Söz konusu blog'u kaldırmadık. Pek çok devlet görevlisinin özel e-postaları, telefon numaraları, banka hesabı bilgileri ve resmi kimlik numaralarını içeren çok sayıda blog yayınının kaldırılmasına yönelik olarak üçüncü taraflara yönlendirilen üç mahkeme emri aldık. Ürün politikalarımızı ihlal ettikleri için blog yayınlarının büyük çoğunluğunu kaldırdık. Devlet kurumlarından, 5651 numaralı yasayı ihlal ettiği iddia edilen Blogger, Google+ ve Web Araması'na ilişkin toplam 1345 öğenin kaldırılmasına yönelik 1126 talep aldık. Ürün politikalarımızı ihlal eden 188 öğeyi kaldırdık. Devlet kurumlarından, Atatürk'e yönelik eleştiriler içeren toplam 17 YouTube videosunu ve 109 blog yayınını kaldırmaya yönelik 37 talep aldık. Topluluk Kurallarımızı ihlal eden 10 videoyu kaldırdık. Aldığımız içerik kaldırma taleplerinin sayısı, bir önceki raporlama dönemine göre %966 oranında artmıştır. Peki Türkiye dışındaki ülkeler hangi taleplerde bulunuyor ve Google'ın bu ülkelere yanıtı Türkiye ile kıyaslandığında nasıl? Raporda diğer ülkelerin taleplerine ve aldıkları yanıta da yer veriliyor: ABD Federal bir devlet kurumundan ticari marka haklarını ihlal ettiği iddia edilen 89 uygulamanın Google Play Store'da askıya alınmasına yönelik 27 istek aldık. Söz konusu uygulamaları inceledikten sonra, ilgili ticari markalar lehinde karar vererek 76 uygulamayı kaldırdık. Yerel bir kolluk kuvveti görevlisinden, kendi memuriyet sicili hakkındaki bir haber makalesine bağlantı veren bir arama sonucunun kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu arama sonucunu kaldırmadık. Bir şirketin yasa dışı faaliyetlere karıştığını öne sürerek şirket hakkında iftirada bulunduğu iddia edilen haber makalelerine ve Ripoff Report web sitesi iddialarına bağlantı veren altı arama sonucunun kaldırılmasına yönelik olarak üçüncü bir tarafa yönlendirilen bir mahkeme emri aldık. Ripoff Report'a bağlantı veren arama sonuçlarını kaldırdık, ancak söz konusu haber makalelerini kaldırmadık. Aldığımız içerik kaldırma taleplerinin sayısı, bir önceki raporlama dönemine göre %70 oranında artmıştır. Arjantin Bir politikacının adını yasa dışı bir uyuşturucuyla ilişkilendiren bir Google Otomatik Tamamlama girişinin kaldırılmasına ilişkin bir telefon çağrısı aldık. Söz konusu girişi kaldırmadık. Bir aktörü pornografiyle ilişkilendirdiği iddia edilen bilgilere bağlantı veren 1385 arama sonucunun kaldırılmasına yönelik bir mahkeme emri aldık. Söz konusu arama sonuçlarını kaldırmadık ve itirazda bulunarak emri iptal ettirdik. Bangladeş Bir düzenleme kurumundan, 'Müslümanların Masumiyeti' adlı filme ait klipler içeren dört YouTube videosunun kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu videoları kaldırmadık. İngiltere Eski bir Parlamento Üyesi'ni temsil eden bir hukuk firmasından, söz konusu Parlamento Üyesi'nin yasa dışı faaliyette bulunduğunu öne sürerek iftirada bulunduğu iddia edilen bir ön izlemenin Google Kitaplar'dan kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu ön izlemeyi kaldırdık. Yerel bir devlet konseyinden, konseye iftirada bulunduğu iddia edilen bir blog yayınını kaldırmaya yönelik bir talep aldık. Söz konusu blog yayınını kaldırmadık. Bolivya Yasama meclisinden, telif hakkını ihlal ettiği iddia edilen bir blog yayınının kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu blog yayınını inceledikten sonra, yayının politik konuşma içerdiğini gördük ve yayını kaldırmadık. Brezilya Yerel bir devlet görevlisinin yasa dışı eleman alımı iddiasıyla eleştirildiği bilgilere bağlantı veren 107 blog yayınının ve arama sonucunun kaldırılmasına yönelik bir mahkeme emri aldık. Mahkeme emrinde bunun yasa dışı olduğu belirtilmediğinden emre itiraz ettik ve söz konusu içeriği kaldırmadık. Bir seçim mahkemesinden, hem bir adayı hem de orijinal içerik kaldırma emrini yayınlayan hakimi eleştiren bir blog yayınını kaldırmaya yönelik bir mahkeme emri aldık. İçeriğin, Brezilya Anayasası'nda yer alan düşünce özgürlüğü kapsamında korunduğunu dayanak göstererek yaptığımız itiraz başarısız olunca söz konusu blog yayınını blogspot.com.br alan adından kaldırdık. Yerel bir yargıçtan, kendisini yolsuzlukla suçlayarak iftira attığı iddia edilen 68 blog yayının kaldırılmasına yönelik bir mahkeme emri aldık. Mahkeme emrine itiraz ettik ve söz konusu blog yayınlarını kaldırmadık. Yerel bir resmi görevlinin göreviyle ilgili performansını eleştirerek iftirada bulunduğu iddia edilen bir blog yayınının kaldırılması için üçüncü bir tarafa yönelik bir mahkeme emri aldık. Konuyla ilgili itiraz hakkı kullanılmış olduğundan ve mahkeme emri nihai karar olduğundan söz konusu blog yayınını blogspot.com.br alan adından kaldırdık. Bir yargıçtan, kendisini eleştiren bir blog yayınının kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu blog yayınını kaldırmadık. Bir kamu şirketinin müdürünü eleştiren bir blog'un kaldırılmasına yönelik bir mahkeme emri aldık. Mahkeme emrine itiraz ettik ve söz konusu blog yayınını kaldırmadık. Bir belediye başkanını eleştiren 220 blog yayınının kaldırılmasına yönelik bir mahkeme emri aldık. Mahkeme emrine itiraz ettik ve söz konusu blog yayınlarını kaldırmadık. Çin Eski bir yerel görevlinin temsilcilerinden yolsuzluk suçlaması hakkındaki haber makalelerine bağlantı veren arama sonuçlarının kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Talep, yerel resmi görevlinin iddia edilen suçlarla bağlantısını gösteren yeterli kanıt olmadığı sonucuna varan 2007 yılına ait bir mahkeme emrini esas alıyordu. Bu talebi değerlendirerek arama sonuçlarını kaldırmadık. Endonezya Endonezya Başkonsolosu'nun, altı YouTube videosunu kaldırmamız için telif hakkı şikayeti gönderme sürecimiz üzerinden ilettiği bir talep aldık. Konsolosluk için çok önemli olduğu anlaşılan videoları kaldırmadık. Ermenistan Bir politikacıdan, kendisiyle ilgili kaba bir dil kullanılan üç YouTube videosunun kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu videoları kaldırmadık. Fransa Bir kolluk kuvvetinden, mahkeme kararlarının resimlerini içerdiği için Google Görsel Arama'dan resimlerin kaldırılmasına yönelik bir istek aldık. Söz konusu resimleri kaldırmadık ve web sitesi sahipleriyle doğrudan iletişim kurmalarını istedik. Yerel resmi görevlilerden, kendi şehirlerine, belediye başkanlarına ve seçimle gelmiş diğer resmi görevlilere iftirada bulunduğu iddiasıyla şehirleri hakkındaki altı blog yayınını kaldırmaya yönelik bir talep aldık. Söz konusu blog yayınlarını kaldırmadık. Aldığımız içerik kaldırma taleplerinin sayısı, bir önceki raporlama dönemine göre %81 oranında artmıştır. Güney Afrika Karşı İstihbarat Ajansı'ndan, ajans tarafından yayınlanmış bir basın bültenini eleştirerek telif hakkını ihlal ettiği iddia edilen bir blog yayınının kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu blog yayınını kaldırmadık. Güney Kıbrıs Rum Kesimi Uyuşturucuyla Savaş Konseyinden, Google Haritalar'daki ihtilaflı bölgelerin adlarının kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Bu isteği uygun bulmadığımız için hiçbir bölgenin adını kaldırmadık. İtalya Bir kolluk kuvvetinden, bir hastanın tartışmalı ölümüyle ilişkilendirilerek yerel bir doktora iftirada bulunduğu iddia edilen 11 blog'un kaldırılmasına yönelik olarak üçüncü bir tarafa yönlendirilmiş bir mahkeme emri aldık. Emrin kapsamına girdiğini belirlediğimiz dokuz blog'u blogspot.it alan adından kaldırdık. Japonya Yerel bir kolluk kuvvetinden, polisin arama emri olmadan bir evde arama yaptığı iddiasıyla söz konusu arama eylemini anlatan bir blog yayınını kaldırmamıza yönelik bir talep aldık. Söz konusu blog yayınını kaldırmadık. Maldivler Bir kolluk kuvvetinden, gizli bilgileri ifşa ettiği iddiasıyla bir YouTube videosunun kaldırılması için, telif hakkı ihlali bildirimine yönelik çevrimiçi araç üzerinden bir talep aldık. Polis için çok önemli olduğu anlaşılan videoyu kaldırmadık. Mısır Düzenleme kurumlarından, 'Müslümanların Masumiyeti' filmine ait klipler içeren 15 YouTube videosunun kaldırılmasına yönelik iki talep ve iki mahkeme emri aldık. Söz konusu videoların Mısır'da görüntülenmesini kısıtladık. Pakistan Şu dönem içinde bir Google ürünü veya hizmeti kesintiye uğradı: Peru Yerel bir devlet görevlisinden yerel konseyi ve üyelerini eleştirdiği için bir Google Sitesi'nin kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu siteyi kaldırmadık. Rusya Yerel bir devlet kurumundan, kurumun kendisine ait olduğunu öne sürdüğü bir fotoğrafı içermesi nedeniyle telif hakkı ihlalinde bulunduğu iddia edilen bir YouTube videosunun kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu video, ayrıca ilgili kurumu eleştiriyordu. Telif hakkı politikamız uyarınca videoyu kaldırdık. Telekom, Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişiminde Yetkili Federal Denetim Servisinden ve diğer devlet kurumlarından, Bilgi, Bilgi Teknolojileri ve Bilginin Korunmasına ilişkin Federal Yasa'yı ihlal eden içerik barındırdığı iddia edilen 235 blog yayını, Google Play uygulaması, YouTube videosu ve resmin kaldırılmasına yönelik 235 talep ve mahkeme emri aldık. Ürün politikalarını ihlal etmeleri nedeniyle 115 içeriği kaldırdık ve 84 içeriğin yerel olarak görüntülenmesini kısıtladık. Aldığımız içerik kaldırma taleplerinin sayısı, bir önceki raporlama dönemine göre %125 oranında artmıştır. Suudi Arabistan Bir devlet kurumundan, bazı resmi görevlilere iftirada bulunduğu ve söz konusu görevlilerin gizliliğini ihlal ettiği iddiasıyla iki YouTube videosunun kaldırılmasına yönelik olarak, telif hakkı ihlali için çevrimiçi bildirim aracı üzerinden bir talep aldık. Resmi görevliler için çok önemli olduğu anlaşılan söz konusu videoları kaldırmadık. Tayvan Bir Parlamento Üyesinden, kendisine iftirada bulunduğu iddia edilen bir haber makalesine bağlantı veren bir arama sonucunun kaldırılmasına yönelik bir talep aldık. Söz konusu arama sonucunu kaldırmadık. Bilgin Gözel Özel Haber / WSJ
400 Milyon Kişi WhatsApp Yerine Line Kullanıyor
Japon anlık iletişim uygulaması Line güçlenmeye devam ediyor. 400 milyon kullanıcı sayısını geçen Line’ın bundan beş ay önce yalnızca 100 milyon kullanıcısı bulunuyordu. Line, hızlı büyümesinde Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinden gelen kullanıcıların büyük bir etkisi olduğunu, ancak kullanıcılarının çok büyük bir bölümünün hâlâ İspanya ve Asya’dan geldiğini açıkladı. Platforma her gün 1,7 milyon civarı yeni kullanıcı kayıt oluyor. Line’ın anavatanı Japonya, platformun en çok kullanıcıya sahip olduğu ülke. 50 milyonla başı çeken Japonya’nın ardından, 24 milyon ve 20 milyon kullanıcı ile Tayland ve Endonezya geliyor. Hindistan’da ise 18 milyon Line kullanıcısı bulunuyor. WhatsApp’in Facebook tarafından satın alınmasıyla, ABD’deki Line kullanıcıları da 10 milyonu geçti. 400 milyon kayıtlı kullanıcısı sayısı kulağa çok gelse de, Line aktif kullanıcılarının sayısını açıklamıyor. Bu yüzden onu, aylık 465 milyon aktif kullanıcısı bulunan WhatsApp ve 355 milyon aktif kullanıcılı WeChat gibi büyük balıklarla doğrudan karşılaştıramıyoruz. Bugün Line için kutlamaya değer başka şeyler de var. 21 Mart’ta platformdan gönderilen mesajların sayısı 10 milyarı geçti ve yeni bir rekora imza atıldı. Ücretsiz bir uygulama olmasına rağmen, Line başarılı bir iş modeline sahip. 2013 yılında 338 milyon dolar kâr eden uygulama, gelirinin yüzde 60′ını oyun içi satın almalardan, yüzde 20′sini ise çıkartma satışlarından elde etti. Line CEO’su Akira Morikawa, Line’ın 2014 hedefinin 500 milyon kullanıcı sayısını geçmek olduğunu belirtiyor ve görünüşe göre, bu hedefe doğru emin adımlarla ilerliyorlar.Stuff
An Be An Siber Saldırı Haritası
cybermap.kaspersky.com sitesi dünya genelinde an be an saldırıya uğrayan ülkelerin aktif siber haritasını oluşturdu.En fazla siber saldırılardan etkilenen ülkelerin Rusya, Viyetnam, Hindistan, Amerika ve Endonezya olduğu görülüyor.Türkiye 21. sırada!
'Ölüm Bahçesi' Olarak Bilinen Hayvanat Bahçesinden Yürek Sızlatan Kareler
Endonezya'nın en büyük hayvanat bahçesi olan Surabaya Hayvanat Bahçesi'nde kelimenin tam anlamıyla bir kabus yaşanıyor. Burada yaşanan dehşeti görmek için insanlar 1 dolar ödeyip içeriye girebiliyorlar. Burası hayvanlar için  temel bakım, beslenme ve uygun yaşam koşullarından yoksun.  Uyarı: Bu konuda hassas olanlar için fazlasıyla rahatsız edici fotoğraflar bulunmaktadır.
Kaliteli Demokrasi, Güçlü Hukuk Devleti Olmayınca, Ekonomi De Küme Düştü
IMF’YE GÖRE TÜRKİYE 17. SIRADAN 19. SIRAYA İNECEKCHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonominin de güçlü olmadığını, refah ve gerçek bir büyüme yaratılamadığına işaret ederek, 'Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım.Bu zihniyetle devam edersek değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı, G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız' dedi.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yaparak şunları kaydetti:Kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonomi de güçlü olmuyor, refah ve gerçek bir büyüme yaratmıyor.Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım.Bu zihniyetle devam edersek değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı, G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız.IMF’ye göre Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, bu yıl Hollanda ve Suudi Arabistan’a da geçilerek 19’unculuğa düşecek.Türkiye 2014’te, dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan  G20 ’de en alt sınıra doğru iniyor.  Büyük ekonomi sıralaması GSYH büyüklüğüne göre yapılırken, bir ülkenin asıl kalkınmışlığı ve refah seviyesini kişi başına GSYH’si gösteriyor.Kişi başına GSYH’ye göre yapılan sıralamada ise 2013’te bir basamak düşerek 65’inci olan Türkiye’nin bu yıl 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe ineceği tahmin ediliyor.Türkiye, kişi başına GSYH’a göre sıralamada 2000 yılında dünya ülkeleri içinde dünyada 63’üncü sıradaydı. 2002 sonundan bu yana işbaşında olan AKP döneminde anlatılan “hızlı büyüme” masallarına rağmen Türkiye, 2000 yılındaki sırasının hala çok altında.Türkiye’nin kişi başına milli gelirde ise çok altlardaki sırasının giderek daha da aşağılara inmesi dünya ile karşılaştırmada kalkınmışlık ve refah düzeyinin giderek gerilediğini gösteriyor.2014’te öngörülen kişi başına GSYH’ye göre Türkiye, sadece Lüksemburg, Norveç, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin değil; İsrail, Umman, Bahreyn, Lübnan gibi Ortadoğu, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Macaristan, Hırvatistan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin de altında kalıyor. Uruguay, Şili gibi Orta Amerika ülkeleri ve eski Sovyet ülkesi Kazakistan’ın kişi başına milli geliri Türkiye’den daha yüksek. Gabon, Panama, Venezuela, Palau, Barbados ve Şeyseller bile kişi başına gelirde Türkiye’nin önünde…IMF’ye göre Türkiye 2014 yılında 19’uncu sıraya düşecekBüyük ülke, itibarlı ülke, güçlü ülke olmanın yolu kaliteli demokrasiden geçiyor. Türkiye bugün Türkiye insani gelişmişlik sıralamasında 187 ülke arasında 90’ıncı sırada, basın özgürlüğü sıralamasında 179 ülke arasında 154’üncü, cinsiyet eşitliği bakımından 134 ülke arasında 120’inci sırada yer alıyor. Türkiye dünyada “hibrid rejim” ya da “yarı demokrasi” olarak geçiyor.Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmazsa, güçlü bir ülke ve kaliteli bir demokrasi de olmuyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından son açıklanan verilere göre 2002 yılında cumhuriyet savcılarının soruşturma evresinde bir dosyayı görme süresi 212 günken, bugün bu süre 363 gün.  2002 yılında Cumhuriyet Savcıları 2.953.000 dosyayı soruştururken, 2012 yılında 6.285.000 dosyayı soruşturmuş, soruşturulan her 2 dosyanın sadece 1’inde kamu davası açılmasına karar verilmiş. 2002 yılında Ceza Mahkemelerinde bir dava ortalama 232 gün sürerken bu süre 2011 yılında 291 güne çıkmış, 2012 yılında 229 güne inmiş. Yani 10 yılda 4 gün ilerleme sağlanmış. Hukuk mahkemelerinde de aynı trend devam ediyor. 2002 yılında bir dosya 174 günde görülürken 2012 yılında 232 günde görülmüş. 2002 yılında Yargıtay Ceza Daireleri ve Genel Kurulu’nda 244.000 dosya varken bu sayı 2012 yılında 770.000’e çıkmış. Bir dosyanın ortalama görülme süresi 2 kattan fazla artmış. 2002 yılında bir dosya 138 günde görülürken, 2012 yılında 306 günde görülüyor. Bu veriler de gösteriyor ki, Türkiye’de hukuk işlemiyor, yargı hızlı, adil ve bağımsız karar alamıyor.Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa, demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım. Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğü olmazsa, yargı bağımsızlığı olmazsa, kuvvetler ayrılığı çalışmazsa, kaliteli ve gerçek demokrasi olmuyor. Kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonomi de güçlü olmuyor, refah ve gerçek bir büyüme yaratmıyor.Gelir dağılımı adaletli olmayınca, kişi başına düşen gelir artmayınca, refah ve kalkınma bireye yayılmazsa da gerçek manada büyüme olmuyor İnsan hakları standartı yüksek olmayınca, ekonomi de güçlü olmuyor. Hukuk yoksa, demokrasi yoksa, güçlü ekonomi yoksa, o ülke itibarlı ve güçlü ülke de olmuyor. Bu nedenle de Türkiye sıralamalardaki yerini kaybediyor. Bu zihniyetle devam edersek, değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız.IMF’ye göre Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, bu yıl Hollanda ve Suudi Arabistan’a da geçilerek 19’unculuğa düşecek . Kişi başına GSYH’ye göre yapılan sıralamada ise geçen yıl bir basamak düşerek 65’inci olan Türkiye’nin bu yıl 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe ineceği tahmin ediliyor.2000 yılında Türkiye dünyanın en büyük 18’inci ekonomisiydi.Cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH tutarına göre yapılan değerlendirmeye göre 2000 yılında Türkiye dünyanın 18’inci büyük ekonomisi konumunda bulunuyordu. Bülent Ecevit hükümetinin ABD’nin Irak operasyonuna destek vermemesi üzerine, yapılan manipülasyonla ani sıcak para çıkışı yoluyla ağır bir ekonomik kriz yaşatılan 2001 yılındaki hızlı küçülmeyle Türkiye büyük ekonomi sıralamasında 22’nciliğe düştü. İzleyen yıllarda yeniden büyümeye geçen Türkiye 2002’de 21’inci, 2003’te 18’inci, 2004’te 17’nciliğe yükseldi ve izleyen altı yılda bu sırayı korudu. Türkiye, 2011’de ise Endonezya’nın yükselişi sonucu 18’inciliğe indikten sonra 2012’de ise Hollanda’nın bir basamak düşmesi ile tekrar 17’nci oldu. 2013’te de bu sırayı koruyan Türkiye’nin bu yıl ise 2 basamak birden düşerek 19’unculuğa ineceği tahmin ediliyor.Üstelik IMF, Türkiye’nin 2013 yılı GSYH’sını 827.2 milyar dolar olarak öngörürken, TÜİK’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı tutar 820 milyar dolarla bunun da altında kaldı. 2014 yılı için de hükümetin açıkladığı OVP’de yer alan 867 milyar dolarlık hedefe karşılık IMF tahmini bu yıl için 767.1 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.2013’te sıralama fazla değişmedi…IMF’nin 8 Nisan itibariyle güncellediği veri tabanına göre 2013 yılında milli gelirde ilk 7 ülkenin sırası değişmedi. ABD 16 trilyon 780 milyar dolarla birinciliğini korurken, Çin 9 trilyon 181 milyar dolarla ikinci,  Japonya 4 trilyon 902 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı. Bu ülkeleri 3 trilyon 636 milyar dolarla Almanya, 2 trilyon 737 milyar dolarla Fransa, 2 trilyon 536 milyar dolarla İngiltere, 2 trilyon 243 milyar dolarla Brezilya izledi. Rusya 2 trilyon 118 milyarla bir basamak yükselip 8’inci olurken, İtalya 2 trilyon 71 milyar dolarla 9’unculuğa düştü. 1 trilyon 871 milyar dolarlık milli gelire sahip Hindistan’ın 10’uncu sıradaki yeri değişmedi.Sırasıyla Kanada, Avustralya, İspanya, Meksika, Güney Kore, Endonezya, Türkiye, Hollanda ve Suudi Arabistan dolar cinsinden GSYH’ye göre ilk 20 ülke arasında yer aldı.Suudi Arabistan ve Hollanda 2014’te Türkiye’yi solluyor…Tahminlere göre 2014 yılında, 17 trilyon 528 milyar dolarla ABD en büyük ekonomi olmaya devam ederken, ikinci sıradaki Çin’in GSYH’si 10 trilyon doları aşacak, üçüncü sıradaki Japonya’nın milli geliri de 4 trilyon 846 milyar dolara yükselecek.IMF projeksiyonlarına göre 2014 yılında da ilk 20 ülkenin sıralaması çok fazla değişmezken, en dramatik değişimi Türkiye yaşayacak. 18’inci sıradaki Hollanda ile 19’uncu sıradaki Suudi Arabistan’ın birer basamak yükselmesi sonucu Türkiye 2 basamak birden düşerek 19’unculuğa inecek.G20 dışında kalma riski var…AKP döneminde Türkiye’nin ekonomik büyümesi, cari açığı patlatma pahasına, “sıcak para” ile finanse edildi, sözü edilen “hızlı” büyüme masalının aksine, “el parası” ile kağıt üzerinde sahte bir büyüme sağlandı. Ancak bunun ülkeye ve topluma bir hayrı dokunmadı. Türkiye 2014’te, dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan  G20’de en alt sınıra doğru iniyor .Ekonomik hacim mi halkın refah düzeyi mi?Büyük ekonomi sıralaması GSYH tutarına göre yapılırken, bir ülkenin GSYH büyüklüğünün nüfusu ile de orantısı bulunuyor. Çin, Hindistan gibi kalabalık nüfuslu ülkelerin ilk 20 ekonomi arasına girmesine, bu ülkelerin kalkınmışlığının yanı sıra, hatta ondan daha fazla nüfus faktörü etki ediyor. Bir ülkenin kalkınmışlığı ve refah seviyesini ise asıl kişi başına GSYH’si gösteriyor. Asıl bakılması gereken, kişi başına milli gelir sıralamasında Türkiye’nin nerede olduğu ve AKP döneminde nereden nereye geldiği…İlk 20 ekonomi arasında yer alan Türkiye’nin kişi başına milli gelirde ise çok alt sıralarda bulunması ve sıralamadaki yerinin giderek aşağılara inmesi ülkenin kalkınmışlık ve refah düzeyinin dünya ile karşılaştırmada göreli olarak gerilediğini gösteriyor.Türkiye, kişi başına gelirde 67’nciliğe düşüyor…Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, kişi başına milli gelire göre ülkeler sıralamada ise bir basamak düşerek 65’inci oldu. 2014’te ise Türkiye’nin 2 basamak birden düşerek 67’nciliğe ineceği öngörülüyor.2012’de Türkiye,  TÜİK’e göre 10 bin 497 dolar, IMF’ye göre 10 bin 523 dolar olan kişi başına milli geliri ile 64’üncü sırada yer alıyordu. 2013’te ise Türkiye IMF’ye göre 10 bin 815 dolar olan ancak TÜİK’in 10 bin 782 dolarla daha da düşük açıkladığı kişi başına GSYH ile 65’inciliğe geriledi. 2014’te ise OVP’deki 11 bin 277 dolarlık hedefe karşılık IMF,  9 bin 920 dolarlık kişi başına milli gelir öngörüyor. Bu da Türkiye’nin 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe inmesi anlamına geliyor. Bu da AKP’nin 11 yılı aşan iktidarında “hızlı büyüme” masallarına rağmen halkın refah düzeyini dünyanın gerisinde bıraktığının; dünya ile karşılaştırmada göreli olarak halkı yoksullaştırdığının kanıtı…Kişi başına gelirde Gabon’un bile gerisindeyiz…IMF projeksiyonlarına göre kişi başına milli gelirde Lüksemburg bu yıl 116 bin 134 dolarla açık ara birinciliğini koruyacak. Lüksemburg’u 99 bin 574 dolarla Norveç,  96 bin 635 dolarla Katar, 86 bin 145 dolarla İsviçre, 61 bin 889 dolarla Danimarka izleyecek.2014’te öngörülen kişi başına GSYH’ye göre Türkiye, sadece Lüksemburg, Norveç, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin değil; İsrail, Umman, Bahreyn, Lübnan gibi Ortadoğu, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Macaristan, Hırvatistan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin de altında kalıyor. Uruguay, Şili gibi Orta Amerika ülkeleri ve eski Sovyet ülkesi Kazakistan’ın kişi başına milli geliri Türkiye’den daha yüksek. Gabon, Panama, Venezuela, Palau, Barbados, Şeyseller bile kişi başına gelirde Türkiye’nin önünde…Ekonomisi “iflas” etti denilen Yunanistan’ın kişi başına milli gelirinin 2014’te 22.6 bin dolar, Kuzey Kıbrıs’ın ise 24.2 bin dolarla Türkiye’yi ikiye katlıyor.