5 Maddede 'Kadından Şair Olmaz' Diyenleri Utandıran Şair Nigar Hanım
Şair Nigar Hanım'ın Bir Daha Söyle isimli şiiri:Yegane sevdiğin alemde ben miyim şimdi? Sahih ben miyim artık muhatab-ı aşkın? Bütün o hiss-i amik-i fuad-ı pür sevkin O ibtila-yi ezel, o alaik-i ebedi Benim mi şahsıma mahsur? Bir daha söyle.O sanihat-ı hazinin, o beyyinat-ı gamın Sahih, mülhimi hep ben miyim, bugün söyle; Tahassüsatını, efkarını bütün söyle. Getir su kalbime dök varsa sevdiğim, elemin Eden nedir seni rencud? Bir daha söyle.Yeni Türkçeyle:Biricik sevdiğin dünyada ben miyim şimdi? Gerçekten ben miyim artık aşkının muhatabı? Bütün o istek dolu yüreğinin derin duyguları O ezeli düşkünlük, o sonsuz ilgiler Benim mi şahsıma mahsus? Bir daha söyle. O hüzünlü akla gelişlerin, o üzüntülerinin belli olmasının Gerçekten esinleyeni (kadın) hep ben miyim, bugün söyle: Duygulanmalarını, düşüncelerini bütünüyle söyle. Getir şu kalbime dök varsa sevdiğim üzüntün Seni inciten nedir? Bir daha söyle.19. yüzyılın en önemli kadın şairlerinden olan Nigar Hanım'ın hayatına değinirken o dönemde kadın edebiyatçıların her daim yalnızlığa ve arkaplanda kalmaya mahkum edildiğini söylemek gerekiyor. İşte 5 maddede Nigar Hanım'ın hayatı.
15 Adımda Vicdanın Kapanmayan Gözünü Tasvir Eden Horus'un Gözü
Mitolojide çok önemli bir yere sahip olan Horus ve Horus'un gözü konusunda toplum olarak edindiğimiz yanlış bilgiler var. Çok genel bir tabir ile Horus'un gözünü, illüminati ile ilişkilendirip, tamamen karşı çıkan bir toplumuz. Halbuki gerçek manada oldukça değerli bir yere sahip olması gereken bu mitolojik kavramı elimden geldiğince anlatmak istedim.İyi eğlenceler!
Dokunmadan Geçmememiz Gereken 10 Uğur Getiren Heykel
Kimi bronz, kimi mermer, kimi taş… Dünyanın farklı yerlerinde farklı hikâyelere sahip bu heykellerin ortak bir özelliği var: Dokunana şans getirmeleri... Eğer bir gün yolunuz düşer de bu heykellerden birine rastlarsanız çekinmeden dokunun, avuçlayın, mıncıklayın....
Aya Bakıyoruz Çünkü
“Gemicilerin gözü doymuyordu. 50 - 60 kişilik gemiye 200 - 300 kişi alıyorlardı. Biraz su ve ekmekle yola çıkmışlardı. 5 - 6 günü aşınca bunlar tükeniyor ve açlıktan salgın hastalıklara yakalanıyorlar, yolda ölüyorlar ve onlar da denize atılıyorlardı. 600 kişiyle yola çıkan gemiden ancak 370 kişi sağ çıkabilmişti.”
Tarihin ve Kültürün Başkenti SELÇUK-EFES
Selçuk, Dünyanın en büyük açık hava müzelerinden biridir.Antik Çağ'ın en önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Selçuk’ta bulunan tarihi yapıların büyük bir bölümü ayaktadır.İlk çağın en ünlü şehirlerinden biri olan Efes,Küçük Menderes Nehri'nin sularını boşalttığı körfezin yakınında kurulmuştur. Tarıma elverişli toprakları, Doğu’ya açılan büyük bir ticaret yolunun başında oluşu, gerek Antik Çağ'da, gerekse de Hıristiyanlık döneminde çok önemli bir dini merkez oluşu, tarihe büyük bir kent olarak geçmesini sağlamıştır.Selçuk eski adıyla Ayasuluk,1304 yılında Aydınoğulları Beyliği'nin eline geçmiş ve 1426 yılında Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. 1914’de Ayasuluk olan adı Selçuk olarak değiştirilmiş ve Kurtuluş Savaşından sonra da Akıncılar adıyla anılan Selçuk 1957 yılında İzmir İline dahil edilmiş ve ilçe unvanını almıştır.
Çin'in Yeraltı Ordusu Büyüyor
Çin'in Şaanşi eyaletinin başkenti Şian'da bulunan devasa mezarda kazı yapan arkeologlar, dijital tarama yöntemiyle İmparator Çin Şı Huang'ın mozolesi yakınlarındaki kuyuda bin 400 asker, 89 savaş arabası ve at heykelleri buldu.Arkeologlardan Yüan Congyi, içinde hem savaş arabası hem at hem de asker heykelleri bulunması açısından kuyunun 'Terra Kotta ordusunun özünü' yansıttığını söyledi.Kuyuda ayakta duran savaşçıların yanı sıra ok atmak için diz çökmüş asker heykellerinin de bulunduğunu belirten Yüan, heykeller üzerindeki renkli boyanın da görece daha iyi korunduğunu kaydetti.Bu kuyudaki ilk kazılar, 1994'te başlamıştı. Kazılar sırasında parlak yeşile boyanmış bir heykel bulunmuştu. Ölümden sonra imparatoru koruması için yapılan toprak askerlerin üzerindeki boya tabakası, bölgenin kuru iklim şartları nedeniyle havayla temasın ardından soyuluyor. Bu nedenle kuyudaki kazı çalışmalarına, 2008'de boyaların korunması için yeni bir yöntem bulunup, yeterli personel atanana kadar ara verilmişti.Kuyudaki heykelleri Şian'ın kuru havasından korumak için streç filmle sarmayı planladıklarını belirten Yüan, dijital tarama yönteminin de toprak askerlerin renkleri solmadan ya da üzerindeki boya tabakası soyulmadan önce kayıt altına alınmasına yardımcı olacağını kaydetti.
Efes Antik Kenti'ne 'UNESCO' Müjdesi
Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi'nden (ICOMOS) gelen ön rapora göre, Efes Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Asıl Listesi'ne girmesi yönünde hiçbir engel olmadığını belirtti.Başkan Bakıcı, bugün ellerine ulaşan ICOMOS ön raporuyla ilgili meclis üyelerine verdiği bilgide, 1994 yılında başlayan UNESCO sürecinde mutlu sona ulaşıldığına dikkati çekti.Yirmi yıllık bir rüyanın iyi bir şekilde sonuçlandığını dile getiren Bakıcı, 'Bize bugün gelen ön rapora göre artık Efes, UNESCO Dünya Kültür Mirası Asıl Listesi'ne girmiştir diyebiliriz. Efes'in bu listeye girmesiyle ilgili artık önünde bir engel yok. ICOMOS'un verdiği rapor bu yönde. Ben öncelikle bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ayrıca alan yönetim başkanı, sekretaryası, daha önceki belediye başkanımız ve yönetim başta olmak kaydıyla, bugünkü yönetime, danışma kuruluna, eşgüdüm ve denetleme kurumuna teşekkür ediyorum' ifadelerini kullandı.Bakıcı, sonucun 28 Haziran-3 Temmuz tarihlerinde yapılacak toplantıda ilan edileceğini, artık Selçuk için önemli bir sürecin başladığını kaydetti.Efes Müzesi Müdürü ve aynı zamanda Efes Alan Yönetimi Başkanı Cengiz Topal da Efes'in UNESCO'da olması gerektiğinin bilinen bir durum olduğunu, en uzun süre aday olan yerlerden biri olduklarını, uzun soluklu bir çalışma sonrasında 6 ay öncesinden olumlu haberler almaya başladıklarını anlattı.AA
4000 Sanat Tarihçisi ve Arkeolog Mezunundan Yalnızca 20'si İş Buluyor
Hatay Arkeoloji Müzesi’ndeki mozaiklerde yapılan vahim restorasyon kültürel mirasın nasıl korunduğunu gündeme getirdi.Kültür Sanat Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Hızır İnan’ın verdiği bilgilere göre, Türkiye genelinde; 12. 280 arkeolojik sit alanı, 266 kentsel sit alanı, 32 kentsel arkeolojik sit alanı, 159 adet tarihi sit alanı, 438’i diğer sit alanları olmak üzere toplam 13. 175 sit alanı ve 97. 142 korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde 194, özel sektör tarafından açılan 197 müze var.Bu sayıya karşın, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde; arkeolog, müze araştırmacısı, sanat tarihçisi, hititolog, antropolog dahil 1003 personel bu işleri yürütüyor.Sendika Başkanı İnan, arkeolog ve sanat tarihçilerinin kendi alanlarında çalışma ortamı bulamadıklarını söylüyor. Türkiye’deki 100’e yakın ‘Arkeoloji ve Sanat Tarihi’ bölümüne yılda yaklaşık 5000 öğrenci alınıyor, yaklaşık 4000 mezun veriliyor. İş bulan mezunların sayısı ise, yılda 10-20 kişi arasında değişiyor.Bu alanda işsizliği azaltacak olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, son 10 yılda 227 arkeolog, 100 müze araştırmacısı ve 57 sanat tarihçisi istihdam etti.
10 Kelimede Kahve Tarihi
Her ne kadar kahve Etiyopya'da yemek için kullanılan bir ürün olsa da, 15'inci yüzyıla kadar dünyada hak ettiği şöhreti alamadı. Kahvenin dünyada hak ettiği yeri almasını sufi dervişlere borçluyuz. Ritüellerinde kullandıkları şarap yerine, kahveyi kavurup kullanan dervişler buldukları yöntemle kahvenin yaygınlaşmasına öncülük ettiler. Bugünkü Yemen'de bulunan Mokka şehrinden taşınan kahveler İslam dünyasına yayıldı. Her ne kadar Mekke Emiri 1511 yılında kahveyi yasaklasa da, bu yasak kahveyi çok seven Mısır Sultanı tarafından iptal edilince bir anda bölgede kahve kullanımı patladı. Şimdi dünyanın her tarafında, milyonlarca bordro mahkumu güne ancak 'kahve içerek' başlayabiliyorsa, bu kahve sevdasına öncülük eden dervişleri anmalarında fayda var.
2015 Nisan Ayının En İlginç 10 Arkeolojik Haberi
2015 yılının başından beri Arkeofili.com ekibi olarak her ay derlediğimiz en ilginç arkeoloji haberlerinde sıra Nisan ayında. Bu ay da her zaman olduğu gibi Türkiye’den ve dünyadan, birbirinden ilginç 10 arkeoloji haberini derledik. Haberlerin detaylarını altlarındaki linklerde bulabilirsiniz.Ocak, Şubat, Mart aylarının arkeoloji haberlerine de göz atabilirsiniz.
Hayatıyla, Şifreleriyle Leonardo Da Vinci ve Hakkında Kısa Bilgiler
Ömer Çelakıl'dan bahseder gibi başlasak da Leonardo Da Vinci bir dünya şifre, eğlenmeye çalıştığı pek çok şey ile bu dünyadan geçip gitmiştir.15 Nisan doğumlu olan Leonardo Da Vinci pek çok sırrıyla, bilime olan katkılarıyla halen araştırılmakta olan ve hala ilgi çeken bir insan olarak var olmaktadır. Anatomi ve tabii ki resim, bilim ve sanat adına pek çok çalışma yapmış ve bunlarla ilgili kanıtlar ortaya koymuştur.2 Mayıs tarihinde hayatını kaybeden Leonardo Da Vinci hem bilimsel hem de sanatsal açıdan çok değerlidir.Şimdi onun hayatı ile ilgili sizlere küçük bilgiler vereceğiz.
Antik Çağlardan 10 İlerici Örnek
Her ne kadar modern zamanların modası gibi düşünülse de vejeteryanlık hiç de 'yeni' bir şey değil. Aksine antik çağda da inançları nedeniyle vejeteryan olan birçok insan vardı ve toplumdan büyük saygı görüyorlardı. Örneğin matematik dehası Pisagor'a göre bütün canlıların ruhu bulunmaktaydı ve bir hayvanı yemek yemek için kesmek cinayetten başka bir şey değildi. 'Pisagor dieti'ne göre balık ve her türlü et yemek yasaktı. Üstelik Pisagor bakla yemeyi de yasaklamıştı. Rakının bulunmadığı bu karanlık çağlarda tek başına fava yemenin büyük bir günah olduğunu düşünmesi kadar normal bir şey yok.Onun bakla konusundaki bu asil tutumu sürdürülemese de, et yememesi ve vejeteryan tutumu birçok filozof ve devlet adamına öncülük etti. Ovid ve Plutark, Pisagor dietine övgüler düzdüler, Platon 'Devlet' isimli eserinde mükemmel bir şehirde et yiyen kimsenin kalmaması gerektiğini bile söyledi.
Tarih Boyunca İnsanoğlunun Kullandığı En Akıl Almaz 18 İşkence Yöntemi
DİKKAT! Rahatsız Edici İçerik!İşkence insanoğlunun belki de keşfettiği en kötü şeylerden biri. Bir insanın diğerine bu kadar fena şeyler yapabiliyor olmasını düşünmek bile iç karartıcı. Ancak eski zamanlardan beri maalesef işkence çok sık başvurulan bir acı çektirme yöntemi olmuş. İşkencenin dünya üzerinden tamamen silinmesini dileyerek sizinle tarih boyunca insanoğlunun kullandığı en acı verici işkence yöntemlerini paylaşmak istiyoruz.
8 Milyon Yıllık Fosiller Bilim Dünyasını Heyecanlandırdı
Ahi Evran Üniversitesi (AEÜ) Yüzey Araştırmaları Grubu Başkanı Doç. Dr. Ahmet Cem Erkman başkanlığındaki ekibin çalışmaları sonucunda Anadolu'da 8 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen maymun, domuz, at, antilop gibi omurgalılara ait fosiller bulundu.