Devrim Erbil Halılarının Zamansız Buluşmasına Eşsiz Bir Kitap: Uğur Batı’dan 'Şekerrenk'
Yaratıcı yönetmenliğini yaptığım çok özel bir Devrim Erbil kitabı hakkında yazmak istedim. Türk Çağdaş Resim sanatının yaşayan efsanesi Devrim Erbil'in halı eserlerini içeren Prof.Dr. Uğur Batı tarafından yazılan Şekerrenk: “Devrim Erbil Halıları ve Namütenahi Bir Derinlik” kitabı yayımlandı. Devrim Erbil’in dünya çapındaki halı resimleri (tapestry) kitabı onun sanatsal mirasının yeni bir boyut kazanmasını sağlarken, sanatseverlere Erbil’in eserlerine dair derinlemesine bir perspektif sunacak. Bu kapsamda Balıkesir’deki Devrim Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde yine Uğur Batı’nın küratörlüğünde “Şekerrenk” sergisi sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Dünya resminin usta isimlerinden Devrim Erbil’in eserlerinden ilham alınarak tasarlanan müze alanında sanatçının en sevdiği tema olan “çizgisel kent dokusu” halı eserleri ile ön plana çıkarıldı. “Yağcıbedir’in Halısı Rengin Devrim Erbil’i: “Renkler İle Gönlü Hoşnut Etmek alt başlığı ile yayımlanmış kitap kanımca türünün en iyi olma özelliğini taşıyor.
Türkçe-İngilizce çift dilli bir kitap.

269 sayfa ve çok büyük boyutlarda. İçinde 11 tane orijinal Devrim Erbil haritası var. Göstergebilim, retorik, sanat kuramları ve edebiyat gibi alanlardan disiplinlerarası bir yaklaşıma sahip… Şekerrenk, sanat kitapları arasında biricik bir kitap. Devrim Erbil’in sanat serüveninde pek çok organizasyon, kitap, sanatsal aktivitelerde birlikte olduğumuz usta yazar, sanat yönetmeni Prof.Dr. Uğur Batı’nın kaleme aldığı Şekerrenk kitabı, Türk resim sanatının öncülerinden Erbil'in yaşam boyu süren sanatsal yolculuğunu ve bu yolculuğun kültürel mirasımıza katkılarını “halılar” üzerinden ele alıyor. Kitap, Erbil'in sanatsal ifadesinin kökenlerine ve evrimine ışık tutarken, onun vizyonunun ve tekniklerinin sanat dünyasında nasıl bir yenilik yarattığını da gözler önüne seriyor. Devrim Erbil halılarındaki detaylara analitik ve çok boyutlu bir şekilde eğilerek, Erbil’in estetik ve felsefi derinliğini keşfedebileceğiniz bir eser bu. Onun halılarındaki zengin motifler ve canlı renkler, sadece gözü değil, aynı zamanda ruhumuzu da doyuracak.
Devrim Erbil'in sanatsal mirasının sonsuz derinliklerine yolculuk eden, adeta geleceğe uzanan bir vizyonla hayat bulan Şekerrenk: 'Devrim Erbil Halıları ve Namütenahi Bir Derinlik' adlı kitap, Türk Çağdaş Resim sanatının yaşayan efsanesi Devrim Erbil'in halı eserlerini ölümsüzleştiren bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Prof. Dr. Uğur Batı tarafından kaleme alınan bu eser, Devrim Erbil'in dünya çapındaki halı resimlerinin (tapestry) sanatsal mirasına yeni bir boyut kazandırırken, sanatseverlere Erbil'in eserlerine dair derinlemesine bir perspektif sunuyor.
Bu kapsamda, Balıkesir'deki Devrim Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi, yine Uğur Batı'nın küratörlüğünde 'Şekerrenk' sergisine ev sahipliği yaparak sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Dünya resminin usta isimlerinden Devrim Erbil'in eserlerinden ilham alınarak tasarlanan müze alanında, sanatçının en sevdiği tema olan 'çizgisel kent dokusu' halı eserleri ile ön plana çıkarıldı. Müzedeki sergi ve kitabın lansmanı, Türk sanat dünyasında özel bir yer edindi. Modern sanatın duayeni ve ülkemizin eşsiz sanatçılarından Devrim Erbil, 'Şekerrenk' kitabıyla sanatsal mirasını geleceğe taşıyor. Erbil'in halı resimlerindeki sanatsal kariyerini ve eşsiz bakış açısını yansıtan 'Şekerrenk' sergisi de, 'Devrim Erbil Halılarının' en geniş koleksiyonu olarak dikkat çekiyor.
Devrim Erbil'in halı çalışmalarının, asla 'sonu olmayan' bir hikaye barındırdığına şüphe yok. Sanatçının halı çalışmaları, Anadolu coğrafyasının zengin kültürünü ve tarihini yansıtmanın ötesine geçerek, evrensel bir diyalog başlatma gücüne sahip. Erbil, yerel motifleri evrensel bir sanat diliyle işlerken, kültürel köklerimizin modern dünyada nasıl bir yankı bulabileceğini de gözler önüne seriyor. Bu kitap, Devrim Erbil'in eserlerini, onların yarattığı görsel ve duygusal etkiyi halılar üzerinden derinlemesine inceleyerek, sanatseverlere sanatçının dünyasına adım atmaları için bir kapı aralıyor. Her bölüm, Erbil'in halı sanatındaki farklı bir yönünü ele alarak, onun bu büyüleyici evrensel dilde nasıl ustalaştığını gösteriyor. Devrim Erbil'in sanatı üzerinden halıları keşfetmek, sadece estetik bir deneyim değil, aynı zamanda bir öğrenme ve keşfetme süreci, bir füzyondur. Bu bir değer zinciridir; Erbil halılarına akan, yansıyan her detay, kültürümüzün ve sanatın evrenselliğinin bir ifadesi olarak okunabilir. Bu sayfalar, sanatın sadece gözleri değil, aynı zamanda kalpleri ve zihinleri de nasıl etkileyebileceğini göstermek için tasarlandı.
Devrim Erbil Halıları

Devrim Erbil, tartışmasız bir şekilde dünyanın en önemli halı-ressamıdır. Onun halı resimlerindeki atkı, çözgü, düğüm, ilmek; halı tezgahındaki büyük bir ustanın hikayelerini fısıldar. İmgeleri özgün, üslubu özelleştirilmiş, farklı tekniklerde inşa edilmiş, dünyanın tüm dokuma teknikleriyle dokunmuş, yaygın ve en fazla halı koleksiyonuna sahip ressam Devrim Erbil'dir. Halı sanatının dünyadaki 'duayeni' olan Erbil, halı sanatının dilini yalnızca bir ustalıkla değil, bir bilgelikle ve duygularla harmanlayan, adını Türk ve dünya sanat tarihine altın harflerle yazdırmış büyük bir ustadır. Bu büyük ustanın koleksiyonunda Yağcıbedir halıları, Uşak halıları, Özbek halıları, Türkmen halıları, İran halıları, İpek halıları ve Hereke halıları gibi pek çok üslupta eser bulunur. Ancak Erbil'in halı-resimleri kesinlikle bir Anadolu mucizesidir. Onun halılarında Anadolu'nun halı yelpazesinin kendine özgü renklerini, kompozisyonlarını ve olağanüstü tekniklerini görmek mümkündür.
Sanatın ve Kültürün Kalbi Devrim Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde Atıyor!

Şekerrenk kitabı ve sergisi, özel dokunan Yağcıbedir Halıları, sanatseverler ve koleksiyonerler için büyük bir hazine niteliği taşıyor. Devrim Erbil'in sanatsal yolculuğuna tanıklık etmek ve onun eşsiz eserlerini yakından incelemek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunan bu sergide, Erbil’in halı eserlerini ve sanatsal süreçlerini derinlemesine keşfetmek isteyen sanatseverler için bir fırsat yatıyor. Şekerrenk sergisi, Devrim Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde ziyarete açık durumda.
Balıkesir Yağcıbedir Koleksiyonu ve Halı Sergileri

Devrim Hoca için çok özel halılar dokundu. Yağcıbedir üslubuyla. Harika bir koleksiyon oldu bu. Binbir renk cümbüşünün ve köklü bir geçmişin nakış nakış işlendiği toapraklarda, Yağcıbedir halıları yörük aşiretinin ruhunu, örf ve adetlerini, geçmişten günümüze taşıyan birer sanat eseridir. Bu bereketli coğrafyanın yörükleri, asırlar boyu süregelen zanaatkarlıklarıyla halı ve kilim dokumacılığında eşsiz bir üne sahip olmuşlardır. Rivayet olunur ki, vakti zamanında ordulara ok ve yay hazırlayan bu oymak, 'Yağcıbedir' adını almış ve bu isim nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Bugün Sındırgı'nın Eşmedere, Çakıllı, Karakaya, Alakır ve Eğridere köylerinde yaşayan Yağcıbedir yörükleri, atalarından miras kalan bu kadim sanatı, halılarına sadık kalarak yaşatmaya devam etmektedirler.
Yağcıbedir halıları, ilçe ve merkeze bağlı köylerde yaygın bir şekilde dokunmaktadır. Dokumasında ince yün ipliklerin kullanıldığı bu halılar, atkısında ve çözgüsünde de yün ipliği barındırır. Her desimetre karesinde 1400-1600 düğüm, her santimetresinde ise 30-35 ilmek bulunur. Türk düğümü olarak bilinen Gördes düğümünün sağlamlığı sayesinde bu halıların ömrü oldukça uzundur. Günümüzde Sındırgı yöresinde 10.000-10.500 civarındaki tezgahta, yılda yaklaşık 300.000 adet çeşitli ebatlarda Yağcıbedir halısı dokunmaktadır.
Sındırgı tipi Yağcıbedir halıları; Karagöz, heybesulu ve yedielli gibi isimlerle anılan üç ayrı grupta toplanır. Genellikle keskin açılarla motiflenen bu halılarda, diğer halılarda sıkça rastlanan arabesk temasına pek rastlanmaz. Çivit otu kökünün toprak altına gömülerek boyasının mayalandırılması gibi ilginç tekniklerle elde edilen renkler, bu halılara özgü bir dokunuş katar. En şaşırtıcı özelliklerinden biri ise, halıların motiflerinin bir yere bakılarak değil, tamamen zihinden yaratılmasıdır; bu yönüyle dünyada tektirler. Sanki bu yetenek, genlerine işlemiş, bambaşka bir yörük halkıdır onlar.
Yağcıbedir halılarının ipleri kök boyalarla boyanır ve bu boyalar asla solmaz.

Halılarda dört ana renk hakimdir: lacivert (gök), kırmızı (al), koyu kırmızı (nariç) ve beyaz (ak). Zaman geçtikçe, bu halılar kullanıldıkça renkleri daha da güzelleşir ve değer kazanır. 150-200 yıl gibi uzun bir ömre sahip olan Yağcıbedir halıları, otantik özellikleriyle büyüler. Yağcıbedir yörük halkı, yaşantısını, sevinç ve üzüntülerini dokuduğu her motife işlemiştir; her motifin derin bir anlamı vardır.
Lacivert (gök), Yağcıbedir halısının zemin rengini oluşturur ve gökyüzünün mavisinden esinlenerek en çok kullanılan renk haline gelmiştir. Bu renk, yörede bulunan labada bitkisinin kökünden elde edilir. Kırmızı (al) ise, tarihte bereketi simgeleyen kınadan ilham alır. Kadınların kına yakmalarındaki bereket beklentisi, Yağcıbedir halılarının kırmızısına da yansımıştır. Bu renk, yörede yetişen sarıkız otundan elde edilir. Kahverengi (narınç), tüm canlıların topraktan gelip toprağa dönmesi ve besinlerini topraktan alması sebebiyle halıda yerini bulmuştur. Kırmızının ikinci suyuna çalı kozalakları katılarak elde edilir. Siyah (kara), halıda en az kullanılan renktir ve hüznü simgeler. Yaşlı kadınlar siyahı daha çok kullanırken, Eğridere ve Alakır köyleri bu rengi hiç kullanmazlar. Beyaz (ak) ise genç kızların sıkça kullandığı bir renktir. Beyazın sevinci, hayattan beklentileri ve gelin olma özlemlerini dile getirme arzularını temsil ettiği düşünülür. Özellikle Eğridere ve Alakır köylerinde zemini beyaz olan halılar dokunmaktadır.
Bu kadim hikayenin izinde ilerlerken, akla Sındırgı gelir.

Antik kaynaklar, Balıkesir ve çevresini Misya olarak kaydetmektedir. Sındırgı, tarihte Carsea ve Koruköy adlarını almış eski bir yerleşim alanıdır. Lidyalılar, Persler, Bergamalılar, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Beylikler Döneminde Karesi Beyliği sınırları içinde kalmış ve 1323 yılında Osmanlıların eline geçmiştir. Çavdar, Avşar, Yağcıbedir, Çepni, Karakeçili gibi oymaklar bu topraklarda varlık göstermiştir. Yağcıbedir, sadece Sındırgı'ya özgü değil, Balıkesir'in, hatta Türkiye'nin ortak bir değeridir. Öyle ki, Yağcıbedir halılarında tüm şehrin, Ayvalık Adaları'nın ve Midilli Adası'nın manzarasını görebilirsiniz. Üzerinde Şeytan'ın ayak izi olduğuna inanılan, halkın madeni para atarak dilek dilediği eski bir lav birikintisi, bu halıların bir gözü gibidir. Sönmüş bir volkandan kalan lav birikintileriyle oluşan tepe, yuvarlak bir sofra biçimini andırır ve bu figürler halılarda yerini bulur. Demir kafes içine alınan ayak izine benzeyen bu şekil, belki de bir Yağcıbedir halısının en güzel heykeli olarak karşımıza çıkar. Ne ihtişamlıdır bu miras!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!