Dr Hakan Özerol’la Challenge: “Relative Deprivation” Yani Göreli Yoksunluk Nedir?
Günümüze bir bakalım. İnsanlar sadece kendi standartları ile ilgilenmiyor. Aynı zamanda çevrelerindeki insanların sahip olduklarını da dikkatli bir şekilde inceliyorlar. Bu durum neye yol açıyor? İnsanların kendi hayatlarından memnun olmamasına... Bu düşünceyi anlatan terimin adı 'relative deprivation', yani göreli yoksunluk!
Dr. Hakan Özerol'un eğlenceli videosundan yola çıkarak göreli yoksunluğun ne olduğuna bakalım!
1. İlk başta göreli yoksunluk kavramının tanımını yapalım.
İnsanların kendi mutlak geliri ya da yaşam standardı pek önemli değil burada. Peki, önemli olan nedir? Çevrelerindeki diğer insanların sahip oldukları... Onlar ile kıyas yapılarak hissettikleri eksikliği anlatan bir kavramdır.
Kişi aslında kendi temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyordur, hatta bazılarına göre ekonomik olarak oldukça iyi durumdadır. Ama bunu göremez. Mutlak yoksulluk olsaydı temel ihtiyaçlarını karşılayamazdı. Göreli yoksunluk karşılaştırma esaslı ilerleyerek psikolojik olarak karmaşa durumuna neden oluyor.
Mesela size, Dr. Hakan Özerol'a sorulan soru yöneltirse ne derdiniz? 'Yatırım yaparak kazanan arkadaşınızı kıskandınız mı?'
2. Psikolojik olarak bizleri ne düzeye getirir?
Göreli yoksunluk, insanların psikolojilerini doğrudan etkiler. Doğamız gereği çevremizdeki insanlarla kendimizi kıyaslama yönelimine sahibiz. Bu kıyaslama ile başkalarının iyi durumda olduğunu fark ederek kendi yaşamımızdan tatmin olmamaya başlarız. Tatminsizlik beraberinde öfkeyi, kıskançlığı ve huzursuzluğu getirir...
Sosyal medya çağındayız. Herkesin yaşam gözler önünde. Sürekli başka insanların lüks yaşamlarını görüyoruz. Bu da kendimizi yetersiz hissetmemize neden oluyor. Gerçek koşullara bakışımızdaki algıda bozulmalara olur.
Örneğin, videodaki bir soruda yatırım fırsatının kaçırılması üzerinde duruluyor. Bu olaya verilen tepki önemlidir, hırs nedeni ile insan kendini harap edebilir.
3. Asıl tehlike... Toplumsal boyutuna dikkat edilmelidir.
Sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir olgudan bahsediyoruz. Eğer bir toplumda gelir ve yaşam standartları arasında çok fazla fark var ise bireyler arasında adaletsizlik olduğu algısı güçlenir. Sosyal huzursuzluk dediğimiz şeyin temelinde de bu yer alır.
İnsanlar başkalarının sahip olduğu fırsatları düşündükçe kendi durumdan memnun olmazlar. Kendi durumlarının iyileşmesi için protestolar, grevler ve toplumsal hareketler devreye girer. Yani, tatminsizlik sadece bireysel bir mutsuzluklar sınırlı değildir. Toplumsal patlamalara da neden olur. Eğer toplumda eşitsizlikler azaltılmazsa bu patlamaların sık sık yaşanması beklenir.
4. Finans kısmını es geçmemeliyiz.
Ekonomi içerisinde göreli yoksunluk nerededir? Gelir dağılımı adaletsizliğinde... Ülkenin ortalama gelirin yüksek olması önemli değil. Yüksek olmasına rağmen eşit bir şekilde dağılmıyorsa toplumda bir huzursuzluk olur.
Ekonomik büyüme tek başına huzuru getirmez. Bunun yanında adil paylaşımın olması da gerekir. Bir kesim hızla zenginleşirken, diğer kesim yerinde saymaya devam ediyorsa göreli yoksunluk daha derin hale gelmeye başlar. İnsanlar artık kendilerini göstermek için bolca borç almaya başlar, tüketim yarışına girerler.
Videoda sorulan bir diğer soru da bu noktada çok önemli. Alıp geri vermediğiniz borcunuz oldu mu?
5. Peki, çözümü var mıdır?
Göreli yoksunluk ile asıl mücadele edebiliriz? Bu noktada hem bireysel hem de toplumsal düzeyden bir bakmamız gerekir. Kıyaslama alışkanlıklarını azaltarak, kendi koşullarımıza odaklanmalıyız. Böylece psikolojik olarak rahatlamaya başlarız. Toplumsal olarak ise eşitsizlikleri azaltacak sosyal politikaların geliştirilmesi gerekir. Eğitim, sağılık ve barınma gibi alanlarda fırsat eşitliği olmalı. Bunların yanında şeffaf ve adil bir gelir dağılımının olması algının düzelmesini sağlar.
Bir de sosyal medya bağımlılığı var. Sadece ekonomik olarak değil; isteklerin, arzuların, rutinlerin şekillenmesinde de etkili olan mecralar asıl benliğimizden kopmamıza neden olur. Başkaları yapıyor ise iyidir diye yöneldiklerimiz kendi koşullarımızı beğenmemeye iter.
Hem bireysel hem de toplumsal huzurun korunması adına bu konuda farkındalık yaratılmalıdır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın