Osmanlı Döneminin Padişahı II. Mahmud Neden "Gavur Padişah" Olarak Anılıyordu?
II. Mahmud Osmanlı’nın en çalkantılı dönemlerinden birinde tahta çıktı. Tahta çıkar çıkmaz her köşeye el attı, imparatorluğu baştan yarattı. Ama aldığı kararlar çok tartışıldı. Kıyafet düzenlemelerinden askeriye içindeki dini değişimlere kadar her adımı tepkilere yol açtı. Sonunda halk ona hiç de hak etmediği bir lakapla seslenmeye başladı...
II. Mahmud, Osmanlı tarihine “tesis-i sani” yani “ikinci kurucu” olarak geçti.

Yaptığı reformlar, devletin tüm yapısını yeniden inşa etti. Özellikle Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırması ve yerine kurduğu Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusu, askeri gücü modernleştirme yolunda attığı en büyük adımdı. Bu yeni orduya camiler yapıldı, imamlar atandı ve dini düzen yeniden tanımlandı.
Ancak yaptığı değişiklikler, özellikle de kılık kıyafetle ilgili olanlar büyük tepki gördü. Avrupai tarzda fes, ceket ve pantolonun zorunlu hale gelmesi, halkın geleneklerine ters düştü. Askeriyeye üniformalı imamlar atanması bile bidat olarak görülüyordu. Mahmud’un dini ihmal ettiğini, hatta batılılaştığını iddia edenler vardı. Oysa tam tersi bir anlayışla hareket ediyor, dini kuralların daha düzenli uygulanmasını hedefliyordu. Ama anlatamadı, halk anlamadı.
Mahmud’un en tartışmalı adımlarından biri, Osmanlı tarihinde ilk defa ordunun her birliğine kadrolu imam ataması oldu.

Çünkü Yeniçeriler zamanında askerler sefere giderken ceplerinden para toplayıp dışarıdan imam kiralıyordu. Bu durum ordu içinde tarikat çeşitliliğine ve hatta isyanlara yol açmıştı. Heterodoks din adamları, zamanla orduyu etkilemeye başlamıştı. II. Mahmud bu karmaşayı bitirmek istedi.
Yeni sistemle birlikte kışlalara camiler yapıldı, imamlar görevlendirildi ve hatta üniforma giydirildi. İmamlar sadece namaz kıldırmakla değil, askere moral vermek, okuma-yazma öğretmek ve temel dini bilgileri anlatmakla yükümlüydü. Ancak görev şartları ağır, maaşlar düşüktü. Genç din adamları bu alana pek yönelmedi. Askeri imamlar zamanla etkisizleşti. Ama bu sistemin amacı dine mesafe almak değil, tam aksine onu merkezi otoriteye bağlamaktı.
II. Mahmud’a yakıştırılan “Gavur Padişah” lakabı ne reformlarının özüyle ne de inanç dünyasıyla örtüşüyordu.

Aksine, Mahmud oldukça dindar bir padişahtı. Osmanlı toplumunda dini bilgilerin eksik olduğunu düşünüyordu. Mahmud bu cehaleti düzeltmeye çalıştı. Ama dış görünüşe yapılan düzenlemeler her şeyin önüne geçti. Özellikle Avrupalı tarzda kıyafet düzenlemeleri bu algıyı pekiştirdi.
Sakal boyundan bıyık şekline kadar kurallar getirdi, eski mehteran müziğini kaldırıp batı tarzı bando sistemini getirdi. Elçiliklerde portrelerini astırdı, gazeteler yayımlattı. Bunlar halkın gözünde “gavur özentiliği” olarak görülse de aslında çağın gerekleriydi. Devletin hayatta kalması için bu sert ama stratejik adımları atması kaçınılmazdı.
Ama bu reformları sessizce yapan biri değildi. Basını kullandı, propaganda yaptı, tepkileri yönetti. Halkla doğrudan temas kurdu, ama özellikle kırsalda ve muhafazakar çevrelerde bu adımlar hep şüpheyle karşılandı. Onu Batı taklitçisi sananlar çoktu. Oysa niyeti Osmanlı’yı ayakta tutmaktı. Ömrünü devleti kurtarmaya adayan bu padişah, ne yazık ki yanlış anlaşılmanın en büyük kurbanlarından biri olarak tarihe geçti.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Fes zorunlu hale gelince fes gavur başlığı din elden gidiyor kahrolsun fes diye karşı çıkıp isyan edenler Atatürk şapka kanunu çıkarttığında ise bu sefer de ... Devamını Gör
Bunlar sanki çok dini kimseler de din elden gidiyor diyorlar bir de. Altı yaşında çocuk evlenir mi yahu bu hangi din demezler mi adama
Bu halk ne zaman kendisine ne anlatılmak istediğini anladı ki zaten
bu adamın ömrü uzun olabilseydi, hemen ardından gelenler onu anlayabilseydi bugün dünya çok farklı bir yer olabilirdi