onedio
article/comments
article/share
Haberler
Zamanın Şiiri, Mekânın Geometrisi: Fraktalların Ruhu ve 30° Doğu Meridyeni’nde Kocaeli

etiket Zamanın Şiiri, Mekânın Geometrisi: Fraktalların Ruhu ve 30° Doğu Meridyeni’nde Kocaeli

Matematik, evrenin altyapısını kuran görünmez mimardır; sanat ise bu yapının duygularla yeniden inşa edilmiş halidir. Bu iki disiplinin nadir de olsa aynı titreşimde buluştuğu noktalar vardır ve işte o noktalar, hem zihni hem kalbi eş zamanlı olarak harekete geçirir. Akın Ekici’nin '30° Doğu Meridyeni: Bir Zaman Fraktalı' adlı sergisi, tam da bu nadir rastlanan buluşmanın bir örneği olarak, matematiksel düşünceyle sanatsal sezginin birbiriyle nasıl dans edebileceğini gösteriyor. Ekinci’nin bu sergisi, fraktal estetiği Kocaeli'nin sosyokültürel dokusuyla harmanlayarak, kenti yalnızca bir mekân değil, zamanın içinde titreşen bir ruh haline getiriyor. Ekici'nin eserlerinde Kocaeli'nin silüeti, iç içe geçmiş sayısız küçük Kocaeli'den oluşur. Saat Kulesi'nin çizgileri, Keltepe'nin eğrileri, Körfez'in dalgaları—hepsi birbirini yankılayan fraktal döngüler halinde karşımıza çıkar. Bu, yalnızca bir resim tekniği değil, aynı zamanda zamanın ve mekânın matematiksel bir metaforudur.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Serginin temel fikri olan 30° Doğu Meridyeni, Türkiye için zamanın başlangıç noktasıdır.

Serginin temel fikri olan 30° Doğu Meridyeni, Türkiye için zamanın başlangıç noktasıdır.

Fraktallar da tam olarak bunu yapar: zamanı ve mekânı döngüsel bir sistemle açıklar. Ekici'nin tablolarında 'Gün Döngüsü', 'Zaman Atlamaları', 'Kocaeli Türküleri' gibi eserler, bu matematiksel düzeni sanatsal bir anlatıya dönüştürür. Her bir tablo, kendi içinde bir fraktal gibi katmanlıdır. Örneğin, 'Kocaeli Kökler' adlı eserde, bir ağacın dalları aslında kentin tarihini anlatan küçük figürlerle doludur. Bu, izleyiciyi hem mikro hem makro ölçekte bir yolculuğa çıkarır.

Ekici'nin fraktal resimleri, bize şunu fısıldıyor: 'Zaman lineer değil, döngüseldir. Kentler de öyle.' Kocaeli, her sabah yeniden doğar, her akşam yeniden biter—tıpkı bir fraktalın sonsuza dek kendini tekrar etmesi gibi. Bu sergi, yalnızca bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda matematiğin şiirsel bir manifestosudur. Ve belki de fraktalların en büyük sırrı şudur: 'Sonsuzluğu anlamak için, önce onun küçük bir parçasını görmek gerekir.'

Fraktal: Varlığın Derin Yapısı

Fraktal: Varlığın Derin Yapısı

'Fraktal' terimi, Latince 'fractus' yani kırılmış, parçalanmış kelimesinden gelir. Ancak bu kırılma bir yıkım değil, bir ifşa ediştir. Fraktallar, ilk bakışta kaotik görünen doğal ve kültürel yapıların aslında içsel bir düzene sahip olduğunu ortaya koyar. Benoit Mandelbrot’un 1975’te sistematik hale getirdiği bu kavram, doğadaki düzensizliklerin aslında bir tür sonsuz tekrara dayandığını, kendine benzerlik ilkesine göre organize olduğunu savunur. Bir kıyı şeridinin kıvrımı, bir ağacın dallanması ya da bir bulutun girintili çıkıntılı silüeti—her biri fraktal yapıların örnekleridir.

Akın Ekici’nin resimleri bu ilkeyi yalnızca geometrik olarak değil, aynı zamanda varoluşsal olarak da yorumlar. Onun fraktalları, yalnızca biçimsel değil; aynı zamanda ontolojik derinlik taşır. Sanatçının çizdiği her eğri, yalnızca estetik bir karar değil, aynı zamanda zamanın ve mekânın doğasına dair felsefi bir sorgulamadır.

30° Doğu Meridyeni: Türkiye Zamanının Fraktal Başlangıcı

30° Doğu Meridyeni: Türkiye Zamanının Fraktal Başlangıcı

Türkiye’nin saat dilimini belirleyen 30° Doğu Meridyeni, Kocaeli üzerinden geçer. Bu meridyen, zamana müdahil olmanın, onu ölçmenin ve anlamlandırmanın coğrafi simgesidir. Ekici’nin sergisi, bu meridyenin çizgisel değil, döngüsel bir zaman anlayışına işaret ettiğini ileri sürüyor. Fraktal yapıların doğasında da aynı döngüsellik vardır: Sonsuza dek tekrarlanan ama asla birebir aynı olmayan bir yapı.

Resimlerdeki 'Zaman Atlamaları' tablosu, bu döngüselliği belirgin kılar. İzleyici, bakışını tablo üzerinde gezdirdikçe, geçmişten geleceğe, geleceğin olasılıklarından geçmişin hatıralarına doğru dalgalar halinde ilerler. Zaman, burada yalnızca ilerleyen bir vektör değil; katmanlar halinde üst üste binmiş bir deneyimdir.

Kocaeli’nin Fraktal Silüeti: Kentin Zihinsel Topografyası

Kocaeli’nin Fraktal Silüeti: Kentin Zihinsel Topografyası

Ekici’nin sanat anlayışı, Kocaeli’yi yalnızca bir şehir olarak değil, bir düşünce biçimi olarak kurgular. 'Kocaeli Kökler' adlı eserde, bir ağacın köklerinden dallarına uzanan yapısı, aslında şehrin tarihsel katmanlarını temsil eder. Bu dalların her birinde, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, sanayileşmeden çevresel dönüşüme kadar uzanan tarihsel ve kültürel izler fraktal bir tekrar ve dönüşüm biçiminde resmedilmiştir.

'Kocaeli Turkuazı' adlı tabloda, Körfez’in yüzeyinde birbirini takip eden dalga desenleri vardır. Bu desenlerin her biri, yakından bakıldığında içinde küçük tekneler, balıklar, fabrikalar ve hatta denizle yaşam kurmuş insanların siluetlerini barındırır. Bu mikroskobik detaylar, makroskobik kompozisyonla bir bütünlük oluşturur. Bu yönüyle eser, yalnızca görsel değil, düşünsel bir fraktaldır.

Fraktal Estetik: Kaosun İçindeki Ahenk

Fraktal Estetik: Kaosun İçindeki Ahenk

Ekici’nin çalışmaları, fraktal estetik kavramını sanat tarihine yeni bir katman olarak ekler. İslam sanatında sıkça rastlanan geometrik desenlerin fraktal ilkeler taşıdığı, Jackson Pollock’un damlatma tekniğinin fraktal örüntülerle örtüştüğü bilinir. Ancak Ekici’nin yaptığı şey, bu soyutlamayı sosyokültürel bir bağlama oturtarak, Kocaeli gibi çok katmanlı bir şehirde somutlaştırmaktır.'Doğa ve Sanayi' adlı eserde, fabrika bacaları ile ağaç dalları iç içe geçer. Bu bir çelişki değil, ontolojik bir birlikteliktir. Fraktallar bize öğretir ki, karşıtlık gibi görünen yapılar, yeterince derinden bakıldığında aynı matematiksel desenin parçalarıdır. Doğayla sanayi, geçmişle gelecek, gelenekle teknoloji—hepsi aynı döngüsel sistemin farklı zaman dilimlerine ait izdüşümleridir.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Sanatın Matematikle Konuştuğu Yer

Sanatın Matematikle Konuştuğu Yer

Bu sergi, yalnızca bir sanat etkinliği değil; matematiksel bir manifestodur. Fraktalların sunduğu sonsuzluk fikri, Ekici’nin resimlerinde yalnızca teknik bir yaklaşım değil, aynı zamanda varoluşsal bir önerme olarak karşımıza çıkar. Zamanın döngüselliği, mekânın çok katmanlılığı, kimliğin parçalı ama bütüncül yapısı—bunların hepsi fraktal kavramıyla açıklanabilecek düzeyde inceliklidir.

Belki de bu serginin en kıymetli katkısı şudur: Sanat, sadece duyulara değil, düşünceye de hitap ettiğinde anlam derinleşir. Matematik, soğuk bir akıl yürütmeden, sıcak bir sezgiye dönüştüğünde evrenle yeniden bağ kurarız.

Akın Ekici’nin fırçası, sadece boya sürmüyor; zamanı, mekânı ve kimliği yeniden tanımlıyor.

Akın Ekici’nin fırçası, sadece boya sürmüyor; zamanı, mekânı ve kimliği yeniden tanımlıyor.

Fraktallar ise ona, bu tanımlamayı sonsuz bir zarafet içinde yapma gücü veriyor. Böylece ortaya çıkan şey, sadece bir şehir portresi değil, zamanın ve insanın fraktal ruhudur.

Instagram

X

LinkedIn

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam