onedio

Hoca Haberleri

Hoca ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Hoca ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Burak Elmas Açıkladı: Galatasaray'ın Yeni Teknik Direktörü Kim Oldu? Fatih Terim'in Yerine Kim Geldi?
İmparator Fatih Terim'in Galatasaray Spor Kulübü'nden ayrılması üzerine, futbol camiasında yaşanan ayrılık haberlerinin ardı arkası kesilmemişti. Gündemde yer alan konulardan biri olan 'Galatasaray'ın yeni teknik direktörü kim olacak?' sorusuna, Başkan Burak Elmas'tan hızlı bir cevap geldi. Düzenlenen basın toplantısında yeni teknik direktörün kim olduğunu açıklayan Burak Elmas 'Galatasaray'a hayırlı olsun' ifadelerini kullandı. Peki Galatasaray'ın yeni teknik direktörü kim oldu? Fatih Terim'in yerine kim geldi? İşte detaylar...
Gündemin Kalabalığında Kaybolan 10 Konu
Hepimiz haklı olarak yolsuzluk, medyaya müdahale, Fenerbahçe'nin durumu, yeniden yargılama, seçim gündemine odaklandık. fakat bu arada ülkenin gerçek ve önemli gündemini ıskalama noktasına geldik. Bütün hayatımız tapeler, seçimler, adaylar ekseninde dönerken bakın neleri kaçırıyoruz.
Bu Hafta 7 Film Vizyonda
Bu hafta 3'ü yerli 7 film vizyona girecek. 86. Oscar Töreni'nden 3 ödülle dönen ve Teksaslı bir elektrikçinin hikayesini anlatan 'Sınırsızlar Kulübü' sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmen Jean Marc Vallee imzası taşına ve 86. Oscar Ödülleri'nden 3 ödülle dönen 'Sınırsızlar Kulübü/Dallas Buyers Club' vizyona girecek. 'Sınırsızlar Kulübü' Senaryosunu Craig Borten'in kaleme aldığı filmde, Matthew McConaughey, Hilary Swank, Jennifer Garner, Jared Leto, Denis O'Hare'nin rol aldı. Teksaslı bir elektrikçi Ron Woodroof'un gerçek yaşam öyküsünü beyazperdeye taşıyan filmde, 1986'da AIDS hastası olduğunu öğrenen ve 6 ay ömür biçilen Woodroof'un alternatif tedavi yöntemlerini deneyerek, 6 yıl daha yaşama mücadelesi anlatılıyor. Film, 86. Oscar ödüllerinde Matthew McConaughey'e 'En İyi Erkek Oyuncu', Jared Leto'ya 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu', Adruitha Lee ve Robin Mathews'a 'En İyi Saç ve Makyaj Tasarımı' ödülü getirdi. '300: Bir İmparatorluğun Yükselişi' Dünyada büyük beğeni toplayan '300 Spartalı' filminin devamı '300: Bir İmparatorluğun Yükselişi/300: Rise of an Empire' vizyona girecek. Frank Miller'ın grafik romanı Xerxes'ten uyarlanan ve '300 Spartalı' yapım ekibinin, çok eski bir efsaneye sinemacılığın en gelişmiş teknolojisini kullanarak yeniden hayat verdiği filmin yönetmenliğini Noam Murro'nun yaptı. Başrollerini Lena Headey, Eva Green, Rodrigo Santoro ve Sullivan Stapleton'un oynadığı filmde mücadele karadan denize taşındı. '300 Spartalı'dan sonra yaşananları konu alan film, Persler ile Atinalılar'ın karşı karşıya geldikleri büyük Artemis Savaşı'nı konu alacak. Filmin baş kahramanları ise Pers Kralı Xerxes ve Atinalı ünlü general Themistocles olacak. Filmin setleri ve fonların tamamı sanal dünyada yaratıldı. 'Ömer' 'Vaat Edilen Cennet/Paradise Now' filmiyle uluslararası festivallerden ödülle dönen Filistinli yönetmen Hany Abu-Assad'ın son filmi 'Ömer/Omar', haftanın merakla beklenen yapımlarından... Bu yıl Oscar ödüllerinde Filistin'in 'Yabancı Film Dalı'ndaki adayı olan filmin senaryosunu da Assad yazdı. İsrail istihbaratıyla kedi-fare oyununa giren ve aşkı uğruna ölümü bile göze alan Filistinli bir delikanlının hikayesini anlatan film, 2013 Cannes Film Festivali'nde 'Belirli Bir Bakış Bölümü Jüri Özel Ödülü', 2013 Asya Pasifik Film Ödülleri'nde 'En İyi Film', 2013 Dubai Uluslararası Film Festivali'nde 'En iyi Film' ve 'En İyi Yönetmen' ödüllerini aldı. Filmin konusu özetle şöyle: 'İşgal altındaki Filistin'i ayıran Tecrit Duvarı. Ömer, duvarın bu tarafında ailesiyle yaşayan ve bir özgürlük savaşçısı, diğer tarafına geçtiğinde ise sevgilisi için her türlü fedakarlığa hazır duygusal bir aşık. Duvarın bu tarafındaki Ömer, diğer taraftaki gizli aşkı Nadia'yı görmek için her türlü fedakarlığa katlanmaya ve atılan kurşunlardan kaçmaya alışıktır.' 'Kuşlar Şehrinde Macera' Haftanın 3 boyutlu animasyon filmi 'Kuşlar Şehrinde Macera'nın yönetmenliğini, ilk uzun metrajlı işine imza atan Wayne Thornley yaptı. Senaryosunu Camilla Bubna-Kasteliz, Andrew Cook, Raffaella Delle Donne'nin ortaklaşa yazdığı filmin müzikleri Bruce Retief imzası taşıyor. Seslendirme kadrosunda Yekta Kopan'ın da yer aldığı filmin konusu özetle şöyle: 'Bir kartal olan Kai, Zambezia isimli kuşlar şehrine doğru yola çıkar. Burada hem kökenlerini bulmak hem de şehri savunanların parçası olmak ister. Sert bir adam olan babası Tendai ile uzaklarda yaşayan Kai, Zambezia'dan leylek Gogo ve onun co-pilotu çulha kuşu Tini hayatına girince orada daha canlı bir hayat olduğunu anlar.' 'Silsile' Yapımcılığını Necati Akpınar ve Tunay Vural'ın yaptığı 'Silsile' haftanın yerli yapımlarından. Reklam filmlerinden tanınan Ozan Açıktan'ın yönettiği filmin başrollerini Nehir Erdoğan, Tardu Flordun, İlker Kaleli ile Esra Bezen Bilgin paylaştı. Bir geceden sabahın ilk ışıklarına uzanan olaylar silsilesini Cem Akaş, Ozan Açıktan ve Faruk Özerten'in kaleminden beyazperdeye aktaran film, İstanbul Karaköy'de çekildi. Filmin müziklerini Burak Güven yaptı. 'Bizum Hoca' Haftanın yerli komedi filmi 'Bizum Hoca', Trabzon'da geçen bir hikaye... Senaryosunu yazan Yılmaz Okumuş'un Serkan Acar ile birlikte yönettiği filmin müziklerini Kemal Sahir Gürel yaptı. Filmde, başrol oyuncusu Cezmi Baskın'a Levent Ülgen, Serhat Özcan, Sabriye Kara, Erdem Baş, Seymen Aydın, Mehmet Usta, Şamil Kafkas, Adem Yılmaz, Özge Gürel, Semih Habiboğulları, Volkan Girgin, İsrafil Köse, Tahsin Taşkın, Alay Cihan, Pınar Şenol, Hülya Polat, Flourent Malouda, Jose Bosingwa ve İbrahim Yattara eşlik ediyor. Film, Trabzon'un bir köyüne tayini çıkan resmi imamın gelmesi gecikince köylüler tarafından imam olmasına karar verilen 'Bizum Hoca'nın, köyün ortasından geçen HES inşaatı mücadelesi ve gerçek imamla olan olaylarını konu ediniyor. 'Mavi Dalga' Türkiye, Almanya, Hollanda ve Yunanistan ortak yapımı olan 'Mavi Dalga'yı, senaryosunu da yazan Zeynep Dadak ile Merve Kayan birlikte yönetti. Filmin çekimleri Balıkesir ve çevresinde yapıldı. Dadak ve Kayan'ın ilk uzun metrajlı filminin uluslararası prömiyeri, 64. Berlin Film Festivali'nde yapıldı. Filmde, Ayris Alptekin, Barış Hacıhan, Onur Saylak ile Tülin Özen rol aldı. Antalya Film Festivali'nden de ödülle dönen film, Balıkesir'de yaşayan Deniz'in hikayesini anlatıyor. Muhabir: Hilal Uştuk | AA
Hacıosmanoğlu Transfer'den Neden Vazgeçtiklerini Açıkladı
Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Tolgay Arslan transferinin perde arkasında yaşanan olayları anlattı.Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Tolgay Arslan transferinde saat saat yaşanan tüm gelişmeleri Beyaz TV'deki Beyaz Futbol'a anlattı.İşte İbrahim Hacıosmanoğlu açısından yaşanan tüm gelişmeler;'Beşiktaş'la ilişkimiz bozulmasın diye masadan kalkmamız doğru değil. Birileriyle yarışa girmiyorsunuz. YArışa girmek de doğru değil. Biz yaklaşık 4-5 aydan beri takip ediyoruz. Ara ara görüşmelerimiz oldu. Gerek babasıyla, gerek oyuncuyla. Bu 5-10 günlük bir mevzu değil. Sadece Tolgay Arslan değil, Tolga Ciğerci de vardı. Ancak, o sakat diye listemizden çıkardık.''JEST OLSUN DİYE KALKTIK GİTTİK''Babası, İngiltere'den ve İtalya'dan teklifler var dedi, Tolgay'ın Bundesliga'da devam etmesini istiyorum dedi. Görüşmeler devam etti. Hocamız, CEO'muz defalarca konuştu. Eşininin ikna edilmesi lazımdı, 2-3 gün ailece yemek yendi. Eşi de ikna oldu. Yanından da beni aradılar, Metin ile konuşurken Tolgay espri yaptı.Tolgay; 'Metin'i gönderiyorsun, niye gelmiyorsun' dedi. Ben de 'Sen yeter ki gelmek iste, ben akşam gelirim' dedim. Hocamızla, jest olsun diye akşam kalktık gittik. Oturduk yemeğimizi yedik. Hanımı da oradaydı. Onunla da konuştuk. Çocuklarına hediyeler verdik. 12-1'den sonra menajerimle de konuşursunuz şartları dedi.''EL SIKIŞTIK, TAMAM DENİLDİ''Saat 4'e kadar sürdü görüşmeler, pürüz vardı birkaç, ben gidip müdahale ettim. Menajerin rakamlarına, kendim belli rakamlar yazdım. Bu da dedim benim başkanlık opsiyonum, bunu kabul edin dedim. Tamam dediler.Normalde menajerler %10 alır, fark istiyordu, onları da kaldırdık. 5 milyon euro satış opsiyonu istedi, 8'e çıkardım onu. Sadece 2016'nın ilk 2 ayında 8 milyon euro satma hakkı verin dedi. Satamazsa bu opsiyon kalkacaktı. Eğer, 2016'da satarsan, menajerlik karlarını da vermem sana. El sıkıştık, tamam dedi.''VALİZLERİ TOPLAYIP GELECEKLER'Teklifler olduğunu biliyorduk. Aston Villa, Inter'in teklifleri vardı. Ancak, onların rakamları bizim rakama yakın değildi. Vergi nedeniyle onların teklifleri yüksek olamıyor. El sıkıştık, bu anlaşma bitti mi dedim. O da el sıkıştık, bitti dedi.Sabah 10'da kalkıyorum, sarılıyoruz ve avukatlarıyla birlikte 15.30'da döneceğiz. Sabah aynı şekilde problem yok. Valizleri toplayıp gelecekler. Otelden hep beraber gideceğiz. Biz başka görüşme olmasın başka takımla, etik olarak doğru olmaz dedim. Menajeri de onayladı. 4'e kadar sürdü gelmeleri, ben arkadaşlara dedim ki, 15 dakika 15 dakika diyorlar. 4'e kadar gelmezlerse gidiyoruz dedim. 4'ü 10 geçe geldiler.''DEMEK Kİ BEŞİKTAŞ O PARAYI VERMEMİŞ''Arkadaşlar oturdu konuştu. Avukatlar geldi İtalya'dan. Gidiyoruz biz netice itibariyle. Beşiktaş yönetiminden bir arkadaş arıyor, biz yüzyüze görüştük diyor. Biz akşam el sıkışmadık mı, adam gibi bunun bir daha görüşmesinin olmayacağını belirtmedik mi dedim. Bitmiş bir iş, menajerlik detayları bile bitmiş.Bizle böyle konuştuktan sonra, transfer bittikten sonra başkalarıyla konuşuyorsanız, Aston Villa bastırıyor diyorsunuz. Buraya geldiğinize göre, demek ki Beşiktaş bizim verdiğimiz parayı vermedi dedim. Olay bitmiş gitmiş.''KALKIN GİDİYORUZ DEDİM''Senaryo yazmıyoruz, olanları söylüyoruz. 15-20 gün önce kulüpte oturuyorum, hoca oyuncuyla, babasıyla konuşuyor. Hamburg'la da konuştuk. 300 bin euro veriyorduk, onu da 500 bine çıkardık hatta. Hamburg, teklifinizi kabul ediyoruz diye yazılı sözü var. Kulüple ilgili bir sorunumuz yok. Şimdi bütün bunların yanında, böyle bir ortamda kalktım çıktım. Arkadaşlara, kalkın gidiyoruz dedim. Hukuki bir sözleşme yoktu. Sözleşmeyi hazırladık, avukatı geldikten, sağlık kontrolünden sonra imza atılacak.''AHMET NUR ÇEBİ ENGEL OLACAĞIM DEDİ''Sıkıntı şu, Tolga'yı Beşiktaş'a verdiğimiz zaman çok eleştiri aldık. O dönem Yaşar Kaptan, oğlumun Beşiktaş'ta güçlü olmasını istiyorum dedi. Yaşar Kaptan, Trabzonsporludur ve çok emeği geçmiştir.Olcan konusunda da bir detay vereyim. Ahmet Nur Çebi, Olcan konusunda bana haber ver, Galatasaray ne veriyorsa iki katını vereceğim dedi. Biz Ünal Aysal ile oturduk konuştuk, anlaştık. Ancak, dedim ki ben Ahmet Nur Çebi'ye söz verdim, bana 1 gün süre ver. Ünal Aysal da, başkan bitirelim burada demesine rağmen ben Ahmet Nur Çebi'ye anlattım. O da fiyat yüksek dedi. Geçen hafta ben Ahmet Bey'i aradım, böyle böyle ilişkilerimiz var. 5-6 aydır biz ilgileniyoruz Tolgay ile, sizin de adınız karışıyor, bize yardımcı olursanız mutlu olurum dedim.Bana ifadesi, 'Başkanım dış transferlere bakan arkadaş bu konuyla ilgileniyor, ben size şunu diyeyim, bu transferin gerçekleşmemesi için elimden ne geliyorsa yapacağım, aramızda kalsın' dedi. Ben bu şeyi duyduktan sonra, otelde Beşiktaş'la görüştüğünü duyunca Ahmet Bey'i ve babası Yaşar Bey'i aradım. İrtibat kuramadık. Bizle böyle şeyler konuştuktan sonra etik davranmak lazım. Sonuçta kapattık, döndük geldik. Trabzonspor başkanı gidip bir oyuncuyu alamadı falan diyorlar.''2-3 TRANSFER DAHA OLACAK''Çok enteresan. Çocuğun hakkını yemeyelim. Aile içi sorunlara girmek istemiyorum. Yüzündeki mahcubiyeti gördüm, her ne kadar menajerin farklı oyunları da olsa da. Söz verip de, farklı aksiyonlara girmenin mahcubiyeti suratında vardı.Hamburg dönüşünde ben mutluydum. 4 senelik maliyeti bize 15 milyon euroya gelecekti. Hayırlısı oldu. 2-3 transferimiz daha olacak. Bundan sonra isim de, fotoğraf da görmeyeceksiniz.'Sporx
'Niğde'deki Saldırı Alçakça Bir Terör Eylemi'
Sakarya'da konuşan Tayyip Erdoğan, 2 asker ve 1 polisin hayatını kaybettiği saldırıyı 'alçakça bir terör eylemi' olarak nitelendirdi Başbakan Tayyip Erdoğan , Niğde’de 2 asker ve bir polisin hayatını kaybettiği saldırı için 'alçakça bir terör eylemi' diyen Başbakan Erdoğan, ''Üç saldırgan da, iki sağ olarak yakalandı, biri de yoğun şekilde arıyor. Saldırganların ağır durumda olduklarını söylediler'' dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan AKP’nin Sakarya mitinginde konuşuyor. Başbakan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: Niğde’den acı bir haber aldım. Jandarma ve polisimize alçakça bir terör eylemi yapıldı. İki askerimiz ve bir polisimiz şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına baş sağlığı mesajı iletiyorum. Üç saldırgan da, iki sağ olarak yakalandı, biri de yoğun şekilde arıyor. Saldırganların ağır durumda olduklarını söylediler. Bu olayı tabi size burada anlatmak ağır ama başbakanın böyle bir şeyden haberi yok mu denmemesi için, bunu her zaman, yüreğimizin nerede çarptığını hatırlatmak için anlatmak istedim. Niye Pensilvanya? Tek ceketim var deyip, o ceketin içine dünyayı sığdıranlara milletim itiraz ediyor. Pensilvanya’da inzivaya çekildim deyip, oradaki malikanesinden Türkiyemi karıştıranlara milletim itiraz ediyor. Ne diyor “Pensilvanya’da inzivaya çekildim” Yahu neden kendi ülkende inzivaya çekilmedin? Niye Pensilvanya? Bu nasıl bir inziva? İnzivadayım diyor, holding yönetiyor, şirket yönetiyor, milyarlarca doları yönetiyor. Türkiye’de insanların telefon konuşmalarını dinliyor, hatta yatak odalarını izliyor. Spordan darbelere, hukuktan siyasete, atamalardan görev almalara kadar her meseleye müdahale ediyor. Mehmet Selami Şimşek adında Sakarya’da bir gönül insanı yetişti. Ömrünü talebe yetiştirmeye adamıştı. Karşılık beklemeden tamamen hak için halk için çalıştı, geride şerefli bir isim bırakarak hakkın rahmetine kavuştu. Ne diyordu Şimşek, burası çok manidar. “Hakikatler yapraklarını hiçbir sonbaharın dökemediği asırlık ağaçlardır. Ölçüleri yanlış olanların bütün ölçümleri de yanlış olur” diyordu. İşte bu Pensilvanya’daki zat, hakikat asırlık çınarların yapraklarını dökebileceğini zannetti. Yanlış ölçülerden yola çıkarak yanlış hesaplar yaptı. “Hoca efendi dediyse bir keramet vardır” Hadi oradan canım. Allah’ın hükmünün üzerinde hiçbir hüküm yoktur. Yani o yanlış yapmıyor mu? Onun her söylediği doğru mu? Geç bunları geç. Hoca mısın, istihbarat şefi misin Bir Başbakan’ı dinleyemezsiniz, cumhurbaşkanını dinleyemezsiniz, bakanları dinleyemezsiniz. Ama bunlar dinlediler. Dün akşam bunları açıkladım. Bunlarda ahlak diye bir şey yok. Seviye diye bir şey yok. Bunlar insanlıktan nasibini almamış. Bunu dini olarak otoritelerle konuştum, biraz da biliriz. Bir Müslüman bir Müslümanı dinleyemez, gözetleyemez. Yahu bunlar bunu yaptı. Neymiş hoca efendi. Hoca efendi diyor ki, gece yarısı diyor, bir alüfteyi bir siyasiye muhatap edeceklerdi. Hemen aradım onunla bir araya gelmesini engelledim diyor. Sen bir hocaefendi misin istihbarat şefi misin? Nesin sen ya, nesin sen. Yahu bunlar bir şantaj şebekesi. 10-15 yıl önce benim bir saygım vardı, ama saygımı kaybettim. Gece beddua seansları yapıyorlar. Allah ıslah etsin ya. T24
"Tweet Mweet Anlamam Ben Bu İşlerden"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,ın Konuşmasından satır başları İstanbul Türkiye’nin özetidir. Bu ne manzara? Bugün Türkiye bizi izliyor. Tüm dünya İstanbul’u izliyor. Tüm mazlumları, mağdurları, yolda kalmışları, garipleri, öksüzleri sizi izliyor. Kahire’de oyları çalınmış kardeşlerim sizi izliyor. Şam’da kurşunların bombaların altında yaşayan açlıkla sefaletle imtihan edilen, belki de yavrusunun başında ağıtlar yakan ciğeri parçalanmış anneler sizi izliyor. Bağdat’ta barışa susayan gönüller İstanbul’u izliyor. Karabağ’da toprakları çiğnenen Azeri kardeşlerim sizleri izliyor. Mogadişu bugün İstanbul’u izliyor. 'KILIÇDAROĞLU BAK BU MONTAJI NASIL YAPTIK' Varsın birileri montaj desin. Kılıçdaroğlu bak bu montajı nasıl yaptık? Güzel mi, beğendin mi? Bir montaj da sen yap böyle. Varsın birileri montaj desin, taşıma desin. Bu muhteşem coşkuyu küçümsesin. Ama bilesin ki İstanbul, Gazze’nin yetimleri Ramallah’ın öksüzleri sizi izliyor. Kabe’nin etrafında tavafta olanlar size dua ediyor. Diyorlar ki 30’unun akşamında müjde bekliyoruz. 'ONLAR AHLAKİ OLMAYAN ŞEYLERİ İZLİYOR' Telefon, sürekli soruyorlar İstanbul nasıl. Gelirken aynı şeye muhatap oldum. İstanbul sen her an dildesin, kulaktasın, gözlerdesin. İzleniyorsun İstanbul. Ama Pensilvanya’nın izlediği gibi değil. Onlar mahremleri izliyor. Ahlaki olmayan şeyleri izliyor. Ama burası güzellikleri izliyor. Ülkemin aydınlık yarınlarını izliyor. Mahzun, boynu bükük Kudüs bugün sizleri izliyor. “Biz, kısık sesleriz minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım. Ya çağır şurada bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım. Mahyasızdır minareler göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım. Bize güç ver... Cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım. Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım. Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız, Ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım.” Amin sonsuz kere amin. Bugün bir kez daha tarih yazıyorsun İstanbul. Bugün bir kez daha tuzakları oyunları bozuyorsun İstanbul. 'RAHŞAN AFFIYLA KURTARDIN' Millet oynanan oyunu görüyor. Millet sınırsız basiretiyle Türkiye üzerindeki kirli oyunu, tuzağı görüyor. 94’te İstanbul’a aday olduğumda, kimse kazanacağımıza ihtimal vermiyordu. Kimden aldık belediyeyi CHP’den. Yolsuzlukların belediyesi CHP. Kılıçdaroğlu sen bu işleri anlamazsın. Seni zaten SSK’dan tanıyoruz. SSK’daki yolsuzluklarınla tanıyoruz. Rahşan affıyla kurtardın işi yırttın. SSK hastanelerinde çektiğimiz çileleri biz biliriz. Az önce Kocaeli’nde yaşlı bir amca illa sahneye sahneye dedi. Getirin dedim, geldi. Ne dedi biliyor musunuz? İki kere beni hastanede rehin tuttular beni dedi rehin. Nice rehin tutulanlar oldu. Geldiğimde ilk verdiğim talimat şuydu. Bundan böyle hastanelerin kapısından kimseyi döndürmeyeceksiniz ve asla rehin tutmak gibi bir şey duymayacağım. Duyduğum zaman başhekimlere kesin ikazımdır, kesinlikle ilişkilerini keseriz. İstanbul’un seçkinleri kaymak takımı böyle bir sonuç beklemiyordu. İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı. Çünkü CHP demek kirlilik demektir. Yolsuzluk demektir, çöp demektir. CHP demek susuzluk demektir. Ey İstanbul o zaman Ümraniye’nin belediyesi de CHP’liydi. Ümraniye çöplüğünde vahşi depolama vardı, o çöplük patladı 39 kişiye maalesef mezar oldu. gençler bunu bilmeyebilir, geziciler bunu bilmeyebilir. Ah ah, çevreci ha, ne çevrecisi ya? 39 kişi orada maalesef öldü. CHP’li belediye vardı. Bunun hesabını soran oldu mu? Nerde o medya? Yandaş medya nerede? sordular mı bunun hesabını? Sormazlar, işlerine gelmez. Niye? Paslaşıyorlardı, dayanışma içerisindeydiler. Onları onlar getirdiler. Ama tarih hesap soruyor şimdi. Diyor ki ey CHP o 39 vatandaşımızın hesabını ver. Kılıçdaroğlu sen bunların hesabını ver. Ama bunlarda o yüz yok. Geldi İstanbul’a büyükşehir başkan adayı oldu Kılıçdaroğlu. Ben de merak ettim nerede oturuyor diye. Dediler ki Kağıthane’de. Nerede oturuyorsunuz diye, Kağıttepe’de oturuyorum demiş. Ve seçim günü geldi oyunu kullanamadı. Yahu bunun eline üç koyun verin kaybedip gelir. İnanın bundan bir şey olmaz. Şimdi biliyorsunuz pozlar veriyordu, klasör. Yolsuzluk klasörü. Tabi böyle şeylerin olacağını da zannetmiyordu. Baykal genel başkan o da yanında. Klasörün sırtında ne yazıyor yolsuzluk. Kimin klasörü bu? Şu anda büyükşehir adayı olarak gösterdiler zatın. Ne yaptılar onu? Partiden ihraç ettiler hırsız ya. O ihraç ettikleri kişiyi şimdi getirdiler büyükşehir adayı yaptılar. Peki bu nasıl iş? Ben söylemiyorum klasörü sen hazırladın, şimdi de kalkıyorsun o adamı aday yapıyorsun. Niye? Malzeme yok ellerinde malzeme. Kimi koysunlar? Bunlar felç olmuş felç. Ama biz gümbür gümbür geldik, yine gümbür gümbür geliyoruz. Biz İstanbul’a, ülkemize, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yine hizmetkar olarak yolumuza devam edeceğiz. İstanbul’daki seçkinler elitler, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan seçileceğine inanmıyorlardı. Milleti dahi kontrol ettiklerini, milletin aklını çeldiklerini zannediyorlardı. Milletim onlara ağır bir ders verdi. şimdi ne diyorum biliyor musun? 30 Mart’ta sadece onlara değil, hani bu telefonları dinleyenler var ya, Pensilvanya var ya, en önemli dersi ona vereceğiz. 'BUNLAR BİZİM HELALİMİZİ YEDİLER' Bunların dershanelerine gidenler varsa yavrularımızı lütfen oralardan alın. Milli Eğitim Bakanlığı olarak hafta sonlarında takviye kurslarını biz ücretsiz olarak vereceğiz. Yıllarca bunlar bizi sömürdüler ya. Sülük gibi sömürdüler. Ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emer. Bunlar bizim helalimizi yediler ya. Sadaka dediler yediler, zekat dediler yediler, kurbanlık koyun dediler yediler, adak dediler yediler. Ah kardeşlerim ha, benim sevgili peygamberime, kendi televizyonunda miraçtan iniyor kamyonete bindiriyor. Ve bu senaryoları da o onaylıyor biliyor musun? Yahu sen hoca mısın senarist misin? Nesin? İyi niyetimizin kurbanı olduk. Başörtülü kızlarımızın, yahu üniversiteye giderken başlarını açmaları noktasında fetva veriyor beyefendi. Niye? Çünkü 28 Şubatçı generaller onu istediler. Ya sen nasıl hocasın be. Ama 28 şubat öncesi öyle demiyor. Akşam başka sabah başka. Şu andaki yandaş medya var ya muhtar bile olamaz dediler. Muhtar bile olamaz dedikleri kişi 11 yıldır aralıksız Türkiye’de başbakan oldu. Bu milletin iradesini çalamazsınız. Biz önce halkın sonra hakkın iradesine boyun eğdik. Benim meselem milletimin hak meselesidir. Benim meselem milletimin hukuk meselesidir. Biz hukuku çiğnemeye karşı dik duruyoruz. Yargı darbesi yapmak isteyenlere karşı dik duruyoruz. Milli iradenin çalınmasına karşı dimdik duruyoruz. Müslüman olmayanlara da hizmet etmek bizim görevimiz. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister ateist olsun. Bizim görevimiz alanında hepsi var. Bizim iktidarımız ayrımcılığın iktidarı olmayacaktır. Epey zamandır bir şarkı tutturdular. Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Sevsinler sizi. Nereden ibaret? Doğru bunlar öyle alıştılar. Ama böyle değil. Biz sandıksız bir demokrasiyi asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Sen Şişli’de ne yaptın ya? İstanbul’a ne yapacaksın. Bunların böyle bir imkanı gücü yok. Geçenlerde bizim Taksim Yenikapı hattındaki, yeni yapılan köprü var ya, o köprüyü yıkacakmış. Ya bu CHP yıkmakla mükellef, yapmakla değil. İstanbul’da ulaşım sıkıntısı var. İkinci tüp geçidi yapacağız. Kılıçdaroğlu onu da yıkarsınız olur mu? Ama iktidara gelemeyeceğine göre sen artık aracınla gezersin. 'TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA' Bak Kanal İstanbul dedik, adam Kanal İstanbul’dan rahatsız. Biraz kendinize gelin. Şu ülkede bir dikili ağacınız yok. Sadece yakarsınız yıkarsınız başka işiniz yok. Ondan sonra da tencere tava hep aynı hava. Adı da ne? Demokrasi özgürlük. Tencere tavayla özgürlük olur mu? Ancak huzursuzluk olur. Bakıyorsunuz şimdi bazı bu zihniyette olan, sokaklarda yollarda çirkin hareketler yapma… 12 yıl boyunca hırsızların art niyetlilerin farklı hesaplar içinde olanların bu davaya sızmaması için hep hassasiyet içinde olduk. 'UYDURMA BİR PASAPORTLA KAÇTIN GİTTİN' Pensilvanya beddua seansları yapıyor. Varsınlar etsinler ya. Hiç önemli değil. Bumerang gibi onları vurur. Kötü söz sahibinindir. Bitmedi. Şimdi geçenlerde baktım bir şey daha düşmüş. Ne diyor? O uzun bize çok hainlik etti diyor. Şu hale bak, ya sen ne biçim hocaefendisin ya. Ya sen bu noktada eğer dürüstsen 99’da bu ülkeden niye kaçıp gittin? 15 yıldır kaçaksın. Uydurma bir pasaportla kaçtın gittin. İlkokul mezunu ve öbür taraftan da maalesef hak etmediği halde bir pasaportla kaçış. Şimdi soruyorum diyorlar ki inzivaya çekiliyor. TWEET MWEET ANLAMAM BEN BU İŞLERDEN Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıklarız diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorla “CUMHURBAŞKANIMIZIN KANAATİ FARKLI OLABİLİR” Şimdi ne diyorlar? Özgürlük elden gidiyor. Kusura bakmasınlar, bak şu Tayyip Erdoğan, kim ne derse desin bizim mahremimizi, görüşmelerimizi, konuşmalarımızı dinleyen ve dinletenlere karşı sonuna kadar mücadelesini verecektir. Özgürlük adı altında kimse bizim mahremimize giremez. Kim olursa olsun. Cumhurbaşkanımızın kanaati farklı olabilir. Beni dinleyecek, bakanları dinleyecek. Yahu bırakın tüm insanları dinleyecek. Beni dinleyemezsin, yok böyle bir şey. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam, bu montaj, dublaj, uydurma şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz. Böyle bir hakları olmadığı halde bunlar bizi dinliyorlar. Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıkları diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorlar. MİT müsteşarımı tutuklayıp süreci bozmak istediler. Benim Anadolu’daki Trakya'daki kardeşimin gözünden bile sakındığı 20 yaşındaki evladı o dağlarda şehit olmuş bunların umurunda mı? Yozgat'taki kardeşimin Samsun'daki Kastamonu'daki kardeşimin ocağına ateş düşmüş bunların umurunda mı? Babaların ciğeri dağlanmış bu Pensilvanya'nın umurunda mı? Ya Mavi Marmara vuruluyor Pensilvanya'nın gözünde yaş yok. Tam aksine o başkalarının yanında yer alıyor. Bu Aydın Doğan'ın bu Pensilvanya'nın onların medyasının umurunda mı? ‘NE KOMADA ÖLEN ÇOCUK, NE DE BURAK YAVRUMUZ’ Ne İstanbul'da, ne komada ölen çocuk, ne de sokakta vurulan gencecik Burak yavrumuz bunların asla umurunda değil. Bunlar nebbaş nebbaş. Bunlar mezarlık soyguncusu. Cumhuriyet