Serdar Vatansever Yazio: Pandemi sonrası olası salgın ‘Psikolojik Hastalıklar’ Versiyon-2021
Salgın sonrası hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek miyiz? Sadece virüs değil insan psikolojisi de mutasyona uğramış durumda. İnsanlar varlığı gereği kendi güvenli alanlarına ihtiyaç duyarlar. Bu alanları değiştirme süreci ise maalesef o kadar kolay değil. Pandemi sürecinde çoğu insan güvenli alanlarını tekrar şekillendirip çalışma alanlarını yaşam yerlerini, şartlarını değiştirmiş durumdalar. Maskeleri attığımız zaman tedirginliklerimiz de çöpe gidecek mi? Maalesef bir süre hayır! Pandeminin bir çok insanın hayatındaki travma etkisinden bahsedebiliriz. Travmaların en yaygın özelliği de psikolojik sonuçlarının sonradan belirginleşmesidir.Pandemi sonrası azması beklenen 5 psikolojik hastalık.
Şeyda Betül Kılıç Yazio: 2020'ye Dokunmayın Onun Bir Suçu Yok
Sayılara, günlere, gezegenlere ceza kesmek ve uğursuz saymak kolaycılığı insanoğlunun sorumsuzluğuyla aynı yaşta olsa gerek. Oysa 2020’de diğer bütün yıllar gibi depremsiz bir yıl vadetmemişti. Jeolojik hazır oluş zaten belliyken, sorumsuz müteahhitlere yetki veren de hasarlı binaları yıkmayan da 2020 değildi. Tıpkı grizu patlamasıyla maden ocağında yanarak ölen 263 kişiden ve aynı yıl içindeki 6,6 şiddetindeki Erzincan depreminden 1992 yılının sorumlu olmaması gibi. Zaten beklenen depremlerin, küresel salgının, iklim değişikliğinin, Amazon ormanlarında çıkan 100 bin yangının, George Floyd’nin ensesine basıp Siyahileri yeniden sokaklara döken ırkçılığın sorumlusu 2020 mi? Hadi hepimiz bu dört sayıya nefret kusalım ve 2021 seviciliği hepimize şifa olsun, gerçekçi mi bu?
Şule Arslan Yazio: Yeni Yılda Üç Dileğinizden Biri Seks Olsun
Kışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği bu günlerde depresif hissetmemiz çok olağan bir durum. Şimdiden çoğumuzun özlem duyduğu sıcak havalar vücudumuzdaki molekülleri hızlandırarak hareket etmeyi, yiyecekleri sindirmeyi ve düşünmeyi kolaylaştırdığından bizi daha mutlu hissettiriyordu. Ne yazık ki gün ışığından artık daha az yararlanmamız bizi daha depresif hissettirir oldu. Bunlar yetmez gibi üstüne sokağa çıkma yasaklarının gelmesi aktivitelerimizi de kısıtlandı. Yılın bu zamanı kendine özgü bir dolu stresle gelse de aynı zamanda bunlardan kurtulmak için bazı fırsatlar da sunuyor. Kendimizi ve partnerimizi daha iyi tanımak gibi. Birçok magazin dergisi daha kaliteli seks için ya da partnerinizi daha iyi tanımanız için onlarca ipucu verir ancak çok az kaynak bedenimizle ilgili şey söyler. Peki sevişirken bedenimizde neler oluyor?
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Söndürün Işıkları Jet Laggiller Uyusun
Siz uyuyor musunuz? Bu aralar çoğumuz saatlerin karıştığı uyumsuz zamanlardan geçiyoruz. Gün ışığıyla senkronize olmak daha zor. Uzamış kış geceleri gündüz gibi geçiyor. Sosyal medyaya bakarsak kimse uyumuyor, uyutmuyor. Böyle bakarsak adeta Jet Lag oluyoruz. Jet Lag sonucunda ne olur bilirsiniz, beyin uyanık olması gereken saatlerde uyumayı, uyuması gereken saatler uyanık olmayı isteyebilir. Beyinde uyku, açlık ve vücut ısısını düzenleyen bir ana saat vardır. Gece yarısı aniden aç hissetmemiz de bu ritmin canını okumuş uykusuzluğumuzun bedeli oluyor.
Mehmet Zihni Sungur Yazio: Uzun Süre Evde Kalma ve İlişkiler
Evde geçirilen sürenin uzadığı bir zaman diliminde herkesin kendisine sorup yanıtını dürüstçe vermesi gereken temel sorulardan biri de belirsizliğin uzadığı ve evde kalma süresinin tahmin edilemez olduğu bir süreyi gerçekten yalnız başına mı yoksa hayatında anlamlı yeri olan, bağ kurduğu ve önem verdiği bir kişiyle mi geçirmeyi tercih edeceğidir? İnsanla virüs arasındaki savaşın kaçınılmaz bir evresi olan evde kalma ve karantina zamanları doğal olarak ilişkilerin gözden geçirilmesini gerektirecektir. Evlerde izolasyonun evlilik ya da birliktelikler üzerine olan etkilerinin çeşitli karikatür ya da eğlenceli söylemlerle aktarıldığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu anlaşılır bir durumdur, çünkü evlilik ve yakın ilişkiler gibi hassas konular bazen ciddi konuşmak için fazla ciddi kalabilir
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Evli, Mutsuz, Yabancı
Evlilik, biz onu kutsadıkça küçülüp yozlaşıyor mu ne? Aslında ne kadar akıl işi diye düşünmemek elde değil. Düşünsenize hiç tanımadığınız birinin tişörtlerinin takibinden, akşam yemeğinden, koltukta uyuyup kalmasından sorumlu olmanın neresi akli? Erkek tarafından bakarsak, duygularının ne zaman değişeceğini bilemediğiniz birine uyum sağlamayı sürdürebilmek kolay mı? Bakmayın böyle yazdığıma. Dünya evliliği hâlen en gönüllü tercih olarak kabul ediyor. Derdimiz, evlilik vesilesiyle statü arayışı, bazen hayatı her yönüyle paylaşmak, belki de kabul ve onaylanma isteğimiz olabilir. Kabul ve onayın altını çiziyorum, zira kabul yerini reddedilmeye bıraktığında o ilişkide kalmak son derece onur kırıcı olabiliyor.
Uğur Batı Yazio: Sürü Psikolojisi Nasıl Çalışır?
1841’de basılan Extraordinary Popular Delusions and Madness of Crowds (Olağanüstü Kitlesel Yanılgılar Ve Kalabalıkların Çılgınlığı) kitabının yazarı Charles Mackay şöyle diyor: “İnsanlar, hep söylenildiği gibi sürü halinde düşünür, sürü halinde çıldırırlar, ancak akıllanmaları tek tek ve yavaş yavaş olur!”Aslında konuyu Mackay’in sözleri çok net özetliyor ama biz biraz kurcalayacağız. Bir gün Necip Fazıl Kısakürek’e çıkardığı mecmuanın kötülüğünü ifade kabilinden bir soru sormuşlar: “Herkes diğer mecmuaları (dergileri) alıyor, sizin çıkardığınız mecmuada bir sorun mu var ki satılmıyor?” Kısakürek çıkardığı derginin kalitesine o kadar emin ki, sürünün ne yaptığını umursamamış bile. Yapıştırmış cevabı. Tokat gibi: “Milyonların gittiği tuvalet kutsal olamaz.”
Özge Selçuk Bozkurt Yazio: Jenerasyonlarda Hayat ve Karantina
Kendi çocukluğunuzu bir düşünün... Ya o zaman covid olsaydı? Hadi gelin jenerasyonlara göre bu yaşadığımız karantina süreci, o günlerde aileyi, yapısını ve çocuk gelişimimi nasıl etkilerdi bir düşünelim. Hatta bu dönemlerin özelliklerini isterseniz hep birlikte “Mutlu Aile Saati Sohbetleri“ yapacağınız bir saatte konuşun. Çocuklarda farkındalık için çok da güzel bir konu. Hazırsanız başlayalım. Şimdi gözünüzde canlandırın:
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Biz İyi Hissetmezken Bizde Neler Oluyor?
Kendimizi iyi hissetmediğimiz, acı çektiğimiz zamanlar çoğaldıkça zihnimiz gezintiye çıkar. Tüm dikkatimiz geçmişin çözümsüzlüğü veya geleceğin tasarımsal korkunçluğundadır. Böylece şimdiki zaman terk edilen, ihmal gören olur. Anı yaşamak dediğimiz beceriden giderek uzaklaşırız. Temcit pilavı gibi sürekli ısıtılan, kesik, bozulmuş ama etkili anı parçalarıyla uğraşmak bir seçim midir, konuşalım mı?