onedio

Sahte Kimlik Haberleri

Sahte Kimlik ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Sahte Kimlik ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Başsavcılık’tan Operasyon Açıklaması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gülen Cemaati'ne yönelik başlatılan iki ayrı soruşturma kapsamında 104 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Hakkında gözaltı kararı olup da aranan 11 kişi kaldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı bir açıklama yaparak iki ayrı soruşturma hakkında bilgi verdi. Buna göre, 'Selam-Tevhid' adlı örgüt kurulduğu yönündeki soruşturmada 'casusluk' yapıldığı tespitiyle ilgili 76 Emniyet görevlisi hakkında yakalama, gözaltı talimatı vardı. Şu an itibariyle bunlardan 75'i gözaltında. Yine çok sayıda kişinin sahte kimlik ve belgelerle değişik zaman dilimlerinde özel amaçlı dinlenilmesiyle ilgili de İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi'nde görevli 39 şüpheli hakkında 21 Temmuz tarihli yakalama, arama, gözaltı talimatı vardı. Bu şüphelilerden de 29'u gözaltına alındı. 'Bunlar şeref madalyaları' Öte yandan Gülen Cemaati'ne yönelik salı günü başlatılan operasyonda gözaltına alınan polisler, akşam saatlerinden bu yana gruplar halinde sağlık kontrolünden geçirildi. Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, ikinci kez sağlık kontrolünden geçirilmek için sabah saatlerinde Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tabipliği'ne sevk edildi. Hastaneye sivil polis aracıyla götürülen Ali Fuat Yılmazer kelepçe takılmasına tepki göstererek, 'Bu şeref madalyalarını görün, bunlar şeref madalyalarıdır. Bunlar da bugünün polisliğidir. Reza'lara (Rıza Sarraf) yapılmamış polisliği görüyoruz. Bunlar devletimden aldığım şeref madalyalarıdır. Türkiye görecek, tarihe geçecek' dedi. Yanındaki polisler Yılmazer'i, 'Müdürüm lütfen müdürüm' diyerek araca bindirmeye çalıştı. Kendisini sağlık kontrolüne getiren polis memurlarıyla da tartışan Ali Fuat Yılmazer sonra tekrar Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Bu polislerden Kadri Cemil Y. de gazetecilere, 'Ben polisim. Hırsız, terörist gördüm mü bulur, yakalarım' diye bağırdı. İftar kumanyasına isyan etti İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ile Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği operasyonlarda gözaltına alınan eski polis şefleri ve polis memurları, Emniyet Müdürlüğü'nün bodrum katındaki nezarethanelerde tutuluyor. Ömer Köse’nin avukatı Kemal Şimşek, müvekkiliyle diğer şüpheli polislerin, 'adi suçlular gibi ikişer kişilik hücre tipi koğuşlarda tutulduklarını' söyledi. İki kişilik hücre tipi nezarethanelerde tutulan şüpheli polis şeflerinden İstanbul Terörle Mücadele Şube'sinin eski müdürü Ömer Köse, verilen iftar kumanyasına tepki gösterdi. Köse avukatının yanında, 'Terör suçlularına bile yapmadığımızı bize reva görmenizi hak etmedik' diye görevlilere bağırdı. Köse, 'Ben terör müdürüyken buraya gelen terör örgütü üyelerine, terör suçlularına bile yemeği beğenmediklerinde dışarıdan yemek hakkı tanırdım. Onlara çay ikram ederdik. Şimdi bize reva görülene bakın. Biz bunu hak etmedik” dedi. Köse'nin avukatı, diğer illerdeki gözaltı işlemleri devam ettiği için henüz sorgulama aşamasına geçilemediğini söyledi. 'Bu durum da ayrıca mağduriyet doğuruyor” dedi. Avukat Şimşek'e göre sorguya perşembe günü başlanacak. 'Savcının aldığı ek gözaltı süresini de hesaba katarsak şüpheliler ancak cuma ve cumartesi günü hakim karşısına çıkabilir” dedi. Şimşek ayrıca, operasyonun başladığı salı sabah saatlerinde avukatların cep telefonlarıyla içeri girebildiğini, hatta şüphelilerin aileleriyle de görüştürüldüğünü ancak öğleden sonra buna artık izin verilmemesini de anlayamadıklarını ifade etti. 104 polis gözaltında İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimi Hulusi Pur'un kararıyla başlayan operasyonda haklarında yakalama ve gözaltı kararı olan 115 emniyet görevlisinden 104'ü gözaltına alındı. Gözaltına alınan son isim eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer oldu. Al Jazeera 'nin edindiği bilgilere göre polislere, 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme', 'casusluk', 'usûlsüz dinleme', 'resmi belgede sahtecilik', 'suç uydurma', 'özel hayatın gizliliğini ihlal', 'konut dokunulmazlığını ihlal', 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' ve 'delil üretmek' suçlamaları yöneltiliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da operasyonun süreceği ve başka alanlara da sıçrayabileceği mesajı vermişti. Kaynak: Al Jazeera, AA
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Önceki gün Küçükçekmece’deki Garip Dede Türbesi’nde bir Alevi dedesi ile görüştüm.Çocuğunu ilk gün okula yollamış. Din dersinde hoca sınıfa girer girmez, “ İyi günler öğretmenim ” diyen çocukların sözünü düzeltmiş:Bundan böyle “ Hayırlı günler ” demelerini tembihlemiş.Sonra da Sübhaneke duasını öğretmeye girişmiş.“İlk derse girdi ama bundan sonra hiçbir din dersine girmeyecek” dedi dede…Kişisel bir tasarruf mu?Değil, kitlesel bir karar bu…Aleviler, Sünnilik eğitimine karşı demokratik mücadeleye hazırlanıyor.“Bedeli ne olursa olsun ”, dayatmaya direnecek, zorunlu din derslerine girmeyecekler.
Diyarbakır'da 'Dur İhtarına Uymayan' Kişi Öldürüldü
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 'dur' ihtarına uymadığı belirtilen bir kişi, açılan ateşte öldü. Valiliğe göre cezaevi firarisi olan sürücü, güvenlik güçlerine tabanca doğrulttu.Diyarbakır'ın Lice ilçesi Bingöl yolu üzerindeki Abalı Jandarma Karakolu kontrol noktasında görev yapan askerler, saat 14:30 sıralarında araçlarda kontrol yaparken, kendilerini gören bir otomobil sürücüsünün kaçmaya çalıştığını fark etti. Diyarbakır Valiliği'nin açıklamasına göre jandarma, kaçan aracı takibe alıp, sürücüye 'dur' ihtarı yaptı. Jandarma ekipleri, kendilerine tabanca doğrulttuğunu söyledikleri kişiye ateş açtı, sürücü başından ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan 25 yaşındaki Muzaffer Görül hayatını kaybetti.Valilik, ekiplerin önce havaya ardından da aracın tekerleklerine ateş açtığını belirtti.Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde olayı protesto etmek isteyen bir gruba polis biber gazıyla müdahale etti. Görül'ün yakınları, acil servisin camlarını kırdı. Atılan gazlardan hastanede olanlar da etkilendi.Jandarmanın yaptığı araştırmada 'dur' ihtarına uymayarak kaçan kişinin Bingöl Açık Cezaevi'nden bir süre önce firar ettiği ve üç suçtan arandığı ve kesinleşmiş 7 yıl 6 ay hapis cezası olduğu belirlendi. Valiliğe göre, hakkındaki suçlamalardan biri de 'kamu malına zarar verme'ydi. Araçta da bir ruhsatsız tabanca ve iki ayrı sahte kimlik bulundu.Bu kişinin geçen hafta da Bingöl'de aynı araçla Jandarma kontrol noktasından kaçtığı belirlendi.Al Jazeera, DHA, AA
Tuncay Güney Hakkında Yakalama Kararı
Ergenekon tanığı Tuncay Güney hakkında Ergenekon soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla yakalama kararı çıkarıldı.Talep, Ergenekon davasında Savcı Zekeriya Öz'ün yerine gelen Erdinç Bayhan tarafından yapıldı.Tuncay Güney, Ergenekon davasını başlatan ifadelerin sahibiydi. Otomobil kaçaklığı suçlamasıyla gözaltına alınan Günay'in ifadesini dönemin İstanbul KOM Müdürü Adil Serdar Saçan almıştı. Güney'in ifadelerine dayanılarak çizilen Ergenekon şeması Cemaat'e yakınlığıyla bilinen polislerin Emniyet'e hakim olmasıyla birlikte dava konusu olmuştu. Sanıkların taleplerine rağmen mahkeme Tuncay Güney'i duruşmaya çağırmamıştı. Tuncay Güney, daha sonra yaptığı açıklamalarla Ergenekon davasının bir 'proje' olduğunu söylemişti. Kanada'da yaşayan Güney, Ergenekon operasyonlarının başlamasının ardından bir daha Türkiye'ye gelmedi.Odatv.com
Kimliği Çalındı: 36 Dava, 3 Milyon Lira Borç!
İş bulma ümidiyle gittiği İstanbul’da kimliğinin çalınması sonucu, dolandırıcılar tarafından adına sahte şirketler kurulan konfeksiyon ustası Şadi Vakkas İşçi, yıllardır mahkeme mahkeme dolaşıp suçsuzluğunu ispat etmeye çalışıyor. Hakkında bugüne kadar çeşitli illerde 36 ayrı dava açılan İşçi’nin sahte belgeler nedeniyle yaklaşık 3 milyon lira borcu olduğu iddia edildi. 7 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesinde 15 ayrı şehirde 36 mahkemeye giren İşçi, davaların hepsinden beraat etti. Ancak işçinin başı şimdi de vergi borcu nedeniyle Maliye ile dertte. Hiç gitmediği İzmir ve Uşak’ta adına açılan şirketlerin 30 bin TL vergi borcu çıkan İşçi, bu borcu ödeyemezse hapis yatacak.Kahramanmaraş’ta yaşayan, evli ve 3 çocuk babası 45 yaşındaki Şadi Vakkas İşçi’nin hayatını karartan olay, İstanbul’da 2003 yılında nüfus cüzdanı çalınmasıyla başladı. Gece işçi ve kardeşinin kaldığı Zeytinburnu’ndaki eve giren hırsızlar, cep telefonu, 400 dolar ve bir miktar para ile İşçi’nin kimliğini de çalarak kayıplara karıştı. Durumu Topkapı Merkez Efendi Polis Karakoluna bildiren İşçi, olaydan bir ay sonra Kahramanmaraş Nüfus Müdürlüğünden yeni kimlik çıkarttı.2005 YILINDA SAHTE KİMLİK DÜZENLENDİAncak İşçi’nin kimliği dolandırıcıların eline geçti. Nüfus cüzdanındaki fotoğrafı kendi fotoğrafıyla değiştiren Fikret Ş., 2005 yılında Uşak’tan nakil ilmühaberi alarak Küçükçekmece Nüfus Müdürlüğünde adına sahte kimlik düzenledi. Ardından İzmir ve Uşak merkezli 2 şirket kurup banka ve çeşitli şirketlere milyonlarca liralık karşılıksız çek dağıttı.GÖREVLİNİN ÇEKMECESİNDEN 42 ADET SAHTE KİMLİK ÇIKTIBu arada, şikayet üzerine soruşturma başlatan polis, nüfus müdürlüğünde kimliği düzenleyen kişinin çekmecesinde 42 adet sahte kimlik yakaladı. Ancak görevliye ceza verilmedi. Uşak’ta Nakil ilmühaberini veren Mahalle Muhtarıyla ilgili ise 3 ay hapis cezası ve 2 bin lira para cezası verildi.15 AYRI İLDE 36 DAVA AÇILDIOlanlardan habersiz hayatını sürdüren İşçi, 2007 yılında Adli Sicil Kaydı almak için gitti Adliye’de, piyasayı yaklaşık 3 milyon lira dolandırdığını, hakkında 36 ayrı dava dosyasından yakalama emri çıkartıldığını ve mal varlıklarına ihtiyati tedbir karı konduğunu öğrenir.SUÇSUZ OLDUĞUNU 7 YILDA İSPATLAYABİLDİBir anda kendini milyonlarca liralık borç yükünün altında bulan İşçi hakkında şimdiye kadar İstanbul, Antalya, İzmir, Uşak, Konya, Karaman, Kahramanmaraş, Düzce, Bursa, Balıkesir’inde arasında bulunduğu 15 şehirde, 3167 sayılı kanuna muhalefet ederek karşılıksız çek kullanmak suçundan 36 dava açıldı. İşçi, yakalanmamak için 2 yıl süreyle ailesinden uzakta, kaçak hayatı yaşadı. Aklanmak için 7 yıl hukuk mücadelesi veren işçi en son birbuçuk yıl önceki davayı da kazanarak 36 mahkemeden beraat etti.Kayıtlara göre piyasayı yaklaşık 3 milyon lira dolandırdığı görünen İşçi, film senaryolarını aratmayan hayat hikayesini şöyle anlattı: '2003 yılında İstanbul’a çalışmak için gittim. Kardeşimin Zeytinburnu’ndaki evinde hırsızlık oldu. Gece soyulduk, paralarımızla birlikte kimliklerimizde çalındı. Cep telefonu, 400 dolar ve bir miktar para çalındı. Topkapı Merkezefendi Polis Karakolunda şikayetçi olduk. Karakoldan ifade verdiği için ilan vermeme gerek olmadığını söylediler. Olaydan bir ay sonra Maraş’ta yeni kimlik çıkarttım, tekrara İstanbul’a döndüm. 2007 yılında yurt dışına gidecektim sabıka kaydı almak için adliyeye gittim. Adliyede 3 nüsha belge verdiler. Böylelikle hakkımda 36 dava dosya açıldığını, mal varlığıma ihtiyati tedbir kararı konulduğunu ve yakalama emri çıkartıldığını öğrendim.''AKLANMAK İÇİN 7 YIL UĞRAŞTIM'Birbiri ardına 7 yıl süren mahkemelerin ardından kendini aklayabildiğini belirten İşçi: 'Kimliğim kullanılarak İzmir ve Uşak merkezli 2 şirket kurulmuş. Maliyeye 30 bin lira vergi cezası, çeşitli miktarlarda çek, toplam 3 milyon TL borç çıktı. Aklanmak için 7 yıl uğraştım. 36 mahkeme sonucunda hepsinden aklandım. 2007 yılında Tebligat geldi, ‘3167 SYM’ bankadan bana çek imzaladığım söylendi. Çekte İstanbul yazıyordu. Benim şirketlerim olduğu ve çeklerle birçok insanların dolandırıldığını öğrendim. Daha sonra bizim hukuk mücadelemiz başladı. Bendeki kimlik sahte, diğer dolandırıcıların çıkarttığı kimlik gerçek kimlik görünüyordu. Mahkemelerle mücadelemiz başladı, bu mücadele tamı tamına 7 yıl sürdü. Hakkımda 36 dava açılmış ve 3 milyon liraya yakın borç vardı. Her bir mahkemeye çıktık, el yazı örneklerimizi, parmak izi örneklerimizi verdik, incelemelerin ardından kendimizi akladık.' diye konuştu.MALİYE İLE BAŞI DERTTE, ÖDEMEZSE 3 AY İLE 1 YIL ARASI HAPİS YATACAKMahkemelerin ardından bu kez de Maliye ile başının dertte olduğunu söyleyen işçi: 'Mahkemeler bitti bu kez de sahte şirketlerin maliye borcu çıktı. Usulsüzlük nedeniyle 30 bin lira vergi borcum görünüyor. Vergi mahkemelerine dava açtık, olumsuz sonuç aldık. Konuyla ilgili Maliye Bakanlığına müracaat ettik. Şimdi oradan gelecek güzel bir haber bekliyoruz. Devletim beni bir yerde de koruyamadı, bilgilerime sahip olamadım, savcılığa suç duyurusunda bulunuyorsunuz, savcılık hareket geçti mi, geçmedi mi size bilgi vermiyor. Maliye borcu çıktı ödemezsem 3 ay ile bir yıl hapis cezası diyor. Ne yapmamız lazım.' ifadesini kullandı.'EVDEN 2 YIL AYRI KALDIM'Çektiği sıkıntılı günleri gözyaşı dökerek anlatan İşçi, tutuklanmak korkusu nedeniyle eşi ve 3 çocuğundan 2 yıl ayrı yaşamak zorunda kaldığını aktardı. ‘Çok sıkıntılar çektik’ diyen İşçi şunları kaydetti: 'Yeri geldi çalışamadım. Kazandığımız 3 kuruşu avukat parasına verdik. Sorumlu olduğum bir ailem vardı, onlara da para vermek durumundaydım. Yaşadıklarım parayla ölçülmez. Yeri geldi bir öğün yemekle idare ettim. Evden 2 yıl ayrı kaldım. Çocuklarımı göremedim, bayramları ailemden uzakta geçirdim. Kimseye bir şey anlatamıyorsunuz, mahkemeler süresince avukat yakalanırsam tutuklanarak ceza evine gönderileceğimi söyledi. Bu yüzden kaçak hayatı yaşadım. İşverenler farklı gözle bakıyor, sicil kaydı yüzünden iş vermiyorlar.' İş kazası geçirdiğini ve son 6 ay çalışamadığını dile getiren İşçi, maliye borcu konusunda devlet büyüklerinden yardım beklediğini sözlerine ekledi.'ÇOCUKLARIMA HEM ANNELİK HEM BABALIK YAPTIM'Şadi Vakkas İşçi’nin 17 yıllık hayat arkadaşı Meziyet İşçi (39) ise çocuklarına hem annelik hem babalık yaptığını söyledi. Eşinin dava sürecinden anlının akıyla çıktığını ifade eden İşçi, 'Çocuklarıma hem annelik yaptım hem babalık. Eşim İstanbul’daydı, mahkemeler nedeniyle oraya gitmek zorunda kaldı. Yoksa tutuklanacaktı. Şimdi çok şükür 36 mahkemeden beraat aldı, ayaklarımızın üzerinde durmaya çalışacağız. Maliyeden temizlenirse omzumuzdaki yükler tamamen hafifleyecek.' dedi.Cihan Haber Ajansı
Yasadışı Dinleme Davasında 31 Polise 238'er Yıl Hapis İstemi
Adana'da 'yasadışı dinleme' iddiasıyla polisler hakkında yürütülen soruşturmalar kapsamında 4'üncü bir dava daha açıldı. 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davada yargılanan tutuksuz 31 polis hakkında 238'er yıla kadar hapis cezası istendi.Adana'da hakim ve savcılar ile emniyet mensuplarının yasa dışı olarak dinlenmesiyle ilgili biri emekli 14 polis hakkında ilk olarak 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir dava açılmıştı. Tutuksuz polisler hakkında 25'er yıla kadar hapis cezası istenirken 'yasa dışı dinleme' iddialarıyla ilgili 6'ncı ve 7'nci Ağır Ceza Mahkemeleri'nde de farklı şikayetçiler tarafından yapılan başvurular nedeniyle bazı polisler hakkında davalar açıldı ancak duruşmalara henüz başlanmadı.DÖRDÜNCÜ DAVA AÇILDIDevam eden soruşturma kapsamında aralarında Adana Adliyesi'nde görev yapan memurlar ve polislerin de bulunduğu 14 kişiyi sahte kimlik ve uydurma suçlar işlemiş gibi göstererek yasa dışı dinledikleri iddiasıyla 31 polis hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün yapıldı.Aralarında daha önceki davalarda yargılanan polislerin de bulunduğu tutuksuz sanıklar hakkında 'Haberleşmenin gizliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından 238'er yıla kadar hapis cezası istendi.9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına 31 sanığın 24'ü katıldı. Duruşmaya sanıkların 1'inci derece yakınlarının dışında kimse alınmadı.DHA
Influencerlar'a Gazeteci Sorumluluğu
Instagram erişime kapanmadan birkaç gün önce yayınladığı temizlik videolarıyla tanınan Cem Özkök’e verilen reklam cezasıyla çalkalanıyordu. Özkök, kendi markası olan ürününü milyonlarca takipçisi olan kişisel hesabından tanıtınca, Ticaret Bakanlığı tarafından kendisine 500 bin liralık ceza kesilmişti. Cem Özkök’ü isyana, diğer influencerları da galeyana getiren bu olay sonrası, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a dayanılarak hazırlanan ve sosyal medya etkileyicileri (influencer, bu yazıda bu kavramı SME olarak kullanacağım) tarafından yapılan ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara ilişkin olarak yürütülen incelemelerde esas teşkil etmek üzere Reklam Kurulu'nun 04.05.2021 tarihli ve 309 sayılı toplantısında 2021/2 numaralı ilke kararı olarak kabul edilen “Sosyal Medya Etkileyicileri Tarafından Yapılan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Hakkında Kılavuz”unu inceledim.
IŞİD 'Hicret Kılavuzu' Hazırladı: Türkiye'ye Doğrudan Gelmeyin
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), örgüt safında savaşmak isteyen Batılılar için bir kılavuz hazırladı. İnternet üzerinden paylaşılan 50 sayfalık kılavuzda, ‘müstakbel militanlara' gelirken nelere dikkat etmeleri ve hangi yolları kullanmaları gerektiği tarif ediliyor.IŞİD, Türkiye'nin Suriye'ye geçişi zorlaştırması üzerine Avrupalı cihatçılar için yeni bir kılavuz hazırladı. ‘İslam Devleti'ne Hicret-2015' adlı 50 sayfalık İngilizce kılavuzun kapağında Şanlıurfa Havaalanı, Akçakale Sınır Kapısı ve Rakka'nın işaretli olduğu bir harita yer alıyor:‘AKÇAKALE'DEN SURİYE'YE DOĞRU OLABİLDİĞİNCE HIZLI KOŞUN''2012-2014'te Suriye'nin Babüsselam (Öncüpınar) veya Baas el Havva (Cilvegözü) sınır kapılarından geçmeden önce bir arkadaşla buluşup dini olmayan bir görüntüyle Suriye sınırına ulaşılırdı. Türk sınır muhafızları vize verirdi. Sonrasında kişi sınır kapısı yakınındaki sığınmacı kampındaki kişilerle buluşurdu. Güncel yöntemdeyse (2014/2015) ‘hicret' edenlerin çoğu Türkiye'ye ulaşıp bir otele gidiyor ve Twitter'la iletişime geçiyor. Kontakları Suriye'den geliyor ve otelde buluşuyor. Güvenlik için sınır geçişi öncesi buluşma büyük önem taşıyor. Şanlıurfa'ya gidiliyor. Tel Abyad (Akçakale) sınırında kapı bulunmuyor. Ancak sınır boyunca asker bulunabiliyor. Sınırı geçmeden önce etrafta kimsenin olmadığından emin olunuyor ve Suriye'ye doğru olabildiğince hızla koşuluyor. Sınır geçilince bir otomobile biniliyor ve Rakka'ya gidiliyor.'‘AİLELERİNİZE BİLGİ VERMEYİN'Habertürk'ün haberine göre, örgüt, yolculuğa ‘turistik seyahat' izlenimi vermek için Türkiye'ye doğrudan değil, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerden aktarmalı uçuşların tercih edilmesini istiyor. İnandırıcılık için uçak biletinin ‘gidiş-dönüş' alınması gerekiyor. İlk uçuştan sonra Türkiye'ye deniz veya karayoluyla geçmenin daha güvenli olacağı da vurgulanıyor. Ayrıca cihatçıların bu yolculuklarından ailelerini bile haberdar etmemeleri gerekiyor.‘TÜRKİYE İNTİKAM SALDIRISINDAN KORKUYOR, O YÜZDEN ORADA RAHATIZ'Kitapçıkta, IŞİD'e katılacak olanlar, Türkiye'ye ulaştıktan sonra gizlilik içinde hareket etmeleri ve talimatları izlemeleri konusunda uyarılıyor. Gelenlerin otele yerleştikten sonra Suriye'den birileriyle temasa geçmesi ve gerektiğinde IŞİD'in ‘güvenli evlerine' yerleştirileceği anlatıldıktan sonra şöyle deniyor:'Bu evlerin büyük bölümü sadece erkeklerin kalmasına uygun. Suriye'ye gitmek isteyenlerin büyük bölümü burada konaklıyor. Burada sahte kimlik, pasaport, vizeler yapılabiliyor. Evler gizli ve bulmak çok zor. Bu evleri bulmak için IŞİD'in kendilerine ‘tezkiye' denilen güven mektubu sahibi kişilerle iletişim kurmak gerekiyor. Unutmayın Türk istihbarat servisleri IŞİD'in hiçbir şekilde dostu değildir. IŞİD sempatizanlarını hapsetmeye çalışırlar. IŞİD üyelerinin Türkiye'de huzur içinde olmasının tek nedeni, Türkiye'nin intikam saldırısından korkmasıdır' deniliyor.EN FAZLA EL ÇANTASI, SIRT ÇANTASI VE BAVULKılavuzda IŞİD'e katılacakların yanında götürmesi istenen eşyaların ayrıntılı listesi de bulunuyor. ‘Hicret' edeceklere yanlarında bir el çantası, bir sırt çantası ve bir bavuldan fazlasını getirmemeleri vurgulanıyor.Bu çantalarda yer alması tavsiye edilen eşyalarsa şöyle: El çantası (İçinde silah, kesici alet, sıvı ve patlayıcı olmamalı), pasaport, uçak biletleri, cüzdan, nakit para, cep telefonu, kulaklık ve şarj aleti, mendil, küçük LED fener, yara bandı, gözlük ve güneş gözlüğü, kâğıt ve kalem, birkaç ilaç, 24 saat içinde hayatta kalmanızı sağlayacağını düşündüğünüz her şey.‘YAKALANIRSAN YALAN SÖYLE'IŞİD'e katılacaklara yakalanma durumunda sakin olmaları ve niyetleri ve nereye gittikleri sorularına yalan cevaplar vermeleri isteniyor. Kılavuzda ayrıca yalnız, çocuğuyla ve birkaç kadınla IŞİD'e katılmak isteyenler için özel tavsiyeler veriliyor. Kadınlar ‘mahremi' yani nikâh düşmeyen bir erkek olmadan seyahat etmemeleri için uyarılıyor, taksiye binecek ve SIM kart alacak kadar Türkçe bilmeleri gerektiği de öğütleniyor.
10 Dakika Arayla Girmişler
Savcı Selim Kiraz’ı rehin alan saldırganların 10 dakika arayla farklı kapılardan adliyeye girdiği, bankaların bulunduğu bölümde buluştuğu, adliyede yaklaşık iki saat zaman geçirdiği belirtiliyor.Al Jazeera muhabiri Selahattin Günday'ın haberine göre, adliyenin güvenlik kameralarını inceleyen ekipler, operasyonda öldürülen saldırganlardan Şafak Yayla’nın saat 10.30 civarında, adliyenin C kapısından girdiğini tespit etti. Yayla’nın koltuğunun altındaki cüppe ile C kapısındaki avukat girişinden sahte kimlik kartı göstererek girdiği kameralara yansıdı. Güvenlik kontrolüne takılmayan Yayla’nın olayda kullanılan ve 7.65’lik Fransız onlusu diye adlandırılan silahı sokan saldırgan olduğu belirlendi.İkinci saldırgan vatandaşların kullandığı kapıdan girdiYayla’nın adliyeye girişinden 10 dakika sonra da diğer saldırgan Bahtiyar Doğruyol adliyeye geldi. Ancak Doğruyol, C kapısı yerine metrobüs durağındaki D kapısından adliyeye girdi. Doğruyol’un vatandaş girişinden aranarak içeri girdiği belirlendi.10 dakika arayla adliyeye farklı kapılardan giren saldırganlar, adliyenin -2. katta bankaların bulunduğu koridorda buluştu, eylemi gerçekleştirecekleri saate kadar adliye içinde gezdi. Hatta adliye içindeki kafeteryada bir süre oturdu.Savcı Selim Kiraz’ın odasının bulunduğu bölgedeki kameralar da incelendi. İncelemelerde saldırganların odaya girmeden tam yedi dakika önce, Berkin Elvan’ın avukatlarından birinin savcının odasından çıktığı tespit edildi. Kadın avukatın savcının odasından çıkmasının ardından saldırganlar odanın bulunduğu koridora geldi. Kısa bir süre odanın çevresini kontrol eden saldırganlar savcıyı rehin aldı.Gazlı müdahaleden vazgeçildiÖte yandan Emniyet’ten verilen bilgiye göre, polis 9 saatlik rehine krizi sürerken havalandırma kanallarından savcı Kiraz’ın odasına gaz sıkarak müdahale etmeyi düşündü. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden anestezi uzmanları adliyeye getirildi ve görüşleri alındı. Anestezi uzmanları aynı büyüklükteki bir odayı kontrol ettikten sonra odanın hacminin büyük olduğunu, odaya gönderilecek gazın saldırganları etkisiz hale getirmekte yetersiz kalacağını söyledi. Bunun üzerine bu plandan vazgeçildi.Kaynak: Al Jazeera