onedio

TÜSİAD Haberleri

TÜSİAD ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. TÜSİAD ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

'Erdoğan Ayakta Kalabilmek İçin Ülkeyi Savaşa Bile Sürükler'
AKP’nin kurucu üyelerinden Abdüllatif Şener, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, BirGün’ün son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. »Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve AKP’nin “montaj” iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?Montaj ihtimali yüzde sıfır. AKP’nin kurulmasından önce de Erdoğan’la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunç bir para eğilimi olduğunu o günlerde tespit ettim. En çok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ülke, tarihinde hiç görülmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunçtur. Geçmişte, Özal döneminde İsmail Özdağlar 15 bin dolar için yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan söz ediyor. Cumhuriyet tarihi dönemindeki bütün yolsuzluk olaylarını üst üste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yüzde 1’i yapmaz. »Kuruluşundan itibaren AKP’ye bakıldığında Erdoğan’ın yakın çevresindeki isimlerin değiştiğini görüyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tüm hukuk düzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, sürdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak için bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mümkün değil. Sürekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun süre yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını göreceği, içlerinde isyan edenler çıkacağı için sürekli değiştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Erdoğan, her seçimde milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini değiştiriyor. İl, ilçe teşkilatları da sürekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dökülmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor.” »Yargıyla ilgili süreç, HSYK’de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu düzenleme süreci nasıl etkiler?Başbakan şu anda Türkiye’yi çoklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan’ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın özgürlüğünü destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili düzenleme tüm hukuk düzenini altüst edecek.  Bakan çocuklarının yargılanma sürecini baştan sona tahrip edecek bir düzenleme bu. Anayasa’ya aykırılığı net olan düzenlemeler var. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala döner diye düşünenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık çok geç kalınmış, Türkiye’nin çivisi çıkmış olacak. »Çivinin çıkmaması için ne yapılmalı?Anayasa Mahkemesi “yok hükmünde sayma” kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yönünde bir karar verilirse iptal hükümleri geriye yürümediğinden, hukuk düzenini, anayasal düzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gösterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hükmüne sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK için geçerli değil bundan sonra da öyle felaket kanunları geçecek ki Meclis’ten, bunları anayasaya kökten aykırı olduğu için yok hükmünde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal düzeni koruma gücünü kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yüksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu günden bugüne verdiği ve vereceği tüm kararlardan daha önemli. »Erdoğan son gelişmeler üzerine hızla çıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma çabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların ötesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Ayakta kalabilmek için ülkenin çok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini düşünürse ülkeyi öyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak için her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hiç önemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gösteriyor. »AKP tabanının bu süreçten nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka çok temiz yürekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse örgüt tabanında ilkelere,  ideallerine göre hareket eden insan sayısı çok fazla değil. Geçenlerde bu iktidar döneminde defterdarlık yapmış biri geldi. Muhafazakâr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan’ın, çocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması için baskı yaptığını, genel müdürlük vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan’ın kendisine rüşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Düşünebiliyor musunuz, Bakan, memuruna rüşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, güçle aşamadıkları bütün süreçleri aşmak için kullanıyorlar. Rüşvet almasını bilen rüşvet vermesini de en iyi bilendir. Çözemedikleri bütün mekanizmaları son kertede, parayla, rüşvetle çözüyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gösteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın üstüne yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TÜSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar önce. »Sahip olunan siyasi ve ekonomik gücü yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan’ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu’nun belli başlı kentlerindeki bütün bankaların bütün şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan’ın evinde bulunduğu söylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha çok çalıp çırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; görmüyorlar mı? »Bu yaşananlar Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?30 Mart’ta öngördüğü oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgeçmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel seçim sonuçlarına göre verir. O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz SEBAHAT KARAKOYUN / senyaprak@gmail.com / @ssenyaprakBirgün
11 Maddede Dünyanın Konuştuğu Panama Belgeleri ve Offshore Kavramına Özet Bakış
9 Mayıs'ta ikinci kısmı yayınlanan 'Panama Belgeleri (Panama Papers)',  ilk sızdırıldığı andan itibaren tüm dünyanın gündemine oturmuştu. Belgelere göre, Panama merkezli ve denizaşırı firmalarla iş yapan hukuk firması Mossack Fonseca, aralarında 12 lider ve 143 politikacının da olduğu binlerce kişi için yasadışı mali faaliyetlerde bulundu; vergi kaçırmalarına ve kara para aklamalarına yardımcı oldu.Bugüne dek yapılmış en büyük veri ifşası olan, 76 ülke ve 109 medya kuruluşundan toplam 376 gazetecinin üzerinde çalıştığı Panama Belgeleri sızıntısını kabaca toparlamaya çalışalım.
'2000'li Yılların Yıldız Ülkesi Türkiye'ye Ne Oldu?'
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ve beraberindeki heyet Washington’da üst düzey temaslarda bulundu. ‘2000’li yılların yıldız ülkesi Türkiye’ye ne oldu?’ türünden sorularla karşılaştıklarını kaydeden Yılmaz, “Bunlar Türkiye’de yargı bağımsızlığındaki eksikliklerin tespitidir.” dedi. ABD temaslarında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ve bölgesel sorunların gündeme geldiğini belirten Yılmaz, 'Konulara Amerikalılarla aynı optikten bakıyoruz'' diye konuştu. Yılmaz, Washington'da düzenlediği basın toplantısında, ABD'deki temaslarına ilişkin bilgi verdi. Buradaki görüşmelerinde, Türkiye-ABD ilişkilerine ilave olarak Türkiye'nin bölgesinde enerji merkezi olması, Avrupa ile ABD arasında müzakereleri yürütülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve bölgesel sorunların gündeme geldiğini belirten Yılmaz, 'Konulara Amerikalılarla aynı optikten bakıyoruz'' diye konuştu. Türkiye'nin bölgede enerji koridoru olmanın ötesinde merkeze dönüşmesinin büyük fırsat yaratacağını dile getiren Yılmaz, bunun için enerji piyasası meydana getirmenin önemine işaret etti. Yılmaz, Beyaz Saray'da Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Direktörü Tara Leweling ve Türkiye Politikaları Direktörü Christina Bobrow'la bir görüşme yaptığını bildirerek, Türkiye'yle ilişkiler ve bölgesel güvenlik konularını ele aldıklarını söyledi. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns ve Ekonomi, Çevre ve Enerjiden Sorumlu Müsteşar Catherine Novelli ile yaptığı görüşmede, Türkiye'yle ilgili konulara gösterdikleri hassasiyetten memnuniyet duyduğunu kaydeden Yılmaz, Türkiye'nin gerekli reformları yerine getirerek 'örnek ülke' olarak gelişebilmesine önem verdiklerini belirtti. Yılmaz, eski ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke ile de bir görüşme yaptıklarını anlatarak, yeni dönemde merkez bankalarının rolü konusunu ele aldıklarını ifade etti. Aralarında Peterson Enstitüsü'nün de yer aldığı çeşitli ekonomi çevreleriyle yaptıkları temaslarda, dünya ekonomisinin krizden çıkma yolunda ilerlediğini ancak büyüme hızının eskisi gibi olamayacağı sonucuna ulaştıklarını dile getiren Yılmaz, gelişmiş ülkelerin düşük enflasyon dönemi yaşamasına karşın gelişmekte olan ülkeler için fiyat artışının hala gündemde bulunduğunun altını çizdi. Avrupa ile ABD arasında müzakereleri yürütülen TTIP anlaşmasına büyük önem verdiklerini vurgulayan Yılmaz, bu konu çerçevesinde ABD Ticaret Temsilci Yardımcısı ve TTIP Başmüzakerecisi Dan Mulaney'le görüşme yaparak Türkiye'nin görüş ve kaygılarını ilettiklerini kaydetti. Yılmaz, TTIP sürecinin dışında kalmak istemediklerine dikkati çekerek, 18 yıllık Gümrük Birliği sayesinde Avrupa'ya entegrasyonun başarıldığını, bu yüzden müzakerelerde en azından gözlemci statüsüne sahip olmayı arzu ettiklerini sözlerine ekledi. Yılmaz, ABD'nin başkenti Washington'daki temaslarına ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. 'Türkiye'nin imajını bir önceki ziyaretinize göre nasıl bulduğunuz' sorusuna Yılmaz, şu yanıtı verdi: '(2000'li yılların yıldız ülkesi Türkiye, ne oldu size) gibi sorularla karşılaşıp, bizim bu konudaki görüşlerimizi öğrenmek istediler. Hakikaten biz 2000'li yılların çok başarılı reformlarını gerçekleştirmiş, ekonomisini 10 yılda ikiye katlamış başarılı bir ülkeyiz. Sonuçta iki katı da olsa büyük bir başarı. Dünyadaki en hızlı büyüyen ekonomilerden biri biz değil miydik? Bu en hızlı büyüyen ekonomide AB uyum sürecinde gerçekleştirilen reformlar, demokratikleşme reformları... Bunların hepsi bizi gururlandıran, Türkiye'nin ilerlemesini, yerinin çok saygın hale gelmesini sağlayan reformlar değil miydi? Biz buralara önceden geldiğimiz zaman daha keyifliydik doğrusunu isterseniz. Bu gelişimizde 'Türkiye'de reform iştahı neden eksildi' sorusunun cevabının arandığını gördük.' Yılmaz, ekonomik krizin gelişmekte olan bütün ülkelerde reformları yavaşlattığına dikkati çekerek, dünyadaki çok bol finansal kaynakların, biraz reformların yapılmasını geciktirdiğini anlattı. 'Finansal kaynakların azaldığı bir dönemde reformları geciktirmek en büyük tehlike' diyen Yılmaz, 'O bakımından herkesin reform ajandasına geri dönmesi lazım. Dünyadaki rekabete ayak uydurmak istiyorsak, Türkiye bu yüzyılın parlak yıldızı olmayı istiyorsa reformlarına hız vermesi lazım, rakiplerinden de daha hızlı olması lazım' ifadesini kullandı. Yılmaz, AB süreci reformlarında 3 yıllık yaşanan boşluğun da reformların gecikmesinde etkili olduğunu vurguladı. Yılmaz, yatırım ortamındaki en büyük şartın hukuk olduğunu ve bu konudaki eksiklikler giderilmezse yatırımın gelmeyeceği yönündeki düşüncesini her zaman dile getirdiğini kaydetti. Türkiye'de başarılı bir ekonomik performansın olduğunun herkes tarafından bildiğini belirten Yılmaz, şunları söyledi: 'Türkiye'nin ekonomik performansıyla ilgili herkesin bir moral bozukluğu, bir havlu atmışlığı yok. Burada (ABD'de) Türkiye'nin ekonomik performansıyla ilgili beklenti hala yüksek. Ancak ekonomiyle ilgili altyapının, reformların eksik kaldığına veya onlardan geri dönüldüğünü ilişkin şüpheler doğuyor. 'Siz ne düşünüyorsunuz' diyorlar. Biz de 'Türkiye bunları aşacak, hızlı bir şekilde Türkiye'nin reform ajandasına dönmesini bekliyoruz, bekleyin' mesajı verdik.' Bir gazetecinin, son günlerde tartışılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerine dair düşüncesini sorması üzerine de Yılmaz, şu yorumda bulundu: 'Bunları, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, yargı bağımsızlığındaki eksikliklerin giderilmesi konusundaki tespitler olarak değerlendiriyorum. Bu, hepimizin Türkiye ile ilgili beklentileridir. Bu konudaki reformların, kurumların geliştirilmesi hepimizin beklentisi. Bir iş ve yatırım ortamının birinci gereği hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı... Bunu her fırsatta Türkiye'de ben dile getiriyorum.' Muharrem Yılmaz, bir soru üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 yılı olaylarına ilişkin taziye mesajını da 'çok önemli bir gelişme' olarak değerlendirdi. Kongre üyeleriyle görüşmelerinde 1915 yılı olaylarının gündeme geldiği bilgisini veren Yılmaz, 'Sayın Başbakan'ın açıklaması çok önemli, çok önemli bir gelişme ve bence meseleye insani boyutu temelinde bir yaklaşım gösterildi. Bu çok önemli bir temel. Bu temel üzerinden doğru aklın üretilmesi lazım' değerlendirmesinde bulundu. Yılmaz, bu acının azaltılacağı bir ortak rasyonel akıl geliştirilebileceğini düşündüğünü kaydetti.T24
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Başbakan Erdoğan, Dünya Çevre Günü dolayısıyla evvelki gün yaptığıkonuşmada şöyle demiş:  “Hani böyle Gezicilerin havasına girmek suretiyle 12-13 ağaç söküldü, ‘Katliamyapıyorlar’ diye başlattıkları olayda, yaptıkları çevre katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Taksim’de Dolmabahçe’de yaptıkları ağaç katliamı, hepsi ortada. Dozerle nasıl tahrip ettikleri ortadadır.” Haberi okurken düşündüm, “Acaba bir dozerin önünde durarak ağaç katliamına karşı çıkan Sırrı Süreyya Önder, ağaçlar sökülmesin diye nöbet tutarken çadırları sabaha karşı ateşe verilen, polis tarafından gaza ve ilaçlı suya boğulan gençler ve çevreciler, olayları televizyondan canlı izleyen insanlar, bu konuşmayı duyduklarında ne hissetmişlerdir?”
Anadolu Grubu'nun Kurucusu İzzet Özilhan Hayatını Kaybetti
1950 yılında Kamil Yazıcı ile birlikte Anadolu Grubu’nu (Anadolu Endüstri Holding) kuran İzzet Özilhan , 94 yaşında hayatını kaybetti. Anadolu Grubu Başkanı ve TÜSİAD eski başkanı Tuncay Özilhan ’ın babası olan İzzet Özilhan’ın aynı ismi taşıyan torunu bulunuyor. Radikal’de yer alan habere göre, Özilhan’ın cenazesi, Salı günü Batı Ataşehir Mimar Sinan Camii’nde öğle namazını müteakiben kılınacak cenaze namazı sonrasında, Ümraniye Kocatepe Mezarlığı'nda bulunan aile kabristanına defnedilecek. 11 Mayıs 1920 tarihinde Kayseri’nin Develi ilçesinde dünyaya gelen Hacı İzzet Özilhan orta öğrenimi bitirdikten sonra, babasının yanında iş hayatına atıldı. 1937 yılında babasının yanında çalışarak başladığı ticaret hayatını, sonralarda İstanbul ’a taşıdı. Ülkemizin önde gelen sanayicilerinden biri olan Hacı İzzet Özilhan, 1950 yılında, kendisi gibi genç bir işadamı olan Kamil Yazıcı ile ortak olarak ticaret ve sanayi şirketlerini kurmaya başladı. 1960’lı yılların sonunda holdingleşme aşamasına gelen gruba, Anadolu insanının girişim gücüne ve başarma azmine olan inancın bir ifadesi olarak Anadolu Grubu adı verildi 1979 yılında, ortağı Kamil Yazıcı ile birlikte kurdukları Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı, Türkiye 'ye 50’nin üzerinde kalıcı eser kazandırdı. Hacı İzzet Özilhan, 1997 yılında 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Devlet Üstün Hizmet madalyası ile ödüllendirildi. 1976-1982 yılları arasında İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevlerini yürüten Hacı İzzet Özilhan’ın, Merhume Hacı Türkan Özilhan ile 61 yıl süren evliliğinden iki çocuğu ve 5 torunu var.T24
Gül'ün Köşk Sonrası Yeni Evi Belli Oldu
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ’ün görev süresi bittikten sonra İstanbul’da taşınacağı ev belli oldu. Daha önce Başbakan’a komşu olacağı belirtilen Gül, 5 yıl önce Kısıklı’da küçük bir koru içinde satın aldığı ve tadilatını yaptırdığı villaya taşınmaktan vazgeçip Beykoz’u tercih etti. Gül, Kanlıca sırtlarında Hıdiv Kasrı’nın üst kısmında yer alan lüks bir siteden villa satın aldı ve Boğaziçi İmar’dan gerekli yasal izinleri aldıktan sonra tadilata başladı. Gül çiftinin sır gibi saklanan ve inşaatı tamamlandıktan sonra taşınacağı, 5 dönümlük arazi içindeki villayı ilk kez görüntülendi. Fatma Aksu ’nun Hürriyet’teki haberine göre, Boğaz’ın en gözde yerlerinden olan Hıdiv Kasrı’na ve Boğaz’a hâkim manzarasıyla dikkat çeken ve Gül’ün yakın akrabalarının da yaşadığı öğrenilen Hıdiv Evleri olarak bilinen sitedeki villalar, Turgut Özal döneminde, Şehmuz Tatlıcı tarafından yapılıp satılmıştı. Gül’ün villayı kaça satın aldığı ise bilinmiyor. Etrafı kale gibi yüksek duvarlar ve elektrikli telle çevrilen lüks sitede, Gül’ün satın aldığı villanın önünde geniş bir arazi uzanıyor. Şu sıralar, Gül’ün taşınması için hummalı bir çalışmanın yürütüldüğü villadaki inşaatın dışarıdan görünmemesi için, etrafı beyaz tente ile kapatıldı. İşçilerin çalıştığı inşaatın üzerinde küçük bir de Türk Bayrağı dikili. Sitenin dış duvarları kamera sistemi ile gözetlenirken, girişinde de sıkı güvenlik önlemi bulunuyor. Görev süresi 28 Ağustos’ta dolacak olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu tarih itibariyle hem Dışişleri Bakanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı dönemi boyunca yaklaşık 11 yıldır kullandığı Dışişleri Konutu’nu boşaltacak. Toplam 28 villanın yer aldığı ve helikopter pistinin de bulunduğu sitede, 4,5 katlı villadan sadece 2 tane bulunuyor. Kanlıca’da HMB Villaları ya da Tatlıcı Villaları olarak bilinen sitedeki villalar A, B, C ve D olmak üzere 4 tipten oluşuyor. Gül’ün komşuları arasında TÜSİAD eski Başkanlarından Tuncay Özilhan, işadamı Yücel Kurttepeli ve Fenerbahçe eski Teknik Direktörü Aykut Kocaman bulunuyor. Emlakçılar sitedeki villaların satışını, “Kanlıca’da yeşilliklerle çevrili, 103 bin metrekare arsa üzerine kurulu 28 villadan oluşan Tatlıcı Villaları’nda 810 metrekare kullanım alanlı, B tipi kısmi Boğaz manzaralı villa. Villanın kendine ait yüzme havuzu, iki adet tenis kortu, açık otoparkı, asansörü mevcuttur” ifadesinin yer aldığı ilanlarla yapıyor. Satış ilanında sitenin konumu uydudan gösteriliyor. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz, aynı sitede bir villayı pazarlayan ve bölgeyi iyi bilen emlak danışmanlarından Bosforce Yönetici Ortağı Ulvi Özcan, sitenin özelliklerini şöyle anlattı: “Söz ettiğiniz Kanlıca Tatlıcı Villaları 103 bin metrekare üzerinde 28 villadan oluşuyor. Burası, Boğaziçi’nin en prestijli sitelerinden biri. Portföyümüzde olan B tipi villa, 1000 metrekare kullanım alanlı, müstakil yüzme havuzlu bir yer. A tipi bir villayı hiç gezmedim ve fikrim yok. Ama daha büyük bir kullanım alanına sahip olduğunu biliyorum.”T24
'Başbakan Olacak Davutoğlu'nu Siyasete Kazandıran Benim'
Yeni Başbakan'ın Ahmet Davutoğlu olacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Dışişleri Bakanı Ahmet beyi siyasete de devlet hayatına da kazandıran benim' dedi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görev süresinin bitimine 9 gün kala Çankaya Köşkü'nde son veda resepsiyonunda iş, sanat, medya ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ağırladı. Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından olağanüstü kurultaya giden AKP'de Ahmet Davutoğlu'nun Genel Başkan ve yeni Başbakan seçileceğini belirten Abdullah Gül 'Kongrede Genel Başkan seçilecek olan Ahmet Davutoğlu’nu siyasete ben kazandırdım başarılı olacağına inanıyorum' dedi. Abdullah Gül'ün resepsiyonunda Fener Rum PatriğiBartholomeos, TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yunus Söylet, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy, gazetecilerDoğan Hızlan, Vahap Munyar ve Murat Yetkin, akademisyen ve reklamcı Levent Erden gibi isimler yer aldı. Veda resepsiyonunun açılışında bir veda konuşması yapan Gül, bir önceki resepsiyonunda Türkiye'nin siyasi gündemi ile ilgili konuştuğunu belirterek 'Geçen hafta yaptığım bu veda konuşmasında Türkiye'nin siyaseti ile ilgili söyleyeceklerimizi söylemiştim. Dolayısıyla bugün mesajım sadece sizlere. Sanatçılarımızın, bilim ve kültür adamlarımızın, araştırmacılarımızın, yaratıcılıklarına ve aldıkları ödüllerden her zaman gurur duydum. Sporcularımızın yine başarılarını gördükçe onları arayıp ilk kutlayanlardan oldum. Yerel yönetimlerin hizmetlerine bizzat hep şahit oldum. Hepsinden gerçekten çok büyük mutluluk duydum. Basın mensuplarının cesaret ve dikkatini her zaman takdir ettim' dedi. Konuşmasında 'Veda ediyorum' ifadesini kullanan Gül, ayrıca sosyal medyayı kullanan ilk cumhurbaşkanı olduğunu söyleyerek 'Sosyal medyayı da kullanan ilk cumhurbaşkanı oldum. Belki aranızda da epey takipçi vardır' ifadelerini kullandı. ‘Hep sizlerle bir aradayız, sizlere bu vesileyle veda etmek istiyoruz’ Cumhurbaşkanlığı görev süresinin bittiğinin altını çizen Abdullah Gül, şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle şahsım ve eşim adına hepinize hoş geldiniz diyorum. Bildiğiniz gibi Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı olarak görev sürem bitti. Geçen hafta burada yasama, yürütme ve yargı mensuplarına bir veda toplantısı bu şekilde yapmıştık. Bugün de sivil toplumun değerli temsilcileri, arkadaşlarım, dostlarım, sanat, kültür, spor camiasının temsilcileri, iş dünyası, sendikalara... Hep sizlerle bir aradayız ve sizlere bu vesileyle veda etmek istiyoruz. Gerçekten talihliyim. Çünkü cumhurbaşkanılığı yaptığım süre içerisinde ülkemiz her bakımdan yükseldi. Yerel yönetimlerden ekonomiye, sanattan bilimden, kültürden, spora kadar her alanda çok başarılı şeyler oldu. Hepimizin kıvanç duyduğu, övündüğümüz ve bunları hep beraber yaşadık geçen 7 yıl içerisinde. Burada bulunanlar, sizler çok geniş bir toplumun temsilcileri olarak buradasınız. Hep sizlerin sayesinde oldu. Ülkemizin artan refahının temelinde işçilerimizin, mühendislerimizin, teknisyenlerimizin, müteşebbis ve iş adamlarımızın sanayici ve tüccarlarımızın, esnafımızın çiftçilerimizin emeklerinin bilinciyle herkese teşekkür etmek istiyorum' ‘Çankaya'nın kapılarını herkese açtım’ Konuşmasında 'Veda ediyorum' diyen Gül, 'Türkiye'nin kalkınmasında herkesin çok büyük emeği oldu. Şüphesiz ki geçen hafta yaptığım bu veda konuşmasında Türkiye'nin siyaseti ile ilgili söyleyeceklerimizi söylemiştim. Dolayısıyla bugün mesajım sadece sizlere. Sanatçılarımızın, bilim ve kültür adamlarımızın, araştırmacılarımızın, yaratıcılıklarına ve aldıkları ödüllerden her zaman gurur duydum. Sporcularımızın yine başarılarını gördükçe onları arayıp ilk kutlayanlardan oldum. Yerel yönetimlerin hizmetlerine bizzat hep şahit oldum. Hepsinden gerçekten çok büyük mutluluk duydum. Basın mensuplarının cesaret ve dikkatini her zaman takdir ettim. Sivil toplum olarak gündelik siyasetin kimi zaman kısır döngüsünün dışında kaldınız ve bütün bu başarıları temin ettiniz. İnançlar, kimlikler arasında çok yakın iş birliği oldu ve huzur içerisinde Türkiye'de herkes beraber yaşadı. Dolayısıyla sizleri bir kez daha bundan dolayı kutluyorum ve tebrik ediyorum. Dediğim gibi veda ediyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de Çankaya'yı, kapılarımızı herkese açtım. Sizin bu ilginizden karşılıksız bırakmamaya çalıştım.' şeklinde konuştu. ‘Hep beraber seferler yaptık’ Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Cumhurbaşkanlığı benim dönemimde sendikaların, hepsini burada görüyorum. Esnaf ve meslek kuruluşlarının, odaların en sık uğradıkları ve dertlerini, meselelerini ilettikleri ve bunlara çare aradıkları makam oldu. Yurt dışına yaptığım seyahatlerde iş adalarımız, ihracatçılarımız, yatırımcılarımız hep beraber gittik. Herhalde binlerce oldu. Sayılarını istatistiki olarak çok çıkarttılar. Hep beraber seferler yaptık adeta. Yeni pazarlar keşfettik. Yeni dostlar keşfettik ve gittiğimiz her yerde ülkemizi gururla hep beraber  temsil ettik. Çok da iyi neticeler aldık. Yurt içi ziyaretlerinde belediyelerimiz arasında hiçbir ayrım yapmadan bütün belediyeleri ziyaret ettik. Bütün siyasi partilerin temsil ettikleri, belediyelerin hepsine gittim ve hepsini teşvik ettim. Çeşitliliğimizi ve zenginliğimizi oluşturan bütün mezhep, inanç, düşünce, din ve kimliklere ve onların temsilcilerine de daima kapılarımızı açık tutuk. Cumhurbaşkanı seçildiğimde yaptığım ilk konuşmada sanat, kültür, bilim faaliyetlerini daima himayeme alacağım ve destekleyeceğim dedim. Cumhurbaşkanlığı kültür ve sanat ödüllerini yeniden vermeye başladık. Dünya kültür miraslarımızın bakım restorasyonlarını hep himayeme aldım. Cumhurbaşkanlığımda bulunan kültür ve sanat eserlerinin bakım restorasyon ve korunması konusunda eşim Hayrünnisa Hanım, öncülüğünde gerçekten çok çalışmalar yapıldı ve birçok şeyler ortaya çıkartıldı. Bilimsel, teknolojik çalışmaların ülkemiz için önemine daima dikkat çekmek amacıyla TÜBİTAK tarafından verilen bütün ödüller, bilim adalarımıza ödülleri Çankaya'da, burada, vererek ilginin alakanın takdirin nerede yoğunlaşması gerektiğini özellikle gösterdim ve bilim adamlarımızla daima gurur duydum. Üniversiteler ve düşünce kuruluşlarıyla çok yakın diyalog içerisinde oldum. Gittiğim bütün illerde üniversiteleri ziyaret ederek onları daima teşvik ettim.' ‘Sosyal medyayı kullanan ilk Cumhurbaşkanı oldum’ Sosyal medyayı kullanan ilk cumhurbaşkanı olduğuna dikkat çeken Gül, katılımcılar arasından da takipçisi olabileceğini söyleyerek 'Değerli basın mensuplarına da her zaman açık davrandım. Yeri geldiğinde de yapılan yanlışlıkları açıkça zikretmekten hiç çekinmedim. Sosyal medyayı da kullanan ilk cumhurbaşkanı oldum. Belki aranızda da epey takipçi vardır. Yine birçok alanda sosyal sorumluluk projelerinde eşimle birlikte öncülük ettik. Başarlı sporcularımızı daima tebrik ettik. Onlarla da hep gurur duyduk. Zaman zaman değerleri, kültür, bilim insanları ve gençlerle burada Çankaya sofraları düzenledim ve o geleneği tekrar başlatıp burada birçok meseleyi konuştuk. Hem öğrendiklerimizle onların çözümü sağladım. Önümüzdeki dönemde de Türkiye'nin bütün bu alanlarda daha ileri gideceğinden eminim ve Türkiye'nin geleceğinin çok daha parlak olduğundan, her alanda Türkiye'nin çok daha yükseleceğinden de hiçbir şüphem yoktur. Bu duygularla bir kez daha hepinize hoş geldiniz diyorum ve aynı zamanda eşimle birlikte veda ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Sağ olun, var olun...' dedi.  T24
"Gezi'den Sonra 15 Ay Kaybettik"
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, iki gündür gerçekleştirdiği Ankara temaslarının ardından basın toplantısı düzenledi.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Geçmişi unutalım” diyerek elini uzattığını ifade eden Dinçer, bu elin havada kalmaması gerektiğini söyledi. Gezi Parkı eylemlerinden bu yana 15 ayın Türkiye için boşa harcandığını savunan Dinçer, Türkiye’deki kutuplaşmadan dönülmesi gerektiğini öne sürdü. Yeni hükümetin önündeki dokuz ay olduğunu hatırlatan Dinçer; yargı reformu, barış süreci ve demokratik atılımlar konusunda hükümetten önündeki bu süreyi iyi değerlendirmesini istedi.“ ERDOĞAN’IN ELİ HAVADA KALMAMALI. 62. Hükümete başarılar diliyor, milletimize hayırlı olmasını diliyoruz. Göreve geldiğimiz zaman Türkiye’de önemli bir kutuplaşmaya işaret etmiştik. Göreve gelecek Cumhurbaşkanı, ‘Türkiye’de siyaseti normalleştirmeli, tekrar rayına oturtmalı’ demiştik. Türkiye’nin önünde çok önemli meseleler var. Örneğin Anayasa meselesi. Türkiye’nin yeni bir sivil anayasaya ihtiyacı var. Bu sorunları kutuplaşma ortamında aşamayız. Bunun dışında Türkiye’nin rekabet gücünün arttırılmasına yönelik ciddi ekonomik reformlara ihtiyaç var. Türkiye’nin mutlaka ve mutlaka demokratikleşmeye ihtiyaç var. AB uyum sürecini hızlandırmaya ihtiyacı var. Dev gibi bir Kürt sorunu ve çözüm süreci var. Bütün bunları ancak ve ancak öncelikle kutuplaşmayı yenerek gerçekleştirebiliriz dedik. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada, ‘geçmişi unutalım geleceğe bakalım’ diye elini uzattı. Bu el havada kalmamalı diye düşünüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkür ediyoruz bu tutumundan dolayı.”TÜRKİYE, GEÇTİĞİMİZ 15 AYI KAYBETMİŞTİR. Türkiye, maalesef üzülerek söylüyorum geçtiğimiz 15 ayı kaybetmiştir. Gezi olaylarıyla başlayan ve 17 Aralık’la devam eden dönem, yargıya müdahaleler, tutuklamalar, seçim sürecinde yaşanan gergin ortam Türkiye’ye 15 ay kaybettirmiştir. Yurt dışında ciddi bir itibar kaybı da yaşatmıştır. Dış ya da iç güçler olsun olmasın hangi nedenle olursa olsun Türkiye itibar kaybetmiştir. Vatandaşın Türkiye’de hukuk düzeni de ciddi bir itibar kaybı olmuştur.”9 AY HEBA EDİLEMEZ. BU DÖNEMDE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR VARDIR. Türkiye’nin 62′inci Hükümet dönemi 9 aylık bir dönem. Tüm sorunlar bu dönemde çözülemez ama bu 9 ay heba da edilemez. Bu dönemde Türkiye’nin mutlaka atması gereken adımlar var. Yargı reformu konusunda ciddi adımlar atılmalı. Türkiye’nin önünde kocaman bir yargı sorunu var. Köklü bir reformla bunu aşabiliriz. Türkiye’nin öncelikli konularından biri bu olmalıdır. Bir başka konu Türkiye’de yatırım ortamının mutlaka iyileştirilmesi gerekir. Geçtiğimiz hükümetin birçok adımı var. Ama bunların bir kısmı yürürlüğe geçmedi.AB SÜRECİNDE İVME KAZANABİLİRİZ. Brüksel hem Paris’te ofislerimiz var. Bunlar aktif şekilde lobi faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bu dönem AB için kritik bir dönem. Türkiye’nin önündeki Kıbrıs sorununu çözülmesi için önemli bir aşamadayız. Önümüzdeki hafta İtalya’ya gidiyoruz. Burada bakanlar düzeyinde görüşüyoruz. Kendilerinden başlıkların açılması yönünde talepte bulunacağız. Belirtmeliyim ki gerek Dışişleri Bakanlığına Çavuşoğlu’nun gelmesi, AB’ye Bozkır’ın gelmesi hükümette bu kilit görevi tutması bir şanstır Türkiye için. AB sürecinde bir ivme kazanabiliriz diye düşünüyoruz. Kıbrıs konusu Türkiye’nin önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır. Kıbrıs, bizce çözüm sürecine doğru gitmektedir. Güney Kıbrıs Rum yönetimi AB başlıklarına blokaj koymuştur. Bunların kaldırılması gerekiyor. Yılbaşına kadar Kıbrıs meselesinde sonuç alınmasını ümit ediyorum.”ÇÖZÜM SÜRECİNE BAŞTAN BERİ DESTEK VERİYORUZ. Çözüm sürecine baştan beri destek veriyoruz. Cesur bir adım olarak nitelendirdim. Bu süreç ancak diyalogla çözülecek bir süreçtir. Bugünkü ortamı son derece olumlu değerlendiriyoruz. Çözüm sürecinin akılcı olması için bölgede ekonomik kalkınmaya ihtiyaç var. Bu anlamda iş dünyasında farkındalığı artırmak için TÜSİAD’ın çok sayıda üyesiyle toplantılar düzenledik. Bu ay Mardin’e gidiyoruz, alternatif turizm için. Diğer taraftan Kasım’da da Van’a gidiyoruz. Dolayısıyla TÜSİAD çözüm sürecinin ekonomik ayağına sahip çıkıyor.”Dinçer, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, ‘HDP’nin Eş Başkanı Demirtaş açıklama yaptı. İŞID’ le mücadelede PKK’nın silahlandırmasıyla ilgili görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?’ sorusuna Dinçer, “TÜSİAD’ın gündeminde olabilecek bir konu değil. Radikal bir görüştür. Yorum yapmayı uygun görmüyoruz” karşılığını verdi.Dinçer, “62. Hükümetin ekonomik programı yeterli bir program mı?” sorusuna ise şu cevabı verdi:“Hükümet programını okuduk. Uzun bir program, yaklaşık 120 sayfa. Arkadaşlarımız inceledi. Benimle de paylaştılar ve okuyabildiğim bölümleri de tahlil ettim. Bizden çok farklı görüşler olduğunu hatta geçtiğimiz dönemden çok farklı görüşler olduğunu düşünmüyoruz. Sadece biz bazı başlıkların altını çizerek, ‘Bunlar mutlaka olmalı’ diyerek öncelikleri işaret ediyoruz. Çelişki söz konusu değildir. Ama 9 aylık dönem için bazı başlıklar, 120 sayfanın içinde diğerlerinden daha önemlidir.”ZETE
Erdoğan'dan New York Times'ın Haberine Tepki: 'Edepsizlik, Alçaklık, Adilik'
İçeride ve dışarıda Türkiye ile terörü yan yana getirme çabaları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Times gazetesinde yer alan 'Türkiye'den IŞİD'e militan akıyor başlıklı habere yönelik sert açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisine neden olan haber, bu fotoğrafla birlikte, New York Times'ta yer almıştı.