Rumeli Hisarı Açıkhava Tiyatrosu Cami Oluyor
Açıkhava Tiyatrosu’nun bulunduğu bölgede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) öncülüğünde Boğazkesen Mescidi’nin ana duvarının inşasına başlandı. Tarihî Açıkhava Tiyatrosu’nun yerine inşa edilecek mescidi, şehir plancısı Ayşegül Başak Kutlu, Agos için değerlendirdi.Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethi öncesinde yaptırılan ve günümüzde müze ve Açıkhava Tiyatrosu olarak kullanılan Rumeli Hisarı’ndaki restorasyon sırasında, Açıkhava Tiyatrosu’nun yer aldığı bölümde, 14. yüzyılda inşa edilen Boğazkesen Mescidi’nin minaresi ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine, İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 7 Ekim 2009’da, tarihî mescidin minaresinin, duvar ve sarnıç kalıntılarının mevcut durumlarıyla muhafaza edilmesine karar verirken, mescit 1. grup kültür varlığı olarak tescil edildi. Ardından da Açıkhava Tiyatrosu’nun bulunduğu bölgede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) öncülüğünde Boğazkesen Mescidi’nin ana duvarının inşasına başlandı. Tarihî Açıkhava Tiyatrosu’nun yerine inşa edilecek mescidi, şehir plancısı Ayşegül Başak Kutlu, Agos için değerlendirdi.Mescidin kamusallığı tartışmalı“Türkiye’de son dönemde kentsel yenileme çalışmaları kapsamında yoğunluklu olarak cami, türbe ve medreselerin ihya edildiği apaçık ortada. Özellikle yandaş yerel yönetimler yıkılmış, yanmış veya herhangi başka bir nedenle harap duruma gelmiş türbe, cami ve medreseleri ihya ederek sergilediği “göstermelik” korumacı yaklaşımla iftihar ediyor. Ancak, dikkat çekici olan, yok olmanın eşiğinde çok sayıda kültürel miras olmasına rağmen, bu yapay korumacılık, varlığını yalnızca dinî yapılar üzerinden gösteriyor.”Sorular ve kuşkular“15. ve 18. yüzyıllar arasında varlığını sürdürmüş olan ve günümüze yalnızca minare gövdesi ulaşabilen Boğazkesen Mescidi’nin ihya projesi, içinde pek çok soru işareti barındıran bir konu. İlk olarak Rumeli Hisarı’na yapılacak herhangi bir müdahalenin, hele ki bu bir rekonstrüksiyon projesi ise, alandaki fiziksel bütünlüğü bozmaması gerekir. Şimdiki Rumeli Hisarı Açıkhava Tiyatrosu’nun yerinde bulunan Boğazkesen Mescidi’nin restitüsyon projesinin olmaması, alandaki mimari bütünlük açısından şüpheyle karşılanıyor. Yeniden inşa edilecek olan mescidin, neye göre ve nasıl inşa edileceği başlı başına bir soru işareti. Ayrıca, yeniden inşa edilen mescidin kamusallığı da tartışmalı. Belirli bir ücret verilerek girilen Açıkhava Müzesi’nin içinde yapılacak mescidin kullanıcı kitlesi kim olacak? Ya da etrafı sac levhalarla çevrilip gizliden gizliye yürütülen daha kaç projeye şahit olacağız? Ve son bir soru olarak da, Bakanlar Kurulu’nun 8 Temmuz 2013 tarihli 2013/5118 no’lu kararı ile ‘riskli alan’ ilan edilen Rumeli Hisarı’nı, gelecekte neler bekliyor?”Vartan Estukyan | AGOS
Gandhi ve İnsanlığı Etkileyen 13 Sözü
Hindistan bağımsızlık hareketinin öncüsü Gandhi, 67 sene önce bugün bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Gandhi'yi önemli yapan yalnızca Hindistan'ın siyasi ve ruhani lideri olması değildi, aynı zamanda şiddet içermeyen direniş biçimi olan 'pasif direniş'i de dünya ondan öğrendi. Doğum günü olan 2 Ekim, Hindistan'da resmi tatildir, aynı zamanda BM tarafından 'Dünya Şiddete Hayır Günü' olarak belirlenmiştir. Çıkrık kullanarak yaptığı kendi beyaz elbisesi ile, yalnızca meyve ve sebze yiyerek beslenmesi ile çok sade bir hayat sürdüren Hindistan'ın simge ismi Gandhi ve ona ait, birbirinden önemli cümleleri bir araya getirdik.
Topkapı Sarayı Hakkında Az Bilinen 10 Gerçek
Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuzbirinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmıştır. 19.yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terkedilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.
19 Fotoğraf ile İnsanlık Tarihinin Yüz Karası: Auschwitz
Auschwitz'te 1940 – 1945 yılları arasında 1,1 milyon kişi katledildi. Kurbanların büyük kısmı Yahudi'ydi. Kampta esir tutulanlar, 27 Ocak 1945 tarihinde kurtarıldı.Auschwitz-Birkenau'ya tüm Avrupa'dan 1,3 milyon insan yerleştirilmiştir. Bunların, 1 milyonu Yahudi olmak üzere 1,1 milyon insanın öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Yaklaşık 900.000 kişi kampa geldikleri anda doğrudan gaz odalarına gönderilmiş ya da vurularak öldürülmüştür. Kalan 200.000 kişi, hastalık, eksik beslenme, kötü muamele, tıbbi deneyler nedeniyle ve daha sonra gönderildikleri gaz odalarında ölmüştür. Ortalama 6 ay içinde ölen tutsaklar, en ağır şartlarda günde en az 10 saat çalıştırıldılar. Gaz odalarına gönderilirken, saç kesme, ceset toplama, yakma gibi işlemleri de yine kendileri yapıyorlardı.İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Auschwitz, eski adıyla Oscwinchim, yarısı Yahudi olan 14 bin kişinin yaşadığı sakin bir kasabaydı. Auschwitz ismi, Holokost sürecinde kurban olanların ve dolayısıyla II. Dünya Savaşı'ndaki Nazi dehşetinin sembolü olmuştur. Bu kamplarda, Yahudi, Roman, eşcinseller gibi Nazilerin düşman ilan ettikleri gruplar başta olmak üzere milyonlar ile ifade edilen sayıda insan öldürülmüştür. 1979 yılında UNESCO'nun İnsanlığın Kültür Mirası listesine eklenen bu iki kampın kalıntıları ve Yahudi mezarlığı, Auschwitz-Birkenau Devlet Müzesi ve Holokost anma mekanı olarak kamuya açılmıştır.
Tarihin En Acımasız 6 Korsanının Etkileyici Hikayeleri
Henry Morgan aslında bir korsan değil, deniz akıncısıydı. Uzun yıllar boyunca İngiltereye hizmet ettikten sonra, tayfasıyla beraber başıboş kalmış ve sıradan bir hayatı yaşamak yerine, İspanyol gemilerine ve şehirlerine saldırmayı tercih etmiştir. Henry toplamda 6 İspanyol şehrine saldırmış ve bunlardan biri olan Jamaica limanını da ele geçirmiştir. Bu olaydan sonra İngiltere tarafından kendisine 'Sir' ünvanı ve Jamaica Valiliği verilmiştir. Bir süre sonra İspanyolların geri saldırısı sonucu limanı kaybetse de, tekrar saldırıp geri kazanmasını bilmiştir. Henry Jamaica'yı geri kazandıktan sonra emekli olmuş ve karısıyla beraber sakin bir hayat sürmüştür 1688 yılında tüberkülozdan ölmüştür.
15 Tarihi Siyah Beyaz Fotoğrafın Nasıl Renklendirildiğine Bir de Bu Açıdan Bakın
Teknolojideki gelişmeler sayesinde geçmişten günüme ulaşmış siyah beyaz tarihi fotoğraflar artık kolayca renklendirilebiliyor. Hatta günümüzde bunun da ötesinde Şahane Hayat / It's a Wonderful Life (1946) gibi sonradan renklendirilmiş filmlere bile rastlamak mümkün. Bu galerinin tek önemli farkı aslında küçük bir hileden yola çıkılarak büyüleyen bir çalışmaya imza atmış olmaları. Dijital bir ortamda üst üste koyulmuş orjinal ve renklendirilmiş fotoğraf basit bir silme aracıyla silinirken yapılan eylem bir gif olarak kaydedilmiş. Bu görüntüler de silme işlemi yapılırken sanki o an renklendiriliyormuş hissi bırakmış.
Moderni Tamamlamak: 1950-1960 Türkiyesinde Murano'lar
1980 sonrasına kadar Türkiye'ye ithali yasak malların listesi oldukça kalabalıktı. Bu durumun özellikle 1960 - 1970li yıllarda modaya uymak, teknolojiyi takip etmek isteyen alıcıları adı 'kaçakçılar pazarı' olarak geçen yurt dışı menşeli ürünlerin uygun fiyata bulunduğu pazarlara yönlendirdiği bilinen bir gerçek. Hatta Lale Oraloğlu 1975 senesinde Ağrı'da kaçakçılar pazarından aldığı bir fincan takımı yüzünden 10 ay hapis cezası almıştı. Kaçak mal kontrolünün bu kadar sıkı yapıldığı bir dönemde gerek satıcıların gerek alıcıların farklı yollara başvurmuş olması pek de şaşırılacak bir durum değil. Şanslı olanlar ise yurtdışına gidip istedikleri eşyaları yanlarında getirebiliyorlardı. İşte 'Modern Mekan' ve onun ayrılmaz bir parçası olan 1950 - 1960lı yılların ikonik 'Murano camların' Türkiye'de dolaşımı.
Cengiz Kağan Hakkında Az Bilinen 9 Şey
Moğolların büyük kağanı yaklaşık 1162 yılında Onon Nehri kıyısında doğdu. İsmi 'demirden' veya 'demirci' manasına gelen 'Timuçin' idi. 1206 yılına kadar Cengiz Kağan ismini kullanmadı. Cengiz isminin ne anlama geldiği de hala tarihçiler arasında bir tartışma konusu. 'Adil' veya 'Okyanus' anlamına geliyor olabilir. Bağlamı içerisinde Cengiz Kağan, 'Ulu Kağan' anlamında da kullanıldı.
‘İşin Ehli’ Balyan'a Büyük Saygısızlık
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘işin ehli’ sözleriyle övdüğü Balyan ailesine mensup Dolmabahçe Sarayı’nın mimarı Garabet Balyan’ın kayıp mezartaşı Kartal’da İstanbul Belediyesi’ne ait bir inşaat şantiyesinde ortaya çıktı.İstanbul’un simge yapılardan biri olan Dolmabahçe Sarayı’nın mimarı Garabet Balyan’ın kayıp olan mezar taşı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kartal’da kullandığı bir şantiyede ortaya çıktı.Bilindiği gibi, İstanbul’daki pek çok önemli yapı, Balyan Ailesi’ne mensup mimarların eseri. Dolmabahçe Sarayı, Gümüşsuyu Askeri Hastanesi, Dolmabahçe Valide Sultan Cami gibi İstanbul’daki tarihi öneme sahip yapıların mimarı Garabet Balyan’ın kayıp olan mezar taşı, Kartal Soğanlık’ta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından kullanılan bir şantiyenin içinde bulundu. İBB’nin uzun yıllardır kullandığı şantiye alanındaki binalarının yıkılmasıyla, binaların arasında kalmış mezar taşı ortaya çıktı. Balyan’ın mezar taşının yanı sıra, üzerindeki Ermenice yazılar tam olarak okunamayan başka mezar taşları ve kitabeleri de bulundu.Beşiktaş Ermeni Mezarlığı’ndaydıGarabet Balyan’ın mezarının nerede olduğu bilinmiyor. Bu konuda elimizdeki en önemli kaynaklardan biri, Pars Tuğlacı’nın ‘Balyan Ailesi’ kitabı. Tuğlacı, kitabında, Garabet Balyan’ın mezar taşına ait bir fotoğrafa da yer vermişti. Berç Erzian tarafından 1958’de Beşiktaş Ermeni Mezarlığı’nda çekilmiş fotoğrafları yayımlayan Tuğlacı, mezar taşlarının artık yerlerinde olmadığını anlatıyordu. Fotoğraftaki Garabet Balyan’a ait mezar taşıyla, belediye şantiyesine bulunan mezar taşının aynı olduğu tespit edildi.Sorular yanıtsızAgos'tan Uygar Gültekin'in haberine göre yıllardır kayıp olan Balyan’ın mezar taşının İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kullandığı şantiye alanına nasıl geldiği ve mezar taşlarını korumaya yönelik tedbirlerin neden alınmadığı soruları ise hâlâ yanıtsız. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, konunun araştırılacağını söyleyerek Agos'un sorularını yanıtsız bıraktı.
Antik Tarihin En İlginç 7 Seks Oyuncağı
Falluslar –yapay erkeklik organları- aslında hiç de yeni bir keşif değil. Hatta en erken örneği günümüzden yaklaşık 30.000 yıl öncesine tarihleniyor. Arkeologlar aşağıda 1. sırada gördüğünüz Almanya’da bulunan örnek ve benzerlerine “buzul çağı batonları” adını verdi. Arkeolog Timothy Taylor konu hakkında şöyle konuşuyor: “Buzul çağı batonlarının boyutlarına, şekillerine ve bazen de aşikar sembolizme bakarak, en açık ve en basit açıklamadan kaçınmak iki yüzlüce geliyor. Ama bu açıklamadan uzun bir süre boyunca kaçınıldı”Araştırmacılara göre, ilk seks oyuncakları; taş, tahta ve katran gibi kolay şekil verilebilir maddelerden yapılmış.İşte arkeofili.com'un hazırladığı tarih boyunca seks oyuncakları:
Cumhuriyet Tarihi'nde Yüce Divan'da Yargılanan 10 Bakan
Anayasamızın 148'inci maddesine göre Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Cumhurbaşkanı'nı, TBMM Başkanı'nı, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini yargılama yetkisine sahiptir. Bir anlamda devletin en üst düzey yöneticileri herhangi bir mahkemenin görev alanından çıkartılmış, bu görevde bulunanların işleyebileceği suçların ciddiyeti sebebiyle özel bir yargı yolu kurulmuştur. Bu yargı yoluyla yüksek kamu yetkisi kullanan kamu görevlilerinin en adil şekilde yargılanarak, en doğru kararın ortaya çıkması ve toplumda varolması gereken adalet ilkesinin tatmin edilmesi amaçlanmıştır. Yüce Divan'da bugüne kadar 1 Başbakan, 19 Bakan ve 1 Milletvekili yargılandı. Yargılamalardan 9'u beraatle sonuçlandı. İşte tarihten örnek bir kaç yargılama.
Karaköy-Beyoğlu Tüneli 140'ncı Yaşını Kutluyor
1875 yılında hizmete giren Karaköy- Beyoğlu Tünel'in 140'ıncı yılı kutlandı. Günde 181 seferle yaklaşık 15 bin yolcu taşıyan Tünel dünyada ikinci, yer altı metroları arasında ise ilk olma özelliğini taşıyor.Tünel Metrosu'nun 140'ıncı yılı İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci, İETT yönetimi ve vatandaşların katılımıyla kutlandı. Tüneldeki kutlama ve hatıra fotoğraflarının çekilmesinin ardından Tünel'in yükünü taşıyan dev makaraların bulunduğu Cer Atölyesi binasında ulaşım müzesi açılışı yapıldı. İETT Kültür Sanat Durağı adı verilen müzenin açılışında konuşma yapan İETT Genel Müdürü Kahveci, 'Dünyanın en köklü kurumlarından biri olan İETT'nin tarihi bu ulaşım müzesinde yaşayacak. İstanbul ulaşımında kullanılan tarihi materyalleri görmek için İstanbulluları kültür sanat durağımıza davet ediyorum. Cer Atölyemizin ikinci katında ise kültür-sanat atölyeleri ve etkinliklere yer vereceğiz. İstanbul'un tarihine iz bırakan İETT, bu etkinliklerle iz bırakmaya devam edecek.' dedi. Tören sonunda ulaşım müzesi vatandaşlar tarafından gezildi. Kahveci, günün anısına yolculara tarihi delikli jetonlardan hediye etti.Ayrıca Tünel'in 140'ıncı yılına özel Tünel dergisi hazırlandı. Dergide Tünel'in tarihi, bilinmeyenleri efsaneleri ve tarihi fotoğraflara yer verildi.Eski adıyla Galata-Pera arasında sefer yapan tünel metrosu günde ortalama 181 seferle 15 bin dolayında yolcu taşıyarak sıfır kaza riskiyle çalışıyor. İlk açıldığı tarihlerde İstanbul Tüneli, Galata-Pera Tüneli, Galata Tüneli, Galata-Pera Yer altı Treni, İstanbul Şehir Treni, Yer altı Asansörü ve Tahtelarz gibi çeşitli isimlerle adlandırılan Tünel'in yıllık yolcu sayısı 5,5 milyonu buluyor.Hizmete alınış tarihi: 17 Ocak 1875Hat uzunluğu: 573 metreVagon sayısı: 2İstasyon sayısı: 2Yolculuk süresi: 90 saniyeYolcu kapasitesi: 170 kişi (tek vagonda)Koltuk sayısı: 18Çalışma hızı: 6,5 m/snGünlük sefer sayısı: 181 (ortalama)Günlük taşınan yolcu sayısı: 15 bin kişiYıllık yolcu sayısı: 5,5 milyonVagon ağırlığı: 20 tonTünel'in galeri genişliği: 6.6 metreKaraköy ile Beyoğlu arasındaki kot farkı: 61 metreEğim: Yüzde 10CHA
28 Bin Yıllık Antik Seks Oyuncağı
Kadınların kendilerini tatmin etmelerine yarayan vibratörleri günümüzde ayıcık şeklinde, kolye formunda, uzaktan kumandasıyla ve gökkuşağından hallice renk seçenekleriyle görebilmek mümkün. Peki, günümüzde kullanılan vibratörlerin 20. Yüzyıl'da icat edildiği düşünülünce, kadınlar dildo’dan önce kadınlar ne yapıyordu? The Well Collection'ın Londra'daki son sergisi 'The Institute of Sexology'de sergilenen parçalar kadınların vibratör kullanımının 28 bin yıllık bir tarihe sahip olduğunu gösteriyor.Playtusu.com'da yer alan habere göre, sergide Berlin yakınlarındaki Ulm'da bir mağarada bulunan 28.000 yıllık ve 14 farklı silttaşından yapılan antik bir dildo yer alıyor. Seksin tarihine ışık tutan, insanların cinsel hayatlarındaki eğilimleri belgeleyen sergi, cinselliğin evrimini özetliyor. Sergi 20 Eylül 2015'e kadar devam edecek.T24
İkinci Dünya Savaşı Hakkında İzlenmesi Gereken En İyi 10 Film
2.Dünya savaşı dediğimizde aklımıza ilk gelen şeyler ; Naziler , Almanlar , İngilizler , Ruslar ,Japonya , atom bombası , Berlin duvarı ve Tabi ki birbirinden güzel gerçeklerden esinlenilmiş filmler , Sizin için uğraştım ve en güzel savaşın 10 filmini belirlemeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Not : Kesinlikle Hiçbir yerden alıntı değildir kendi arşivimden izlediğim ve kendi değerlendirmemi yaptığım bir galeridir. Bilgiler alınırken Viki den yararlanılmıştır.
'Atatürk Galatasaray Taraftarıydı' İddiası
Ankaralı ünlü koleksiyoner Muhammet Yüksel, Atatürk'ün Galatasaray taraftarı olduğunu iddia ederek, bunu doğrulayacak belgenin arşivinde bulunduğunu belirtti.Ankaralı ünlü koleksiyoner Muhammet Yüksel, Ulu Önder Mustafa Kemal'in Galatasaray taraftarı olduğunu kanıtlayan belgenin arşivinde bulunduğunu belirterek, filigranlı ve ıslak imzalı belgede Atatürk'ün, Galatasaray için 'Benim de gönül verdiğim kulübün' ifadelerini kullandığını söyledi.Koleksiyoner Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Büyük Önder Atatürk'ün 2 Aralık 1930'da, Galatasaray Lisesi'ne yaptığı ziyaretinin ardından kulübe iki adet fotoğrafını imzalayarak gönderdiğini, bu fotoğraflardan birinin halen Galatasaray Kültür ve Sanat Merkezi'nde sergilendiğini, diğerinin ise Ankaralı bir koleksiyonerde olduğunu dile getirdi.Ankaralı koleksiyonerin elindeki fotoğrafı 2011'de ortaya çıkardığını ve daha sonra sattığını ifade eden Yüksel, bu fotoğraflarla ilgili, Atatürk'ün 'T.C. Reisicumhurluğu' antetli kağıdıyla dönemin Galatasaray Lisesi Müdürü Fethi İsfendiyaroğlu'na gönderdiği yazının da bir süre önce eline geçtiğini bildirdi.Özel ibareli teşekkür yazısıYüksel, 'Özel' ibaresiyle filigranlı bir kağıda yazılan teşekkür yazısında, 'Galatasaray Lisesi'ne ziyaretime göstermiş olduğunuz ilgi, alakaya teşekkür ederim. Yaverimle iki adet fotoğrafımı imzalayıp size gönderiyorum. Büyük fotoğrafı müzede, küçük fotoğrafı lisede değerlendiriniz. Benimde gönül verdiğim kulübün Türk sporuna katkı sunacağından hiç şüphe duymuyorum. Makul taleplerinizi başvekile ilettim. Sizinle temas kuracaklar. Başarılarınızın devamını dilerim' ifadelerinin yer aldığını söyledi.'Atatürk'ün Galatasaraylı olduğunda şüphe duymuyorum'Atatürk hayranı ve Galatasaray taraftarı biri olarak belgenin kendisini çok heyecanlandırdığını belirten Yüksel, şöyle konuştu:'Belgede, Atatürk'ün 'Benimde gönül verdiğim kulübün Türk sporuna katkı sunacağından hiç şüphe duymuyorum' ifadeleri, Atatürk'ün hangi takımı tuttuğunun da çok açık bir delili. O, kulübün Türk sporuna katkı sunacağından hiç şüphe duymuyor, ben de Atatürk'ün Galatasaraylı olduğundan şüphe duymuyorum. Bir insan neye gönül verir? Çok sevdiği bir kulübe gönül verir.'Özcan Yıldırım, AA