onedio
Sun Tzu'nin Gerçek Bir Lider Olduğunu Gösteren 10 Önemli Söz
Öyle ki Çin'in bilgeleri, liderleri ünlüdür. Lider ve komutan sıfatı yan yana kullanıldığında ise bunun hakkını veren belki de en büyük isim ''Sun Tzu'dir. Sun Tzu  MÖ 500'de Wu Devleti'nde (Şimdiki Çin)'de yaşamış ünlü komutan, filozof ve askeri bilgedir. Sözleri asırlar sonra bile düşündürürken, Savaş Sanatı (The Art of War) kitabı, strateji üzerine yazılmış en eski ve en iyi çalışmalardan biridir ve askeri konularda ve ötesinde tarih boyunca çok büyük etkisi olmuştur. 20. Yüzyılın sonlarından itibaren ekonomi ve iş dünyasında da kullanılmaktadır. Sun Tzu'nun yazdığı bu kitap spor, siyaset, bilim, sanat alanında birçok ünlü ismi etkilemiş, onlara rehberlik etmiştir. Mao Zedong'i, General Nguyên Giáp|Võ Nguyên Giáp'i, General Douglas MacArthur'u ve bazı Japon İmparatorluk liderlerini etkilemiştir. Öyle ki Sun Tzu'ye göre ''Gerçek zafer, savaşmadan kazanılan zaferdir. Gerçek önder savaşmadan kazanan önderdir.'' Hala kendi ve stratejisi hakkında araştırmalar yapılan bu ünlü Askeri Bilge'nin doğru ve bir o kadar da düşündürücü 10 sözü:
Tarihin En Önemli 10 Gemi Batığı
Tarihin ilk gemi batığı kazısı 1961 yılında, 53 yıl önce yapılmıştı. O zamandan beri hepsinin kendine has hikayeleri olan, binlerce yeni batık keşfedildi. Arkeofili.com'un hazırladığı listedeki su altı arkeolojisini temsil etmek üzere seçilen 10 batığın her biri, ait oldukları dönem ve o dönemdeki insanların yaşamları hakkında benzersiz bilgiler sunuyor. Bulunan batıklar atalarımızın deniz seyahatlerine çıkarken ne kadar zeki ve yaratıcı davrandığını da gözler önüne seriyor.
Ufkunuzu Açacak Özellikteki 11 Kayseri Ağzı Atasözü/Deyimi
Kısmetiniz bir gün Orta Anadolu'ya düşerse, istikametiniz neresi olursa olsun yolun sizi geçirdiği bir şehirdir Kayseri... Güzide şehrimiz tarihin en eski çağlarından bu yana gerek bulunduğu konum ile gerekse zanaatkar ve akıllı insanı ile hep kendinden bahsettirir. Pastırmanın, sucuğun, zavzanın (Kayseri ağzında baharat), mantının ve tüccarlık ilminin başkenti Kayseri'nin çok fazla bilinmeyen ama bir hayli zengin olan sözlü bir kültürü de mevcuttur. Atasözü, deyim ve yerel ağız kelimelerinden oluşan bu son derece geniş kültürün çok ufak bir kısmına, Kayseri'ye özgü görüntüler eşliğinde listemizde yer verdik. Her biri okudukça 'keşke hemen birilerini bulsam da öğüt olarak falan bunları söylesem' diyeceğiniz cinsten.
İyice Osmanlılaşıp Devşirme Sistemine Geçildiğinde Acilen Devşirilmesi Gereken 15 Kişi
Malum ülkenin adı Osmanlı olsun, Osmanlıca zorunlu olsun, 16 Türk devletinin askerleri saraya sıra sıra dizilsin derken bünyemizde aşırı dozda Osmanlı birikti. Madem dedik Osmanlı bu kadar popüler o halde Osmanlı'nın kullandığı bazı sistemleri de kullanmanın vaktidir. Tımarlı sipahiler falan için henüz çok erken, ancak adı konulmamış bir devşirme sistemi halihazırda sporda kullanılıyor. Peki neden bu sistemi genele yaymayalım? Neden Türkiye Osmanlı'nın devşirme sistemini kullanmasın? İşte bunun düşündük ve sizler için bu sistemin gelmesi halinde devşirilmesi gereken ilk 15 kişiyi bulup çıkardık.Kendi devşirme önerilerinizi yazın, arada kimse kaynamasın.
Eyüp'te Bulunan Osmanlı Mezarlığı Harabeye Dönmüş...
Osmanlıca dersinin okullarda zorunlu tutulmasının gerekçesi olarak mezar taşlarını okuyamadığımız gösterilse de bunca değer verilen taşlara pek de iyi bakıldığı söylenemez. İstanbul’un en büyük İslam mezarlıklarından biri olan Eyüp’teki mezarlığın son hali, “Ecdadın mirasına böyle mi sahip çıkılıyor” dedirtti.Osmanlıca dersinin neden zaruri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyada hangi millet vardır ki dedesinin mezar taşını okuyamaz” demişti. Mezar taşlarının ne kadar değerli olduğunu anlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu ise konuyla ilgili şunları söylemişti; “Mezar taşları bu toprakların mührüdür. O mezar taşları, hakir gördükleri, tahkir ettikleri mezar taşları şehitlerimizin, bu topraklarda ecdadın bıraktıkları tapu mührüdür.”İNTERNETTEKİ ADRES FARKLIEyüp’teki tarihi mezarlıklar ise gösterilmesi gereken ilgiden bir hayli uzak görünüyor. Padişahlar, sadrazamlar ve şeyhülislamların gömüldüğü mezarlık bölgesindeki İlim Yayma Cemiyeti yapıları, görenleri hayrete düşürüyor. Cemiyetin asıl adresi olarak Eyüpsultan Camii yanı, Cülûs Yolu, Sıbyan Mektebi görülüyor. Ancak cemiyetin, yine Eyüp’te bulunan ve web sitesinde yer almayan üç yapısı daha var. Bu yapılar Eyüp’teki Sultan Reşat Caddesi’nin sonunda Osmanlı döneminden kalma tarihi mezarlıkların içinde yer alıyor. Cemiyet, mülkü Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan bu bölgedeki üç prefabrik yapısında eğitim veriyor.MEZAR TAŞLARI ÜSTÜNDE KUM TORBALARIİmar planlarında mezarlık ve yeşil alan olarak görülen bölgede Hükümete yakınlığıyla bilinen cemiyetin “İlim Yayma Cemiyeti Eyüp Şubesi Eyüp Sultan Gönüllüleri” yazılı pankartı asılı. Burada bir tiyatro sahnesi, kitap okuma alanı ve okçuluk eğitim alanı var. Mezar taşları bu eğitim alanlarında adeta dekor olarak kullanılıyor. Kimileri duvar kenarlarına yığılmış, kimisinin üzerine paslanmış kova ve kum çuvalları konulmuş. Osmanlı Okçuluğu yazılı pankartın yanında ise bir dart tahtası var. Mezar taşları bu bölgede de duvara dizilmiş halde bulunuyor. Bu alanlarda tarihi mezar taşlarının korunması içinse herhangi bir önlem alınmış değil.AYFER ÇALIKIRAN | Taraf
9 Maddede Osmanlı'da Camilerin Kapatılıp Ezanların Susturulduğu Gün
Şehrin fethinden, bugüne kadar, cuma namazının kılınmadığı, ezan sesinin duyulmadığı bir tek gün olmamıştı. Hatta işgal günlerinde bile böyle bir olay yaşanmamıştı. O gün hariç...Tarih 29 Eylül 1730, günlerden cumaydı. O gün Osmanlı İmparatorluğu tarihinde bir ilk yaşandı. Çünkü camiler kapatıldı ve ezan okunması yasaklandı.. İşte, bu yasağın ilginç öyküsü:
Reklam
Türkiye'nin İlk Yıllarında İz Bırakan Mimar Kemaleddin ve 25  Güzide Eseri
etiket
Mimar Ahmed Kemaleddin, hem Osmanlı son döneminde hem yeni kurulan cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalarıyla tanınan bir mimar.1870 yılında Kadıköy'ün Acıbadem semtinde doğup, 1927'de Ankara Ulus'ta hayata veda etmiştir.1.Milli Mimarlık Akımı'nın en önemli temsilcilerindendir.Mühendisliğe duyduğu ilgi sebebiyle Hendese-i Mülkiye Mektebi'ne kaydoldu. (Günümüzde İstanbul Teknik Üniversitesi)1908'de Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti'ni kurdu.2009 yılında tedavüle giren Yeni 20 Türk Lirası üzerinde resmi bulunmaktadır.Günümüze ulaşan birçok mimari eseri bulunmaktadır.'Zavallı İstanbul!...Son düşüş devrinde imar adı altında ne cahilane, ne zalimane yıkıma uğradı...Üçüncü Selim´den sonra, eski Türk sanatının incelik ve temizlikle milli ruh doğuran eserleri takdir edilmedi; batı tesiri altında batının bakış açışıyla kabalaşma başladı... Asırlar içinde gelişe gelişe yüzey süslemesinin en kıymetli eserlerini üretmiş olan koca bir sanat birikimi çirkin görülmeye başlandı ve neticede milli sanatımızı yitirdik. Ziyan ettik, koruyamadık...Batının seri imâlatçıları karınlarını şişirdiler ama aklımız başımıza gelmedi...Hatta onların memleketimize döktüğü ruhsuz tek tip yapılar gözümüze güzel görünmeye başladı. Sonuçta bu surette iktidarsız ve cahil halde kaldık...' Mimar Kemaleddin
Reklam
687 Yıl Sonra Çözülen Cinayet
Şair Dante'nin hamisi olan Veronalı asil Cangrande della Scala'nın 1328'deki ölümü, mumyasına yapılan otopsiyle çözüldü: Zehirlenme! İtalya'da 1277 ila 1387 arasında Verona'ya hükmeden Scala ailesinin soylu bir üyesi olan Cangrande della Scala'nın ölüm nedeni kesinleşti. Tarihi kayıtlara göre; Scala 1328'de, daha 37 yaşındayken, şiddetli kusma ve ishal sonucu öldü. Scala, Verona'nın yöneticisiydi. İki çocuğu vardı. Yaşarken, İtalyan şair Dante'nin hamisi oldu. Dante, Scala'ya ithafen 'Cangrande'ye Mektup' isimli şiirini yazdı. Ölümü ise Veronalılar için beklenmedik bir gelişmeydi ve şüpheliydi. Ancak olayın bir cinayet olduğunu kanıtlayacak hiçbir delil bulunamadı.
Konfüçyüs Öğretisinin ve Sözlerinin Bambaşka Olduğunu Kanıtlayan 20 Söz
Öyle ki herkes Konfüçyüsten bir iki güzel söz okumuştur. MÖ 551 - MÖ 479 tarihleri arasında, Doğu Zhou Hanedanlığında yaşayan bu Çinli filozof, astronom ve yazarın öğretisi de bir o kadar önemli. Önemli ki ölümünden yıllar sonra bile Uzak Doğu'daki devlet ve imparatorlukların ideolojisi olarak benimsenmiş. Kimi zaman din, kimi zaman bir felsefi öğreti olarak öne çıktı. Ama daha çok onu yücelten ve önemli kılan, ahlak felsefesine dayalı öğretileri ve sözleridir. Yüzyıllar sonra bile kitaplarının ulunduğu, adına filmlerinin çekildiği bu ünlü düşünürün özlü, doğru  sözleri de bir o kadar düşündürücü. İşte o sözlerden bazıları;
Reklam
Kendi Ölümleri Hakkında Doğru Kehanetlerde Bulunan 6 Sıradışı Sanatçı
Burada bahsedeceklerim komplo teorileri veya varsayımsal bilgiler değil. Bu dünyada gördüğü her şeyden şüphelenen ve yaşamın gerçeklerini sorgulayan bir insan olarak, sizlere gerçekten ölümünü tahmin eden insanlardan bahsedeceğim. İlk olarak John Gregory Dunne'ın kendi ölümünü sezdiğini okuduğumda gerçekten çok etkilenmiştim. 'O his nedir?' diye sormuştum kendime: İnsanların ölümün yaklaştığını anlamasını sağlayan o his nasıl bir duygudur ve nereden gelir? Biraz araştırma yaptım ve kendi ölümlerini tahmin etmiş olan başka insanlar olduğunu da keşfettim. Birbirinden ilginç hikayelere sahip olan bu insanları bu içerikte sizler için bir araya getirdim. İşte kendi ölümünü tahmin etmiş 6 sıradışı sanatçı:
Sanat Ne Anlatır ? 6 Gizemli Yapıt ve Öyküleri-5
NeoKlasizm(Yeni klasizm) den Romantizme geçiş sürecinde Fransa'nın gelmiş geçmiş en büyük ressamlarından olan Gericoult birbirine girmiş, bu insan yığınlarını bir araya getirerek büyük bir şaşkınlık yaratmış, ardından da sert eleştirilerin hedefi olmuştur.Acaba bu resme baktığımızda ne anlamamız gerekiyor ? Umut mu ? Umutsuzluk mu ?1816 yılının sıcak temmuzunda Medusa adlı Kraliyet gemisi, sakince kıyıdan ayrılarak, kendisini sonsuz maviliğe bırakıyor. İngilizlerin Fransızlara bıraktığı Senegal'deki bölgeyi işgal etmek için deniz taburu gemide hazır bulunuyor. Çiçeği burnunda yeni atanmış Senegal Valisi, ailesi, hizmetçileri, oranın coğrafyasını çıkarmak,  bilgi edinmek için bilim adamı ve araştırmacılar ile beraber tam 400 kişi Medusa'nın kamaralarına yerleşmeye çalışıyor.Kanarya Adalarının yakınlarında gemi çeşitli hatalardan dolayı kayaya oturuyor. Geminin bir an önce boşaltılması lazım, ancak nasıl ?Vali, ailesi, kaptan ve subaylar 6 filikaya doluşuyorlar. Geriye kalan 147 insan ise geminin direğinden parçalarından acelece yapılan, sallara zorla bindiriliyor. Filikaların onları karaya kadar çekeceği söyleniyor. Ne yazık ki bu pekte mümkün değil.Suyun ortasında bir avuç tahta parçasının üzerinde gerçek bir ölüm kalım savaşı baş gösteriyor. Açlık, susuzluk ve Temmuzun yakıcı sıcağı...Aradan bir hafta geçiyor ve 147 kişiden geriye yalnızca 28 insan salda kalıyor. (Zor atlatılan bir haftanın ardından bazı ölülerin etleri güneşte kurutularak yendiği kayıtlara geçmiştir)Suyun ortasında geçen 13 vahşi günün ardında tesadüfen sağ taraftan bir geminin geçtiği fark ediliyor, ve halen umudu olan bir kaç insan, son enerjilerini de kullanarak geçen geminin dikkatini çekmeye çalışıyorlar. Ve işte Theodore Gericault tamda bu anı devasa bir tabloya işleyerek ölümsüzleştiriyor.Ve evet, o kadar asilzadenin arasından uzanan bir 'Zenci' kolu, sonunda fark ediliyor, gemi bu insanları kurtarıyor.
Tanrı Osiris'in 'Efsanevi Mezarı' Bulundu
Mısır'ın Şeyh Abd el-Kurna antik mezarlığında kazı yapan arkeologlar, tanrı Osiris için inşa edilen mezarı buldu. Birçok odadan oluşan çok katlı mezarda Osiris'in heykelini barındıran büyük oda tamamen gün yüzüne çıkarıldı.Mısır'ın antik Thebes kentinde İspanyol ve İtalyan arkeologlar tarafından yapılan kazılarda, M.Ö 750 ila 525 yılları arasında inşa edildiğine inanılan dev bir mezar ortaya çıkarıldı. Ölüm tanrısı Osiris'e adanan çok katlı mezarın, Oserion olarak da bilinen ve Abidos kentinde yer alan Birinci Seti Tapınağı'ndaki mezarın kopyası olduğu belirtildi.Arkeologlar, ana odası beş sütundan oluşan mezarın merdivenlerle aşağı inilen katında Osiris'in heykelini bulunduran bir tapınak yer aldığını belirtti. Tapınakta aynı zamanda ellerindeki bıçakları savururken tasvir edilen şeytani varlıklara ait kabartmalar yer aldığı bildirildi.
Reklam
3 Bin Yıllık Kaleyi Köylüler Keşfetti
Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Yurtbaşı Mahallesi'nde ortaya çıkarılan 3 bin 200 yıllık bir kaleyi köylüler keşfetti. Erken demir çağına ait olduğu saptanan ve muhtarla mahalle sakinlerinin ısrarıyla bulunan kale, kentin kültür envanterine kaydedildi.Binlerce yıl çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Van'da kentin tarihi envanterine bir arkeolojik eser daha eklendi. Geçen hafta Yurtbaşı mahallesinde erken demir çağına ait olduğu düşünülen 3 bin 200 yıllık kale bulundu. Oysa, kalenin varlığı yıllardır mahalle halkı tarafından biliniyor ancak seslerini duyuramıyorlardı.Mahalle muhtarının tarihe olan merakı ve ısrarlı tutumu sonucu bölgeye uzmanlar gelip inceleme yaptı, binlerce yıllık eser sonunda ortaya çıktı.Sanat tarihçi Mehmet Top tarafından tespit edilen kalenin ortaya çıkış öyküsünü Al Jazeera Türk mahalleliler ve tarihçilerle konuştu.80 haneli Yurtbaşı mahallesinin muhtarı İrfan Yücel, tarihi kalenin tespit edilmesi için birkaç kez başvuruda bulunduğunu, ancak cevap alamayınca ilçede Hoşap kalesinde kazı yapan ekibinde ulaştığını anlatıyor. Kalenin tespitinden dolayı mutlu olduğunu belirten Yücel, kalenin değerlendirilmesi için her zaman çalışacağını söylüyor.‘’Peşini bırakmadım’’Kalenin bulunmasıyla ilgili ısrarlı davrandığını ifade eden Muhtar Yücel, 'Kale köye 3 km uzaklıkta bulunuyordu. Köylüler ve ben buranın bir kale olduğunu biliyorduk. Her zaman incelenmesini, değerlendirilmesini istiyorduk. Şimdiye kadar burası için bir imkânımız olmadı. Biz köylüler birlikte hareket etmek istedik. Yalnız imkân yoktu. Hep peşinden koştuk. Şimdi buranın değerlendirilip turizme kazandırılmasını bekliyoruz' dedi.Kalenin tanıtılması için araştırmalar yaptığını aktaran Muhtar Yücel, şöyle devam etti:'Yaptığım araştırmalar sonucunda ilçede Hoşap kalesinde kazı yapan Mehmet Top’a ulaştık. Kendisine bu kalenin varlığından bahsettik. Gelip bakması yönünde teklifte bulunduk. Kabul etti. Sonra gelip baktı. Kontrollerini keşiflerini yaptı. Kalenin tespitinin yapılması gerektiğini söyledi. Köylüler olarak buranın ortaya çıkartılmasını ayağa kaldırılmasını istiyoruz. Zaten köyün geçimi de yok. Hayvancılık ve çiftçilikle uğraşıyorlar. Burada kazı yapılması köy yararına da olacaktır.'Atalarının yeni tespiti yapılan alanın 'Derbend kalesi' olarak adlandırdığını söyleyen Yücel konuşmasını şöyle sürdürdü:'Burası ile ilgili bir şey yapılmasa biz de üzerinde duracağız. Van müzesinden yetkililer geldi. Toprak ve taş numuneleri aldılar. Ayrıca belgelendirmek için fotoğraflarda çektiler. Onların söylediğine göre burası kültür envanterine kayıtlı değilmiş. Kalenin çok eski olduğunu ve değerlendirilmesi gerektiğini söylediler. Biz burayı gösterdiğimiz için mutluyuz. İnşallah kıymeti bilinir.’’Muhtarın çabalarıyla, kaleyle ilgili temas kurduğu sanat tarihçi Mehmet Top, önce kalede yüzey çalışması yaptı. Top’un çalışması sonrasında Van Müzesi'nden yetkililer de incelemede bulundu. Eser, kentin kültür envantarine kayıt edilmesi anlamında da önem taşıyor.Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Mehmet Top, muhtarın bilgi vermesiyle kalenin resmi olarak tespitinin yapıldığı söyledi.Top, ‘’İlçede kazı çalışması yaptığımızdan iletişim konusunda her zaman buradaki vatandaşlarla temas halindeyiz. Vatandaşlar bazen bize abartılı şeylerle de gelebiliyor. Defineci merakı olabiliyor. Biz de bunları bölgenin tarihi açısından değerlendiriyoruz. Burası içinde Muhtar İrfan Yücel geldi. Biz de tespitini yaptık. Bundan sonraki araştırmalar arkeologlara kaldı’’ dedi.İlk araştırma sonucuna göre kalenin 3 bin 200 yıllık olduğunu kaydeden Top, şunları söyledi:'Kale bir erken demir çağı kalesi olduğu anlaşıldı. Gerek kalenin konumu gerek mimari yapısı ve buradan çıkan seramik parçaları günümüzden hemen hemen 3 bin veya 3 bin 200 yıl önceye ait olduğu ortaya koydu. Buranın daha önce gerek Van müzesi, gerekse arkeolojik çalışma yapan bilim insanları tarafından kayıt altına alınmadığını gördük. Bu açıdan da önem arz ediyor. Bölgede halen orta çağ hem de ilk çağ dönemine ait kayıtlara geçmeyen kültür varlıkları var.'Fatih Sevinç, Al Jazeera Turk
Titanic Batmadan 14 Yıl Önce Kitabının Yazıldığını Biliyor muydunuz?
1861 yılında doğan Morgan Robertson, gençliğinde denizcilik de dahil birkaç meslek icra eder. Daha sonraları işini bırakan Robertson, yazar olmaya karar verir. İlk yazılarından onu mutlu edecek kadar para kazanmayı da başarır. Yeni bir deniz romanı yazmak isteyen Robertson, 1897 gecesi bir romana başlar ve inanılmaz tesadüfün (!) temellerini atar. Kitabının adını ''Titan Kazası / Nafile'' olarak belirleyen Robertson, Titanic batmadan tam 14 yıl önce yazdığı romanında Titanic'in adeta kehanetini yazmıştır. İşte korkunç benzerlikleriyle Titan-Titanic Kazaları
Reklam
Tarihin En Meşhur 10 Hırsızı
Spartalılar  hırsızlığı değil, yakalanmayı cezalandırırmış. Biz de kendimizce yeni bir metot bulduk, hırsızlık yapanı ilk önce bir tartıyoruz. Kimin nesidir, ne iş yapar, kimlere yakındır ölçüyoruz ondan sonra baktık dişimize dokunuyor cezalandırıyoruz. Yok efendim kendisi şöyle biraz pazulu, güçlü bir adamsa salıyoruz gitsin. Allah muhafaza başımıza dert olmasın. Hatta kendisini televizyon kanallarına çıkartıyoruz ki alem bu şanla, şerefle dolu vatandaşı görsün, hepimize emsal olsun. Yazık ki bu yeni 'metot' dünyada pek karşılık bulmuyor. Eski kafalı bir takım adamların yönettiği muhataplarımız cart diye hırsızlığı cezalandırıyor. Ona rağmen, memleketlerinde meşhur olmuş, herkesin bakıp hikayelerini anlattığı hırsızlar yok mu? Elbette var. Listeledik.
''Kadın Her Çağda Kadındır'' Dedirten 11 Tarihi Fotoğraf
Kadınların tamamen değişerek günümüze geldiğini düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz demektir. Her ne kadar ''Siz erkekler hep aynısınız!'' deseler de, kadınların eline su dökemeyeceğimizi 12 tarihi fotoğrafla ispatlayacağız.
Reklam