onedio
Teknofest 2021'İn Tanıtım Toplantısı Gerçekleştirildi
İSTANBUL (AA) - TEKNOFEST İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali 2021'in (TEKNOFEST 2021) tanıtım toplantısı Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirildi.Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu TEKNOFEST, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yürütücülüğünde, aralarında Türkiye'nin önde gelen teknoloji şirketleri, kamu, medya kuruluşları ve üniversitelerinin de olduğu 67 paydaş kurumla birlikte 21-26 Eylül'de İstanbul'da düzenlenecek.T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, bir hayalle başlayan TEKNOFEST yolcuğunun artık dünya çapında büyük bir organizasyona dönüştüğünü belirterek, 'Tüm ekibimizle geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz adına çok mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Neredeyse 1 yıla yaklaşan salgın sürecini hep beraber yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Salgın sürecinde en çok ihtiyaç duyduğumuz hasletlerin iyilik, vicdan ve insanlık olduğunu bizzat yaşayarak tecrübe ettik. İnsanlığın son bir yılda kabuğuna çekilerek yaşadığı yalnızlık duygusu adeta iç dünyamızı sorguladığımız, vicdanımızı tarttığımız bir teraziye dönüştü. Salgının başlangıcında tüm dünyada ihtiyaç duyulan solunum cihazları için ülkeler birbirlerine siparişleri dahi engellediler. Hatta en basit, sarf malzemeleri bile birbirleriyle paylaşmadılar. Ülkemizin mühendislerinin ise hem kendi topraklarına hem de tüm insanlık ailesine nefes olabilmek için gecesini gündüzüne kattı ve çalıştı. ' diye konuştu.Geliştirilen solunum cihazlarının hem Türkiye'ye hem de dünyaya nefes olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:'Ülkemiz, medeniyetimizin adalet temelleriyle ve değerleriyle harmanlanmış Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu sayesinde dünyanın yaşadığı ben merkezi kaygılara teslim olmadan vicdanıyla hareket etti. Afrika'da tek bir solunum cihazına dahi sahip olmayan ülkelere bu cihazlar hediye edildi. İhtiyaç duyan ülkelere de ihraç edildi. Böylece genetik kodumuzun adeta bir parçası olan küresel adalet ve merhamet değerlerimizi örnek bir tavırla tüm dünyaya göstermiş olduk. Teknoloji, dönüşüm ve inovasyon hayatımızın her alanını sarsıcı bir şekilde etkiliyor. Bu dönüşüm salgın döneminde de durmadı, hızla ilerlemeye devam etti. Kovid-19'a karşılık ilk aşının Türk bilim insanları tarafından bulunmasıyla büyük gurur duyduk. Devinim hızı, bugünün oyun kurucularını da değiştiriyor. Arkada kaldığı, dezavantajlı olduğu düşünülen birçok girişime, projeye yeni fırsatlar sunuyor.''Milli Teknoloji Hamlesi, tüm Türkiye'nin ortak idealidir'Bayraktar, aşı örneğinde olduğu gibi hızla ilerleyen gelişim sürecinin oyunu değiştirecek yeni aktörler doğurduğunu aktararak, 'Ülkemizden de benzer çalışmalar çıkması bizim farklı alanlarda oyun kurucu bir güç haline inşallah getirecek. Bizler kainata ilk mesajı 'Oku, yaradan Rabbinin adıyla oku.' olan bir inancın kurduğu bir medeniyetin çocuklarıyız. İnancımız, medeniyetimizin ilerlemesi için dünyayı ve kainatı doğru okumamızı emrediyor. Hızla küreselleşen dünyada, teknolojide bazı şirketlerin dünya üzerindeki birçok ülkeden daha güçlü ve nüfuzlu hale geldiğini görüyoruz.' ifadelerini kullandı.'Vahşi kapitalizm'in dev teknoloji tekellerinin oluşmasına ve dünyayı dev tekellerin yönettiği bir yapıya zorladığına dikkati çeken Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:'Sosyal medya kuruluş amacıyla baktığınızda, insanlığı birbirine yakınlaştıran, tüm dünyanın kolaylıkla iletişim kurmasını sağlayacak bir araç olarak icat edildi. Yaşadığımız son olaylar gösteriyor ki, bu mecra vakıf olamadığımız ajandalarıyla tekelleşmiş dev birkaç şirketin elinde kontrolsüz bir güce dönüşmüş durumda. İstiyorlar ki tek bir arama motoru, sosyal medya, büyük alışveriş sistemi ve daha büyük tekeller olsun. Dünya böyle bir noktaya evrilirken, bunu sadece seyrederek, teknoloji geliştirmekten uzak kalırsak egemenliğimizi dev şirketlerin tartışılır insafına teslim etmiş oluruz. Buna maruz bırakılmamak için Ay'a ilk çıkan insan olan Neil Armstrong'un söylediği sözlerden esinlenerek şunu söyleyebilirim. Şimdi küçük gibi görülen düzenlediğimiz teknoloji yarışmaları, gelecekte ahlaki değerleriyle dünyaya örnek olacak büyük teknoloji girişimlerini ülkemize kazandıracak gençleri inşallah yetiştirecek.Bizler her zaman asıl kıymetin insan olduğuna inandık. Milli Teknoloji Hamlesi'ni de bu yüzyıldan alıp geleceğe taşıyacak en önemli unsur nitelikli, yetişmiş insan kaynağımız olacaktır. Ülkemizin birçok alanda tam bağımsızlığa, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu ile sahip olacağına inanıyoruz. Milli Teknoloji Hamlesi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerdeki tekelleşmeye karşı bir duruş ve güçlü bir itirazdır. Tüm dünyada giderek artan bir hastalık olan kutuplaşma, hem insanlığı hem de ülkemizi tehdit ediyor. Bu noktada, Milli Teknoloji Hamlesi, tek bir grubun, oluşumun veya siyasi fikrin değil hepimizin, tüm Türkiye'nin ortak idealidir. Hatta, eşitlik ve adalet limanına hep birlikte gitmemizi sağlayacak, mazlum coğrafyanın ve insanlık ailesinin buluştuğu büyük bir gemidir diyebilirim.''İnsanlık için büyük bir adım olarak gördüğümüz projelerinizi sabırsızlıkla bekliyoruz'TEKNOFEST'in 2 yıl önce 2019'da Atatürk Havalimanı'nda 1 milyon 720 bin ziyaretçiyle dünya rekoru kırdığını vurgulayan Bayraktar, 'Bizi bu rekordan öte mutlu eden en büyük gelişme, teknoloji yarışmalarına gelen başvuruların her yıl katlanarak artması oldu. İlk yıl 20 bin, ikinci yıl 50 bin ve geçen yıl da 100 bin olarak gerçekleştirdi. Geçen yıl salgın şartlarına rağmen, TEKNOFEST'in kalbi dediğimiz bu yarışmaları pandemiyle ilgili önlemleri alarak Gaziantep'te düzenledik. 2020'de teknoloji yarışmalarımıza 81 ilimizden 84 ülkeden 20 bin takım 100 bin genç başvurdu. Bu yıl, son başvuru tarihi olan 28 Şubat tarihine kadar bu rakamı geçeceğine yürekten inanıyorum.' dedi.Bayraktar, TEKNOFEST bünyesinde her yıl daha fazla yarışma kategorisi açtıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:'Tarihimizin en büyük ödüllü teknoloji yarışmalarını düzenliyoruz. Bu yıl da bazılarını ilk kez yapacağımız 35 farklı kategoride yarışmamız olacak. Toplumumuzda, teknoloji ve bilime duyulan ilgiyi artırmayı, Türkiye'nin bilim ve mühendislik alanlarında yetişmiş insan kaynağını daha yukarıya taşımayı hedefliyoruz. Roketten otonom sistemlere, tarımdan su altı sistemlerine, biyoteknolojiden insanlık yararına teknolojilere kadar her alanda milli teknolojiyi geliştirme çabalarına destek olmayı istiyoruz. TEKNOFEST 2021'de salgının izin verdiği ölçüde, yine Atatürk Havalimanı'nda, havacılık ve akrobasi gösterileri, sürpriz yarışmalar, sergiler, eğitimler ve yatırımcılarla girişimlerin buluşacağı Uluslararası Girişim Zirvesi gibi oldukça geniş bir yelpazeden zengin aktiviteleri düzenlemeyi hedefliyoruz. 'Fikrim, projem ve bunları hayata geçirecek takımım var' diyen kardeşlerim, acele edin son tarih 28 Şubat. Bu tarihe kadar başvurularınızı tamamlamanızı, insanlık için büyük bir adım olarak gördüğümüz projelerinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.''7'den 77'ye tüm milletimizi 21-26 Eylül tarihlerinde Atatürk Havalimanı'na bekliyoruz'Tüm bu emeklerin, çalışmaların altında hayal edildiğinde gülümseten, içi ısıtan ideal bir dünyayı gerçek kılmanın yattığını anlatan Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı:'Arzulanan böyle bir dünyaya sahip olmanın temelinde ise pusulası vicdan olan insanların bulunduğuna inanıyorum. İnsan olmanın en önemli şartı vicdanlı olmaktır. Vicdanlı bir insanın en önemli hasletleri ise adalet ve merhamet duygularına sahip olmasıdır. Bozkırın bilge kalemi olarak anılan Türk dünyasının önemli yazarı Cengiz Aytmatov'un da dediği gibi: 'Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir.' Bugün insana dokunan her alanda faydasını hissettiren teknoloji ve bizim de büyük bir gayretle yıllardır uğraştığımız yapay zeka geliştirme çalışmaları gerçekten insanlık için bir ilerleme mi? Öncelikle bu soruya samimi cevap vermemiz ve tüm bu gelişmeleri insanlığın huzuru ve refahı için tesis etmemiz gerekiyor. Eğer insanlığın bugün yaşadığı, yarın karşısına çıkacak sorunlara adil bir çözüm bulamazsak, yaşlı dünyamızın geleceği maalesef pek de parlak görünmüyor.Milli Teknoloji Hamlesi, tüm bu materyalist tavra karşı, her gün insan kalabilmek için çabalayan ülkemizin her bir ferdini, mazlum coğrafyaların ve insanlığın geleceğe ulaştıracağı büyük miras olacaktır. TEKNOFEST yolculuğuna ilk adımımızı atarken aklımızda tam da bu meseleler vardı. TEKNOFEST'i ülkemizin hayati bir meselesi olarak gördüğümüz teknoloji geliştirme seferberliğine çıkmak için başlattık. Mücadelemizin temelinde, dünyayı, kainatın içinde eşit, adil ve merhametli bir iyilik adasına dönüştürme çabası yatıyor. TEKNOFEST'in bu çabalarımızın dünya ile buluşma noktası olmasını istiyoruz. TEKNOFEST ekibi olarak 7'den 77'ye tüm milletimizi 21-26 Eylül tarihlerinde heyecanımıza ortak olmak için Atatürk Havalimanı'na bekliyoruz.''Bu yıl 19 farklı üniversitemiz TEKNOFEST'te paydaşımız'Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve TEKNOFEST İcra Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Kacır da Kovid-19 salgını şartlarından dolayı TEKNOFEST eğitimlerini dijital ortama taşıdıklarını belirterek, etkinliğin her yıl ziyaretçi ve yarışmacı rekorlarını kırdığını ifade etti.Gelecek dönemde TEKNOFEST Kariyer Portalı'nı güçlü bir şekilde hayata geçireceklerini bildiren Kacır, bundan böyle yarışmalara adım atan her gencin kariyer yolculuğunda yanlarında olacaklarını vurguladı.Kacır, bugüne kadar gerçekleşen üç TEKNOFEST'te toplam 10 milyon liradan fazla maddi desteği ve 6 milyon TL'den fazla ödülü yarışmacılara sunduklarını belirterek, yarışmacıların başarılarının Türkiye sınırlarını aştığını görmekten gurur duyduklarını dile getirdi.TEKNOFEST'İN bu yıl merkezinin Atatürk Havalimanı olsa da yurdun çeşitli noktalarında yarışmalar düzenleyeceklerini belirten Kacır, 'Üniversitelerimiz paydaşlarımızdan olmasını çok önemsiyoruz. Biz üniversite öğrencilerimizin ülkemizin geleceği için çalışmasını istiyoruz. Onları sokaklarda değil, işte TEKNOFEST yarışmalarında, laboratuvarlarda Ar-Ge projelerinde görmek istiyoruz. Bugüne kadar bize en büyük desteği üniversitelerimiz verdi. Her yıl yeni üniversitelerimiz TEKNOFEST ailesine katılıyor. Bu yıl 19 farklı üniversitemiz TEKNOFEST'te paydaşımız.' diye konuştu.'Festival bu yıl gündem belirleyecek, gençlere heyecan verecek'Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de TEKNOFEST gibi milli teknoloji hamlesine katkı veren bir organizasyonun paydaşı olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Festivalin bu yıl gündem belirleyecek etkinliklerle gençlere heyecan vereceğini ifade eden Demir, 'TEKNOFEST, gelişen ve güçlenen Türkiye’nin daha etkin şekilde varlık göstermesine büyük katkı sağlayacak pek çok unsurun ortaya çıkarılmasında öncü rol oynayacak aktörlerin doğmasına imkan sağlayan bir zemin hazırlamaktadır. Neslimizden aldığımız enerji ile küresel güç vizyonuna ulaşmak için, çok çalışmaya ve durmadan üretmeye devam etmeliyiz.' diye konuştu. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ise TEKNOFEST'in 3 yılda küresel kimlik kazandığını belirterek, 'Dünyanın en önemli bilim, teknoloji ve uzay festivalleri arasına girdi ve doğduğu yere İstanbul’a döndü. İstanbul’umuzda bu dev organizasyona 2021’de yeniden ev sahipliği yapmaktan büyük sevinç ve heyecan duyuyoruz. Türkiye’nin istikbaline, medeniyetimizin baş şehri İstanbul’dan omuz veriyoruz. ' değerlendirmesinde bulundu.TEKNOFEST'in paydaşlarının üst düzey yöneticilerinin de hazır bulunduğu etkinliğe, TEKNOFEST'in Global İletişim Ortağı olan AA'nın Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu da katıldı. Etkinlik, paydaşların yöneticilerinin hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.Yapay zekadan su altı sistemlerine, teknolojinin her alanında yarışmalar yapılacakToplantıda verilen bilgiye göre, toplumun her kesiminden binlerce gencin merakla beklediği ve ilgiyle takip ettiği TEKNOFEST Teknoloji Yarışmaları'na geçen yıl 81 il ve 84 ülkeden 20 bin 197 takım, 100 bin genç başvuruda bulundu.Bu yıl da yine ilkokul seviyesinden ortaokul, lise, üniversite, lisansüstü ve mezun seviyesine kadar her düzeyden nitelikli binlerce genç, hayallerini gerçekleştirmek için birbirinden farklı kategorilerde düzenlenen TEKNOFEST Teknoloji Yarışmaları'na 28 Şubat'a kadar başvurabilecek. Her yıl bir önceki yıla göre daha fazla yarışma kategorisinin açıldığı ve Türkiye tarihinin en büyük ödüllü teknoloji yarışmaları olan TEKNOFEST Teknoloji Yarışmaları bu yıl 35 farklı kategoride düzenleniyor. TEKNOFEST 2020'den farklı olarak, Karma Sürü Simülasyon, İletişim Teknolojileri, Savaşan İHA, Yapay Zeka, Kültür ve Turizm Teknolojileri, Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri, Tarımsal İnsansız Kara Aracı, Sanayide Dijital Teknolojiler Yarışmaları ilk kez düzenleniyor.Gençlerin milli teknoloji üretme ve geliştirme konusunda ilgilerinin artırılması hedeflenerek bu alanlarda çalışan binlerce gencin projesine destek olmak için bu yıl ön eleme aşamasını geçen takımlara toplamda 5 milyon TL'nin üzerinde malzeme desteği sağlanıyor. TEKNOFEST’te yarışıp dereceye girmeye hak kazanan takımlar ise 5 milyon TL'nin üzerinde ödülün sahibi olacak.21-26 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan TEKNOFEST’e başvurular 'https://teknofest.org/yarismalar.html' adresinden gerçekleştirilebiliyor.
Türkiye Isı Pompasında Bölgesel Üs Olmaya Aday
İSTANBUL (AA) - Baymak Üst Yöneticisi (CEO) Ender Çolak, geleceğin teknolojisi olarak gösterilen ısı pompasında geçen yıl Türkiye'de yüzde 87 büyüyerek sektörün ana markası olduklarını belirterek, 'Sektörümüzde yüksek enerji verimliliği sayesinde tasarruflu ve çevreye duyarlı ürünlerin başında ısı pompası geliyor. Uzun vadede yüksek tasarruf vadeden bu ürüne teşvik sağlandığı takdirde yatırımlar hızlanabilir ve Türkiye ısı pompasında bölgesel bir üs olabilir.' dedi.Baymak'tan yapılan yazılı açıklamada Çolak, şirket ve 2021 planlarına ilişkin bilgiler verdi.Geçen yıl Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerine rağmen yüzde 30 büyüyen ve 1 milyar TL’lik ciro hedefini aşan bir marka olduklarını belirten Çolak, geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında geçen yıl yüzde 87 büyüyerek, sektörün ana markası olduklarını kaydetti. Dijitalleşmenin hız kazanması ile birlikte enerjiden tasarruf sağlayan çözümlerin öne çıktığını, özellikle de çevre dostu ürünlere ilginin giderek arttığını ifade eden Çolak, salgın senesi olarak dünya ekonomilerinde tarihsel daralmalara sebep olan 2020 yılında çevre, sürdürülebilirlik ve iklim krizi konularının ise neredeyse ilk kez bu kadar dünya gündemine oturduğunu belirtti.Çolak şunları kaydetti:'Pandemi, doğanın hepimize şiddetli bir acil eylem çağrısında bulunduğunu bir kez daha bizlere gösterdi. Sahip olduğumuz kaynaklar da yaşam da sonsuz değil. Hepsini akıllı yöntemlerle kullanmak, radikal bir değişim sürecine girmek zorundayız. 2021 yılında tüm dünyada çok radikal bir dönüşüm yaşanacağını artık hepimiz öngörüyoruz. Bir taraftan dijitalleşme, robotik süreçler ve yapay zeka, diğer taraftan iklim değişikliği ile mücadele. Tüm bu değişiklikleri anlayabilmek ve bu dönüşüme hazırlanabilmek için toplumun tüm kesimlerine çok daha fazla iş düşüyor. İşte 2021 yılında dünyadaki bu büyük değişimin temelinde insanı, insani değerleri ve çevreyi esas almasını öngörüyorum.''Tüm paydaşlarımızı yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız'Çolak, Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 yılında yüzde 0 emisyon hedefiyle yola çıktığı Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın değişim sürecinin en önemli kitlesel hareketlerinden biri olacağını belirterek, bu hedef çerçevesinde AB içinde enerji verimliliği düşük yapı stokunun yenileneceğini kaydetti.220 milyon eski yapının enerji verimliliği kriterlerine uygun olarak yenileneceği çok büyük kapsamlı bir dönüşümden söz edildiğini aktaran Çolak, 'Verimli olmayan eski yapıların dönüşümü ısınma giderlerini ve enerji sarfiyatını büyük oranda engellerken, çevre üzerinde yarattığımız baskıyı da minimize edecek. Türkiye’de de bu kapsamda önümüzde önemli fırsatlar ve atılacak adımlar var. Pandeminin hemen başında yayınladığımız 'Doğaya Söz Veriyoruz' filmimizde Baymak olarak biz bu değişimin taşıyıcısı olacağımızın mesajını vermiştik. 2021 yılında sürdürülebilirlik alanında yaptığımız yatırımlara ağırlık vererek, tüm paydaşlarımıza 'işimiz sizi ve doğayı anlamak' diyerek seslenecek ve yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız.' ifadelerini kullandı.'Büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık'Çolak, 2020 yılına üretimden Ar-Ge’ye, sürdürülebilirlikten ihracata, müşteri deneyiminden dijital projelere kadar pek çok alanda çalışmaları en üst noktaya taşıyarak yatırımlarını artıracakları ve başarıları perçinleyecekleri bir yıl olacağı öngörüsüyle başladıklarını kaydetti. 'Zorlu pandemi sürecine rağmen önümüzdeki tüm engelleri aşarak, öngörülerimizin hepsini gerçekleştirdik ve hedeflerimize ulaşmayı başardık. 2020 yılında da sürdürülebilir büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık. 2020 yılında olağanüstü koşullarda olmamıza rağmen yüzde 30 büyüyerek Türkiye ekonomisine, sektöre ve tüm paydaşlarımıza katkıda bulunmayı sürdürdüğümüz için gururluyum.' bilgilerini veren Çolak, Baymak’ın sürdürülebilir büyümesini, dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ederek değişen iklimlendirme ihtiyaçlarına yönelik, yüksek verimli ve çevre dostu ürünlerle en hızlı şekilde cevap verebilme başarısına bağladığını aktardı.Çolak, '2020 yılında yüzde 100 müşteri memnuniyeti ilkemiz, yaygın satış sonrası hizmet ağımız, online teknik destek hizmetimizle karantina koşullarında da her zaman erişilebilir olarak sektörde lovemark (aşk markası) haline geldik.' ifadelerini kullandı.'İklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz'Çolak, iklimlendirme sektörünün sürdürülebilirlik kavramıyla etkileşimi yüksek bir sektör olduğunu belirterek, Avrupa’da doğalgazdan elektriğe hızlı bir geçiş yaşanırken, konutlarda da hem ısıtma hem de soğutma ihtiyacının günümüzde ısı pompası gibi elektrikli ürünlerle sağlanmaya başladığını kaydetti.Isı pompasının düşük elektrik tüketimiyle yüksek enerji üretimi sağladığını belirten Çolak, 'Son yıllarda Türkiye’de de bu ürüne talep artıyor. Geçen yıl lokomotif ürünlerimizde adetsel bazda; kombide yüzde 8, klimada yüzde 6, panel radyatörde yüzde 10, termosifon ve termoboylerde yüzde 34, duvar tipi yoğuşmalı kazanda yüzde 4 büyüdük. Yüksek enerji verimliliği sayesinde geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında ise yüzde 87 büyüme kaydettik ve sektörün ana markası olduk. Baymak olarak sürdürülebilirlik konusunda takındığımız kararlı ve sorumlu tutumla bir yandan farklı ürün gruplarında pazar payımızı artırırken, diğer yandan da iklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz.' bilgilerini verdi.2020 yılında 149 yeni bayilikÇolak, Baymak olarak Türkiye’nin her noktasına yayılmış geniş bayi ve servis ağıyla müşterilerinin beklentileri için yerinde çözümler üretmeye, her noktada online ve offline kanallar aracılığıyla ulaşılabilir olmaya devam ettiklerini belirterek, '2020 yılında 149 yeni bayilik yapılanmamızı tamamladık. Marmara Bölgesi’nde 32, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 31, İç Anadolu’da 47, Karadeniz Bölgesi’nde 22 ve Ege Bölgesi’nde 17 yeni bayimiz tüketicilerimize Baymak kalitesini ulaştırmaya başladı. 2021 yılında da tüm bayilerimiz aracılığıyla her noktada aynı hizmet kalitesini tüketicilerimize ulaştırmaya devam edeceğiz.' ifadelerini kullandı.2021'de hedef yüzde 30 büyümeEnder Çolak, 2021 yılında yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini belirterek, '2021 yılında kendimize yine büyük hedefler koyduk. Yatırımlarımıza devam ederek, bu dönemde kombi, klima, ısı pompası ve diğer ürünlerimizdeki istikrarlı büyümemizi sürdüreceğiz. Boyler ve termosifon hattımızı yenileme çalışmalarımız sürecek. Yine bu dönemde kombi hattımızdaki dijital dönüşümü de tamamlamayı hedefliyoruz. 2021 yılında kombi ve ısı pompası ürün gamımızı da genişleteceğiz. Bağlı olduğumuz BDR Thermea Group’un da kombi üretiminin daha büyük bir kısmını Türkiye’de gerçekleştirmeye başlayacağız. Tüm bu gelişmeler neticesinde 2021 yılında da yüzde 30 büyümeyi hedefliyoruz.' yorumunu yaptı.
Türkiye Isı Pompasında Bölgesel Üs Olmaya Aday
İSTANBUL (AA) - Baymak Üst Yöneticisi (CEO) Ender Çolak, geleceğin teknolojisi olarak gösterilen ısı pompasında geçen yıl Türkiye'de yüzde 87 büyüyerek sektörün ana markası olduklarını belirterek, 'Sektörümüzde yüksek enerji verimliliği sayesinde tasarruflu ve çevreye duyarlı ürünlerin başında ısı pompası geliyor. Uzun vadede yüksek tasarruf vadeden bu ürüne teşvik sağlandığı takdirde yatırımlar hızlanabilir ve Türkiye ısı pompasında bölgesel bir üs olabilir.' dedi.Baymak'tan yapılan yazılı açıklamada Çolak, şirket ve 2021 planlarına ilişkin bilgiler verdi.Geçen yıl Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerine rağmen yüzde 30 büyüyen ve 1 milyar TL’lik ciro hedefini aşan bir marka olduklarını belirten Çolak, geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında geçen yıl yüzde 87 büyüyerek, sektörün ana markası olduklarını kaydetti. Dijitalleşmenin hız kazanması ile birlikte enerjiden tasarruf sağlayan çözümlerin öne çıktığını, özellikle de çevre dostu ürünlere ilginin giderek arttığını ifade eden Çolak, salgın senesi olarak dünya ekonomilerinde tarihsel daralmalara sebep olan 2020 yılında çevre, sürdürülebilirlik ve iklim krizi konularının ise neredeyse ilk kez bu kadar dünya gündemine oturduğunu belirtti.Çolak şunları kaydetti:'Pandemi, doğanın hepimize şiddetli bir acil eylem çağrısında bulunduğunu bir kez daha bizlere gösterdi. Sahip olduğumuz kaynaklar da yaşam da sonsuz değil. Hepsini akıllı yöntemlerle kullanmak, radikal bir değişim sürecine girmek zorundayız. 2021 yılında tüm dünyada çok radikal bir dönüşüm yaşanacağını artık hepimiz öngörüyoruz. Bir taraftan dijitalleşme, robotik süreçler ve yapay zeka, diğer taraftan iklim değişikliği ile mücadele. Tüm bu değişiklikleri anlayabilmek ve bu dönüşüme hazırlanabilmek için toplumun tüm kesimlerine çok daha fazla iş düşüyor. İşte 2021 yılında dünyadaki bu büyük değişimin temelinde insanı, insani değerleri ve çevreyi esas almasını öngörüyorum.''Tüm paydaşlarımızı yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız'Çolak, Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 yılında yüzde 0 emisyon hedefiyle yola çıktığı Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın değişim sürecinin en önemli kitlesel hareketlerinden biri olacağını belirterek, bu hedef çerçevesinde AB içinde enerji verimliliği düşük yapı stokunun yenileneceğini kaydetti.220 milyon eski yapının enerji verimliliği kriterlerine uygun olarak yenileneceği çok büyük kapsamlı bir dönüşümden söz edildiğini aktaran Çolak, 'Verimli olmayan eski yapıların dönüşümü ısınma giderlerini ve enerji sarfiyatını büyük oranda engellerken, çevre üzerinde yarattığımız baskıyı da minimize edecek. Türkiye’de de bu kapsamda önümüzde önemli fırsatlar ve atılacak adımlar var. Pandeminin hemen başında yayınladığımız 'Doğaya Söz Veriyoruz' filmimizde Baymak olarak biz bu değişimin taşıyıcısı olacağımızın mesajını vermiştik. 2021 yılında sürdürülebilirlik alanında yaptığımız yatırımlara ağırlık vererek, tüm paydaşlarımıza 'işimiz sizi ve doğayı anlamak' diyerek seslenecek ve yeşil dönüşümde birlik olmaya çağıracağız.' ifadelerini kullandı.'Büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık'Çolak, 2020 yılına üretimden Ar-Ge’ye, sürdürülebilirlikten ihracata, müşteri deneyiminden dijital projelere kadar pek çok alanda çalışmaları en üst noktaya taşıyarak yatırımlarını artıracakları ve başarıları perçinleyecekleri bir yıl olacağı öngörüsüyle başladıklarını kaydetti. 'Zorlu pandemi sürecine rağmen önümüzdeki tüm engelleri aşarak, öngörülerimizin hepsini gerçekleştirdik ve hedeflerimize ulaşmayı başardık. 2020 yılında da sürdürülebilir büyüme grafiğimizi aralıksız devam ettirdik ve geleneği bozmadık. 2020 yılında olağanüstü koşullarda olmamıza rağmen yüzde 30 büyüyerek Türkiye ekonomisine, sektöre ve tüm paydaşlarımıza katkıda bulunmayı sürdürdüğümüz için gururluyum.' bilgilerini veren Çolak, Baymak’ın sürdürülebilir büyümesini, dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ederek değişen iklimlendirme ihtiyaçlarına yönelik, yüksek verimli ve çevre dostu ürünlerle en hızlı şekilde cevap verebilme başarısına bağladığını aktardı.Çolak, '2020 yılında yüzde 100 müşteri memnuniyeti ilkemiz, yaygın satış sonrası hizmet ağımız, online teknik destek hizmetimizle karantina koşullarında da her zaman erişilebilir olarak sektörde lovemark (aşk markası) haline geldik.' ifadelerini kullandı.'İklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz'Çolak, iklimlendirme sektörünün sürdürülebilirlik kavramıyla etkileşimi yüksek bir sektör olduğunu belirterek, Avrupa’da doğalgazdan elektriğe hızlı bir geçiş yaşanırken, konutlarda da hem ısıtma hem de soğutma ihtiyacının günümüzde ısı pompası gibi elektrikli ürünlerle sağlanmaya başladığını kaydetti.Isı pompasının düşük elektrik tüketimiyle yüksek enerji üretimi sağladığını belirten Çolak, 'Son yıllarda Türkiye’de de bu ürüne talep artıyor. Geçen yıl lokomotif ürünlerimizde adetsel bazda; kombide yüzde 8, klimada yüzde 6, panel radyatörde yüzde 10, termosifon ve termoboylerde yüzde 34, duvar tipi yoğuşmalı kazanda yüzde 4 büyüdük. Yüksek enerji verimliliği sayesinde geleceğin teknolojisi olarak görülen ısı pompasında ise yüzde 87 büyüme kaydettik ve sektörün ana markası olduk. Baymak olarak sürdürülebilirlik konusunda takındığımız kararlı ve sorumlu tutumla bir yandan farklı ürün gruplarında pazar payımızı artırırken, diğer yandan da iklimlendirme sektöründe örnek bir rol üstleniyoruz.' bilgilerini verdi.2020 yılında 149 yeni bayilikÇolak, Baymak olarak Türkiye’nin her noktasına yayılmış geniş bayi ve servis ağıyla müşterilerinin beklentileri için yerinde çözümler üretmeye, her noktada online ve offline kanallar aracılığıyla ulaşılabilir olmaya devam ettiklerini belirterek, '2020 yılında 149 yeni bayilik yapılanmamızı tamamladık. Marmara Bölgesi’nde 32, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 31, İç Anadolu’da 47, Karadeniz Bölgesi’nde 22 ve Ege Bölgesi’nde 17 yeni bayimiz tüketicilerimize Baymak kalitesini ulaştırmaya başladı. 2021 yılında da tüm bayilerimiz aracılığıyla her noktada aynı hizmet kalitesini tüketicilerimize ulaştırmaya devam edeceğiz.' ifadelerini kullandı.2021'de hedef yüzde 30 büyümeEnder Çolak, 2021 yılında yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini belirterek, '2021 yılında kendimize yine büyük hedefler koyduk. Yatırımlarımıza devam ederek, bu dönemde kombi, klima, ısı pompası ve diğer ürünlerimizdeki istikrarlı büyümemizi sürdüreceğiz. Boyler ve termosifon hattımızı yenileme çalışmalarımız sürecek. Yine bu dönemde kombi hattımızdaki dijital dönüşümü de tamamlamayı hedefliyoruz. 2021 yılında kombi ve ısı pompası ürün gamımızı da genişleteceğiz. Bağlı olduğumuz BDR Thermea Group’un da kombi üretiminin daha büyük bir kısmını Türkiye’de gerçekleştirmeye başlayacağız. Tüm bu gelişmeler neticesinde 2021 yılında da yüzde 30 büyümeyi hedefliyoruz.' yorumunu yaptı.
Uzmanından "Yapay Zeka Gelecekte Salgınlarla Savaşta Önemli Olacak" Değerlendirmesi
ESKİŞEHİR (AA) - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Fatih Önsüz, yapay zekanın gelecekte salgınlara karşı savaşta önemli bir teknoloji haline geleceğini belirtti. Önsüz, yaptığı yazılı açıklamada, ESOGÜ araştırma görevlileri Dr. Feyza Nehir Öznur Muz ve Dr. Ali Kılınç ile 'Kovid-19 Pandemisinde Yapay Zekanın Kullanımı' adlı makale yazdıklarını aktararak, yapay zekanın öngörüsü yüksek, temel sağlık hizmetlerini destekleyici politikalar yürütülmesine olanak sağlayabileceğini ifade etti.Yapay zeka ve robotların sağlık sisteminin bir parçası haline geldiğine dikkati çeken Önsüz, yapay zekanın hava kirliliği epidemiyolojisi, su mikrop tespiti, yaşlı bakımı izleme gibi çok geniş yelpazede kullanım olanağı bulunduğunu kaydetti. Özellikle ilaç geliştirme sanayisinde yapay zeka sayesinde gelişme ve keşifleri takip etmenin işlem süreçlerini kolaylaştırdığını aktaran Önsüz, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Yapay zeka Kovid-19'a karşı erken uyarı sistemi, izleme ve tahmin, veri kontrol panelleri, tanı ve prognoz, tedaviler ve sosyal hayat kontrolünde kullanılabilir. Tabii veri gizliliğini koruma ile halk sağlığını gözetme arasında dikkatli bir denge kurulması gerekiyor. Makalemizde de kimlerin bulaşıcı olduğuna dair toplanan verilerin temaslı takibini kolaylaştırdığına ve yapay zekayı olumlu yönde geliştirmenin önemine dikkati çektik.Yapay zeka salgın esnasında hızla artan vaka sayısı sebebiyle sağlık çalışanlarının artan iş yükünü azaltmak için de kullanılabilir. Veri analizleri sayesinde bilgiler güncel tutulabilir. Yoğun enfeksiyon bölgeleri taranarak hastane doluluk, yatak ve sağlık çalışan sayısına olan ihtiyacı tahmin ederek olası krizleri çözmede kullanılabilir.Yapay zeka gelecekte sağlık yönetiminde hayatımızı kolaylaştırarak, tüm salgınlara karşı savaşmak için önemli bir teknoloji haline gelecektir. Birçok hastalıkla mücadelede sosyal ve ekonomik zararları minimumda tutan, öngörüsü yüksek, temel sağlık hizmetlerini destekleyici politikalar yürütülmesine de olanak sağlayacaktır.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Mühendislerce Geliştirilen Sürücüsüz Elektrikli Otobüsü İnceledi:
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, '(Sürücüsüz elektrikli otobüs üreten firmalar) Seri üretimle bu sektörde inanıyorum ki ülkemizin de markalarımızın da adını duyuracaklar.' dedi.Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Türk mühendisler tarafından üretilen, Avrupa ve Amerika'nın ilk seri üretim sürücüsüz elektrikli otobüsü Karsan Otonom Atak Electric'in ilk yolcusu oldu.Sürücü koltuğunun boş olduğu 'seviye 4 otonom' özelliklerine sahip sürücüsüz otobüse binerek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde tur atan Erdoğan, otobüste incelemelerde bulunup, üretici firma yetkililerinden bilgi aldı.Erdoğan, otobüsle turunu tamamladıktan sonra basın mensuplarına açıklamada bulundu.Yapay zekanın ideal ürünlerinden bir tanesini Karsan ve ADASTEC'in ortaklaşa ürettiğini belirten Erdoğan, bunun test sürüşünün de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılmış olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.Erdoğan, 8 metre boyundaki araçta herhangi bir sesin olmadığını, yapay zekanın yayalara, tüm trafik sinyallerine karşı duyarlı olduğunu belirtti.-'Bu, aynı zamanda temiz enerjinin de ön adımları'Bunun Türkiye için bir iftihar vesilesi olduğunun altını çizen Erdoğan, Karsan'ı ve ADASTEC'i tebrik etti. Erdoğan, şöyle konuştu:'Seri üretimle birlikte bu sektörde inanıyorum ki ülkemizin adını da markalarımızın adını da duyuracaklar, bunda hiç şüphem yok. Bunun da ilk adımının Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden atılmış olması bizleri ayrıca mutlu etmiştir. Bundan sonraki süreçte de bu seri üretimle birlikte artık mazottu, benzindi bunlar kalkıyor. Her şey artık elektrikliye dönecek. Böyle bir sürecin içerisindeyiz. Bu tabi aynı zamanda temiz enerjinin de ön adımları. Çünkü dünya temiz enerjiye gidiyor. Bu iklim değişikliğinin tartışıldığı, en önde olduğu bir sürecin içerisinde... Bize de diyorlar 'Siz niye iklim değişikliği noktasında adım atmıyorsunuz?' Ben bunu diyenlere şunu söylüyorum, Amerika şu anda iklim değişikliği ile ilgili adımı atsın, biz de atarız. Onlar atmaz, biz atarsak... Bizim şu anda sanayimizde durum ortada. Bizim de güçlü bir sanayiye sahip olmamız için her şeyden önce bazı öncü ülkelerin bu adımı atması lazım. Biz, hiçbir zaman bu konuda geride kalmayız, adımı atacağız.'Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tesla ve SpaceX'in kurucusu Elon Musk ile bir görüşme yaptığını hatırlatarak, kendisine bu konuları görüşmeye hazır olduklarını söylediklerini kaydetti.Karsan ve ADASTEC'in güzel bir dayanışma örneği verdiğini belirten Erdoğan, 'Tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Ülkemiz, milletimiz için hayırlı olsun.' dedi.'Acaba fiyatlandırma nasıl olacak?'Basın mensuplarının, 'Otobüsü, yurt içinde yollarda görecek miyiz?' sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Önemli olan sürümde kazanabilmek için acaba fiyatlandırma nasıl olacak? Rakamlar yüksek olursa talibi çok fazla olmaz. Patron biliyor bu işi. Gençler daha bu işlerden pek anlamaz, onlar hemen kazanmak isterler.' yanıtını verdi.'Otobüsler Külliyede kullanılacak mı?' sorusu üzerine Erdoğan, bunu firma yetkililerine söylediğini, firmanın da 'ne kadar isterseniz hemen' dediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle misafirler için bu durumun ses getireceğini söyledi.'Makam aracınız yapay zekayla sürülebilir mi?' sorusuna Erdoğan, 'İlerleyen zamanda niye olmasın? Tabi olur.' cevabını verdi.'Otobüs son derece güvenli ancak ilk bindiğinizde şoför koltuğunda kimsenin olmaması sizi tedirgin etti mi?' sorusuna karşılık da Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Önceden bilgilerini almıştım.' dedi.Otobüse basın mensuplarını da aldıCumhurbaşkanı Erdoğan, inceleme yaptığı otobüse basın mensuplarını da aldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın mensuplarıyla da tur atan Erdoğan, otobüsün şu ada 25-30 kilometre hızla gittiğini belirtti.Erdoğan, Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç'a dönerek, 'İnan Bey, bunlardan Cumhurbaşkanlığına kaç tane hediye edeceksiniz?' diye sordu. Kıraç, 'Kaç tane istersiniz hediye ederiz.' yanıtını verdi. Otobüsün özel misafirler için kullanılabileceğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:'Bu ülkemizde bir ilk. Ülkemizde böyle bir eserin ortaya konmuş olması bizi ciddi manada mutlu etti. İnşallah seri üretime de giriyorlar. İnanıyorum ki Cumhurbaşkanlığı olarak böyle bir icadı, icraatı ülkemizde gerçekleştirmiş olmak ve bunu da tabi ülkem, milletim, tüm sanayicilerimiz adına yaşamış olmak şahsıma, tüm üreticilerimize ayrı bir mutluluk veriyor. Bundan sonraki süreçte de bu seri üretim bizleri çok daha mutlu edecek. Temennimiz odur ki inşallah bizim sanayi ihracatında, üretiminde biz bu yerli, yapay zeka ile birlikte çok büyük bir mesafeyi almış olacağımıza inanıyorum. Daha da geliştirilecek bu tabi.'Üretici firma yetkililerine, 'Bugün 25-30 kilometre hızda gittik ama bu daha da yükselecek. 50'yi bulur mu?' sorusunu yönelten Erdoğan, 'Michigan'da 50 ile gideceğiz yaz başında.' yanıtını aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Niye önce Michigan da İstanbul değil?' sorusu üzerine Karsan yetkilileri, Michigan'da 200 otonom otobüs satın alma projesi kapsamında aracın kullanılacağı bilgisini verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Tesla sadece bunun için buraya gelir söyleyeyim. Elon Musk'a, 'Sen hep ben yapıyorum diyorsun ama atla gel, bak biz ne yaptık' diyeyim ona.' ifadelerini kullandı.Firma yetkilileri ve mühendislerle fotoğrafCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıklamalarının ardından otobüs önünde fotoğraf çektirdi. Fotoğraf karesine daha sonra firma yetkileri ve mühendisler de girdi.Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Karsan CEO'su Okan Baş, ADASTEC Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Güçlü ve ADASTEC CEO'su Ali Ufuk Peker de katıldı.
Reklam
Yeni Medya Sanatçısı Refik Anadol, "Renk Üzerine Konuşmalar"A Konuk Oldu:
İSTANBUL (AA) - Borusan Contemporary'deki güncel sergi projesi ':mentalKLINIK: ACI REÇETE #02 / BITTER MEDICINE #02' kapsamında, Sanatatak iş birliğinde gerçekleştirilen 'Renk Üzerine Konuşmalar' serisi, yeni medya sanatçısı Refik Anadol'un katılımıyla son buldu. Sanatatak Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez'in moderatörlüğünü üstlendiği etkinlik, Sanatatak'ın Instagram hesabı üzerinden canlı olarak yayınlandı.Etkinlik serisinin dördüncü ve son programında konuşan Anadol, alternatif gerçekliği görselleştirdiği dijital işlerinden bahsetti.Kamusal alan verileriyle çalışmaya ilk olarak 2011'de başladığını belirten Anadol, 'İlk kullandığım veri bir ses kaydıydı. İstiklal Caddesi'nin, çok sayıda dinin, paylaşımın, üzüntünün, sevincin paylaşıldığı ve belleği olan bir caddenin içerisinde geçen verilerle ki ses bunlardan çok önemli bir tanesiydi. Böyle yolculuğum başladı. Yani ilk verim kamusal alandaki sesti.' dedi.Anadol, özellikle son beş yılda yapay zekayla düşünmeye başladığına işaret ederek, 'Bizi unutmayan makinaların çevresinde yaşadığımızı, bizi unutmayan sistemlerle donandığımızı, bize ne yiyeceğimizi, nereye gitmemiz gerektiğini, ne okumamız, ne izlememiz gerektiğini söyleyen sistemlerle çevrili olduğumuz bir dünyada tabii ki yavaş yavaş 'gerçekten de özgür irademiz var mı?' hissiyatı geldi.' diye konuştu.'Benim için sanat, insanoğlunun hayal gücünü kullanabilme kapasitesi'Verinin nereden geldiğinin bir problem olabileceğini söyleyen Anadol, şöyle devam etti:'Benim için büyük soru şu, 'nasıl egoyu veriden ayırabiliriz?' Egodan kastım bir kişiye ait kişisel bir verinin dışında yine veriyle başka nasıl hikayeler yaratabiliriz. Birçok veri var ortada. Ama dediğim gibi insanı, yani kişisel veriyi ortaya çıkardığımız zaman bence çok da fazla problem kalmıyor. Bu problemi daha çok potansiyel bir dönüşüme, daha derin ve iyi sorulara, daha anlamlı bir ilham yaratma değişim dönüşümüne sebep olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden kamu alanında başka verilerle, rüzgarla, doğaya ait verilerle çalışıyorum.' Anadol, sanatın herkes tarafından ulaşılabilir olması gerektiğini savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Temel anlamda benim için sanat, insanoğlunun hayal gücünü kullanabilme kapasitesidir. Ben bir sanatçı olarak bu kapasiteyi sonuna kadar kullanmakla mükellef olduğumu düşünüyorum. İkincisi benim için sanat herkes için, her iş için, her kültür için olmalı. Benmerkezci, düşük beklentili ya da sadece kişisel sebeplerle yapılan sanat eserlerinin, 21. yüzyılda herkes için bir şey söyleme şansı az olduğu için ben zor olanı seçtim. Belki de matematik gibi bir dilin ortaya çıkmasıyla bir derdim var. Sanatta sadece bana ait bir verinin, bana ait bir fikrin ortaya çıkmasından mutlu olmuyorum. Bunun insanlık için bir şey söyleme ihtimalinin az olduğunu düşünüyorum. Diğer türlüsünde ise insanlara dair sorular sorabilen, hatıra, veri gibi, bizi biz yapan, belki gerçekliğimizin temelini oluşturan gerçeklikle yapılan bir işin daha anlamlı olduğunu hayal ettim.'Sergilerinin birçok ülkede gerçekleştiğini ve karşılık bulduğunu söyleyen Anadol, 'Demek ki kültürel olarak bağımsız bazı işler, bazı insanların kültürlerinde farklı etkileşimler yapabiliyor. Benim hissettiğim, benim anladığım bu. Tabii görülen şey bir soyutlama. En nihayetinde bir insanın, bir hatırayı hatırlama sırasındaki 4 milisaniyelik bir veriden 4 dakikalık bir deneyime çıkması. Elbette gördüğümüz şey bir yansıma, bir soyutlama. Ama fikren bir yapay zekanın bir insanın hatırasını alabilip bir şekilde 3 boyutlu da olsa gösterebiliyor olma ihtimalinin bizde yarattığı izdüşümü heyecan, ilham, yeni sorular ve duygusal etkileşimler. Bunu tabii ki bilinçli yapıyorum. Bir ressam, bir heykeltıraş gibi yaptığım işlerim de var. Eğer işin içerisinde matematik, sinirbilim, yapay zeka, veri kullanıyorsam bunu ben 21. yüzyıldaki deneyimlere dönüştüremem. Bu sergiye giden insanlar girişte hangi algoritmayı kullandığımızı, hangi veriyi kullandığımızı, niye kullandığımızı, ne kadar süre sürdüğünü görebiliyor. Ama konvansiyonel mecrada bir işin ne kadar sürdüğünü, nasıl yapıldığını bilmek çok etkileyici mi bilmiyorum.' ifadelerini kullandı.Sergi hakkındaSağlık koşulları nedeniyle ziyarete kapalı olan Borusan Contemporary'nin internet sayfasından canlı izlenebilen 'ACI REÇETE #02 / BITTER MEDICINE #02' sergisi, siyah ve gökkuşağı renkleriyle son haftasına girdi.Serginin merkezinde yer alan 'Puff Out' yerleştirmesi, simlerin değişen renkleri ve robot süpürgelerin ortaya çıkardığı geçici desenlerle küresel gündem ve 21. yüzyıl teknolojisinin yarattığı belirsizliklerin altını çiziyor.Sergi, aynı zamanda 31 Ocak'a kadar Borusan Contemporary'nin internet sitesi üzerinden ve İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Borusan Müzik Evi'nin vitrinine yerleştirilen ekrandan görülebilir.
Tüsiad'ın Dijital Türkiye Konferansı
İSTANBUL (AA) - Turkcell Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ceyhun Özata, dijital dönüşümün esnaftan holdinglere kadar etki edeceğini belirterek, 'Dijital dönüşüme ayak uydurmak işletmelerin hayatta kalması için zorunluluk.” dedi.Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak düzenlenen Dijital Türkiye Konferansı kapsamında Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun moderatörlüğünde “Geleceğin Teknolojileri” paneli gerçekleştirildi.Panelde konuşan Turkcell Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özata, dijitalleşmenin, mevcut iş yapış şekillerinin dijital ortama taşınması, dijital dönüşümün ise yepyeni iş modellerinin, yeni nesil teknolojilerin elverdiği yeni unsurlarla bambaşka şekilde insanların karşısına götürülmesi olduğunu söyledi. Dijitalleşmenin verimlilik, dijital dönüşümün ise inovasyon olarak tanımlanabileceğini aktaran Özata, “Dijital dönüşüm esnaftan holdinglere kadar etki edecek. Dijital dönüşüme ayak uydurmak işletmelerin hayatta kalması için zorunluluk.” dedi.Özata, bütün uygulama ve servislerin bulut çevresinde dizayn edilmesi gerektiğini, kesintisiz sağlam bağlantı, 5G, fiber altyapı ve siber güvenliğin önemli konular olduğunu vurguladı. Turkcell’in en üst seviyede sertifikaya sahip yeni nesil data merkezi yatırımları olduğunu belirten Özata, altyapının, dijital dönüşümün hayata geçirileceği bir zemin olduğunu aktardı. “Salgın dönemi şirketlerin yatırım süreçlerini 6 yıl öne çekti”Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin de yapılan araştırmaların, salgın döneminin şirketlerin yatırım süreçlerini 6 yıl öne çektiğini gösterdiğini bildirdi.Aslında bugünün, geleceği konuşmak için çok doğru bir dönem olduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti:“Çünkü gelecek öngörüsü, 2020’den 2023’e kadar dijital dönüşüme küresel çapta 6,8 trilyon doların üzerinde yatırım yapılacağını söylüyor. Dolayısıyla dijitalleşme şu andaki iş yapış şekillerini yeniden şekillendirerek yeni teknoloji ve trendler ile birlikte bizi bekliyor. Tabii ki burada KOBİ’lerden büyük şirketlere kadar her işletmenin hazır olması çok kritik.” Şahin, 5G ile birlikte özelleştirilmiş bir altyapının önemine işaret ederek, “5G hayatımızda çok şey değiştirecek ama bunun yanı sıra bulut teknolojileri, yapay zeka ve benzeri... Hepsi birleşerek önümüzdeki dönemi şekillendirecek diye düşünüyorum.” dedi.
Reklam
Türkiye İle Letonya İkili Ticaret Hacmini Yükseltmeyi Hedefliyor
ANKARA (AA) - Türkiye'nin Riga Büyükelçisi Gülsun Erkul, Türkiye-Letonya ekonomik ve ticari ilişkilerinin potansiyelin altında olduğunu belirterek, ikili ticaret hacmini ilk etapta 1 milyar dolara yükseltmenin en önemli hedeflerinden biri olduğunu söyledi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Letonya İş Konseyince çevrim içi düzenlenen 'Baltık Ülkeleri İş Fırsatları Letonya-Kayseri İş Dünyası ile Buluşma' etkinliğinde karşılıklı iş ve yatırım fırsatları konuşuldu.Etkinliğe, DEİK Başkanı Nail Olpak, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, DEİK Türkiye-Letonya İş Konseyi Başkanı Mustafa Necati Işık, Kayseri Sanayi Odası Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyüksimitçi, Türkiye'nin Riga Büyükelçisi Gülsun Erkul ve Letonya'nın Ankara Büyükelçisi Peteris Vaivars ile iş dünyasından çok sayıda temsilci katıldı.Türkiye'nin Riga Büyükelçisi Erkul, yaklaşık iki buçuk yıldır 'mükemmel ilişkilere sahip dost ve müttefik bir ülkede' görev yapması dolayısıyla kendini şanslı gördüğünü vurguladı.Erkul, Letonya'nın Ankara Büyükelçisi Vaivars'ın da bu hissiyatı paylaştığını öğrenmekten memnuniyet duyduğunu aktararak, ikili ilişkilerin siyasi sorunlardan muaf ve uluslararası alanda dayanışma içerisinde olmasının, ilişkilerin diğer alanlarına odaklanma fırsatı verdiğini kaydetti.Bunun başında ekonomi ve ticari ilişkilerin geldiğini aktaran Erkul, 2020'de bu alandaki en önemli gelişmenin ilk kez düzenlenen 'Ekonomik ve Ticari Ortak Komitesi Toplantısı (JETCO)' olduğuna dikkati çekti. Mekanizmanın 2014'te oluşturulduğunun ancak bugüne kadar fiilen hayata geçirilemediğinin altını çizen Erkul, toplantının salgın koşullarında video konferans yöntemiyle yapılmış olmasının bile çok kıymetli olduğunu vurguladı.Büyükelçi Erkul, 'Salgın koşullarının el vermesi halinde, 2. JETCO toplantısını ve toplantı marjında iki ülke iş çevrelerini bir araya getirecek iş forumunu da ülkemizde düzenlemeyi ümitle, hevesle ve heyecanla bekliyoruz.' dedi. İkili ticaret hacminde hedef 1 milyar dolar İki ülkenin ekonomik ve ticari ilişkileri konusunda gözlem ve beklentilerine değinen Erkul, 'Türk-Leton ekonomik ve ticari ilişkilerinin potansiyelin altında olduğu tespitini dürüstçe yapmamız gerekiyor.' diye konuştu.Erkul, Türkiye-Letonya ticaret hacminin düştüğünü ve sürdürülebilir bir artıştan söz etmenin mümkün olmadığını belirterek, 'Salgın da ticaret hacmimizi olumsuz etkiledi. Bu durum, siyasi ilişkilerimizin düzeyine yakışmıyor. Bunu ilk etapta 1 milyar dolara yükseltmek en önemli hedeflerimizden biri.' ifadelerini kullandı. Kayseri'nin Letonya'ya ihracatında özellikle mobilya, kağıt ve orman ürünleri, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, demir çelik, demir döşeme metaller ve elektrik-elektronik ürünlerinin önemli bir yer tuttuğunu kaydeden Erkul, Kayserili iş insanlarının 1 milyar dolar hedefine ulaşma konusunda önemli rol oynayabileceğine inancını dile getirdi.Erkul, Kayserili iş insanlarının Letonya ile iş birliği yapmasının onlara Avrupa'da yeni fırsatlar doğuracağına işaret ederek, şöyle devam etti:'Letonya'yla iş yapmanın, tüm iş insanlarımıza öncelikle Baltıklar'da, Kuzey Avrupa'da ve genel olarak Avrupa Birliği (AB) içerisinde yeni kapılar açacağını göz önünde bulundurmalarında fayda görüyorum. Bu hedefe ulaşmada iki ülke arasında 1997 yılında kurulmuş olan İş Konseyi'ne de önemli bir rol düşüyor. Konseyin faaliyetlerine yeni bir dinamizmle sürdürmesine ihtiyaç duyuluyor.'Bu konuda özellikle Letonya tarafına da görevler düştüğüne dikkati çeken Erkul, 'Konseyin Türk tarafında gördüğümüz iştirak ve hareketliliğin en kısa sürede Leton tarafında da görüleceğinden eminim. Önümüzdeki dönemde bu etkinliğe benzer bir etkinliğin Leton iş adamlarına dönük olarak da gerçekleştirilmesinde fayda olacağına inanıyorum.' ifadelerini kullandı. Erkul, Türkiye'nin Riga Büyükelçiliğinin kapısının iş insanları da dahil tüm vatandaşlara her zaman açık olduğunun altını çizerek, toplantının Türk-Leton ekonomik ilişkilerinde yeni başlangıçlara vesile olmasını diledi.'Potansiyelin çok daha büyük olduğunu görüyoruz'Letonya'nın Ankara Büyükelçisi Vaivars da Kovid-19 salgını nedeniyle çekilen zorluklara rağmen çevrim içi yapılan bu toplantının çok önemli olduğunu belirtti. Salgının er ya da geç biteceğini kaydeden Vaivars, ardından etkinlik ve ziyaretler organize edeceklerini ve iş temsilcilerini bir araya getireceklerini vurguladı.Vaivars, iki ülke arasındaki ticari potansiyelin büyük olduğuna işaret ederek, 'Letonya ve Türkiye çok dostane ve düşüncesi birbirine benzer iki ülke. Ticaret hacimlerimiz 300 milyon dolara erişse de potansiyelin çok daha büyük olduğunu görüyoruz.' dedi.Bu yılın geçen yıla kıyasla daha iyi olacağını aktaran Vaivars, iş insanlarına proaktif olmaları ve ikili ticaret hacmini artırma konusunda düşünmeleri yönünde teşvikte bulundu. Vaivars, geleneksel sanayinin yanında, tıbbi endüstri gibi alanlara da odaklanılması gerektiğine dikkati çekerek, 'Yeni teknolojilere, yeni fikirlere, yapay zeka, 5G ve nesnelerin interneti konularına da bakmalıyız. Bunlar tabii Türkiye ve Letonya'da da çok gelişmiş konular.' ifadesini kullandı. Yakın zamanda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüğünü ve savunma sanayisinin çok önemli olduğu konusunda hemfikir olduklarını aktaran Vaivars, 'Letonya, Türkiye'yle bu konuda iş birliği yapmak istiyor.' diye konuştu.Büyükelçi, Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir ivme kazandığını görmekten çok memnuniyet duyduğunu da belirterek, 'Her iki taraf da artık olumlu bir gündeme çok odaklandı.' değerlendirmesini yaptı.Vaivars, Türkiye ile AB arasında 'kesinlikle görüşülmesi gereken' Gümrük Birliği Anlaşması ve vize serbestisi gibi bazı konuların olduğunun da altını çizdi.Bu tür toplantıların ilkini gerçekleştirdiklerini kaydeden Vaivars, 'Kayseri iş çevresine söz veriyorum, bunun devamı gelecektir. Kovid-19 ortadan kalktıktan sonra büyük bir memnuniyetle Kayseri'ye de bir ziyaret gerçekleştirmek için söz veriyorum.' dedi.Etkinlik, Baltık ülkelerinde iş fırsatları ve sektör sunumuyla devam etti.
Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab, Dijital Türkiye Konferansı'nda Konuştu:
İSTANBUL (AA) - Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Schwab, 'Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda (dijital dönüşüm) liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir.' dedi.Schwab, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen Dijital Türkiye Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile uzun döneme yayılan, 40 yılı aşkın geçmiş ve köklü ilişkilere sahip olduklarını söyledi.Dünyanın kritik bir değişim döneminden geçtiğini ve onaylanan aşıların uygulamaya başlanmasının sağlık ve insanların korunması açısından umut ışığı olduğunu ifade eden Schwab, 'Bu sayede bizler tekrar ekonomik toparlanmaya odaklanabileceğiz. Daha birkaç sene önce aslında böyle bir dünyayı düşünmek mümkün olmayabilirdi. Yani küresel salgının arkasından sadece bir yıl içerisinde bir aşının bu şekilde dağıtılabileceğini düşünmek imkansız olurdu ama biz bunu başardık. Kovid-19, aslında bize medikal dünyadaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösteriyor.' şeklinde konuştu.Özellikle 4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan dönüşüm sayesinde sağlık alanında da çok ilerleme kaydedildiğini aktaran Shcwab, şöyle devam etti: 'Kapsayıcı ve insan odaklı politikaların gerçekten bir ülkenin ve tüm dünyanın ekonomik ve sosyal stratejisinde ne kadar köklü bir önem arz edebileceğini gösterdi. Ama bütün bu deneyim bize aslında ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi, bu ölçekte bir zorlukla mücadele etme açısından... Sağlık altyapımız, sosyal altyapılarımız, ekonomik altyapılarımız, yaşama şeklimiz, iş yapma şeklimiz aslında her şey bir sınamaya tutuldu ve her şey değişiyor şu anda. Bu salgın bize hiçbir şey öğretmediyse şunu öğretti, aslında her zaman olduğu gibi iş yapmaya devam etmek artık işe yaramayacak. Bu yüzden dünyanın bir yenilenmeye, bir reset'e ihtiyacı var ve bu sadece ve sadece hükumetler ve devletler yeniden kendi stratejilerini değerlendirip yönlendirirse gerçekleşecek.' 'Türkiye, dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir'Klaus Schwab, teknolojilerin yayılmasının, özellikle 4. Sanayi Devrimi altındaki teknolojilerin yaygınlaştırılmasının büyük yenilenmede önemli bir rol oynayacağını vurgulayarak, teknolojinin uygulanmasının, yeni teknolojilerin benimsenmesinin kapsayıcı ve adil bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.Schwab, 'Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir. Burada topluma yaygınlaştırılması ve ilgili zorlukların azaltılması açısından önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.' dedi.'Türkiye, ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta'Konuşmasında paylaşmak istediği 4 mesaj bulunduğunu aktaran Schwab, 'Öncelikle teknolojinin değişimi daha önce hiç görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız. Son derece hızlı gelişen teknolojiyle buna ayak uydurmalıyız ve bunu toplumun iyiliği için kullanıyor olmalıyız. Teknolojiler, son on yıllarda da hızlı bir şekilde gelişmişti ama dünyada şu an tecrübe ettiğimiz şey, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir durum.' değerlendirmesinde bulundu. Teknolojinin değişim hızına ayak uydurabilmek için artık işletmelerin geleneksel iş modellerinin sınırlarının dışında düşünmesi ve farklı bir değer zinciri perspektifi ortaya konulması gerektiğine işaret eden Schwab, 'Artık dikey değil, yatay olarak düşünmemiz lazım. Türkiye de bu noktada ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta ve Ar-Ge'yi de önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yüzde 1,8 artırmak istiyor.' dedi.'Bir eğitim devrimine ihtiyacımız var'WEF Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Schwab, sözlerini şöyle sürdürdü:'İkinci mesajım ise iş gücünün doğru becerilerle güçlendirilmesi çok önemli olacak. Teknoloji, bizim çalışma ortamımızı ve işlerin doğasını değiştirmeye devam edecek. Bu yüzden işlerin geleceği açısından bakacak olursak 2020 itibarıyla küresel olarak 85 milyon iş, belki de insanlar ve makineler arasındaki bir iş değişimi sebebiyle yok olacak. Bu konuda yeniden beceri kazandırma stratejileriyle ilerlemeliyiz ve hem devlet hem de iş yönetiminin her kademesine yeni becerileri yansıtıyor olmalıyız. Bunun için yaşam boyu öğrenme çok önemli ve geleneksel pedagoji sisteminden artık uzaklaşmak durumundayız. Gerçekten bir devrime ihtiyacımız var, bir eğitim devrimine ihtiyacımız var. Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu biliyoruz. Bu nüfus da Türkiye için çok ciddi bir fırsat teşkil ediyor. Bu sayede bu gençlerin nitelikleri ve becerileri kullanılabilir ve Türkiye'nin küresel liderlikteki yeri ilerletilebilir. Burada sadece eğitim kalitesine odaklanmamalı, aynı zamanda tüm ekosistemin kalitesine odaklanmalı bu beceriler stratejisi. Teşvikler, destekler sunulmalı. Bu sayede gençleri iş gücüne çekip burada tutmak mümkün olmalı. Özellikle burada iş dünyasının özel bir rolü var.Üçüncü mesajım, teknolojinin teknoloji yönetimiyle dengelenmesi yönünde... Teknoloji gerçekten harika fırsatlar sunuyor ama aynı zamanda birtakım riskler de barındırıyor. O yüzden önemli olan şey, burada ülkelerin teknoloji ile inovasyonu dengeli bir şekilde yürütebilmesidir. Örnek verecek olursak, yüz tanıma çok ciddi, güçlü bir araç artık. Pek çok uygulaması ve kullanım alanı bulunuyor. Havaalanlarında yüz tanıma teknolojisi kullanılmaya başlandı. Ancak bunun birtakım riskleri de var. Algoritma ve veriyle ilgili riskler var. Bu yüzden burada doğru bir denge ve kontrol sisteminin tesis edilmesi çok önemli. Son dönemde Türkiye, bir pilot girişim duyurdu, blok zincirlerle ilgili, dijital para birimiyle ilgili olarak... Sizleri tebrik etmek istiyorum. Türkiye, aynı zamanda WEF'in 4. Sanayi Devrimi ile ilgili network'üne katılan son ülke oldu. Bu network içerisinde dünyanın pek çok ülkesi birlikte çalışıyor, adil ve katılımcı teknoloji kullanımı için bir çerçeve çiziliyor. Bu çalışmalar arasında KOBİ'lerde teknolojinin benimsenmesine yardım edilmesi ve üst düzey yöneticilerin yapay zeka prensipleriyle ilgili eğitilmesi gibi alanlar yer alıyor.''Temel olan şey, iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak'Klaus Schwab, dördüncü mesajının ise dijital dönüşümün hızlandırılmasında iş birliğinin rolüyle ilgili olduğunu bildirdi. Schwab, şunları kaydetti:'Dijital dönüşümün bu şekilde gerçekleştirilmesi için iş birliğinin ve birlikte çalışmanın rolü gerçekten elzem. Bu bağlamda platformlardan ve ekosistemlerden de bahsedebiliriz. Platform dediğimizde ben sadece entegre iş hizmetleri sunan bir platformdan bahsetmiyorum. Aklımdaki şey aslında biraz da uluslararası iş birliği platformları, WEF gibi ve derin bağlantılar geliştiren tüm ekosistem aktörleriyle bağlantıya geçen işletmelerden bahsediyorum. Böylelikle doğru sanayi ve akademi ilişkisi tesis edilebilir ve kamu-özel iş birliğine odaklanabiliriz ve daha başarılı olma olasılığımız olur. Böylelikle de bu dönüşüm yolculuğunda ilerleyebiliriz. Bütün bunların örneğini aslında WEF küresel network'ünde de görüyoruz. Bugün temel olan şey, aslında iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak. Bu sayede her türlü çabayı hızlandırmamız mümkün. Uluslararası ve çok taraflı bir iş birliğiyle biz bunu yapabiliriz.' İş birliği ve ittifaklar kurarak dijital kapsayıcılığı sağlık, eğitim ve finansal katılım alanında da artırmak gerektiğini belirten Schwab, bu girişimler sayesinde Türkiye ve TÜSİAD üyeleriyle daha fazla iş birliği yapmayı umduklarını sözlerine ekledi.
Reklam
Prof. Dr. Cem Say, Yapay Zeka Nedeniyle Bazı Mesleklerin Ortadan Kalkabileceğini Belirtti
EDİRNE (AA) - Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Say, yapay zeka uygulamalarına bağlı olarak zaman içinde bazı mesleklerin tümüyle ortadan kalkabileceğini savundu.Prof. Dr. Say, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Edirne Şubesince çevrim içi düzenlenen 'Dostumuz Yapay Zeka' panelinde, yapay zekanın insan beynini anlamlandırma merakından ortaya çıkan çalışmalar ışığında oluştuğunu söyledi.Yapay zekanın 1950'li yıllardan sonra insan hayatına girmeye başladığını belirten Say, 'Yapay zeka son yıllarda yoğun bir şekilde hayatımızda var. Telefonumuzun bize en iyi hangi yoldan gidileceğini söylemesi dahil olmak üzere bir sürü işimize yarar ürünler olarak kullanıma girmiş durumda.' dedi.Yapay zekanın artık hayatın birçok alanında kullanıldığına dikkati çeken Say, şöyle devam etti:'Yapay zeka dünyanın en iyi şoförünün, İstanbul'un en iyi taksicisinin bilemeyeceği şekilde o anda hangi yollar boş, hangi yollar kapalı, 'Nereden gidersem kaç dakikada varırım?' problemini bizim için çözüyor ve seçenekleri bize söylüyor. Hayatımızı kolaylaştırıyor. Tıbbi görüntülemelerde büyük bir fayda sağlıyor. İleride daha da çok kullanılacak. Benim röntgenime bir de yapay zeka baksın denecek. Çeviri gibi alanlarda büyük fayda sağlıyor. Bir kelime dahi bilmediğiniz dili, uygulamalar sayesinde karşınızdakiyle iletişime geçebiliyorsunuz.''Tarihte her zaman böyle olmuştur'Prof. Dr. Say, yapay zeka uygulamalarının bazı işleri insandan daha iyi yapabildiğini dile getiren Say, şunları kaydetti:'Günün birinde arabayı sürme işini de insanlardan daha iyi yapacak çünkü o uyumaz, alkol almaz gibi bir sürü yönü olacak. Tabii bunlar belli bir kaliteye geldikten sonra piyasaya sürülecek. Başarılı hale geldikten sonra kullanılacak. Tarihte her zaman böyle olmuştur. Bazı işleri eskiden insanlar yapıyormuş, sonra onu yapan bir makine 100 tane insandan o işi daha iyi yapınca artık o sistem kullanılıyor. Ama o 100 insan açlıktan ölmedi, onlar farklı işler yapıyor. Yapay zekaya bağlı olarak bazı meslekler tümüyle de ortadan kalkabilir. Olmayacak bir şey değil. Genel çıkara bakmak lazım.'
Türkiye'nin Yeni İHA Fabrikası Üretime Başladı
Ankara'da faaliyet gösteren Lapis Havacılık, 5 yıl önce başladığı Ar-Ge çalışmalarıyla ortaya çıkardığı İHA'ların üretimine başladı. Fabrikada iki ayrı türde yılda toplam 200 İHA üretilebilecek.
Reklam
Bakan Selçuk Ve Iea Direktörü Hastedt, Türkiye'nin Tımss Başarı Grafiğini Konferansta Değerlendirdi:
ANKARA (AA) - Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) dünya sıralamasında ilk 10 ülke arasında yer almayı hedeflediklerini belirterek, 'Türkiye, bunu yapabilecek kabiliyete ve yeterliliğe sahiptir.' dedi. Ankara Eğitim Platformu tarafından çevrimiçi düzenlenen TIMSS 2019 Değerlendirme Konferansı'na Milli Eğitim Bakanı Selçuk ve TIMSS'in yönetiminde yer alan Uluslararası Eğitim Başarılarını Değerlendirme Kuruluşu (IEA) İcra Direktörü Dirk Hastedt katıldı. Bakan Selçuk, konferanstaki konuşmasında TIMSS 2019 Türkiye sonuçlarının yanı sıra Bakanlığın 2023 Vizyonu ve uzaktan eğitim sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakanlık olarak 2023 Eğitim Vizyonu adını verdikleri bir eylem planıyla yola çıktıklarını anlatan Selçuk, ilk yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakasının Türkiye'de görülmesinin ardından uzaktan eğitime geçilen Mart 2020'den beri zorlu bir gündemi paylaştıklarını, ortaya çıkan değişimlere uygun kararlar alabilmek için çalıştıklarını anlattı. Okulların kapanması, harmanlanmış eğitime geçme zorunluluğunun tüm süreçleri güncellemeye sebep olduğunu dile getiren Selçuk, bu durumun zorluklarının yanında bazı fırsatları da barındırdığını ifade etti. Selçuk, bu dönemin aynı zamanda öğretmenler, çocuklar ve veliler için yenilenme ve beceri edinme süreçlerini de içerdiğini söyledi. Bakan Selçuk, uzaktan eğitim sürecine ilişkin şu bilgileri paylaştı:'Uzaktan eğitimin başlamasından bu yana yaklaşık 13 milyar kez ziyaret edilen EBA platformu, dünyada eğitim kategorisinde en çok ziyaret edilen web sitesi oldu. Canlı sınıf ve alternatif uygulamaların sisteme entegrasyonuyla EBA'da günlük yaklaşık 3 milyon ders yapabilme kapasitesi bulunuyor. Her ülkenin EBA benzeri siteleri var ancak uluslararası verilere göre, dünyada öğretmen ve öğrencilerin en fazla kullandığı site EBA. Dünyada sadece birkaç ülke öğretim kademeleri için 3 ayrı TV kanalı kurabildi. Bunlardan biri Türkiye.Salgın döneminde topluma verilen hizmet kalitesi için çağrı merkezimiz, dünya ikinciliği ödülü; yapay zeka destekli sanal robotumuz EBA Asistan ise dünya birinciliği ödülü aldı. EBA Asistan halen dünyanın en fazla kullanılan sanal asistanları arasında yer alıyor. Sunduğumuz tüm bu eğitim hizmetlerine adil erişim için de yoğun şekilde çalışıyoruz. Bilgisayar ve internet erişimi konusunda desteğe ihtiyacı olan öğrencilerimiz için Türkiye genelinde 14 bin 300 EBA destek odası, 170 Mobil EBA destek noktası oluşturduk. Bunun yanında yaklaşık 1 milyon dolayında öğrencinin tablete erişmesi noktasında, öncelikli olarak 500 bin tabletin 360 binini dağıtmış bulunuyoruz. Ocak ayı sonuna kadar da 500 bin tableti dağıtmış olacağız. Ayrıca yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör kuruluşları ile sivil inisiyatifler tarafından sunulan ayni ve nakdi bilgisayar destekleriyle de yaklaşık olarak 200 bin dolayında tablet bilgisayar çocuklarımıza ulaşmış durumda. Bu sayıyı daha da artırma noktasında gayretlerimiz sürüyor.'Bakan Selçuk, öğretmen eğitiminde 30 bin dolayındaki yüz yüze hizmet içi eğitim kapasitesini salgın döneminde çevrimiçi olarak 840 bin öğretmene ulaştırdıklarını bildirdi. 'Analizler, Türkiye'nin yüksek etkili ve beklenenin üzerinde bir performans sergilediğini gösteriyor'Bakan Selçuk, köklü bir geçmişe ve büyük bir tecrübeye sahip olan TIMSS uygulamasının katılımcı ülke öğrencilerinin profilini ortaya koyduğunu belirtti.Türkiye'nin TIMSS 2019'da tüm alanlarda puanlarını artırdığını ve ülke sıralamasını yükselttiğini dile getiren Selçuk, 'Yapılan analizler, Türkiye'nin yüksek etkili ve beklenenin üzerinde bir performans sergilediğini gösteriyor. Ülkeler arasındaki sosyoekonomik farklılıklar da önemli. Türkiye, dünyada en yüksek performans gösteren ülkeler arasında yer aldı.' dedi. Ziya Selçuk, Türkiye'nin 4. sınıf matematik alanında 2015'teki 483 olan ortalama puanını 2019'da 40 puan artırarak 523'e çıkardığını, 2015'te 49 ülke arasında 36. sırada yer alırken 2019'da 58 ülke arasında 23. sıraya yükseldiğini belirtti. 'Bunlar sevindirici ama bu bizim olmak istediğimiz yer değil'Verilere göre, Türkiye'nin TIMSS uygulamalarında sabit başarı ölçüsü olarak kabul edilen ölçek orta noktasının yani 500 puanın her iki alanda da ilk kez üzerine çıktığını dile getiren Selçuk, şöyle devam etti:'Ayrıca üst ve ileri yeterlik düzeylerindeki öğrenci oranları artarken performans iyileşmesi Türkiye'nin tüm bölgelerine yayıldı. Bunlar sevindirici ama bu bizim olmak istediğimiz yer değil, bizim hedeflerimiz var. Hem PISA'da hem TIMSS'de yakaladığımız yükselişi, sonuçlardan elde ettiğimiz verilerden faydalanarak yeni politikalara dönüştürüp gereken tedbirleri alacağız ve hedefimizi daha da yükselteceğiz. Bizim tabii ki hayallerimiz, hedeflerimiz var. Varmak istediğimiz yer, dünya sıralamasında ilk 10 içerisinde yer almak. İlk 10 ülke arasında olmak için gereken her türlü çalışmayı yapmaya devam edeceğiz, Türkiye, bunu yapabilecek kabiliyete ve yeterliliğe sahiptir. Uluslararası ve ulusal verilerde yükselişe geçmek sistematik uygulamalar ve bilimsel yöntemlerle çok da güç değil. Sadece bunun için çalışmak ve gerekli politikaları istikrarla uygulamak gerekiyor. Bu açıdan umudumuzun büyüdüğünü söyleyebilirim.'Öğrencilerin 21. yüzyıl becerilerini ölçmeye çalışan TIMSS ve diğer uluslararası değerlendirmelerin tek ölçüt olmadığının altını çizen Selçuk, eleştirel düşünce, akıl yürütme, yorumlama, okuduğunu anlama gibi birçok becerinin önemine işaret ederek, eğitimi sistemini çift kanadı olan aklı ve kalbi birleştiren bir bütün olarak gördüklerini söyledi. Bakan Selçuk, uluslararası sınavları son derece ciddiye aldıklarını, Türk eğitim sisteminin politikalarını belirlerken buradan elde ettikleri verileri sıklıkla kullandıklarını ancak Türk eğitim sisteminin kendi bireyselliği, kendi değerleri ve yerel bazı farklılıkları bulunduğunu, bu farklılıkları da dikkate alarak verileri karşılaştırmalı bir şekilde incelediklerini anlattı. Ülkenin her noktasında fedakarca çalışan öğretmenlerin ve eğitim için çalışan her bir kişinin Bakanlık nezdinde bambaşka bir anlam ve yere sahip olduğunun altını çizen Selçuk, 'Özel okullar, bizim sistemimizin ayrılmaz bir parçasıdır ve birlikte Türkiye'deki eğitim çıtasını yükseltmek, yenilikçi birtakım politikalar geliştirmek noktasında iş birliğimiz sürekli olarak devam ediyor.' dedi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulların açılması noktasındaki ilkesel kararın sürdüğünü belirterek, 'Milli Eğitim Bakanlığının görevinin, okulları açmak ve çocukları, öğretmenleri okullarda buluşturmak olduğuna yürekten inanıyoruz. Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla beraber yapılacak istişarelerle bu konudaki değerlendirmelerimizi daha ileri noktalara taşıyacağız.' diye konuştu. 'Türkiye, büyük bir sıçrama yaptı'IEA İcra Direktörü Dirk Hastedt ise hükümet dışı bağımsız bir kuruluş olduklarını ve kuruldukları 1958'den beri 30'dan fazla eğitim araştırması yaptıklarını anlattı. Türkiye'nin 2019 TIMSS sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hastedt, 'Türkiye'den öğrencileri, matematik ve fen alanında elde ettiği mükemmel sonuçlar için tebrik ediyoruz. Araştırma verilerine göre, Türkiye'nin elde ettiği başarılarda yıllara bakıldığında büyük bir artış var. Özellikle 2011, 2015 ve 2019'daki sonuçlara baktığımızda büyük bir sıçramanın yaşandığını görüyoruz. Bence bu sonuçlar harika...Türkiye bu sonuçlarla, üst orta konuma yerleşti.' dedi. Hastedt, araştırma sonuçlarında kız ve erkek çocukları arasındaki başarı farklılıklarının her zaman dikkat çekici sonuçlar doğurduğunu söyledi. TIMSS'de genel olarak 4. sınıf matematiğinde ülkelerin neredeyse yarısında erkek çocukların kızlardan daha iyi puan elde ettiğini aktaran Hastedt, şöyle konuştu:'Dünya genelinde 2015 ve 2019'da erkek çocukların lehine büyük bir farklılaşma olduğunu görüyoruz. Sadece 4 ülkede, matematik alanında kız çocukları erkek çocuklarından daha iyi puan aldı. O nedenle dünya genelinde uluslararası sonuçlara baktığımızda özellikle 4. sınıf matematiğinde toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının gerilediğini görüyoruz. Türkiye'deki sonuçlara bakıldığında ise matematik ve fen alanında kız çocukların erkeklerden daha iyi puan alırken artık erkeklerin kız çocuklarını yakaladıklarını gördük. Son araştırmaya bakıldığında, Türkiye'de erkek ve kız çocukların hem matematik hem fen alanında benzer sonuçlar elde ettiğini görüyoruz ve bu kapsamda erkek ve kız çocukları arasındaki fark istatiksel olarak anlamsız.'TIMSS 2019 sonuçlarına göre, Türkiye'den iyi orandaki öğrencinin ileri düzey eşiği geçtiğini aktaran Hastedt, ancak nispi olarak yüksek orandaki öğrencinin minimum eşiği aşamadığını belirtti. Hastedt, araştırma sonuçlarının dünya genelinde öğretmenlerin dijital yeterliliklerinin artırılması için mesleki gelişim alanına olan ihtiyacı ortaya çıkardığını sözlerine ekledi. 'Uzaktan eğitim konusunda 50 yılda alacağımız mesafeyi 1 yılda aldık'Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın ise konuşmasında, 'Uzaktan eğitim konusunda 50 yılda alacağımız mesafeyi 1 yılda aldık.' dedi.Uzaktan eğitimin ve teknolojinin daha çok uzun bir süre öğretmenin ve okulun yerini dolduramayacağını ifade eden Aydın, 'Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm karar vericilerden talebimiz, küresel salgın dönemi kısıtlamalarında, aşılamada ve kamu sağlığıyla ilgili tüm kararlarda okulların açık olması yönünde süreci yönetmeleridir.' değerlendirmesinde bulundu.
Reklam
Reklam