onedio

Tolga Şardan Haberleri

Tolga Şardan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Tolga Şardan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Küçük Muharrem'in Ölümünde Sorumlu Bulunamadı...
Van’da yollar karla kaplı olduğu için ailesi tarafından hastaneye götürülemeyerek üç yaşında yaşamını yitiren Muharrem Taş’ın ölümünde sorumlu bulunamadı...Tolga Şardan bugün Milliyet’teki köşesinde soruşturmaya izin verilmeyen valilik kararının dayandırıldığı ön inceleme raporundaki çarpıcı ayrıntıları yazdı.Valilik, küçük Muharrem’in ölümüyle ilgili görevi ihmal gerekçesiyle yapılan soruşturmada, haklarında soruşturma yapılan devlet memurlarıyla ilgili “soruşturma izni verilmesine gerek olmadığı” görüşüne vardı. Tepki çeken bu karar yargı kararıyla kalktı ve soruşturma yolu açıldı. Soruşturma izni vermeyen Vali Aydın Nezih Doğan’ın imzasını taşıyan bu kararın alınmasına esas olan “ön inceleme raporu”nda oldukça çarpıcı bilgilere yer veriliyor. ‘Direkt 112’yi arayabilir’ Soruşturmacı olarak görevlendirilen Van Vali yardımcısı Sabri Uzun ile İl Sağlık Müdür yardımcısı Hamit Karataş’ın hazırladığı ön inceleme raporunda, 112 Komuta Kontrol Merkezi’nde görevli 4 hekim, 112 Çağrı Karşılayıcı 4 görevli, 2 jandarma personeli ve İl Özel İdaresi Yol Ekipleri Şantiye Şefi olan bir kişiyle ilgili değerlendirmeler yer aldı. İki soruşturmacı raporda, durumu şöyle irdeliyor: Çeli mezrasında yaşayan baba, Yalınca köyünde yaşayan akrabasını arayıp çoçuğunun hasta olduğunu bildiriyor. Oysa 112’yi direkt arayabilir. Geçici köy korucusu olan akraba, telefonla karakol komutanını arıyor, Direkt 112’yi arayabilir. Yalınca J. Karakolunda görevli Uzman Kürşat, 01.02.2014’de saat 18.39’da 112’yi arıyor, hasta çocuk olduğunu söyleyip, ‘yollar kapalı paletli araç var mı?’ diyor. Hasta yakınının telefonunu vermesinin istenmesine ve buna ‘tamam’ şeklinde yanıt vermesine rağmen, 112’ye geri dönmüyor. Mezra yolunu açtırmaya gayret ediyor. Gerek korucu Enver Taşar’ı, gerekse sonradan kendilerine ulaşan baba Abdulvahap Taş’ı 112’ye yönlendirdiği halde her ikisi de 112’yi aramıyor. 18.39’daki çağrıyı alan görevli ATT Bahar Aksoy, uzman jandarmanın dönmemesi üzerine tekrar karakolu aramıyor. Doktor ve çalışma arkadaşlarına bu telefondan hiç bahsetmiyor. Vakaya ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadığından ve çağrı karşılamanın yoğunluğu nedeniyle kayıt açamıyor. Jandarma ise şahısları 112’yi aramaları yönünde bilgilendirdiği için ‘nasılsa ararlar’ diye 112’yi tekrar aramıyor. ‘Sıradan vaka sanılıyor’ Baba, 19.40’da akrabasından aldığı telefonla Yalınca J. Karakolu’nu arıyor. Uzman çavuşa açıklamada bulunuyor ve bekliyor. Uzman çavuş kendisini 112’ye yönlendirdiği halde ve hat olmadığı durumda dahi arayabileceği halde “inatla” aramıyor. Baba, karakolu, Yalınca’daki akrabasını, Van merkezde ikamet eden kardeşlerini arıyor, ancak 112’yi aramayı bir türlü aklına getirmiyor. Amca, yeğeninin Çeli’de 02.02.2014’te saat 02.00’de öldüğünü bildiği halde, hasta varmış gibi 112’yi saat 03.51’de arıyor. ATT Bahar, bu vakayla ilgili saat 18.39’da kendisini jandarmanın aradığını doktor ve çalışma arkadaşlarına söylemediği ve sistemden kayıt açmadığı için diğer aramalarda hassasiyet oluşmuyor. Dr. Ülkü, önceki 112 aramalarından haberi olmadığı için hassas davranamıyor, olayı sıradan vaka gibi algılıyor ve talebi karşılıklı sitemle reddediyor. Bu tespitler sonrasında, soruşturmacıların raporlarındaki netice ve kanaat bölümü ise özetle şöyle: Sorumlu bulunamadı“İhbarla ilgili yapılan ön incelemede, iddia edildiği gibi, sorumlu kurumların görevlerini ihmal etmedikleri... Abdülvahap Taş’ın 112’yi hiç aramadığı, kaldı ki, arasaydı bile bugüne kadar dikkatlerden kaçırılan en önemli husus Muharrem Taş’ın 18.30 sıralarında hastalandığı, ve 02.00 sıralarında ex olduğu gerçeğidir. Yani, yardım talebinden yedi buçuk saat sonra ex oluyor. Varsayalım ki; Abdülvahap Taş, Enver Taşar yerine 112 KKM’yi aramış olsun, 112 durum değerlendirmesi yaptıktan sonra yani yolun kapalı oluşunu ve yer yer iki metre karın olduğu o coğrafyada yolun çok kolay açılamayacağı ve paletli ambulansla da ulaşımın mümkün olmadığı gerçeği ile karşı karşıya kalacaktı ve askeri helikopter seçeneğini denemek zorunda kalacaktı. Olumsuz hava şartlarından dolayı helikopter kalkamayacaktı ki, mecburen karla mücadele ekiplerini de devreye sokarak kar paletli ambulanslarla ulaşmak seçeneği denemek zorunda kalarak ki ertesi akşam saatlerinde ancak varılabilecekti. Fakat Taş’ın 112’yi aramamış olması bu şansını da ortadan kaldırmıştır...” Öksürükle başlayan hastalık sonrasında küçük Muharrem’in yaşamını yitirmesine neden olan süreç ve sonrası resmi raporlarda böyle yer alıyor. Sonuç bölümü “olasılıklar” üzerine hazırlanan ön inceleme raporunda devlet görevlileri sorumlu bulunamadı, ya kamu vicdanında? Umarız yargı kararıyla açılan soruşturmadan, kamu vicdanını tatmin eden sonuçlar çıkar.Tolga Şardan | Milliyet
TRT'nin Final Yapan Dizisini IŞİD Tehdidi mi Bitirdi?
TRT 1'de yayınlanan ve Mayıs ayında final yapan 'Kızılelma' dizisinin Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) tehdidi nedeniyle sona erdiği iddia edildi. Başrollerinde Furkan Palalı, Pelin Akil ve Zeynep Eronat'ın yer aldığı, senaristliğini ve yönetmenliğini Osman Sınav'ın yaptığı dizi Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) konu alıyordu. Diziyle ilgili iddiaları Milliyet yazarı Tolga Şardan bugünkü köşesine şu yazısıyla taşıdı: Kızıl Elma’yı IŞİD tehdidi mi bitirdi? (...)Türkiye’de ‘televizyon dizileri’ denince akla ilk gelen isimler arasında özel yeri olan Osman Sınav, geçen Aralık’ta TRT için oldukça iddialı bir proje için düğmeye basmıştı. Daha önce, uzun yıllar Kurtlar Vadisi ile ülke gündemini ‘derin devlet’ üzerinden beyaz cama taşıyıp yorumlayan Sınav, ardından yine TRT için Sakarya / Fırat adlı diziyi çekti. Hükümetin açılım politikasıyla pek uyuşmadığı bilinen dizinin sona ermesi Sınav’ı etkilemedi. Usta yapımcı, yine TRT için çekimlerini gerçekleştirdiği ‘Kızılelma’ dizisinin merkezine, bu kez Milli İstihbarat Teşkilatı’nı yerleştirdi. Sınav, TV eleştirmeni / yazar Sina Koloğlu’na diziyle ilgili, “Bu coğrafyada savaş, istihbarat örgütleri arasında oluyor. Artık Türkiye hedefleri olan bir ülke. Bu hedefleri doğrultusunda yerini alacak” demişti. Sınav, Koloğlu’na, dizinin ana kahramanı genç MİT’çi Murat Altay’ın hedeflerini aktarmış ve dizinin ilgi alanı içinde Suriye, Iran, Irak, Kuzey Irak olacağını anlatmıştı. Kamuoyunda büyük ses getiren Kurtlar Vadisi ve Sakarya / Fırat dizilerinden sonra bu yılın Ocak ayında TRT’de yayımlanmaya başlayan Kızılelma’nın yayın hayatı beklenenden kısa sürdü. Aynı zamanda Alevi düşmanlığı yapıldığı iddia edilen dizinin yayından kaldırıldığı 21 Mayıs’ta kamuoyuna açıklandı. Açıklamada, TRT’nin büyük ümitlerle başlattığı Kızılelma’nın sona erdirilmesinde ‘reytinglerin düşüklüğü’nün etkili olduğu ifade edildi. Dizi, Mayıs sonunda final yaptı. Üstteki yazı bölümlerinde yer alan birbirinden farklı iki ayrı değerlendirmenin kamuoyuna yansımayan ortak yönü ise Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kendi birimlerine gönderdiği ‘gizli’ yazı oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü, 28 Nisan 2014 tarihini taşıyan ve yerel birimlere gönderdiği “Muhtemel eylem” başlıklı yazı, Kızılelma’nın neden sona erdirildiğinin işaretlerini veriyor. Son dönemde Suriye’deki eylemleri nedeniyle Türkiye’de büyük tepki çeken örgütün olası eylemlerine yönelik il emniyet müdürlüklerini uyaran Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazısını aktarıyorum: “Çatışma bölgeleriyle irtibatlı gruplara müzahir açık kaynaklarda yer alan ‘Türk dizilerinde IŞİD düşmanlığı’ başlıklı haberde; Halkı diziler ve kadın programlarıyla uyutan, doğru ve yanlış kavramlarını kendi çıkarlarına göre belirleyip insanların bunlara inanması için türlü hileler geliştiren medyanın bu defa de IŞİD’i kötülemeye başladığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi kanalı TRT’de yayınlanan ‘Kızılelma’ dizisinde IŞİD, insanları kesen ve korku salan bir çeteymiş gibi gösterildiği, Irak ve Suriye’de bir çok yeri kontrolünde tutarak ordu, hastane, okul ve mahkeme gibi bir çok yapılanması olan Irak Şam İslam Devleti’nin aşağılandığı, diziye hiç bir İslami STK’dan tepki gelmemesinin dikkatlerden kaçmadığı” şeklinde ifadelere yer verilmiştir.” Yazıdan da anlaşılacağı üzere IŞİD’le doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılı olan kesimlerin Kızılelma’ya yönelik ‘ciddi’ sayılabilecek tepkilerinin varolduğu görülüyor. Gelişmeleri biraz takvimlemek gerekirse, 28 Nisan’da il emniyet müdürlüklerine gönderilen ‘önlem alın’ yazısından yaklaşık üç hafta sonra 21 Mayıs’ta Kızılelma’nın yayından kaldırıldığı açıklandı. Bu açıklamadan yine üç hafta sonra IŞİD, 11 Haziran’da Musul Başkonsolosluğu’nu basarak 49 diplomat ve görevliyi rehin aldı.Demokrat Haber
25 Bin Zehirli Ayakkabı Nerede?
İstanbul Erenköy Gümrüğü’nde, kanserojen madde içerdiği gerekçesiyle imhasına karar verilen 5 TIR dolusu ayakkabı ortadan kayboldu. İmha için, sorunlu ayakkabılar yerine piyasadan toplanan eski ayakkabıların kutulara konulduğu belirlendiGeçen ağustosta İstanbul Erenköy Gümrük Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bir firmaya ait antrepoda tutulan, ayakkabı ithal eden firmanın getirdiği ayakkabılarda kanserojen madde olarak bilinen azor boyaya rastlandı. Yaklaşık 5 TIR’ı dolduran 25 bin 510 adet Çin menşeili ayakkabı için kanserojen madde içermesi nedeniyle ithalat izni verilmedi. Bunun üzerine ayakkabıların imhası için işlemlere başlandı.Bu işlemler kapsamında Gümrük Müdürlüğü’nce 24 Ağustos’ta tespit yapılmasının ardından eşyalar imha amacıyla Kocaeli’ndeki İZAYDAŞ Atık İmha Tesisi’ne gönderilmek amacıyla yeniden TIR’lara yüklendi. Yüklenen TIR’lar güvenlik önlemleri altında 20 Ekim’de Kocaeli’ndeki imha tesisine getirildi. İmha işlemi için gereken onay kapsamında tesise gelen gümrük yetkilileri kanserojen madde içeren ayakkabıların tespitini yapmak için kolileri kontrol etmeye başladı.Aynı marka olduğu tespit edildiMilliyet'ten Tolga Şardan'ın haberine göre, bu sırada gümrük yetkililerini şaşırtan bir gelişme yaşandı. Doğrulama işlemi için açılan kolilerin içinde imha amacıyla gönderilen gerçek ayakkabıların olmadığı, piyasadan iade alınan kullanılmış, eski ve yırtık ayakkabıların bulunduğu görüldü. Yapılan ayrıntılı incelemede ayakkabıların, ithalatı gerçekleştirilen ayakkabılarla aynı marka olduğu tespit edildi. Bu tespitlerin ardından olay hem İstanbul Gümrükleri’ne hem de Ankara’ya bildirilirken, TIR’lar da imha işlemi yapılmaksızın yeniden Erenköy Gümrüğü’ne getirildi.TSE izni de yokYapılan incelemelerde aralarında çocuk ayakkabılarının da bulunduğu kanserli madde içeren ayakkabıların izine rastlanamadı. Ayrıca TIR’lardan çıkan eşyaların arasında birçok kente ait ürün iade formlarının bulunduğu anlaşıldı. İthal edilen ayakkabıların kanserojen madde taşıması nedeniyle TSE’den tareks uygunluğu alınamadığı ortaya çıktı. Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte işlemler sırasında ayakkabıların bekletildiği antrepoyla ilgili inceleme başlatıldığı öğrenildi.Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın tebliğine göre azor boya taşıyan ürünler ithalatı yasak olan ürünler arasında yer alıyor.Tolga Şardan | Milliyet
'TİB'de Hangi Kablo ile Hangi Kurumun Dinlendiği Saptanamıyor'
TİB'de uçları açık şekilde bırakılan kabloların TOKİ başta olmak üzere bazı kurumlara yönelik dinlemelerde kullanıldığı öne sürürüldü, hükümete 'bu binayı gömün' raporu verildi.Dinleme ve teknik takiplerin yasallığını denetlemekle yükümlü Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) dinlemelerin merkezi haline geldiği belirlendi. TİB binasında yapılan incelemelerde uzmanlar, server’lara bağlı devasa kablolardan yüzlerce yeni kablo ucunun çıktığını, bu uçların nereye bağlandığının anlaşılmaması için bilinçli biçimde söküldüğünü ve bunların açıkta olduğunu saptadı. Bu gelişmenin ardından yetkililerin hükümete “Gerekirse bu binayı gömün” görüşünü ilettiği bildirildi.Uçları açık şekilde bırakılan kabloların binadaki bilgisayarlara, dizüstü bilgisayarlarına ya da telekomünikasyon şirketlerinin farklı kurumlara uzanan kablolarına bağlanma olasılığı, hangi kablonun hangi kuruma yönelik kullanıldığının anlaşılmasını imkânsız hale getirdi. İncelemelerde kabloların başta TOKİ olmak üzere bazı kurumlara yönelik dinlemeler için kullanıldığına dair ipuçlarına ulaşıldı.TİB’e yönelik ikinci sır ise binada bulunan çok sayıda kullanılmayan yeni malzeme ve yazılım. Bunların ne amaçla alındığı, kime verileceği ve nerede kullanılacağı belirsizliğini korurken, bu malzemelerin dönemin yetkililerine yakın bazı firmalardan ihale usulsüzlüğü ile alındığı iddiası araştırılıyor.Kabloların sırrıTolga Şardan’ın Milliyet’te yer alan haberine göre, TİB binasının terk edilmesi kararının alınmasının en önemli gerekçesi olan kablolama sisteminin neden çözülemediği ortaya çıktı. Kurumdaki 1300 dolayındaki servis sağlayıcı server’a bağlı olan kalın onlarca kablodan, yine yüzlerce farklı kablo çıktığı, bu kablolarının büyük bölümünün ucunun açıkta olduğu belirlendi. Kabloların binadaki bilgisayarlara, faksa, dizüstü bilgisayara ya da telekomünikasyon şirketlerinin yeraltından geçen kablolarına bağlanabilme özelliği bulunuyor. Ancak ucu açıkta olan kabloların hangisinin hangi sisteme bağlandığı bulunamadı.Eski kurum yetkililerinin binadan ayrılırken bilinçli biçimde kablo uçlarını açıkta bıraktığı üzerinde duran uzmanlar, kabloların gizemini çözebilmek için Telekom’dan yardım istedi. Telefon hatlarına bağlanmış olan kabloları bu yöntemle çözmeyi deneyecek olan uzmanların buna rağmen tüm kabloların sırrının çözülmesine neredeyse imkansız gözüyle baktığı öğrenildi.TOKİ iziUzmanların bu nedenle Telekom aracılığıyla öncelikle belli kurumların hatlarına doğrudan bağlanmış kabloları tespit etmeye çalıştığı öğrenildi. İlk incelemelerde TOKİ’nin hatlarına yönelik kablolama yapıldığına dair ipuçlarına ulaşıldı. Farklı kurumlara yönelik incelemelerin de sürdüğü öğrenildi.Davet usulü alımlarBu arada TİB’e malzeme ve yazılım alımlarında uygulanan yöntem de araştırılmaya başlandı. Yapılan araştırmalarda, kurum içinde bazı teknik malzemenin, işletim sistemlerine uygunluğunun olmamasına karşın satın alındığı anlaşıldı.Bina içindeki depolarda yapılan envanter incelemesinde ortaya çıkan bu durumla ilgili yapılan çalışmalarda, TİB yönetimine yakınlığı olduğu anlaşılan bazı firmaların kuruma davet edildiği ve ellerinde malzemelerin uygunluğuna bakılmadan ihale açılarak alımların yapıldığı belirlendi. Böylelikle yakınlığı bulanan firmalara alımlar karşılığında kaynak aktarımının sağlandığı idda edildi. Bu cihazların sadece birilerine rant sağlama amacıyla mı yoksa bir başka kişi ya da kuruma verilmek üzere mi alındığı da tespit edilemedi.Çanak antenKablolama ile birlikte çanak antenler de gizemini koruyor. Veri almaya değil verileri dışarı aktarmaya yarayan çanak antenlerdeki aparatların aktif durumda olduğu tespit edildi. Gölbaşı Savcılığı’nın soruşturma başlatmasına yol açan çanak antenlerin nerelere, hangi verileri aktardığı hâlâ net olarak çözülemedi.T24
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 'güvenlik yasa paketi' ile ilgili eleştirilerde bulunmasını 'paralel yapıya diyet borcunu ödemek' olarak niteledi.Davutoğlu'na göre Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olması, 'Fethullahçıların Baykal'a kurduğu kaset kumpası' ile mümkün olabilmiş.Kılıçdaroğlu da bu nedenle şimdi onlar ne isterlerse yapıyormuş, milleti bu nedenle tahrik ediyormuş vs.Evet, o kaset komplosu olmasaydı, Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına geçmesi mümkün olamazdı.Bunda bir sorun yok, doğru, Baykal o koltuğu asla ve asla Kılıçdaroğlu'na kaptırmazdı.Ama bir sorunumuz var. Pişkinlik o hale gelmiş ki, ne desem az.Normal olarak bu konuyu hiç açmayıp, unutulması için dua etmeleri gerekirken, bir de çıkıp meydanlarda kullanmaya kalkışıyorlar.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
ODTÜ Bahar Şenliği'nin iptali ile ilgili yazdığım yazıya rektörlükten yanıt geldi. Rektörlük, 'ODTÜ'nün tüketimi değil, üretimi öne çıkaran çok sayıda sanat-kültür-spor etkinliği yaptığını ve değerlerine uygun nitelikte eğlence ortamları yaratma yeteneğine ve birikimine sahip olduğunu biliyoruz' diyor.ODTÜ’deki Uluslararası Bahar Şenliği’nin iptali üzerine geçen hafta Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) başkanı Emre Kara ile konuştum. Kara, iptale giden süreci açıklıkla anlattı.Bu sürecin diğer aktörünü de dinlemek gerekiyor elbette. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar’ın “Çevreyi rahatsız ediyor, dışarıdan da katılım olduğu için güvenlik önemlerimiz yetersiz kalıyordu. Amacımız şenliğin kaldırılması değil, sürdürülebilir olması” dediğini söylemiştim. ‘Sürdürülebilir’ vurgusunun çok önemli olduğunun da altını çizmiştim.
'Paralel Yapı' İddianamesi Yargıtay'da
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, emniyetteki 'Paralel Yapı' iddialarına ilişkin 54 kişi hakkında açılan davanın dosyasını, karşı görevsizlik gerekçesiyle yargı yerinin belirlenmesi için Yargıtaya gönderdi.Sanık avukatlarının itirazını görüşen Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, davaya Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin bakmasını usul ve yasaya uygun bulmuştu.Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine iletilen dosya, karşı görevsizlik kararıyla Yargıtaya gönderildi. Mahkeme, davaya Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin bakması gerektiğine hükmederek karşı görevsizlik kararı verdi.Davaya hangi mahkemenin bakacağını Yargıtay kararlaştıracak.SoruşturmaAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Halil Maçkaya, usulsüz dinlemelere ilişkin polis ve TİB görevlisi 54 kişi hakkında Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesine dava açmıştı.Mahkeme, suçlamaların, Terörle Mücadele Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nun 'devlete karşı suçlara' ilişkin maddeleri kapsamındaki davalara bakmakla yetkili Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiğine karar vermişti.Bazı sanık avukatlarının itirazı üzerine Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, konuyu ele almıştı.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Biz ekonomi gazetecileri her yıl Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı 100 vergi şampiyonunun peşine düşer, analizler yapmaya çalışırdık. Kazançları nereden geliyor, nasıl sıçradılar ya da tam tersi... Erimelerin sebebi ne, listede neden alt sıralara düştüler. Bu yıl ismini açıklayanlardan çok ismini açıklamayanların peşindeyiz. Öncelikle belirtelim... Kişinin devlete ne kadar vergi verdiğini açıklamaması kanunla tanınmış bir hak. Ancak bir ülkede şampiyon olarak açıklanan 100 kişinin 51’i ismini gizlemeye başladıysa bu tablonun nedenlerini analiz etmekte fayda var.Öyle ya... “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” diyorsak vergi listesinde yer almak da aslında onur verici bir durum. Ancak vergi şampiyonları listesinde yer alan ilk 100 kişinin bu onuru kamuoyu ile paylaşmama durumu son yıllarda giderek yükselen bir trende dönüşmüş durumda.
Aranan El Kaideci Yalova'dan Çıktı!
Sahte pasaportla Türkiye’ye giren El Kaide’nin Libya’daki lideri Azzouz, CIA, MIT ve Emniyet’in ortak operasyonuyla Yalova’da yakalandı. Azzouz, Libya’da ABD Büyükelçisi’nin öldürülmesi olayına karıştığı gerekçesiyle ABD’ye götürüldü.Radikal dinci terör örgütü El Kaide’nin Libya’daki lideri Abd El Basset Azzouz, sahte pasaportla giriş yaptığı Türkiye’de, ABD Gizli Haberalma Teşkilatı CIA, MİT ve Türk Emniyeti’nin “ortak operasyonu” ile yakalandı. İlk sorgusundan sonra hakkında “sınırdışı” kararı verilen Azzouz, 24 Kasım’da Ürdün’e gönderildi. Azzouz’un, 2012’de Libya’da ABD Büyükelçisi Chris Stevens’in öldürülmesiyle ilgili sorgulanmak amacıyla Ürdün’ün başkenti Amman’dan ABD’ye götürüldüğü öğrenildi.İŞTE ABD BÜYÜKELÇİSİNİN LİNÇ EDİLDİĞİ SALDIRIPakistan’da ABD operasyonu ile öldürülen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in damadı ve 11 Eylül saldırıları döneminde örgütün sözcüsü olan Süleyman Ebu Geyt’in Ankara’da yakalanmasını sağlayan CIA, MİT ve Türk Emniyeti, 2 hafta önce yine çok önemli bir operasyona imza attı. Üç güvenlik biriminin ortak çalışmasıyla El Kaide’nin Afrika yapılanmasının önde gelen ismi ve Liya’daki lideri Abd El Basset Azzouz, Yalova’da yakalandı. Milliyet’ten Tolga Şardan'ın haberine göre; 1994’den buyana İngiltere’de yaşayan ancak, 24 Mayıs 2006’da İngiltere’den Libya’ya gittikten sonra, İngiliz iç güvenlik birimlerinin, El Kaide’ye üye olduğu gerekçesiyle hakkında “arama kararı” çıkarttığı Azzouz’un Türkiye’de olduğu tespit edildi.İstanbul’dan girdiBir süredir El Kaide’nin yaşayan önemli isimlerine yönelik takip çalışmalarını yürüten CIA, örgütün son dönemdeki üst düzey isimleri arasında yer alan Azzouz’un izini Türkiye’de buldu. CIA’in elde ettiği bilgileri MİT’e iletmesi sonrasında, 1966 doğumlu Azzouz’un, 1965 doğumlu ve Libya uyruklu Awad Abdalla S. Ahmida adına çıkartılmış sahte pasaportla İstanbul’dan Türkiye’ye giriş yaptığı anlaşıldı. Bu gelişme üzerine devreye giren MİT ve Emniyet, Azzouz’un Yalova’da kaldığını belirledi. Yapılan araştırmalar sonrasında, İstanbul’a geldikten sonra Yalova’ya geçen ve kenntte kiraladığı bir evde gizlenen Azzouz’un yakalanması için özel ekip oluşturuldu. Özel ekip, 13 Kasım günü Yalova kent merkezinde yaşadığı evden çıkan Azzouz’u sokakta yürürken gözaltına aldı.Bilgisayarlara el konulduEmniyet’e götürülüp kimlik tespiti yapılan Assouz’la ilgili sahte belge ile yurda girmek iddiasıyla adli işlem başlatılırken, üzerindeki pasaporttaki ismin Azzozuz üzerine olmadığı saptandı. Kimlik bilgilerinin doğrulanması sonrasında Azzouz, Kocaeli’ndeki mülteciler geçici barınma merkezine gönderildi. Olayın Ankara’ya bildirilmesinin ardından İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Yalova Valiliği ile MİT’e gönderdiği resmi yazıda, Azzouz’un Ankara’dan gelecek talimata kadar geçici barınma merkezinde tutulmasını istedi. Azzouz’un gözaltına alınması sırasında evinde yapılan aramada 2 taşınabilir bilgisayara el konularak savcılık kararıyla bilgisayarlarda inceleme başlatıldı.TOLGA ŞARDAN | Milliyet
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
İlk gerçek, son üç yıldan beri, demokrasi adına bir tek adım bile atılmamış olmasıdır! Meselenin özü budur!Sayın Erdoğan, madalya töreninde terör – demokrasi – siyasal partiler ilişkisini ele aldı ve iki görüşünü açıkladı:1- “Terör örgütleri ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarılana kadar, silahların susması değil, silahlar bırakılıp gömülünceye kadar, üzerine beton dökülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz.”2- “Terörle mücadele, demokrasi ve hukukun en başta gelen şartıdır. Çünkü terörün olduğu yerde bu kavramların esamesi okunmaz.”Bu cümlelerdeki “Terör” kelimesinin, sözlülüklerdeki anlamıyla, Terörle Mücadele Kanunu (TMK)‘ndaki anlamı arasında çok büyük farklar vardır. Ülkemizdeki sıkıntının kaynağı bu farklı anlamla ilgilidir.Savcılar ve yargıçlar doğal olarak TMK’ndaki “terör”, “terör örgütü”, “terör örgütü üyeliği”, “terör suçu”, “teröre yardım” tanımlarına göre işlem yapmaktadır.