onedio

TÜİK Haberleri

TÜİK ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. TÜİK ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Zincir Marketlere Cumhur Reyonları Geliyor İddiasına DMM'den Yalanlama Geldi
Yıllardır yüksek seyreden enflasyona karşı hükümetten dikkat çeken bir adım geliyor. Gıda enflasyonunu düşürmek ve temel ihtiyaç ürünlerini daha ulaşılabilir kılmak amacıyla, 55 binden fazla şubesi bulunan zincir marketlerde “Cumhur Reyonu” kurulacak. Bu reyonlarda satılacak ürünlerin maliyetini devlet üstlenecek, vatandaş ise ürünleri maliyetine yakın fiyatlarla alabilecek. Ülke genelinde 81 ilde aynı fiyat politikasının uygulanması planlanıyor. İşte Cumhur Reyonu projesinin öne çıkan ayrıntıları..Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Okullarda Ücretsiz Yemek Problemi: "Beslenme Götüremeyen Çocuklar Bahçede Dolaşıyor"
2025-2026 eğitim ve öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala okullardaki beslenme sorunları yeniden gündeme geldi. Derin Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo ve Önder Uçar ile birlikte Açık Alan Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Melek Bahat, 8 Eylül’de açılacak okullar öncesi birçok öğrencinin yaşadığı beslenme sorunlarını açıkladı.Kaynak: Müberra Ünsal / Muzir
6 Milyon 500 Bin Genç Ne Yapıyor? Ne Okuldalar Ne de İş Yerinde!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilerde 6 milyon 500 bin gencin ne okulda ne de istihdamda yer almadığı ortaya çıktı. Türkiye genç nüfusunun yüzde 27’sini kapsayan bu gençler ailelerinin desteği ile yaşamaya çalışıyor.Ekonomim’den Alaattin Aktaş, toplumda yoksulluğun giderek derinleştiğine dikkat çekerek, “NENİ” diye tanımladığı ne okuyan ne de çalışan gençlerin önceliğinin ise sadece bir iş olduğunu ifade etti.
TÜİK'in Verilerine Göre Türkiye'nin En Zengin İlçesi Olan Çankaya Mahallelerinde Gezintiye Çıkalım
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 'Sosyoekonomik Seviye' verilerini paylaştı. Bu veriler, Türkiye'nin en varlıklı ve en yoksul şehirlerini ve bölgelerini ortaya koydu. 26 milyonu aşkın hane baz alınarak hazırlanan rapor, 2022, 2023 ve 2024 yıllarına ait verilerle hazırlandı, referans dönemi olarak 2023 yılı kabul edildi.İlçeler bazında yapılan analizlerde en zengin ilçenin Çankaya olduğu ortaya çıktı. Haberin ardından Çankaya'nın mahallelerinin paylaşıldığı video viral oldu.
11-17 Ağustos: Türkiye Gündeminde Bu Hafta Neler Vardı?
Türkiye gündemi her daim hareketli, dinamik ve değişken. Her an yeni bir haberle, yeni bir gelişmeyle karşı karşıya kalıyoruz. Durum böyle olunca da gündemi takip edip ‘eskimeden’ kalabilmek zorlaşıyor.Biz de sizler için mutlaka okumanız gereken içerikleri tek yerde topladık.İşte gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikler...
2014’ün İlk Üç Ayında İş Kazalarında 276 İşçi Hayatını Kaybetti
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Mart Ayı İş Cinayetleri Raporu’na en az 112 emekçi yaşamını yitirdi. İnşaat, metal, ticaret, büro, eğitim ve tarım sektörlerinde yaşandığı belirtilen cinayetlerle birlikte meclis tarafından ortaya konulan önceki aylara ait rakamlarla birlikte yılın ilk üç ayı içerisinde yaşamlarını yitiren toplam işçi sayısı 276. Çalışma alanlarında yaşanan iş cinayetlerine dair her ay rapor hazırlayan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin basın, emek ve meslek örgütlerinden derlediği veriler ışığında hazırladığı 'Mart Ayı İş Cinayetleri Raporu'nu açıkladı. Hazırlanan raporda yer alan rakamlar, iş cinayetlerinin artık bir katliama dönüştüğünü bir kez daha ortaya koydu. Buna göre, tespit edebildiği kadarıyla Mart ayında en az 112 emekçi yaşamını yitirdi. 2014 Ocak ayında en az 87 emekçi, Şubat ayında en az 77 emekçiden sonra Mart ayında yine en az 112 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesi üzerine yılın ilk üç ayı içerisinde toplamda en az 276 işçinin yaşamını yitirdiği kaydedildi. Bu derece yüksek bir rakama ulaşan iş cinayetlerinin en çok inşaat, metal, ticaret, büro, eğitim ve tarım sektörlerinde yaşandığı belirtildi. İnşaat sektöründe ölümler gizleniyor Bu alanlar içerisinde yine tespit edebildiği kadarıyla inşaat sektöründe, 14’ü düşme ve 6’sı ezilme, göçük nedenli olmak üzere 25 işçi can verdi. Sektörde yaşanan iş cinayetlerinin, ülkenin dört bir yanında yaygınlık gösterdiği biçimde çocuk ve göçmenlerden yaşlılara kadar uzanan bir yelpazeyi kapsadığı vurgulandı. İnşaat sektöründe yaşanan iş cinayetlerine ilişkin altı çizilen bir diğer husus da yaşanan işçi ölümlerinin gizlenmesi oldu. Mimarlar Odası’nın 24 Mart’ta yaptığı açıklamaya göre, 17 Şubat’ta hakkında tarihi sit derecesinin kaldırılmasına ilişkin iptal kararı bulunmasına rağmen Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılan Başbakanlık Hizmet Binası inşaatında, Kontur Sel Alüminyum isimli taşeron firmada çalışan 27 yaşındaki işçi Savaş Oğuz’un düşerek ölümünün kamuoyundan gizlendiğine işaret edildi. İşçi Sağlı ve Güvenliği Meclis’inin verilerine göre, ülkenin sanayisinin temelini oluşturan sektörlerden olan metalde ise 20 işçi yaşamını yitirdi. Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema sektöründe de Mart ayında 18 emekçi yaşamını yitirdi. Örnek olarak ise 19 Mart’ta, Kars TÜİK’te çalışan sosyolog Veysi Erim’in 6 çalışanı öldürdükten sonra intihar ettiğine dikkat çekildi. KESK Büro Emekçileri Sendikası’nın yaptığı açıklamaya göre, Veysi Erim’in mobbing uygulandığı ve kendisine ırkçı ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle bir süredir psikolojik tedavi gördüğü ve tayinini istediği raporda belirtildi. Mevsimlik göç başlamadan görülen ölümler korkutuyor! Yine Tarım-Orman sektöründe de 1’i orman işçisi, 2’si balıkçı ve 12’si çiftçi olmak üzere 15 emekçi hayatını kaybetti. Raporda, Mart ayı içerisinde bu oranda bir iş cinayetinin yaşanmasının yanı sıra Nisan ayıyla birlikte, mevsimlik tarım göçünün başlayacağı ve yollarda birçok ölümün yaşanacağının altını çizildi. Yine silikozis yine ölüm... Raporda, kot kumlama yüzünden yakalandıkları Slikozis hastalığı sonucu 58’nci işçi ölümünün yaşandığı da kaydedildi. Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Taşlıçay köyünde yaşayan 24 yaşındaki Osman Ceylan’ın, 20 Mart’ta can verdiği belirtildi. Osman Ceylan’ın Taşlıçay’da bulunan 160 hastadan birisiydi ve köyde yaşamını yitiren 11’nci silikozis hastası olduğu bilgileri de yine raporda yer aldı. Çocuk, kadın, göçmen ve yaşlı emeği ölümleri devam ediyor Raporda, çocuk işçi ölümlerine de dikkat çekildi. Buna göre, biri 14 yaş ve altı, ikisi 15-17 yaş aralığında olmak üzere 3 çocuk emekçi ay içerisinde can verdi. 13 yaşındaki Resul Yılmaz, Adana’nın Seyhan ilçesinde tarlaya gübrelemeye giderken, traktörün devrilmesi, 15 yaşındaki kır pidecisinde çalışan Hüseyin Demir’in Ağrı’da bisikletiyle servis yaparken halk otobüsünün çarpması ve 16 yaşındaki Ali Fırat Belder’in ise Şanlıurfa’da çalıştığı inşaatın 9’ncu katından düşmesi sonucu can verdiği bilgileri aktarıldı. Böylece 2014 yılının ilk üç ayında altısı 14 yaş ve altı, yedisi 15-17 yaş aralığında olmak üzere 13 çocuk emekçi can vermiş olduğuna dikkat çekilmeye çalışıldı. 3 ayda 15 kadın iş cinayetine kurban gitti Ay içerisinde hayatını kaybeden kadın işçi sayısı ise 8 oldu. 60 yaşındaki G.Y, bahçesinde çalışırken kalp krizi, 57 yaşındaki Asiye Dağdalen tarlasına giderken traktörün devrilmesi; 64 yaşındaki Halime Sevim tarlasından dönerken patpatın devrilmesi; 24 yaşındaki sınıf öğretmeni Seda Akal, derste geçirdiği kalp krizi; 33 yaşındaki metal işçisi Mine Serten servis kazası; 25 yaşındaki metal işçisi Gamze Buran servis kazası; 31 yaşındaki acil tıp teknisyeni Sema Kurt ambulans devrilmesi ve belediye işçisi Zeynep Bilici trafik kazası sonucu can verdi. Bu rakamlarla birlikte 2014 yılının ilk üç ayında 15 kadın emekçi can vermiş olduğu raporda belirtildi. İşçi Meclis’inin hazırladığı rapora göre, 27 Mart’ta Manisa Emekliler Parkı Yer Altı Otoparkı inşaatında duvarlardan birinde henüz belirlenemeyen bir sebeple toprak kayması sonucu 21 yaşındaki Afgan işçi Salman Muhammad Jawad toprak altında kalarak can verdi. Böylece, 2014 yılının ilk üç ayında biri Türkmen, biri Bulgar, biri Afgan, beşi Gürcü ve altısı Suriyeli olmak üzere 14 göçmen emekçi can vermiş olduğu kaydedildi. Yine çalışma alanlarına, cinsiyet, yaş ve etnik kökenine göre gruplandırılan bu iş cinayetlerinin dışında çiftçi, kamu çalışanı, metal, inşaat taşımacılık, tersane ve belediye işçisi olarak çalışan 51 yaş ve üstünde 25 emekçinin daha hayatlarını kaybettiği belirtildi. Mersin, İstanbul, Kars ve İzmir iş cinayetlerinde ilk sırada Rakamlarla ortaya konulan bu işçi ölümleri en çok Mersin, İstanbul, Kars ve İzmir’de yaşandı. Mart ayında 12 işçi Mersin’de; 7’şer işçi İstanbul ve Kars’ta; 6 işçi İzmir’de; 5 işçi Kocaeli’nde; 4’er işçi Ankara, Eskişehir, Kırşehir ve Manisa’da; 3’er işçi Bursa, Hatay, Isparta, Konya, Kütahya ve Sakarya’da; 2’şer işçi Adana, Ağrı, Antalya, Diyarbakır, Gaziantep, Kayseri, Muğla, Rize, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ ve Zonguldak; 1’er işçi ölümü ise Adıyaman, Aydın, Balıkesir, Bingöl, Burdur, Çankırı, Çorum, Edirne, Giresun, Karabük, Kırıkkale, Samsun, Şırnak, Tokat, Trabzon, Tunceli ve Irak/Erbil’de yaşandı. ANF
Türkiye'de İnternet 21 Yaşında, Youtube Partiye Davetli Değil!
Türkiye'de bugün hanelerin yarısına ulaşan internet, başta iletişim olmak üzere bireysel ve iş hayatında en temel ihtiyaçları karşılayan teknoloji konumunda. Türkiye'de ilk kez 12 Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlanan internet, geride kalan 21 yılda hızıyla beraber eriştiği insan sayısını kat kat artırdı. Dünyanın sosyal medya kanallarını en çok kullanan ülkelerinden biri olan Türkiye, e-ticaret rakamları ve online oyun performansıyla da interneti her alanda yaşamına dahil etmiş durumda. İlk günden bugüne uzanan tarihçeye bakıldığında, Türkiye'nin internetin gelişimini en iyi takip eden ülkelerden biri olduğu da gözler önüne seriliyor. Türkiye'ye internetin adım atması, 80'li yıllardaki yavaş ama büyük çaba gerektiren gelişmelerin arkasından geldi. IBM'in ilk PC'yi (kişisel bilgisayar) sunduğu 1981'in ardından, 1983 yılında internetin atası kabul edilen ilk paket anahtarlama ağı ARPANET TCP/IP protokolu kullanmaya başladı. İnternete bağlı tüm cihazlara ad koyan Domain Name System (DNS) ve .com, .net gibi internet adlarının hayata geçmesinden iki yıl sonra, ARPANET, ilk internet omurga ağı ABD Ulusal Bilim Derneği Ağı'na (NSFNet) dönüştürüldü. World Wide Web (W3), 1990'da sahneye çıktı ve Tim Berners Lee tarafından açılan ilk web sitesi, W3'ün ne olduğunu anlatan ilk online sayfa olarak belirdi. İlk bağlantı 1993 yılında yapıldı Türkiye'nin ilk internet ağı projesi, 1991 yılında ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından başlatıldı. İlk internet bağlantısı ise 12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'na ait yönlendiriciler ve PTT'den sağlanan 64 Kbps kapasiteli kiralık hat kullanılarak gerçekleştirildi ve NSFNet ile bağlantı kuruldu. Türkiye'de üniversitelerin başını çektiği internet, ODTÜ'nün ardından 1994-96 yılları arasında Bilkent, Boğaziçi, Ege ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde de hayata geçti. ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi'nin temsil ettiği ilk Türkçe içerikli sayfaları, 90'lı yılların sonunda hayata geçen Ekşisözlük ve Mynet gibi siteler takip etti. Dial-up modemlerle başladı Bilgisayarların dial-up modemine uzanan ek bir telefon kablosuyla yapılan ilk ve oldukça zahmetli internet bağlantıları, Türkiye'de internet servis sağlayıcılarının (ISS) hızla arttığı 2000'lere doğru yerini telefon hattı üzerinden bağlantı, yani ADSL'ye bıraktı. Türkiye’nin ilk ISS firması Turnet, 1996 yılında üç ticari hat üzerinden hizmete başladı. 1997’ye gelindiğinde, ISS sayısı 80’i geçmişti. Jeff Bezos'un 1994'te kurduğu Amazon e-ticaretin hızla temellerini atarken, sırasıyla 1995 ve 1998'de kurulan Yahoo ve Google, W3'ü sadece URL çubuğuna bağlı olmaktan kurtardı. 1995’te Mirc ve 1996 yılında sunulan ICQ, sosyal ağların öncesindeki mesajlaşma ortamları olarak belirdi. Bir yıl sonra, Türkiye’de internete bağlı bilgisayar sayısı 30 bine, kullanıcı sayısı 250 bine ulaştı. İlk büyük müzik dosyası paylaşım platformu olan Napster, 1999 yılında hayata geçti. Patent hakları ve internet hukuku hakkında sonu gelmeyen tartışmaları başlatan platform, bir yıl sonra yasaklandı. ‘Hepimizi birer dünya vatandaşı olduk’ Küresel internet kullanıcısının 360 milyona, tescil edilen alan adı sayısının da 10 bine dayandığı 2000 yılı, aynı zamanda NASDAQ borsasının büyük değer kaybı yaşadığı Dot-Com balonuna sahne oldu. İnternete yatırım yapan firmaların büyük yara almasına rağmen, sanal sektör hızla büyümeye devam etti. Türkiye’de .com.tr uzantılı alan adı sayısı, 200 bini geride bıraktı. Aynı yıllarda, Türkiye’nin ilk e-ticaret devleri, Gittigidiyor ve Sahibinden.com hayata geçti. Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformlarından biri olan Sanalpazar’ın kurucusu Cem Kesici, internetin hayatımıza kazandırdıklarını şu şekilde özetledi: İnternet, bir iletişim aracı olarak, arkadaşlar, akrabalar, ortak ilgi ve inanç alanları olan bireyler arasındaki iletişimi ve paylaşımı ölçülemeyecek kadar büyük bir oranda geliştirdi. Giderek de mektup, telefon, TV gibi araçları da içine alarak temel iletişim platformuna dönüşüyor. Öte yandan internet, artan paylaşım olanağının bir sonucu olarak, bireysel yaratıcılığı geliştirdi. Bir ticaret aracı olarak emlak, otomobil ve tüketim ürünlerinin satıcılarına ve alıcılarına, ülkenin her yerinden, her yerine erişim sağladı. Ülkenin herhangi bir noktasındaki herhangi bir bireye, dünyadaki her türlü fikre, ürüne, inanca, topluluğa erişme ve dünya vatandaşı olma imkanı getirdi. Blog kültürünü teşvik eden WordPress'in sunulduğu 2003'te genişbant internet kullanıcısı sadece 18 bin olan Türkiye, Facebook, Pirate Bay, YouTube'un kurulduğu yıllarda giderek güçlendi, Twitter ve Tumblr'ın sürdürdüğü olgunlaşma çağında hızla büyüdü. 2011'e gelindiğinde, genişbant internet kullanıcısı 590 kat artarak 11 milyona ulaşmıştı. Yasak tartışmaları İnternet tarihinde çalkantılı döneme 2008’deki YouTube'a erişim engeli ile giren Türkiye, 2.5 sene boyunca alternatif yollardan video portalına bağlanmaya devam etti. Erişim yasağının nedeni olarak, Atatürk’e hakaret içeren videoların paylaşılması gösterildi. İnternetle ilgili en yoğun yasak tartışmaları ise, yeni yasal düzenlemelerin Şubat 2014’te hayata geçmesi ile başladı. İlk olarak Twitter, 22 Mart gecesi erişime kapatılırken, YouTube, 27 Mart tarihinde Türkiye'de ikinci kez yasaklandı. Ancak erişim engelinin ilk gününde Twitter'da, bir saatte atılan tweet sayısı 1.2 milyona ulaşarak rekor kırıldı, kullanıcı sayısı 2 milyon arttı. Twitter, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla iki hafta sonra tekrar erişime açılırken, YouTube için erişim engelini kaldıran kararın hayata geçmesi bekleniyor. Küresel çevrimiçi insan sayısı, 2013'te 2.4 milyar insana ulaştı. Aynı yıl Facebook, Twitter ve Tumblr'ın eriştiği kullanıcı sayısı ise sırasıyla 1 milyar 190 milyon, 645 milyon ve 300 milyon. 35 milyona yaklaşan aktif internet kullanıcılarının yüzde 94'ü (32.7 milyon) Facebook üyesi olan, Twitter'daki aktif kullanıcı sayısı ise 9.6 milyona ulaşan Türkiye, dünyanın en çevrimiçi ülkelerinden biri. Hızla gelişen internet altyapısı sayesinde, bir gün Türkiye'de herkes dünyanın dört bir yanındaki insanlarla bağlantı kurabilecek. Bu noktada, Facebook ve Google'ın yürüttüğü 'bedava internet' projelerinin başarısı da büyük önem taşıyor. PwC Türkiye Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri Burak Sadıç, Türkiye’de internetin 21’inci yaşında yasakları aşarak, daha güvenli ve verimli bir internet arayışına girilmesi gerektiğini ifade etti: 'Bu yıldönümü benim için özel bir önem taşıyor. Çünkü 1993 yılında Türkiye'de internetin doğduğu ODTÜ'de öğrenciydim ve hem öğrencilik hayatım, hem de iş hayatım internetin gelişimi ile beraber şekillendi. En başta sadece üniversite ortamlarında kullanılan internet zaman içinde finans dünyası başta olmak üzere iş dünyasına ve daha sonra da evlere kadar geldi. Son dönemde ise internet artık herkesin yanında taşıdığı akıllı telefonlar ve tabletler yardımı ile her zaman ve her yerde erişilebilir hale geldi. Herkesin, her yerde hızlı internete bağlanabilmesi sayesinde iletişim çok kolaylaştı ve bu hem iş hayatımızı hem de özel hayatımızı fazlasıyla değiştirdi. Ülke gündeminde yer alan çeşitli kısıtlamalarla ilgili tartışmaların en kısa zamanda sona erip, interneti nasıl daha verimli ve güvenli bir şekilde kullanıp ülkemizi daha ileri taşıyabileceğimizle ilgili tartışmalara bırakması ise en büyük temennim.” Türkiye'de internet tehdit olarak görülüyor Bilişim hukuku avukatı Gökhan Ahi ise Türkiye'de internetin tehdit olarak görüldüğünü ifade ediyor. Al Jazeera'ya açıklamalarda bulunan Ahi şunları söyledi: 'İnternet, dünyadaki birçok kavramı kökünden değiştirdi ve değiştirmeye devam edecek. İnternetin dönüştürücü ve değiştirici etkisini daha fazla ön plana çıkarmak ve fırsatlara yol vermek, tüm devletlerin öncelikli planları arasında yer almalı. İnternet, bir taraftan fırsat olarak algılanırken diğer yanda hep bir tehdit olarak görülüyor. Türkiye maalesef interneti daha çok tehdit olarak algılayan ülkelerden. Kısa zamanda bu algının kırılmasını ümit ediyor ve internetin 21. yaşını büyük bir sevinçle karşılıyorum. ' Türkiye hakkında kısa internet istatistikleri TÜİK'in Ocak - Mart 2013 verilerine göre, 16 - 74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla yüzde 49.9 ve yüzde 48.9. Aynı dönem ve yaş grubunda internet kullanan bireylerin arasında düzenli internet kullanım oranı ise yüzde 91.6. İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı yüzde 24.1. Nisan 2013 itibariyle Türkiye genelinde hanelerin yüzde 49.1’i internete bağlıyken, hanelerin yüzde 46.5’inde genişbant internet erişim imkânı bulunuyor. Ocak - Mart 2013 verilerine göre, internet en çok online haber, gazete ya da dergi okumak (yüzde 75.6) ve sosyal ağlara girmek için (yüzde 73.2) kullanılıyor. Türkiye'de her 18 online oyuncudan 4'ü League of Legends (LOL) oynuyor. Facebook'ta en çok oynanan ilk 10 oyunun Haziran 2013 itibariyle toplam oyuncu sayısı 18 milyon 492 bin. Al Jazeera
Kaliteli Demokrasi, Güçlü Hukuk Devleti Olmayınca, Ekonomi De Küme Düştü
IMF’YE GÖRE TÜRKİYE 17. SIRADAN 19. SIRAYA İNECEKCHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonominin de güçlü olmadığını, refah ve gerçek bir büyüme yaratılamadığına işaret ederek, 'Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım.Bu zihniyetle devam edersek değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı, G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız' dedi.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yaparak şunları kaydetti:Kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonomi de güçlü olmuyor, refah ve gerçek bir büyüme yaratmıyor.Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım.Bu zihniyetle devam edersek değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı, G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız.IMF’ye göre Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, bu yıl Hollanda ve Suudi Arabistan’a da geçilerek 19’unculuğa düşecek.Türkiye 2014’te, dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan  G20 ’de en alt sınıra doğru iniyor.  Büyük ekonomi sıralaması GSYH büyüklüğüne göre yapılırken, bir ülkenin asıl kalkınmışlığı ve refah seviyesini kişi başına GSYH’si gösteriyor.Kişi başına GSYH’ye göre yapılan sıralamada ise 2013’te bir basamak düşerek 65’inci olan Türkiye’nin bu yıl 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe ineceği tahmin ediliyor.Türkiye, kişi başına GSYH’a göre sıralamada 2000 yılında dünya ülkeleri içinde dünyada 63’üncü sıradaydı. 2002 sonundan bu yana işbaşında olan AKP döneminde anlatılan “hızlı büyüme” masallarına rağmen Türkiye, 2000 yılındaki sırasının hala çok altında.Türkiye’nin kişi başına milli gelirde ise çok altlardaki sırasının giderek daha da aşağılara inmesi dünya ile karşılaştırmada kalkınmışlık ve refah düzeyinin giderek gerilediğini gösteriyor.2014’te öngörülen kişi başına GSYH’ye göre Türkiye, sadece Lüksemburg, Norveç, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin değil; İsrail, Umman, Bahreyn, Lübnan gibi Ortadoğu, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Macaristan, Hırvatistan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin de altında kalıyor. Uruguay, Şili gibi Orta Amerika ülkeleri ve eski Sovyet ülkesi Kazakistan’ın kişi başına milli geliri Türkiye’den daha yüksek. Gabon, Panama, Venezuela, Palau, Barbados ve Şeyseller bile kişi başına gelirde Türkiye’nin önünde…IMF’ye göre Türkiye 2014 yılında 19’uncu sıraya düşecekBüyük ülke, itibarlı ülke, güçlü ülke olmanın yolu kaliteli demokrasiden geçiyor. Türkiye bugün Türkiye insani gelişmişlik sıralamasında 187 ülke arasında 90’ıncı sırada, basın özgürlüğü sıralamasında 179 ülke arasında 154’üncü, cinsiyet eşitliği bakımından 134 ülke arasında 120’inci sırada yer alıyor. Türkiye dünyada “hibrid rejim” ya da “yarı demokrasi” olarak geçiyor.Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmazsa, güçlü bir ülke ve kaliteli bir demokrasi de olmuyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından son açıklanan verilere göre 2002 yılında cumhuriyet savcılarının soruşturma evresinde bir dosyayı görme süresi 212 günken, bugün bu süre 363 gün.  2002 yılında Cumhuriyet Savcıları 2.953.000 dosyayı soruştururken, 2012 yılında 6.285.000 dosyayı soruşturmuş, soruşturulan her 2 dosyanın sadece 1’inde kamu davası açılmasına karar verilmiş. 2002 yılında Ceza Mahkemelerinde bir dava ortalama 232 gün sürerken bu süre 2011 yılında 291 güne çıkmış, 2012 yılında 229 güne inmiş. Yani 10 yılda 4 gün ilerleme sağlanmış. Hukuk mahkemelerinde de aynı trend devam ediyor. 2002 yılında bir dosya 174 günde görülürken 2012 yılında 232 günde görülmüş. 2002 yılında Yargıtay Ceza Daireleri ve Genel Kurulu’nda 244.000 dosya varken bu sayı 2012 yılında 770.000’e çıkmış. Bir dosyanın ortalama görülme süresi 2 kattan fazla artmış. 2002 yılında bir dosya 138 günde görülürken, 2012 yılında 306 günde görülüyor. Bu veriler de gösteriyor ki, Türkiye’de hukuk işlemiyor, yargı hızlı, adil ve bağımsız karar alamıyor.Türkiye Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsa, demokrasi kalitesini arttırmamız ve tam manasıyla bir hukuk devleti olmamız lazım. Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğü olmazsa, yargı bağımsızlığı olmazsa, kuvvetler ayrılığı çalışmazsa, kaliteli ve gerçek demokrasi olmuyor. Kaliteli demokrasi, güçlü bir hukuk devleti olmayınca ekonomi de güçlü olmuyor, refah ve gerçek bir büyüme yaratmıyor.Gelir dağılımı adaletli olmayınca, kişi başına düşen gelir artmayınca, refah ve kalkınma bireye yayılmazsa da gerçek manada büyüme olmuyor İnsan hakları standartı yüksek olmayınca, ekonomi de güçlü olmuyor. Hukuk yoksa, demokrasi yoksa, güçlü ekonomi yoksa, o ülke itibarlı ve güçlü ülke de olmuyor. Bu nedenle de Türkiye sıralamalardaki yerini kaybediyor. Bu zihniyetle devam edersek, değil en büyük 10 ekonomiden biri olmayı G20’nin bile dışında kalmakla karşı karşıya kalacağız.IMF’ye göre Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, bu yıl Hollanda ve Suudi Arabistan’a da geçilerek 19’unculuğa düşecek . Kişi başına GSYH’ye göre yapılan sıralamada ise geçen yıl bir basamak düşerek 65’inci olan Türkiye’nin bu yıl 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe ineceği tahmin ediliyor.2000 yılında Türkiye dünyanın en büyük 18’inci ekonomisiydi.Cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH tutarına göre yapılan değerlendirmeye göre 2000 yılında Türkiye dünyanın 18’inci büyük ekonomisi konumunda bulunuyordu. Bülent Ecevit hükümetinin ABD’nin Irak operasyonuna destek vermemesi üzerine, yapılan manipülasyonla ani sıcak para çıkışı yoluyla ağır bir ekonomik kriz yaşatılan 2001 yılındaki hızlı küçülmeyle Türkiye büyük ekonomi sıralamasında 22’nciliğe düştü. İzleyen yıllarda yeniden büyümeye geçen Türkiye 2002’de 21’inci, 2003’te 18’inci, 2004’te 17’nciliğe yükseldi ve izleyen altı yılda bu sırayı korudu. Türkiye, 2011’de ise Endonezya’nın yükselişi sonucu 18’inciliğe indikten sonra 2012’de ise Hollanda’nın bir basamak düşmesi ile tekrar 17’nci oldu. 2013’te de bu sırayı koruyan Türkiye’nin bu yıl ise 2 basamak birden düşerek 19’unculuğa ineceği tahmin ediliyor.Üstelik IMF, Türkiye’nin 2013 yılı GSYH’sını 827.2 milyar dolar olarak öngörürken, TÜİK’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı tutar 820 milyar dolarla bunun da altında kaldı. 2014 yılı için de hükümetin açıkladığı OVP’de yer alan 867 milyar dolarlık hedefe karşılık IMF tahmini bu yıl için 767.1 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.2013’te sıralama fazla değişmedi…IMF’nin 8 Nisan itibariyle güncellediği veri tabanına göre 2013 yılında milli gelirde ilk 7 ülkenin sırası değişmedi. ABD 16 trilyon 780 milyar dolarla birinciliğini korurken, Çin 9 trilyon 181 milyar dolarla ikinci,  Japonya 4 trilyon 902 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı. Bu ülkeleri 3 trilyon 636 milyar dolarla Almanya, 2 trilyon 737 milyar dolarla Fransa, 2 trilyon 536 milyar dolarla İngiltere, 2 trilyon 243 milyar dolarla Brezilya izledi. Rusya 2 trilyon 118 milyarla bir basamak yükselip 8’inci olurken, İtalya 2 trilyon 71 milyar dolarla 9’unculuğa düştü. 1 trilyon 871 milyar dolarlık milli gelire sahip Hindistan’ın 10’uncu sıradaki yeri değişmedi.Sırasıyla Kanada, Avustralya, İspanya, Meksika, Güney Kore, Endonezya, Türkiye, Hollanda ve Suudi Arabistan dolar cinsinden GSYH’ye göre ilk 20 ülke arasında yer aldı.Suudi Arabistan ve Hollanda 2014’te Türkiye’yi solluyor…Tahminlere göre 2014 yılında, 17 trilyon 528 milyar dolarla ABD en büyük ekonomi olmaya devam ederken, ikinci sıradaki Çin’in GSYH’si 10 trilyon doları aşacak, üçüncü sıradaki Japonya’nın milli geliri de 4 trilyon 846 milyar dolara yükselecek.IMF projeksiyonlarına göre 2014 yılında da ilk 20 ülkenin sıralaması çok fazla değişmezken, en dramatik değişimi Türkiye yaşayacak. 18’inci sıradaki Hollanda ile 19’uncu sıradaki Suudi Arabistan’ın birer basamak yükselmesi sonucu Türkiye 2 basamak birden düşerek 19’unculuğa inecek.G20 dışında kalma riski var…AKP döneminde Türkiye’nin ekonomik büyümesi, cari açığı patlatma pahasına, “sıcak para” ile finanse edildi, sözü edilen “hızlı” büyüme masalının aksine, “el parası” ile kağıt üzerinde sahte bir büyüme sağlandı. Ancak bunun ülkeye ve topluma bir hayrı dokunmadı. Türkiye 2014’te, dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini kapsayan  G20’de en alt sınıra doğru iniyor .Ekonomik hacim mi halkın refah düzeyi mi?Büyük ekonomi sıralaması GSYH tutarına göre yapılırken, bir ülkenin GSYH büyüklüğünün nüfusu ile de orantısı bulunuyor. Çin, Hindistan gibi kalabalık nüfuslu ülkelerin ilk 20 ekonomi arasına girmesine, bu ülkelerin kalkınmışlığının yanı sıra, hatta ondan daha fazla nüfus faktörü etki ediyor. Bir ülkenin kalkınmışlığı ve refah seviyesini ise asıl kişi başına GSYH’si gösteriyor. Asıl bakılması gereken, kişi başına milli gelir sıralamasında Türkiye’nin nerede olduğu ve AKP döneminde nereden nereye geldiği…İlk 20 ekonomi arasında yer alan Türkiye’nin kişi başına milli gelirde ise çok alt sıralarda bulunması ve sıralamadaki yerinin giderek aşağılara inmesi ülkenin kalkınmışlık ve refah düzeyinin dünya ile karşılaştırmada göreli olarak gerilediğini gösteriyor.Türkiye, kişi başına gelirde 67’nciliğe düşüyor…Türkiye, 2013 yılında GSYH büyüklüğüne göre ülke sıralamasında 17’nciliğini korurken, kişi başına milli gelire göre ülkeler sıralamada ise bir basamak düşerek 65’inci oldu. 2014’te ise Türkiye’nin 2 basamak birden düşerek 67’nciliğe ineceği öngörülüyor.2012’de Türkiye,  TÜİK’e göre 10 bin 497 dolar, IMF’ye göre 10 bin 523 dolar olan kişi başına milli geliri ile 64’üncü sırada yer alıyordu. 2013’te ise Türkiye IMF’ye göre 10 bin 815 dolar olan ancak TÜİK’in 10 bin 782 dolarla daha da düşük açıkladığı kişi başına GSYH ile 65’inciliğe geriledi. 2014’te ise OVP’deki 11 bin 277 dolarlık hedefe karşılık IMF,  9 bin 920 dolarlık kişi başına milli gelir öngörüyor. Bu da Türkiye’nin 2 basamak daha düşerek 67’nciliğe inmesi anlamına geliyor. Bu da AKP’nin 11 yılı aşan iktidarında “hızlı büyüme” masallarına rağmen halkın refah düzeyini dünyanın gerisinde bıraktığının; dünya ile karşılaştırmada göreli olarak halkı yoksullaştırdığının kanıtı…Kişi başına gelirde Gabon’un bile gerisindeyiz…IMF projeksiyonlarına göre kişi başına milli gelirde Lüksemburg bu yıl 116 bin 134 dolarla açık ara birinciliğini koruyacak. Lüksemburg’u 99 bin 574 dolarla Norveç,  96 bin 635 dolarla Katar, 86 bin 145 dolarla İsviçre, 61 bin 889 dolarla Danimarka izleyecek.2014’te öngörülen kişi başına GSYH’ye göre Türkiye, sadece Lüksemburg, Norveç, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin değil; İsrail, Umman, Bahreyn, Lübnan gibi Ortadoğu, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Macaristan, Hırvatistan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin de altında kalıyor. Uruguay, Şili gibi Orta Amerika ülkeleri ve eski Sovyet ülkesi Kazakistan’ın kişi başına milli geliri Türkiye’den daha yüksek. Gabon, Panama, Venezuela, Palau, Barbados, Şeyseller bile kişi başına gelirde Türkiye’nin önünde…Ekonomisi “iflas” etti denilen Yunanistan’ın kişi başına milli gelirinin 2014’te 22.6 bin dolar, Kuzey Kıbrıs’ın ise 24.2 bin dolarla Türkiye’yi ikiye katlıyor.
Türkiye'nin En Mutlu Kenti Sinop
Türkiye'de mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2013'te yüzde 59 olarak tahmin edildi. Türkiye'nin geçen yıl 'en mutlu ili' Sinop, 'en mutsuz ili' ise Tunceli oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 'İl Düzeyinde Yaşam Memnuniyeti, 2013' araştırması sonuçlarını açıkladı. Buna göre, mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2013'te yüzde 59 olarak tahmin edildi. Mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranının en yüksek olduğu il yüzde 77,7 ile Sinop oldu. Sinop'u sırasıyla yüzde 76,4 ile Afyonkarahisar ve yüzde 75,9 ile Bayburt takip etti. Mutlu olduğunu beyan eden birey oranının en düşük olduğu il ise yüzde 42 ile Tunceli oldu. Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. Evli bireylerin mutluluk oranının en yüksek olduğu il yüzde 80,5 ile Sinop, en düşük olduğu il ise yüzde 43,2 ile Tunceli oldu. Karaman'ı 'aileleri' mutlu etti Türkiye'de kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 73 olarak hesaplandı. Bu oranın en yüksek olduğu il yüzde 83,6 ile Karaman, en düşük olduğu il yüzde 59,7 ile Muş oldu. Kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 68 olurken, bu oranın en yüksek olduğu ilin yüzde 84,3 ile Afyonkarahisar, en düşük olduğu ilin ise yüzde 52,7 ile Mardin olduğu gözlendi. Balıkesir geleceğinden umutlu Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranının en yüksek olduğu il yüzde 86 ile Balıkesir oldu. Balıkesir'i yüzde 85,8 ile Isparta ve yüzde 85,5 ile Bolu izledi. Bu oranın en düşük olduğu 3 il ise yüzde 64 ile Diyarbakır, yüzde 67,2 ile Tunceli ve yüzde 69,6 ile Düzce olarak tespit edildi. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranının en yüksek olduğu il yüzde 89,1 ile Isparta, en düşük olduğu il yüzde 54,6 ile Hakkari oldu. Türkiye genelinde asayiş hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 79,4 olurken, memnuniyetin en yüksek olduğu ilin yüzde 94,9 ile Artvin, en düşük olduğu ilin ise yüzde 58,9 ile Şırnak olduğu görüldü. Kahramanmaraş adli hizmetlerden memnun Ulaştırma hizmetlerinden memnuniyetin en yüksek olduğu il yüzde 94,2 ile Afyonkarahisar oldu. Bu oranın en düşük olduğu ilin ise yüzde 50,2 ile Hakkari olduğu tespit edildi. İl düzeyinde bakıldığında eğitim hizmetlerinden memnuniyetin en yüksek olduğu il yüzde 88,9 ile Afyonkarahisar, en düşük olduğu il ise yüzde 48,2 ile Hakkari oldu. Sosyal Güvenlik Kurumu hizmetlerinden memnuniyetin en yüksek olduğu il yüzde 89,5 ile Uşak, en düşük olduğu il ise yüzde 34,8 ile Şırnak olduğu belirlendi. Adli hizmetlerden memnuniyet oranının en yüksek olduğu il yüzde 84,5 ile Kahramanmaraş, en düşük olduğu ilin ise yüzde 28,8 ile Burdur olduğu kaydedildi. Türkiye genelinde belediyelerin 'çöp ve çevresel atık toplama' hizmetlerinden memnun olduğunu beyan eden bireylerin oranı yüzde 73,3 olarak hesaplanırken, bu oranının en yüksek olduğu il yüzde 86,5 ile Eskişehir, en düşük olduğu il ise yüzde 33,1 ile Iğdır oldu. Kanalizasyon hizmetlerinden memnuniyet oranının en yüksek olduğu ilin yüzde 82,6 ile Kastamonu, en düşük olduğu ilin ise yüzde 28,8 ile Hakkari olduğu görüldü. Şebeke suyu hizmetlerinden memnuniyet oranının en yüksek olduğu il yüzde 86,8 ile İstanbul oldu. Bu oranın en düşük olduğu il ise yüzde 30,6 ile Hakkari olduğu tespit edildi. Karaman toplu taşıma hizmetlerinden memnun Belediyelerin 'toplu taşıma' hizmetlerinden en memnun il yüzde 78,8 ile Karaman, memnuniyetin en düşük olduğu il ise yüzde 23,5 ile Hakkari oldu. Yol/kaldırım yapımı hizmetlerinde memnuniyet oranının en yüksek olduğu ilin yüzde 76,1 ile Kastamonu ve Manisa olduğu görüldü. Bu oranın en düşük olduğu ilin ise yüzde 21,4 ile Kilis olduğu kaydedildi. Türkiye'de belediyelerin 'yeşil alan yaratma' hizmetlerinden memnun olduğunu beyan eden bireylerin oranı yüzde 57,1 olarak hesaplanırken, bu oranının en yüksek olduğu ilin yüzde 82,3 ile Kastamonu, en düşük olduğu ilin ise yüzde 22,5 ile Batman olduğu tespit edildi. Belediyelerin 'engellilere yönelik' hizmetlerinden memnuniyet oranının en yüksek olduğu il, yüzde 71,3 ile Manisa, en düşük olduğu il ise yüzde 14,5 ile Siirt oldu. Manisa yoksullara yardım hizmetlerinden memnun Belediyelerin 'hasta ve yoksullara yönelik' hizmetlerinde, memnuniyet oranının en yüksek olduğu ilin yüzde 73,4 ile Manisa, en düşük olduğu ilin ise yüzde 15,3 ile Siirt olduğu belirlendi. Türkiye'de Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin birey yaşamına olumlu etkisinin olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 37,1 olarak hesaplanırken, söz konusu oranın en yüksek olduğu il yüzde 75,9 ile Hakkari, en düşük olduğu ile ise yüzde 18,1 ile Burdur oldu. AB üyeliği için referandum yapılması durumunda üyelik yönünde oy vereceğini belirtenlerin en yüksek olduğu il yüzde 78,1 ile Hakkari, en düşük olduğu il ise yüzde 23 ile Şırnak olarak tespit edildi. Araştırma ilk defa il düzeyinde yapıldı İlki 2003 yılında Hanehalkı Bütçe Anketi'nde ek bir modül olarak uygulanan 2004 yılından itibaren düzenli olarak gerçekleştirilmekte olan Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2013'te ilk defa il düzeyinde yapıldı. Araştırma kapsamında, Türkiye genelinde 125 bin 720 haneye gidilerek, 18 ve daha yukarı yaştaki 196 bin 203 birey ile yüz yüze görüşme gerçekleştirildi. Genel kamu hizmetleri altında yer alan belediye hizmetleri sonuçları, il sınırları içindeki bütün belediyelerin hizmetlerini kapsadı.AA